
Bazen insan gerçekten saçma kararlar alabiliyormuş. Sanırım bende artık onlardan biriyim. Aslında çok önceden aldığım bir kaç tane en saçmasından kararlar vardı. Önemli olan onlardan ders almaktı ama ben ders almıyor gibiydim. Yada almak istemiyorum.Çünkü hayat zaten fazlası ile sıkıcıydı.
Gençliğimde tek yaptığım uyumak,uyanmak,okul,adam dövmek. Herşey bundan ibreti, bazen saçma kararlar hayatınıza eğlence katardı. Bu yüzden içinizden ne geliyorsa onu yapın zaten içinizden geçen herşey sizi genelde bok yoluna götürürdü. Benim şimdiki yaptığım gibi yani.
Elimde silah karşımda adını hala bilmediğim adam.Korumalar ise bahçenin etrafında sprer olmuştu birbirine. Onunla bense tam ortada barış anlaşması yapacak gibi dikiliyorduk,ama biz barış anlaşması değilde savaşı başlatacaktık. Elimi tetiğe yaklaştırdığımda onun adamlarıda aynı şeyi yapmış ardından Barın'ın korumlarıda aynı hareketi yapmıştı.Bir kurşun izdiham getirebilirdi. Aydan neden bu pisliğide alıp gitmiyor anlamıyorum.
Ortamda ölüm sessizliği devam ediyordu. Karşımdaki adam bana ben ona ve onun korumalarına bakıyordum." Ne bekliyorsunuz hala? Hayatta kalma olasılığın sıfır, Barın Nekta 'nın bölgesinde yaşaman nerdeyse imkansız"
Sonunda sessizliği ben bozmuştum. Haklı olduğumu oda biliyordu da sanki geri çekilmeyi gururuna yediremiyor gibiydi.
Tam o an hiç beklemediğim bir anda karnıma geçirdi. Hafif büküldüğüm için silah elimden düştü. Korumalar hemen ayaklandı ama elimle onları durdurdum. O adamın benden ne istediğini biliyorum. Bu benimle dövüş demekti. Arkamda o kadar koruma varken bunu yapması o kadar da mantıklı değildi yoksa. Karnımı tutarken ona baktım. Canımın yanması daha derin nefes almama sebep oluyordu.
Hemen doğrulup ayağımla kafasına bir tane geçirdim. Onun kafası sağa doğru düşerken yurmuk yaptığım elimle karnına geçirdim. Hafif sendeleyip bir kaç adım geri gitti.Vakit kaybetmeden üç adımla önüne gelip dizimle karnına bir tane daha geçirdim,sonraki hamlemde elimden yakalayıp beni tam 365 derece havada döndürerek yere düşürdü.
Hızlıca yerden kalkıp üst üste karnına tekme attım."Uygar dur!" Aydan arkadan bağırıyordu.Demek adı Uygarmış, pislik herif. Ama o Aydan'ı duymazlıktan gelip son tekmemi havada yakaladı" bu kadar yeter"dedi dişlerinin arasından ama yetmezdi. Tuttuğu bacağım sayesinde havada dönüp diğer bacağımıda kullanarak onu boynunu bacağımla sardım ve yere devirdim.
"Abi hani yengemiz tatlı ve masumdu"bu yiğit'di sesi yakından geliyordu."Sus oğlum şimdi bizide döver bu" Hakan'da ona cevap vermişti. İkisine baktığımda elleri önde suçlu gibi dikiliyorlardı.Ben ise yorgunluktan yerdeydim. Uygar'da hemen sağımda yerde sırt üstü yatırıyordu. Ama yavaş yavaş ayağa kalkmaya başlamıştı. Bende onunla aynanda ayağa kalktım" Yeter artık al oruspunuda git burdan!" Diye bağırdım Uygar'a doğru.
O beni dinlemek yerine üzerime doğru atıldı taki o sese kadar. Bu sesi duyduğumda hiç bu kadar sevinmemiştim."Ne oluyor burda!" Barın gelmiş arkasında bir ordu ile bahçe kapısında dikiliyordu.
Uygar'ın sırtı Barın'a yüzü bana dönüktü. "Aydan'la evli olduğunu sanıyordum" yüzünde bir sırıtış belirdi "sevgine bu kadar mı sadıksın Barın bey" şu an şu adamın yüzüne iki tane daha geçirebilirmiyim? Korumalar bile herşeyi görmüştü yani daha neyin peşinde bu ikisi.
"Sana beni değil burda ne olduğunu ve bahçemde ne halt ettiğini sordum" Barın hala takım elbisesi ile dik bir şekilde duruyordu. Sanki hamle yapmak için zamanın gelmesini bekliyor gibiydi."Barın bu ikisi-" diyemeden Aydan'ın sesi duyuldu "Barın bu adam birden evi bastı Neva'da ona yardım ediyordu" Aydan'ın sözü üzerine bütün korumalar birbirine bakmaya başladı. Aydan konuştukça batıyorsun.
Barın kafası önüne bakarken gözleri korumaların üzerinde gezindi. Hakan'ı görünce ağzını araladı."Bu doğru mu Hakan?"Hakandan önce söze ben girdim" Bu bir şaka ise hiç komik değil sen Barın bey aptalı oynuyorsan doğruyu söyle,ben bu adamla iş birliği yapıyorsam neden sadece ikimiz dövüşmüş gibi üzerimiz bu halde biz aptalmıyız da gelip burda birbirimizi dövelim!"Sesim fazlası ile yüksek çıkmıştı. Ama Barın'ın Aydan'a tek inanma sebebi Barın'ın düşmanı olmamdı sanırım,onu öldürmek istediğim için onun için bu evi koruyacağım aklının ucundan bile geçmemişti.
Uygar o sırada üzerini düzeltip gözümün içine baktı. "Herşeyi mahvettin!"gözleri adeta alev saçıyordu." İyikide yapmışım!" Dediğimde kendini tutamayıp bana yumruk atmaya kalktı ama yumruğunu havada tutup kolunu çevirip koltuk altına ve kasıklarına tekme attım. Daha yeni bitmişti yine mi? Artık geberse iyi olurdu.
Topuklu ayakkabılarımı çıkarıp kenara attım.
Kendi etrafımda bir kez dönüp ayağımda yüzüne bir tane tekme attım. Çenesi ile oynayıp karnıma bir yumruk daha geçirdi.Nefesim kesildiği için yerde on saniye kadar kalmıştım. Ama o bunu fırsat bilip tam boynumu tutacakken arkadan yediği darbe ile yere serildi. Vuran kişinin Barın olması ayrı bir olaydı. Ceketini korumalar vermiş gömleği kolunda katlamıştı. O ne kadar kasdı ya.
Elini bana uzatması ile ayrı bir şok daha yaşadım"Lanet olsun ki sana inanıyorum manyak karı" Sadece bana inandığı için yüzümdeki yarım tebessüm ile elini tutup ayağa kalktım. Barın kenarda ağlayarak olayları izleyen Aydan'a döndü " Hemen evimden defolup gidiyorsun" istemeden bu adama daha kaç kere yardımım dokunacaktı.
"Ama"Aydan daha herşeyi kendi çapında düzeltmeye çalışıyordu." Hakan herşeyi telefonda anlattı" Hakan seni anlından öpeceğim. Aydan ise gözleri artık kızarmış bir vaziyette şaşkın bir biçimde bize bakıyordu.
"Sen Uygar pici al oruspunu ve git evimden"Uygar'a döndüğümde çoktan ayağa kalkmıştı." O oruspuya aşık olanda sendin" dedi otuz iki diş gülerek. Barın bu söze dayanamayıp Uygar'ın kafasına yumruk atmış yere düşürüp üstüne çıkmış ve burnu kırılana kadar yumruk atmaya devam etmişti. Uygar'ın korumalarıda Barın'a silah çekmiş bunun üzerine Barın'ın korumalarıda onlara silah çekmişti. Ama kimse Barın'ı izlemekten başka bir şey yapmıyordu.
Barın'ı hiç böyle düşünmemiştim. Elleri tırnak araları kan vahşet içinde Uygar'a vurmaya devam ediyordu. Artık elini ne kadar sıkıyorsa damarları bile görünüyordu. Dişlerini o kadar çok sıkıyorduki kırılma ihtimali bile vardı. Bir eli Uygar'ın yakasını tutarken diğer eli sadece yüzüne yumruk atmakla meşguldü. "Yeter dur"Aydan artık dayanamamış olacak ki Barın'ın kolunu tutup onu kenara çekip Uygar'ın omzundan tutup kaldırmaya çalıştı. Sonra Uygar'ın kanayan yerlerini kontrol etmeye başladı.
Barın yerde oturmuş öylece onları izliyordu.Barından nefret etmeme rağmen onun adına canım yanmıştı. Aydan korumlarına emir verirdirip Uygar'ı çıkardı bahçeden Barın'a bile bakmadan oda gitti. Barın'a baktığımda bir ayağını uzatmış diğeri bükmüş sağ dirseğini dizinin üzerine koymuş yeri izliyordu. Ellerine baktığımda parmakları yara içindeydi. Uygar'a vururken sadece Uygar değil kendide nasibini almıştı.
Yanına doğru yürüyüp dibinde dikildim. Gölgemi görmesi ile yüzünü kaldırdı.Elimi ona doğru uzattım"kalk hadi ayağa"Elime doğru baktı " Yardımına ihtiyacım yok"Diyip oturmaya devam etti." Yardım ediyorum alt tarafı yerinde olsam bu fırsatı değerlendirirdim hadi kalk" dedim tekrar elimi göstererek.
"Bana yardım etmek istiyorsan boşa beni" dedi yeri izlerken. Oldu canım,benden kurtulmak bu kadar kolay değildi,hem babam da tehlikedeydi annemin hesabını da soracağım sana" siktir boşamıyorum seni" diyerek elimi çektim ve yerde duran topuklu ayakkabılarımı alıp giydim. Oda o sıra boş bakışlar ile beni izliyordu.
Onu yerde bırakıp eve girdim, üç gündür doğru dürüst yemek bile yememiştim. Mutfağa doğru yürüdüm masaya oturdum.Bana şaşkınca bakan hizmetlileri takmadan masadakilerden azar azar tabağıma koydum.Adım sesi duymamla Barın'ın da ardımdan mutfağa geldiğini anlamıştım. Baş köşeye oturup sadece benim tabağıma bakıyordu.
"Neva beni boşa ve git buralardan" elim havada kalmıştı. Tabağa bakan gözlerim onu buldu." Babana senin öldüğünü söyleyeceğim"Onu saçmalamasını bırakıp tabağıma yemek koymaya devam ettim.
"Babana yaşadığını belli etmediğin sürece özgürce yaşamana izin vereceğim" bende zaten sana sormuştum." Boşan ve git burdan artık kimseyle uğraşmak falan istemiyorum" anlaşıldı bu geri kafalı arkadaş Aydan'dan yediği kazıktan dolayı depresyona girmişti."Ama o babanıda beni bu duruma düşürdüğü için geberteceğim"diyerek yumruk yaptığı elini masaya koydu. Çatalımı bırakıp kaşlarımı çatarak onu izledim.
"Babamı öldüreceksin ve bende buna izin vereceğim? Boşamıyorum seni! Umrumda değil! Benimle evli olman sana acı verirken birde seni boşayıp huzurmu vereyim" artık sinirim tepemide geçmiş raydan çıkıyordu.
"Seni gördükçe o adam geliyor aklıma! Ne yapayım senimi öldüreyim"dedi bağırarak,
ondan korkmuyordum ki?
"Zaten bunuda düşünerek geldim İstanbul'a! Beni ya öldür yada beni her gün görüp acı çek umrumda değil! Ben ölsem de ölmesemde yaşayacak bir hayatım kalmadı!" Elimi sinirle masaya vurdum. "Kaç Adam öldürmek zorunda kaldım babam yüzünden haberin var mı? Ben alışkınım bunlara!bu hayatta! seni bilmem ama bu savaşın sonunu çoktan düşündüm,ya sen yada ben yada ikimiz birlikte öleceğiz"
İki elimi masaya aynanada koyup ayağa kalktım. Sandalyeyi de filmlerdeki o havalı sahne gibi vücudumla geri ittim. Ama o sıra nasıl olduysa ayağım kaydı! Uygarla dövüşürken topuklu ayakkabımın topuğun kırmış olmalıydım. Adamın kafada metaldendi sanki, topuğumu nasıl kırdı ya?!
Masa örtüsünü tutup düşmemeye çalıştım ama tam tersi masadaki herşey de benimle birlikte yere döküldü. Lahana çorbasıda dökülmüştü harika! Ya arkadaş neden kazanı masaya koyarsın ki?! Yerde yalandan bir gülüş atıp Barın'a bakmaya başladım. Şaşkınca beni izliyordu. Adam gözleri ile iki dakikada ne oldu diyordu adeta. Bir yere dökülen yemeklere bir bana bakıyordu. Birde havalı yürüyüş yapıp gidecektim....hayal oldu.
Topuğu kırılmış ayakkabımı çıkardım. Topuk bildiğiniz bağımsızlığını ilan etmişti. Diğerinide çıkarıp ayağa kalkmaya çalıştım. Her yer batmıştı,yemekte yiyememiştim yapacak bir şey yoktu. Gece yemek söyleyecektim. Aç uyumaktan geberip gidecektim yoksa. Birde bir saattir adam dövdüvüyorum. Enerjim kalmadı,geri kazanmak için yemek şart. Şimdi bir iskender olsa hiç fena olmazdı.
Ben bunları düşünürken beni şaşkınca izleyen Barın'a baktım. Bana deliymişim gibi bakmayı ne zaman kesecek?"Ben yukarı çıkıyorum sana afiyet olsun"dengemi korumaya çalışarak ayağa kalktım. Gözüm yerdeki bifteğe takılmıştı, nasıl da yenirdi şimdi...Ama saçmalamayı kesip yukarı çıkmam gerekiyordu.
Göz ucu ile Barın'a baktığımda şok içinde kaldığını fark ettim. Neyse bu herif kendine gelmeden önce yukarı odama gitsem iyi olurdu. Elimde topuklular ile koşar ayak merdivenden çıkıp odama girdim. Hafif nefes nefese kalmadım değil. Karnım açtı, yorgundum ve her yerim ağrıyor! Bugün berbat geçmişti!
Topuklu ayakkabıları odanın kenarına bırakıp yere oturdum.
Odaya yerleşirken koyduğum ranzanın üzerinde duran annemle benim fotoğrafımızı aldım. Ben daha burda 9 yaşındaydım. Gözlerim yine dolmuştu.Annesiz büyüyen her evlat gibi kendimi kaybolmuş çocuk gibi hissediyorum.
Annem olsaydı şimdi yanımda bir tas çorba yapsaydı bana. Bende "Anne ben çorba istemiyorum"diye mızmızlansam. Sonra zar zor yedirse bana o yemeği. Belki sonra saçımı tarar. O an ellerim saçımda gezindi. Sonra belki bana elbise seçerdik. Biraz sarılsam ona,o da bana anne kız kokumuzu çeksek.Ben onun o tarif bile edemediğim çiçeksi kokusunu alsam. O da benim onun deyişi ile vanilya kokumu alsa, bebeğim bir tanem dese.
Babamın bile vermediği sevgiyi verse bana.Babam beni bir aslanın yavrusunu yaşamaya hazırlıyormuşçasına büyütmüştü. Sanki savaşa gönderiyormuş gibi. Hep saçma sapan kurslara gittim. Tekvando,koşu, karate ve daha adını bile bilmediğim niceleri. Annem öyle değildi mesela arkamdaydı benim. Ama çok sevince bir şeyi kaybetmesi kolay oluyormuş.
Kardeşlerim Bertuğ ve Mina ise onları hayal mayal hatırlıyorum ablam ve abim. İkisi çok iyi anlaşır,beni aralarına almazlardı. Annem onları da severdi ama beni aralarına almadıkları için annem bana daha çok sevgi göstermeye çalışıyordu. Ama biliyorum annem hepimizi eşit seviyordu. Ne yazık ki bunu onlar bilmiyor ve bana daha kötü davranıyorlardı. Zaten sonra annem gitti ve babam onlarla kavga etti ve onlarda gitti. Dedimya 9 yaşındaydım hayal mayal hatırlıyorum. Neden kavga ettiklerini bile bilmiyorum.
Şimdi buradayım annemin katilinin evinde hayatımı, herşeyimi alan adamın evinde.Urfadan Ankara'ya taşındığımızda on beş yaşındaydım ve o zamandan beri babama bulaşan adamlarla uğraştım. Bundan iki gün önce Barın Nekta'nın beni öldüreceğini öğrenip buralara ondan önce davranıp onu öldürmeye geldim. Babamın Barın'ı anlatması ile o güne kadar aradığım annemin katilini de buldum. Herşey Barın Nekta karmer'i gösteriyordu. Benden annemi almıştı babamdan karısını. Babamdan intikam almıştı ama benide mahvetmişti.
Babasına karşı annemi almıştı. Ölen kardeşi içinde beni alacaktı değil mi?
Annemin çerçevedeki yüzüne baktım. "Anne senin için birini öldürmem gerek" sesim hafif ağlamaklı çıkmıştı "Ama oda acı çekiyor" sesim artık titriyordu." Babamın hatası yüzünden ailesi dağıldı zaten şimdi onuda öldürmeye kalkarsam arkasında kalan kardeşi ve eğer varsa ailesi ne olacak?" Çerçeveyi okşadım" anne sence çekip gitmelimiyim çünkü daha çocuk yaşımdan beri oynadığım bu oyun canımı sıkmaya başladı" cümlemi bitirmem üzerinden gelen bildirim sesi tüm atmosferi bozmuştu adeta.
Ekranda gördüğüm aynı bilinmeyen numara ile kendime geldim. Çerçeveyi yerine sakince koyup telefonu elime aldım.
"Sana onu öldür demiştim"
"Bu son şansın!"
"Bu akşam balo olacak ve büyük ihtimalle Barında gidecek kalabalıkta yaparsan fark edilmez"
"Bu son şansın ya Barın yada baban"
Bu mesajları atıp beni engellemişti yine.Mesajlara iki dakika boyunca bakakaldım.Telefonu kapatıp kenara koydum, eğer şimdi ayağa kalkmasam babamıda kaybedecek,işte o zaman gerçek anlamda yalnız kalacaktım.
Önce duşa girdim, duştan çıkınca saçımı kuruladım iyice. Sonra dolabımdan kırmızı dantelli bir elbise aldım. Onu üzerime geçirip saçımı taramaya başladım. Aynada kendime bakmış vaziyette saçımı tararken bir şey fark ettim. Belkide bu kadar süslenmemin sebebi...
Süslü olmam... kırmızı aşığı olmam....annemin beni hep süslemesiydi. Babam kızsada beni süslemeyi çok severdi, tıpkı oyuncak bebeğini süsleyen masum bir kız çocuğu gibi.Ağlamasana kızım makyaj yapacağız daha! Bu surata nasıl makyaj yapabilirim!
Kendimle olan savaşımı bitirip gözyaşlarımı sildim. Anne senin için,Babam için herşey.Elime geçirdiğim halka küpelerimi takıp, gözüme biraz far sürdüm,eilenir sevmediğim için maskara sürüp son dokunuş olan kırmızı rujumuda sürüp aynadaki bana sonkez baktım. Sonra gözüme kulaklığım ilişti.
Biraz müzik dinlemekden zarar gelmezdi değil mi?
Kulaklığımı telefona bağlayıp müzik listemden'kalbimi kırıyorlar anne' şarkısını açtım, yatağa oturup gözlerimi kapattım. Bunu yapmayalı uzun süre olmuştu. En son annem ölünce dinlemiş sonra dinlemeye Cesaret bile edememiştim bir daha.
Kulaklarıma müzik girince kendimi o moda çoktan bağlamıştım. Sonra şarkının sözleri girdi hepsi sanki beni anlatıyor gibiydi...
Kalbimi kırıyorlar,anne
Her gün,biraz daha ağır
Yalanlar,söylüyorlar
Her söz,bir öncekine sağır
Ağır ağır iyileşiyor..
Bağır çağır yaralarım
Bir yanım masum çocukluğum
Bir yanım çıkmaz sokak anne..
Vazgeçmek istemiyorum ..
Kendimce direniyorum..
Bir yanım,hâlâ savaşıyor ...
Bir yanım çoktan yenik anne..
Daha fazla dayanamayıp müziği kapattım.Elimi yanağıma koyduğum da yaşardığını hissettim. Aynaya baktığımda rahatlamıştım çünkü maskaram akmamıştı. Elimle yanağımı kurulayıp çantamı elime aldım. Dolaptan kırmızı topuklu ayakkabıları giydim ve hızlıca çıktım odadan.
Merdivenden yavaş yavaş inerken salona baktım. Barın paltosunu giymiş çıkıyordu.Neyseki beni görmemişti. Onun ardından aşağı indim. Mutfak toplanmıştı, karnımda hâlâ açtı. Kendime bu işlerden kurtulunca ziyafet vereceğim. Ama önceliğim o davete nasıl girebileceğimdi. Acaba Hakan bana yardım edermiydi.
Bahçeye baktığımda onlarca araç bahçeden çıkıyordu. Cam kapıyı kaydırıp bahçede yürüyüp bahçe kapısına doğru gittim. Hakan ve bir kaç koruma ayakta dikilmiş sohbet ediyorlardı. "Hakan"dedim el sallayarak.Karşısında duran iki adama bir şeyler söyleyip yanıma geldi."Ne oldu yenge nereye?" Etrafı gözledim. "Şuraya gel"dedim fısıltı ile ileriyi gösterip.
Diğerlerinden uzaklaşınca Hakan'ın kulağına doğru yaklaştım" Benim Barın'ın gittiği davete gitmem gerek" diyip geri çekildim tabi gözlerimi bir kaç kırpmayı ihmal etmedim.
"Ne hayatta olmaz Barın beni siker" dedi panikle. Barın'dan koktuğunu bu kadar belli etme ya.
"Hakan lütfen.." dedim gözlerimi doldurup.Dudaklarımıda biraz büzdüm. "Sadece eğlenmek için" ne yapacağını bilemez vaziyette bir bana bir bahçe kapısına bakıyordu.
"Tamam"demesi ile hafif bir sevinç çığlığı attım. Attığım çığlık ile herkes bize bakmaya başladı. Yüzüme saçma bir sırıtış ekleyip onlara baktım "Yemek yemeğe gideceğim de"
Biraz aptal gibi durmuştum sanırım. Hangi akıllı yemek yiycem diye sevindirdi ki? Sanırım ben.
Hakan diğerlerini umursamadan bana döndü,"Tamam ben bir araç alıp geliyorum bekleyin, diğerlerine Barın abinin izni var diyeceğim"
diyerek bahçede bilmediğim bir yöne doğru gitti. Çantamı iki elimle tutup beklemye başladım hava biraz esiyor mu ne?
"Yenge!" Kulaklarıma gelen tanıdık ses ile arkamı döndüm, Yiğit? "Ne oldu yiğit?" Dedim şaşkınca. "Yemek yemeğe gidiyorsunuz ve bana haber vermiyorsun ve Hakan geliyor!ben değil yazıklar olsun!"dedi önümde Oscarlık performans sergileyerek. Gözlerimi devirdim."Yiğit sen benim kuyruğum musun? Senin benim peşimden gelme zorunluluğunmu var?"
"Ayıp oluyor,kalbim"diyip iki elini kalbine koydu,"Çat" kafasını kaldırdı "Pat" bir elini anlına götürdü"Çıt" ve son olarak diğer elini havaya kaldırdı, "kalbim tuzla buz" gözlerimi kocaman açmış vaziyette karşımda duran Yiğit'i izliyordum. "Sen ona bakma yenge oyuncu olacaktı mezun olmadı salak"diye girdi araya Hakan. Elindeki araba anahtarına gözüm takıldı. Sonunda gidiyorduk.
Hakanla ikimiz bahçedeki bir araca doğru ilerlerken arkamızdan bağıran Yiğit tüm planın içine az daha ediyordu"Bende geleceğim!" Ayağımı yere vurarak ona döndüm"Yiğit!" Dedi sinirle Hakan."Tamam o zaman bende Barın abiyi bir arim" diye telefonu eline alması ile Hakan'a baktım korkarak. Herşeyi mahvedecekti.
Ama son anda Hakan onu tuttu."Gel Allah'ın cezası!" Hakan'ın herşeyi kabullenişiyle Yiğit önünü düzeltip bizden önce gidip şoför koltuğunun yanındaki yere oturdu. Bense şaşkınca onu izliyordum. Tabi Hakan'da.
"Çok sinsi"dedim Hakan'a arabadaki Yiğit'teydi o sırada gözüm." Drama Queenliğin tanımı kendisi" dedi Hakan oda Yiğite bakıyordu. Ben ona drama Queenliği yaşatırdım ama Neva değildim Ecer'dim ben.
Neva ve Ecer'in farkı nemi? Neva eğlenceli savaşçı, espri anlayışı yüksek yani kısaca bendim. Ecer ise gözü sadece intikam gören biriydi. Bunun hikayesi çocukluğuma dayanıyordu....
Hakan'la bende arabada yerimizi almıştık. Hakan şoför koltuğuna ben arkaya iksinin tam ortasına oturmuştum. Hakan diğerleri anlamadan ve soru sormadan arabayı bahçeden çıkardı. İçim az daha rahatlamıştı."Ne yiyeceğiz?" Yiğit'in sorusu ile ona döndüm.
"Yemek yemeye gitmiyoruz Yiğit" dedim, hayalleri yıkılmış olmalıydı. Yüzünü tuhaf bir ifade almıştı. "Nasıl?" Dedi dikiz aynasından bana bakarken." Davete gidiyoruz " dememle önce şaşırdı sonra gözleri Hakan'ı buldu."Barın abim bizi sikicek" vücudu mu titredi onun?
"Biliyorum ama yengen eğlenmek istiyormuş"Gözü ile beni gösterdi."Yenge senin eğlence anlayışını.."Hakan öksürerek susturdu Yiğit'i."Ama haklıyım abi"diye devam etti Yiğit.
"Bence boş verin daveti bakın çok güzel bir dürümcü biliyorum gelin bir iskender gömelim"Yiğit konuştukça acıktığımı fark ettim. Ayıp olmasa gurulduycaktı karnım.İskender,neden hep bu yemek? Canım fazlası ile çekiyordu..
"aman be!" Diye öne atıldım "Önce davet"işaret parmağımı Yiğit'e tuttum "Sonra senin dediğin yere gidiyoruz! Merak ettim" Hayır sadece yemek yemek istiyorum!
Hakan ve Yiğit benden korkmuş yada çekinmiş gibi sadece yolu izlediler. Bense açlıktan bir ara Hakan'la Yiğit'i yemeyi düşünmüştüm. Evet doğru duydunuz! sanırım açlıktan öleceğim!
Yol uzun ve sıkıcı olmuştu. Sanırım davet baya uzak bir yerdeydi,hem trafikte yoğundu."Bence bana yenge demeyin"diye ortaya konuşup arabadaki sessizliği bozdum.
Yiğit gözlerini kocaman açtı" Ama Barın'la siz evlisiniz" dedi yiğit. " Ama boşanmayı düşünüyorum"diye devam ettirdim,ikiside şok olmuş biçimde dikiz aynasından beni izliyordu.
"Ne"dedim bana bakan şaşkın yüzlere. "Severek mi evlendim?" Yiğit dudaklarını büzdü hemen "Tamda kafa dengi yengeydi!Az konuşmadık arkasından Hakan!" Ne diyordu bu? Hakan'da onu kafası ile onayladı.
"Çok sevmiştim kendisini keşke gerçekten yengemiz olsa!" Kafasını sağa sola salladı kabul edemiyormuş gibi.
"Ne var sanki Barın abim böyle yenge bulsa!"Dedi yiğit elini alnına ateşini kontrol edermiş gibi koyarak. "Onun yerini kimse alamaz!" Diye ekledi Hakan." Sende haklısın!" Yiğit'e onu onaylamıştı. Bunlar ne ara alıştı bana. "Kendisinden korksamda severdi-" Yiğit'in sözünü kestim"Ben ölmedim!" Bağırmam ile ikisde yerinden sıçramıştı.
"Ölmedin zaten yenge" Yiğit kendine gelmeye çalışıp devam etti "Boşanıyormuşsun o yüzden şey ettik" bananeydiki? Barın'a aşık olduğumu sanmıyorlardır değil mi?" Herneyse beni neden kabul ettiniz bilmiyorum ama benden vazgeçin şimdiden"sesim soğuk ve sinirli çıkmıştı.
"Yen-"Hakan'ın sözünü iğneleyici bakışlarım ile kestim"Yani Neva hanım Barın beyi gerçekten öldürmeyi düşünüyor musunuz?" Böylede hiç olmadı sanki.
"Tamam ya boşanana kadar yenge demek serbest" dememle sırıtmaya başladılar."Aydan hiç böyle değildi"dedi Yiğit önünü düzeltirken." Neva yengem daha bir sıcak" bakışları beni buldu,alev saçtığını hissettiğim gözlerime bakarak "fazla sıcak"dedi yutkunarak. Çatık kaşlarımı düzeltip önüme döndüm"Ne zaman orda oluruz"dedim.
"Geldik" ne çabuk. Sanırım sohbete fazla dalmışım. Hemen gözlerimle çevreme baktım.Önümüzde beyaz bir villa vardı ve şık giyimli insanlar içeri giriyordu. Girişte gördüğüm badigart herşeyi altüst etmişti. İçeri nasıl girecektik? Aklıma gelen şahane fikirle çantamda elbisemle uyumlu maskeleri ve bir yedeğini çıkarıp ikisine uzattım. Elimde maskelere şaşkınca bakıyorlardı.
"Ne bu?"diye elimden aldı Yiğit "susunda takın"diğerinide Hakan'a verip arabadan indim. Onlarda arkamdan geliyorlardı. Başka şansları olmadığı için maskeleri çoktan takmış olmalıydılar. Bu yüzden kontrol etme gereği duymadım. Zaten girişe geldiğimizde taktıklarını görmüştüm. Hemen arkamda duruyorlardı. Badigart bir bana bir onlara şaşkınca bakıyordu.
"Buyrun" demesi ile aklımdakileri sonkez geçirdim."Ben parti için gelmiştim" omuzlarımı biraz salladım "Ben Elona Dubai'de büyük bir şirketim var, Barın Bey'in özel davetlisiyim iş görüşmesi için beni çağırmıştı" diyerek gözlerimi kapatıp kafamı hafif kaldırdım. Adam gözünü Hakan ve Yiğit'ten ayırmadan tekrar ağzını araladı " Ne işi tam olarak" evet Neva ne işi? Barın ne işi yapıyor ki? "Bu önemli bir iş gizlilik içeriyor size söylememi beklemeyin"sesim hafif sinirli çıkmıştı rol gereği.
"Hanım efendi bir dakika bekleyin" diyerek birini aradı. Telefondaki kişi ile bir şeyler konuşup bana döndü " Evet Dubai'den birileri gelecekmiş"
dedi mırıldanarak"Ama o arkadaki iki şahısı alamam" Hakan'la Yiğit'ten bahsediyordu. Ama onlar olmadan giremezdim.
"Onlar benim kocalarım" dememle adam şok oldu. Başka atacak yalan mı bulamadın kızım!"Hakan,yenge bize yürüyor mu bana mı öyle geldi?"Yiğit arkamda Hakan'la konuşuyor olmalıydı."Bir sus oğlum saçmalama!" Diye cevabını verdi Hakan. Az daha konuşurlarsa ağızlarına sıcacağım!
"Nasıl?"diye sordu adam" Dubaide kadınlar birden fazla erkekle evlenmeye başladı bu artık moda! Bir tane yetmiyor ne yapalım" dedim ciddi ciddi. Sanırım biraz fazla ciddi oldu çünkü adam bana inanmış gibiydi.Ayağımla arkamda duran ikiliye tekme attım hafifçe." Evet karıcığım"dedi ikiside aynanda.
Adam bir bana bir onlara bakıp durdu. Öyle bir baktı ki deliler hastanesini de arayabilirdi. Ama neyseki bizi içeri aldı. Arkamda Hakan ve Yiğit hemen önlerinde ben içeri doğru girdik. Beyaz çiçeklerle ve fiyonklarlar süslenmiş koridorda yürüyorduk. "Yenge bizden başka maske takan yok! Niye maske takıyoruz biz!" Yiğit'in sorusu ile onlara döndüm" Barın'ın korumaları her yerde! Sizi tanıyabilirler!" Önce birbirlerine sonra bana bakıp aynanda konuştular"sen?"
"Ben ortalıkta çok gezmiyeceğim ama siz herkesin içinde eğleneceksiniz kafanıza göre takılın!"diyerek yürümeye devam ettim. "Peki?"
diyen Yiğitle arkamı tekrar döndüm. Ne var der gibi bir bakış attım.
"Siz niye maske takıyorsunuz derlerse ne diyeceğiz?" Dedi Hakan. Çok mantıklı bir soruydu." Kaza geçirdik yüzümüzde iz var falan diyin onuda benmi düşüneyim!" Hakan olumsuz anlamda kafasını salladı" aynandamı geçirdik aynı kazayı"
"Trafik kazası deyiverin sizde!" Onlarla daha fazla uğraşacak zamanım yoktu, Barın'ı bulmam gerekiyordu. İkisine baktığımda Yuvarlak masalardan birinin önünde ayakta dikilmeye başlamışlardı. Umarım başıma iş açmazlardı.
Etrafta rastgele gezinirken Barın'ı görmüştüm sonunda! Bir masanın başında kendi gibi iki adamla dikiliyordu. Ne kadar sıkıcılardı! Ben olsam espri filan yapardım ortam şen kahkaha dolardı. Barın'ın olduğu bir yerde şen ve kahkaha? Buda oldukça düşük bir ihtimale benziyor. Bu adamı tanıdığımdan beri bir kere gülmemişti.
Şimdi geldik en önemli ana Barın'ı öldürmelimiydim? Bunu yapmakta istemiyorum şu an! Tamam annemi almıştı elimden ama oda babası ve kardeşini kaybetmişti. Hem bunlara rağmen seni ölü göstereceğim babana git demişti. Çünkü ben herşeyimi kaybettim zaten hayatım mahvoldu diyordu. Özetle seni öldürsem ailem geri gelmeyecek diyordu ve beni artık görmezden geliyordu. Peki ya ben?
Ben Barın'ı öldürsem annem geri gelecek miydi? Hayır gelmeyecek birde üstüne suçlu diye gezecektim. Barın suçlu olmazdı kendini saklama yöntemleri vardır ama ben ilk işim karakol olurdu! Adaletini senin dünya...
Annem burda olsa bana ne derdi? Düşün Neva! Büyük ihtimalle " Herkes çektiğini yaşar kızım" derdi. Ama Barın'ı öldürmezsem babamda ölecekti? Gerçi Barın'da babamı öldürmek istiyordu. Babamı Barın'dan koruma ihtimali daha yüksekti. Hem belki o adam ciddi değildi yada biri benle oyun oynuyordu! Kafamdaki karmaşıklık bitmeyecekti!
Barın zaten ayaklı ölü! İntikamı bir kenara bırakmalıyım. Çünkü şimdi fark ediyorum Barın'la biz ödeşmiştik. O babasız ben annesiz büyüdüm. Barın'ı öldürünce annem geri gelmeyecekti de zaten! Hem Barın'ın kardeşi Özlem'i ne kadar sevmesemde bunu haketmiyordu. Merhametimin tutacağı yere tüküreyim!
Sanırım Barın haklı herkesi terk edip gitsem iyi olurdu.."Çıkarın şunları" duyduğum sesin geldiği yöne çevirdim bakışlarımı. Olamaz..
Hakan ve Yiğit yanyana,bir adam ise karşılarında durmuş maskeleri çıkarmaları için ısrar ediyordu. "Olmaz abicim" diyordu Hakan.
Aslında iki dakikalına kimse görmeden çıkarıp geri taksalar olurdu. Çevrelerine baktığımda Cemil ve Yağız yanyana durmuş bizimkileri gözleri ile yiyorlardı. Neden dayanmaya çalıştıklarını anlamıştım.
Yanlarına doğru yürümeye başladım,bir masanın yanından geçerken bayanın birinin yuvarlak tüylü şapkasını kafasından çıkarıp kendimkine taktım. Beni tanımamaları gerekiyordu. Kadın arkamdan hırsız var diye bağırmasa fazla dikkat çekmemiştim aslında.
Neyseki o sıra hafif müzik bitmiş hareketli bir şarkı olan "Let me think abaout" çalmaya başladı.
Hakan ve Yiğit'in yanına geldiğimde adama kötü bakışlarımı sundum. Müzikten dolayı hafif bağırmak zorunda kalmıştım "Ne yapıyorsunuz siz!" Adam bana sonra yanımda duran ikiliye baktı "hanımefendi bu ikisi sanırım burayı maskeli balo sandı" Hakan gile baktığımda bir şey fark ettim bence ortama çok iyi uymuşlardı.
Gözlerim arada Cemil ve Yağız'a gidiyordu.Bunlar niye burdaydı?" Çok üzgünüm beyefendi ama kocalarımın maskeleri takmasını ben istedim dikkat çekiyorlar ve bütün kadınlar onlara yürüyor!" İnandırıcı olsun diye hafif sinirlenmiştim.
"Abi biz yakışıklımıyız?" Diye fısıldadı Yiğit Hakan'a "bilmiyorum"dedi Hakan. Onlara yakın olduğum için dediklerini duyuyordum." Abi eğer öyle ise neden binkere red yedim ben!"Diye mız mızlandı Yiğit. Bence sorun başka bir şeydi ama söyleme gereği duymuyorum.
"Hanımefendi" adam konuşamadan başka bir ses kesti sözünü "işte hırsız" şapkasını çaldığım kadın güvenliğe beni şikayet etmiş şimdide işaret parmağı ile beni gösteriyordu.
"Hakan Yiğit koşun!" Dememle üçümüz koşmaya başladık. Hepimiz bir yana dağılmış vaziyette güvenliklerden kaçıyorduk. Koşarken masalara değdiğimiz için kırılmayan şey kalmamıştı.
Güvenliklerin sayısı artığı için daha fazla dikkat çekmiştik artık. Hakan ve Yiğit ne durumda bilmiyorum ama arkamdaki üç adamı atlatmam gerekiyordu. Kalabalığın arasından geçerken gördüğüm tanıdık yüzle şoka uğramıştım. Azad? Ama maalesef koşarak yanından geçmek zorunda kalmıştım.
Yetti ama! Çantamdan silahı çıkarıp havaya üç el sıktım bu sayede peşimdeki adamlar durmuş,nerdeyse herkes binadan çıkmıştı. Sadece güçlü iş adamları ve korumaları burdaydı. Ve tabiki Barın...
Gözlerim hemen sağımda ve solumda duran Yiğit ve Hakan'a gitti. Köşeye sıkışmıştık. Çevremizde ise sekiz tane güvenlik etrafımızda daire oluşturmuştu. Gözlerim önce biraz önce yanından geçtiğim Azad'ı sonra çatık kaşları ile bir eli cebinde bir elinde kadehi ile bize bakan Barın'ı buldu.
"Yenge hanım eğlence anlayışınıza hayran kaldım"dedi Azad gülerek. "Bir daha beni çağır mazsanız darılırım" Ona yalandan bir gülüş atıp çevremdeki adamlara baktım. "Dördü benim ikişer tane siz alın"diyerek adamlardan birine yumruk geçirdim. Onun yumruğunu havada yakalayıp diğer adamın üzerine attım. Bana doğru gelen diğer adamın ayağına bir tane geçirdim. Üç tane mi? Diğeri nerde diye bakarken Yiğit'in iki adamı yere serdiğini biri ilede konuştuğunu fark ettim." Abicim ben hakkımı bitirdim Neva yengeme gidecektin"
Adama azar çeken Yiğit'e sinrile bakıp konuştuğu adamın ensesine bir tane geçirdim.
"Sonunda"dedi beni görünce "Yiğit adama vurmak için randevu alsaydın!" Dedim sinirle."Plan dışına çıkmak benlik değil yenge"Ona göz devirip Hakan'a baktım. Adamlardan birini bayıltmış diğeri ile hala uğraşıyordu. En yapılı olan ona gelmişti. Sanırım yardım etmem gerekiyor. Koşarak adamın kasıklarına bir tane geçirdim dirseğimlede karnına geçirdim Hakan'da yüzüne vurunca adamcağız bayıldı.
Adamların hepsi yerdeyken ayakta soluklanmaya başladım. Salona baktığımda tam bir harabe olmuştu. Kalabalık gitmişti salonun ortasında sadece Barın,Azad ve balo sahibi olduğunu düşündüğüm adam duruyordu. Ha birde korumaları.
Barın içeceğinden bir yudum alıp bardağı nazikçe masaya geri koydu. İki elini cebine koyarak yanımıza doğru yürümeye başladı.
Bakışları sinirli ve soğuktu,bizi tanımamazlıktan gelmek ister gibi bir hali vardı. Yutkunmadım değil. "Yürüyün"demesi ile Hakan ve Yiğit'e baktım, Sıçtık bakışı atıyorlardı.
Barın'ın önüne geçip üçümüz yürümeye başladık. Annesi eve götürünce azar çekecek çocuklara dönmüştük. O kadında ne abartı şapkasını verecektim,hepsi o sarı çıyan yüzünden başımıza gelmişti!
"Nasıl geldiniz buraya"dedi bahçede durunca Barın. Elimle aracı göstermek için tam aracı park ettiğimiz yeri gösterecektimki arabanın yerinde olmadığını görmem ile bundan vazgeçtim. Aptal Hakan aracın anahtarını üzerinde unutmuş olmalıydı. Bunu bakışları ilede belli ediyordu. Bence Barın o kadar arabanın içinde bunu fark etmezdi.
"Taksi ile geldik"dedim ürkek bir şekilde,çünkü suçluydum. Adamın davetini mahvetmiş birde arabasını çaldırmıştım. "Anlaşıldı.Siz ikiniz"dedi Yiğit ve Hakan'a bakarak "Eve kadar yürüyerek geliyorsunuz" sonra bakışları buldu "yürü" kafası ile ileriyi gösterdi.
"Bendemi yürüyerek gelsem" kafasını sağa sola salladı "Seni bunlarla bunları da senle yalnız bırakmam yürü!' diye bağırınca. İçimden önce bir küfür edip kafası ile gösterdiği araca doğru yürüdüm. Olan Hakan'la Yiğit'e olmuştu.Daha İskender yiyeceğim ben ya!
Barın zoruyla zar zor araca bindim,ben sağ cam kenarına o sol tarafa oturmuştu Utkuda şoför koltuğuna geçmişti. Kafamı cama çevirip dışarıyı izledim gıcık herif! O garibim ikiliyede yazık olmuştu...
Araç sessizce gidiyordu sadece. Sessizliği bozmak istiyordum ama sanki konuşursam bana saldıracak gibiydi herkes. Gelirken çok eğlenmiştim. Anlaşıldığı üzere Barın'la hiç yolculuk çekilmiyormuş. Göz ucumla ona baktığımda dirseğini cam kenarına yaslamış eli çenesinde diğer elinde telefon, bacağını hafif aralamış vaziyette oturuyordu.
Arabanın içinde duyulan bildirimle Barın ve dikiz aynasından Utku bana bakmıştı.Onları görmezden gelerek mesajı açtım.
"Baban öldü"
Gözüm gelen mesaj üzerinde takılı kalmıştı.Şu an gerçekliği sorguluyordum. Bu mesaj şakamıydı? Yine o numaradan gelmişti mesaj? Bu mesaj neden şimdi gelmişti ki? Barın'ı öldürmediğim için mi geldi bu mesaj?Yada Barın adamlarına yaptırmış olabilirmiydi?Ona baktığımda oda neye baktığımı sorguluyor gibiydi. "Ne oldu?" Dedi ama cevap vermeden tekrar o mesaja baktım. Zar zor klavyeye gitti ellerim.
"Babamın fotoğrafını at"
Tek istediğim buydu babamın resmi.
Gözüm sadece çevrimiçi yazısındaydı.
Her şeye hazır bir şekilde bekliyorum derken sonunda bir resim geldi. Yükleniyor, yükleniyor.
Fotoğraf açılınca gördüğüm kare babamın karnı tamamen kan olan sandalyede baygın yatan ölü bedeniydi. Babam ölmüştü,oda gitti.
Bıraktı beni, yalnız kaldım işte. İnsanları bir tavsiye verseydim en çok korktuğunuz şeyi hayal etmeyin çünkü gerçekleşiyor. Ben bu kareyi yedi yaşımda hayal etmiştim en son.
Zaten sonra annem ardından kardeşlerim şimdide babam gitti hayatımdan.
Yavaş yavaş terk edilmiştim. Ekran bulanıklaşmaya başladı. Neden görmüyorum şimdi? Yazılar okunmuyordu bile.Nefeste alamıyordum! "Dur aracı durdur!" Nefes almaya çalışır gibi hâlim vardı bu yüzden Barın'ı bile dinlemeden durdurdu aracı Utku.
Hızlıca indim,yolda ne bina nede başka bir şey vardı. Araç uçurum kenarında durmuştu. Denize doğru yaklaşıp derin derin nefesler almaya çalıştım, nefesim bile boğazımda kalmıştı. Nefes yutmak mümkün olsa yutacağım ama olmuyordu. Ne içime çekebiliyordum nede yutabilirdim onu.
Araç kapısı açılıp kapanma sesi ile Barın'ın arkamdan indiğini anlamak çok da zor değildi."Ne oldu? Ecer iyi misin?" Değilim ben iyi değildim. Sinirle döndüm ona "istediğin oldu!"diye bağırdım sonra onu hafif ittim, sadece bir adım geriye doğru gitmişti."Öldü işte! Şimdi benide öldür!"diye bağırdım son sesimle. "Ne saçmalıyorsun sen? Her şey o gördüğün mesajdan sonra oldu bak ne oldu bilmiyorum ama" telefon ekranını yüzüne sokmak ister gibi ona tuttum." Babam öldü"
Telefonu çektim, kollarımı iki yana açtım. "İntikamını almış oldun" sesim artık alçalmıştı."Seni öldürmedim diye öldürdüler onu" dedim titrek sesimle"her şey bitti" ağlıyordum" Beni öldürmedin diyemi?"dedi yere bakarken" Sen zaten beni öldürmek istemiyormuydun öldürseydin" kan çanağı olduğunu tahmin ettiğim gözlerimle baktım ona " öldürmedim"
Yüzünde şaşkınlık vardı sadece. " Çünkü dedimki o adamda acı çekti! Nankör olma! Onun ailesi vardı belki hala dedim, kardeşi var onu düşünecek! Ama ben öldürsem onu annemde geri gelmeyecek! Sadece bu dünyaya başka kırık bir kalp getireceğim! Özlem benim yaşadığımı yaşamak zorunda değil dedim!" Ayağımı yere vurarak, sonra babamın cesedinin olduğu fotoğrafı gösterdim ona "bedeli bu olmamalıydı"sesim ağlayarak isyan eden birinden farksızdı.
Ağladım" İyiliğin bedeli bu olmamalıydı"sesim artık kısılmıştı "şimdi öldür beni " ayakta durduğu için sadece ayaklarını görüyordum.
Sonra şaşıracağım bir hareket yaptı oda eğildi " seninle sorunum yok Neva, babanın hatasını senden sormayacaktım zaten en başında, babanın da ölümüne üzülmedim ama senin yalnız kalmana üzüldüm, bak bilmiyorum morel verme konusunda iyi değilim ama kendin için yaşa kendin için nefes al" o kalın sesi öyle naif çıkmıştı ki şişmiş gözlerimle yüzüne baktım.Yüzünde hiç bir mimik yokken gözleri bana acır gibi bakıyordu.
"Eğer yaşarsam sadece intikam için yaşarım öldür işte beni! başından beri istiyordun" kafasını sağa sola salladı "Neva saçmalama amacım babandı sen değil, şimdi ne için yaşıyorsan yaşa ama yaşa" ayağa kalktı.Bende yavaşça ardından kalktım."Ankara'ya gideceğim"diyerek araca doğru yürüdüm oda ardımdan gelip yerine oturdu.
Arabada deminki sözümün üzerine bana döndü "Ne yapacaksın orada?"
"Sana boşanma kağıdı gönderirim, artık İstanbul ve Ankara'da yaşamayı düşünmüyorum ama önce babamı öldüren o alçağı bulacağım"ellerimle oynadım" Sonra giderim burdan bu ülkeden" camdan yolu izledim sadece. "Bence bir süre kal burda"Bunu derken kesin içinden düşman kızına yardım ettiğime inanamıyorum dediğine emindim. Ona baktığımda hâlâ acıyan bakışlarla beni izliyordu.
"Neden" burda kalmak için hiç bir sebep yoktu. " Şu an iyi değilsin buna yarın karar verirsin"hayır ben kendimdeydim hemde hiç olmadığım kadar. O adamı en yakın zamanda bulacağım. Bu sefer acıma yoktu. Çünkü ortada Barın gibi acıyacak insan yoktu.Barın'ı öldürmek için beni ve babamı katmayacaktı.
Devam edecek...
Oy vermeyi unutmayın...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |