

Merhaba arkadaşlar
İyi okumalar:)
"Yanlış düşünebilir, yanlış anlayabilir veya yanlış yapabilirsin; ama yanlış hissedemezsin."
Edith Wharton
Hayal Kara:
Kadri Fert hemen ayağa kalkıp elimi kaldırdıktan sonra dudaklarını- pos bıyıklarının izin verdiği kadar- elime değdirdi.
Kendimi gülümsemeye zorladım. Umut Demirkan'ın bana olan bakışlarını görebiliyordum. Kadri denen adama ise ölümcül bakışlar attığının farkındayım.
Boğazımı temizleyerek dikkatini bana vermesini izledim.
Kadri Fert benden ayrılıp Umut Demirkan ile tokalaşmak için elini uzattı ve Umut Demirkan'ın ona karşılık vermesini bekledi lakin istediği olmadı.
Umut Demirkan ona karşılık vermedi onun yerine masada bana öldürecek gibi bakan metrese yaklaştı. O da Kadri Fert'in bana yaptığı gibi centilmen bir şekilde elini tutup dudaklarını bastırdı. Kadın kıkırdadı. Gözlerimi kıstım.
Bu adam, sırf dedim diye bu kadınla yatmasın?
Başımı iki yana sallayıp bu düşünceden çıktım. Beni ilgilendirmez. Kiminle birlikte oluyorsa olsun.
Umut Demirkan'ın bakışları bana baktığı kadar parlak değildi ama o kadına sanki beni kıskandırmak amacıyla çok fazla ilgi duyduğunu zannediyorum.
Ki başarılı olmasa gülecektim.
"Hayatım?" Dedim bana bakması için. Birkaç saniye sonra bakışları yavaşça bana döndü.
"Sevgilim?" Dedi anlamazdan gelerek.
"Yemek için masaya geçelim?" Dediğimde yerinde doğrulanıp tam bana sandalye çekecekti ama onun yerine Kadri denen adam ondan önce çekmişti.
Centilmenliği karşısında gülümseyerek onun yanında oturdum. Metres denen o kadın ise diğer tarafa geçmek zorunda kaldı.
Karşımda Umut Demirkan ve hemen onun yanında ise metres vardı.
"Sizi görmek ne büyük şeref." Dedi Kadri Fert. İki elini masada birleştirip çenesini elinin üzerine bıraktı.
Umut Demirkan ağzıyla,"Siz de olmadığı için..." Topuklu ayakkabımla sertçe ona vurdum.
"Ah.. yani sizi de öyle." Zorla gülümserken bana bakarken kötü bakıyordu.
"Değil mi hayatım?"
"Kesinlikle." Sırıttım.
"O zaman yemekler için garson çağırıyorum." Dedi Kadri Fert. O garsonu çağırırken ben tek kaşımı kaldırdım ve yanındaki kadını yani Alev denen metresi gösterdim.
O da tek kaşıyla,'Seni ne ilgilendiriyor?' dedi.
Omuz silktim.
'Beni ilgilendirmez.'
Gülümsedi.
"Eee siz Rauf Bey,ne yapıyorsunuz,yani ne iş yapıyorsunuz? Gerçi Kadri bahsetti ama bi de sizden dinlemek istiyorum." Diye söze girdi Alev denen kadın.
Burnunu çekti Umut Demirkan ve girdiği rol ile Alev'e döndü.
"Bir şirket yönetiyorum." Bana baktı.
"Tabi ki karımla." Dedi. Bunu derken sanki gerçek karısıymışım gibi dile getirmişti kelimeyi.
Alev bozulmuşcasına yüzünü buruşturdu.
"Ama siz kurdunuz değil mi?"
"Evet ama karımın yardımı yadsınamaz."
"Hep karınızdan bahsediyorsunuz. Anlaşılan onsuz yapamıyorsunuz?" Bunu küçümseyerek sormuştu.
Bana olan bakışlar aşağılayıcıydı.
"Çünkü yapamam. Onsuz ben bir hiçim." Öyle bir konuşuyor ki sanırsanız beni gerçekten seviyor gibiydi.
Tekrar yüzünü buruşturdu.
Göz devirdim.
Önüme döndüğümde Umut Demirkan bana bakıyordu. Gülümsüyordu.
Tek kaşımı kaldırdım.
'Ne var?'
O da omuz silkti.
'Hiç'
Garson geldiğinde kendime geldim.
"Buyrun efendim ne isterseniz?" Diye sordu naif bir sesle.
Kadri Fert ve Alev hemen siparişi verirken Umut Demirkan bana bakıyordu. Ne yani ben mi vereceğim siparişi?
Bana sıra geldiğinde ona bakarak,"Sote et ve yanında kırmızı şarap." Canım bugün şarap istedi.
Garson ona baktığında,"Aynısından." Dedi.
Garson giderken Umut Demirkan bana bakıyordu.
Metres Alev ve Kadri Fert öylesine girdiği bir tartışma ile bizi farketmiyordu.
Kaşlarımı çattım. Bana bakması sinir bozucuydu. Gitsin yanındaki kadına baksın.
"Ne var?" Kısık sesle sordu.
"Ne böyle kaşlarını çatıyorsun?"
"Önüne dön!"
"Önümdeyim zaten?"
"Bana bakma!"
"Nereye bakayım?"
"Yanındaki kadına?"
"Benim karım o mu?"
"Yok ama yatmalık olabilir."
"Cık. Onunla yatmayacağım."
"Kiminle yatacaksan yat bana ne?"
Hafifçe bana doğru geldi ve dudaklarını oynatarak,"Seni istiyorum."
Yutkundum.
Ne?
Beni
Mi?
"Kafayı yedin bence?" Diye sessizce söyledim.
"Yedim ama önce seni yemeliyim." Ne diyor bu adam ya? İzin versem uçacak.
"Kendine gel?" Dediğimde başını iki yana salladı. Ve telefona döndü.
Birkaç saniye sonra telefonuma bildrim geldiğinde ona ait olan bir mesaj olduğunu gördüm.
Gıcık Bey: O kadar bahsettin ki şuan seni becermemek elde değil. Ve bunu sana yazdığım için kendimden nefret ediyorum ama seni arzuluyorum.
Kaşlarım havalandı. Bu adama bir şey yapmama rağmen gelip bana 'seni arzuluyorum' demesi, gözlerimi kaldırıp ona baktım. Gözleri kor alev gibi yanıyordu.
Yutkundum.
Ben: Siktir git
Kısık sesle güldüğünü duydum ama ona bakmadım. O an hiç istemediğim bir şey oldu.
Çıplak ayaklarımın arasına giren kumaş pantolon ile irkildim.
Mesajla hemen yazdım.
Ben: Ne yapıyorsun?
Gıcık Bey: Sana dokunmak istiyorum ve izin ver lütfen. Sadece bu gece... Çok ihtiyacım var. Yanımdaki o kadını becermek istemiyorum. Görevdeyiz ve senin yüzünden bu haldeyim.
Şaşkındım ve hayret içersindeydim.
Ona karşılık mesaj yazmak için parmaklarım hareket etti ancak o bacaklarımın arasına girdiği bacağı ile durmak zorunda kaldım.
Kadını becermek istemiyordu ama beni istiyordu?
Hareketsiz kalmak zordu ama yapmaya denedim.
O yavaş yavaş içime doğru ilerlerken yüz ifademi korumaya çalıştım.
Masa çok kısa olduğu için bacakları direkt elbisemin altında yer aldı.
Bu ona yetmediğini görünce hafifçe başını kaldırıp Kadri Fert ve Alev denen kadına baktığında hâlâ birbirleriyle ilgilendiklerini gördü.
Bana döndü ve şerefsiz bir gülümseme ile bana baktı. Eli masadaki telefona gitti.
Gıcık Bey: Lavaboya gitmem gerektiğini söyle beni bekle!
Ukala ne olacak.
Ona uyup ayağa kalktım.
"Şey benim lavaboya gitmem gerekiyor." Dediğimde Kadri Fert gülümsemiş,Alev ise yüzünü buruşturdu.
Onlardan uzaklaşıp lavaboya giderken kendimden emindim. O adamı bunu bana yaptırdığı için pişman edecektim.
Lavaboya girip elimi yüzümü yıkayıp çıkmak için harekete geçtim ancak kapı açılıp ve Umut Demirkan geldiğini görünce durdum.
Kapıyı kilitleyip bana döndü. Ve ben daha bir şey anlamadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
"Ne yapıyorsun?" Ondan ayrılıp tokat attığımda yüzü yana düştü.
"Seni istiyorum Hayal...Ciddiyim kötü durumdayım."
"Beter ol!"
"Lütfen."
"İstemiyorum."
"Yalan söyleme o zaman dokunmama izin vermezdin."
O an neden ona karşı çıkmadığımı düşündüm ve bu farkındalık beynimin donmasına neden oldu.
"İstiyorsun,inkar etme. Seni becermek istiyorum. Seni arzuluyorum. Söylemiştim. Bundan nefret ediyorum. Seni arzulamamam gerekiyordu. Ortağımsın." Gözlerimin içine baktı.
"Ama şuan gerçekten seni istiyorum ve sen bunu reddersen kötü olurum."
"Ne yani kızlar lavabosunda beni becermek mi istiyorsun?"
Başını salladı.
Birkaç adım yaklaştım. Elimi kaldırdım. Ona vuracağımı zannettiği için yüzü yana kayarken onun esnesinden tutup dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Şaşkındı ama karşılık vermesi uzun sürmedi.
Beni sertçe kendine çekerken sertliği ile inledim. Gerçekten kötü durumdaydı ve bu sertlik başımıza dert açacak gibiydi.
"Seni uzun zamandır arzuluyorum. Seni bulmadan önce de seni istiyordum." İtirafı karşısında şaşırsam da öpüşmeye devam ettik.
Elleri her yerdeydi. Sağ eliyle vücudumu saran elbiseyi yukarıya doğru çekerken diğer eli göğsümde duruyordu. Büyük avcu göğüslerimi tutup sıkarken inledim.
Dantel giydiğim kilodu tek eliyle yırtıp içime girerken büyük şok yaşadım.
Çok büyüktü.
"Demiştim kötü durumdayım. Ama acı veriyorsa durabilirim." Yalan söylüyordu. Duramazdı. Bu onun için ölüm gibi bir şeydi.
"Devam et..." Diye inledim.
O da devam etti. Beni eliyle daha sonra büyük erkekliği ile becerirken bundan haz almaya başladım bir süre sonra.
Boynumu öperken arada göğüslerimin izin verdiği açıklığı öperken fazla arzuluydu. Bundan tatmin almaya başladım.
Ben onun tarafından becerilirken aynada kendi yansımama baktım.
Dağılmış gibiydim. O ise... Muhteşem.
Sert dokunuşları,beni becerirken kaşlarının çatılması,soluk alıp vermesi...
Hıçkırık tuttu.
Ve o kahkaha attı.
-Son-
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 14.17k Okunma |
1.22k Oy |
0 Takip |
55 Bölümlü Kitap |