18. Bölüm
Nehir / Berdel / Kurşun 🔪

Kurşun 🔪

Nehir
nehirsarihan

Zarin Karabey,

Gün aymıştı ve odaya vuran ışıkla gözümü açtım ,kalkıp salona geçtim ama Miran yoktu camdan dışarı baktım. Miran dışarıdaydı, telefonla konuşuyordu fakat çok öfkeli gözüküyordu...

Telefonu kapatıp içeri girdi " günaydın " dedi Ben de karşılık verip " günaydın, kiminle konuşuyordun ?"diyerek karşılık verdim " ali aradı Adar şirkete gelip huzursuzluk çıkarmış ve beni göremeyince de bir çalışanımızı kolundan yaralamış" dedi " İyi miymiş peki çalışan" "Evet hastaneye götürmüşler ,iyiymiş" " neden yaptı bunu peki ?"diyerek sordum Miran da çok rahat bir şekilde"şirketini satın aldım " dedi " NEE bilerek mi yaptın miran, insanların canını yakmak için elinden geleni ardına koymuyorsun." zarin o şerefsizin sana yaptıklarından sonra bunu ardına bırakmayacaktım tabii ki de, daha fazlasını yapacağım." "doğru sen yaparsın ama başkaları çeker acısını değil mi tıpkı bugün ki yaralanan çalışan gibi " " saçmalama Zarin ben gerekeni yaptım." "yapmaya devam et sen ,Allah bir gün cezanı çok ağır verecek" " bi beddua etmediğin kalmıştı zaten onu da yaptın "diyerek karşılık verdi Miran, sonra tam mutfağa gideceğim anda dışarıdan silah sesleri geldi ve Miran Hemen yanıma gelip " bana bak zarin endişelenme tamam mı, burada kalıyorsun ve beni bekle ben geleceğim" "hayır Miran gitme silah sesini duymadın mı " "Bir şey olmaz sen dur burada ben geleceğim." dedi ve gitti korku vücuduma yayılmış öylece duruyordu ,çökmüş bir şekilde miran'ı bekliyordum.

Zarin karabeyi içeride bırakıp dışarı çıkan Miran Karabey karşısında Adar aktaş'ı görünce delirmişti. "Ulan it köpek sen hangi yüzle geldin lan" diyerek konuştu Adar Aktaş ise "seni uyarmaya geldim Karabey, Bak dediğim gibi bu uyarı olacak ha eğer daha fazlasını yapmaya devam eder durmazsan Ben de durmam" diye karşılık verdi Miran Karabey ise adar aktaş'a doğru yürüyüp konuşmaya başladı " uyarsana lan, uyarma şeklini çok merak ettim " deyince Adar Aktaş belinde ki silahını çıkarıp miran Karabey'e doğrulttu ve ateş etti "Bak bu şekilde" deyip çekip gitti Miran karabey ise aldığı kurşunla yere yığılmıştı.

Zarin Karabey,

Miran'ı bekliyordum fakat bir ses yoktu meraktan delirecektim resmen ayağa kalkmamla silah sesi duydum ve koşarak dışarı çıktım dışarı çıktığım anda miranı kanlar içerisinde yerde görünce hemen yanına koştum" MİRANNN!, miran iyi misin bana bak" dedim ve Miran da heceleyerek" iyim zarin merak etme küçük bir kurşun yarası" deyip sustu "Miran saçmalama kanlar içerisinde kalmışsın ,bekle burada ben hemen ambulans çağıracağım" deyip kalktım ve kalktım anda miran bileğimden tuttu sonra da "ambulansı çağırmana gerek yok sen halledersin" diyerek konuştu "hayır Miran Ben daha önce hiç kurşun çıkarmadım, bunu göze alamam" dedim fakat Miran dinlemedi ve içeri geçmemiz için kolunun altına girip içeri götürdüm içeri girip şöminenin yanına uzandırıp konuşmaya başladım "Miran ben ne yapacağım,şimdi sen biliyor musun" dedim Miran da "daha önce kurşun çıkarmıştım ama bacağımdan dı bu omuz olunca zor olur ,O yüzden sen yap" dedi ve "tamam sen söyle bana ne getirmem gerekiyorsa"deyip kalktım.

Miran'ın bana söylediklerini getirip yanına çöktüm ve miran'a baktım omuzunu görünce kendimden geçiyordum çok fazla kanama olmuştu ,kanı aldırmadan o kurşunu çıkarmalıydım yoksa daha çok kan kaybedecekti " ne yapacağım şimdi" dedim ve Miran da heceleyerek benimle konuşuyordu gözümden bir yaş aktı ve Miran'ı dinleyip elime bir havlu alıp sıcak su ile yarayı temizledim "şimdi de bıçağı iyice ısıt ve kurşun çıkana kadar etimden çekme bıçağı" dedi, sözlerine bile katlanamıyordum yapınca nasıl dayanacaktım.

Kalkıp bıçağı yanan ateşte tutup iyice ısıttıktan sonra miran'a baktım "bir bez ver "dedi ve verdiğim bezi ağzına koyup iyice sıktı ,bana bakınca bıçağı yarasından içeri bastırarak kurşunu çıkarmaya çalışıyordum Miran'ın inleme sesiyle ağlamaya başlamıştım bilmiyorum ama dayanamıyordum bağırışları ve benim bıçağı etinden çekememem bana da acı veriyordu bu acıya son vermeliydim bu yüzden acıyı aldırmadan bıçağı tam batırarak kurşunu çıkardım ve kâseye bıraktım işte o zaman derin bir nefes aldım miran'ın yarasını sardıktan sonra ortalığı toparladım ve mutfağa geçtim ,Miran'a mercimek çorbası yapmaya başladım.

Yaklaşık yarım saat sonra hazır olan çorbayı kâseye alıp tepsiyle içeri götürdüm ama Miran uyuyordu çok terlemişti hemen yanına gidip bir havlu ile terini sildim sildiğim anda Miran kalkmıştı " şey çok terlemiştin sileyim dedim, ama uyandırdım gerçi uyanman iyi oldu çorba yaptım içte öyle dinlen." dedim ve Miran da bana bakıp konuşmaya başladı "hayırdır Zarin hanım benim için endişeli görünüyorsunuz, ha bak sağlam beddua etmişsin sevinebilirsin bedduan kabul oldu"diyerek konuştu Ben de "Miran ne saçmalıyorsun birincisi ben içtenlikle beddua etmedim, ikincisi ise sevinseydim seni orada bırakıp çekip giderdim" "ha Yani üzüldün benim için kabul ediyorsun bunu" "ben de insanım ya üzülebilirim Ben de yani,haydi yeter çok konuştun iç çorbanı" dedim ve miran "hiç halim yok desem sen içirir misin" dedi "konuşmaya halin var ama" "şimdilik ağzım çalışıyor kolum değil" dedi ve ben de" tamam" deyip tepsiyi önüme bıraktım ve kâseyi elime alıp miran'a yaklaşıp çorbayı içirdim.

Miran'a çorba içirdikten sonra "haydi dinlen biraz" dedim ve kalktım arkamı dönüp mutfağa gideceğim anda Miran "eline sağlık çok güzel olmuştu, teşekkürler "deyince gülümsedim fakat beni görmemişti ,bir şey demeden mutfağa geçip tezgâhı topladım ve tezgâhı topladıktan sonra içeri geçip miran'a baktım, uyuyordu üstünü örtüp dışarı çıktım ve kanepede oturup kasvetli havaya bakıp öylece dalmıştım...

Miran asla göründüğü gibi biri değildi, merhametli, iyi ve düşünceli biriydi ama o bana karşı ilk zamanlar da böyle değildi.Sonradan böyle oldu neden bu kadar esir edilmiş gibi hissediyordum ben, anlam veremiyordum, eski ben olsam andımdan geri dönmem bana merhamet etmeye ne de ben de merhamet etmezdim.Ama Miran söz konusu olunca ben ben değilmişim, keşke hep ilk günlerdeki gibi davransaydı da ben de hep o nefretle kalsaydım, en azından söyledikleriyle bu kadar yıkılmazdım.

Şu an o kadar doluydum ki Miran'ı karşıma alıp hissettiğim her şeyi bağırarak söylemek istiyordum, galiba o zaman rahatlayacaktım.

Kasvetli havaya Yağmur eşlik etmişti ben de yağmura eşlik etmek istedim ve kalkıp yağmurun saf bir şekilde yağışını izledim, sonra da ortaya geçip kollarımı açıp gökyüzüne bakıp, gözlerimi kapattım ve yağmurun yüzüme hafif dokunuşlarını hissetmekle beraber öylece susmuştum. Suskunluğumu bozan şey Miran'ın sesiydi "hayırdır nefretini kusamayınca son çareyi yağmur altında ıslanmakla mı buldun ?"deyince gözlerimi açtım ve karşımda Duran miran'a baktım "başkası bu yaptığımı görünce mutlu olur ama sen resmen gel bana bağır çağır diye söyleniyorsun" dedim ve Miran bana yaklaşarak "Yeter ki rahatla nasıl olacaksa razıyım , sen ne dersen de bir şey demeyeceğim içini döküp bağır, çağır ağla ,sana söz veriyorum sadece dinleyeceğim" deyip bana baktı Ben de "tamam öyleyse sen istedin "deyip miran'a bakıp konuşmaya başladım. "Öncelikle iğrenç bir adamsın ,yalancının önünde gidensin... Aynı zamanda aşağılık birisin," dedikten sonra sesim yükselmeye başlamıştı, "Ya neden değiştin neden ya hep kötü olarak kalsaydın ,Ben de sana karşı samimi olmayacaktım.Neden ya NEDENNN ?" deyip bağırdım ve miran'a bakıp "senden nefret ediyorum anladın mı ?" dedim Ve susup miran'a baktım miran da bana bakarak "anladım " deyip bana yaklaştı ve geri çekildiğim anda tutup kendine çekti beni, miran'a öylece gözlerim dolu bir şekilde bakıyordum, o ise uzun süre gözlerime baktıktan sonra eğilip dudaklarıma kondu.

 

NASILDIIIII

​​​​​​YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI BEKLİYORUMMMM.🌷🤍🗝️

​​​​​

Bölüm : 04.02.2025 23:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...