
Evet yeni bölüme hoşgeldiniz umarım hoşunuza gider,ilk bölümlerde pek ayrıntıya girmem ama diğer bölümler de baya eğleneceksiniz! Neyse size keyifli okumalar dilerim umarım keyif alırsınız!
2 gün sonra Barın'dan
Her seferinde kendime soruyorum, hiç bir insandan bu kadar nefret ettin mi diye? Ama her seferinde hayır diyorum. Hiç bir insandan bu kadar nefret etmemiştim. Yaşar ışık, adeta ezeli düşmanım olmuştu. Sadece oda değil, onun kanından olan herkes. Şimdiki hedefim yaşar değildi. Onu öldürürsem bu onun kurtuluşu olurdu. Ona işkence etsem daha ilk saatte geberip giderdi. Evet ben onu değil onun kızını geberteceğim ve ona sonsuz bir acı yaşatacağım. En azından kalan son ömründe.
Önümde duran dosyalar sinir mekanizmamı canlandırıyordu. O herif ve kızı mutlu mesut yaşarken ben burda nerdeyse boğuluyordum.
Elbet onlardan bununda hesabını soracağım.Babamı benden alarak hayatımı nasıl mahvettiklerinin hesabını onlara keseceğim!
Ani sinirlenmemle dosyaları kenara savurdum.Gelen hafif ürkme sesi ile karşımda duran Sehran'ı fark ettim. Ne zamandır bu odadaydı?
"Abi korkutun"
Sinirlenince damarım görünürdü, ellerim sinirden titrerdi ve bunun nedeni etrafa her an zarar verebilirimdi. Derin nefes almam gerekiyordu. Sakinleşmem gerekiyordu.Sehran sevdiğim bir insandı ve onu korkutmak asla istemem. Benden tek korkması gereken insan Neva Ecer'di.
"Íyiyim Sehran" hayır değildim. O adamın ve kızının hayatını mahvetmedende olamayacaktım. Bunu oda biliyordu, iyi olmadığımı biliyordu. "Abi istersen kahve söyleyeyim" dağıtım dosyaları topluyordu."Istemez" amacım terslemek değildi. Neyseki beni anlayan tek insandı alınmadı. "O zaman kalk biraz hava alalım, böyle giderse kafayı yiyeceksin" ben zaten kafayı yemiştim. Ben küçük yaşta babasız kalarak yemiştim. Gözlerimi kapattım. " Sehran, spor salonuna gidelim" birşeyleri yumruklamam gerekiyordu.
Önünü düzeltip bana kapıyı gösterdi. "Gidelim abi" yavaşça çıktım kapıdan. Ne kadar içim öfke patlaması yaşarsa yaşasın bunu dışarı
göstermemeliydim. Çalışanlarım bana ürkek bakışlar atıyordu, ama yapacak bir şey yoktu. Canım yanarken dışarı gülemezdim.
Şirketten sehran ile çıktık, şoförüm Utku beni görünce hemen kapımı açtı. Ona baş selamı vererek bindim araca. Bizimle birlikte diğer on araçta harekete geçti. Güvenliğim için malesef bunlar önemliydi. Birde üzerine düşmanlarım varken.
Çalan telefonumla içimden dediğim şeye lanetler okudum. Atay piçi beni arıyordu.Açmasam benimle uğraşırdı ve benim ona zamanım yoktu. "Ne var?" Diye açtım. Konuşma hemen bitse iyi olurdu. " Deponu bastım diyecektim" siktir. " Hangi depom?"
Diye bağırdım aniden. "Ne bilim ben? Depolarından biri" gerçekten çok açıklayıcı olmuştu. "Atay hangi depom?" Bu sefer,kesin ve net konuştum. " Basmadım şaka şaka" sinirden gülebilirdim ama aklım başka şeyle meşguldü.
"Atay ne istiyorsun?" Ne zaman bitecekti konuşma merak ediyorum. "Uzun süredir çatışmıyoruz! Canım sıkılıyor? Adamlarını alda gel bak çatışmak için mükemmel bir yer biliyorum" telefondan gelen mesaj sesi, telefonu kulağımdan ayırmama sebep olmuştu. Bana ciddi ciddi bir yer atmıştı.Ondan nefret ediyorum! Onunla düşman olma sebebim onunla çatışmaya girmemdi, o günden sonra beni bırakmadı zaten. Sebebi ise güzel çatışıyormuşum. Aptal herif! Düşmanım azmış gibi birde bu çıkmıştı.Geçen seneye lanet olsun!
"Atay delirtme adamı siktir git!" Diyerek kapattım telefonu. "Abi geldik" Utku'nun kapımı açması ile indim araçtan. Bana ait olan spor salonuna doğru ilerledim. Ceketimi ve kravatımı Sehran'a vererek elime güreş eldivenlerini geçirdim. Karşımda duran kum torbası oymuş gibi vurmaya başladım. Nefretimi kusuyordum adeta. Ama yinede iyi gelmiyordu. Ona vursamda geçmezdi öfkem. Geçmezdi. Bu öfke nasıl anlık değilse bir anda geçemezdi.
"Abi yenge arıyor"
Kafamla açmasını söyledim, yumruk atmaya devam ederken." Efendim yenge" bir yumruk daha.."Barın mı? Şu an kum torbası ile savaşıyor" artık her yerim terlemeye başlamıştı." Abi yenge düğün ne zaman olacak diyor" diyen Sehran karşı tarafı dinlemeye devam etti." Gelinlik seçecekmiş şimdiden seçmeliymiş" yumruk atmayı kesmiştim artık. Kendimi ilk defa bu kadar zorlamıştım. Nefes alamıyordum,kalbim buna izin vermiyordu.
"Yarın akşam"
Eldivenleri çıkarıp kenara attım. Askılıkta duran ceketimi üzerime geçirip kravatı takmaya başladım. Sehran ise telefonu kulağından uzaklaştırmak ile meşguldü.
"Abi yenge bu şimdimi söylenir diyor? Yarına kadar gelinlik bakmakla zaman kaybedecekmiş" Gözlerini kısarak söylemişti.Aydan düğünü yarın akşam yapmama sinirlenmişti. Ona hak veriyorum,ama ona artık sözümü tutmam geriyordu. 3 yıldır nişanlıydık ve düğünün yarın akşam olmasına ne kadar sinirlensede buna sevindiğine adım kadar emindim. Bunu benden çok istiyordu. Bunuda en çok o hakediyordu. Benim tek destekcimdi hep yani sehran'dan sonra.
"Sorun olmaz,ona her şekilde güzel olacağını söyle"
Diyerek onu Aydan'la başbaşa bırakarak çıktım salondan. Eve gidip biraz dinlenmem gerekiyordu. Kalbim beni fazlası ile zorluyordu.
Salondan çıkmam ile dağılmış kafam kendine gelmiş gibi yine o kızı gözlerimin önüne getirmişti. O kızın hayatını mahvetmeden zihnim dağılmayacaktı. Hem sinirim geçer kalbim artık rahatlardı. Huzura kavuşurmuyum bilmem ama kalbim kesin rahatlardı.
Utku yine beni hazır olda bekliyordu. Beni görünce ceketi ile önünü kapatıp kapıyı açtı bana. Arabaya binice Hemen şoför koltuğuna geçti. "Nereye abi?" Ona baktım "eve, bugünlük yeter" uyuyamazdım, geceler bana zehirdi bu yüzden. Kavuslarım bitmezken olmazdı. Geceler bana haramdı. Hemde adi herifin teki yüzünden. Gözlerim sürekli camdan dışarı bakıyordu. Babası ile gezen çocukları görüyor,daha çok boğuluyordum.
Kafamı kaldırıp derin bir nefes aldım.
"Abi iyi misin? hastaneye gidelim mi?"
Utku'nun konuşması dikkatimi ona vermemi sağlıyordu. En azından biri ile konuşurken anlık unutuyordum herşeyi. Ama tek sorun anlık olamasıydı. "Sağol utku iyiyim,gerek yok" gözlerim yine yolda giden insanları buldu.Sakinleşmem gerekiyordu. Sakinleşmek benim için zordu. Yeryüzüne gelmiş bir çok şeye sinir oluyordum çünkü.
Açılan kapım ile gediğimizi anlamıştım.Eve girip selam vermeden girdim içeri.Sadece biraz uyumam gerekiyordu. Tabi zehir olmazsa. Üzerimi çıkarıp rahat bir eşofman takımı giydim. Kafamı yastığa dayadım, gözlerim tavandaydı. Kolumu başımın altına koydum. Gözlerimi kapattım, uyuyamıyordum ama iyi gelmişti. En azından bugün uyumam gerekiyordu. Yarın düğünüm vardı,ama ne hikmetse ben mutsuzdum. Çünkü o hala yaşıyordu. Düğünden sonra hayatını mahvedeceğim!!
Ne zaman uyudum ne zaman uyandım hiç bir fikrim yoktu. Ama kâbuslarım yüzünden uyuduğum her anı hissediyordum. Lanet bilim adamları rüyalar 7 saniye görülür diyordu ama benimki ömürlük gibiydi. Kâbuslarım son bulacaktı. O kadın ölecekti ve o adamda benim acılarımı çekecekti! Hatta en beterini!
Ben nefes alamıyorsam oda alamayacaktı.Ben her gün ölürken oda ölecekti.
Bugün şirkete gidip son işlerimi halledecek sonra düğün için ayarladığım yere Aydan'ı alıp gideceğim. En azından o mutlu olmalıydı.Beni düşünen ve sahiplenen biri olarak benimle sadece o olabilirdi. Ancak böyle mutlu olurduk.
üzerimi giyinmiş vaziyette çıktım odadan. Sehran beni her zamanki gibi aşağıda bekliyordu. "Özlem çıktımı?" Sorumu duyunca düşündü önce " Çıkmış olması gerek" yine erkenden çıkmıştı. Özlem küçük kardeşimdi, ve benden nefret ediyordu,babamın katilini öldürmeden benimle konuşmayacaktı. Ablasının intikamını almadan oda benim gibi rahatlayamacaktı. Anlar gibi kafa sallayıp çıktım evden. Bu ev bize her gün zehir oluyordu. Düğünüme de gelmeyecekti. Biliyordum.
Bahçeye çıkıp, beni bekleyen araca ilerledim.Utku selam vererek açtı kapıyı. Oda yerine geçince dikiz aynasından bana baktı. "Şirkete mi abi?" Diyerek çalıştırdı arabayı,bizimle birlikte hareket eden araçlar da ardımızdan geliyordu hemen,Sehran arkamdaki araçta olmalıydı. "Evet" diyerek dirseğimi yaslayıp elimle çenemle oynamaya başladım. "Abi hayırlı olsun bugün evleniyormuşsunuz,Aydan Yengem kim bilir nasıl sevinmiştir." Uğurda dönmeden cevap verdim" üç yıl beklettim onu, bu kadarı yeter. Ona sözümü tutma zamanı geldi " zaten gelmişti. Hiç bir kadın bu kadar beklemeyi haketmezdi. Ama o bekledi beni. Benim kendime gelmemi.
Aydan'ı en zor anımda tanımıştım. Birine ihtiyacım olduğu vakitte. Bana o an o kadar iyi geldi ki. Beni mutlu etmeyi başarmıştı. Güldüğümü hiç görmedi ama içimden güldüm ona. Beni anladığını"sen içinden de olsa gül "demişti. Işte o an
dedimki,benimle evlenecek tek kadın sen olmalısın diye. Üç yıl geçti ama ben bu akşam ona sözümü tutuyordum. Üç yıl bana kendime gelme sürecim olmuştu. Ama hala tam geldim sayılmazdı. O adam acı çekmeden de olmayacaktı.
Araba şirketin önünde durunca Utku kapıyı açmadan önce indim araçtan. Bugün çabuk bitmeliydi,bu düğün çabuk bitmeliydi ki,o adamı ve kızının hayatını hemen
mahvedebileyim. Şirkete girince bana selam veren çalışanları görmezden geldim. Kimse ile samimi olmak istemiyordum. Benden verecek o samimiyeti çoktan almışlardı. Odama girdim,Bugün işlerim azdı, şimdilik.
Sehran'a düğün salonunu kontrol etmesini mesaj olarak atıp masama geçtim. Artık zaman da benim düşmanımdı. Her geçen gün beni nefretle besleyen oydu. Elimde bugün ki işlerle ilgili dosyalar vardı. Bazı mallar eksilmişti. Atay seni sikik herif! Depomu basmıştı! Her şey yetmiyormuş gibi birde otur bununla uğraş! Sinirle diğer dosyaya geçtim.
Arada gözlerim saate gidiyordu. Zaman garip bir şekilde hızlı akıyordu. Aydan hazırlanıyor olmalıydı. Ben ise sadece buraya getirdiğim takımı giyecektim. Hazırlanıp sevinecek halim yoktu. Gözlerim odada gezinirken, yerde duran fotoğrafı fark ettim. O adamın kızı. Ayağa kalktım ellerim fotoğrafa gitti. Katlanmış fotoğrafı elimle düzeltim.
Gerçekten çok masum bakıyordu. Üzgünüm, o adamın kızı olmak senin suçun değildi. Ama bunu kendi,en önemlisi kardeşimin vicdanı için yapmak zorundayım. O an çalan kapı ile fotoğrafı cebime koydum. "Gir" bu sekreterdi,Odanın ortasında öylece duran beni gördüğünde ne kadar şaşırsada belli etmemeye çalıştı.
"Barın bey,Aydan hanım aradı sizi beklediğini söylememi illeti"
"Tmm çıkabilirsin"
O çıkınca fotoğrafa son kez bakıp masaya koydum. Ardından kanepede duran takımı alıp odamda bulunan giyinme odasına girdim. Artık her şey bitiyordu. Önce düğün sonra, Yaşar ışığın hayatı. Kol saatime baktığımda saatin artık yaklaştığını anladım. Kravatımı bağlayıp çıktım odadan, şirketteki çalışanların çoğu düğün için erkenden çıkmıştı. Onlara izin vermiştim nede olsa bu şirkette ve bende emekleri vardı.
Şirketten bir kaç adamımla çıkıp, beni bekleyen Utku ile ayrıldım oradan. Aydan beni bekliyor olmalıydı. Kim bilir nasıl heyecanlıdır.
Onu dünyanın en mutlu kadını yapacağım. Ben mutlu değilim ama o olmalıydı. Ellerimi hafif oynatarak rahatladım. "Ne kadar var?" Sabır da bazen bir yere kadardı " Sehran yakın olduğunu söyledi ama önce yengeyi alıyoruz değil mi abi?" Kafamla onayladım onu "Evet utku, önce Aydan'ı alalım birlikte geçeriz"
Çok olamamıştı konuşmamın üzerinden. Iki dakika sonra Aydan'nın yanına varmıştık.
Utku arabadan çıkıp ona kapıyı açmıştı.Yanıma binmişti, güzel olmuştu. Bana gülümsüyordu.
"Heyecanlı mısın?" Gülümsemeden edemiyordu. "Evet" diyebildim sadece. Bana yaklaşıp kafasını göğsüme koydu.Düğün salonuna kadar öyle gittik. Elleri ellerimde başı göğsümde. Beni gerçekten seviyor gibiydi. Oda benim değerlim di.
Utku haklıydı, düğün salonu fazlası ile yakındı.Araba durmuştu ama hemen inemedik çünkü magazinciler arabayı sarmıştı. Arka araçlardan inen korumalar magazincileri uzaklaştırınca, önce kendim inmiş sonra Aydan'ı indirmiştim. Bana sorulan saçma sapan sorulara cevap verecek zamanım yoktu.
Salona girdiğimde misafir sayısının az olduğunu fark ettim. Neyse ki Sehran beni tanıyordu da ne kadar kişi çağrılması gerektiğini biliyordu. Aydan'nın elini tutarak nikah masasına kadar yürüdüm. Herkese sadece baş selamı verdim. Hekres benim çok konuşkan biri olamadığımı biliyordu. Sorun etmediler.
Gözlerim salonda oturanlara bakarken, Atay'ın bana içki bardağını kaldırıp içtiğini gördüm. Bu adamı kim getirmişti. Bunun hesabını Sehran'a soracağım! "Iyi misin sen?" Ayda sinirlendiğimi fark etmişti "evet" nikah memurunun masaya gelip oturması ile dikkatimi şimdilik ona vermeliydim. Önündeki dosyaları incelemeye başlamıştı.Hadi be adam alt tarafı bir dosya!
Nikah memuru dosyaları incelerken, kaşlarının çatıldığını fark ettim. Az daha nikaha başlamazsa şimdi gırtlağına yapışacağım.
"Bu evlilik gerçekleşemez" Ne diyordu bu adi herif! "Kiminle evleneceğimi sanamı soracağım! " Elimle masaya vurduğum için Aydan'da dahil salondaki çoğu kişi ürkmüştü. Atay iti hariç!
"Efendim siz zaten evlisiniz" Ben şok geçirirken, gözlerim kalabalıktan gelen sese yönelmişti. Salona gözlüklü bir bayan girmişti. Bize doğru yürüyordu. Bu kadında neyin nesiydi? Benim olduğum yerde bu cesaret nerden geliyordu?! Kırmızı elbisesi ile bize doğru yürüyordu. Adımları sert ve acımasızdı.
Yürürken gözlüğünü çıkarması ile yumruğumu sıkmam aynanda olmuştu. Neva?! O adamın kızı ayağıma gelmişti! Ayağa kalktım, bunu neden yaptığımı bilmiyorum.
"Barın ne oluyor?" Aydan'ı nerdeyse duymuyordum bile.
"Merhaba kocacığım" ağzından çıkan kelimeyi benim için kullandığına emin olmak için gözlerine baktım,bana bakıyordu.
Bana bakan gözleri Aydan'ı buldu. Ona baktığını fark eden Aydan benim ardımdan ayağa kalktı elimi tuttu.
"Yanındaki o kadında kim?"
Diyerek biraz daha yürüdü.
"Yoksa beni aldatıyor musun?" Bu kadın ne diyordu?!
Ne saçmalıyordu? Salondaki yaygarayı bile duyamıyordum. Gözlerim alev saçarak ona bakıyordu sadece.
Kafanız bayağı karıştı biliyorum. Ama bir sonraki bölümde Nevadan okuyacak ve nasıl İstanbul'a geldiğini hangi cesaretle Barın'ın karşısına çıktı öğreneceğiz.
Oy verip bol bol yorum yapmayı unutmayın, siz yorum yapın ki bölümleri daha hevesle yazayım.. bu sayede bölümler daha hızlı gelir.
Hoşçakalın!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |