6. Bölüm

6. Bölüm

Nehir Rüya
nehirruya

Okuduğunuzu görüyorum ama kendinizi bana gösterirseniz sevinirim çünkü artık paylaşmak bile bölüm istemiyorum. Yorum yapmak istemiyorsanız en azından oy verirseniz çok sevinirim. ❤❤❤

 

Ateş yanımdan ayrılmıyordu seçtiğim her elbiseye dik dik bakıyordu. Bilerek açık seçiyordum. Tabii ki ailelerimiz bekleme salonundaydı ama yanımda Begüm vardı. O da abisine nereden ceza verdiğimi anlamış olmalı ki gidip bana en açık kıyafetleri getiriyordu.

 

“Yengem bak bu tenine çok güzel yakışacak.” Ateş’in hafif çenesi seğirmişti. Benim kıyafet alışverişim başladığından beri kaşları hiç düz çizgi olmamıştı. “Değil mi? Bende çok yakıştırdım kendime. Bir giyineyim. Bunu da tut Ateş.” Ateş’in kolundaki elbiselerde eksilme mi vardı bana mı öyle geldi? “Ateş seçtiğim elbiseleri mi bırakıyorsun sen?”

 

“Hayır güzelim sadece elbiseye benzemeyenleri bırakıyorum sen dua et bunlar kaldı.”

 

Öyle mi der gibi baktım. O da öyle der gibi baktı. Bizim dik dik bakışmalarımızı Begüm bölmüştü. Elinde demin seçtiğim elbiseleri bize gösterdi. “ Yengem merak etme ben bıraktıklarını aldım.”

 

“Düşman mısın sen bana Begüm?” Ateş’in tepkisini takmadan sıkıntılı iç çekişleriyle altı tane elbise seçmiştim. Kabine geldiğimde ilk beyaz elbiseyi giyindim. Arkadan kalçalarıma kadar derin bir yırtmacı vardı. Önde de alt karnıma kadar göğüs dekoltesi vardı. Ateş’i delirteceğim diye babamı kalpten götürecektim. Kabinden çıktığımda Ateş’in homurtuları beni görünce kesilmişti. Etrafımda döndüğümde rengi beyazdan kırmızıya dönüyordu. “Olmadı bu. Kalçaların kocaman duruyor. Di me anne?” Annesi kıkırdayarak oğlunu uyaran bir şekilde öksürdü. “Bebeğim bence çok yakıştı. Hem organizasyonu bizim evde yapacağımız için oranın konseptine de uyuyor bence kızım çok yakıştı.” Gülümsedim. Ateş, annesinden desteği alamayınca babama döndü. “Bence babanında fikrini alalım hayatım. Sence baba?” Baba mı? Babamı baştan kaybetti zaten çok iyi ısınmamıştı. “Nereden baban oluyorum ben senin? Önce kızımla evlen sonra bakarız. Kızım da melek gibi olmuşsun.” Gülümseyerek babama baktım. Ateş sabırlar çekiyordu.

 

“Bir tane daha deneyeyim karşılaştırırız çünkü içlerinden en beğendiğimi daha giyinmedim.”

 

Kabine geri döndüğümde benim en beğendiğim kırmızı elbiseyi giyinmeye başladım. Üzerime giydiğim de bizimkilerin yanına ilerledim. Ateş iyice kızarmıştı. Kıkırdadım. Aynadan kendime baktığımda aşık olmuştum elbiseye. Beli ince belimi sarıyordu. Göğüs dekoltesi çok olmasa da şık duruyordu. Asıl yer derin bacak yırtmacındaydı. Bayıldım. “Çoktan kızım seçmiş gibi.” Anneme kafamı sallayarak döndüm. “Evet annem ben seçtim. Begüm sence tatlım?” Begüm eliyle kalp yaparak çok güzel oldu dedi. Aileler de bana bırakmıştı. Ateş şekilden şekile girdi. Birine mesaj attıktan sonra yanıma mağaza görevlisi kadın geldi.

 

“Efendim üzerinizdeki elbiseyi biz başka müşterimize satmıştık.”

 

Demin de yanımızdaydı ve görmüştü neden uyarmamıştı? Ateş yüzündendi. Ona az yapıyordum ben madem sürekli elde edemeyeceğim bir şey yok havasındaydı onu bu huyundan vurabilirdim. Kadına kocaman gülümsedim.

 

“Sorun değil tatlım. Kocam sen demiyor muydun elde edemeyeceğim bir şey yok benim diye? Hatta bunu bana kanıtlamıştın da. Şimdi karın olarak senden bu elbiseyi istiyorum hadi bana bu elbiseyi al.”

 

Ateş morarmıştı. Aileler bıyık altından gülümsüyorlardı. “Hayat-” Tek kaşımı kaldırdım. “Basit bir elbiseyi bile alamıyor musun? Tüh! Senin gücün bu muydu? Laf yapıyor ağzın anca anladım.” Ateş yerinde rahatsızca kıpırdandı. “Dedim ulan dedim. Alıyoruz biz elbiseyi.” Yanına gidip yanağından öptüm. “Canım kocam benim.” Hafif kıvırtarak kabine gittim. Kendi kıyafetlerimi giyinip çıktım. Diğerlerini denemeye gerek yoktu.

 

Bugünlük alışverişimiz bitmişti. Annem ve babamla eve gidecektim. Bizi korumaları bırakacaktı. Tam o sırada Ateş’in kafasında kırmızı bir lazer gördüm. Hayır! “Ateş!” Bağırışıma bana döndü. Koşarak üzerine atladım. Yere düştüğümüzde silah ateşlenmişti. Ateş silah sesini duyunca belime kollarını sararak alışveriş merkezine doğru sürüklenmemizi sağlamıştı. Dışarıya baktığımda korumalar çoktan sarmıştı etrafı. Bu kadar koruma olması garipti. Ateş endişeyle bana bakıyordu. “İyi misin? Melisa bana bak. Vuruldun mu?” Üstümdeki şoku bağırışıyla atmıştım.

 

“İ-iyiyim. Sen iyi misin?” Ateş vücuduma bakıp vurulmadığıma emin olduktan sonra yerden kalktı. Beni de kaldırdı. “İyiyim güzelim ama o kimse hiç iyi olmayacak.” Korumalardan bazıları içeriye gelmişti. “Efendim arka çıkıştan çıkmanız lazım. Ailenizi ve yengenin ailesini sizin evinize yüksek koruma ile gidiyorlar. Yengenin babası inat etti gitmeyeceğim diye ama sizinkiler ikna etti.” Ateş kafasını salladı. Dışarıdan çatışma sesleri geliyordu. Korkuyla Ateş’in koluna kollarımı sardım. Ateş kararsızlıkla gözlerime baktı. “Dışarıdaki koruma durumu nedir?” Bir yandan beni de çekiştiriyordu. “Efendim zaten beklediğiniz bir durum olduğu için iyi.” Ateş kafasını salladı. Başım dönüyordu. Adımlarım birbirlerine karışıyordu. Ateş durumumu anlamış olacak ki beni omzuna attı. Artık bedenim daha fazla dayanamadı ve gözlerim kapandı.

 

Gözlerimi açmamı sağlayan etraftaki konuşmalardı. “Bir de abine inanacaktım Ateş. Aşkınız bana da çok acayip gelmişti ne kadar inansam da oturmuyordu çünkü sana hiç güzel söz de söylemiyordu ama en iyi bugün anladım. Canın için canını hiçe saydı. Aferin evladım. Artık şirket tamamiyle senindir.” Mırıldandım. Şirketi almak için mi evleniyordu? Gözlerimi ovuşturdum. Ateş kalktığımda bana endişeyle baktı. “İyi misin güzel karım?” Kafamı salladım. “İyiyim. Annem ve babam?” Gözlerimi salonda gezdirdiğimde görememiştim. “Bebeğim sen dün akşamdan beri baygınsın biraz ateşlendin. Sabah da onları tedaviye göndermek zorunda kaldım. İstemeselerde üzüleceğini söylediğim için gittiler.” Kafamı salladım. Biraz utanarak üzerimdeki pikeyi kenara bıraktım. “Kızım iyi misin?” Özge ablaya kafamı sallayarak teşekkür ettim. İstemsizce kızgınca Ateş’e döndüm.

 

“Ateş nasıl kendini tehlikeye atarsın? Bizi de atmış oluyorsun ama korumanın dediklerini duydum. Sen farkında mısın canının önemini?” Ateş bıyık altından hala daha gülüyordu. Yandaki yastığı alıp suratına yapıştırınca yüzünü buruşturdu. “Acıdı kızım ya.” Tekrar kafasına vurdum. İnledi.

 

“Ya acıdı mı? Peki böyle de acıyor mu?” Bu sefer daha da sert vurdum. Ateş tekrar vuracakken bileğimden yakaladı. “Kızdın mı sen bana?” Kafamı salladım. Gözlerim dolmuştu. Bu Ateş’le ilgili değildi bu benim küçüklük travmam gibi bir şeydi. Küçükken ki o çocuğu kaybedişim gibi. Hayatıma girenleri kaybedince sarsılıyordum. Ateş gözlerimin dolduğunu anlayınca belimden kendine sertçe çekti. Bana sımsıkı sarıldı. Kafamı boynuna koydum. “Bir daha sakın yapma.” Kafasını salladı. “Bir dahası olmayacak bile küçüğüm.” Biraz böyle durduktan sonra kendimi geriye çektim. Ailesini unutmuştum. Of bu yanaklarım Ateş hayatıma girdi gireli hep utanacak bir olay olup kızarıyordu. Kıkırdadılar.

 

“Kızım sen bakma bize. Utanacak da bir şey yok. Vur kafasına kafasına biz öğretemedik ama sen bir kelimenle ikna ettin.”

 

Ateş gülümseyerek saçlarımdan öptü. “Öyledir. Karımın bir bakışı yeter bana annem.” Hizmetli kahvaltıya çağırmıştı. Kahvaltıya oturduğumuzda yemeğe başladık. Abisi geldiğinde omzundaki dövmeye gözlerim kaydı. Bu dünkü ateş edenlerin arasındaydı. Eminim görmüştüm. Kardeşine mi ateş açmıştı? Kaşlarım en derinden çattım. Gözlerimi omzundan çekip yüzüne diktim. Bakışlarımı hissetmişti bana döndü. Hayırdır gibi kafasını salladı.

 

“Herhalde Ateş’i çok seviyorsun sen? Abisin ya bir de bakmışsındır sen.”

 

“Çok severim(!)” Kıkırdadım. Çayımı kavramıştım. Hiç acımadan yüzüne attım. Bağırırken yandaki sandalyeyi alıp üstüne fırlattım. “Sen nasıl kardeşine kurşun sıktırırsın?!” Bağırmamla salondaki herkes susmuştu. Ateş’e döndüm. “Ateş ben gördüm. Gerçekten ki gördüm oradaki dövme omzundakilerle aynı. Neden adamlarda onun dövmesi var bilmiyorum ama aynısıydı.” Ateş anında öfkeyle bağırdı. Abisi bana bakıp güldü. “Sen girmeseydin başarmıştım da.” Sabır çektim. Orada benim ailemde olabilirdi. Yandaki tabağı da başına attım. İnleyip başını tuttu. Üzerime yürüyecekken Ateş anına omzunda tekme attı. İnleyip yere düştü. “Sakın karıma elini bile sürme. Senin vaden dolalı çok oldu. Sürekli arkamdan kuyu kazmanın da belirli bir sınırı var. Defol evimden Yiğit! Kardeşim demem mahvederim seni.” Yaka paça dışarıya doğru atıyordu hemen arkasından ilerliyordum elimde de vazo vardı. Bu adama belli olmazdı. Onu dışarıya attığında tam bir şey diyecek beni gördü elimdeki vazoyu da görünce ufak bir gülümseme belirdi dudaklarında. Yanıma gelip son kez defolup gitmesini söyledi. Sofraya geri oturduk.

 

“Ateş bak belli ki tehlikeli bir kardeşin var lütfen dikkat et. Ya sana o arada zarar verseydi?”

 

Ateş kıkırdadı. “Karıcığım ben o anda dalgındım ama artık değilim sen dert etme. Sana bugün söz verdim dikkat edeceğim diye ama vazo eline yakışmadı değil.”

 

Yanaklarım kızarmıştı. “Oha yani çayı anladım da sandalye ne? Yengem vallahi iyice abimin kadın hali olduğunu düşünmeye başladım.” Rahatsızca kıpırdandım. “Ahmet dede özür dilerim ben sofranda yapmak istemezdim ama dövmesini görünce kendimi tutamadım. Oradaki siz veya ailemden biri de olabilirdi ve aynı sofrada oturmak istemedim.” Ahmet dede bana gülümsedi. “Dert etme kızım. Sen olması gerekeni yaptın aynı Demiroğlu gibi davrandın. Bu dünyadan gidersem bile gözüm açık gitmeyecek. Hiç ayrılmayın.” İkimizde birbirimize bakıp kafamızı salladık. Ben acaba Ateş’e alışıyor muydum? Hem de onun canı için kendimi riske atacak şekilde? Beni kendine bir şekilde çekiyordu.

 

Aşkları hakkında düşünceleriniz neler?

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım : )

Okuduğunuzu görüyorum ama kendinizi bana gösterirseniz sevinirim çünkü artık paylaşmak bile bölüm istemiyorum. Yorum yapmak istemiyorsanız en azından oy verirseniz çok sevinirim.

Bölüm : 27.12.2024 20:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...