
🌊🌊🌊
Gözlerimi açtığımda başımın altındaki kolu fark ettim. Barlas'ın varlığı gülümsememe yeterken arkamı döndüm. Bir kolunu belime sarmış bir kolu başımın altında duruyordu.
Bugün ikimizde iş hayatımıza geri dönüyorduk maalesef. Aklıma gelen şeyle Barlas'ı uyandırmamaya dikkat ederek yataktan çıktım. Dün salonda bıraktığım telefonumu alarak balkona çıktım. Bir sigara yakarak internette bulabildiğim bütün magazin haberlerine baktım.
Dünkü olayla ilgili hiç bir haber yoktu. Dediği gibi hepsini kaldırmıştı. Telefonuma gelen bildirimle sayfayı kaydırarak ne olduğuna baktığımda etiket haberiyle birlikte girdim. Bir basın haberiydi. Barlas'ın kuzeni olan kadın yanında bir adam. İlayda ve nişanlısı olduğunu bildiğim adam vardı.
Birçok gazeteci etraflarını sarmışken kadın açıklama yapmaya başlamıştı. "Dün gece çıkan haberler sebebiyle çok üzgünüz. Barlas Sözer kuzenim, yanımda görmüş olduğunuz kişi de nişanlım Aras Dehrez. Çok yakında düğünümüz olacak. Dün bahsedilen çirkin imalar ve yakıştırmalardan memnun olmadığımızı, özellikle Barlas'ın hayatındaki kadın hakkında yapılan çirkin ithamları dava ettiğimizi bildiririz.
Dün gece arabaya bindikten sonra Barlas beni nişanlımın yanına bıraktı. İlayda da arkamızdan gelmişti. Lütfen hayatlarımıza saygı duyun ve bilmeden haber yapmayın. Kolay gelsin."
Yaptığı açıklamayla birlikte dördü birlikte kameraların önünden ayrılırken derin bir nefes aldım. Telefonunu yan tarafa bırakarak sigaramı söndürdüm.
Deniz bu gün fazla durgundu. Hava fazla bulutlu ve griydi. İçime doğan hislerle birlikte boynuma vuran nefes dikkatimin dağılmasına yetmişti. "Demiştim tüm haberler kalktı diye."demesiyle omuz silktim. "Bu seni süründürmeyeceğim anlamına gelmez. O an kendimi nasıl hissettim biliyor musun Barlas?"diyerek başımı ona doğru çevirdim. Merakla ne söyleyeceğimi beklerken bir sigara daha yaktım.
Elimden alacağı zaman normal şartlar altında olsaydık ya ona verir söndürmesini izlerdim ya da birlikte içerdik. Ancak şu an öyle değildi. Vermedim. Derin bir nefes çektim.
"Annem gibi..."dememle gözlerindeki duyguları ilk kez bu kadar net anlayabilmiştim. Duygularını çok dışarı vuran biri değildi ama şu an gözlerindeki o duvarların yıkıldığını göz bebeklerinin titrediğini ve gözlerindeki o yıkımı görmüştüm.
"Asla! Umay sakın. Bak birtanem özür dilerim Allah belamı versin ki özür dilerim ama... Kendini sakın o kadına benzetme, hak etmediğin saçma ithamları kendine yakıştırma."demesiyle sigaramdan bir nefes daha aldım. "O an öyle hissettim. Öyle biri olmadığımı biliyorum. Bu konuda teselli edilmeye ihtiyacım yok. Ama tüm Türkiye bana orosp-"dudaklarım üzerindeki elleriyle susmak zorunda kalmıştım.
"Umay!"diyerek baskın bir şekilde konuştuğunda göz devirdim. Yüzümü geri çekerek "Ne söylemek istediğim, nasıl hissettiğimi anladıysan yeterli..."diyerek ayağa kalktım. Gözlerim aniden dalgalanmış olan denizdeyken derin bir nefes aldım. Daha doğrusu almaya çalıştım. "Bu arada..."derken sigaramı söndürmek için eğilmiştim. "Bugün bir şey olacak, iyi mi olacak kötü mü bilmiyorum ama bugün bir şeyler olacak."dediğimde anlamaz bakışlarla bana bakıyordu.
Ona doğru eğilerek dudaklarına bir öpücük bıraktım. Doğrulacağım sırada elleri boynumu sarmış daha çok kendine çekerek bir kaç dakika boyunca öpmüştü. "Göreve gidiyorum gece. Ne zaman döneceğim belli değil."derken sesindeki belirsizlik canımı yakmıştı.
Alnı alnıma yaslıyken küçük bir fısıltıyla konuştum. "Ne olursa olsun bana geleceğini biliyorum."dediğimde yüzündeki tebessümle dudaklarımızı birleştirmişti. Ayrılarak emniyete gitmek için hazırlanmaya odama geçtim.
Bugün işlenen kadın cinayeti zanlılarını teker teker sorguya alacaktım. Ama kim olduğunu bulacaktım. Hiç kimsenin bir kimseyi öldürmeye hakkı yoktu. Bugüne kadar tonlarca kadın cinayeti yaşanmış ancak hâlâ devam ediyordu. İbreti âlem olması için elimden geleni yapacak ve ağır bir ceza almalarını sağlayacaktım.
Mini siyah eteğimin üzerine dün gece Barlas'tan hediye olan izlerden dolayı beyaz boğazlı kazağımı giymiş, Barlas'ın hediye olarak aldığı bir dolap dolusu topuklu ayakkabılarımdan beyaz olanlardan alıp giymiştim. Siyah çantamı da alıp makyajımı yaparak çıkmıştım.
Barlas kapının önünde beni bekliyordu bir kaç saniye bakışları üzerimde dolanmış ardından elleri belimi bulmuştu. "Yine güzel ve asilsin..."diyerek dudağıma hafif bir öpücük bırakmıştı.
"Biliyorum."diyerek evden çıkıp kapıyı kitledim. Gülme sesiyle birlikte "Ben eve geçiyorum hazırlanıp çıkacağım. Kendine dikkat ediyorsun. Önemli bir şey olursa yaz. İlk fırsatta bakacağım. Ve sakın kavgaya falan bulaşma."demesiyle gözlerimi devirdim. "Tamam anne."diyerek asansörü çağırdığımda saçlarımdan öpüp merdivenlerle yönelmiş ve yukarı çıkmıştı.
Kısa bir süre sonra emniyete geldiğimde olay yeri incelemenin başkomiseri olan Adnan Bey'in beni karşılamasıyla birlikte sorgu odasına doğru ilerledik. Kayıt odasına girdik ilk önce. İçerde 30'lu yaşlarında bir adam vardı. Pişkin pişkin oturuyordu. "Bu mu?"dediğimde onaylamış "Evet savcım maktülün bedeninde parmak izleri bulundu. Sınırda yakalanıp getirildi."demesiyle başımla onayladım. Çantamı masaya bırakıp "Kapat kameraları."diyerek odadan çıkıp yan taraftaki sorgu odasına girdim.
Kapının açılmasıyla birlikte bakışlarının beni bulmasıyla masaya ilerledim. Elimdeki dosyayı masaya bırakıp karşısındaki sandalyeye oturdum. "Cumhuriyet Savcısı Umay. Neden burada olduğunu biliyorsun. Olayı baştan anlat."dediğimde lafımı kesip onun yapmadığını söylemeye başladığında cıkladım ve ayağa kalktım.
Etrafında dolaşırken odada ayakkabılarımın tok sesinden başka bir ses yoktu. "Umay Oflaz ben. Benim girdiğim sorguda ben yapmadım diyemezsin. Çünkü suçsuzların sorgusuna girmem. Suçlusun, buradasın. Sorgudasın. Kameralar kapalı, bir sen bir ben. Hiç çekinmem bir bakmışsın o kadına yaptıklarını sana yapmışım."dediğimde başını olumsuz anlamda sallayıp "Delisin sen!"demişti.
Gülüp ellerimi masaya koyarak eğildim. "Aynen. Anlat şimdi. Daha kuaföre gideceğim seni bekleyemem. Saçlarım önemli."derken arkamdaki duvara yaslanmıştım. Şaşırmış bakışları bendeyken "Başla!"diyerek bağırmamla her zamanki gibi ben yapmadım savunmaları yapmaya başlamıştı.
"Yapmadım diyorum ben. Sevgilim o benim neden öldüreyim onu?"demesiyle "Edebiyat yapma. Yazdığın notu da bulduk. Sen ne anlatıyorsun hâlâ!? Takıntı lan seninki, deli etme beni anlat düzgünce."dediğimde derin bir nefes almıştı.
"Yapmad-"
Ellerimi masaya vurup "SEN YAPMADIN, O YAPMADI, BU YAPMADI. BİR KADIN CİNAYETE KURBAN GİTTİ! SENİN UÇKURUNA SAHİP ÇIKAMAYIŞIN SENİN O PİS ZİHNİYETİN YÜZÜNDEN KADIN ÖLDÜ ÖLDÜ!
ANLADIN MI SEN ÖLDÜRDÜN. SEN CİNAYET İŞLEDİN. SUÇLUSUN. YILLARCA HAPİS YATACAKSIN. SEN YAPTIN. SEN ÖLDÜRDÜN!"bağırdım için boğazım acırken sinirle saçlarımı geriye attım.
"Konuşacaksın duydun mu? İlk değilsin sonda olmayacaksın belli. Binlerce kişi bu odaya yapmadım diyerek girdi hepsi de itiraf edip çıktı. Anlatacaksın!"dediğimde "Yapmadım gerçekten yapmadım. Seviyorum onu. Erkekler bacaklarına baktı ama ben seviyorum onu."
"LAN SİKTİR GİT! ANNEN BABAN SENİN BU HALİNİ GÖRSE UTANIRDI LAN. YALAN SÖYLEDİĞİNİ BİR KADINI ÖLDÜRDÜĞÜNÜ DUYSA ANNEN UTANIR YÜZÜNE BAKMAZDI SENİN." Psikolojik olarak zorlanmaya başlamıştı.
Dosyasında annesi ve babasının küçük yaşta öldüğü yazıyordu. Ve tabi onlara ne kadar bağlı olduğu da.
"UTANMAZ! ONLAR BENİ SEVİYOR! TEK YAPMADIM VALLAHİ TEK YAPMADIM. ONLAR BENİ SEVİYOR. UTANMAZ. SEVİYOR SEVİYOR. YALANCISIN SEN!"bir yandan başına vurup bir yandan söylediği şeylerle birlikte kriz geçirdiği belliydi. "Kimle yaptın söyle!"
"TEK YAPAMADIM, UTANMAZLAR!" Söyledikleriyle birlikte göz devirdim. Eğilip bağırdım. "KİMLE YAPTIN SÖYLE KİMLE CİNAYETİ İŞLEDİN."hala başına vurup aynı şeyleri tekrar ettiğinde kapı açılıp bir polis memuru girdi. "Savcım kriz geçiriyor çıkın art-"
"Çık dışarı!"
"Savcım kriz-"
Sinirle arkamı dönüp beni uyaran kıza baktım. "Başlatma krizine çık dışarı. Karışmayın işime!" Kapıyı kapatacağı sırada başkomiser gelmişti. "Umay Hanım çıkın. Kriz geçiriyor."diyerek içeriye girdiğinde hızla kapıya doğru ilerledim.
"Dışarı çıkın! Derhal. Bir daha da ben sorgudayken içeriye girmeyin! Herkes dışarı çıksın!"sonda yükselen sesimle birlikte "Zanlıya bir şey okursa ifade veren siz olursunuz savcım."diyerek çıkmıştı dışarı. Kapıyı arkalarından kapatıp tekrar masada oturup sayıklayan adama döndüm.
Çok bile beklemiştim. Yanına ilerleyip tekrar soracağım sırada bana bakıp "UTANMAZLAR!"diye bağırmasıyla masanın üzerindeki suyu yüzüne boşalttım. "Bozuk plak gibisin. Şimdiye binlerce kez anlatmıştın olayı."dediğimde titremesi ve sayıklaması durmuş eski bakışları yerleşmişti gözlerine.
"Bana bak ya 5 dakika içinde anlatırsın olayları ya da bir bakmışsın üstüne suç atılmış ve hop hapistesin. Anlat kimle yaptın."dediğimde başını masaya yaslamış duruyordu.
Bir kadın ölmüştü öyle basit kurtulamazdı. Birini öldürürken kriz geçirmiyorsa itiraf ederken de peşin peşin ötecekti.
"Söyle! Suç ortağın kim?"dediğimde boş gözlerle bana bakıp "Hamdi Söylesev."der demez gözleri kapanmış bedeni titremeye başlamıştı. Sinirle gözlerimi kapatıp kalan suyu tekrar yüzüne döktüğümde kriz anını atlattığını düşünüyordum.
Masadaki telefonumu alıp ses kaydını durdurdum. Dosyaları alıp odadan çıkarken diğer odadan çıkan polislerle birlikte geriye çekildim. Adam için doktor çağırırken gözlerimi devirdim. "Kriz geçirmedi. Numara yapıyordu şerefsiz. Kriz öyle mi geçirilir. Gözlerinin odak noktası gayet yerindeydi. Sorularıma düşünüp cevap veriyordu. Vakit geçirmek, vereceği cevapları düşünmek için yaptığı bir şeydi."diyerek çantamı aldım. Bir kaç saniye sonra gayet sağlıklı bir şekilde, kollarına girmiş polis memurlarıyla birlikte sorgu odasından çıkarılan adam bana ters bakışlar atarak uzaklaştırılmıştı.
Başkomisere dönüp "Bir daha işime karışırsanız ifade veren siz olursunuz Adnan Bey."diyerek adliyeye doğru yola çıktım. Kısa bir sürede adliyeye gelince başsavcının beni çağırmasıyla odasına gittim. "Beni çağırmışsınız savcım?"dediğimde masasının önündeki koltukları göstermişti. Tekli k
oltuklardan birine oturup ne söyleyeceğini beklemeye başladım.
"Nasılsın Umay?"
"İyiyim, siz?"derken bu sohbetin nereye gideceğini merak ediyordum. "1 ay sonra gizli bir göreve katılman gerekiyor biliyorsun zaten. Kars'tan askeri bir tim gelecek. Kıdemli Yüzbaşı Bora Karalan'ın timi. Birde Trabzon'dan bir tim gelecek Ahmet Yüksek komutanlığında. Operasyonun içeriği hakkında bilgi vermek için çağırdım seni.
Bir genel ev, içerde aklına gelecek her türlü olay dönüyor. İçlerine sızmanız gerekiyor. Hızlı olursanız bir haftada bitecek bir görev. Ancak önemli olan bir konu var. Orada sizlerden neler yapmanızı isteyeceklerini bilmiyoruz. Hiç yapmak istemeyeceğiniz iğrençlikleri sizden isteyebilirler. Ne dediğimi anlamışsındır. Senin için sıkıntı olacaksa baştan söyle senin yerine başka birini gönderelim."demesiyle derin bir nefes aldım. "Mustafa Bey, bu benim mesleğim. Zevki sefam için yapmıyorum bunları. Evet belki yapmak istemeyeceğim, belki hayatımdaki adamdan ayrılmak zorunda bırakılacağım şeyler yapacağım ama yüzlerce kadın kurtulacak."diyerek ayağa kalktım.
Kapıya doğru ilerlerken duraksayarak arkama tekrar 40'lı yaşlarının sonundaki adama döndüm. "Ayrıca... Ben Umay Oflaz'ım. Her yerde ben ne istersem o olur. O adamlar çok kurnaz, yıllardır işlerini kime nasıl yaptıracaklarını iyi biliyorlar. Ancak benim zekamı da hafife almayın... Orada ben ne istiyorsam o yapılacak. Bunu gitmeden bile söylerim. Çünkü insanlara iki seçenek veririm iki seçenekte aleyhlerine olur. Benim istediğim yapmaya mecbur kalırlar. İyi günler."diyerek odadan çıktım.
Ne için olursa olsun o adamların emri altına girmezdim. Ne yapar ne eder hepsini parmağımda oynatırdım.
Odama geçerek cübbemi astım. Masamdaki dava dosyalarını ve laptoptan olay yeri raporlarını incelerken telefonumun sesiyle birlikte saate baktım. İki saate yakın bir süredir inceleme yapıyordum.
Arayanın abim olduğunu görmemle açtım. "Efendim abi?"
"Umay bir şey söyleyeceğim ama ne tepki vereceğini bilmiyorum."demesiyle kaşlarım çatıldı.
"N'oldu? Birine bir şey mi oldu?"dememle derin bir nefes aldığını duydum. "Annem ölmüş."etrafa bomba gibi düşen sözlerinden sonra kaşlarım şaşkınlıkla kalktı. Benim güzel kızım sen büyüdüğünde seninle ve ablanla kız kıza gezmelere gideceğiz.
İçimdeki küçük Umay dolu gözleriyle etrafa bakıp kendi köşesine çekilirken Umay Oflaz minik bir öksürükle boğazını temizledi ve ondan beklenen cevabı verdi. "Ne yapmamı bekliyorsunuz? Cenaze namazını mı kıldırayım?"
"Trabzon'a gömülmek istediğini söylemiş vasiyetinde. Cenaze töreni burada yapılacakmış."abimin söyledikleriyle birlikte karşımdaki duvarda duran tabloya bakıyordum. "İyi. Gidersiniz annenizin cenazesine. Kapatıyorum işim var."diyerek telefonu kapattım.
Bir kaç saniye sonra genzimdeki sızlamayla birlikte gözlerim dolarken, yukarı bakarak gözyaşlarını geri göndermeye çalıştım. Başarılı da olmuştum.
Ama içimde kanayan bir yer vardı. Yıllar geçsede kapanmayan üstüne sadece kurşun kalemle çizikler çizdiğim ama bazı anlarda silgi tozlarıyla silinen o çizik dolu yerler.
Ruhumdaki çocuk haykırarak ağlıyordu. Annesi gitmişti. Önceden manevi olarak olmasada bir annesi vardı. Ama şimdi yoktu annesi. Tamamen bırakmıştı annesi.
Bazı insanlar vardı. Ruhunuzda derin yaralar açar yarardan çok zarar verirdi. Varlığı da olmasın derdiniz. Ama bazen sadece varlık yeterdi. Ruhumdaki küçük çocuk için anne böyle bir yerdeydi.
.
.
.
Üstümdeki siyah mom pantolon ve onun üzerindeki trençkotumla birlikte annemin mezarına ilerlerken etrafta kimse yoktu. Akşamüzeriydi ama şimdiden etraf boşalmıştı. Etrafta uzun topuklu ayakkabılarımın sesi yankılanırken mezar taşına ilerledim.
Yan taraftaki boşluğa otururken "Bak senin için kaç bin liralık trençkotum çamur olacak şimdi."demiş ve oturmuştum. Bir kaç saniye sessiz kaldıktan sonra gözlerim mezar taşı olmadığından dolayı tahtada yazan tarihe ve isime kaydı. "Eee nerede senin sevgilin. Gördün mü uğruna çocuklarını, seni seven adamı terk ettiğin herif mezarında bile yok. Ne çok seviyormuş seni."dedim histerik bir biçimde.
"Soğuk mu orası?"dedim söyleyecek bir şey bulamayınca. "Lise yıllarımdı. Mezuniyetimin olduğu gün babaannem çok hastaydı ama gelmişti yanıma. Zaten senden çok annelik yaptı bana. O gün o yanımda olduğu için çok mutluydum ana içimde bir yer hep neden sen yoksun dedi. Yaşım büyüdü içimdeki o ses sustu."dudaklarımı ıslatarak sessiz kaldım.
"Üzerimde hakkın vardır illaki helal edersin etmezsin bilmem. Ama benim sana gram hakkım varsa haram olsun Hülya Hanım."derken bir elim tahtaya gitti. Yerimde doğrularak konuşmak için dudaklarımı açtığım sırada ani bir şimşek çakmasıyla birlikte ani bir sağanak bastırdı. Havaya baktığımda bulutlar grinin en koyu halini almış etraf yağmur ve çamurun karışımıyla birlikte çok güzel kokuyordu. Petrikor.
Ayağa kalkıp üzerimdeki toprağı sildim. Yanından ayrılmadan önce son söyleyeceklerimi de söyleyip ayrılmıştım mezarlıktan. "Ateşin bol olsun Hülya Hanım."
.
.
.
🌊🌊🌊
Biliyorumm çok uzun zaman oldu. Ama bu aralar sinir kat sayım ve gerginliğim yüksek zaten bölümden de anlaşılır.
Sizlerle bunu daha önce paylaştım mı bilmiyorum ama yazdığım kurgularla ilgili şunu söylemek istiyorum. Ben yazarak duygularımı dökerim.
Yazdığım karakterlerin hayatlarının benimle bir ilgisi yok. Onların kendi hayatları ancak karakterleri ben.
Siz bu bölüm Umay'ın sinirini okuduysanız o aslında benden bir parçadır. Mutludur o bölüm aslında o benimdir.
Baktığımız zaman beni tanısanız kesinlikle şöyle derdiniz: "sen kendinden bir parça yazmışsın." Ben yazarım, hep yazarım, sinirliyken, mutluyken, üzgünken... Ben duygularımı ve içindekileri yazarak dökerim.
O yüzden iyi ki yazmaya başlamıştım. Burada bir zamanlar arkadaşım olan biri var. O beni cesaretlendirmese benim hikayelerim belkide sonsuza dek taslaklarda kalırdı.
O yüzden ona hep bir teşekkür borçluyum. Beni sizlerle bir araya gelmeye teşvik etti. O yüzden Pera Karadeniz benim 'Gidiyorum' kitabımdan; yazım dili vs olarak daha güçlü bir kitabımdır. Ama Gidiyorum'un yeri bende hep ayrıdır.
Bir sonra ki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum.
Takip ederseniz, yorum ve vote yaparsanız sevinirim.
Bölümde en sevdiğiniz sahne?
Umay'ın katılacağı görev?
Bora Karalan🥹🥹 özlediniz mi ben çok özledim. (Bilmeyenler için gidiyorum kurgumun baş karakteri)
İyi olmanız dileğiyle☘️
Geri döndüm... Gitmeyeceğim bir daha. Her gün bir bölüm gelecek Wattpaddeki bölümleri atacağım.
Lütfen oy ve yorum yapın. Buraya geri gelirken kitabıma ve emeğime saygı gösterileceğini düşünmemdi. Karşılığını görmek istiyorum.🙏🏼✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |