29. Bölüm

Gözlerdeki Yıkım

Kirazçiçeği
nebiyye.bkrtrbz

Gözlerimi yavaşça araladığım da yanımda Akborada Borada yoktu.

Anında ayağa kalktım ve başım dönse de hemen etrafta baktım.

Aşağı koştum " Oğlum " Dedim bağırıp " Annem neredesin? "

" Gökçe " Diyen Akbora ile dolu gözlerimle ona döndüm " Oğlum nerede? Bora nerede? Yanımda yok "

" Benimle Gülüşüm. Mutfaktayız. Korkma bir şey mi oldu? "

" Hayır sadece yanımda göremeyince " . Elimi alnıma koydum. Korkum artmıştı resmen.

" Ben varken bir şey olmaz Gökçe. Bir daha seni bırakmam oğlumu asla "

Omuzlarım yıllar sonra çöktü belki de sırtımı ona yaslamıştım. Güvenli bir duvardı o.

Hani deprem de güvenli alana gider ona sığınırsın ya ne olursa olsun. Akbora benim için oydu. Güvenli alandı. Sığınaktı.

Ona bakarken gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama bana içten gülümseyip kollarını bana sardı. " Bana güven. Seni yarı yolda bırakmam"

Kollarımı çıplak beline koydum ve alnımı göğsüne yasladım.

Burnuma gelen kokusu hala değişmemişti. Sadece sigara kokusu daha fazla tenine işlemişti. Boynuma kafasını iliştirdi " Yıllardır sadece bir tişörtünle hasret giderdim. Şimdi yanımdan ayırmam"

Hafif güldüm " Çiçekli tişörtüm sende miydi? "

" Evet. En çok onu giyiniyordun çok sevdiğin için. Gerçi sevdiğin bir şey almak istemedim ama ona kokun daha çok geçmiştir diye aldım " Derken yanakları kızarmıştı.

Sanırım benden izinsiz aldığı için biraz utanmıştı " Önemli değil bende senin kazağını almıştım " Deyince kafasını bana çevirdi çapkınca " Gri kazağım sende miydi? "

" Sende onu çok seviyordun" Deyince kolunu omuzuma attı " Tamam hadi oğlumuz bekliyor " Dedi

İkimizde mutfağa gelince girişte boraya baktım. Sandalyeye çıkmış salatalık yiyordu. Boranın yemek hastası olduğunu demiş miydim?

" Boram" Dedim alayla " Yine tırtıklıyorsun bir şeyler? "

" Anne " Dedi şaşkınca " Baba hani uyandırmayacaktın sürpriz yapacaktık "

" Oğlum annen fazla tezcanlı çıktı. Ne yapayım "

Bora " Baba sen halledersin. Sonuçta erkeksin. Anneme iş yaptırma. Bizde içerde oturalım "

Akbora şaşkınca boraya bakarken ben ise sırıttım ve boranın elini tuttum " Hadi bakalım. Süre başladı " Deyip salona geçtik.

Yarım saat sonra bora bir anda havalandı yanımdan " Gel bakalım Küçük bey " Deyip koluna oturttu

" Buyrun gülüşüne hasret kaldığım kadın "

Güldüm ve ayağa kalkıp uzattığı elini tuttum. Mutfağa girdiğimizde masada sadece kahvaltılıklar, salata ve yumurta vardı. Eh buna da şükür.

Masaya oturduğumuz da boraya süt verecek olan Akborayla gözlerim hızlıca açıldı " Öhöm " Dedim anında.

Akbora mutfak kapısında bana bakakalırken " Çay " Diye ağzımı oynattım" Çay getir "

Anında sütü kenara bıraktı ve çay doldurup eline aldı " Oldu mu? " Dedi ağzını oynatarak. Gözlerimi hızlıca kırptım.

" Al oğlum "

Bora gözleri parıldayarak baktı " Sağol baba. Beni tanıyorsun"

Akbora bana minnet dolu bakıp yana oturdu ve benimde çayımı önüme bıraktı.

Kahvaltı etmeye başladığımızda Akbora bir lokma yiyip bize bakıyor sonra gülümseyip önüne dönüyordu.

Ben yedikten sonra geri yaslandığımda Akbora elinde çayla geri yaslanmış bir kolu masada durarak bana bakıyordu.

Ona doğru gülümsedim " Ne var? "

" Yok bir şey " Deyip önüne döndü. Boraya baktığımda yemeğini yemiş bize bakıyordu gülümseyerek.

" Meleğim " Dedi bora anında " Ben dışarı da durabilir miyim biraz? "

Akboraya döndüğümde boraya baktı " Oğlum bir süre dışarı çıkamazsın maalesef"

Bora yüzünü astı " Ama niye? "

" Sen merak etme. Ben seni her yere götürüp gezdireceğim "

Bora ona gülümsedi ve kalkıp mutfaktan çıktı. Akboraya döndüm

" Boranın yanında bakma bana şöyle "

" Niye öpesin mi geliyor? " Dedi sırıtarak. Ayağa kalktım ve ona yaklaşıp sandalyenin kenarlarına ellerimi koyup yüzüne yaklaştım. Sertçe çehresi, gözlerinin derinliği, dolgun dudakları yakından daha bir hoştu.

" Yok" Dedim dudaklarına fısıldayıp " Dövesim geliyor "

O dudaklarını kıvırıp bir anda belimden tuttu ve dizine oturttu " Hmm. Nasıl bir dövme "

" Yumruklu falan işte " Dedim gözlerimi kaçırıp

" Ben başka şe-". Elimi kaldırıp dudaklarına vurdum.

Boynuma dudaklarını bastırınca durdum. Nefesim düzensiz çıkmaya başlayınca istemsizce gözlerim kapandı.

Dudaklarını boynumda dolaştırıp ıslak öpücükler bırakırken beynimde yanan ışıklarla kaşlarım çatık kafasını ittirdim. " Geri bas. Beni de bırak"

Gözlerinde oluşan yıkımı her gün görüyordum ama yapamıyordum. Doğumum, boranın yaşadıkları derken ben her şeyimi bırakmıştım.

Kollarını geri çekip " Özür dilerim " Dedi ve kalktı " Bir yere gitmem lazım. Akşama gelirim "

Mutfaktan seri adımlarla çıkınca masaya tutundum. Bir göz yaşım akıp giderken kulaklarım çınlamaya başladı

' anne ölecek miyim? '

' bebeği almalıyız. Doğumda ölme riskiniz var '

' oğlum bana rağmen bana tutun'

' anne seni seviyorum '

' anne babam nerede? Bugün herkes babasıyla geldi benim yok'

' boranın hastalığı ölümcül Gökçe hanım . Sizininle uyuşuyor ama masadan kalkamama durumunuz var'

' her şey için teşekkürler anne '

Gözlerim art arda yaşlara ev sahipliği yaparken yere çöktüm ve elimi yüzüme koyup hıçkırarak ağlamaya başladım.

 

8 yıl önce

Elim karnımda girdiğim hastaneye korkulu gözlerle baktım ve sertçe yutkundum.

Danışmaya yürüdüm " Merhaba ben Gökçe Sercan. Kadın doğum uzmanı Aynur Selçukla randevum vardı "

" Evet Gökçe hanım. Soldan ikinci kapı "

" Teşekkürler " Dedim ve odaya yürüdüm. Kızlar üniversiteye gidecekleri için benimle gelememişlerdi. Ben ise kazandığım halde dondurmak zorunda kalmıştım.

Odaya geldiğimde kapıyı çaldım " Girin "

Kapıyı açıp içeri girdiğimde yaşlı bir kadın oturuyordu. " Gökçe Hanım dimi? "

" Evet " Dedim ve koltuğa oturdum.

" 4 aylık hamile siniz. Aldığımız kan örneklerinde fazla vitamini düşüklülüğünüz var " Derken yüzü biraz endişeliydi. " Ultrason kısmına geçebilir misiniz? "

Ayağa kalktım, ultrason kısmına yürüyüp sedyeye yattım ve karnımı açtım. Ellerin titrerken gözlerim dolu tavana bakıyordum

Karnımda gezen cihazla bedenim titredi " Evet cinsiyeti belli olmuş " Derken gülümsedi " Ama bir kötü haberim var "

Gözlerim korkuyla onu buldu. " Vitamin düşüklülüğü sebebi ve bir çok sağlık sorunu yaşadığınız için bebek sağlıklı doğmayabilir. Ayrıca rahminiz güçsüz yani bebeği tutamayababilir. Şuanda ya bebeği aldırmalısınız çünkü doğumda ölme riskiniz var. Dört aydan sonra kürtaj yapılamıyor maalesef "

Gözlerimden yaşlar boşalırken " Cinsiyeti ne? " Dedim

" Erkek "

Beni hayata bağlayacak bir kişi olabilir oda bebeğim. Ne kadar ölme riskiniz de olsa ben doğuracaktım .

" İstemiyorum. Ne olursa olsun ben kendimi korurum "

Peki der gibi durdu ve ayağa kalktı " Fazla haraket etmeyin. Verdiğim ilaçları kullanın olur mu Gökçe hanım? "

" Tabii"

 

4 ay sonra

" Abi" Dedim ağlayarak " Abi bir şey olmasın ona lütfen abi"

Kan vücudumdan boşalırken ağlamam ve sancılarım arttı. " Daha bir ayı vardı abi"

Batu abimin elini sıkarken tuğba ve cansu ağlayarak bana bakıyordu. Tuğba elini karnıma koydu " Teyzesinin balı. Biraz dayan olur mu? Bak annen ağlıyor "

Karnıma giren büyük sancı ile çığlık attım. Önde olan Mertle göz göze geldim " Dayan güzelim. Dayan kardeşim. Bakma bana öyle lütfen. Elimden geldiğince hızlı sürüyorum "

" İyi düşün. Eve bir afacan geliyor " Dedi eymen " Bizi uyutmayacak. Daha Mert'in yüzüne işeyecek"

" Niye ben lan? "

" E ne sen hep böyle şeyleri yaşayan tek kişisin. En son bebek bakıcılığı yapmaya gidip çocuk ortalığa kusmuş sen ise onun üstüne kusup bebeğe suç atmıştın "

Herkes gülerken ben de tebessüm oluştu " Alacağın o bebek kokusunu düşün " Dedi Batu kulağıma eğilip fısıldayarak " Biz yanındayız korkma "

" Abi" Dedim zar zor " Eğer bana bir şey olursa" Konuşmalar anında kesildi. Abim hüzünle baktı " Oğluma iyi bakın. Ona hiç bir şey yansıtmayın "

Abim beni dah ada göğsüne çekti ve saçlarımı öptü " Sikecem belasını orospu çocuğu " Diye Akboraya saydırırken benim gözlerim gidiyordu.

Karnımda sayısız sancı vardı ve artık yere kadar kan akmıştı ve koltuklar da batmıştı.

Üstümde olan beyaz elbise de şişliğe baktım ve elimi oraya koydum " Ne olursa olsun ben olmasam da dayan oğlum. Hayata tutun sen "

Gözlerim giderken bağırışlar yükseldi. Gerisi ise karanlıktı.

 

4 sene sonra

" Evet Gökçe hanım. Maalesef Bora da karaciğer yetmezliği var "

Elim kalbime gitti " Siz ne diyorsunuz doktor hanım. Nasıl? "

" Maalesef genlerinde sağlık sıkıntısı büyük ihtimal var. Babadan da geçmiş olabilir. Bir yıl içinde eğer donör bulunmazsa maalesef Bora ölebilir "

Hastaneden sarsak adımlarla çıktım. Allahım sen bana bir yol göster yarabbim.

 

1 yıl sonra

" Anne " Dedi Bora sedye de yanımda dururken " Verme bana "

" Oğlum senin için. Bir şey olmayacak korkma "

" Korkmuyorum ki sen varsın? "

" Afferin sana "

Batu gelip saçlarımı okşadı " Burada ikinizi de bekliyoruz abim. Korkma sen de "

 

Şimdiki zaman

Sarsak adımlarla odaya çıktım ve üstümü değiştirdim. O sırada ise telefonum çalmaya başladı

" Alo"

" Abim neredesin? "

" Birazdan geleceğim abi". Büyük ihtimal Deniz abim görevden dönmüştü. Telefonu kapattım ve çantaya koydum.

" Bora " Diye bağırdım " Hazırlan oğlum çıkacağız şimdi? "

Ses gelmedi. Kaşlarım çatık merdivene geldiğim de evin kapısı açıktı ve kanlar vardı. Merdivenlerden inecekken arkadan bir anda İtilmemle yuvarlanmaya başladım .

En son hatırladığım kafamın demirliklere çarpması ve kahkaha sesiydi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 19.02.2025 00:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...