Manastırda yaşananlardan sonra her şey eskisinden daha karmaşıktı. Ateşin içinde yaşadıklarımız yalnızca fiziksel değil, ruhsal olarak da derin yaralar bırakmıştı. Herkes kendi payına düşen dersleri almıştı, ama bu dersler özellikle Kerem ve benim aramda görünmez bir duvar örmüştü.
---
Kerem, artık her zamankinden daha fazla bana bağlanmış gibiydi. Ne zaman bir yerde olsam, gözleri üzerimdeydi. Koruma içgüdüsü o kadar yoğundu ki bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı.
"Kerem," dedim bir gün sabrımı zorlayan bir bakışını yakaladığımda. "Beni sürekli gözetlemene gerek yok. Güçsüz değilim."
Ama Kerem, boynunu büküp uzaklaşmadı. "Bunu biliyorum," dedi usulca. "Ama seni kaybetmekten korkuyorum."
Bu sözleri, içimde karışık hisler uyandırsa da, mesafemi korumakta kararlıydım. Yaşananlar beni daha da bağımsız biri haline getirmişti. Kerem’in bu bağlılığı, benim ilerleyişimi durdurabilecek bir yük gibi hissettirmeye başlamıştı.
---
Aras, her zamanki gibi soğukkanlıydı. Yabancıya karşı gösterdiği dirayet ve stratejik düşüncesi, ona duyduğum hayranlığı artırmıştı. Ama bu hayranlık, kalbimde büyüyen bir his değil, aklımın ona duyduğu saygıydı.
Aras’la göz göze geldiğimiz bir an, ona cesaretimi topladım ve söyledim: "O gece, sakinliğin olmasaydı işler daha da kötüye giderdi. Sana minnettarım."
Aras, hafif bir gülümsemeyle başını eğdi. "Her şey senin dayanıklılığın sayesinde oldu, Yaren. Biz sadece destek olmaya çalıştık."
Ona olan hayranlığımı gizlemeye çalışsam da, aramızda bir sınır koymaya dikkat ediyordum. Çünkü bu bağ, Tarikat’ın dengesi için tehlikeli hale gelebilirdi.
---
Göreve Hazırlık ve Ayda ile Dostluk
Adarhan, Ayda ve beni önemli bir göreve göndermeye karar verdi. Şehrin en iyi bilinen iş adamlarından biri olan Cihan Saydam’ın, toplum önünde örnek bir figürken perde arkasında işlediği suçların ifşa edilmesi gerekiyordu. Ayda ile birlikte bu göreve seçilmek, bana gurur vermişti.
Göreve çıkmadan önce aynada kendime baktım. Kesilmiş saçlarım bana o geceyi hatırlatıyordu. Artık eskisi gibi olmadığımı hissettim. Bir değişiklik yapmam gerekiyordu. Saçlarımı kıpkırmızıya boyadım. Artık her gördüğümde bana yeniden doğduğumu hatırlatacaktı. Ela gözlerimle birleşen bu yeni görüntü, içimdeki gücü yansıtır hale gelmişti.
Ayda, saçlarımı gördüğünde gülümsedi. "Bu sana çok yakıştı. Gerçek bir savaşçı gibi görünüyorsun."
"Sadece görünüş değil," dedim kendime güvenle. "Artık gerçekten öyleyim."
---
Göreve çıktığımızda, Kerem’in manastırdan uzaklaştırılmasına rağmen bizi gizlice takip ettiğini fark ettim. Uzakta bir gölge gibi saklanıyor, ama varlığı hissediliyordu. Bu beni hem kızdırdı hem de içten içe korunduğumu hissettirdi.
"Kerem burada, değil mi?" diye sordu Ayda, bakışlarını bir köşeye dikerek.
Başımla onayladım. "Beni takip ediyor. Ama bu işi tek başıma başarmak zorundayım."
Ayda, sert bir şekilde iç çekti. "Ona bir şey söylemelisin, Yaren. Yoksa bu durum daha da kötüye gidecek."
"Zamanı gelince," dedim sessizce.
---
Görevin Başarısı: Gerçekler Ortaya Çıkıyor
Cihan Saydam’ın peşine düştüğümüz o gece, tüm hazırlıklarımız işe yaradı. Ayda ile birlikte onun yasadışı ticaretlerini kanıtlayan belgeleri ele geçirdik. Ayda’nın keskin zekâsı ve benim gözü pek cesaretim, bu görevi başarıya ulaştırdı.
Belgeleri halka sızdırdığımızda, şehrin gündemi bir anda değişti. Cihan’ın gerçek yüzü açığa çıkmıştı. İnsanlar hem şaşkın hem de öfkeliydi. Bizse, görevimizi tamamlamış olmanın gururuyla manastıra döndük.
---
Dostluk Dövmesi ve Yeni Bir Yemin
Görevden dönerken, Ayda ile aramızdaki bağın ne kadar güçlendiğini fark ettik. Birbirimize olan sadakatimizi göstermek için bir dostluk dövmesi yapmaya karar verdik. Sol elimizin yüzük parmağına bir kaplan kafası dövmesi yaptırdık.
"Kaplan, cesaret ve güç demektir," dedi Ayda. "Bu dövme, bizim kim olduğumuzu ve neyi savunduğumuzu temsil edecek."
Dövme yapıldıktan sonra ellerimizi birbirine kenetledik. Sessiz bir yeminle, birbirimizi her koşulda destekleyeceğimize söz verdik.
---
Yeni Bir Denge ve Yeni Bir Yolaçılım
Manastıra döndüğümüzde, artık başka biriydim. Hayatıma giren zorluklar, beni bir yük gibi hissettiren bağlardan arındırmış, kendi gücümü bulmamı sağlamıştı.
Kerem hâlâ bana bağlıydı, ama artık onunla konuşmam gerekiyordu. Aras’a olan hayranlığım saygı sınırlarında kalmıştı. Ve Ayda, artık yalnızca bir yoldaş değil, benim için gerçek bir dost olmuştu.
Bu yolculuk, hem içsel hem de dışsal olarak yeniden doğuşumun bir simgesiydi. Ve artık Tarikat’ın bir savaşçısı olarak, yalnızca kendime değil, çevremdeki herkese ilham olabilirdim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
371 Okunma |
153 Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |