1. Bölüm

"Gölge! "

💫Nilosss💫
nilosss

Alara Seçkin:


Umarım kitabımı seversiniz💗Bol bol yorum yapmayı unutmayın iyi okumaları🤍

 

Kanlı kıyafetlerime ve eldivenlerime baktım. Her zamanki alışık olduğum görüntülerden biriydi. Hemen kendimi banyoya atıp tamamen soyundum. Kanlı eşyalarımın hepsini asit ile erittim. Kendimi duşa atıp buz gibi suda yıkandım.Her cinayet sonrarası ne kadar yıkansam da hiç bir şekilde aramıyordum. Ayna ya her baktığımda, elleri ve yüzü kan içinde olan bir canavar görüyorum. Evet normal değildim olmakta istemem zaten.

Kan kokusunun vücudumdan gittiğine emin olmak için bolca parfüm ile bir daha yıkandım diyebilirim. Evden ayrılmadan önce cilt bakımı yapmayı da ihmal etmedim. Pieling, kil maskesi, serum, nemlendirici, yüz yogası ve bir çok daha şey. Üstüme beyaz üste yapışan hafif karnı açık bir badi, altıma uzun bir uçuş olacağı için gri bol bir eşofman, ve altımdaki ile aynı renk bir hırka giyip evden çıktım. Garajdan arabalarımdan birini çıkartım şehir merkezine doğru yola çıktım. Araba tekerlerinin izleri belli olmasın diye, etrafımda takip edilemeyecek şekilde daireler çizdim ve yola çıktım.

 

Şehir merkezine ulaştıktan sonra, arabamı tenha bir yere park edip, anahtarı cebime attım. Telefonumu çıkartıp bir taksi çağırdım taksi, altı akına kırk ye saniye, üç salise içerinde önümde durdu. Eşyalarımı yerleştirip taksiye bindim. "Atatürk Havalimanı" dedim buz gibi sesim ile. Taksici sesimden bire ürperdiği için kafasını sallamak ile yetindi. Havalimanına varıncaya kadar dışarı izlemek ile yetindim.

Taksiden inince eşyalarımı alıp, ücretini ödedim. Uçak saatimi beklerken kendime sert, şekersiz, sütsüz bir kahve alıp kendimi ödüllendirdim. Gerçi neyine ödüllendiriyorsam? Cinayet işlemek ne zamandan beri bir ödül oldu ki?
​​​​​​

"Dikkat dikkat! Ankara uçuşu için son çağrıdır! Lütfen 8.numaralı kapıya ilerleyiniz! "
İçtiğim kahveyi az daha püskürtüyordum.Sonra çağrımı dedi o kadın? Hızlı bir şekilde 8.numaralı kapıya doğru ilerledim. Tanrıya şükürler olsun ki uçağıma yetişmiştim.Eşyalarımı yerleştirip, uyuma umuduyla gözlerimi yumdum, uyuyamayacağımı bildiğim hallede gözlerimi yumdum...

 

En fazla bir saat kadar uyumuştum uçak saat 00.00'da kalkmıştı şuan saat gece bire geliyordu, herkes doğal olarak uyuyordu. Ben ise yarasa gibi etrafta geziniyordum. Dikkat çekmemek için tuvalete gidip biraz orda oyalandım. Koltuğuna geri döndüm ve eşsiz manzarayı seyretmeye başladım..

 

Uçaktan İnince Sabah Saat 09.37;


Gece hiç uyuyamamıştım ama yine de uyuduğum bir sat bana yetiyordu. Kendime yine sert bir kahve alıp taksi çağırdım. Taksi yedi dakika ön üç saniye beş salise de gelmişti."4.Tabur Komutanlığı"dedim."Asker mısınız?"diye sordu orta yaşlı ihtiyar."Hayır değilim bi yakınım orada" dedim. Yalan söylemeyi tercih ettim çünkü dünyada aranan bir seri katildim.Tabi masumları öldürmüyordum terörist, uyuşturucu kaçakçılığı, tecavüzcü, tacizci, akıla gelebilecek tüm suç işleyenleri işledikleri suçlara göre öldürüyorum. Ben doğuştan katildim.Doğduğum anda benim ellerim kana bulaştı.

 

Taksi Taburun önünde durunca ücretimi ödeyip eşyalarımı aldım. Derin bir nefes alıp tabura doğru ilerledim. Şimdi yüzlerce yüzümden biri olan Yüzbaşı Alara Seçkin
olmam gerekiyordu. Başım ile kapıdaki askerlere selam verip içeri girdim. Tüm gözler bana dönmüştü, rahatsız olmadım. Yanıma bir asker gelip "Hoşgeldiniz komutanım! " dedi. "Hoşbuldum" dedim gülümseyerek. "Odanıza kadar size eşlik edeyim komutanım" dedi asker. "Gerek yok, sen bana odamın nerede olduğunu söyle o yeterli" dedim askere bakarak. Asker;"Odanız üçüncü koridorun sağındaki beşinci odada komutanım"dedi.Başım ile onu onaylayıp odama doğru ilerledim.

 

Eşyaladımı hızlıca dolaba yerleştirdim. Yıllar önce teröristler tarafındna öldürülen ekip arkadaşlarımın resmini tam yatağımın yanındaki kamidenin yanına koydum. "Kanınız yerde kalmayacak" diye mırıldandım kendi kendime.

Bilgisayarımı odamdaki masaya yerleştirip çalışmaya başladım bir sonraki cinayetim için bilgi topluyordum. Şansa bakın ki bu kulum bir askerdi. Ama ben asla bir askeri öldürmezdim.Adam şuana kadar kimseye bir şey yapmamış neden cinayet listeme bu lavuğu koymuşum ki?

 

Yine de not alanya devam ettim saatlerim böyle geçti. Saat öğlen on iki olmuştu bile. kahvaltımı uçakta yaptığım için henüz çok acıkmamıştım. Yine de spor saatim gelmişti. Enerji için bol proteinli bir salata aldım yemek haneden boş bir masaya geçtim, telefonda bu askeri araştırmaya devam ediyordum.

 

Yemeğim bitince masadan tam kalkacakken bir asker nefes nefese yanıma geldi. "Albay sizi bekliyor komutanım" dedi benden en fazla dört yaş büyük olan bir askerdi. Başım ile onayladım, Alabyın odasına gittim kapıyı tıklatarak içeri girdim.

 

Bi an göz bebeklerim bitecek gibi oldu ama son anda kendimi kontrol ettim. Cinayet listeme olan asker şuanda karşımds canlı kanlı duruyordu. Acaba ne boklar beni bekliyor yine?

 

Albay masasının önüdeki dosyaları inceliyordu, cinayet listemde olan asker ay ben niye sürekli asker diyordum bu lavuğa? Asker dediğim lavuğun ismi Alaz Alabay'dı.

Alabay ise beni inceliyordu, Albay kendimede gelelim diye hafifçe öksürdü. Bakışlarımız Albay'a aynı anda döndü. Alabay, "Ölüm timi" dedi boğuk sesi ile. Demek timinin adı "Ölüm"..


Tam benlik bir isimdi! Albay konuşmasına devam etti, " İkimizde hemen hemen eşit rütbelerdesiniz, çocuklar.İkinizde yüzbaşısınız. Oha yemin et ben bilmiyordum kesinlikle saatlerce bu Alaz Alabay denen lavuğu donunun markasına kadar araştırmadım(!)


Albay devam etti"Tek farkınız Alara MİT ajanı olarak kıdemli değil iken Alaz sen Kıdemli MİT ajanısın"Ölüm Timi
Oldukça kalabalık tam altı kişi sizle beraber sekiz kişi oluyor hepinizin acıları birbirlerinde benziyor bu yüzden hepinizi aynı time aldım. Alara ile sen timi beraber yöneteceksiniz"dedi Albay.

 

Hiç sorgulamadan ikimizde aynı anda "Emredersiniz komutanım! " dedik çıkmadan önce Alabayı hafızama kilitledim.

 

Spor saatim on dakika beş saniye geçikmişti hızlıca üstümü değiştirip eğitim alanına gittim. Mekik, şınav, barfiks, ağırlık antremanı, esneme hakemleri, dövüş, boks, derken kan ter içerinde kalmıştım tam dokuz saattir iki kere su molası hariç mola vermeden yaptığım antremana çoğu asker hatta tüm askerler hayret ile bakıyordu Alabay bile...

 

Kendimi duşa atıp buz gibi suda yıkandım. Üstüme beyaz bir crop sweatshirt, altıma siyah cargo bir pantolon ile dışarı çıktım. Cebimden bir dal sigara çıkarıp yakrım. Derin bir nefes çektim. Bu yorgunluğumun üstüne çok iyi gelmişti...

 

Telefonuma bir bildirim geldi Albaydan dı. Timin fotorsfını, isimlerini atmıştı.Hızlıca inceledim.

 

Ölüm Timi;


Meriç Demir Kıdemli Üstteğmen

 

Deniz Sancak Astteğmen

 

Bora Karabey Teğmen

 

Murat Karakurt Üstteğmen

 

Çakır Kıdemli Astteğmen

 

Pusat Baykal Teğmen

​​

Son olarak..

Alaz Alabay Yüzbaşı Kıdemli MİT ajanı...

Hepsini tek tek incelem fotoraflarını hepsini zihnime kazıdım. Sigaramdan derin bir nefes daha alıp uçurumdan aşağı doğru attım.

 

Bankalara doğru ilerlerken bizim Timi gördüm. Deniz, "Komutanım yanımıza gelmeyecek mısınız? Ne güzel tanışırız? " dedi. Omzunun üstünden onlara baktım. Hepsi ordaydı. Mecbüren gitmek zorunda kalktım.

 

Bora, "Eee niye kimse konuşmuyor ayol? " Ayol mu? Tövbe haşa çocuğun şivesi kaydı he. Kesin fazla seksiyim ondandır.

 

İlk Pusat atıldı, "Ben Pusat Çakır", " Kıdemli Astteğmen"yani Bora ve Deniz bana komutanım diyeceksiniz"dedi gülerek. Deniz "Hadi lan ordan şurda ne kalmış Astteğmen olmama?! " diye çıkıştı. Bora "He valla Deniz haklı hem şuan sivil değilmiyiz niye komutanım diyoruz? " diyerek çıkıştı o da.

 

Murat sabır çekerek önüne döndü Alaz hazretleri hangi alemde bilinmiyor(!) Ben ise bunların kafa ütülemesine daha fazla dayanamayarak ayaklandım. "Beyler fazla kafa ütülüyorsunuz" diyerek oradan kaçtım. Güldüklerini işittim.

 

Odama geçip yatağıma uzandım. Uyumak için değil, düşünmek için. Kimdi bu Alaz? Ben kimseyi kolay kolay cinayet listeme eklemezdim.Gizli bir iş ortağım vardı kendisi kim bilmiyordum bana öldüreceğim kişileri atat, ben de listeme ekler zamanı gelince eceli olurdum. O da paramı atardı.

 

Neden bir askeri öldürmeye eğimi bildiği halde attı bunu? Kafamda deli sorular bend e şiddetli bir baş ağrısı yarattı. İlaç asla içmezdim midemi bulandırırdı. Uyumayı demeye çalıştım. Ve tabi ki uyuyamadım! Gerçi ne zaman gözlerimi kapatsam işlediğim cinayetler gözümün önüne geliyordu.

 

Sinirle yataktan kalktım numarıyı çevirdim açmadı. Ne beklerdim ki!? Açsa şaşırdım zaten göt herif!

 

Daha fazla yerimde duramayıp kendime sert bir kahve alıp balkona çıktım. Sert rüzgar kıvırcık saçlarımı uçuş turuyordu adeta. Ankara'nın eşsiz manzarını izliyordum...

 

Saat sabah beş olmuştu bile hızla yemekhaneye inip avakodolu bir tost, yumurta ve sert bir kahve ile kahvaltımı yaptım. Bugün karın ve bacak çalışacaktım. Saatlerim bunlar ile geçti. Saat öğlen olmuştu bile bizimkile röğle yemeği için çoktan yemekhaneya inmişti.

 

Yanlarına gidip oturdum sessizce yemeğimi yemeye başladım.Kurt gibi acıkmıştım. Pars bana bakıp, "Komutabım savaştan mı çıktınız? " diye sordu gülerek. Diğerleri de bıyık altında gülüyordu. "Antreman yaptuğım içindir" dedim. Bu sefer Deniz atıldı, "Komutabım daha güneş doğmadan mı başlıyorsunuz antremana? Söyleyin bizden yapalım. Dimi lan Meriç" diyerek kafasına vurdu.

 

Meriç'in göbeğini tuttu Deniz "Hem belki bu göbekde erir" dedi gülerek diğerleri de gülüyordu ben, Alabay ve Meriç hariç. Meriç "Kes be bu Türk kası Türk! " dedi trip atar gibi. Meriç bana döndü "Komutanım biz bu göbeğe erkekler arasında " Türk kası "diyoruz siz kadınlar ne diyorsunuz? " diye sordu.

 

"Benim göbeğim mi var Meriç? " diye sordum tek kaşım otamatik havaya kalmıştı. Meriç sertçe yutkundu. Murat, Meriç'in omzuna sertçe elini koydu ve"Allah yardımcın olsun kardeşim"dedi gülmemek için kendini sıkarak.

 

Fazlasıyla kafa ütülüyorlardı ayağa kalktım yemeğim zaten bitmişti. Yemekhaneden çıkıp, odama geçtim soğuk bir duş aldım ve şu Alabayı araştırmaya devam ettim. Yıllar önce annesini kaybetmiş, ilk timi'ni gözleri önünde öldürülmüş, Rizeli, Rize'nin tüm yeşil tonları ve hafif sarı olan gözlere sahip, 2.05 cm boyunda gözlerim şaşkınlıkla açıldı. 2.05 Mİ!? Ağzımdan "Yok artık amına koyayım" diyerek bir cümle çıktı. Anası bunu neyle besledi mübarek benden yirmi yedi cm uzun!

 

Önüme daha çok bilgi çıktı.Son gördüğüm bilgi ile kanım dondu adeta! Kendisi dayısının annesine tecavüz etmesiyle doğmuştu...

 

Kendisi sayısını 9 yaşındayken bu gerçeği öğrenince dayısını öldürüp suçu abisine atmıştı. Abisi hala ceza evinde. Akrabaları kayıplara karışmıştı. Okul hayatı gayet iyiymiş. Hakkınds öğrendiğim gerçekler bunlardı. Eee geri yok mu bunun?

 

Merakım içimi yiyip bitiyordu. Saatler önce öğrendiğim bilgiler dışında elimde hiç bir şey yoktu. Sinirle bilgisayrımı kapattım. Dışarı çıkıp bir sigara yaktım uçurumun kenarına gelip ayaklarımı uçurumdan sallandırdım.

 

Birisi yanıma geliyordu bunlar MİT ajanının adımlarıydı.Bu Alabaydı. Alaz Alabay. O da aynı şekilde yanıma oturdu o da bir sigara yaktı artık sadece ben değil, o da ben ile bu manzarıyı seyrediyordu. Hiç konuşmuyorduk, öylece izliyorduk.

 

"Tanışamadık" dedi sessizliği bozarak. "Alara Seçkin" dedim. Hava o kadar soğuktu ki konuşurken ağzımdan iki metre buhar çıkıyordu(!) "Alaz Alabay" dedi. Sanki bilmiyorum, harbi salak bu he. İkinci sigaramı yaktım "bağımlı mısın? " diye sordu. Sana ne? "Evet" dedim boğuk sesim ile. Sigaramdan derin bir nefes çektim. "Sen? " diye sordum. "Çok değil arada kafam esince" dedi. Acaba aklımdaki tüm soruları şimdi sorsam mı?

 

Yok yok ne diyeceğim şey ben seni araştırdım cinayet listeme ey din de kimsin sen diye mi sorcam adama? En iyisi zamana bırakmaktı. "Gidelim" dedim. Ayağa kalktım, hiç bir şey sormadı sadece peşimden geldiğini hissettim o kadar. Yanıma gelip, "Arabama gidelim" dedi hiç sorgulamadan onu takip ettim. Avımı yakından incelemek istiyordum.

 

Gözlemlediğim kadarı ile sorgulama özelliği yoktu. Ya da belli etmiyordu. Gerçi o da benim gibi MİT ajanı ne beklersin ki? Bazen zeka mı sorguluyorum. Fazlasıyla zeki birisiyim. Dünyanın en zeki kişisi olabilirim hatta. İşte ama bu mükemmel zekam bazen eror veriyor.

 

Arabaya geldiğimizde benim için kapıyı açtı saat gece yarısını geçmişti, kimin umrunda ki? Arabayı çalıştırdı uzun bir yolun ardından ormanlık bir yere geldik aşağıds bir şelale vardı "şelaleye inelim mi? " diye sordum başı ile beni onayladı dikkatlice aşağı indik. Suyun berraklı muazzamdı.

 

Bir taşın üstüne oturdum o da karşıma oturdu öylece durduk. Hiç bir şey yapmadan. "Anlatsana" dedim. Kafasını kaldırıp yeşilin tüm tonları olan aynı zamanda sarıya çarpan gözlerini yem yeşil gözlerime dikerek. "Kendini" dedim. Aramızda kısa ve öz konuşma vardı benim içinde, en iyisi buydu.

 

Derin bir iç çekti gözlerime baktı "Zamanı gelince" dedi. Uzatmadım. Bir dal sigara yaktı. Derin bir nefes çekti.Doğanın sesini dinledim. Ve avımı gözlemledim. Cinayet listemde neden var bilmiyorum ama ben kimseyi oraya boşu boşuna yazmam.

 

Zamanı gelince altımda olmak için bana yalvaracaksın Alabay...

Sabah oluyordu ikimizde öylece toprağa yatıp uyuduk. Daha doğrusu o uyudu, ben değil. Tabura kadar yine konuşmadık. Tabura gelinceye kadar dışarıyı seyrettim saat sabah beşti. Antreman saatim gelmişti tabura gelince hızlıca üstüme rahat bir şey giyip antremana başladım saat öğlen iki olmuştu bile kahvaltı bile etmemiştim.

 

Kurt gibi açtım. Odama gidip soluk bir duş aldım. Yeşil cargo bir pantolon,siyah crop bir sweatshirt giyip taburdan çıktım dışarıda öğlen yemeğimi yemek için bir restoranta gittim. Biftek ve salata söylemiştim. Yemeğimi yiyince hesabımı ödeyip ordan kalktım. İş ortağım adını bile bilmediğim kişi beni arıyorudu açtım. "Gölge" dedi sesi tanıdık gibiydi ama çıkaramıyordum.

 

"Evet? "Dedim.

" O asker", "Onu İki ay on gün sonra öldüreceksin" dedi. Oldu paşam, çay kahve felan ister misiniz efendim?Sinirle bir sigara yaktım. Derin bir nefes çektim. İyiyim iyiyim sakın ol Alara.

 

"Tabi efendim, başka arzunuz var mıdır? "diyerek sordum alayla.

 

" Dediğimi yap, sana onun ile hakkında hoşuna gidecek bilgiler var elimde"bak şimdi işler değişti.

 

"Öncelikle ben kimseden emi-"diyordum ki sözümü kesti piç kurusu!

 

" Evet bla bla biliyorum sen kimseden emir felan almassın. Karşılığında üç buçuk milyon dolar"dedi.Çerezlik para benim için.

 

"Düşüneceğim" dedim buz gibi sesim ile.

 

" Düşün bakalım bilgileri atıyorum"dedi, telofonuda yüzime kapattı öküz! İki dakika üç saniye sonra bilgiler geldi bunla dişimi görürdü bakalım bu Alabay kimmiş?

 

Tabura geri dönmek için bir taksi çağırdım. Taksi sekiz dakika dört saniye sonra geldi, yol boyu dışarı izledimizledim. Taburun önünde durunca ücretimi ödeyip taksiden indim. Yanıma koşarak Murat geldi, "Albay sizi odada bekliyor komutabım" dedi. Başım ile onu onaylayıp, hızlıca Alabyın odasına girdim tam tahmin ettiğin gibi, Alaz efendide burdaydı.

 

Albay bize dönüp "Yeni bir operasyon olacak çocuklar" dedi ikimizde pür dikkat onu dinliyorduk. "Teröristler Kars'ta bir üniversite kampının içine düzenek kurmuşlar. " Öğrencilere bir şey olmadan, sağ sağlim onları evlerine bırakın. "Orada ki öğrenciler öğrenci olmaya bilir"" Dikkatli olun".dedi Albay. "Operasyon ne zaman olacak? " diye sordum merakıma yenik düşüp. Albay,"iki gün sonra çocuklar"dedi."Başka sorunuz yoksa çıkabilirsiniz"dedi.

 

İkimizde e odada çıktık Tim bizi bekliyordu. Hızlıca yanlarına gittim ve "İki gün sonra operasyona çıkacağız" dedim. "Bu operasyon Kars'ta saat öğlen üçte olacak. ", " Diğer bilgileri telefonlarınız attım. " dedim. Alaz'a döndüm bu beden dilinde devamı sende
anlamına geliyordu anlamış olacak ki, "Bu yüzden size bugün bolca eğitim yaptıracağız" dedi.

 

Deniz, "Hay amına koyayım ya! " dedi. Ufaktan öldürünce "özür dilerim komutanım" dedi. Alaz, "Hadi beyler eğitim sahasına" dedi gürleyerek.Hoşt ulan ben nerde bey oluyorum? Seni ebenin amına kadar sikeceğim Alabay!

 

Eğitim sahasına gelince ilk olarak ısınma ile başladık, daha sonra iki kilometre koşu başladı, Alaz ve ben BİR, İKİ!

Tim;ÜÇ, DÖRT! diyerek iki kilometreyi bitirdik, Meriç"Dalağım ağzımdan çıkacak yakında he"diyerek isyan etti. Murat halinden pek memnun görünmüyordu pusat yaşıyormu bilinmiyor(!), Deniz taze sikilmiş gibi bora ise nefes nefese kalmıştı.

 

Alaz ve ben ise çok rahattık, hepsi bize hayret ile bakıyordu. "Yüz şınav, yüz mekik, yüz barfiks çekeceğiz" dedim. Bora "NE!? " diyerek haykırdı bir şey demedim hepsi far görmüş tavşan gibi kalmıştı önce ben ve Alaz, sonra Pusat , sonra Meriç, sonra bora bitirdi hepsi neredeyse ölüyormuş gibi davranıyordu. "Beyler ne abarttınız daha dövüş var" dedim şirince gülümseyerek.

 

Hepsi yeter der
gibi bana bakıyordu onları gram takmadan dövüşe geçtik eş olarak Alaz ve ben, Meriç ve Murat, ve Deniz ile Pusat vardı. Pusat "Dövüşte Alaz komutanım net alır" dedi, Meriç ona dönüp, "Hadi lan ordan Alara komutanım teke tek yener" dedi egolu bir tavırla. Murat, "İddaya var mısınız? " diye sordu daha fazla dayanamayarak, "YETER! " diye gürledim.

 

"Kendinize gelin! İki gün sonra operasyon var siz burda kim teke tek alır tartışması yapıp üstüne, komutanlarınızın üzerinde idda koyuyorsunuz!? " Operasyon da yara almayın güçlü kalın diye sizi eğitiyoruz! "" Ve siz bunu ciddiye almıyorsunuz? "" Ne haliniz varsa görün" dedim ve arkama bile bakmadan gittim. Alara bakmak istiyordu onlara ama gölge asla arkasına bakmaz dı.

 

Spor soluna geldim boks torbosının önüne geldim kendimi hizaladım ve tüm sinirimi kum torbasından çıkartıyordum. Böyle hırsımı alamayacağımı anlamaya başladığım zaman, tekme atmaya da başladım. Kaç saat geçti hiç bilmiyorum ama hava neredeyse kararıyordu.

 

Tabura gitmem gerektiği için bir taksi çağırdım "4.Tabur Komutablığı" dedim buz gibi sesim ile. On dakika sonra taburun önünde durdu taksi ücretimi ödeyip indim taksiden. Bizimkiler çoktan uyumuşlsrdır bile saat akşam on bir olmuştu bile. Odama kendimi atıp buz gibi bir duş aldım. Üstüe bebek mavisi olan bir takım giydim. Saçlarımı şekillendirip, Alabayı araştırmaya başladım.

 

İş ortağımın bana attığı herşeyi tabletime aktarmıştım bile. Kendisi Quaresma ordusunun lideriymiş. Yani bu lavuk bir mafya liderimi? Yok daha neler? Hem ajan hem yüzbaşı hem mafya lideri oh ne güzel ya. Ben bunu nasıl öldüreyim amına koyayım?

 

Herif bilme kaç kişi ile korunuyordur.Alara için bu cinayet davası imkansız, gölge için ise imkansız değil zor ama imksansız değil. Hiç bir şey imkansız değildir. Özellikle de gölge için. Sert kahve m'den bir yudum daha aldım. yana kadar 892 kişiyi öldürmüş. Gölge buna kahkaha atıyordu, koymuşum ben bu zamana kadar 1378 kişiyi öldürdüm. Dünya daki pislikleri ben öldürüyorum ama yine suçlu ben oluyorum te Allah'ım!

 

Gece boyu bunları araştırıp okuyup durdum saatlerin farkında bile değildim.Saat sabah altı olmuştu hızlıca yemekhaneye inip sert bir kahve ve bol proteinli bir sandiviç yedim Alaz çoktan uyanmıştı bile. İkimizde antremana başladık bizimkiler çay içip gülerken biz eğitim yapıyorduk. Dün yeterince yaptılar, bugün dinlensinler diye bir şey demedik. Antreman bitince öğle yemeğinde dışarı çıltık bugün hava güzeldi üstüme beyaz straple altıma krem rengi kumaş pantolon aynı renkte ceket alıp beraber çıktık.

 

 

Ben sipariş olarak baharatlı et sote ve yanına az miktarda pilav ve salata söylemiştim. Diğerleri hayvan gibi söylüyorlardı bir şey demedim zaten hesap ya bana ya da Alaz'a girecekti. Bizimkiler masaya rakı söyleyince daynamayıp "Yarın operasyon var kafanız gider olmaz" dedim Deniz, "Komutanım bize hiç bir şey olmaz" dedi "r" harfini uzatarak ben ve Alaz içmemişti.Bizimkiler kesmek sarhoş olmuştu. Sinirle onlara bakıyordum.

 

Üstünde bir bakış hissettim Alaz bana bakıyordu, yoksa beni mi arzulu yordu bu herif? Gerçi benim kadar seksi bir kadın gördüyse ona veririm ciddiyim.

 

Mekandan kovulmadan için zorlukta bizimkileri tabura getirmeyi başarmıştık. Kapıdaki askerler ben ve Alaz'ı aldılar ama timi almamışlardı. Merakım içimi yiyordu, dayanamayıp sordum"Neden içeri almadınız? diye sordum. Askerlerden biri, "Albay'ın kesin emri onlar sarhoş gelirse sakın onları içeri almayın" dedi asker.

 

Meriç hemen ayık taklidi yapmaya başladı yamuk ağzı ile"Yoo bizim neremiz sarhoş?""Aç kapıyı aslanım"dedi diğerleri de ona ayak uydurdu. Dayanamayıp güldüm. Gülmekten az daha düşüyordum. Bunlar nasıl sarhoşken ayık taklidi yapabiliyorlar? Ama kimse benim kadar yüzlü olamaz bir kere!

 

Bir asker koşarak yanıma geldi "Komutanım Albay sizi ve Alaz komutanımı çağırıyor" dedi hızla Alaz ile bakışıp koşarak Albay'ın odasına adeta daldık. Albay bile bunu beklemiyordu.

 

Albay, "Operasyon bugün saat akşam altıda olacak ilk plan iptal olmuş, bu akşam hazırlanın bu seferki operasyon bir otobüsde olacak tüm bilgileri size attım" dedi Albay. "Anlaşıldı komutanım! " dedik aynı anda.

Tim hala dışarıda götleri dönüyordu. Bir dakika saat kaç?DÖRT MÜ? Ve bizimkiler sarhoş ve bu iki saat içerinde alkol kanlarına daha çok karışacak! Sikeyim böyle işi!

 

"Komutanım bir sorun var" dedim Alaz'a bakarak, bakışları ilk başta dudaklarıma kaydı ama hemen bakışlaeını gözlerime çekti. "Evet? Ne oldu? " dedi. "Bunlar sarhoş ve saat şuan dört iki saat sonra alkol kanlarına daha çok karışacak ne yapacağız? "Alaz da kala kalmıştı. Şuan boku yemiştik!

 

Bizden başka kimse bu oparesyona gitmez, mecburen arabaya bu sarhoş itlerle bindik. Oparesyonun ağzına sıçacaklar ya! Hepimiz sivil giyinmiştik Albay'ın bahsettiği gibi 057H otobüsünü bekliyorduk. Otobüs geldiğinde hızlıca bindik yanıma Meriç oturmuştu kulağımdaki kulaklığı dokunarak aktif ettim.

 

İçeride bir şirin sivil vardı şüpheli davranan kişileri bulmaya çalışıyordum. Gözüme bir kaıdn takıldı. Sürekli bizi izliyordu, özellikle de haraketlerimizi. Otobüsü durdurmamız gerekiyordu. Acaba yanımızda bu sarhoşlar varken nasıl bunu yapacağız?

 

Aklıma bir fikir geldi iki parmağımı boğazıma doğru soktum hızlı bir şekilde öğürdüm.Gerçekten beni kusturmuştu yolculardan biri " Bir yolcu kustu! Aracı durdurun! "Diye bağırdı. Gerçekten de Otobüs durmuştu hızlı bir şekilde otobüste indim. Ben ile beraber tim de indi kulaklıktan Alaz, " Aferin"dedi sırıttım.

 

Hava da silah sesleri duyulmaya başladı bizimkiler sarhoş olduğu için ne yapacaköarını şaşırmışlardı. Sinirlerim iyice şuan hopladı!Tim de sadece ben ve Alaz ateş ediyorduk.Ama beklemediğimiz bir şey oldu, otobüs de ki herkes terörist çıkmıştı! Destekleri de geliyordu şuan gölgeydim!

 

Gölge acımıyordu hepsnin kafasına sıkıyordu. Gölge de acıma duyduğu bile yoktu...

 

Omzumda hissettim acı ile az daha silahımı düşürüyordum. Vurulmuştum! Tim ile uğaraşırksn yaralanmıkştım! "Siktir" diye mırıldandım Alaz"Ateş Parçası iyi misin!?"Diye sordu. "Evet" dedim. Bizden destek geliyordu. Otobüs deki herkesi Alaz ile ben öldürmüştük. Destek d ediğer desteği bitirir diyerek hızlıca arabaya bindik.

 

Alaz, "Çok ka kaybetmişsin! "Dedi öfke ile. Vakit yoktu. Çok kan kaybetmiştim. " Alaz arabayı durdur! "Diye bağırdım dediğim anda durdurmuştu. Arabanın kapısını açtım. Tim arka koltukta sızmışlardı. Alaz bana hızlıca barajdan ilk yardım çantasını verdi.

 

Tişörtümü çıkarttığımda üstümde sadece sütyen vardı Alaz şok olmuştu. Göz bebekleri baya büyümüştü.Onu takmadan çıptak el ile yaraya elimi daldırdım Alaz küçük dilini yutmuştu adeta. Kurşunu hissettiğim anda derin bir nefes aldım. Ve kurşunu çektim. Acı ile dişlerimi sıktım biraz daha dişlerimi sıkarsam dişlerimi kıracaktım.

 

Son sözlerim olarak Alaz'a, " Birazdan bayılacağım yarama baskı uygula kanamasın! "dedim son gücüm ile. Gerçekten bir kaç dakika sonra bilincim kapanmıştı. En son Alaz'ın " Gölge! "diye bağırışını duydum....

 

Selam! Bölüm nasıldı?

 

En sevdiğiniz sahne hangisi?

 

Sizce Alara yaşayacak mı?

 

Alaz nasıl Alara'nın katil adını biliyor?

 

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın! 💗🤍Görüşürüzz💖

 

 

 

 

 

 

 

 



 

 

 

​​​​​​

 

​​​​​​

​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​

 

 



 

​​​​​​

 

​​​​​

.

​​​
​​​​​

Bölüm : 22.11.2024 23:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
💫Nilosss💫 / Adalet Çıkmazı / 'Gölge! '
💫Nilosss💫
Adalet Çıkmazı

11 Okunma

2 Oy

0 Takip
1
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...