33. Bölüm

29. BÖLÜM

Öylesine Biri
nisanur_0n9nn

🌊🌊🌊

 

 

Gözlerimi açmamla yüzüme güneş ışıklarının vurması bir oldu. Dün gece görev bitmiş hemen Trabzon'a dönmüştük. Barlas'a ailesini ziyaret edeceğimizi söylemiştim ama iki hafta sonra İlayda'nın nişanı için tekrar gideceğimizi söylemişti.

 

Trabzon'a dönüp dinlenmek istediğini belirtmişti ayriyeten birlikte vakit geçirmek istediğini söylemişti.

 

Belimde sarılı olan kollarla yüzüm oluşan gülümseme büyüdü. Kollarının arasından çıkmadan arkama döndüm. Gözleri kapalı huzurlu bir uykudaydı.

 

O kadar yorulmuştuk ki dün gece Trabzon'a iner inmez eve gelmiş hemen uyumuştuk.

 

Bir elimle alnına dökülen saçlarını okşarken bir yandan da yanaklarına, alnına, çenesine küçük öpücükler bırakmakla meşguldüm.

 

Uyanmaması için sessiz ve yavaş hareketlerle kolları arasından çıktım. İçerisi çok sıcak olduğu için klimayı uygun bir ayara getirip odadan çıktım.

 

Barlas'ın koridoru zaten bir çok çerçeveyle doluyken şimdi çoğu yerde bizim fotoğraflarımız vardı.

 

İnce düşünceli olmasını seviyordum.

 

Mutfağa geçtiğimde çoğu eşyanın yerini biliyordum zaten bu yüzden zorlanmadan basit bir kahvaltı hazırlamaya karar verdim.

 

Buzdolabını açınca gördüğüm yumurtalarla istemsizce yüzük buruştu. Barlas'ta bende sevmiyorduk. Sütü ve bir kaç malzemeyi çıkarıp pankek yapmaya karar verdim. Yanında patates kızartması ve menemen de yaptım. Ben menemen yemiyordum ana Barlas seviyordu.

 

Ve tabii ki bir Karadenizlinin olmazsa olmazı çayı da yapıp salatalık ve domatesleri dilimlemeye başladım.

 

Salatalıkları dilimlerken arkadan belime sarılan kollarla yüzümde derin bir tebessüm oluştu. "Günaydın yavrum."

 

Yeni uyandığı için kalın çıkan sesi hoşuma gidiyordu. "Günaydın aşkım. Bak çok güzel kahvaltı hazırladım bize."dememle kollarını çözerek hazır olan tabakları, balkondaki masaya götürdü. Birlikte masayı hazırladıktan sonra çayları alıp yanına gittim.

 

"Bugün Sümela Manastırına gidelim diyorum?"demesiyle hızla kafamı salladım. "Oyy benum sevdaluğum Karadenizli mi olay?"dememle kahkaha attı. "Karadeniz çok güzel sevgilim ama ben bir İstanbulluyum."demesiyle güldüm.

 

Hani derler ya yedi kuşak İstanbullu. Barlas tam olarak onlardandı. Dedesi, onun dedesi, onunda dedesi diye uzayıp giden bir liste vardı ve hepsi İstanbulluydu. Bunu aylar önce e devletten soy ağaçlarımıza bakarken öğrenmiştim.

 

Tam konuşacağım sırada telefonumun sesiyle kalkıp mutfaktaki telefonunu aldım. Babamın aramasıyla daha fazla bekletmeden açtım.

 

"Efendim baba?"

 

"Umay'um güzel kizum nasilsun?"

 

"İyiyim baba sen nasılsın, gelemedim yanına?"dedim. Aslında yeni gelmiştik ama bunu belirtmek istedim.

 

"Bende iyiyum kizum. Çok özledum seni gel bugün yanıma."demesiyle bir an düşündüm. "Ha o uşağa da söyleyesun tanışmaya gelsun artık öyle uzaktan tanuşmayla olmaz."söyledikleriyle güldüm.

 

"Tamam baba birlikteyiz zaten."dedikten sonra hızla cümlemi tamamladım. "Kahvaltıya gelmiştim ona."her baba gibi tabii ki evlenmeden birlikte kalmamızı olumlu karşılamazdı. O yüzden sabah onun kollarında uyandığım detayını ört pas etmek en iyisiydi.

 

"Tamam güzelum bekleyrum."

 

Vedalaşıp kapattığımda Barlas'a baktım. "Babam seni tanışmaya çağırıyor."dediğimde başıyla onayladı.

 

"Tanışalım. Ayıp oldu ona da, ne kadar zaman geçti hâlâ adam akıllı gitmedim."demesiyle masadaki elini tuttum. "Bugün."dememle durdu.

 

"Hemen mi?"demesiyle yalandan kaşlarımı çattın. "Benumle vakit mi öldüreysun koçari?"dediğimde güldü bu halime.

 

Burnumdan öpüp "Sence?"diyerek ayağa kalktı. Masayı toplamaya başladığını görmemle bende kalkıp yardım ettim. Kısa sürede birlikte halletmiş ben hazırlanmak için aşağıya inmiştim.

 

Üzerime kahverengi uzun bir crop altıma da beyaz kumaş bir şort giymiştim. Ayakkabı olarak da rahat bir spor ayakkabı giyip hazırlanmıştım.

 

Abartı bir makyaj yapmadan maskara ve ruj sürüp hazırdım. Yazın makyaj yapınca yüzümde ağırlık var gibi hissediyordum. O yüzden olabildiğince sıcak havada az makyaj yapıyordum.

 

Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp Güneş gözlüklerimi aldım. Son olarak çantamı da alınca hazırdım.

Dışarı çıktığımda Barlas arabasının yanında beni bekliyordu. Oda benim gibi rahat giyinmişti. Altına beyaz keten pantolon, üzerine salaş krem rengi bir gömlek giymişti.

 

Arabaya binip yola çıktığımızda "Çok güzelsin" iltifatımı da almış içim mutlulukla dolmuştu.

 

"İstanbul'da kendi evin var mı?"dediğimde başıyla onayladı. "Var, Kilyos'ta. Şehirden uzak ama huzurlu. Gidince orada kalacağız."demesiyle onayladım. "Ama ben Defneyi görmek istiyorum."dememle güldü.

 

"Götüreceğim yanına merak etme."

 

Fotoğraflarda gördüğüm kadarıyla çok tatlı bir kızdı. Onunla tanışmak için sabırsızlanıyordum.

 

"İstanbul ve Cenk çocuğuma iyi bakıyordur umarım."derken Deniz'den bahsettiğimi bildiği için sorgulamadı.

 

"Bakıyorlardır. Bir ay sonra tatile gidelim diyorum?"demesiyle hızla ona döndüm.

 

"Ciddi misin? Nereye?"dememle bu heyecanıma güldü.

 

"Ciddiyim. Sen nereye istersen, yatta kalacağız. İstediğimiz gerde demirleriz."demesiyle gözlerim bu sefer kocaman açıldı.

 

"Gidelim tabii ki manyak mısın bu fırsat kaçar mı? Çalışmaktan imanım gevredi bir yıl. İzin alırım ben."dedim.

 

İkinci bir şokla "Oha senin yatın mı?"demekten kendim alıkoyamadım. Bu halime kahkaha atarken "Benim."demekle yetindi.

 

Sonra bir iç çekme sesiyle ona baktım. Bana bakıp tekrar yola odaklandı. "Şu gülüşün, bu hallerin. İçindeki o kız çocuğu... Her halinle özel ve bir o kadarda benimsin."demesiyle yanağına kocaman ve sesli bir öpücük bıraktım.

 

"Sen karşındaki kadına kendini değerli ve özel hissettirdiğin için o kadının o hallerini görebiliyorsun. Ve bunu çok çok hak ediyorsun."dememle dudağıma küçük ve hızlı bir öpücük bıraktı.

 

Sohbet ederek devam eden yolda birden güneşin gitmesiyle camdan dışarıya baktım. Gelmiştik ve Sümela'nın olduğu koca dağ güneşi engellemiş bir gölge oluşturmuştu.

 

"Geldik geldik. Çok uzun zaman oldu gelmeyeli."dememle güldü. "Daha önce bir kere gelmiştim."diyerek arabaya uygun bir park yeri bulup arabadan indik.

 

Başımı kaldırarak yukarıdaki görkemli yapıya baktım. Hogwarts'dan güzeldi.

 

Koridorlarda pelerini açılarak yürüyen bir snape görmekte güzel olabilirdi. Bu filmi neden Türkler çekmemişti.

 

Elimden tutulmamla bu düşüncelerimden ayrıldım. Barlas yürümeye başlamış bende peşinden ilerliyordum. Adımlarımı hızlandırıp yanına geldiğimde ona baktım. Normalde topuklu ayakkabı giydiğim için bu kadar mesafe yoktu ama şu an düz tabanda omuzuna gelebiliyordum.

 

Yememiş içmemiş boy uzatmış.

 

"Barlas dur!"

 

Bir anlık panikle bana dönmesi bu ani cümlemden dolayıydı.

 

"Bir şey mi oldu yavrum?"

 

"He yok. Fotoğrafımı çek."dememle rahat bir nefes aldığı gözümden kaçmadı.

 

Sümelaya çıkan merdivenlerdeydik ve poz vermek için güzel yerlerdi.

 

Verdiğim birkaç pozdan sonra Barlas'la da bir çok fotoğraf çekinmiştim. Koridorumda bulunan çerçeveler için iyi olabilirdi.

 

Evet Barlas'ın fotoğraflarımızı duvarına astığını gördükten sonra bende kendi evime bunu yapmaya karar vermiştim. Ve şimdi bile bir duvarın yarısı dolmuştu.

 

Merdivenlere baktığımda çoğu kişi bizim önümüze geçmişti. Barlas'la yalnız kaldığımızda elimden tutup kendine çekti. Dengede kalabilmek için ellerimi göğsüne yaslamış ona bakıyordum.

 

"Ne oldu Barlas?"dememle dudaklarıma küçük küçük peşpeşe öpücükler bırakmaya başladı.

 

"Beğeneceğini düşündüğüm bir şey almıştım. Onu vermek istiyorum."dediğinde bir eli hafif hafif cropumun açık sırtında, ürpertici bir şekilde dolaşıyordu.

 

Bir elinde ise küçük bir kutu vardı.

 

OHA EVLİLİK TEKLİFİ Mİ EDECEK?

 

Tabii içimden düşündüğüm fikirleri dışarıya yansıtmadım. Sakince bekledim.

 

Kutuyu açtığında içinden kızların seveceği bir şey çıkmıştı.

 

Bir kolye ama içine fotoğraf konulabilenden.

 

İçini açtığımda fotoğraf yerlerinde küçük bir kız çocuğu vardı. Fotoğrafta saçlarını kulağının arkasına atarken tatlı tatlı gülümsemeyi ihmal etmiyordu.

 

Küçük Umay'dı.

 

Yan taraftaki fotoğrafta ise küçük bir erkek çocuğu elini başına koymuş, yüzündeki tebessümle; kız çocuğunun olduğu yere bakıyordu. Bu da onu izliyormuş gibi durmasını sağlıyordu.

 

Küçük Barlas'tı.

 

Gözlerim hafifçe dolduğunda bu duygusallığım nedendi bilmiyordum. Ama benim için anlamlıydı.

 

Küçükken hiç birbirimizi görmemiş, yanyana gelmemiş insanlardık ve o küçük hallerimizi yanyana görmek çok tatlıydı.

 

"Barlas... Bu çok güzel."duyebilmiştim sadece. Bir eli yanağını okşarken kısık ama tok bir sesle mırıldandı.

 

"Küçükken de sana hayranmışım baksana. Haberim bile olmadan. Küçükken denizlere aşıktım. Sebebi seveceğimin deniz olmasındanmış meğerse."demişti.

 

Bense buna karşı bir şey söyleyemeden ona sıkıca sarılmıştım.

 

🌊🌊🌊

 

Barlasın bu haline gülerken o beni susturmaya çalışıyordu.

 

Şu an babamın evine gelmiştik. Barlas bir çok şey almıştı. Babamın tespih sevdiğini duyunca özel yapım bir tespih bile almıştı ama aklı hâlâ almadığı hamsilerdeydi.

 

"Umay gülme. Adam Karadenizli, balığı çok seviyor dedin. Hamsi alıp geleyim ben. Gözüne girmiş olurum. İlk izlenim önemli."

 

Ve ben en sonunda tutamamış kahkahayı basmıştım. Gözlerimden gelen yaşları silip "Of Barlas saçmalama. Aldın zaten bir sürü şey."dememle düşünmeye devam ediyordu.

 

Ben daha fazla beklemeden zile bastım.

 

Kısa bir sürede açılan kapıyla babamı gördüm. Kollarımı açarak içeriye girerken babam çoktan kolları arasına almıştı.

 

"Oy boncuğum benum çok özlemişum."diyerek sıkıca sarılırken bir kaç saniye sonra aklıma gelen Barlas'la geri çekildim.

 

"Barlas'ı getirdim sana."dedim neşeli çıkan sesimle. Heyecanlıydım. Çünkü babamla tanışması artık işlerin ciddiyetini gösteriyordu.

 

"Hoşgeldun delukanlu gel habuyana kapıda kalmayasun."diyerek sıcakkanlı karşılamasıyla Barlas'ı içeriye almıştı.

 

Barlas'a kötü bir şey diyeceğini düşünmüyordum zaten. Verdiğim kararları desteklerdi.

 

Ki karşısında serseri birini de getirmemiştim. Çok iyi mesleği vardı, kibardı, kültürlüydü, anlayışlı, sadık... Liste uzar giderdi.

 

Yatakta da iy-

 

Birden öksürmemle ikilinin bakışlarının bana dönmesiyle elimle yok bir şey anlamında işaret yaptım.

 

"Demek üsteğmensun bende askerliğimi Erzurum'da yaptum..."

 

Evet babam askerlik anılarını anlatmaya başlamıştı demek ki konu çok uzun sürerdi.

 

Onlar konuşurken bende mutfağa gidip bir tepsiye çay ve Barlas'la gelirken benim canım çektiği için aldığımız mozaik pastaları koydum. Salona girdiğimde babamla konuşan Barlas beni görmüş babama ufak bir bakış atıp ayağa kalkarak yanıma gelmişti.

 

Ben ne yapacağına bakarken o elimdeki tepsiyi almış ve ortadaki sehpaya koymuştu.

 

Bu haline teşekkür manasında gülerken o göz kırpmıştı.

 

Babama baktığımdaysa gözlerindeki onaylayan bakışlarıyla Barlas'a baktığını görmem sevinmem için yeterdi.

 

🌊🌊🌊

🌊🌊🌊

"Seviyor babam seni, onayladı."dememle Barlas yoldaki bakışlarını bana çevirip kısa bir bakış attı.

 

"Söyledi mi sana."demesiyle cıkladım. "Ben anladım."diyerek omuzuna helal olsun der gibi vurdum.

 

"Kaptın gül gibi kızı, hadi yine iyisin. Karadenizli bir adama kendini sevdirmek zor, kızını sevdiğini söylemek daha zor."dememle çapkınca güldü.

 

"Zor ya da imkansız yok yavrum."kekoya bağlamasıyla güldüm.

 

Kısa bir sürede eve gelince onun evine geçtik. Orada pijamalarım vardı zaten. Eve girince önce mutfağa gidip soğuk bir su içtim. Odaya gittiğimde Barlas üzerini çıkarıyordu. Bu halini görünce yanına gidip arkasından sarıldım.

 

Çıplak sırtına bir öpücük bırakıp parmak uçlarımda yükseldim. Ensesine ve omuzuna birer öpücük bıraktım. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde belimden tutarak önüne çekti beni.

 

Sert hareketlerle dudaklarıma yapıştığında memnuniyetle karşılık verdim. Elleri üzerimdeki cropu çıkarıp giyinme odasının bir köşesine atarken kısa sürede üzerimdeki sütyende onunla aynı yere ulaşmıştı.

 

Elleri göğüslerimde gezerken bacaklarımın altına dolana kolları beni kucağına aldı. Odasına girdiğimizde beni yatağa bırakıp uzaklaştı. Odanın perdelerini kapatırken güldüm.

 

"Aşkım kim görecek bizi?"dedim haklıydım bina yüksekti. Ve karşınızda sadece çarşaf gibi uzana deniz vardı. Kimse helikoptere binio camın önüne gelmediği sürece bizi görmezdi.

 

"Deniz bile görmesin seni."diyerek elleri şortuma uzandığında ona kolaylık sağlayıp çıkmasını sağladım.

 

Bir süre sonra ikimizde üzerimizde tek bir kumaş parçası bile yokken birbirimize sarılı halde nefeslerimiz birbirine karışmasını sağlıyorduk.

 

Defalarca tekrar olmuş her vuslatta birbirimize sıkı güçlerle bağlanmıştık.

 

Nefes nefese Barlas'ın göğüsünde uzanırken, Barlas hafif kalkarak ince örtüyü üzerime örttü. Evet sıcaktı ama terlemiş ve üşümüştüm.

 

Bu ince hareketi beni gülümsetirken dudağıma bıraktığı minik öpücükle ve hissettiğim yorgunlukla kısa sürede uyuyakalmıştım.

 

İstemediği bir şey gelirse insanın başına, korktuğu olursa mesela... Birlik olup üstesinden mi gelinirdi, yoksa ipler birbir kopar ayrılık mı doğardı...

 

 

 

SON

Bakın kitabı burada tekrar yayınlama sebebim Wattpadde emeklerimin karşılığını alamıyor oluşumdu. Düşünün 150 oy sınırı koydum okuyan 850 kişi 1 aydan fazla bur süredir hâlâ dolduramadım

Açıkça konuşayım burada da oy vote gelmezse bırakırım. Emeğine duyduğunuz saygıyı gösterirseniz sevinirim.

Takip etmeyi unutmayın 🍀

 

Bölüm : 07.11.2025 14:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...