1. Bölüm

1.Bölüm

Nehir Rüya
nehirruya

Yorumlarınız ve oy vermeniz beni çok mutlu eder :)

Başlangıç tarihinizi yazın bebeklerim =>

Bugün aldığım haberle yıkılmıştım. Üniversitenin anlaşmalı şirketinde staj için başlamıştım sonra da yıllar boyu orada çalışmıştım fakat bugün aldığım haberle dünyam başıma yıkılmıştı. Şirketin battığını ve işsiz kaldığımı öğrenmiştim. Yeni bir iş arayacak ve mülakata girecektim ama çok uzun sürecekti. Uzun sürmemesi lazımdı çünkü annemin kanser hastalığı vardı. Maaşım da ucu ucuna yetiyordu. Evi tek ben geçindiriyordum. Babam geçirdiği maden kazası sonrasında bacaklarını kullanamıyordu. Bu sene babama protez bacak yaptıracağıma dair bir de söz vermiştim. Her şey üst üste geldiğinden ağlayarak eski mahallemdeki küçükken araba kazası geçirecekken kurtardığım manevi dedemin yanına gidiyordum. Dedemin işi ayakkabı yapmak ve tasarlamaktı. Bir süre sonra dükkanına geldiğimde ayakkabı işiyle uğraştığını gördüm. İç çekerek ve göz yaşlarımı silerek içeriye girdim. Gülümsemeye çalıştım. “Nasılsın dedem?” Beni görünce gözlerinden sevinç parıltısı geçti.

"Kızım seni nasıl özlemişim? Ateş bey gelecekti ayakkabılarını hazırlayayım. Sende o sırada arka bahçeye geç istersen." Sonra gözlerimdeki kızarıklıkları görünce duraksadı. Elindeki ayakkabıları bıraktı. "Geç kızım otur sen. Gelince iki dakika hazırlar veririm. Sana ne oldu? Mavilerin kızarmış. Hiç de yakışmamış." İç çektim. "Dede çok çaresiz kaldım ne yapacağımı bilmiyorum. Çalıştığım şirket aniden battı zaten düşüş vardı ama bir anda kapattılar dün de bizi çıkardıklarına dair mesaj geldi. Biliyorsun hem annemin hem de babamın tedavilerini üstleniyorum. Şimdi bir şirketle görüşme yapmaya gitsem çok uzun sürecek. Annemin tedavisi ve babama verdiğim sözü tutamayacağım." Ağlamamak için iç çekiyordum.

"Kızım sen dert etme. Ben sana hep yardım edeyim diyorum sen istemiyorsun. Birikmişim var. Onu kullanırız sen işe girene kadar. Bir daha o mavilerini doldurmanı istemiyorum kızım."

"Olmaz öyle dede. Seninle dertleşmeye ve akıl istemeye geldim. Para istemeye değil." Tam dedem bir şey diyecekken bahçenin kapısı tıklatıldı. Dedem geleceğim kızım ayakkabıları teslim edeyim diyerek kalktı. BBahçe kapısındaki adama gözüm takıldığında, zaman sanki bir anlığına durdu.
Bir doksan boyuyla karşımda dikilirken, sarı saçları süt beyaz tenini daha da aydınlık gösteriyordu. Gözlerindeki kehribar ton öyle etkileyiciydi ki... bir an için nefes almayı unuttum.

"Oğlum, istediğin ayakkabılar hazır. Paketleyeceğim iki çift kaldı. Sen biraz dinlen istersen," dedi dedem.

Adam başını hafifçe sallayıp, omuzlarını silkerek gülümsedi. "Tamam dede, acele etme. Buradayım." Dedem içeriye döndüğünde, adam ağır adımlarla yanıma geldi. Gözaltları benimkiler kadar yorgundu. Sanki geceden kalma bir sessizlik ikimiz arasında asılı kalmıştı. Sonra, birden elini uzattı.

"Ben Ateş Demiroğlu."

Elini sıkarken, ellerimiz bir an birbirine kenetlendi.

“Ben de Melisa Mavi,” dedim, biraz temkinli ama meraklı. “Sorununa... kulak misafiri oldum,” dedi hafifçe kısılmış sesiyle. Yanaklarıma sıcaklık yayıldı. Bu, kimsenin bilmesi gereken bir şey değildi.

"Öyle mi?" dedim kısa bir nefesle.

Ateş boğazını temizledi, sonra gözleri derinlemesine üzerimde gezindi. Gözlerinde bir teklif vardı ama cümlelerinden önce o bakışlarda fark ettim onu.

"Bak," dedi, sesi bu kez daha netti. "Beni yanlış anlama. Ailemle ilgili ciddi bir durum var ve… evlenmem gerekiyor. Sahte bir evlilik. Sadece bir anlaşma. Karşılığında… senin ailenin tüm masraflarını üstlenirim. Senin de harcamalarını üstlenirim."

Gözlerim istemsizce açıldı. Bu da neydi şimdi? Beni satın alabileceğini mi sanıyordu? Elini cebine attı ve bir kart çıkardı. İsmi, şirketi ve telefonu yazılıydı. Sakin bir ifadeyle kartı bana uzattı. "Düşünmek istersen…"

Sonra arkasına bile bakmadan içeri girdi. Ben kartı sıkıca avuçladım, sonra sinirle çantama attım. Bu adam kendini ne sanıyordu? Dedemin yanına gidip, ona sıkıca sarıldım. Yanındaki mendebura bakmadan "Görüşürüz, dedem," dedim. Eve geldiğimde hâlâ öfkeliydim, ama garip bir şekilde yaptığı teklifi düşünüyordum. Eğer kabul edersem hayatım ve ailemin hayatı kurtulacaktı. Kapının zilini çaldım. Annem birkaç dakika sonra açmıştı. Ev çok güzel yemek kokuyordu. Annem aklına yeni gelmiş gibi endişeyle arkama baktı.

"Kızım baban tekerlekli sandalyesiyle çıktı. Dışarıdan ekmek almaya gideceğini söyledi gelmedi bir türlü."

Telaşla camdan dışarıya baktığımda babamın bizim sokakta olduğunu görünce rahatladım. "Geliyor annem. Ben üzerimi değiştirip geleceğim." Kafasını salladı. Odama gidip duşumu aldıktan sonra annem yemek için çağırmıştı. Sofraya oturduğumda babam direkt konuya girdi. Çalıştığım şirketin battığını öğrendiği için kendisinin çalışmak istediğini söyledi. "Kızım bak ben bugün ekmek almaya giderken Rüstem'in dükkanına gittim. Bana dedi ki bulaşıkçı olarak çalışabilirmişim." Babamın sözleri canımı yakıyordu. Nasıl çalışacaktı ki? Bacaklarını zaten kullanamıyordu orada çok merdiven vardı onu da geçtim ellerinde de bir sürü hasar oluşmuştu. Derin bir nefes aldım. Ben buna izin veremezdim.

“Baba ben istemiyorum çalışmanı ayrıca birikmişim var siz bunları dert etmeyin." Annem üzgünce gözlerime baktı. "Kızım çok yoruluyorsun ayrıca bugün ev sahibi evden çıkmamızı istedi." Ne? Her şey neden üst üste geliyordu. "Saçmalık. Daha kontratımız bitmedi." Babam iç çekti. "Çıkartabilirmiş kızım bir şeyler dedi anlamadım."

“Annem ben halledeceğim. Afiyet olsun size. Sakın düşünmeyin siz bunları." Masadan kalktığımda sırtımı döndüğüm gibi göz yaşlarım aktı. Önce şu ev sahibi ile konuşmalıydım. Telefonumdan derin bir nefes alarak aradım.

Sonunda size ulaşabildim. Eve geldiğim de anneniz vardı.

Evet ben çalışan bir insanım ondan ulaşamamanız normal. Siz ona annemi bulmayı ümit ettiğinizi söyleyin nasıl olsa gözünüz annem de. Şimdi sizinle bir kez konuşacağım diğer konuşmamız mahkeme salonunda olur bunu da bilin. Bizim on yıllık kontratımız bitmedi. Kiracılı bir şekilde madem satmak istiyorsunuz satabilirsiniz ama ben yasal haklarımı iyi bilen biriyim. Şimdi iyi günler.

Bu konuşma bizi bir süre oyalardı ama kalıcı bir çözüm değildi. İç çektim. Peki ben iş konusunu ne yapacaktım? Bugün başvurduğum yerlerden bir haber var mı diye baktım. Nasıl hepsinden mülakata bile çağrılmadan red yemiştim. Şaşkınca ekrana bakıyordum. Direkt yanıt gelmişti uygun değilsiniz diye. İstemsizce çantama kaydı gözlerim. Bu teklifi mecburen kabul edecektim. Ateş'in numarasını aradığımda ilk çalışta açtı. Tam kendimi tanıtacakken ukala bir sesle adımı söyledi.

- Melisa Mavi arayacağını hissetmiştim diyelim.

Ukala şey diye ağzımın içinde homurdandım.

- Teklifini kabul ediyorum Ateş.

- Güzel.

- Yarın bir yerde konuş-

Telefonu kapattı. Sinir adamın tekiydi ve biz onunla evlenecektik. Çalışma masamdan kalkıp dolabımdan pijamalarımı aldım. Banyoda üzerime pembe ayıcıklı pijamalarımı giyindim. Yatağa uzandığımda gözlerimi kapattım. Birkaç dakika sonra annem koşarak odamın kapısını açıp yatakta sorgu meleği gibi başıma dikildi.

"SENİN SEVGİLİN Mİ VARDI?"

NE? Şu an senin bilmeyip benim bildiğim kadarıyla kocam var anne(!)

Yorumlarınız ve oy vermenizi görmek beni mutlu ediyor :)

Ateş hakkındaki düşünceleriniz neler?

Melisa'nın bu teklifi kabul etmesine ne diyorsunuz?

Bölüm : 06.08.2024 23:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...