
"Umay, sen otur ağır onlar. Diğerleri halleder."Hülya Hanım'ın sözleriyle ona hak vererek elimdeki vazoları bıraktım. Hanım dediğimde bakmayın kendisi iyi bir kayınvalideydi. Hiç magazinde anlatıldığı gibi biride değildi.
Barlasın ailesiyle aramızdaki tek sorun ki bu sorun sadece Mehmet Bey ve Hülya Hanım için geçerliydi, Barlas'ın mesleği ile ailesinin tavırları yüzünden olan sorundu.
Barlas'ı üzmüş ve mesleğine saygı duymamışlardı. Her ne kadar Hülya Hanım pişman olduğunu söylese de Barlas askerliği bırakıp şirketin başına geçeceğim dese daha çok sevineceğine adım kadar emindim.
Bugünse yarın için olan düğünümüzdeki son kontroller için gelmiştik. Ailem ve akrabalarım İstanbul'a gelmişti. Çırağan Sarayında olacak düğünümüz fazla gösterişli gibiydi. Ben başlarda istemesem de babaannem ve Hülya Hanım'ın ortak kararı beni ikna etmeleri sonucu orada yapacaktık.
Barlasta bende işlerimizden izin almıştık. Böylelikle bir kaç gün içinde her şeyimiz halledecektik. Barlas'ın bir ay sonrası için hazırladığı tatil planı balayımıza dönüşmüş düğünümüzü de bebeğimiz dolayısıyla İlayda'nın düğününden önce yapmış olacaktık.
Şu an son aksesuarları seçerken hangisi daha güzel durur diye vazoları masalara koyup bakıyordum ama gerçekten porselen ve mermer karışımı oldukları için ağırlardı.
"Bu rakı beyazı olanlar daha güzel bunlar olsun." Diyerek ilk baktığım vazoları gösterdim sonrasında yorulduğum için Barlas beni almıştı. Müzik seçme işi zaten İlayda ve abimdeydi, iki tarafın da müzikle en ilgili olan kişileri karar vereceklerdi.
Hülya Hanım ve babaannemin anlaşamadığı tek konu buydu sanırım. Hülya Hanım modern şarkı ve danslardan oluşan bir düğün isterken babaannem yörelerine sahip çıkarak horon oynanacağını söylemişti. Sonuca karar vermek için bana gelindiğinde ise tabii ki yöresel bir düğün tercih etmiştim.
Barlas... Onun fikrini sormuyorduk. Kendisi her şeye fark etmez diyip duruyordu. Benim karar verdiğim her şeyin kendisi içinde güzel olduğunu söylüyordu. Bana uyardı. Zevkime güveniyordum.
"Çok yoruldun mu bebeğim?"arabayı sürerken elimi avucunu içine alıp vir öpücük bırakmıştı. "Çok değil ama açım." Dediğimde yüzünde bir tebessüm oluştu. Bu aralar çok sık yemek yiyordum. Kilo almaktan korkuyordum ama kendimi de durduramıyordum.
Geçtiğimiz günlerde dayanamamış, annem, babaannem, anneannem hepsinin hamile resimlerini eski fotoğraf albümlerinden bulmuş ve bakmıştım. Hiç biride kilo almamıştı. Sadece karınları büyümüştü. Belki genetik olarak benimki de öyle olur diye kendimi teselli edip istediğim herşeyi yiyordum.
Kilo alırsam da yapacak bir şey yoktu, Barlas beni öyle de sevecek öyle de kucağında taşıyacaktı. Sonuçta tek başıma yapmamıştım bu bebeği.
"Ne yemek istersin peki?" sorduğu soruyla bir kaç saniye düşündüm. Ne isterdim sahi...
Dakikalar sonunda gülümseyerek "Karaköy böreği ve tavuk pilav." Dememle sessizce başını sallamış önce Karaköy börekçisine gitmiş büyük bir paket börek almış sonrasında sahil kenarında bir pilavcıdan nohutlu tavuklu pilav almıştık.
"Deniz kenarında yiyelim mi?" Dememle onaylamış arabayı bir otoparka park etmişti. Barlas arabasının bagajın gidince ne alacağına bakmak için yanına yaklaştım. Kamp sandalyesi ve masası çıkmasıyla güldüm. "Neye gülüyorsun bakalım?" Demesiyle omuz silktim. "Senin gibi birinin arabasından bunların çıkması şaşırtıcı." Dediğimde bagajı kapatıp burnumun dibine kadar girdi.
Ellerini belime atıp beni kendine çekince ellerimi göğsüne yasladım. "Nasılmışım ben?"biraz düşünür gibi yaptım. "Böyle havalı havalı dolaşan sanki en pahalı restoran dışında bir yerde oturmayan kapını bile adamları açan biri gibi..." Sessiz kalmasıyla aklıma gelen sinsilikle güldüm. Dudağımı dişlerim arasına alıp elimle göğüsünü okşarken fısıldadım.
"Ve tabii seksi." Elleri belimdeki tutuşunu sıklaştırırken yüzüme dikkatle bakıyordu. Sanki en derindeki tüm düşüncelerimi görmek ister gibi.
"Umay... Umay... Dua et hamilesin sana yumuşak davranmam gerekiyor dua et."dediğinde yalandan kaşlarımı çattım. "A-a canımı mı acıtacaksın yoksa. Eğer öyleyse şimdiden söyle yarın nikah masasında vazgeçip kaçayım."dediğimde güldü.
"Cık, senin canın acırsa benimki daha çok acır. Her ne için okursa olsun. Ama hızlı davranamamak, karnında bebeğimiz olduğu için şu an seni hızla eve götürüp sevişem-"açık açık konuşmaya başlamasıyla gözlerimi açıp elimi ağzına kapattım.
Tabii ki hâlâ arsız ve utanmazdım bu konularda ama ev dışında bunları duymak kalbime iyi gelmiyordu. " Hey... Sessiz olsana. Hem ben acıktım gidelim artık."dediğimde gülüp alnıma bir öpücük bıraktı. Sandalye ve masaları alıp elimi tuttuğunda sahil kenarında gidip sandalyeleri açtık.
İki yemeği de hızla yerken yanında istediğim ayranı da içiyordum. "Şaka maka yarın evleniyoruz."dediğimde elindeki peçeteyi masaya bıraktı.
"Aldım seni."diyio göz kırptığında bende yemeğini bitirmiştim. "Bende seni aldım."diyip omuz silktim.
"Konuşmak istediğim bir konu var."dediğinde ona döndüm tamamen şimdi birbirimize bakıyorduk. Dizlerimiz birbirine değerlendirme Barlas elimi avuçları içine almış yavaş yavaş okşuyordu.
"Evlendikten sonra istersen kendi soyismini de kullanabilirsin, tabii benimkinin yanında."dediğinde güldüm. "İsterim, beni ben yapan şeylerden biri Oflaz. O olmadan eksikmişim gibi hissederim. Ama seninkini de tabii ki kullanacağım. Umay Oflaz Sözer olacağım ben." Dediğimde elime bir öpücük bıraktı.
"İkinci bir konu da, benim maaşım ikimizin maaşı. Ama senin maaşın kendi maaşın. İstersen hiç bir harcama yapmak zorunda değil tamam mı? Bu konuda kendini kötü hissetmene ya da şartlamana gerek yok."
Benim için onun veya benim maaşım yoktu. Kendi maaşımı zaten seve seve ev ihtiyaçlarımız ya da herhangi bir eksiğimiz olduğundan kullanırdım. Sorun değildi benim için.
"Sorun yok, evleniyoruz sonuçta her şey ortak. O yüzden bende kendi maaşımla bir şeyler alırım."dedim. Her şeyi ona bırakmazdım. Rahat etmezdim öyle.
"Senin söylemek istediğin bir şey var mı peki?"dediğinde ne kadar söylemek istemesem de ne kadar düğünümüzden önce söylemek istemesem de yeni hayatıma hiç bir gizlim saklım olmadan girmek istiyordum.
"Köyde Cihan vardı ya, sadece arkadaşım demiştim. Yani benim için öyle ama... O beni..."devamını getiremedim ne diyecektim seviyor beni mi? Yüzüne karşı öyle pat diye söyleyemezdim.
İşin kötü yanı çağırmamama rağmen babaannem onu da düğüne çağırmıştı.
"Seviyor mu?" Sanki en başından beri biliyormuş gibi söylediği şeyle sessiz kalıp başımla onayladım.
"Neden söylemedin sana sorduğumda?"
"Ne diyecektim. Hadi söyledim diyelim sen ne yapacaktın?"dediğimde kaşları çatıldı. "Gebertecektim o şerefsizi."demesiyle dudak büzdüm.
"İşte bu yüzden söylemedim."dediğimde kaşları daha çok çatıldı. "O şerefsiz seni seviyordu, ben yanındayken seninle samimiydi. Ne yapmamı bekliyorsun dışardan gavat gibi mi duruyorum?"
Bu haline göz devirip ayranımdan bir yudum aldım. Sıkıntılı bir nefesle "Bak Barlas, evet belki bu durumda haklısın bilemem. Ama Cihan ben küçükken hep yanımdaydı, annem gidince, ben arkasından ağlarken. Bebeğimin bacağı koptu diye feryat figan ağlarken."
Dikkatle beni dinlemesinden güç alarak devam ettim. "Ona söyledim, birlikte olamayacağımızı sevgisinin bende o anlamda karşılığı olmadığını. O da bunu kabul etti ve biz arkadaş gibiydik. Bir kere bile bana farklı bir şekilde yaklaşmadı. Hem ben inanıyorum bir gün hayatına onu çok seven bir kadın girecek ve mutlu olacaklar. Belki aşkları köye destan bile olur."dediğimde sessiz kaldı.
Aklıma gelen şeyle kaşlarım çatıldı. "Sen nasıl öğrendin peki?" bildiğini anlamıştım zaten.
"Kendisi geldi. Anlattı. Sonra sana olan sevgisinin aslında geçmişten gelen bir bağlılık olduğunu gerçekten aşk olmadığını ve bunu bir kadına aşık olunca fark ettiğini söyledi." Dediğinde şokla gözlerine baktım.
"Aşık mı olmuş birine?" Heyecanlı sesimle güldü. Başını olumlu anlamda sallarken içim huzurla doldu. Mutlu olmasını istiyordum ve kendi için güzel bir aşk bulması mutlu etmişti beni. Gerçekten çok iyi bir insandı.
...
Sohbet muhabbetle geçen yaklaşık üç saatimizden sonra toparlanıp eve geçmiştik. Barlas Sözer malikanesindeyken biz, Sözerlere ait başka bir villada kalıyorduk.
Yarın düğünüm vardı ve tüm gün beni bulmayan heyecan şu an yerimde duramamamı sağlıyordu.
Heyecanla uyumaya çalışırken karnımdaki bebeğimin varlığıyla derin bir uykuya dalmıştım ta ki sabah İstanbul elinde çaldığı davulla beni uyandırana kadar.
...

Gelinliğimi giymiş hazırdım. Sade bir gelinlik tercih etmeye çalışmıştım. Diğer bütün gelinlikler perde gibi durduğu için hoşuma gitmemişti. Memnundum bundan. Karnım çıkmadığı için korseli bir model tercih etmiştim.
Gözlerimi öne çıkaran bir makyajdan sonra Barlas'ların gelmesini bekliyorduk.
Yaklaşık yarım saat sonunda herkes odadan çıktığında ve tüm asilliği ile Barlas girdiğinde bana hayranlıkla baktığını gördüm. Bu hoşuma giderken yavaşça yanıma geldi. "Çok güzel olmuş benim bebeğim." söylediği şeyle yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.
"Sende çok seksi olmuşsun sevgilim." Diyip göz kırptığımda derin bir nefes aldı. "Bugünün gecesi de var Umay, unutma." diyerek elimi avucuna aldı. Bir öpücük kondururken eli karnıma gitti. "Rahat mısın oğlu-"
Bir anda durup bana baktığında güldüm. "Kızsa doğduğunda sana trip atmasını söyleyeceğim." Bu dediğime güldüğünde elleri hafifçe karnımı okşayıp çekmişti. Buradan sonrası hızlıydı.
Bir anda kendimi nikah masasında bulmuştum. Nikah memuru geldiğinde resmi olarak evlenmemize çok az kalmıştı.
Heyecanla Barlas'ın elini tutarken o da güç vermek ister gibi sıkı sıkı elimi tutuyordu.
Konuşmalar yapılmış ve o soru gelmişti.
"Siz sayın Umay Oflaz, Barlas Sözeri eş olarak kabul ediyor musunuz?" Gülerek Barlas'a baktığımda bir anda masadan kalkıp kaçsam tepkisi ne olur diye bakmak çok isterdim ama bu işler şakaya gelmezdi.
Derin bir nefes alıp "Evet." Diye tabiri caizse bağırdım. Babama da yandan bir bakış attım adam kızının evlenmeye bu kadar meraklı olduğunu görünce kalpten falan gitmezdi umarım.
"Siz sayın Barlas Sözer, Umay Oflaz'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?"
Hiç bekleden gelmişti cevap "Evet."
Nikah şahitlerin sorulan sorular ve evet benim şahidim İstanbul, Barlas'ın ki Cenk'ti. Ne ara bu ikisi bu kadar yakın olmuştu bilmiyorum ama dün gece de birlikte son hazırlıkları falan yapıyorlardı. Haberim olmadan benim kankamla daha çok kanka olmuştu
Ve sonrası koca sarayı dolduran alkışlar.
"Bende sizleri Belediyemizin bana verdiği yetkiyle karı koca ilan ediyorum."evlilik cüzdanını alıp bakarken bununla ne yapacağımı düşünüyordum.
Birden İstanbulla göz göze gelince bir kaç şey diyordu. Dudaklarını okuduğumda ayağına bas dediğini görmemle göz devirdim. Nerede saçma adet İstanbul orada. Yine de bastım. Barlasın yüzünde mimik oynamazken bana döndü.
"Çok yaramaz bir karım var."diyerek beni öpmek için dudağıma yaklaştığında hızla "Babam var."dedim. Zaten bu aralar asabiydi şimdi olmazdı.
Dudakları alnımı bulduğunda derin bir nefes aldım evliydim.
...
Şu an Barlas'la masada oturmuş oynayanları izliyorduk. Tabii başta klasik bir müzikle dans etmiştik, horon da oynamayı ihmal etmemiştim. Ki beni burada en çok şaşırtan şey Barlas'ın tarafının da horon oynamayı bilmesiydi.
Yani modern düğün isteyen Hülya Hanım bile hororondaydı bir ara.
Sonrasında yorulmuş masaya gelmiştim. "Annenler falan horon oynamayı nereden biliyor?" Barlas'a sorduğum soruyla belimde olan eli hafif hafif sırtımı okşuyordu.
"İki gündür ders alıyorlar." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. "Hülya Hanım bu kadar ince düşünceli miydi?"dediğimde omuz silkti.
"Ayarlamış her şeyi topladı herkesi. Öğrendiler."dediğinde kötü bir kayınvalidem olmadığını anlamıştım.
"Barlas."
Onaylayan bir mırıltı çıkardı.
"Acıktım ben."gözlerini bana çevirdi alnımdan öpüp yerinden kalktı. "Gel. Yemek ayarladım ben."Biz gelin odasına giderken İstanbul'da bizimle gelmişti. İçerdeki koltuğun rahatlığıyla ayağımdaki topukluları çıkarttım.
"Hamileyken onları giymek zararlı değil mi?"omuz silktim Barlas'a. Vazgeçemezdim bunlardan. Bir kaç dakika sonra Cenk elinde pizza kutularıyla gelince yerimde dikleştim. Gerçekten çok açtım.
İlk iki kutuda karışık pizza görünce dudaklarımı büzdüm. Barlas başka bir paketi önüme koyarken "Mantarsız."dedi. Tebessüm ederken pizzayı yemeye başladım.
"Yoruldum ya!"diyen isyanımla hepsi güldü. İstanbul'a dönüp "Siz ne zaman evleniyorsunuz?"dedim.
Sorumla birlikte İstanbul dudak büzdü bilmiyorum der gibi. Cenk'te onunla aynı şeyi yapınca yadırgamadım. İkisi de evlilik insanı değildi zaten. Ömürlerinin sonuna kadar birliktelikleri olup evlenmeseler şaşırmazdım.
Yemeklerimizi yiyip tekrar asıl alana dönünce babam Barlas'ı zorla horona dahil etmişti. Üzerinde siyah kumaş pantolon ve vücuduna özel dikilmiş gibi duran beyaz gömleğiyle omuzları ihtişamla dururken gece sevişeceğimizi bilmek içimi rahatlattı.
Evet arsızdım. Özellikle hamilelikte daha fazla arsızlaşmıştım ama neden olmasındı.
Birden karşımda gördüğüm Cihanla yanına ilerledim. Beni gördüğünde ayağa kalkıp kollarını açtığında sarıldım. "Oyy benim cadım evleniyor mu?" Bu dediğine gülerken ayrıldı. Yanında oturan kadını gösterdi. "Gizem, kız arkadaşım." Dediğinde yüzümdeki tebessümle kıza baktım. Elimi uzatıp "Hoşgeldin, Umay bende." Dediğimde sempatiyle karşılık verdi.
Onların yanından ayrılıp lise arkadaslarımın olduğu masaya ilerledim onlarla da sohbet ettikten sonra zaman hızlı geçmiş ve eve gitme vaktimiz gelmişti.
Babamların bir kaç saat sonra uçağı vardı Trabzon'a döneceklerdi onlarla vedalaşınca en son babaannem kalmıştı. "Oy şu dünyada senun da Mürüvvetinu gördum ya şükürler olsun rabbime." Dediğinde sarıldım.
"Ha bizim zamanumuzda düğünden sonra gece ne olacağuni anlatirlardu bize ama sen zaten hamile kalacak kadar pek bir bilgilisun maşallah."diyince sessiz kaldım. Her seferinde başıma vuracaktı bunu tanıyordum onu.
"Ha karnundaki uşağa iyi bakasun hadi Allah'a emanet."diyerek taksiye binmişti. Sürekli Uşak diyip duruyordu bebeğime kız olursa hepsine trip attıracaktım.
Ablam ve abimlerle de vedalaşınca Barlas'ın evine doğru yola çıktık. Malikane dışında bir rezidansta evi vardı. Buraya ilk geldiğimiz gün götürmüştü. 1+1 çok tatlı bir evdi.
Kısa sürede gelince dairenin olduğu kata çıktık. Ayaklarım ağrıyordu artık. Nihayet eve girince Barlas'ın yardımıyla yatak odasına geçtik. Ben gelmeden Barlas benim içinde buraya kıyafet almıştı o yüzden giyebilecek bir şeyler vardı.
Giymesek güzel olurdu.
Aklımdaki düşünceyle başımı sağa sola salladım. Barlas gelip gelinliğimin arkasındaki fermuarı açınca gelinlik üzerimden düştü. Göğüs dekoltesinden dolayı sütyen giymediğim için şu an sadece üzerimdeki tangayla duruyordum.
Barlas'ın sesli iç çekişinden sonra kolları arkamdan tüm vücudumu sardı. Bir kolu tamamen göğüslerimin altından sarılıyken diğeri karnımın üzerindeydi duruyor hafif hafif okşuyordu.
"Umay... Umay... O kadar güzelsin ve farkındasın ki. Sen adama kafayı yedirtirsin."dediğinde kıkırdadım.
Boynuma bir öpücük bırakıp dolaba yöneldi benim kıyafetlerimi es geçip kendi tişörtlerinden birini alıp giydirdi.
Elimden tutup yatağa giderken ikimizde uzandık.
Sevişmeyecek miyiz-
Yine içimden düşünürken cevap Barlas'tan geldi. "Sevişmek mi istiyor karım?" Diye alayla konuştuğunda omuzuna vurdum. Utandırmaya çalışıyordu.
İşe yarıyor muydu?
Hayır.
Ayaklarımı uzatıp baktım. Kızarmıştı. Gerçekten ilk kez bu kadar topukluyla zorlanmıştım.
Ayaklarım şişmiş miydi?
Kaşlarım çatılırken telefonumu Ali araştırdım. Hamilelikte bacak ve ayaklarda şişmeler normal diyordu. "Neye bakıyorsun güzelim?" Barlasın yan taraftan mırıldanmasını duyunca ona çevirdim bakışlarımı.
"Ayaklarım şişmiş, normal mi diye baktım." Dediğimde devam etmemi bekler gibi bakıyordu. "Normalmiş." Dediğimde başını salladı. Bir kaç saniye sonra ayaklarımı kucağına çekince sorgular gözlerle ona baktım.
O ise bunu umursamadan ayaklarıma masaj yapmaya başladı. İyi gelmediğini söyleyemezdim. Çok iyi geliyordu. Dakikalarca hiç bıkmadan usanmadan masaj yaptı.
En sonunda dayanamayıp yerimde doğruldum. Bu defa sorgular gözlerle bakan kişi oydu.
Yavaşça yanıma yaklaşıp bir elim çıplak göğüsüne gidip okşarken çenesine küçük bir öpücük bıraktım.
Bir eli belimi sararken hareketsiz kalmaya devam etti. Bense öpücüklerime...
Çenesine, boynuna, köprücük kemiğine, göğsüne... Derken beni bir hamleyle kucağına oturttu. Şu an onun üzerinde duruyordum. "Artık hazırlandıralım."diyerek üzerimdeki tişörtü çıkardı. Gözleri anbean kararırken güldüm.
