31. Bölüm

Şirket odadı

Kirazçiçeği
nebiyye.bkrtrbz

Gözlerimi araladığımda karşılaşacağım manzara kesinlikle bu değildi. Akborayla burun buruna uyumuştuk. Koltuğun sırtına sırtımı dayamış ama elleri beni kendi göğsüne hapsetmişti. Kolları arasında biraz daha durursam oğlum anasız kalacaktı çünkü nefesim gitmeye başlamıştı.

"Akbora" dedim ittirmeye çalışırken ama üstüme abanmış durumdaydı. Bir bacağı benim üstümde benim bacağım onun beline kadar çıkmıştı. Ben bu kadar esnek miydim lan?

"Akbora" dedim tekrar ama uyanmadı. Elimi aramızdan çıkarıp yanağına vurdum hafif" lan kalksana."

"Müthiş bir uyandırılma anı yaşıyorum gülüşüm sağol"

"Teveccüğünüz" derken sırıttım" beni seviyorsun demi?". Anlamazca baktı bana.

"Evet gülüşüm"

"Biraz daha üstümde durursan mezarıma geleceksin de ondan" derken sesim yükseldi " hala romantik ya. Çık şu üstümden oğlum"

Bir anda belimden tutup karnının üstüne yatırdı " Şimdi nefes alabildin mi?".

Ne oldu lan az önce? Ben ne yaşadım ?Nevrim döndü şuanda . Nefes alabiliyordum da şimdi de yakınlıktan kalbim ağzımda attığı için nefesim kesilecek gibi olmuştu. "Bir daha o müptelası olduğum dudaklarından ölüm kelimesi çıkmayacak yoksa..." işaret parmağını dudağıma değdirdi ve hafif okşadı.

Sertçe yutkundum " yoksa?"

Etrafa baktıktan sonra ensemden tutup dudaklarımı dudaklarına yasladı. Sertçe emip ısırıyordu. Ağzıma kan tadı gelişirken ellerimi göğsüne koyup geri çekilmeye çalıştım. Ama bir eli belimden bir eli de ensemde ki saçları avuçlayıp eline dolamışken zordu. Geri çekildi " dudaklarını haşat ederim gülüşüm. Bilirsin sevmediğim şeyler yapılırsa çok güzel cezalar veririm"

"He" dedim anında. Doğruydu. Sevmediği kelimeyi söylediğimde dudaklarımı kanatacak derecede öperdi.

" He değil efendim? " Dedi gülüp. Kaşlarımı çattım ve hemen üstünden kalktım.

O an ters bakış atıp boraya baktım. Sırtı bize dönük uyuyordu. " Oğlum " Dedim hafif dürtüp. Bana doğru döndü ve kollarını boynuma sarıp uyumaya devam etti.

" Anne " Dedi bora birden gözlerinden yaşlar akıp " Anne ölmek istemiyorum "

Sertçe yutkundum. Gördüğü kabuslar azalmıştı ama hala ara sıra görüyordu. "Anne bırakma beni". Akbora yanıma çöktü ve sertçe yutkunup borayı göğsüne çekti. Bora ise yavaşça yerine sinip ağlamayı bıraktı.

Bora güçlü durmaya çalışıyordu çünkü ona göre beni herkesten koruyacak tek erkek olduğunu zannediyordu.

Akbora geri çekildi ve Borayı kucağına aldı " ben yukarı yatırayım" deyip gitti.

Yerde çökmüş durumda dururken gözlerim dolu parkeye baktım. Affetmeliydim artık. Onun bir suçu yoktu ki. Yine ve yine bize zarar veren başka etkenlerdi. Merdivenlerden inen Akbora üstüne ceketini geçiriyordu. " Ben geleceğim akşama gülüşüm. Şirkete geçmem lazım"

"Benim de işlere geçmem lazım. Çok boşladım"

"Tamam. Sen biraz bekle. Bir süreliğine dinlen. Senin yerine onlar bakar"

"Onlar ?"

