4. Bölüm

Bölüm 4: Arefe’nin Sırları

Nur Karagöl
nnurkaragol

Arefe Tarikatı’na kabul edildikten sonra hayatım tamamen değişti. Sabahları erkenden uyanıyor, bedenimi ve zihnimi güçlendirmek için eğitimlere katılıyordum. Bu yer, kasabanın huzurlu sessizliğinden çok uzaktaydı. Manastırın her köşesi disiplin ve gizemle doluydu. Girişin hemen ardında devasa bir avlu vardı; burada eğitimler yapılırdı. Avlunun taş zeminine kazınmış kadim semboller, üzerlerinden her geçtiğimde tüylerimi diken diken ediyordu.

 

Tarikatın ustaları, bize sadece kılıç ya da yay kullanmayı değil, zihnimizi ve içimizdeki karanlığı nasıl kontrol edeceğimizi de öğretiyordu. Bu, saldırı ve savunma arasındaki ince dengeydi. "Karanlığı kucaklamazsan, onu yenemezsin," derdi eğitmenlerden biri, Ela Usta. Her dersin sonunda bu söz zihnimde yankılanırdı.

 

Odam ve Yeni Hayatım

 

Tarikat, üyelerine özel odalar tahsis ediyordu. Bana verilen oda, küçük ama huzur doluydu. Bir köşede ahşap bir masa ve sandalye, diğer köşede ise sade bir yatak vardı. Duvarlar, kadim metinlerin yer aldığı işlemelerle süslenmişti. Pencereden ormana bakan bir manzaraya sahipti; geceleri rüzgarın hışırtısını dinlerken uyuyordum. Bu oda, bana hem güvenli bir alan hem de kendimle yüzleşebileceğim bir yer sunuyordu.

 

Bir gün, eğitimlerden sonra odama döndüğümde kapımda bir zarf buldum. İçinde eski bir parşömen vardı. Parşömende, bir görevi yerine getirmek için eşleştirildiğim kişi yazıyordu: Kerem.

 

Kerem’le Tanışma

 

Kerem, tarikatın en yetenekli üyelerinden biriydi. Uzun boylu, dalgalı koyu kahverengi saçları ve derin bakan yeşil gözleri vardı. Ama onu ilk gördüğümde asıl dikkatimi çeken şey, bakışlarındaki sıcaklık ve kendinden emin duruşuydu. Sessiz bir özgüvene sahipti; bu, onu çevresindeki herkesin fark etmesini sağlıyordu. İlk kez karşılaştığımızda elini uzatıp gülümseyerek, “Yaren, değil mi? Birlikte çalışacağız,” dedi. Sesi, güven verici bir derinliğe sahipti.

 

İlk başlarda Kerem’le ilişkimiz tamamen profesyoneldi. Eğitimlerde birlikte çalışıyor, birbirimizin zayıflıklarını tamamlıyorduk. Ancak onunla her vakit geçirdiğimde, aramızdaki bağın güçlendiğini hissediyordum. Sözleri hep yerindeydi, bazen beni güldürür, bazen ise tam zamanında cesaret verirdi.

 

Bir gece, eğitimlerden sonra manastırın bahçesinde yalnız kalmıştım. Kuyunun başında oturuyor, geçmişime dair cevaplar arıyordum. O sırada Kerem yanıma geldi. "Seni hep bu kuyunun başında görüyorum," dedi hafifçe gülümseyerek.

 

"Buraya baktığımda, geçmişimle ilgili bir şeyler hatırlayacağımı hissediyorum," dedim. Sözlerim her zamanki gibi sessiz ama anlamlıydı.

 

Kerem, yanımda diz çökerek gözlerimin içine baktı. "Geçmiş seni tanımlamaz, Yaren. Kim olduğunu buradaki her hareketinle gösteriyorsun. Bunu asla unutma."

 

O gece, Kerem’le aramızdaki bağın farklı bir boyuta geçtiğini hissettim. Ama ikimiz de bunu dile getirmekten çekindik. Henüz hazır değildik.

 

Saldırı ve Savunma Eğitimleri

 

Eğitimler gittikçe zorlaşıyordu. Ela Usta, "Bir savaşçı sadece düşmanı değil, kendini de yenmelidir," diyerek bizi zihinsel ve fiziksel olarak sınırlarımızı zorlamaya teşvik ediyordu. Saldırı eğitimlerinde, her hareketimizi hızla ve kararlılıkla yapmamız gerekiyordu. Kerem her zaman yanımdaydı. Bana ipuçları veriyor, her hatamı sabırla düzeltiyordu.

 

Savunma dersleri daha karmaşıktı. Sadece fiziksel savunma değil, zihinsel olarak da kendimizi karanlıktan korumayı öğreniyorduk. Ela Usta bizi bir meditasyon seansına soktuğunda, karanlığın içindeki fısıltılar tekrar duyulmaya başladı. Kerem'in elleri omuzlarımdaydı. “Buradasın, Yaren. Kendine dön,” dedi. Bu sözleri beni karanlıktan çekip aldı.

 

En Yakınım

 

Kerem’le eğitimler dışında da vakit geçirmeye başlamıştık. Birlikte kitap okuyor, manastırın bahçesinde uzun yürüyüşler yapıyorduk. Onun varlığı, içimdeki karanlığa karşı bir kalkan gibiydi. Ama bu dostluğun ötesindeydi. Bakışlarımız, kelimelerden daha fazlasını söylüyordu.

 

Bir akşam, manastırın kütüphanesinde oturuyorduk. Kerem, bir kitap okumaya dalmıştı. Sessizlik içinde, onun yanımda oluşunun verdiği huzuru hissediyordum. Sonunda cesaretimi toplayıp sordum: “Neden buradasın, Kerem?”

 

Kitabı kapattı ve bana döndü. "Ailemi bir saldırıda kaybettim," dedi. "Arefe Tarikatı beni kurtardı. Burada, karanlığın içindeki ışığı bulmaya çalışıyorum. Senin gibi."

 

O gece, geçmişlerimizin farklı ama hislerimizin benzer olduğunu anladım. Kerem, bana kendimi daha az yalnız hissettiren ilk kişiydi. Ama bu bağın ne anlama geldiğini henüz adlandıramıyordum. Belki o da adlandıramıyordu.

 

Yaklaşan Fırtına

 

Kerem’le ilişkimiz derinleştikçe, Tarikat’taki eğitimler daha da tehlikeli hale geliyordu. Bir görev için bizi kasabanın yakınındaki terk edilmiş bir ormana gönderdiler. Kerem'le yan yana savaştığımızda, aramızdaki uyumun ne kadar güçlü olduğunu fark ettim. O, hep beni koruyordu. Ben de onun arkasını kolluyordum.

 

Görevden döndüğümüzde Kerem, beni tarikatın bahçesine götürdü. Ay ışığı altında durduk. Gözlerimin içine bakarak, “Sana bir şey itiraf etmeliyim,” dedi. Ama sözleri tamamlanmadan, tarikatın çanları çalmaya başladı. Yeni bir tehlike yaklaşıyordu.

 

Bu, sadece başlangıçtı. Ama Kerem’in varlığı, bu yeni dünyamda içimdeki karanlığa karşı en güçlü ışık olmuştu.

 

 

Bölüm : 08.12.2024 15:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...