48. BÖLÜM: Yolculuk

Merhaba arkadaşlar
İyi okumalar:)

"Çok karışığım. Bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun. Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğine halen inanıyor ve heyecanını koruyor. Bu iki yan arasında ben,eziliyorum."

Frida Kahlo

Hayal Kara:

Görevler onunla başka oluyordu. Bazen onunla neden daha önce tanışmadığım diye düşünüyorum ama sonra bunun bir kader olduğunu vakti geldiğinde tanışma olacağını anladım.

O gün yemekten sonra lavaboda beni becerirken duygularıma yenildim ve daha fazlasını istedim. Oysa bir zamanlar onu aramak ve onu ifşalamak için gece gündüzümü verdiğim kişiydi.

O gece Kadri Fert denen adamın yemekten sonra polislere ihbar etmiş,metres Alev'i kadın polislere vermiştik. Adamın suçunu öğrendiğimde midem bulanmıştı.

Suçu: Küçücük bebekleri te*av*z ederken kendinden yaşça küçük kadınları escort niyetine satıyordu.

Alev de onlardan biriydi. Zorla tutuluyordu orada ama sonra bunu severek daha çok Kadri Fert'in parası için yanında durduğunu kendisi itiraf etmişti.

Şuan başka bir göreve giderken sakin bir yüzle önüne dönüyordu. Sanki o lavaboda beni beceren kişi değilmiş gibi davranıyordu.

Ona bakmayı kesip önüme döndüm.

"Bana baktığını biliyorum Hayal."

"İyi,ne yapayım?"

"Neden bakıyordun?"

"Baktığımda baksaydın söylerdim."

Bana yandan bir bakış attı.

"Şimdi söyle,ne olacak?"

"Zaman geçti,zaman. Bu yüzden söylemeyeceğim."

"Niye sinirlisin sen bu kadar?"

"Sinirli değilim!'

"Öylesin."

"Değilim!"

"Seninle tartışmayacağım."

"Çünkü haklı olan benim?"

Nefesini verdiğini duydum ama ona bakmadım.

Bir anda arabayı durdurup beni kemerimden kurtarıp kucağına çekti.

"Bence senin sinirlerini almalıyım?"

"Ne yapıyorsun?"

"Sinirlerini alayım diyorum."

"Bırak beni." Geri çekilmek için hareket ettiğimde sertliğine denk geldim.

"Bırakırım ama önce sinirlerini alayım."

"Sinirli değilim!"

"Sinirlisin."

"Değilim!"

"Tamam değilsin ama yine de bana karşı sinirli duruyorsun. Öpeyim geçsin?"

"Öpme!"

"Niye?"

"Öpmeni istemiyorum."

"Bence öpmemi istiyorsun."

"İstemiyorum!"

"İstiyorsun,istiyorsun," deyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Anlık yaşadığım şeyle kalakaldım.
"İstiyorsun hâlâ?"

Bu kez itiraz etmedim. Onun yerine direkt atağa geçtim. Dudaklarına yapıştım.

Sert oluşum hoşuna gitmişti. Kalçamı hareket ettirip sertliğine bastırdım.

Yoğun duygular içerisindeydim ve bu ana dek bunu yaşamak bir kenara buna vaktim dahi olmamıştı.

"Çok güzelsin." Dudaklarından çıkan iki kelimeyle ister istemez gülümsedim.

"Biliyorum." Diye fısıldayıp dudaklarımı tekrar dudaklarına bastırdım.

Elleri her yerimde gezinirken aldığım zevk doyumsuzdu.

Erkekliği ortaya çıktığında ben tüm kıyafetlerimden kurtulmuş bir şekilde karşısında yer alıyordum. Bana bakarken gözlerinin alev alev yandığını, dudaklarının kuruduğunu gördüm.

Önce hafifçe erkekliği ile kasıklarıma değdirdi ardından yavaşça içime girdi. İlki gibi sert değildi bu. Daha çok sevgiyle yaptığını düşünüyorum.
Alıştıktan sonra darbelerini hızlandırdı.

"Ah,bu..." Kelimelerim tükendi sanki.

"Çok mu güzel?" Diye tamamladı. Başımı salladım sadece.

Beni becerirken her saniye daha hızlandı benim başımda yıldızların uçuşmasını sağladı.

Ve bunu itiraf etmek üzücü olsa da bu işte en iyisiydi.

...

Yolculukta uzun-bizim için kısa- bir mola verdikten sonra tekrar yola koyulduk.

Artık finale yaklaştığımı hissediyorum. Tabi bizim için son final değildir.
Yeni bir başlangıçtır.

-Son-