"He şu beni satan üçlüyü diyorum"

"Akbora. Onların bir suçu yok"

"Yok bir şey gülüşüm. Hadi ben çıktım" deyip yanağımdan öptü ve çıktı. Ayağa kalkıp etrafı topladım ve yukarı çıkıp üstümü değiştirdim. Borayı kontrol edip tekrar aşağı indim ve tost yaptım.

Çay demleyip bardaklara doldurdum " Bora" Dedim yukarı bağırıp " Oğlum hadi uyan "

" Tamam meleğim " Diyen sesi geldi

" Elini yüzü-"

" Annem afedersin senden temizim. Titiz olduğumu bilip bana şunları söyleme "

" Bak bak sen şu bacaksıza " Dedim mutfağa giren oğluma. " Bide laf yapıyor bana "

" Meleğim " Dedi hafif beni eğiltip yanağımdan öperek " Ben sana laf atarmıyım? Sen hak etmişsindir "

Ağzım şokla aralanırken " Seni gebertirim oğlum. " Dedim tehtit içerikli sesle " Kırarım bacaklarını"

Güldü hemen " Sen bana kıyamazsın "

" Çünkü kıyma değilsin "

" Anne hangi dönemdeyiz. Yeniliklere açık ol ve havalı espri yap "

" Sen avukat ol oğlum. Ananı bile böyle yapıyorsan emin ol herkes karşında mum gibi durur "

" Asker olunca askerlerim de durur. Napayım ben avukat olup. Sen beni vazgeçirmeye mi çalışıyorsun? " Dedi elinde ki ekmeği çekip

" Yok oğlum ne alakası var? "

" Sen bu kelimeyi yalan söyleyince kullanırsın. Merak etme anne. Ben kararımdan vazgeçmem " (Hihihi ben sana neler yapacağım bir bilsen)

" Tamam oğlum " Dedim. Asker olacağını deyince sevinmiştim. Her meslek vatanı için çalışıyor çabalıyordu ama askerlerin hakkı bende daha büyüktü.

Tabii ki de şehitlik mertebesine ulaşmak herkesin isteğiydi ama anne olunca oğlunu öyle görmek hem gurur verici hem de bir yandan da duygularını alt üst ediyordu.

Önünü kapatamazdım. Biliyordum ki bunaltan da olsa hiç bir zaman verdiği kararlara karşı gelmezdim. Gelsem de inatlaşır yine istediği olurdu. Gerçi. Planları ve verdiği kararlar her zaman doğruydu.

" Ye yemeğini meleğim. Fazla takma beni kafana. Ne zaman okula geçeceğim. Çok geri kaldım "

" Bugün başlayacaksın. Odan da kıyafetlerini giy. Çantan kapının orada"

Yanağımdan öptü ve odaya çıktı. Bende bulaşıkları yıkayıp üstüme baktım. Herhangi bir leke yoktu. Tamdım. Saçım, yüzüm okey.

Kapıda ayakkabılarımı giyindim ve borayı bekledim.

İki dakika sonra saçlarını karıştırarak gelen bora oldu.

Yakışıklı oğlum be. Ne güzel doğurmuşum böyle.

Üstüne deri ceketini alıp çantasını tek omuzuna aldı ve çıktı. Bende peşinden çıktım.

" Efendim ben sizi götüreceğim " Diyen adama döndüm.

Bu Araldı. Akboranın sol kolu " Tamam " Dedim ve arabaya bindim.

Bora elinde olan kitabı okurken sabah sabah bu kadar dinç olması beni yormuyordu.

Geldiğimiz okula baktığımda indim. Borada inip bana baktı ve eğil işareti yaptı. Hafif eğildim " Meleğim kendine dikkat ediyorsun tamam mı? "

Yanağından öptüm " Emredersiniz komutanım " Dedim elimi alnıma koyup.

" Rahat asker " Dedi ve bana arkasını dönüp öğretmenin yanına gitti.

Kapıda duracak olan kendi korumalarıma döndüm " Bir durumda anında aranıyorum. Anlaşıldı mı? "

" Anlaşıldı efendim "

Arabaya geri döndüm ve akbora ile konuşmak için şoföre döndüm " Aral şirkete sür "

" Ama abi-"

" Bırak abini. Şirkete sür "

Yutkundu ve şirkete sürdü. Yolları özlemiştim. Genel olarak ben kendi ülkemi özlemiştim.

Yarım saatlik bir yoldan sonra şirkete geldiğimizde araçtan indim.

Demek hem akboranın hem de yeni ortağımın şirketi burasıydı.

İçeri yürürken bakışlar bana döndü. Topuklularımın üstüne emin adımlarla yürürken bir kadın beni durdurdu.

Göğsüne kadar açtığı gömlek ve mini etekle kaşlarımı çattım.

İş konularında diktatör ve disiplinli olmak isterdim ve çalışanlarda

" Önünü kapat " Dedim dişlerimin arasından

" Sen kimsin? Sokaktan geçen herkesi alıyor musunuz siz şirkete? " Diye bağırdı. Bu defa herkesin bakışı bendeydi.

" Seni galiba öyle almışlar. Bardan herhalde"

Tam tokat atacaktı ki bileğini tutup ters çevirdim ve elimi gömleğini atıp teker teker açık yerleri düğmeledim " He ben kendimi tanıtmadım dimi? Ben Gökçe Şeyhanlı . Yıldız şirketinin sahibi ve şuanda olan Yılmaz şirketinin büyük ortağı "

Kadını bıraktım " Bundan sonra şirkette diz üstü bir şey giymek, dekolteli elbiseler yok. Gömlek ve pantalon ile geliniyor "

Korumaya döndüm " At şunu "

" Lütfen " Dedi anında kadın " Lütfen bir daha olmayacak "

" Ben hata kabul etmem. Atın şunu"

Eski ben değildim. Taviz vermezdim. Bir daha yapardı. Gözlerinde pişmanlık dahi yoktu. Çalışmaya mı geliyordu yoksa podyuma mı belli değildi.

Yanıma pantalon takımlı bir kadın geldi " Merhaba Gökçe hanım. Ben Akbora beyin sekreteri Meltem. Size yardımcı olmamı ister misiniz? "

" Tabii ki. Odası ne tarafta ?"

" Buyrun ben size eşlik edeyim "

Onu takip ederken 28. Kara geldiğimizde " Soldan oda efendim "

" Tamam meltem sağol " Deyip odaya gittim ve kapıyı çaldım " Gir gülüşüm "

Kaşlarımı çattım ve odaya daldım " Kim senin be gülüşün? "

" Gülüşüm. Ben seni tanımaz mıyım? Kapı çalışın " Derken oturduğu yerden kalktı ve bana doğru yürüdü.

Kumral saçları hafif dağınık, üstünde olan siyah takım elbiseyle çok şıktı be.

" Senin kokunu " Derken yanıma geldi ve kapıya arasına aldı beni. " Senin " Derken ayaklarıma baktı " Yürüyüş şeklini, çıkan sesinden anlamaz mıyım sanıyorsun? "

Yutkundum. Sevdiğim adam olmasa önce K9 köpeği der sonra da sapık gibi beni takip ediyor diye döverdim ama sevdiğim adamdı.

Beni tanıyordu. Ben de onu.

Ellerinin birini duvardan çekip belime koydu ve kendine çekti. Hafif yaklaştı ve kulağıma eğildi. Sakalları yanağımı okşarken " Bu oda bir şeye şahit olacak "dedi.

" Ne?! " Dedim şokla. Arkamda ki kapıya elini uzattı ve şifre girip kapıdan tik sesi ile kitledi.

Bizi odaya mı kitledi lan bu?

Anında kucağına alınca şokla bakıyordum. " Lan bırak beni? "

" Niye san ki istemiyorsun? "

Gözlerimi kırpıştırıp baktım. Şerefsiz ya. Yüzüne muzip bir sırıtma geçti " Neye şahit olacak ki oda? "

Yanağımdan öptü ve beni çalışma masasının üstüne koydu " Çok güzel şeylere " Demesiyle dudaklarıma kapandı.

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 01.03.2025 20:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...