15. Bölüm

13. Kalbin İstediği

Deniz
nightdarkgirl344

Merhaba arkadaşlar.

Bu hikaye tamamen uydurmadan ibaret olup, gerçeklikle alakası yok.

Yazar,bu tür ilişkiye karşı olmaktadır.

Bu bir BXB hikayesidir.

O tam karşımdaydı. Elinde kan kırmızısı şarap, yüzünde bir gülümseme hemen mumun altında parlıyan sarı saçları ve üzerindeki smokinle bana bakıyordu.

O gerçekten...Harika duruyordu. Eğer o burada olmasaydı ona bakarken iç çeker dururdum.

Bu gerçekten inanılmaz ama etkilenmiştim.

Önümüzdeki yemekler, Kore'nin en pahalı yemeklerinden oluşuyordu. Beyaz örtü masanın üzerinde karşılıklı tabaklar ve içinde et bonfile bulunuyordu. Hemen yanında ise çatal, bıçak, kaşık bulunuyordu. Ve onların yanında ise bir kadeh kırmızı şarap.

Her şey harika duruyordu. Ortadaki iki mum sanki bugün bizim için yanıyor, ışıklar olmadığını sanki biliyormuş gibi sönmüyor aksine daha da harlanıyor gibiydi.

"Neyi düşünüyorsun, küçük?" Diye sordu, mumların yansıttığı kadar gözlerini bir şekilde kısmıştı. Ve o an farkettim ki mumlar sayesinde kahverengi gözleri bir bal gibi parlamaya başlamıştı.

Yutkundum.

"Bu-bunlara gerçekten ihtiyaç var mı?" Diye sordum. Tüm bunlar güzeldi ama anlamsız geliyordu. Alt tarafı yemek yemeğe gelecektik. Bunlara gerçekten değer mi?

Gözlerinde ışık hızıyla bir hayal kırıklığı geçti. Bana öyle geliyordu yoksa dudaklarındaki gülümse neden aşağı doğru kıvrıldı.

Gözleri masayı bulup ardından gözlerime çıkardı.

"Beğenmedin mı?" Diye sordu, beğenmediğimi düşünmüş olmalı.

"Hayır bunlar çok...Fazla güzel. Benim demek istediğim...Neden...Neden yapıyorsun?"

"Neyi?"

"Tüm bunları?"

"Sevinmedin mi?"

"Hayır, beğendim. Sevdim. Ama neden?"

Bir süre yüzüme baktı,anlayayım diye gözlerimin içine baktı. Ama anlamadım.

Sonra nedensiz bir şekilde yemeğine dönerken sessiz kaldı. Ben de sessizliğine eşlik edip yemek yemeğe devam ettik.

Etin tadı öyle güzel, öyle hoş ve kaliteli geldi ki daha önce et yemediğimi anlamıştım. Belki de çok para olduğu için ete bile yansımış ve marine ederken tadı daha iyi hale getirtmiştir. Yine de bu harika. Elimi kaldırıp şarap içinde bulunan kadehi kaldırıp dudaklarıma götürdüm. Yumuşak ve lezzetli olan bu şarap gerçekten çok iyi.

Leziz bir aroması vardı. Sanki üzerinden yıllar geçmiş gibi. Ağzımdaki şarabın tadını çıkarırken farketmeden gözlerimi kapatmış bir şekilde mırıldandım.

"Beğendin mi?" Bir anda gözlerimi açıp ona baktığımda,beni izliyordu. Gülümsüyor diyemem ama somurtmuyordu.

"Evet harika tadı var."

"Onu Amerika'nın Boston eyaletinde, küçük bir köyün üzüm bağlarında aldım. Oradaki şef kaliteli olduğunu ve 100 yıllık olduğunu söylemişti." Dediğinde inanamadım. Kaç yıllık olduğunu bilmiyordum ama 100 yıllık olmasını da beklemiyordum.

"Ne o, şaşırdın galiba?" Deyip hafif kıkırdadı.

Boğazımı temizleyerek önümdeki peçeteyi ağzımı silerek ona döndüm.

"100 yıllık olmasını beklemiyordum."

"İnan ben de, belki de kandırıyordur beni,bilemem. Genel olarak tadı güzel bulduğuna göre adam doğru demiş olmalı."

"Evet güzel. Kaliteli."

"Benim işlerim de kaliteli, küçük. Bir yanılman mı var?" Deyip beni süzünce karnımda bir sıcaklık akıyor gibi hissetim.

"Y-yok. Sen yani siz gerçekten kaliteli işler yaparsınız."

"Siz mi? Bunları aştık diye biliyorum?"

"Anlayamadım?"

"Bence anlamazdan geliyorsun, küçük."

Yüzüm ısındı. Kan hücum edip yanaklarımı, yüzümü buldu.

Elime aldığım kadehi başıma diktim.

"Yavaş, küçük.Yavaş. Eğer bünyen alışık değilse çarpar. Oradaki şef demişti. Eğer alışık değilse bir kimse bunu içtiği an kafasına darbe almış gibi hissedecektir."

"Bünyem alışık. Yani ben öyle zannediyordum."

"Ne yani öyle zannediyorum derken?" Gözlerini kısıp beni izledi. Dudaklarımdan akan kan kırmızısı şarap masaya damlıyordu. Bu onun gözlerinde bir anlık parıldama yaşatsa da yemeğine geri döndü.

Bu kez ben onu izledim,o yedi. Yerken hafifçe çiğnemesi,yutarken ademelması hareket edişi, dudakları eti çiğnerken büzüşüp geri eski haline gelmesi...

Kendimi alamıyordum. Onu incelerken sanki bir diyarda hissediyordum. Bana neler oluyordu?

Sarı saçlarına bir şey sürmüş olmalı ki yemek yerken, eğilip kalkarken bile bozulmamıştı. Hafif tebessüm ettiğinde merak etmiştim. Neden tebessüm ediyordu?

Tabi bu merakım hemen cevabını bulmuştu.

"Beni izlemek,yemekten daha keyifli değil mi,Küçük?" Dediğinde kendimi yakalanmış gibi hissetmekten alıkoyamadım.

"Ben... hayır sana bakmıyordum." Gözleri beni bulurken muzip bir şekilde gülümsedi.

"Yalan söylerken yüzündeki ifadeyi sakla, böyle daha gerçekçi duracak." Dediğinde yutkundum.

Kahretsin. Artık mum vardı ve bu yanaklarıma hücum eden kanların belli olması demekti.

Başımı çevirip karanlıkta duran uşakları, garsonları görünce daha da utandım. Bütün akşam yanımızdan ayrılmadı değil mi?

Ah,gerçekten bu bir felaket.

"Ne oldu, küçük?" Diye sorduğunda ona döndüm.

"Bir şey yok,acaba erken gidebilir miyiz? Bae için endişe duyuyorum." Tamamen yalan. Buradan ayrılmak için yalan söylemiştim.

"Tabi,gidebiliriz ama tatlı yemek istemez misin?" Diye sorunca yüzüne baktım.

"Tatlıyı mı düşüneceğim?" Diye bir anda patlayınca pişman olmuştum. Kaşları mümkünce çatıldı.

"Ses tonuna dikkat et küçük,benim sınır çizgim var. Bilmem anlatabildim mi?" Dediğinde,sesindeki o soğukluk geri gelmişti.

Mum olmasına rağmen sanki karanlıkta olduğumu düşündüm. Sanki etrafta ışık yok ve karanlığın içinden mumu arar olmuştum.

"Üzgünüm,ben arkadaşım için endişe duyuyorum, bu yüzden bu saçma, yani, yemek organizen gerçekten gereksiz. Yani, of, gitmek istiyorum." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Verirken ne dediğimi,ne saçmaladığımı hatırlayınca gözlerimi açıp ona baktım.

Kaşlarını çatmıştı ancak bu kırmaktan daha çok hayal kırıklığı veya üzülmeyi ifade ediyordu. O bana kırılmıştı.

"Anlıyorum küçük, şimdi burada bu yemeği bitirebiliriz. İstediğin bu mu?" Evet, hayır.

Kafam karıştı. Onu üzmek istemiyordum ama daha fazla burada kalmak istemiyordum.

"Üzgünüm gitmek istiyorum." Dediğimde yavaşça başını salladı.

Bundan keyif almadığını her halükarda gösteriyordu yüzünde.

Ayağa kalkarken yüzüne değil yere bakıyordum. Sanki suçlu bir çocuk gibi.

O da ayağa kalktığını hisettim. O an ne olduğunu bile bilmeden masadaki örtüyü bir hışımla çektiğinde masanın üzerindekilerin yeri boyladığını, mumların yerde yanmaya başladığını göz ucuyla gördüm.

Korkum büyürken, o sakindi. Evet, gerçekten sakindi. Yutkundum.

Sakin bir ses tonuyla,"Biz çıktıktan sonra burayı temizleyin." Dediğinde,bunu hemen ışığın uzağında duran garson ve uşaklarına demişti.

"Anlaşıldı efendim, halledeceğiz."

Daha sonra Alex Kim'in gözleri beni bulduğunda korkutucu bir şekilde sakin olduğunu gözlerinde gördüm. Yaptığı ile gösterdiği bir değildi.

Hem de hiç değildi.

"Hadi gidelim, küçük. Arkadaşın daha önemli." Dediğinde kırıldığını belli etmemeye çalışıyordu ve bunun için sesindeki soğukluğu ortaya atıyordu ama ben anlamıştım.

Başımı sallayıp birlikte restorandan çıktık. Onun arabasına doğru giderken şoförü kapıyı açınca gözlerim bir saniye kadar onu buldu. Beni bekliyordu,girmem için.

"Hadi küçük, arkadaşına gidelim diyordun,bin hadi." Dediğinde daha fazla dayanamayıp limuzine bindim. O da ardımdan bindiğinde şoför sürücü koltuğuna geçip arabayı hareket ettirdi.

Gecenin ayazında yan yana durmuştuk. İkimizde sessiz, sakindik.

Sanki yeminler edilmiş gibi dudaklarımızdaki mühür çözülmedi. Bundan rahatsız olmaya başlamıştım. Az da olsa sesine ihtiyacım vardı. Buraya kadar nasıl geldim,bilmiyordum.

Sessizlik hakim sürerken Bae'nin yaşadığı yere geldik. Araba durunca bana bakmadı. Ona bakmak istedim ama o bakmak şöyle dursun konuşmadı. Şimdi ona nasıl bakayım ki?

Arabadan inince de bir şey demedi. O hiç bir şey demedi.

Öylece arabanın hareket etmesini bekledim. Sonunda hareket edip gözden kaybolunca apartmanın önünde, gözden kaybolan arabanın arkasından bakakaldım.

Tıpkı her zaman ona baktığım gibi. Ama bu kez sessizliğin içinde hayal kırıklığı vardı,kalbi kıran olanından.

Yeni bölümle görüşmek üzere:(

Sahne gerçekten üzücü. Ha-Ru ne yapıyorsun oğlum,Alex bunu mu hakkediyordu?

Alex,noodle'm sakın üzülme olur mu,seni seviyoruz.

Hey!

Zaten TALEBE AŞKI ZOR yayında
Daha bölümler bitmedi. Düzenleyip atmayı planlıyorum.

Daha sonra KARADENİZDE SON NEFRET düzenli bir şekilde bölümü atacağım. Umarım beğenirsiniz.

Bölüm : 06.12.2024 20:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...