
‘’Bir daha ki derste ufak bir quiz yapacağım. Hazırlıklı olun o yüzden.’’ Masada ki kitaplarımı toparlayıp sınıftan çıktım. Öğretmenler odasına giderken gözlerimi etrafta gezdirmeyi ihmal etmedim. Okulda ki birinci haftamı doldurmuştum.
Bu bir haftada dört kez kavga olmuştu. Basit kavgalar da değildi üstelik. Bir öğrenci diğerini bıçakla yaralamıştı. Herkes için bunlar normaldi. Ben dehşetle olanları izlerken bıçaklanan öğrenci şikayetçi olmamış, üç gün sonra da okula tekrar gelmişti. Hiçbir şey olmamış gibi takılıyordu.
Onu yaralayan öğrenci Engin’de serserinin önde gideniydi zaten. Diğer öğrencileri geçtim ne öğretmenlere ne de başka birine saygısı vardı. Ailesi oldukça yüklü bir bağışla olanları unutturmuştu. Ama ben unutmuyordum. Zaten unutmam da mümkün değildi. Çünkü derslerine giriyordum.
Öğretmenler odasına girip dolabıma ilerledim. Elimde ki kitapları dolaba koyduktan sonra büyük masanın ucunda ki boş yere geçtim. İki gün sonra ki yapacağım quiz için sorular hazırlamaya başlayabilirdim. Öğlen arası bunun için güzel bir fırsattı.
‘’Nasıl gidiyor Ceylan hocam?’’ Kimya hocası Yavuz elindekileri masaya bırakıp karşıma oturdu.
‘’İyi diyelim iyi olsun Yavuz hocam. Siz nasılsınız?’’ Kafasını iki yana salladı. ‘’İyi olmak mümkün mü sence hocam, görüyorsun olanları.’’ Sessiz kaldım. Bizim de elimizden bir şey gelmiyordu.
‘’Yemeğe gelmiyor musunuz?’’ Sorusuyla ona döndüm tekrar. ‘’Hayır, aç hissetmiyorum. Size afiyet olsun.’’ Birkaç kişi de onunla beraber çıkarken odada tek kalmıştım. Yarım saatin sonunda acıktığımı anlayınca ofladım.
‘’Kantinden bir şeyler alayım bari.’’ Kendi kendime konuşarak odadan çıktım. Yemekhanede ki yemek kokusunu çekmek istemiyordum. Kantinden alacağım kaşarlı bir tost fena gitmezdi. En alt kata inip kantine ilerlerken sesleri duydum.
‘’Bir daha kime artistlik yapacağına dikkat et. Kafanı koparır eline veririm senin.’’ Tanıdık sesle adımlarımı hızlandırıp kantine girdim. Kantin kalabalıktı. Orta yerde Engin başka bir çocuğun ensesinden tutmuş masaya yatırmıştı.
‘’Ne oluyor orada? Bırak hemen arkadaşını!’’ Sesimle diğerleri bana dönerken Engin kılını bile kıpırdatmamıştı. Kalabalığın arasından geçerken tekrar konuştum.
‘’Sana diyorum Engin! Bırak hemen arkadaşını!’’ Yanında durup çocuğu tutan bileğini çekmeye çalıştım. ‘’Bırak dedim sana!’’ Bağırmamla bakışları bana dönerken kolu milim yerinden oynamamıştı. Gözleri yavaşça bana dönerken ona bakmaya devam ettim. Bakışlarında ki nefret içime işlerken düşündüm. Bu çocuk nasıl bu hale gelmişti?
‘’Bırak hoca.’’ Beni umursamayıp elini çocuğun ensesine biraz daha bastırdı. Tüm gücümle bileğini tekrar çekmeye çalıştım. ‘’Sana hemen bırak dedim.’’ Bağırmamla beraber çabam işe yaramış elini ittirmiştim. Ona yaptığım şeyle elinin tersiyle beni itti. Gözlerim şokla açılırken topuklularım üzerinde dengemi kaybedip arkaya düşecekken kollarımdan biri tuttu.
Yaşadığım dehşetle kafamı çevirip kollarımdan tutan Baran’a baktım. Bana değil de burnundan soluyarak Engine bakıyordu. Bir şey demeden denge de durmamı sağladıktan sonra kolumdan sert olmayacak şekilde arkaya çekti. Ben ne yaptığına anlam veremezken ilerleyip Engin’e yumruğu geçirmişti. Benimle beraber birkaç öğrenci de çığlık atarken Baran’ın kolunu tutmaya çalıştım.
‘’Sakin olun! Ayırın hemen!’’ Bağırışımla birkaç öğrenci daha olaya dahil olurken kolumdan tutuldum.
‘’Hocam çıkın aradan!’’ Atakan’ın sesiyle ona döndüm. Hani şu otoparkta ki çocuk. Masa devrilme sesiyle o tarafa döndüğümde bağırdım. ‘’Baran!’’ Engin Baran’ı yere düşürmüş vurmaya çalışıyordu. Ortalık kısa sürede karışırken kafama yediğim dirsekle kafamın döndüğünü hissettim. Kendimden geçerken tek duyduğum Atakan’ın ‘hocam’ diye bağırmasıydı.
****
Kaşımda ki acıyla gözlerimi aralamaya çalıştım. ‘’Geliyor kendine.’’ Ayça’nın sesini duyarken gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Revirdeydim. Ayça yanıma geldi. ‘’İyi misin Ceylan. Korkuttun bizi.’’ Kalkmaya çalışırken eliyle sırtıma destek oldu. Elimi kaşıma götürdüm. Tenime değen bandajla yüzümü buruşturdum.
‘’Kaşın açılmıştı. İki dikiş attık. İyisin ama şimdi.’’ Revir hemşiresi beni telkin ederken başımı salladım. ‘’Neler oldu?’’ Ayça oflayıp yanıma oturdu. ‘’Sorma, kavga ortasında kalmışsın. Sen bayılınca senin öğrencilerinden Atakan seni buraya getirmiş. Zaten sonra da güvenlikler falan dahil oldu olaya. Zor sakinleşti ortalık.’’
‘’Keşke biraz erken müdahale etselerdi.’’ Okulda her gün olay çıkıyordu ama güvenlikler ayakta uyuyordu. Aklıma gelenle Ayça’ya döndüm.
‘’Baran, Engin onlar nerede?’’
‘’Cengiz Bey’in odasındalar.’’ Ayağa kalkıp devam etti. ‘’Engin için sıkıntı olmaz da Baran atılacak muhtemelen.’’ Şaşkınlıkla ona döndüm. ‘’Ne demek atılacak? Beni korumaya çalıştı sadece.’’ Ayça bilmiyorum der gibi omuz silkti. Yattığım sedyeden kalktım. Kapıyı açınca Atakan gözüme çarptı. ‘’Hocam.’’ Yaslandığı duvardan ayrılıp yanıma geldi.
‘’Hocam iyi misiniz?’’ Başımı onaylar gibi salladım.
‘’İyiyim Atakan. Teşekkür ederim.’’ Mahcup yüzüne baktım. Bu haliyle otoparkta gördüğüm hali arasında uçurum vardı.
‘’Pek bir şey yapamadım. O yüzden teşekkür etmenize gerek yok.’’
‘’Olur mu öyle şey? Belki daha kötüsü gelecekti başıma. Şimdi teşekkür etmem gereken başka birisi var.’’ Koridora baktığımda ders saati olduğunu anladım. ‘’Sen şimdi dersine git. Teşekkür ederim tekrar.’’
Arkamı dönüp müdür odasına gidecekken Atakan tekrar konuştu. ‘’Baran’a mı teşekkür edecekseniz?’’ Sorusuna anlam veremezken cevap verdim. ‘’Evet’’
Elini boşverin der gibi salladı. ‘’Bir şey olmaz hocam ona. Sıkıntı etmeyin.’’
‘’Sen nerden biliyorsun?’’
‘’Abim de o yüzden.’’ Ağzım beş karış açılırken ona baktım. Atakan ile Baran kardeş miydi?
‘’Ama sizin soyad-‘’ Tamamlamama izin vermedi. ‘’Babalarımız farklı.’’
Bir şey demeden önüme döndüm. ‘’Yine de bu aramızda kalırsa sevinirim hocam. Kimse bilmiyor.’’ Onayladım. Müdür odasına giderken hala kardeş olmalarının şaşkınlığını yaşıyordum. Hiç benzer bir tarafları da yoktu. Kaşımın sızlamasıyla kendime geldim.
Cengiz müdürün odasına gelince bağrışmaları duydum. ‘’Artık hocalarınıza da zarar vermeye başladınız! Hele sen Baran. Okulda burslu okuyorsun. Nasıl yapabilirsin bunu?’’
Kapıyı tıklattım. Gel komutuyla içeri girdim. Cengiz bey masasında, Baran ve Engin’de ayakta önünde duruyordu. Bakışlar bana dönerken Cengiz bey konuştu. ‘’Ceylan hocam! Çok geçmiş olsun. Nasıl oldunuz?’’ Engin’e bir bakış attım. Masa önünde ki koltuklardan birine oturdum. Gözüm Baran’a takıldı. Dudağının kenarı kanamıştı. Gömleği yırtılmış olacak ki belinde ki kemere bağlamış siyah tişörtüyle kalmıştı. Elleri cebinde ileri geri sallanıyordu.
‘’İyiyim Cengiz bey? Yalnız konuşabilir miyiz?’’ Sorumla önce şaşırdı daha sonra da çıkın der gibi eliyle işaret verdi. Odada yalnız kalınca konuştum.
