

Beni çağıran oğlumla kafamı dosyalardan kaldırıp kendisine döndüm
" Efendim oğlum? "
" Teyzem nerede kaldı? "
" Gelir birazdan " Dedim gülerek. Kafamı masama çevirip çerçeveye baktım. Kızlarla ve batularla olan resmimizdi.
Buruk bir tebessümle dosyalarda olan ismimin altına imzalarımı attım.
Kapı çalınması ile " Gir " Diye seslendim.
" Gökçe Hanım dosyaları alabilir miyim? "
" Tabii Mara al " Dedim ve biten dosyaları verdim. Odadan çıkınca Bora bana yaklaştı. " Anne " Dedi masum masum ve elinde ki kağıtları uzattı
" Ödevimi anlamadım"
" Ben yaparım " Diye kapıdan giren Tuğba ile göz devirdim.
" Hayır tabii ki Tuğba. Tek başına ödevlerini yapmayı öğrensin. Gel bir soruyu gösteriyim. Devamını yaparsın " Deyip ödevin birinci sorusunu gösterdim ve saçını öpüp kendi bilgisayarıma döndüm
" Yarın Türkiye'ye dönüyoruz artık "
" Evet " Dedim takmayarak. Sekiz sene olmuştu Türkiye'den ayrılalı. Şuanda kendi emeklerimle çalışıp kurduğum Holding'i yönetiyordum. Mimarlık üstüne kurduğum için Batular da ortak olmuştu bana.
Onlarda mimarlık, yemekler üzerine şirketler kurmuştu. Cansu benim Holding'in avukatıydı.
Tuğba ise insan kaynaklarında çalışıyordu. Kızlarla bu şirkette biz dururken erkeklerde kendi şirketlerinde duruyordu.
Aramızda tek Eymen farklı bir sektördeydi. Açşılık. Hatırladığım şeyle sırıttım. Bana içirdiği siyah çorba ile az mı dalga geçmiştim.
Kafamı iki yana sallayıp çizimleri gönderdim ve bilgisayarı kapatıp ayağa kalktım. Sabahtan beri oturduğum için her yerim ağrıyordu.
Biraz esnedim ve büyük camlardan karşımda olan manzaraya baktım.
Kollarımı birbirine sardım ve gülümsedim. Her şeye rağmen ayakta durup emeklerinin karşılığını almak kadar güzel bir şey yoktu.
Kapı dan diye açıldı ve içeri kucağında çocuğu ve elinde tuttuğu ikinci çocuğu ile cansu girdi " Biz eve geçiyoruz " Dedi neşeyle.
" Bizde geçelim eve artık. İş kalmadı "
Bora da defterlerini çantasına koydu ve sırtına alıp gözlüğünü takıp elini cebine attı.
" Merhaba güzel kız " Dedi ve cansunun kızına yaklaştı. Yanağından öptü. Eymen görmese iyidi. Kızını çok kıskanıyordu. Benim oğlan da inadına Asya'ya yürüyordu.
" Merhaba yakışıklı " Dedi asya utanarak. Cansu ile göz göze geldik ve kıkırdadık. Tuğba ise karnını tutup yanımıza yaklaştı " Benim kızım Allah'tan doğmadı "
" Oğluma san ki senin kızını alırdım " Dedim saçımı savurup
" Allah Allah" Dedi bana doğru " Kızım eğer oğlunla aynı yaşta olsaydı emin ol ki oğlun Asya'ya değil kızıma bakardı "
" Siz neyi tartışıyorsunuz Allah aşkına. Doğmayan çocuğa don biçiyorsunuz hadi " Dedi cansu.
Ofladım ve kabanımı kollarıma alıp boranın elini tutup odadan çıktık.
Gören herkes bana selam verirken gülümseyip aşağı iniyorduk.
Arabaların yanına gelince Tuğba hemen ön kapıyı açıp bindi. Hamile olduğu için ona araba kullandırmıyorduk.
Korumalar da araçlara bindiler. Borada arkaya geçip kemerini bağladı ve bende arabayı sürmeye başladım. Renge rovırım benim ikinci bebeğimdi. Simsiyah cillop gibiydi övünmek gibi olmasın ehe.
Radyodan açtığım " Hayat bayram olsa " Şarkısı ile Tuğba kahkaha attı.
Boran ise ofladı. Anası tarafından sınanıyor yavrum. Tamam deli anası olabilir ama olsun.
Simsiyah gözleri vardı. Kumral saçları ve beyaz teni vardı. Gözleri hafif çekikti.

Tuğba yanımda oynayarak şarkı söylerken " Fazla oynama. Şimdi arabada doğurursun falan " Dedim gülerek.
" Yok daha iki ayı var " Dedi ve karnına elini sardı " Allah'tan Batu fazla kafamı meşgul eden şeyleri kovuyor. Yoksa kafayı yerdim "
Dudaklarımı birbirine bastırdım ve gülümseyip önüme döndüm.
Aklıma hamileliğim geldi. Ne çok zordu o zamanlar. Daha 19 yaşında anne olmuştum. Yaptığım en büyük hata her şeye fazla emin olmadan kendimi teslim etmemdi. Ama sonun da oğlum vardı.
Yaptığım hata büyük olsa da bana dünyanın en güzel hediyesini bahşetmişti. Oğlumu.
Yıllar olmuştu onı görmeyeli. Batular da orada durmuş ama sonra da dayanamayıp gelmişlerdi.
O zamanda bile tek dediğim tek başına kaldı yanında olundu.
Batu ise ' siktir etsene. Yanında nişanlısıyla annesi var ' demişti.
O cümle hem beni bitirmiş ama bir yerde de beni ayağa kaldırmıştı. Ben her şeye rağmen büyüyecek ezdikleri belki de güçsüz gördükleri kişinin yaptıklarını gösterecektim.
Ben Gökçe. Gökçe Şeyhanlı. Evet soyadım abimlerindi. Onlara karşı kalbimde hala kırıklar olsa da özürler dilemiş affetmeyip dört sene süründürmüştüm.
Sonunda ise abilerim olmuştu. Gediz ise ikizim. Onu da affetmişim. Hepsinin çocukları vardı. Gediz hariç. O tam bir işkolik olmuştu. En son benimle yarışa girmişti.
Ama dünya çapında benim şirketim bir gedizin ki ikinci olmuştu. Böyle yarışlarımız çok vardı.
İstemsizce güldüm ve kafamı çevirdim. Haşimdi oynayan Tuğba uyuyordu.
Şarkıyı kapattım ve camları da kapatıp sakinlikle arabayı sürdüm.
Evin önüne geldiğimizde Batu kapıya çıktı ve yanıma geldi. Tuğbayı kucağına aldı " Sağol abim "
" Bir şey değil abi. Bide bugün sürekli eli karnına gidiyordu. Dikkat et olur mu? "
" Tamam abim. Yarın zaten kontrol var " Dedi ve kafasını çevirdi " Naber genç adam "
" İyidir dayı "
Batu gülüp geri çekildi ve Tuğba yla evlerine girdi. Bende yola devam edip kendi evime sürdüm. Beş dakika sonra da bizim eve gelince arabayı park edip indim. Bora da eve koşarak gitti.
Çantamdan anahtarı çıkartıp kapıyı açtım ve içeri geçtik.
Ayakkabılarımı çıkartıp odama geçtim. Kapıyı açmadan elim kulpta" Bora ellerini yıka ve üstünü değiştir" Diye bağırdım
" Tamam meleğim "
Kapıyı açıp odama girdim ve direkt kendimi banyoya attım. Yüzümde ki makyajı silip duş aldım ve saçıma havluyu sarıp üstüme pijamalarımı giyindim.
Aşağı inip hazır olan yemekleri masaya koydum ve sofraya oturdum " Annecim hadi gel "
Mutfağa gelen bora sofraya oturdu ve yemeği yemeye başladık.
Elif abla yanıma geldi " Kızım benim işim bitti. Bir istediğin varmı? "
" Yok ablam sağol. Gel sen de ye "
" Yok kızım sağolasın. Ben eve geçeyim "
" Peki ablam " Dedim ve ayağa kalkıp kendisini geçirdim.
Elif abla amerikada eşi ile duran birisiydi. Kendisi vanlıydı
Eşinin işi dolayı gelmişlerdi. Kendisi de evde durmak istememiş iş arıyordu. Benim evde çalışmasını söylediğimde kabul etmişti. Annem gibi olan kadın tam 5 senedir benimleydi.
Yemeği yiyip etrafı temizledim ve yukarı çıkıp dişlerimi fırçalayıp bakımı yaptım.
Odamdan çıkıp karşımda ki odada olan Boran'ın odasına girdim.
Elinde olan deftere resim çiziyordu " Hadi oğlum yatma vakti "
" Ama meleğim "
" Hadi oğlum " Dedim ellerimi çırpıp. Yatağa girdi. Üstünü örttüm ve hemen yanına oturdum. Elimi saçlarına koyup okşarken " Meleğim " Dedi. Gözleri dolmuştu
" Söyle annem? "
" Babam. Hiç tanımıyorum. İyi biri mi? " Diye sordu. Sertçe yutkundum. Gözlerimden birer damla yaş aktı " Meleğim ağla diye demedim ama " Derken minik elleri ile yüzümü avuçlayıp yaşlarımı sildi.
" İyi annem. Baban çok iyi biri "
" Ama seni bıraktı "
" Öyle olması gerekti oğlum "
" Ne olursa olsun onu sevmeyeceğim "
" Oğlum . Eğer bir gün öyle bir şey olursa asla babana karşı nefret besleme olur mu? "
" Ama o seni bıraktı " Dedi öfke ile bağırıp. Kafamı eğdim. Haklıydı. Küçük yaşına rağmen haklıydı. Sertçe yutkunsam da fayda etmiyordu. " Sen her şeyle uğraşıyorsun. Yaşım küçük olabilir ama aklım büyük. Sen acı çekiyorsun anne. Ve ben birşey yapamıyorum "
" Hayır " Dedim hızlıca kafamı iki yana sallayıp" Sen benim her şeyimsin. Ailemsin oğlum. Öyle şey olur mu? "
" Seni seviyorum meleğim. Büyüyeceğim ve ben seni koruyacağım "
" Korursun tabii beni. Sen benim oğlumsun çünkü "
" Seni seviyorum " Deyip yanağımdan öptü ve gözlerini yumdu.
Saçlarını öpüp " Bende seni oğlum " Deyip odadan çıktım ve kendi odama girince dayanamayıp yere çöktüm. Ağladım hıçkırarak.
Her şeyin Allah belasını versin.
Hep güçlü durmak artık sırtımda yük oluyordu. Hep iyim demek insanı yoruyordu.
Yatağıma girdim ve yorganı üstüme örtüp gözlerimi yumdum. Burada son günümdü. Sekiz yıllık serüvenim bugün son veriyordu.
👀🐤👀
" Akbora bey hala bulamadık "
" Nerede lan bu kadın " Diye bağırdı Akbora " Yıllardır yok "
" Efendim. Sekiz yıl önce kaçarak gitti ve peşinden de Batu beyler "
Akbora ayağa kalktı " Toplantıya giriyorum. Bana yeni ortak olacağımız şirketin bilgilerini getir "
" Emredersiniz Akbora bey "
Adam odadan çıkınca Akbora şirketin büyük camından manzaraya baktı. Eskiden de sert olmasının sebebi sevdiği kadın yoktu artık. O gece olanları sadece Akbora ve yakın koruması olan Sercan biliyordu.
Sekiz sene önce
" Anne " Dedi Akbora his sizce " Duru nerede? "
" Buradayım aşkım "
" Sikerim aşkını. Nişanlanmayacağım seninle. Bir daha sakın ama sakın Gökçe yaklaşmıyorsunuz "
" Gökçe'yi bulursan söylersin " Diyen annesi ile bir anda ona döndü " Nişanlandığını söyledim. Kendisi de fahişe olduğunu söyledim ve gitti "
Akbora kolunda ki serumu çıkartıp fırlattı ve bir anda annesinin boğazına yapıştı " Ne yaptın ne yaptın? "
" Fahişe dedim ona. Nişanlandığını, dün akşam evlenmek istediğini söyledim "
Akbora annesi olduğunu takmayıp tokatı yapıştırdı " Siktir git buradan ve sakın bir daha karşıma geçme. Eğer seni bulursam ecelin olurum. "
Annesi korkarak eli yanağında çıktı odadan
" Aşkım lütfen durur musun? Canın yanacak "
Akbora onun saçını kavrayıp kendine çekti " Seni bir daha çevremde görürsem ecelin olurum Duru" Deyip odadan attı.
Kafasını kaşıdı sinirle. Kalbine giren ağrı ile en son hatırladığı odaya giren doktorlardı.
Şimdiki zaman
En son akşam arayıp konuşma için annesine haber vermişti ve ameliyatta adını sayıkladığı kişinin Duru olduğunu öğrenince ona da ayrı kriz geçirmişti. Akşam onunla konuşacapını söylediği için bilinç altında o kalmıştı ve ister istemez ameliyatta o kişiyi söylemişti.
Tek istediği o kadınla bir an önce konuşup Gökçeye her şeyi anlatmaktı ama o gitmişti. En çok istediği kişi, en zor zamanında yanından gitmişti. Hele ki onu dinleyeceği ne söz vermişti, güveniyordı.
Kafasını iki yana sallayıp toplantıya girdi.
👀🐤👀
Uçaktan indiğimizde bavullarımızı alan korumayla arabaya geçtik.
" Anne Mardin çok güzel "
" Güzel şehir evet" Dedim gülümseyerek
" Dayımları özledim "
" Gidiyoruz işte oğlum " Deyip arabayı çalıştırdım. Peşimden koruma araçları gelirken gözüme gözlüklerimi indirdim.


" Meleğim bugün çok güzelsin. Gerçi her zaman öyle ama " Derken gözünde ki gözlükleri ile çapkın bakışlar attı.
Kahkaha atıp bende ona baktım " Sende çok yakışıklısın oğlum "
" Numaranızı alabilir miyim hanımefendi "
" Ah hayır " Dedim
İkimizde güldük. Arabayı sola çevirince sağdan gelen arabayla ani fren yaptım. Bora kemeri sayesinde bir şey olamazken arkamızda ki koruma araçlarında ki korumalar inip kapımı açtı " İyi misin Gökçe hanım ? "
" İyim Selim iyim " Dedim
" Hanımefendi biraz daha düzgün sürün" Diye bağıran adamla kafamı camdan uzatıp baktım. Bir arabanın arkasında da korumalar vardı.
Arabadan çıkıp " Sen kendine bak be ? Gayet iyi araba kullanıyorum "
" Deme ya " Diye arabadan inen kişi ile bir adım geri sendeledim. Gözümde ki gözlükten dolayı beni tanımamıştı ama ben onu çok iyi tanımıştım. " Ben gayet iyi araba kullanırım hanımefendi. Sağa sola bakmayı öğretmediler galiba "
Birşey demeden arabaya yöneldim hemen. Zamanı değildi değildi. Şimdi değil.
Arabaya binecekken" Korkuyorsunuz herhalde " Diyen sesle durdum
" Gökçe hanım arabaya binin biz hallederiz "
Kafamı geri çevirdim ve bunun geri dönüşü olmayacağını bildiğim için gözlüğümü çıkartıp çantama attım. Sonra da saçımı geri atıp kafamı kaldırdım.
Sekiz yıl sonra böyle karşılaşmıştık. Bana bakarken gözleri aralanmıştı şokla " Gökçe " Dedi fısıldayarak.
" Akbora " Dedim" Hala değişmemişsin "
" Anne " Diye yanıma gelen bora bir oldu. "Bu adam kim? "
" O ad-"
" Çocuğun mu var? " Dedi hayal kırıklığı ile " Evlendin demek "
" Sen kimsin ya " Dedi bora kafa tutup " Seni döverim "
" Akbor-" Demeden
" Bekledim ben " Dedi. Yüzü daha da keskin hal almıştı. Gözleri eskisi gibi bana bakmıyordu. Daha güçlü duruyordu. Takım elbise için de öyle yakışıklıydı ki. Tıpa tıp oğlum Akbora ya benziyordu. Babası gibiydi. " Bekleme ye değmezmişsin "
Gözlerim doldu " Son sözün mü? " Dedim titrek sesle
" Gördüğüm kadarıyla evet. Yıllarca beklediğim kadın böyle değil. Böyle hayal etmedim. Ben seni sen olarak bekledim. Evli olarak hayal etmedim. Her hayalim seninleyken sen hayallerini başkasıyla kurmuşsun "
Dinlemiyordu. Acısını mı almak istiyordu benden bilmiyordum ama dinlemiyordu. Ben o gece onu her şeye rağmen dinlemek istemiştim ama o istemiyordu. Her şeye rağmen.
" Git o zaman " Dedim bir damla göz yaşım yanağımdan süzülüp " Git . Hadi oğlum " Deyip geri döndüm ve arka kapıyı açtım. Bora arabaya binince kapıyı kapatıp ön kapıyı açtım.
Binmeden önce ona son kez döndüm " Keşke dinleseydin. Çünkü ben seni yıllar önce her şeye rağmen dinlemek istedim" Dedim ve gözlerine bakıp son cümlemi söyledim " Ben beklemeye değil sen sevilmeye değmezmişsin " ve arabaya binip uzaklaştım oradan.
👀🐤👀

Evittttttt. Bir bölüm sonu daha😻😻👏
Gökçeye ne diyeceğimi bilemiyorum? Kız çok fazla şey çekti. Mutlu olmayı hakediyor. 🥺
Pekii? Sizce bora nasıl bir çocuk? Sevdiniz mi? 👀👀👀
Neysem. Fazla konuşmayım. Yarın evde olamayacağım full dışardayım yani bölüm yazacak vaktim olmayabilir ama yazabilirsem atarım. 🙃
Umarım bölümü beğenmişsinizdir🥰😘😍👀
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 64.44k Okunma |
3.9k Oy |
0 Takip |
34 Bölümlü Kitap |