3. Bölüm

Bölüm 3: Arefe Tarikatı

Nur Karagöl
nnurkaragol

Günler, haftalar geçti. Kadının evinde yaşarken, kasabanın ritmine ayak uyduruyordum. Ancak içimdeki boşluk hâlâ dolmamıştı. Her gece rüyalarımda aynı karanlık kuyuyu görüyordum. O kuyunun içinde bir ses, bir fısıltı vardı. "Arefe..." Bu kelime rüyalarımda yankılanıyordu. Her sabah uyandığımda ne anlama geldiğini bilmeksizin tekrar tekrar mırıldanıyordum: Arefe.

 

Bir gün, kadının evine kasabadan yaşlı bir adam geldi. Saçı sakalı birbirine karışmıştı, ama gözlerinde bilgece bir parıltı vardı. Kadınla alçak bir sesle konuşuyorlardı. Kulak kabarttım. "Kuyunun yanından geldi," dedi kadın. "Geçmişini hatırlamıyor, konuşamıyor. Ama... farklı bir yanı var." Adam beni dikkatlice süzdü. Gözleri, sanki içimi okuyormuş gibi bir his verdi. Sonra kadına fısıldadı: "Belki Tarikat onun içindir."

 

Tarikat? Ne demek istiyordu?

 

Adam gittikten sonra kadına sordum, tabii ki kelimelerle değil. Yüzümdeki ifadeyle. Gözlerimle. Kadın iç çekti, sanki bir sırrı açıklamaktan korkuyormuş gibi. Ama sonunda anlatmaya başladı.

 

"Arefe Tarikatı," dedi. "Karanlıkla savaşanların yoludur. Onlar, kuyunun sırrını çözmeye çalışır. Kasabamızda pek az kişi bu tarikata kabul edilir. Çünkü..." Gözlerini bana dikti. "Çünkü onlar, geçmişinde büyük bir karanlık taşıyanları seçer."

 

Kuyunun sırrı... Tarikat... İçimde bir şeyler kıpırdanıyordu. Belki de cevaplarım oradaydı. Belki de kim olduğumu, neden burada olduğumu öğrenebilirdim. Ama kadın beni uyardı. "Tarikata kabul edilmek kolay değildir. Onlar, insanı sınar. Ve eğer başarısız olursan... asla geri dönemezsin."

 

Sınav Başlıyor

 

Ertesi sabah yaşlı adam beni buldu. Tarikata katılmak istediğimi duyunca kaşlarını çattı. "Bu kolay bir yol değil," dedi. "Arefe Tarikatı'na girmek için önce karanlığını kabul etmen, sonra onunla yüzleşmen gerek."

 

Beni tarikatın bulunduğu yere götürdü. Orası kasabanın dışındaki eski bir manastırdı. Taştan yapılmış, devasa bir yapının içine girdik. Duvarlarda asılı semboller, kadim yazılar vardı. Diğer adaylarla birlikte uzun bir salonda toplandık. Yaşlı adam yüksek bir kürsüden konuşmaya başladı: "Karanlığı tanıyın. O sizin düşmanınız değil, en büyük gücünüzdür. Ama onu kontrol edemeyen, onun kölesi olur."

 

İlk sınavda, hepimizi karanlık bir odaya aldılar. Hiçbir ışık yoktu. Orada tek başına oturduk, zihnimizin derinliklerine gömüldük. O anda karanlıkta gördüğüm şey beni dehşete düşürdü. Bilinçsizce bağırdım. Rüyalarımda gördüğüm kuyuyu, o kuyunun dibindeki gölgeyi hatırladım. Ve bir yüz... Bir adamın yüzü. O yüz, her şeyden nefret ettiğim birine dönüştü. İçimde tarifsiz bir öfke kabardı. Ama nedenini bilmiyordum.

 

Bu duygu beni ayakta tutuyordu. Öfkem, sınavları geçmemi sağlıyordu. Tarikatın diğer üyeleri dikkatle beni izliyordu. Yaşlı adam sonunda bana yaklaşıp fısıldadı: "Bilim adamına duyduğun nefret, seni buraya kadar getirdi. Bu, karanlığını kontrol etmek için bir başlangıç olabilir."

 

Ama kimdi bu bilim adamı? Bilmiyordum. Fakat içimdeki öfke, onun adını duyar duymaz büyüyordu.

 

Kabul Töreni

 

Son sınav, kuyudan kurtulmayı içeriyordu. Gerçek bir kuyunun içine indirildim. Tıpkı düştüğüm o karanlık gibi... Ama bu sefer yalnız değildim. Karanlığın içindeki ses benimle konuşuyordu. O sesi bastırmaya çalıştım, korkumun üzerine gittim. O kuyudan çıkmayı başardığımda, Tarikatın ustaları beni bekliyordu.

 

Yaşlı adam gururla başını salladı. "Yaren artık Arefe Tarikatı'nın bir üyesi. Kararlılığın, sana hak ettiğin yeri verdi."

 

O an bir şey anladım: Bu tarikat, sadece bir başlangıçtı. Gerçek cevaplarımı hâlâ bulamamıştım. Ama artık yalnız değildim. Karanlığa karşı savaşmaya hazırdım.

 

 

Bölüm : 08.12.2024 15:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...