25. Bölüm

Kadınlar her zaman başarır 😎

Kirazçiçeği
nebiyye.bkrtrbz

 

Arabayı konağın önünde park edince bir süre öylece baktım elimin altında ki direksiyona. Niye gelmiştim ki? Kim içindi yani? Saçmalık. Arabamın kapısını açıp indim, ardımdan da Bora indi ve gelip elimi sahiplenircesine tuttu. Sekiz yaşına rağmen beni koruma gibi koruyordu kendi nezlinde. Gururlu bir anneydim.

 

"Meleğim" dedi elimi okşayıp" Girmek istemezsen geri dönelim" . Bora yaşına göre diğer çocuklardan zeka olarak ilerdeydi. Beyin frekansları değişik çalışıyordu. Yani şuanda dediği her bir cümle on beş bilemedin yirmi yaşında ki kişilerin sözleriydi ama o bunları rahatça dile getirebiliyordu.

 

"Girelim oğlum hadi" dedim ve kapıya yöneldim. Selim peşimden ayrılmayıp hemen arkamda duruyordu. Yakın korumamdı kendisi. Yıllarca bana hizmet etmiş kendini yakınıma almıştım. Bir olayda oğlumu emanet edebileceğim sayılı kişilerdendi.

 

Kapının tokmağını tutup vurdum ve geri çekildim. Bora yanımda keyifsizce dursa da dayılarını özlemişti. Kapı bir anda pat diye açıldı ve Gediz bana bakmayıp yere eğilip Borana sarıldı " Yeğenim" dedi yanaklarını sulu sulu öpüp. Boran yanaklarını elinin tersi ile sildi " Öpülmeyi sevmem"

 

Gediz onun kafasına şaplak attı" Velede bak"

 

"Velet olduğum halde senden daha zekiyim Gediz . Çekil önümden" deyip elinin tersi ile onu ittirdi ve elleri cebinde içeri adım attı. Gülmemek için çabalıyordum. Kafamı eğip Gediz'e baktım. " Bana salak mı dedi o?"

 

"Değil misin?" .

 

"Anne oğul saplıyorsunuz lafları abicim" diyen sesle kafamı Gediz den çevirip içeri baktım. Abimler sıralanmış elleri ceplerinde bana bakıyorlardı. Gülümsedim ve Gediz'in kafasını öpüp şamar atarak içeri girdim. Koşar adım gidip Ayaz abime sarıldım. Kollarını sıkıca bana sarıp göğsüne çekti . Saçlarımın üstüne buse kondurup kafamı geri çekti ve yüzümü avuçladı. Tek kaşı havaya kalktı" Ağladın mı sen?"

 

Ellerimi gözlerime bastırdım " Saçmalama . Yok öyle bir şey". İnanmazca bana baktı ve saçlarımı karıştırıp yanına gelen Aliyi kucağına alıp koltuğa oturdu.

 

Diğer yana geçip deniz abime sarıldım. Galiba askeriyeye gidecekti çünkü asker kıyafetleri üstündeydi.

 

" Çiçek bahçem " Dedi yanaklarımdan öpüp " Hoşgeldin yuvana "

 

" Hoşbuldum abi" Deyip bende yanağından öpüp yana geçtim. Atlas abim bana kollarını bağlamış götünü dönmüştü

 

" Yine neyin tribini yiyorum ben? "

 

" İlk onlara sarıldın " Deyip kaşlarını çattı ve arkasını döndü. Ayağımı kaldırıp bacağına geçirdim. " Kaç yaşına geldin lan. Bide bana küsüyor "

 

Bana döndü ve birbirinden hoşlanmayan iki kadın sarılması gibi bana kollarını sardı ve sonra geri çekildi.

 

" Merhaba " Dedi ve gidip koltuğa oturdu

 

" Baba niye kıvırıyorsun? " Diyen Asafla kahkaha attım.

 

" Oğlum kıvırmıyorum ben "

 

" Ama baba gö-" Diyecekken abim elini ağzına koydu " Sussana oğlum nereden öğreniyorsun bu kelimeleri? "

 

" Senden " Diye rahat rahat cevap verdi. Abim şokla gözlerini aralarken bende gülüp Kamer abime sarıldım. Diğerlerine göre daha uzun boyluydu. Alper abim hariç bu arada. Bir askerle boy ölçüşemezlerdi.

 

" Balım " Deyip yanağımı ısırdı. Geri çekilip omzuna vurdum ve Okan abime döndüm

 

" Canısı "

 

" Canikom" . En çok sevdiğim abim açık ara farkla Okan abimdi. Neden bilmiyorum onunla daha iyi dertleşiyoruz.

 

Belime sıkıca sarıldı " Oyy " Deyip beni bir oyana bir bu yana sallayınca kafam oldu üç yüz beş yüz. Oyy nenem.

 

Abim beni bırakınca dayanamayıp bir iki adım sendeledim.

 

" Salak. Kızın nevri döndü " Diyen Alper abim beni kolumdan tutup sabitledi.

 

" Ah " Diyen Okan abime döndüm. Boran ayağını onun dizine geçirmişti " Anneme zarar verme "

 

Herkes suskunlaşırken " Yok öyle bir şey oğlum. Şakalaşıyoruz biz "

 

" Olsun " Deyip yanıma geldi ve belime sarıldı. Gözlerim dolu bende kafasını iyice göğsüme gömüp sarıldım. Bacaksız asker olacağım diye tutturunca benden büyük olmuştu resmen. Bu yaşta 1. 55 boyundaydı.

 

Basketbol oynuyordu boy uzatmak için.

 

Kafamı iki yana sallayıp boranı geri çektim ve " Hadi odaya çıkıp yerleşelim. Akşama ödül töreni var çünkü "

 

En iyi mimarlık ödülünü de bugün alacaktım. Bir çok holding, yer altından insanlar bile gelecekti.

 

Borayla el ele yukarı çıkıp kapıyı örttüm. İlk önce borayı banyoya sokup duş aldırdım ve onu giyinmesi için yollarken kapıyı kitleyip bu defa ben duş alıp bornozumu giyindim.

 

Saçlarımı tarayıp kuruttum ve bakımımı yapıp kurulunadım.

 

Saate baktığımda akşam altıydı. Davet sekizdeydi.

 

Üstüme kıyafetimi giyindim ve saçımı yaptım. Makyajımı da yapıp hiç çıkarmadığım takımı ve diğer takılarımı taktım ve oradan çıktım.

 

Bora odada değildi. Ona verdiğim kıyafetleri giyinmişti. Kendisi takım elbise falan sevmezdi. Eşofmancı veya düz giyinen biriydi.

 

Yatağa oturup topuklulularımı giyindim ve ayağa kalkıp parfümümü sıktım.

 

Odadan çıkıp aşağı inerken avluda ki herkes bana döndü. Abimler hemen ayağa kalktı " Kız bu ne? " Dedi Kamer abim eli ağzında " Sen beni katil mi edeceksin? Herkes sana bakacak "

 

" Baksınlar umrumda mı? " Deyip omuz silktim " Bende keyifle bana bakanı gözlerini si- öhöm severim " Dedim.

 

Yengemler bana geldi " Çok güzel olmuşsun Gökçem" Dedi Yeşim yengem. Ayaz abimin karısıydı

 

" Sağol yenge "

 

" Kız afferin. Nede güzel olmuşsun. Bizim evde manken varmışta haberimiz yokmuş "

 

Öykü yengemin ballandıra ballandıra beni övmesi bir yandan egomu tavan yaparken diğer yandan abimlere bakıyordum.

 

Onlarda simsiyah giyinmişlerdi. Alper abim hariç hepsi benimle geliyordu.

 

Bora yanıma geldi ve gözlüklerini hafif aşağı indirdi " Bu güzellik bana eşlik etmek ister mi? "

 

" Tabii ki beyefendi " Deyip elini tuttum ve dışarı çıktık.

 

Selim abi kapımı açınca içeri geçtik ve kemerleri bağladık.

 

1 saat sonra

 

Araba yavaşça durduğunda kapıyı açan selimle ilk önce ayaklarımı yere bastım.

 

Anında flaşlar patlarken bedenimi komple arabadan çıkarttım ve boranın elini tuttum.

 

İçeri yürürken çekilen resimlerimiz beni rahatsız etse de takmayıp içeri yürüdük. Abimler ardımdan gelirken içeri girmem ile herkesin bakışı bize döndü.

 

Borayla aynı anda gözlüklerimizi çıkarttık ve elimize aldık.

 

" Havalara bak havalara "

 

Gediz arkamızda konuşurken boş yere yürüdük.

 

Oturma alanına gelip sandalyeyi çekip oturduk. Bacak bacak üstüne atıp kollarımı kucağıma koydum ve bakışlarımı duvara sabitledim.

 

Batu bana bunun alışkanlığını vermişti. Duvara bakmak. Tövbe yarabbim.

 

Bakışlarımı duvardan çekip etrafa baktığımda ayakta içki içen Akborayı gördüm.

 

Aynı Bora gibi siyah takım elbise içinde karşısında ki kadınla- bir dakika bu duruydu.

 

Güldüm ve kafamı iki yana salladım. Cidden bana çektirdiği acıların sayısı fazlaydı.

 

Bir süre sonra ortamda ki hoş müzik durdu ve kürsüye bir adam çıktı.

 

" Evet bu düzenlediğimiz Davete katılım sağladığınız için teşekkür ederiz "

 

Herkes alkışlarken ben öylece adama bakıyordum. " Temellerimizi atan mimarlık şireketlerinden biri olan Yıldız Holding'in sahibi de burada ve bugün ona hitaben aslında bu daveti yaptık "

 

Herkes farklı yönlere bakıyordu. Akbora ise onu demiyorum bile. Sadece etrafa bakıyordu çünkü ona ortak olacak şirketin başında ki kişiyi bilmiyordu.

 

" Karşınızda " Dediğinde yerimde biraz doğruldum ve kendimden emin olan bir gülüşü dudaklarıma bıraktım. " Yıldız Holding'in sahibi ve Dünya çapında en iyi holding olarak birinci yere konulan şirketin Sahibi Gökçe Şeyhanlıyı Kürsüye davet ediyoruz "

 

Ben ayağa kalktığımda gözlüğümü masaya koydum. Herkes şaşkınca alkışlarken abimler elleri koparcasına alkışlıyor , gözlerinde gurur ile bana bakıyorlardı.

 

Kürsüye emin adımlarla yürürken bana bakanları çok iyi biliyordum.

 

Merdivenleri çıktım ve bana ödülü uzatan adamdan ödülü alıp teşekkür ettim

 

Mikrofon başına gelince konuşmaya başladım " Bazen bazı hedeflerinde vazgeçersin " Derken abimlere baktım " Yorulursun ve bırakmak istersin ama sonunda sana verilecek en büyük hediye ayakta durmaksa hele ki bu bir kadınsan dişini tırnağına takar çalışırsın. Bu ödülü almak benim Sekiz yılıma maal oldu. Bazı zorluklarla bazı engellerle, " Derken bana bakan Akbora ya baktım " Karşılaştım ama elimden geldiğince kendimi yetiştirmeye, güçlendirmeye ve bir kadının neler başarabileceğini bazı kişilere göstermek istedim. Bu yol kolay değildi. Hiç bir şeyin kolay olmadığı gibi. Benim en büyük dayanağım oğlum Boradır. O benim en büyük hediyem belki de. Bu ödülü aldığım için kendimle gurur duyuyorum. Yeni ortağımız olacak Yılmaz holdinge sesleniyorum "

 

Dedim ve mikrofona eğilip Akborayı göz hapsine aldım " Benden başka ortak bulamazdın Akbora bey. Daha doğrusu şu olabilir " Deyip doğruldum ve mikrofonsuz söyledim " Benden daha iyisini bulamazdın. Mesela sadakatli " Deyip elimde ödülüm ve alkışlar eşliğinde indim kürsüden.

 

Bundan sonra benden çekeceğin var Akbora bey. Bana çektirdiklerinin mislini yaşatmazsam bana da Gökçe demesinler.

 

👀🐤👀

 

Eviittt. Bir bölüm sonu daha civcivlerim ve canikolarım ❤🐤

 

Gökçe git gide kendini daha da güçlendiriyor. Eh zaten güçlü bir kızımızdı.

 

Aslında bu hikayeleri yazarken hep güçlü kız veya kadın oluşturmaya çalışıyorum çünkü bu hikayeyi belki de erkekler de okuyordur bilmiyorum. Bir kadın asla kendi vazgeçmedikçe kimse vazgeçiremez. Bunu aklına kazımayan çok kişi var.

 

Normal hayatta yaşadıklarımızdan sonra hiç değilse, kitaplarda daha güzellerini yaşatmak için bu karakterleri yazıyorum.

 

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Kendinize dikkat edin canikolarım 😍😘🥰🐤

 

 

Bölüm : 03.02.2025 23:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...