Elim yavaşça vücudunda dolaşırken yavaş yavaş dolaşıyordu. Boynu, göğüsü, karın kasları, adonisleri ve birden dokunduğum yerle derin bir nefes aldı. Ve birden kendimi altında buldum.
Bordo bereli diye mi çok hızlı hareket ediyordu bu adam.
Önce karnıma öpücüklerini sunarken bir kaç saniye okşadı. "İyi geceler kızım veya oğlum." Dediğinde derin bir nefes aldım. Hareket et be adam!
Dudaklarımızı birleştirmesiyle hızla karşılık verdim. Dilini işin içine katınca kısa bir süre sonra dudakları tüm vücudumu dolaşmaya başladı.
Her zaman olduğu gibi dudakları önce aylar öncesinden göğüsümde kalan dikiş izlerinde dolandı. Sonrasında bir eli sağ göğüsümdeyken, sol göğüsüme attığı dil darbeleriyle vücudum istemsizce gerilip yukarı kalktı. Benim bu hareketimle vücutlarımız birbirine tamamen temas ederken vücudunun gerildiği hissettim.
"Öldüreceksin beni."iç çekip konuşmasıyla ellerim saçlarına gitti. Tabii o bu hareketime aldırış etmeden tek eliyle bileklerimi tutup başımın üzerinde sabitledi.
Kollarımı çekmeye çalışırken "Saçlarına dokunmak istiyorum." Dedim sadece. "Bekle biraz." Diyerek kaldığı yerden devam ederken hâlâ kollarımı çekmeye çalışıyordum.
Ve tabii bu güzel anımızda hiç olmaması gereken bir şey oldu.
Birden midemin bulandığını hissederken gelip geçicidir diye düşünüyordum ama hamileydim. Ve hiç gelip geçecek gibi durmuyordu.
"Barlas..." Konuşmaya devam ederken kusmamak için derin bir nefes aldım.
Barlas bu cümlemi farklı anlamış olacak ki bir eliyle kalçamı sıktı. Başka bir zaman hoş karşılayabileceğim şeyler şu an hiç sırası değildi. Zira biraz daha beklersen kusacaktım.
"Midem."dediğim an başını kaldırıp bana baktığında derin derin nefesler aldığımı gördü. Hızla kalkıp beni de destekleyerek kaldırırken odada ki banyoyay girdim koşarak. Tam zamanında yetişmiş olmanın sevinciyle kusarken kendimi sıktığım için karnım acımaya başlamıştı. Barlas bunu anlamış gibi bir eli karnımda bir eli saçlarımdaydı.
Sırtımı göğüsüne yaslıyken asla -git midem bulanır- triplerine giremezdim oraya o bebeği o koymuştu çekecektir her halimi.
Nihayet rahatlayınca arkama yaslanıp başımı Barlas'ın omzuna koydum. Alnımdan öpüp "İyi misin, kötü hissediyorsan hastaneye gidelim." diye endişeli konuştuğunda başımı olumsuz anlamda salladım.
"İyiyim. Bizim bebek yaramaz çıktı."dememle güldü.
Yardımıyla ayağa kalkıp yüzümü yıkarken ve dişlerimi fırçalarken o odaya geçmişti.
Bende odaya girdiğimde benim için aldığı Victoria's Secret pijamalarımı giymeme yardımcı oldu. Kendisi de yanıma yatarak beni göğsüne "Sevişmeyecek miyiz?" Diye sordum ağzımı tutamayıp. Bu sorumla kahkaha atarken "Uyu güzelim uyu." Demesiyle göz devirdim.
Dalga geçilecek bir şey söylememiştim.
Ondan ayrılık yatağın diğer köşesine gittim. Bir kaç saniye sessizlik oldu. "Yavrum küstün mü?"sorusuyla tuhaf bakışları attım. "Niye küseyim. Sıcak o yüzden burada yatmak istiyorum. Sende gelip bana sarılma burada uyuyacağım." Diyip bir yüz üstü yattım. Bir bacağımı kendime çekerken bir kolum yastığın altındaydı.
Nede olsa son yüzüstü yatışlarımdı.
🌊🌊🌊
Selam, bir önceki bölüm koyduğum sınır geçilmedi, hadi vote geçmedi anlarım da yorum bile mi yapamıyorsunuz anlamıyorum okuyan 100 kişi 2'şer yorum yapsa 200 yorum yapıyor.
Neyse yine de yorumlarınızı bekliyorum.
Sizce bebek kız mı erkek mi?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |