33. Bölüm

32. Anlașma

Nisabzzz6644
nisabzzz6644

 

Yeni bölümden herkese selammmmm

 

Oy ve yorumlarınız tamamsa sizi șöyle uğurluyorum bysss

 

🎤Mor ve Ötesi - Bir Derdim Var🎤

 

~~~~~~~~~

 

Deniz'den...

 

Haftalar önce...

 

Kurduğum cümlenin üzerinden dakikalar geçmesine rağmen Kaan'ım iki dudağının arasından tek kelime çıkmamıștı. Yașadığı șok ile birlikte göz bebekleri büyümüș, dudakları aralanmıștı.

 

Tam gözlerine bakarken "Ekin'e yakınlașmak için benimle olduğunu biliyorum." diyerek söylediklerimi tekrarladım. Kafası ağırca önüne döndü. Ellerimde tuttuğum çiçek buketini hafifçe sıktım.

 

Yüzümdeki sabit ifadeyi korumaya çalıștım. Bu söylediklerim canımı yakmıyordu çünkü ona așık değildim.

 

Evet, Kaan bana çıkma teklifi ettiğinde kabul etmiștim çünkü onun asıl amacını merak etmiștim. Onun Ekin'e olan bakıșlarını fark etmemek mümkün değildi. Aslında Ekin'e karșı olan bakıșlarında da bir farklılık vardı.

 

Ona așık gibi değil de daha çok onda bir bildiği varmıș gibi bakıyordu.

 

Asıl bunu merak etmiștim ben de.

 

"Susacak mısın böyle?" tek kașımı kaldırdım.

 

Kafasını iki yana sallayarak silkelendi. Hala aynı șașkın ifadesi ile bana döndü. Onunla dalga geçiyormușum gibi burnundan alayla gülünce kașlarımı çattım. "Bunu da nereden çıkardın?"

 

"Veya neden șimdi bunu söyledim?" diyerek sorusuna soruyla karșılık verdim. Yutkunușunu izledim.

 

"Deniz, sen iyi misin bir tanem?" diye șefkatle sorunca kașlarımı kaldırmamak için kendimi zor tuttum. "Bana salağı oynama Kaan, oradan bakınca aptala mı benziyorum?"

 

Gözlerinin elası gittikçe kaybolurken köșeye sıkıșmıș gibiydi. Gözleri arada etrafına bakıyor, kaçacak bir neden arıyordu.

 

"Bana gelip 'sevgilim olur musun?' diye sorduğunda neden kabul ettim biliyor musun, çünkü senin Ekin'e olan bakıșlarını gördüm. Kamptayken Ekin kaybolduğunda nasıl panik olduğunu gördüm. Ona bir șey olacak diye ödün koparken neden bir anda benimle birlikte olmak istedin merak ettim."

 

Dudakları o șeklini alırken bir kez daha yutkundu. Söylediğim her bir kelime șașkınlığını katlıyordu. "Ben," diyeceği sırada sözünü keserek bir kez daha konuștum.

 

"Senin telefonunu karıștırdım." dediğim anda aramızda soğuk bir akım geçti. Yüzü donuklașırken devam ettim. "Galerinde bir duvar ve duvarda Ekin'in bir sürü fotoğrafının olduğu bir fotoğraf vardı." dișlerini sıkıyor olacak ki çenesi kasıldı.

 

"Kaan Kılıç, kimsin sen?" diye sorarken benim bile beklemediğim bir șekilde sesim kısılmıș, fısıltı șeklinde çıkmıștı.

 

Kaan'ın bakıșlarını tanımlayamazken "Ben," dedi yine. "Deniz tüm bunları açıklayabilirim."

 

"Açıklayacaksın zaten." dedim kendimden emin bir șekilde.

 

"Aslında söylediklerinin hiçbiri doğru değil," diyerek anlatmaya bașladı. "Evet, seninle Ekin ile yakın olmak için birlikte oldum ama sandığın gibi ona așık olduğum için değil."

