"Bartu..." Dedim, dudaklarımı kıpırdatarak. "Senden bir şey isteyebilir miyim?"
Muayene bahanesiyle odasına girmiştim ama sesli konuşamıyorduk.
"Söyle?" Dedi, o da dudaklarını kıpırdatarak. "Sen iste, Barut yapsın."2
Ondan isteyeceğim şey belki çocukçaydı. Belki de sesimiz çıkmazken saçma. Ama istiyordum işte.
Barut'un bana Türkçe bir şarkı söylemesini istiyordum.
Gülümsedim. "Bana Türkçe şarkı söyler misin, sesin önemli değil."
Kaşlarını çattı. "Nereden çıktı şimdi bu?"
"Sorgulama. Hani ben isterdim de Bartu yapardı?"
"Tamam aşkım," dedi, göz kırparak.
"Aşkım?"2
İyi ki sessiz olacağız demiştik. Bartu, öyle gür bir kahkaha attı ki, korktum.
Dudakları kıpırdadı. "İbrahim Tatlıses söyleyeyim mi sana?" Bir kahkaha daha attı. "O şarkının ismiydi..."2
Kıkırdadım. Bayağıdır şarkı dinlemiyordum. Tesiste telefon yasaktı. Küçükken de babam dinletmezdi.
İbrahim Tatlıses, kimdi? Tanımıyordum ki!
"Söyle bakayım," dedim, yanına oturup not alır gibi yaparken.
Başını salladı. "Gülersen, bozuşuruz ama."
"Söz. Gülmeyeceğim."2
Not: Linç yemeyeyim. İbrahim Tatlıses'i, hem espiri olsun diye hem de bu şarkısı hoşuma gittiği için kullandım. Bilginize.2
Okur Yorumları | Yorum Ekle |