7. Bölüm
nnesli / CEBİR / 7.BÖLÜM

7.BÖLÜM

nnesli
nnesli.sah

Sınav kağıtlarının olduğu dosyayı sımsıkı kavramış sınıfıma yürüyordum. Ders zili çaldığından ortalıkta pek öğrenci yoktu. Nöbetçi olduğunu bildiğim Selahattin hoca hepsini içeri sokmuştu. Sınav haftasındaydık ve benim ilk sınavım kendi sınıfımlaydı. 12. sınıfların olduğu koridora girdiğimde karşı taraftan gelen iki öğrenci gözüme çarptı.

Engin’in yanında birkaç kere gördüğüm İlayda ve onunla gülüşerek yürüyen Baran.

Kaşlarım istemsiz çatılırken ikisinin yan yana olmasını sorguladım bir an. İlayda derslerine girdiğim kadarıyla iyi bir kızdı. Engin’in ise çocukluk arkadaşıydı. Öyle olduğu halde okulda pek beraber takılmıyorlardı. Ama okul dışında aileleri dahil sürekli beraberlerdi.

Ayça hoca dedikoduyu severdi. Bana da bu konuları o anlatmıştı. Tıpkı Baran’ın ailevi sebeplerle okula iki yıl geç başlayıp bir yıl da sınıfta kaldığı için hala mezun olamadığını anlattığı gibi.

İlerlerken onlarda beni görmüştü. Baran’ın bakışları üzerimde dolandıktan kafasını eğip yanağını kaşıdı.

‘’Gençler, ne yapıyorsunuz burada?’’ Karşı karşıya kaldığımızda sormuştum bu soruyu.

İlayda Baran’a göz süzerek bana döndü. ‘’Konuşmaya dalmışız hocam.’’ Baran sessiz kalırken ona bir bakış attım.

‘’Oyalanmayın daha fazla, zil çalalı çok oldu. Geçin sınıflarınıza.’’ İlayda kocaman gülümseyip başını salladı. O sınıfına girerken bende hareketlendim. Baran sessizliğini korurken kendi sınıfımla yan yana olan sınıfına yürümeye başladı. Sınıf kapısını açtıktan sonra tam girmek üzereydim ki istemsizce yan tarafa kaydı bakışlarım. Baran ile kesişen gözlerimiz bir saniye takılı kaldıktan sonra sınıfa girdim.

‘’Günaydın.’’ Gür sesimin aksine duyduğum kem küm sözler beni tatmin etmemişti. Sınıfa baktığımda ilk ders olması sebebiyle yarısı uyukluyordu.

‘’Günaydın.’’ Sert ve yüksek sesle konuşmam onlarında toparlanmasını sağladı.

‘’Hocam sabah sabah ne sınavı yav?’’ Atakan’ın serzenişi beni gülümsetti. ‘’Çalışmadın mı Atakan?’’

‘’Yani, yaptık bir şeyler ama pek bilemiyorum tabi.’’

‘’Böyle söylediğin sınavdan 20 almıştın Atakan.’’ Güneş’in konuşmasıyla gülüşüm büyüdü. Kendi sınıfımı çok seviyordum. İyi öğrencilerin olduğu bir sınıftı. Ellerinden geleni yapıyorlardı en azından. Bir kişi hariç, Engin. Onun sınıf öğretmeni olmak azaptan başka bir şey vermiyordu. Çoğu derse gelmiyordu. Gelse bile ya kavga çıkarıp gidiyordu ya da boş boş duruyordu.

Onu iki kere dersten kovmuştum. Bakışlarında her seferinde gördüğüm nefret bazen içimi ürpertiyordu. Dersine giren hocalar Engin’e bulaşmamak için seslerini çıkarmıyorlardı. Bu durum herkesin işine geliyordu. Özellikle Engin’in. Benim ona takındığım keskin tavır onu rahatsız ediyordu. Benden nefret ettiğini anlayabiliyordum.

Sırasına bir bakış attığımda onu görmedim. Gelmemişti tabi ki.

‘’Kızım sen benim notlarımı mı ezberliyorsun?’’ Atakan’ın sorusuyla Güneş ellerini ismini yansıtan sarı saçlarından geçirip utangaç bir gülümseme yolladı.

‘’Aklımda kalmış ne yapabilirim?’’

‘’Karizmamı çiziyorsun.’’

‘’Aman yesinler karizmanı senin.’’ Güneş’in sözleriyle birkaç kişi daha gülerken sınav kağıtlarını çıkardım. Güneş’in hâl tavırları Atakan’dan hoşlandığını gösteriyordu. Dışarıdan bir gözle bunu görebiliyordum.

‘’Evet sessiz oluyoruz. Boğaç, dağıt arkadaşlarına kağıtları.’’ Öğretmen masasının önünde oturan öğrencimi bunun için görevlendirip dosyamda ki diğer kağıtlara göz attım. Sınav başlarken ayağa kalktım. Sıra aralarında dolaşacağım için topuklu giymemiştim bugün. Çıkan ses onların dikkatini bozabilirdi.

Kollarımı önümde bağlayıp aralarda gezmeye başladım. Gördüğüm kadarıyla çoğu çalışmıştı. Bu durum beni sevindirirken Atakan’ın sırasına gelmiştim. Atakan durmuş öylece kağıda bakıyordu. Telepati gücüyle çözmeye çalışıyordu muhtemelen.

‘’Hocam bu soru yanlış bence.’’ Atakan’ın konuşmasıyla güldüm. Eğilip kağıdına baktığımda seçenekler arasında olmayan alakasız bir cevap bulduğunu gördüm. Komple yanlış çözmüştü soruyu.

‘’Soru değil sen yanlışsın.’’ Birkaç kişi kıkırdarken yan tarafta gezinmeye başladım. Atakan’ın sessiz homurdanmalarına iyice gülesim geliyordu. Aradan geçen yirmi dakika sonra kapı çalınmadan açıldı. Gömleği dağılmış, kravatını yanına bile almaya bile gerek görmemiş Engin’e baktım. Saçları dağılmıştı ve gözlerinin altı mosmordu.

İçeri girecekken sesimle durdu. ‘’Dışarı çık.’’ Kaşları çatılırken ceketini tuttuğu eli sıkılaştı.

‘’Sınav başlayalı çok oldu. Bir dahakine zamanında gelmeyi öğrenirsin. Şimdi çık dışarı Engin.’’

Ona özel bir tavır sergilemiyordum. Kim olsa yine aynısını yapacaktım.

Güneş’in minik kıkırdamasını duyunca Engin’in bakışları ona kayarken bakışlarım sertleşti. Çok rahatsız edici bakıyordu. Güneş’in de bunu istemeyerek yaptığını halinden anlayabiliyordum. Sırasında iyice küçülmüştü.

‘’Çık dışarı!’’ Bağırmamla bakışları bana döndü. Gözlerinin koyuluğu, o nefreti yine iliklerime kadar hissetmiştim. Bir şey demeden girdiği kapıdan geri çıktı. Kapının çarpılmasıyla birkaç kişi irkilirken homurdandım.

‘’Terbiyesiz, ne biçim çocuksun anlamadım ki.’’ Sessiz homurdanışım duyulmazken diğerleri sınavına devam etmişti.

****

Dosyalarımı ve çantamı alıp öğretmenler odasından çıktım. Bugün de kazasız belasız bitmişti çok şükür. Okulun bahçesinde çıkışa giderken gözüm beraber çıkan Baran ve İlayda’ya takıldı. İlayda Baran’ın koluna girmiş çıkışa yürüyorlardı.

‘’Hoca!’’ Arkamı dönünce bana doğru gelen Engin’i gördüm. Bahçede ki öğrenciler de bu tarafa doğru bakarken göz devirdim. Kazasız belasız demiştim değil mi? Şom ağızlıydım.

İşaret parmağı bana doğru kalkerken konuştu. ‘’Bir daha bana sesini yükseltmeyeceksin hoca.’’

‘’Sen benimle ne biçim konuşuyorsun?’’ Uzattığı parmağını tuttum. ‘’Karşında yaşıtın yok senin!’’ Tuttuğum parmağını biraz daha ileri itti. Gücü karşısında afalladım. Öyle gözüküyordu zaten ama üzerimde görünce bir an şaşırmıştım.

‘’Bu sondu hoca. Bir daha aynısı olursa sonucuna katlanırsın. Arabandan daha beter hale gelirsin.’’ Sessizce söylediği sözlerle yerimde çakıldım. Resmen tehdit etmişti. Açık açık çekinmeden. Arabandan daha beter hale gelirsin ne demekti? O mu yapmıştı?

Gözlerimde ne gördüyse alayla dudakları kıvrıldı. Sertçe elini çekerken omzuma çarpıp gitti. Çarpmasıyla elimde ki kitaplar ve dosya yere düşerken gözümden düşen yaş elime damladı. Hızlıca silerken yere eğildim.

‘’Hocam iyi misiniz?’’ Güneş yerde kalan son kitabımı uzattı. Üzgün bakan gözleri beni kendime getirdi. Bu halde görünmemem gerekiyordu.

‘’İyiyim. Merak etme sıkıntı yok.’’ Doğruldum. ‘’Engin işte.’’

Güneş omuzunda ki çantasını düzeltti. ‘’Hocam o çok tehlikeli biri. Her şeyi yapabilir. Dikkat edin lütfen.’’

‘’Korkma sen, bir şey yapamaz o bana. Söyle bakalım, herkes dağıldı sen neyi bekliyorsun?’’ Gülümsemesi tekrar yüzüne yerleşti.

‘’Annemi bekliyordum hocam ama işi çıkmış son anda. Otobüs durağına geçeceğim.’’ Güneş burslu okuyordu. Söylediğine göre annesi bir fabrikada çalışıyordu.

‘’E hadi gel ben bırakırım seni eve.’’

‘’Yok hocam, zahmet etmeyin ben geçerim otobüsle.’’

‘’Yahu yolumun üstü zaten, yürü. Düş önüme.’’ Engin’in bıraktığı hissi üzerimden atamadım eve gelene kadar atamadım.

Kendimi her zamankinin aksine buz gibi suya attım. Aldığım soğuk duş sinirlerimi iyice gererken çıktığım ilk dakika göz yaşlarımı tutamadım. Üzerimde bornoz kafamda havlu yere çöktüm.

****

‘’Ceylan sen ne dediğinin farkında mısın?’’ Elinde ki telefonu koltuğa fırlattı. ‘’Resmen tehdit etmiş seni piç kurusu!’’ Bir sağa bir sola dolanırken devam etti.

‘’Kalk karakola gideceğiz. Kalk!’’ Kolumdan çekiştirdi. ‘’Kalksana kızım!’’

‘’Şahsenem yeter!’’ Kolumu çekip ayağa kalktım. Mutfağa geçerken peşimden geldi.

‘’Ne demek yeter? Ya ne yapacaksın?’’ Tezgâhtaki bulaşıkları makineye yerleştirirken konuştum.

‘’Şikâyet bir işe yaramaz. Ben etsem bir saat sonra çıkar elini kolunu sallaya sallaya. Araba için de ne kanıt var ne başka bir şey.’’ Haklılığım onu sessiz bırakırken balkona geçtim. Ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Sıkışıp kalmıştım onun tehdidi arasında. Korkmamam gerekiyordu ama Engin kesinlikle hafife alınacak biri değildi. Çocuğun boyum kadar sabıkası vardı. Arabamla ilgili söylediği şey aklıma gelince tekrar gözlerim doldu. Eğer o yaptıysa onu boğmam falan gerekiyordu.

Sabah, gözümü çalan telefonumla açtım. Daha doğrusu açamadım. Kısık bakışlarım arasında duvardaki saate baktım.

‘’Sabahın altısında kim bu manyak be?’’ Esnemeyle karışık söylendim. El yordamıyla komodinin üzerindeki telefonu bulmaya çalıştım. Elime aldığımda tanımadığım bir numaraydı.

‘’Sabah sabah kimsin la sen?’’ Homurdanışımla karşı taraftan derin bir nefes sesi duydum.

‘’Sapık mısın kardeşim?’’ Bir şeyin düşme sesi gelirken yatakta biraz daha doğruldum.

‘’Ceylan Bozdoğan?’’ İsmim karşı taraftan söylendiğinde gözüm biraz daha açıldı.

‘’Benim. Sen kimsin?’’

‘’Ben İstanbul Organize Suçlar Müdürlüğü amirlerinden Tayfun Demirhan.’’ Ben tabiri caizse mal gibi kalırken devam etti.

‘’Sizinle görüşmek istiyorum. Özel ve önemli bir konu. Bir saat sonra mesaj atacağım adreste olabilir misiniz?’’ Neden hemen inanmıştım bilmiyordum. Kandırılıyor ya da dolandırılıyor olabilirdim. Ama ağzımdan çıkan kelimeler tam tersini söylüyordu.

‘’Tamam, olurum. Mesaj atın.’’

****

Tayfun Demirhan telefonu kapatıp karşısındakilere döndü.

‘’Bundan emin miyiz?’’

‘’Ben ne zaman emin olmadığım bir şey yaptım Ceren?’’ Ceren elinde ki kalemi çevirmeyi bırakıp yerinde kıpırdandı.

‘’Estağfurullah amirim. Sadece şey o kadına ne kadar güvenebiliriz?’’ Amiri elinde ki dosyayı kapattı.

‘’Noyan eminse bizde güvenebiliriz.’’ Konuşmaların başından beri sessiz kalan Noyan’a döndü bakışlar.

‘’Ceylan belki de bu konuda ona güvenebileceğimiz tek insan şu durumda.’’ Noyan sandalyesinde geriye yaslandı. Bir süredir gözleri masanın ortasında Ceylan’ın fotoğrafı üzerindeydi. Çok düşünmüştü ama ondan başka bunu yapabilecek biri yoktu.

Ceren kollarını önünde bağladı. ‘’Duygusal bir düşünce değildir umarım.’’ Noyan’ın hemen yanında oturan Sarp konuştu.

‘’Saçmalıyorsun Ceren. Söylediğin şeyi yapabilecek en son insan bile değil Noyan.’’

‘’Konuyu kapatın karar verildi.’’ Yan tarafa döndü. ‘’Sizlikte bir durum olmayacak. Deşifre söz konusu değil.’’

Toplantı tamamlanırken Noyan sigara yakmak için terasa çıktı. Verdiği karardan pişman olmamayı umdu.1

 

Beğenmeyi unutmayın:)) Mutlu yıllar..

Bölüm : 29.12.2024 21:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...