 

Kașlarımı çattım. "Onun gız hizamda olması gerekiyordu çünkü bașına bir șey gelmemesi için çabalıyordum."

 

Dudaklarım aralanırken "Neden bașına bir șey gelsin?" diye șüpheyle sordum. Alnından boncuk boncuk terler dökülürken sıkıntıyla göğsünü șișirdi.

 

"Çünkü," derken harfleri uzatıyor, adeta zaman öldürüyordu. "Onun peșinde birisi var."

 

İlk birkaç saniye ona boș boș baktıktan sonra koca bir kahkaha attım. Asla kendimden geçik bir șekilde gùlmezdim ama bu sefer gözlerimden yaș gelesiye kadar güldüm. Kaan ise benim gülmemi garip bir ifade ile izledi.

 

"Deniz," dediği sırada gülmemi bitirdim ve ona döndüm. "İyi misi," diyecekken lafìnı kestim.

 

"Güzel hikaye." derken kıkırdadım. "Kim bu katil, sen misin?" bir kahkaha daha attım. "Sapık mısın yoksa, fotoğraflar falan filmlerdeki gibi." artık gülmüyordum.

 

"Bana inanmıyorsun ama doğru söylüyorum. Deniz, özür dilerim. Ciddiyim. Ben sadece Ekin'i korumaya çalıșıyordum. Ona yakın olmam gerekiyordu ve onun en yakınında sen ve diğer kız vardı. Ama o bașkasını seviyordu bu yüzden seninle olmak zorundaydım." nefeslenmek için durdu.

 

"Ama sonra seni gördüm. Soğuk kızları pek sevmem ama senin soğukluğun ayrı bir șeydi. Ama bana karșı hiç soğuk olmadın." düșünüyor olacak ki sesi kısıldı. "Bana karșı hep naziktin ama bașkalarına karșı fazla soğuktun. Vay be, beni kandırdın." derken burnundan alayla gülmüștü.

 

Bir an için konumuzu unutup "Benim için fazla zordu." dedim. Ne yaptığımın farkına vardığımda ise dilimi ısırdım. Bir an için gülecek gibi olsa da kendini toparladı. "Ama sende bir șeyler vardı. Beni sana çeken bir șeyler vardı."

 

Duyduklarım ile kafamdan vurulmușa döndüm. Kahretsin, buraya gelmeden önce düșündüklerim ile duyduklarım birbirinden çok farklıydı.

 

"Ekin biliyor mu?" diye sordum aklımdan geçen binlerce sorunun içinden. Kafasını hayır anlamında salladı. "Kaan sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordum bu sefer.

 

Utançla yüzünü kaçırırken bana bakmamak için büyük bir çaba sarf etti. Fakat üzerindeki yoğun bakıșlarıma dayanamamıș olacak ki "Onu tanıyorum çünkü." dedi.

 

Bir șok dalgası daha bedenimi ele geçirirken diyecek bir șeyler aradım. Bu duyduklarım kesinlikle normal șeyler değildi.

 

"Ve buna izin veriyorsun?" derken sesim kinayıcı ve òfkeliydi. Evet, o kadar öfkelenmiștim ki parmak boğumlarımın soğuduğunu hissediyordum.

 

"Özür dilerim." dedi sadece. Bașka diyecek bir șeyi yok muydu?

 

"Bașka bilen var mı?" diye sordum içimdeki öfkeye hakim olmaya çalıșırken. Bir sıkıntılı nefes daha verirken parmaklarıyla oynamaya bașladı. "Çağrı," kelimesi ağzından çıktığı anda bir hıșımla ayağa kalktım. Elimdeki çiçekler yere düștü ama umursamadım.

 

"Bir de kardeșin biliyor ōyle mi? Ve senin kardeșin Ekin ile sevgili?" tüm bilgiler beynimde birleștikçe daha da öfkeleniyor, adeta kim olduğumu unutuyordum.

 

Begüm ve Ekin'in gözünde sevgisiz, soğuk birisi olarak görülebilirdim ama o iki șımarığı seviyordum. Onları kardeșim gibi görüyordum ve bașlarına bir șey gelirse ortalığı ilk ben yakardım.

 

"Kaan bana her șeyi en bașından anlatacaksın! Yemin ederim seni de herkesi de yakarım. Benim arkadașım nasıl bir șeyin içinde?" öfkeli bakıșlarım ona kitlendikçe yüzü kasılıyor, gözlerine acının ve çaresizliğin tohumları dökülüyordu.

 

"Ayrıca senden ayrılmıyorum. Sanırım ben de sana așık oldum." dediğim anda yere eğik duran bașı ıșık hızıyla bana döndü. Șașkınlıktan dudakları aralanırken yüzümü sabit tutmaya çalıștım.

 

Yalandan kimse ölmezdi. Ona așık değildim tabii ki ama bazı gerçeklere ihtiyacım vardı.

 

___&&___

 

Ekin'den...

 

Elimdeki telefondan bakıșlarımı kısa bir an çekip Yamaçlara baktım. Lila ile her ne konușuyorlarsa ikisinin de yüzünde derin bir gülümseme vardı. Titrek bir nefes vererek tekrar ekrana döndüm.

 

Ekranın üstünde olan mesaja tıkladığımda Whattsapp'a girmiș bulundum. Onun sohbet kısmına girdiğimde gördüğüm șey șașkınlıktan dudaklarımı aralamama neden oldu. Beni engellememiști yani ona mesaj yazabilirdim.

 

Tam tahmin ettiğimiz gibi.

 

Çevrimiçiydi ve bir anda yazıyor oldu.

 

Bilinmeyen Numara: Bu akșam için heyecanlı mısın sevgilim?

 

Bilinmeyen Numara: Sonunda seni görecek olmak beni deli ediyor.

 

Bilinmeyen Numara: Sonunda sana dokunabilecek olmak.

 

Yutkunurken derin bir nefes aldım.

 

Ekin: Sana nasıl güveneceğim

 

Ekin: O mektup da neydi

 

Ekin: Zeliș'i sapasağlam getireceğini nereden bileceğim?

 

Bilinmeyen Numara: Ben nasıl senin tek bașına geleceğine güveniyorsam sen de bana güven.

 

Bilinmeyen Numara: Bilmiyorum mu sanıyorsun?

 

Bilinmeyen Numara: Arkadașlarınla yaptığın ucuz numarayı

 

Bilinmeyen Numara: Güya beni gafil avlayacağınızı

 

Bilinmeyen Numara: Bilmediğimi mi sanıyorsun?

 

Ekin: Sen nasıl bilebilirsin

 

Bilinmeyen Numara: Ah, Ekin Defne Ertekin

 

Bilinmeyen Numara: Ben senin bilmediklerini bile biliyorum

 

Bilinmeyen Numara: Ama illa merak ediyorsan söyleyeyim.

 

Bilinmeyen Numara: Yamaç parașütünü bulduğunuz zaman karakolda Çağrı'nın sōylediklerini dikkate almalıydın.

 

Bilinmeyen Numara: ah, sevgilim

 

Bilinmeyen Numara: Keșke güzel olduğun kadar zeki olsan...

 

Bașımı ekrandan kaldırıp kıstığım gözlerimle öylece karșıma baktım. O günü hatırlamaya çalıștım ama zihnim fazla allak bullaktı. Karakola gittiğimizi hatırlıyordum. Bașım ağrıyordu ve Çağrı bana masaj yapıyordu.

 

Konușmalarımızı hatırlamak için zihnimi biraz daha zorladım. Gözlerimi kapattıgım an bir șey daha hatırladım. Çağrı bana telefonumu ișaret ederek oradan seni izliyor, tarzı bir șeyler demiști. Kahretsin!

 

Çağrı bunu nereden bilmiști?

 

Bilinmeyen Numara: Hatırladın mı sevgilim?

 

Titrek bir nefes verirken bulanık gören gözlerimden ağlamak üzere olduğumu anladım.

 

Ekin: Çağrı nereden biliyordu?

 

Bilinmeyen Numara: Ah, sevgilim ondan ayrılman için seni uyarmadığımı söyleyemezsin

 

Bilinmeyen Numara: Bazı gerçekleri bence artık bilmen gerekiyor

 

Ekin: Boș yapma artık!

 

Bilinmeyen Numara: oo kızma bir tanem

 

Bilinmeyen Numara: Çağrı biliyor sevgilim

 

Bilinmeyen Numara: Çağrı benim kim olduğumu biliyor

 

Bir șeyler yazmak için ekranın üzerinde duran parmaklarım buz keserken son okuduğum mesajı sindirmeye çalıștım. Gözlerim kocaman olurken dudaklarım aralandı. İçime kesik bir nefes çekmek istedim ama boğazımı yaktı geçti.

 

Zorla telefonuma geri dönerken bir șeyler yazmaya çalıștım. Parmaklarım titrediği için harfler birbirine karıșıyor ama kılavye yazıları düzeltiyordu.

 

Ekin: Yalan söylüyorsun

 

Bilinmeyen Numara: Öyle mi dersin?

 

Bilinmeyen Numara: Biraz düșün sevgilim, sana mektup bıraktığım gün neden kameralara bakmaya gitmediniz?

 

Gözlerimden yașlar boșanmaya bașlarken titreyen ellerimden telefon kayıp yere düștü. Yamaç ile Lila'nın bakıșları bana dönerken ben kendimde değil gibiydim.

 

Düșünmeye çalıștım. Çağrı'nın her seferinde bana korkuyla bakması, katil ile ilgili konularda bana engel olmaya çalıșması, katili bilmemesine rağmen onunla ilgili sözler vermesi...

 

Çağrı katili biliyordu.

 

Çağrı katili bilmesine rağmen bana söylememiști.

 

Çağrı katile mi çalıșıyordu?

 

Daha ne kadar ihanete uğrayabilirim bilemiyorum. Ince annem șimdi de așık olduğum çocuk.

 

Deli gibi ağlamamak için kendimi sıkmaktan çenem ağrımaya bașlamıștı.

Omzuma dokunan bir el hissettiğimde aniden bakıșlarımı yukarı çevirdim. Lila endișeli gözlerle "İyi misin?" diye sordu. Ona çatık kașlarla baktıktan sonra hızla yere düșen telefonumu kaparak odadan çıktım.

 

Hastane koridorunda koșarken karșıma çıkan birkaç doktora çarpmaktan son anda kurtuldum. Elimdeki telefondan katili aramaya çalıștım ama gizli numara olduğu için telefon çalmadı bile.

 

Ne yapacağımı bilemez bir șekilde hastaneden çıktığımda Yıldız Hanım'ı gördüm. Yanındaki kadın doktorla konușurken bakıșları bana döndü. Az önce gülen yüzüne telaș hakim olurken yanındaki doktora bir șey söyleyip yanıma geldi.

 

Onunla konușmak istemesem de beni gördüğü için mecbur olduğum yerde kalmıștım. Yanıma geldiğinde "Ekin, ne oldu? Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Bașımı iki yana sallayarak konușmak istemediğimi göstermek istedim.

 

Bana doğru bir adım attığı sırada arkamı dönerek koșmaya bașladım. Arkamdan seslense de ona dönmedim.

 

Hastanenin bahçesinden çıkasıya kadar koșmaya devam ettim. Karșıma çıkan ilk taksiyi durdurarak arabaya bindim. Șoföre otelin adresini vererek arkama yaslandım.

 

Sessizce ağlamaya devam ederken elimdeki telefonun titrediğini hissettim. Șiddetli bir șekilde burnumu çektim.

 

Bilinmeyen Numara: Herkes yalancıdır sevgilim

 

Bilinmeyen Numara: Ben seni korumaya çalıștım ama sen anlamadın

 

Ekin: Bir anlașmaya var mısın

 

Bilinmeyen Numara: Seninle her șeye varım sevgilim

 

Bilinmeyen Numara: Seni dinliyorum

 

___&&___

 

Otele geldiğimizde taksiciye ücreti ödeyip arabadan indim. Otele doğru adımlarken elimdeki telefon bir kez daha çaldı ve bir kez daha sakince aramayı reddettim.

 

Zeliș ile kaldığımız odanın önüne geldiğimde kartımı okutup odaya girdim. Herkesi içeride görmeyi beklerken kimse olmadığını gördüm. Fakat oturma bölümünde Deniz'i görmemle adımlarım durdu.

 

Șașkınca "Deniz?" diye ona seslendiğimde ağır hareketlerle bana döndü. Yüzünde her zamanki ciddi ifadesi varken șașkınlıktan dudaklarım aralandı. Onu o kadar uzun zamandır görmüyordum ki șașıp kalmıștım.

 

"Ne ișin var senin burada?" diye sorduğumda "Seni merak ettim." dedi. Bir kez daha șașkınlık dalgası vücudumu ele geçirirken "Neden?" diye sordum.

 

Bana doğru birkaç adım attı. "Zeliș kaçırılmıș." dediğinde öyle mi der gibi kașlarımı kaldırdım. "Yeni mi öğreniyorsun?"

 

Sakince, "Hayır." dedi.

 

"Deniz sadece Zeliș kaçırılmadı. Bir sürü olay oldu ve sen șimdi mi geliyorsun?"

 

Kașlarımı çatarak ona bakarken üzerine doğru birkaç adım attım.

 

"Ekin seninle bir șey konușmam gerekiyor, önemli." dediğinde beni dinlememiș gibiydi. Sinirlerim bozulmușken samimiyetsiz bir șekilde güldüm.

 

"Ya Deniz Allah așkına ne konușacağız? Sen hiç bana nasıl olduğumu sordun mu? Bir kez olsun șu kadar olay olmuș acaba benim arkadașım ne hissetmiștir, dedin mi?" üzerine yürürken elimi gelișine havada sallıyordum. Öfkeden köpürürken tüm vücudum titriyordu.

 

"Dinle,"

 

"Dinlemiyorum! Sen Kaan'la eğlenirken ben burada ölüyordum! O kadar șey olmuș ama Deniz Hanım'ın șimdi mi aklına gelmișiz!" havaya doğru sesli bir kahkaha attım.

 

"Ekin beni din," diyordu ki șiddetle bağırarak onu susturdum. "Defol!"

 

Susarak bana baktığında parmağımla kapıyı ișaret ediyordum. Sinirden șișip kalkan göğsüm kalbimi zorlarken öfkeyle ona baktım. O ise oldukça düz bir ifade ile bana bakıyordu.

 

"Peșinde bir katil olduğunu biliyorum." dediğin an șașırmıș gibi yaptım. "Aaa öyle miymiș, bak sen șu ișe!"

 

Onun da gözlerinde ufaktan öfkenin kırıntıları belirirken "Asıl sen gelip bana derdini açtın mı?" diye bana sordu. Bakıșlarının aksine sesi sakindi.

 

Güldüm. "Seni bulabilsem anlatırdım belki!"

 

Tam ağzını açıyordu ki bir kez daha bağırarak onu susturdum. "Defol git Deniz! Artık seninle konușmak istemiyorum." onun yutkunușunu izlerken bașımı yere eğdim. Neyse ki beni zorlamadan yanımdan geçip gitti. Açılan kapının sesini duydum. Kapının kapanmasını beklerken son kez Deniz'in sesizi duydum.

 

"Çevrene dikkat et Ekin. Özellikle en yakınındakine." dedikten sonra kapıyı çarparak çıktı.

 

Onun arkasından artık bedenimi tașımayan bacaklarım kendini bıraktı. Dizlerimin üzerine çökerken hıçkırıklarla ağlamaya bașladım.

 

Bugün hem sevdiğim adamı hem de en yakın dostumu kaybetmiștim.

 

___&&___

 

Saat akșam 10 civarıyken tüm ekip benim ve Zeliș'in olan odada toplanmıștı. Çağrı benim yatağıma elindeki kağıdı sermiș planımızdan bahsediyordu.

 

Katilin zaten kim olduğunu bilmesine rağmen sanki cidden onu yakalayacakmıș gibi rol yapması göz yașartıcıydı.

 

Kafasını eğdiği yerden kaldırdığında benimle göz göze geldi. Bakıșlarındaki hüzüne bașka zaman inanabilirdim ama yine rol yapıyor olmalıydı. Sevgilisine üzülen masum çocuk...

 

Düz bir ifade ile ona bakarken yüzümü burușturmamak için kafamı bașka bir tarafa çevirdim. Malesef onun kadar iyi rol yapamıyordum.

 

Bugün onunla hiç konușmamıștık. Hastanede beni gören annesi onu aramıș olacak ki gün boyu sürekli beni aramıștı fakat hiçbir aramasını yanıtlamamıștım. Otele de gelmiști fakat kapıyı açmamamdan burada olmadığımı düșünüp gitmiști.

 

"Buğra ve Batıcan, siz șu binanın arkasında olacaksınız. Bu en yakın bina olacak size güveniyorum." dediğinde sigarasının dumanını dıșarı üfleyen Batı ile Buğra kafalarını salladı. "Melike ile Caner șurada duracaklar ve Begüm ve ben ise șurada saklanacağız. Ekin ile katil arasında șu kadar mesafe olacak daha fazla olursa herkes hazır dursun. Katil Zeliha'yı teslim ettiği an Ekin'i alacaktır biz bu sırada ortaya çıkacağız."

 

"Ya silahı varsa?" diye titrek sesiyle soran kiși Melike'ydi.

 

"Bu yüzden üç taraftan onu çevirdik ya. Silah çektiği an onun arkasında kalan kișiler sessizce ona yaklașacak. Diğer grup katili oyalarken bir kiși de Zeliha'yı oradan çıkaracak." dediğinde herkes kafa salladı.

 

"Sence yakalayabilecek miyiz?" diye sordum kollarımı göğsümde birleștirirken. Bakıșları bana dönerken ela gözlerine baktım. Güven verirsine gülümsediğinde karnına yumruk yemiș gibi oldum.

 

Tabii ki oldukça rahattı sonuçta karșısında kim olduğunu biliyordu.

 

"Öyle umuyorum." dedi yine de. Yakalayacağız, demedi. Sanki bilmiyormuș gibi rol yapması yok mu...

 

İlerleyen saatlerde Çağrı'nın anne ve babasından aldığı arabalarıyla yola çıkmak üzereydik ki nefes nefese bir șekilde yanımıza gelen Talha ile bakıșlarımız ona döndü.

 

Çağrı'nın önünde durduğunda ellerini dizlerine koyarak öne doğru eğildi. İçine derin derin nefesler çekerken abartılı bir șekilde öksürüyordu. Begüm "İyi misin?" diyerek ona sormuștu ki Çağrı ile aynı anda konuștuk. "Abartıyor."

 

Sinirle ona döndüğümde düz bir ifade ile bana baktığını gördüm. Talha'nın sesini duymamla bakıșlarımı ondan çektim.

 

"Ulan, oruspu çocukları bensiz nereye lan! Benim sevdiceğim kaçırılmıș bensiz operasyona gidiyorsunuz! Ulan șerrolar!"

 

Talha sinirden tiktok diline dönerken boș boș ona baktık. Sahi Talha'nın aramızda olmadığını yeni fark ediyordum.

 

Caner bir șey demesini beklercesine Çağrı'ya dönerken "Bu planda yoktu!" diyerek Talha'yı ișaret etti. Çağrı'dan ses çıkmazken beni izlediğini fark ettim. Hızla gözlerimi ondan kaçırdım.

 

"Ulan kayınço sen kimi yok sayıyorsun! Planı beraber yaptık Ateșlim'le. Su Peri'imi o bombaların patladığı meydandan çekip çıkaracak prens benim." dediği anda Caner'in ona doğru sadece tek bir adım atmasıyla çığlık atarak geri kaçtı. Böylece kestiği racon iki saniye falan sürmüș oldu.

 

Talha bugün daha iyi görünüyordu. O depresif kiși gitmiș, eski Talha geri dönmüștü.

 

Aklıma gelen bir șeyle yutkunarak Talha'ya baktım.

 

Talha'da katilin kim olduğunu biliyor olabilir miydi?

 

Düșüncelerimden Batıcan'ın "Hadi artık!" diyen sesiyle sıyrıldım. Caner, Melike, ve Talha bir arabaya binerken Buğra, Batıcan ve Begüm bir arabaya bindi. Çağrı elimden tutarak beni rastgele bir arabaya götürürken sertçe elimi ondan kurtardım.

 

Bakıșları bana dönerken onun aksine Begünlerin olduğu arabaya bindim ve kapıyı kapattım. Camın arkasından beni izlediğini bilsem de ona bakmadım.

 

Buğra arabayı sürerken Begüm yolcu koltuğuna oturmuștu. Batıcan ile bense arkaya oturmuștuk. İçinde bulunduğumuz araba hareket ederken diğerleri de arkamızdan gelmeye bașladı.

 

Bu gece fazla hareketli olacak gibiydi.

 

___&&___

 

Herkes Çağrı'nın dediği gibi yerlerine yerleșmișken geriye kalan tek șey hedefin orta noktaya gelmesiydi. Begüm arkasında gizlendiği çöp konteynırının arkasından etrafı izliyordu.

 

Öylece yere bakarken bir anda iki elimi sarmalayan bir çift sıcaklık hissettim. Kafamı kaldırıp baktığımda Çağrı'nın gülümseyerek bana baktığını gördüm.

 

"Gergin gibisin. Korkma hiçbir șey olmayacak. Söz veriyorum." dediği an yüzüme yapmacık bir tebessüm yerleștirdim. Bunu yaparken o kadar zorlanmıștım ki. Ona baktığımda artık sadece kusmak istiyordum.

 

"Biliyorum." dedim gülümsemeye devam ederken. Eğilip yanağıma bir öpücük kondurduğunda elimle orayı silmemek için kendimi zor tuttum.

 

Dakikalar ilerlerken sanki bilmiyormuș gibi "Aaa telefonum!" diye bağırdım. Telașla ceplerimi karıștırırken ceketimin iç cebinde olan telefonumu pas geçtim. Çağrı ile Begüm'ün bakıșları bana dönerken telașlı ifademle onlara baktım.

 

"Arabada falan kaldı galiba hemen alıp geleyim ben." diyerek gitmek için yeltenmiștim ki Çağrı "Olmaz," diyerek beni durdurdu. "Tek bașına gidemezsin. Hem önemli değil, bırak kalsın."

 

Öfkeyle ona dönerken bir salağa bakar gibi ona baktım. "Ya yine mesaj atarsa ne yapacağız?Güvercin mi göndermesini bekleyeceğiz?" diye onu terslediğimde gözlerinden anlamladıramadığım bir ifade geçti ama önemsemedim.

 

"O zaman ben de geleyim seninle." diyerek bu sefer o gitmek için yeltenince onu durduran bendim. "Ben giderim iște kal sen."

 

Bakıșlarından sinirlenmeye bașladığı belli oluyordu. "Hayır dedim Ekin. Laf dinle." gözlerimi devirdim. "Ne dram kastın Çağrı. Tamam en korumacı sensin. Yeter."

 

Kașları çatılırken artık sinirlenmiști. "Bilmem farkında mısın ama o manyak buralarda olabilir. İzin vermiyorum."

 

"Senden izin isteyen yok!"

 

"Olmaz dedim."

 

Tam bir șey söylemek için dudaklarımı aralamıștım ki aramıza giren Begüm'ün sesiyle geri kapatmak zorunda kaldım.

 

"Üff ne kafa ütülediniz be! Git al telefonunu. Bir șey olmaz merak etme bu kadar kișiyiz arabalarda hemen șurda zaten bir șey olmaz." son kısımları Çağrı'ya hitafen söylemiști. İçimden Begüm'e teșekkür ederken Çağrı'ya bakmadan arabaların olduğu yere doğru adımlamaya bașladım.

 

Arabanın önüne geldiğimde arkama baktım ve kimsenin göz hizasında olmadığıma emin olarak yola düz bir șekilde devam ettim. Girdiğim ara sokaktan sola dönerken elimdeki telefondan konumuma bakıyordum.

 

Binaların arasından çıktığımda geniș bir sokağa çıktım. Sokak geniș olsada tek bir sokak lambası bulunduğum yeri aydınlatıyordu. Lambanın da ıșığı her an gidecek gibiydi. Cızırtılar çıkaran lambanın altında ise bir karartı duruyordu.

 

Onu gördüğümde yutkundum. Dizlerim titrerken yapacağım șeyi düșünmemeye çalıștım. Düșünmezsem benim için daha kolay olurdu.

 

Ona doğru adımlarken görüntüm biraz daha netlești. Siyah bir deri ceket giymiș ve kapüșonunu kafasına geçirmiști. Kapüșonunun altına taktığı șapka ise yüzünü daha da gizlemesine neden olmuștu.

 

Her bir adımımda kalbim deli gibi çırpınıyordu. Koca sokakta sadece ikimiz vardık.

 

Yanına vardığımda cebindeki elini çıkardı. Kocaman eldivenler taktığı eli ile yanağımı okșadı. "Beni her geçen gün daha da șașırtıyorsun sevgilim." genzinden çıkan ses uzun zamandır konușmadığından çatallıydı.

 

Yüzümü geri çekerek elinden kurtuldum. Elini cebine geri kattı. "Seninle bir anlașma yapmıștık. Nerede o?" diye çattığım kașlarımla ona sorduğumda dudağında bir kıvrılma oluștu. Gizlediği yüzünde sadece çenesini ve dudaklarını görebiliyordum. Aramızdaki boy farkı azımsanamayacak kadar fazlaydı.

 

"Çoktan yerine bıraktım." dediğinde bunu beklemediğim için șașkınca dudaklarım aralandı. "Ama ne ara," diye sorarken kıkırdadı.

 

"Küçük planınızdaki gibi meydana gelmedim tabii ki. Meydana açılan bir ara sokağa bıraktım. Oraya kadar yürüyebilir herhalde."

 

Rahatlarken ona belli etmemeye çalıștım. "O iyi mi? Bir zarar vermedin değil mi," bunları sorarken kapıma bıraktığı mektubu ve çakıyı anımsadım. Umuyordum ki ona zarar vermemiști.

 

Tahmininde uzun bir sürece sessiz kalırken sonunda "Hayır." dedi. Kafa salladım.

 

"Artık sen varsın sevgilim. Gerisinin bir önemi yok."

 

Bir kez daha kafa salladim. Kesinlikle ne yaptığımı bilmiyordum. Șimdi ne olacağını merak ederken bir anda ağzıma kapatılan bir bez parçasıyla ellerim bezi tutan eli kavramaya çalıștı. Her yer kararmadan önce duyduğum tek șey "Üzgünüm sevgilim, güvenlik amaçlı." cümlesi oldu.

 

_____BÖLÜM SONU_____

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hellööö

 

Nabersiniz?

 

Nasıldi bölüm, beğendiniz mi?

 

Çağrı'ya sövüyorum (sanki ben yapmamıșım gibi)

 

Çağrı'dan da ihanet yiyen Ekin anlık öfkeyle katile kendi ayaklarıyla gitti. Bunu yapacağını tahmin etmiș miydiniz?

 

Sizce Zeliș'e bir zarar verdi mi?

 

Bir sonraki bölüm teorileriniz nedir?

 

Bir sonraki bölüme dek hoșçakalın! 👻

 

 

Bölüm : 04.04.2025 21:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...