33. Bölüm: Gergin Toplantı

MERHABA ARKADAŞLAR
İYİ OKUMALAR:)

"Çok şey beklemeyin hayattan.
Hayat kısa, hayaller ağır ve insanlar nankördür."

Cemal Süreya

Ben bizimkileri çağırırken toplantı çoktan başlamıştır diye düşündüm ancak odaya girdiğimizde ise kimseden çıt çıkmıyor, kapıya, bize bakıyordular.

"Sonunda buraya teşrif ettiğiniz için ne mesut olduk anlatamam." Remzi denen genaral önce alayla bize bakmış ardından kaşlarını çatıp başkana baktı.
"Ekibin hiç şaşırtmıyor."

Başkan çaktırmadan nefesini alıp verdi. Bu onun için zor olacak gibi. İkisi uzun zamandır anlaşamıyordu.

"Neyse toplantıya gelelim. Neden geldiğimi bilmiyorsunuz." Dedi General Remzi.
Ülkede tanınan bir komutandı. MİT'in başında geliyordu.

Arkasında projeksiyon vardı. Gözleriyle bilgisayarla uğraşan adama işaret edince bir tuşa bastı.
Ve ekranda Umut Demirkan.

Bu beni ve diğerleri şaşırtırken neden onun resmi olduğunu merak etmiştim.

"Uzun zamandır bu adamın peşinde olduğunuzu bana verdiğiniz raporlarda gösterdiniz." Dedi General Remzi sakin bir sesle. Gözleri önce başkanı buldu.
"Bunun için bir görevli tuttunuzu da biliyorum." Bu kez gözleri beni buldu.
"Onca aya rağmen elimize geçen şey ne? Hiç."

Sona doğru sakinliğini koruyamıyordu. Başkan söze girdiğinde hepimiz ona baktık.

"Biliyorum ama az daha zaman-" Devam etmedi. Edemedi. Çünkü General Remzi buna engel olmuştu.

"Görevi ihyak ediyorum." Dediğinde şok olmuş bir şekilde ona bakıyorduk.
"Sizin bu görevi layıkıyla yapacağınıza inanmıyorum. Bu yüzden görevi sizden alıyorum."

"Ama-" dedi başkan. Bu iş için günlerimizi verdik. Onu anlıyordum.

"Bana ama'dan bahsetme Bayer." Başkanın ismi Bayer'di.
"Sizi uzun zamandır izliyordum. Ama siz sadece bekliyordunuz. Bu beklemekle olmaz."

"Bu görev için uzun zamandır çalıştığımız doğrudur." Diye söze girdim.

Başkan,"Hayal," dese de devam ettim.

Şimdi tüm gözler üzerimde.

"Bunun için gece gündüz çalıştığımızı,yemek yemediğimiz ve bazen aç kalarak yaşadığımızı,bu işi en doğu en risksiz bir şekilde yaptığımızı bilmenizi isterim. Belki uzun sürdü, sürmeye devam eder belki ama siz de bunu bilin acele işe şeytan karışır.
Şeytan biz olmak istiyoruz. Ve bunu için elimizden geleni yapıyoruz."

General Remzi kaşlarını çatmıştı tüm bu söylediklerimi saçma ya da hadsizce bulmuş olduğunu düşündüm.
Düşünmeye devam da ettim.

Ta ki o konuşmaya başlayana kadar.
"Bu görev için kaç gününü feda ettin küçük hanım?" Bunu niye soruyordu bilmiyorum ama bu kaşlarımın çatmasına neden oldu.

"Gün ne ifade eder ki? Ben burda aylardan bahsediyorum."

"Ben de tam bundan bahsediyorum." Tekrar başkana döndü.
"Bu ekiple iş yürümez. Bu yüzden sizden görevi alıyorum."

"Bir dakika bir dakika," diyerek onu böldüm.
Bana baktı. Sanırım ikide bir onu bölmem onun sinirini hoplatmıştı.
"Neden şimdi geldiniz?"

"Ne?" Diye sordu anlamayarak.

"Neden şimdi geldiniz? Biz aylardır bu işin içindeyken sadece görevi bize verirken gelmiştiniz, şimdi aylardır bizi izlediğinizi iddia edip hiçbir şey olmamış gibi gelip görevi bizden alıyorsunuz. Sizce bu ne kadar etik bir davranış?"

"Hayal-" demişti başkan ama delici bakışlarım onu bulmadı.
"Başkan hayır. Madem görevi bizden almayı o kadar kolay buluyor. O zaman kolayca açıklasın. Neden bunu şimdi yapıyor? Diğer aylarda neden hiç uğramadı buraya?"

"Ne kadar hadsiz olmanı konuşsak?" Dedi General Remzi.

"Bunu konuşuruz, bunda sıkıntı yok. Ben her zaman hazırım bu konuşmaya ama bundan öncesi tabi ki sizin bu konuyla ilgilip ilgilenmemeniz. Görev için verdiğiniz süre beş ama şuan beşinci aya,bir ay kalmış. Görev aşımı geçmedi ve siz görevi alıyorsunuz. Kusura bakmayın ama haksızlık bu."

"Hayal -" dedi yine Başkan. Onun konuşmaması sinirimi bozuyordu. Neden susuyordu. Neden boyun eğiyordu.

"Bir ay."

"Ne?"

"Bir ay sonra hâlâ bu görevi layıkıyla yerine getirip o adamı bitirecek bir şey bulmazsan seni kovarım." Bok kovardı ama sustum.

O çekip giderken derim bir nefes alıp verdim.
Anlaşılan sadece onu yani Umut Demirkan'ı yakalamamız için sadece bir ay vardı.
Tekrardan işin başına dönmek ve bu işi hız kazandırmak için elimden geleni yapacaktım.

-Son-