12. Bölüm

Ölüm anında acı itiraflar

Kirazçiçeği
nebiyye.bkrtrbz

= toygar ışıklı " Sonunda" Şarkısı açın. Tam olarak Akborayı ve Gökçe'yi yansıtıyor.

Paramparça hayatta tutunmuşlar bir dala. Peki o dal kırılırsa ne olur?

Tutunmazlar mı birbirlerine sıkıca.

Hadi okumaya

🖤🖤🖤

Dudağımda olan dudaklarda ben ne yapacağımı düşünürken o elini belime koyup hafif kendine çekti ve dudaklarını oynattı.

Siktir. Niye bunu yapıyordu şuanda?

Alkışlar gelirken ben de istemsizce elimi ensesine koydum ve dudaklarımı araladım.

Dudaklarımın içinden ağzıma sızan dili ile dillerimiz birleşmişti.

" Oha oha yavaş be " Diye bağıran Mertle anında ayrıldık.

Ne yapmıştık biz? Allahım utandım.

" Kesin " Dedi akbora keskin bir dille " Hadi kızları bırakalım o zaman" Diyen Batu ayağa kalktı.

" Gerek yok" Dedi tuğba ve cansuyu kaldırdı.

Bende ayağa kalktım " Her şey için sağolun" Dedim akboraya bakmadan.

" Utandın mı? " Dedi cansu kulağıma fısıldayıp.

Kaşlarım çatık ona baktım. " Tatlı oluyorsun bebişkom" Dedi parmak uçlarında yükselip kaşlarımı düzelterek " Çatık duruyor artık şu kaşlar. Çizgiler oluşacak artık"

Onu kolumun altına alıp sıkıştırdım ve sağa sola çevirdim " Çok biliyorsun sen minik? "

" Evet büyük " Dedi göz devirerek.

" Tekrara sağolun" Dedim ve kapıdan çıkıp ayakkabılarımı ayağıma geçirip bağcıklarını bağladım.

Düzeldiğimde yüzüme uzatılmış iki montla karşı karşıya kaldım. Birini Mert birini de Akbora uzatmıştı.

" Al abicim şunu hasta olma daha fazla ".

Mert montu bana giydirip önünü çekti ardından ise elinde deri montla duran akbora yüzüme tuttu " Al " Dedi

" Sağ ol" Dedim ve arkamı döndüm " Hödük"

O tam bir adım atacaktı ki kavga eden Tuğba ile gülüşen Cansu'nun kolundan tutup koşmaya başladım

" Ben hödük sem sen nesin? " Diyen sesini işittim ama ben sadece güldüm.

Yolda yürümeye başladığımızda elimde duran monta baktım.

Üstünde ki ağır parfüm ve sigara kokusu insanın burnunu yakardı ama bana ferah gelmişti.

Dudaklarımda olan dokunuşları hissedince " Bak bak nasıl da sırıtıyor" Dedi Tuğba omzuma vurarak.

"Bu arada rengin falan yerine gelmiş he Allaha şükür. İyisin de mi Gökçek?"

"Evet" dedim . Sesim yerine gelmeye başlamıştı bile.

AKBORA

Gökçeler çıktıktan sonra salona geçtik. Geç saatlere kadar oturduğumuz için bu saat bize normaldi

"Pişt" dedi yanıma oturan Batu" Hayırdır. Sen bir kıza bakmazdın da kendini nasıl kaybettin?"

Öptüğüm an geldi aklıma. Gül kurusu dolgun dudaklarına baktığımda izin verdiğinde dayanamamıştım. Ama bunu söyleyip Batuları dinleyemezdim

"Görev içindi" dedim" Yapmasam korkak derdiniz"

"Yoğğ" dedi Eymen alayla" sen meraklı çıktın "

"Yok öyle bir şey" dedim ayağa kalkıp" Bir kızı öpmem asla. Bu ilkti ve bir daha olmayacak"

"Belki de ilk öpücüğü senden oldu" dedi Batu. Odama giden adımlarım durdu

"Öyle bir kız değil. Dikkat çekici biri. İllaki sevgilisi falan olmuştur"

"Yok ben Cansu ya sordum" dedi Eymen. Hepimiz ona anında kaşları havada dönerken o yerine sindi ve kafasını kaşıdı" Sevgilisi olmamış hiç"

Şaşkınca ona baktım" Banane" dedim umursamazca ve odama gittim.

Kapıyı açmamla iki dakika dahi dursa da oda da onun varlığı fazlaymış gibi kokusu sinmişti. Menekşe kokusu. Halbuki çiçek sevmeyen ,kokusuna dahi tahammül edemeyen ben şuanda o kokuyu içime çekmek istiyordum. Kafamı iki yana sallayıp üstümde ki tişörtü çıkarıp yatağıma yattım ve kafamı yatak başlığına yasladım.

Çalan telefonumu komidinin üstünden almadan baktığımda arayan "ANNEM" yazılı kişiydi.

Telefonun sesini kapattım ve bilgisayarı elime alıp şifreyi girdim ve youtube açtım. Gökçe d, c oyununda dansçı ve şarkıcı olduğunu ama aktivite olarak Tuğbalarla yürüttüğünü söylemişti.

Hesabına girdiğimde karşıma en son yükledikleri şarkı çıktı. Gökçe bir sandalye de oturmuş elinde gitarla şarkı söylüyordu. 'DUVAR' şarkısıydı.

Dudaklarının yanında bulunan mikrofona hafif eğilip gitarı çalarken şarkıya giriş yaptı.

"Seninle bi' daha aynı yolda yürümem
Seninle yürüyene yolda tuzakların var
Bir daha asla dokunmam tenine
Senin teninden önce duvarların var" derken öyle içli söylüyordu ki gerçekten bazı yaşanmışlıkları, bu yaşanmışlıkların da büyük acılar içerdiği belliydi. Bazı kişiler şarkıyı söyleyip geçerken Gökçe şarkıyı yaşıyordu.

"Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum
Ağlaya ağlaya yosun tuttum
Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum
Ağlaya ağlaya yosun tuttum" dudaklarının dudaklarımda balık şeklini almış ,şaşkın hali geldi aklıma. İstemsizce yüzümde gülümseme oluşmuştu. İlk öpücüğü olduğu acemice karşılık verdiğinden belliydi ama olsundu. Benim için bir sıkıntı değildi. Aksine hiç yaşamadığım bir his ile içim dolmuştu.

Bilgisayardan şarkı devam ederken kafamı yastığa yasladım ve gözlerimi kapattım.

İki gün sonra yer altında maç vardı. Karşımızda olacak kişiler kızmış. Nasıl bir maç olacak düşünemiyordum. Bir kadına ,kıza el kaldıramazken böyle bir durumda yumruklamak ve bu maçın aslında bir şeyin plan olduğunu anlamak zor değildi. ***

Gözlerimi araladığımda bilgisayar kapanmış , odaya güneş sızmıştı.

Yataktan kalkıp banyoya girdim ve kısa bir duşa alıp üstümü giyinmek için giyinme odasına girdim. Elime aldığım siyah kot pantolon, siyah tişört ve kahverengi deri ceketle odadan çıktım.

Evi sucuk kokusu sarmıştı. Yine Eymen erkenden kalkmış kahvaltıyı hazırlamıştı. Mutfağa girdiğimde " Günaydın" dedim

"Günaydınlar" dedi oda gülümseyip ve salatalığı doğramaya devam etti. Bende demlenen çayı ocaktan alıp masaya koydum ve bir defa masaya vurdum. Yere düşme sesi ile küfürler havada uçuşurken küfür edenin Batu , yere düşen de Mert olduğu belliydi.

"Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın geri zekalı. Mükemmel götüm gitti" diye bağırdı Mert odadan

"Kapa o çeneni Mert" diye bağırdı Batu diğer odadan. Göz devirdim anında. Odaların kapısı aynı anda açılmış ve içeri aynı anda girmişlerdi.

"O kemikli ellerini keserim senin Akboru" dedi mert ters bakışlarla " Her gün aynı dakika da o elini masaya vurma"

"Siz de ben vurmadan kalkın mesela" dedim ağzıma salatalık atarak.

"Sen erken kalkıyorsan bu benim suçum değil"

"Nazlanma kadın gibi uçacağım yandan" dedi Batu sucukları toplamış ağzına tıkarak. Ona öylece baktık ve hep bir ağızdan "Aç hayvan" diye söylendik.

Kahvaltıyı edip evden sonunda çıkınca arabaya geçtik ve okula sürdük. Yolda arkada olan Mert ve Eymen saç baş birbirlerine girmeleri ve Batu ile hayatı sorgulama girişimleri ile sağ salim okula varmıştık.

Arabadan inip okula yürürken koluma yapışan kızla sabır diledim ve kolumu çektim" Uza defne" dedim dişlerimin arasında. Yüzsüz gibi hala kolumu sıkı sıkıya tutmuş bırakmıyordu.

"Bu kadar gurursuz olma" diyen sese döndüğümüzde okulun kapısında Gökçeler vardı" Bir erkek istemiyorsa kendini zorla ona sevgili yapmaya veya altında yatmaya meraklı olmanız biz hemcinslerinizin midesini bulandırıyor. Azcık karakteriniz ve gururunuz olsun" dedi ve defnenin koluna çarpıp gitti.

Defne de homurdanıp giderken " Yengem kıskandı" dedi Mert ve Eymen . Onların üstüne yürürken onlar anında sınıfa koştu.

"Cidden kafadan bir kaç tahta eksik bunlarda" Batu dedikten sonra göz göze geldik ve aynı anda" San ki bizde tamda " deyip sınıfa girdik.

                                                                                                         ***

"Gökçe hadi" diye kolumu dürten Tuğba ile kafamı masadan kaldırıp etrafa baktım. Sınıf boştu" Uzun teneffüsteyiz"

"Oha o kadar uyudum mu?" dedim paramı alıp kalkarken. Kantine indiğimizde ben yemeğimi alıp oturdum. Kızlarda yanıma gelince yemek yemeye başladık.

Canım sıkıldı diye uyuyacakken bu kadar uyuyacağımı düşünmemiştim.

O sırada yanıma bir kız yaklaştı "Miran seni çağırıyor". Söylerken ki kullandığı iğneleme sinirlenmemi sağlarken " Sebep?" diye sordum

"Ne biliyim?"

Oflayıp ayağa kalktım ve sınıfa çıktım. Sadece Miran vardı. Kapıyı sertçe kapatınca masada olan bakışları bana kalktı ."Buyur?"

Yerinden ayaklanıp soğuk bakışlarla bana yaklaştı ve anında boğazıma yapıştı" Ailemi öldürdün" diye tısladı yüzüme doğru. Kaşlarımı çattım anında

"Ne ölmesi?" dedim zar zor.

"Ailen ve sen benim ailemi öldürdün". Sırtımı kapıya çarptı" Sen de öleceksin?" dedi ve cebinden bıçak çıkardı.

Boğazıma yasladı anında" Ne ailesi, ne ölümü ben bir şey yapmadım?" diye bağırdım .

Sesimiz boş sınıfta yankılanırken kapıyı kilitledi ve anahtarı bir köşeye fırlattı. "Karanlar benim annemi, babamı aldı elimden. Onlarda kızlarını kaybedecek" deyip bıçağı ben daha mani olmadan karnıma sapladı.

Bir ikİ adım gerilerken " Annemi bıçakladı o annen, sırf babam silah yardımını geri çekti diye baban öldürdü babamı" diye bağırdı. Kapı açılmaya zorlanmaya başladı bir anda.

Bıçağı karnımın biraz daha derinlerine sokarken dayanamayıp yere dizlerimin üstüne çöktüm " Sen de öleceksin"

Bıçağı çıkarıp dizlerime sapladı" Kardeşime yapılan saldırıyla onun gibi sen de yürüyemeyeceksin" deyip bacak bağlarıma bıçağı sokup çıkardı.

Gözlerim kararıyordu. Dizlerimi hissetmiyordum. Göz yaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülürken en son gördüğüm Miran' ın ikinci kattan aşağı atlamasıydı.

Kapı büyük bir gürültü ile açılırken içeri giren ve beni saran kokudan Akbora olduğunu anlamıştım" Ambulans çağırın" diye bağırışı ile bir kaç öğretmenin çığlıkları ve kızların çığlıkları geldi kulağıma

"Abicim" dedi Batu anında yanıma gelip ."Çok fazla yerden bıçaklanmış, kanaması çok, dayanması zor"

"Kurtarın onu" diye bağırış cansudayken

"Miran nerede? Öldüreceğim o piçi ,o.ç " diye feryatta Tuğbadan gelmişti

"A-akbora" diye fısıldadım. Bir anda ağzıma gelen demir tatla yüzümü buruşturdum ve dayanamayıp ağımdan çıkan kanlar yüzüme sıçrayıp boynumdan aşağı yol almıştı.

Ambulans seslerini duyuyordum."Siktir" diyen Akbora beni yan çevirdi ve kusmama yardımcı oldu. Dayanamayıp beni kucağına alırken gözlerim yavaşça kapanıyordu.

Kapıya çıkıp tenime soğuk değmesi ile yaralarımın sızlaması bir oldu. İnledim kucağında. Kıvranmaya başladım. Beni sıkı sıkı tutarken arabanın arkasına yatırdı ve arabaya binip çalıştırdı.

"Anne" diye bağırdı" İlk defa senden bir şey istiyordum. Getirdiğim bir kızı ameliyata sen alıyorsun ve yaşatıyorsun duydun mu beni?"

"Tamam oğlum. Durumu ne?"

"Bilmiyorum. Bacaklarından bir çok bıçak yarası almış. Karnından da iki defa bıçaklanmış. Çok fazla kan kaybetti"

"Tamam . Durumu ağır olabilir.Hızlı gel" dedi bir kadın.

"Yaşayacaksın" dedi elimi tutarak arkadan" Hadi güzelim bak sen güçlüsün" dedi arabayı kullanıp bir yandan beni uyutmamaya çalışarak

"Ama çok uykum var" dedim fısıldayarak

"Benimle uyursun. Bak ben araba kullanıyorum. Hastaneye kadar dayan yavrum tamam mı?"

"Tamam den-denerim"

"Afferin sana"

Bir kaç dakika sonra araba durup beni kucağına aldı tekrardan" Dayan-dayanamıyorum A-akbora" . Dudakları alnıma değdi" Sözümü tu-tuttum. U-uyu-uyusam kıza-kızar mısın?

"Kızmam sana" derken sırtım soğuk bir örtüye değdi. Akbora dan sonra bir sürü kişi geldi başıma " Oğlum çekil"

"Anne"

"Çekil Akbora. Kız ölmek üzere. Ameliyata alacağız"

Gözlerim dayanamadı. Kapandı.

                                                                                             *** 

KARANLARAN

Ömer bey sıkıntı ile evde tur atarken tüm aile elleri çenelerinde yere bakıyordu

"Baba ya öğrenirse. O zaman her şeyden fakir olacağız" . Çınarın söylenmeleri ile içeri Rose hanım girdi

"Kız ölmüş" dedi sırıtarak" Çocukta mal gibi kandı bize"

"Miran anne ve babasının intikamını istiyordu saten. Bu da tuzu biberi oldu"

"Ah canım kızım. Şimdi öldü ya. Keşke gerçek ailesi olmadığımızı bilse"

"Anne her şeyinle kıza benzemeye çalıştın ya. Başka bir şey demiyorum" diyen Giray" Bide bana bak. Kıza hakikaten benziyorum"

"Çünkü gerçek ikizisin salak" dedi Mirza. "Onu sokağa attırırken seni yanımıza boşuna almadık herhalde. Verdiğimiz paralara say"

"Neyse. Gider iki ağlar tekrar yanlarına döneriz artık" dedi Ömer bey ve ayağa kalktı" Ben bir kaç şey içeceğim"

Herkes Gökçe öldü diye rahatlamıştı ama asıl hiç bir şey bilmeyen onlardı.

                                                                                                   ***

"Daha çıkmadı ameliyattan" dedi Akbora saçlarını çekiştirerek

"Lan bir kendine gel" diye bağırdı Batu" Sevgilin mi bu kız? Seviyor musun onu?"

"Annemin kokusu, sevmediğim her şeyi seveceğim hale getirecek kızdı o. Gökçe daha ilk görüşte bile beni mahvederken ,ilk defa kalbimde hissetmediğim şeyleri hissederken napıyım? Hayattan bıkmışken, hayatıma bomba gibi düşmüş, iki günde gülmediğim kadar beni güldüren kız için uğraşmıyim mı Batu?"

Hepsi şaşkınca bakarken Eymen direkt" Sen kıza ilk görüşte aşık olmuşsun abi. Hayırlı olsun" dedi

"Ne aşkı be" dedi Akbora . Kapı açılıp annesi çıktı

Gözleri doluydu. Oğluna ne diyeceğini düşünüyordu" Oğl-"

"Durumu ne?"

"öl-"

"Ölmedi o hayır" dedi direkt. Kafasını transa girmiş gibi iki yana salladı. "Hayır ölemez. Daha yeni tanıdım ben onu. Gitmez, gidemez benden"

"Ölmedi oğlum. Sadece artık" derken sonunun nasıl getireceğini düşünüyordu. Herkes son çıkacak cümleyi beklerken az da olsa rahatlamışlardı ama ardından gelen cümle herkesi sarsmıştı

"Artık yürüyemeyecek"

"NE?!" herkesin bağırışı kolidordakileri irkitirken

"Oh" dedi Akbora" ölmemiş" dedi "Yürüyebilir ama değil mi? Bir yolu vardır? "

" Maalesef oğlum. Yapan kişi bacakların bağlarına ve dokularına çok fazla zarar vermiş. Kesim noktasına kadar gelmediğimize şükredelim "

Herkes olduğu yere çöktü. " Onun en büyük tutkusu danstı ama" Dedi cansu duvara bakarak

" Bokstu " Dedi tuğba. İlk defa birinin önünde göz yaşı dökmeye başladı ve dizlerini kendine çekip hıçkırarak ağlamaya başladı.

Batu başını göğsüne çekip sarıldı ona.

Eymende Cansu ya.

Mert ise Akboraya üzüntü ile bakıyordu.

Dün akşam ki halleri geldi aklına. Arkadaşını kıza bakarken ki gülümsemesi, onunla uzun uzun konuşması ve öpüşme leri.

Akbora her şeye zıttı. Uzun uzun konuşamazdı, bir kıza yaklaşamazdı, veya fazla gülmezdi ama yıllardır yapamadıklarını iki günde bir kız yapmıştı.

Kapıdan çıkan yatakta olan gökçe'yi görmeleri ile hemen ayağa kalktılar

Akbora hemen elini tuttu ve üstüne öpücük koydu " İyi olacaksın " Diye fısıldadı

" Kendisini yoğun bakıma alacağız. Komada şuanda. Kendisinin dayanıklılığına kalmış. Geç gelinmesi ve aldığı yaralarla her şeye hazırlıklı olmanız lazım. Bu bir hafta da bir ayda bir yılda hatta yıllarca da sürebilir " Diyen Şirin hanım oğluna bakıp gitti.

Herkes yoğun bakım camında toplandı ve ellerini yasladılar " İyi olur benim kardeşim. Bak iki günde kardeş belletti kendini. Az değil o"

Batunun söyleyiş tarzı ile herkes güldü.

" Benimde yüreğimde taht kurdu " Diye fısıldadı ve kafasını cama yasladı Akbora

" Kızlar. Siz eve geçin. Çok yoruldunuz "

Kızlar hemen itirazlar ederken Batu ve Eymen kollarına tutup zorla çıkartmışlardı.

" Bir dakika bakar mısınız? " Dedi Akbora çıkan hemşireye.

" Buyurun? "

" Ben girebilir miyim içeri? Beş dakika lütfen? "

Hemşire içeri bir bakış attıktan sonra genci kırmadı ve kafası ile onaylayıp onu hazırladı.

Akbora içeri girince hastane odasında bile onun kokusu olmasına şaştı.

Gittiği her yerde bir iz bırakıyordu kendisi.

Yanına gelip sandalyeye oturdu ve yüzüne eğilip yanağında dudaklarını sürttü " Duyduğuma göre komada olan kişiler duyarmış konuşulanları"

Derken yerinde düzelip kafasını Gökçe' nin karnına koydu.

" Ben seni seviyor muyum bilmiyorum ama sana bir şey olma korkusu canımı yakıyor " Dedim.

Gözlerim doldu " Ne yaptın bana gökçem? Nasıl hisler yarattın bende ? " Derken gözünden akan bir damla yaş yatağa aktı " Okulda bana yükselmen, hırçın davranışların, birine sövmen bile bana o kadar masum geliyordu ki ağzımı açasım yoktu sana "

Gökçe hafif gözlerini araladı ve karnında bir baskı hissetti.

Elini yavaşça kıpırdatsa da Akbora hala konuşuyordu " Sana kendimi nasıl ifade edeceğim ben? Seni sevsem de inanmazsın ki? İki günde mi aşk olur dersin? Belki de değilim ama olacağım eminim. Yani bence sen de olursun. Sonuçta dudaklarıma yapışan sendin. Yani ilk öpücüğümü sana kaptırdım "

Gökçe hafif tebessümle elini yavaşça kaldırdı ve karnında ki Akbora'nın nın saçına koydu.

Akbora anında kafasını kaldırdı. " Dok-doktor çağırıyım " Deyip düğmeye bastı ve sonra da gökçeye eğildi " Gökçem" Dedi dolu gözlerle. Niye bu kadar duygusallaştığını dahi çözemezken bir göz yaşı Gökçe'nin gözünün içine damlayınca onun göz yaşı ile birleşip şakağından süzüldü.

" Evet. Biz kızımızı normal odaya alacağız. Sizi dışarı alalım" Dedi Şirin hanım mesleği gereği.

Akbora dışarı çıkınca Batu'nun yakasından tutup sarstı " Uyandı lan " Diye bağırdı.

Ama arkasından gelen teyze kafasına bastonu indirdi " Anladık uyandı. Ne götü yanmış çocuk gibi zaplıyon gayri " (Ege ağzı arkadaşlar. Bende Karadeniz ağzı hariç gerisi iptal)

" Pardon teyze " Dedi akbora.

Normal odaya alınan Gökçe ile herkes odaya girdi.

"Nasılsın? " Dedi Mert

" İyim de dizlerimi hissetmiyorum " Dedi kaşları çatık. Hepsi birbirine baktı.

" Gökçe " Dedi Akbora.

Gökçe ona doğru döndü ve düzelmeye çalıştı " Ne oldu bana? Niye hissetmiyorum dizlerimi " Diye bağırdı.

" Bacaklarında kaslar ve dokular ölmüş. Bir daha yürüyemeyeceksin"

Gökçe dondu. " Hayır " Dedi kafasını iki yan sallayıp. Saçları sağa sola savrulurken yataktan inmeye kalktı " Yürüyorum ben "

Akbora kolundan tuttu " Gökçe dur " Dese de gökçe kendini yataktan aşağı sarkıtmaya çalıştı ama yere düşecekken Akbora son anda duttu

" Gökçe " Diye bağırdı sonunda. Dolu gözlerini ona dikti gökçe " Yürüyemeceksin. Ama onların diyişi . Seninle başaracağız. Sen yürüyeceksin "

" Git. Send e bırak git. Onlar da gitsin. Benim bacaklarım yok artık. Dans edemeyeceğim, boks yapamayacağım. Beni ben yapan şeyler gitti"

" Ben olurum o zaman " Dedi ve gökçe nin yüzünü avuçladı. Şelale gibi akan göz yaşlarını sildi akbora " Seni sen yapan ben olurum tıpkı senin beni ben yapman gibi"

                          ***

Evit. Bölüm attım sonunda. Zor bir bölümdü benim için.

Ağladım vallahi. Gökçe ile hayatında saklanan bir çok şeyi öğrendiniz. Evet Karanlara istediğiniz gibi sövün ben sövdüm çünkü. 😎🙃

Biraz karışık gelse de bu durum diğer bölümde geçmişe gideceğiz ve bu konun derinlerine ineceğiz. Yani o zaman kafa karışıklılığınız gider.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir😍🥰😘

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 04.01.2025 20:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...