‘’Baran’ın bir suçu yok Cengiz bey.’’ Sözlerimle alayla güldü.
‘’Nasıl yok Ceylan hanım? Engin’in ağzını yüzünü dağıtmış, gördünüz.’’
‘’Gördüm. Ama Engin’in yaptıklarını da gördüm. Ben gelmesem başka bir çocuğun kolunu kıracaktı neredeyse. Engin beni itince Baran beni korumaya çalıştı sadece. Baran’ın bu hale gelmesi de Engin’in suçu biliyorsunuz.’’
‘’Engin sizi itti mi?’’ Saklamadım. Engin gerçekten serseriliğin de ötesinde şeyler yapıyordu.
‘’Evet. Bu yüzden Baran’a ceza vermemenizi rica ediyorum. Üstelik biliyorum ki Engin’de ceza almayacak.’’ İmalı konuşmamla başka yerlere bakmaya başladı.
‘’Bu yüzden ceza vermeyin. Ben ona onun da yaptığının yanlış olduğunu söyleyeceğim zaten. Hatta ona kendi yöntemlerimle ufak bir ceza da verebilirim.’’ Konuşmalarımla bir şey demeyip dışarda bekleyen Baran ile Engin’i içeri çağırdı.
‘’Engin sen sınıfına git. Ailen gelince tekrardan konuşacağız.’’ Engin umursamazca göz devirip odadan çıkınca Baran’a döndüm. Onun da bana baktığını fark ettiğim de önüme döndüm.
‘’Baran bu seferlik ceza almayacaksın. Ceylan hocana dua et. Bu da sana ders olsun. Tekrar böyle bir şeyle karşıma çıkma.’’ Cengiz beyin imalı bakışları Baran’da gezerken kaşlarımı çattım. Baran bir şey demeyip kafasıyla onaylarken odadan çıktı. Cengiz beye teşekkür edip alelacele odadan çıktım.
‘’Baran!’’ Seslenmemle bana döndü. Yanına ilerleyip karşısında durdum.
‘’Teşekkür ederim beni korumaya çalıştığın için.’’ Omuz silkti.
‘’Önemsiz.’’
‘’Benim için önemli. Ama tabi bu Engin’e vurduğun gerçeğini de değiştirmiyor. Senin de yaptığın yanlıştı.’’
‘’Ne yapsaydım? Uslu dursun diye öpücük mü verseydim?’’ Sorusuyla boğazımı temizledim.
‘’Öyle bir şey söylemedim. Bursun varmış. Bursunu kaybetmeni istemem. O yüzden ekstra dikkat etmen gerekir. Gerçi kardeşin ona bir şey olmaz dedi ama..’’ Sözlerimle elimi ağzıma götürdüm. Kaşları çatılırken gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi. Gerçekten bazen ne dediğimi bilmiyordum.
‘’Kardeşim mi?’’ Artık battı balık yan gider kafasıyla onayladım. Zaten kaçırmıştım ağzımdan. Kıvırmanın bir anlamı yoktu.
‘’Yani Atakan kimseye söylemeyin dedi ama kusura bakma benim bir anda çıktı ağzımdan.’’ Baran burun kemerini sıktı.
‘’Bundan kimseye bahsetmeyin tamam mı? Hiç kimseye.’’ Onu onaylarken düşündüm. Kardeş olmalarında ne gibi bir sıkıntı vardı anlamamıştım.
****
Baran’dan
Ellerim ile yakasına yapışıp duvara yasladım.
‘’Bok mu var söylüyorsun lan kardeş olduğumuzu?’’ Atakan bir elime bir bana bakarken sıkıntıyla konuştu.
‘’Ne bileyim oğlum, öyle ağzımdan kaçtı bir anda.’’ Sırtını bir kez daha duvara vurup yakasından çektim ellerimi.
‘’Aptal aptal iş yapma!’’ Yüzümü ovuşturdum. ‘’Duyulursa işin içini deşmeye çalışan olacaktır. İki senedir uğraştığımız işin içine sıçma. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.’’ Sözlerim ile derin bir nefes verdi.
‘’Senin de superman damarların kabardı herhalde. Barbaros abi demedi mi sana başını belaya sokma diye. Ne diye gidip Engin şerefsizine dalıyorsun?’’ Sorusuyla sessiz kaldım. Ben de bilmiyordum neden bulaştığımı. Fena şekilde sinirlerimi bozuyordu o herif. Dalacak yer arıyordum zaten. Ceylan hoca da iyi bir sebep olmuştu benim için.
Okuldan çıkıp otoparka giderken oluşan kalabalığı gördüm. Yine kavga var amına koyayım diye düşünürken Ceylan gözüme çarptı. Dolmuş gözleriyle arabasına bakarken adımlarım istemsizce oraya döndü. Gördüğüm manzarayla dişlerimi birbirine bastırdım.
Ceylan hocanın turuncu vosvosu paramparça olmuştu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |