Manastırda sıradan bir gündü. Güneş ışığı, taş duvarlardan sızarak büyük avluyu aydınlatıyordu. Eğitim sahasında, öğrenciler sabah derslerine çoktan başlamıştı. Ben ise elimde bir çift kısa kılıçla duruyordum. Bugünkü eğitimimiz, yakın dövüş üzerineydi. Ela Usta, kılıçları nasıl etkili kullanmamız gerektiğini göstermiş ve ardından bizi eşleşmeler halinde çalışmaya göndermişti. Şans ya da bir planın sonucu, partnerim Kerem’di.
Kerem, her zamanki gibi kendinden emin bir şekilde karşıma geçti. “Hazır mısın, Yaren?” diye sordu, hafifçe kaşlarını kaldırarak.
Kılıçlarımı kavrayıp dik durdum. “Her zaman.”
İlk hamleyi o yaptı. Sağ eliyle hızlı bir saldırı gerçekleştirdi, ama ben refleksle geri çekilip karşılık verdim. Kılıçlarımız şiddetle çarpıştı ve ses tüm sahayı doldurdu. Kerem’in yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.
“Fena değil,” dedi, bir adım geri çekilirken. “Ama gardını biraz daha yukarı kaldır.”
“Öğretmenlik yapmaya kalkma,” diye karşılık verdim. “Seni alt edince kim kime ders veriyor göreceğiz.”
Sözlerimle dikkatini dağıtmak istesem de, Kerem ciddiyetini bozmadı. Saldırılarımı ustalıkla savuşturuyor, her hamlesiyle beni daha da zorluyordu. Ancak içimde bir şeyler değişiyordu. Her hareketinde ona daha fazla dikkat ediyor, saldırılarını analiz ederken istemsizce yüzündeki ifadeleri de inceliyordum. Bu beni rahatsız etse de hislerimi görmezden geldim.
Dövüşümüz birkaç dakika sürdü. Kerem, her zamanki gibi üstünlüğünü koruyarak beni silahsız bırakmayı başardı. Yere düşen kılıcımın sapına bakarken nefes nefese kalmıştım. Kerem elini uzattı.
“İyi savaştın,” dedi. Gözleri ciddiyetle parlıyordu. “Ama henüz benim seviyemde değilsin.”
Elini itip ayağa kalktım. “Bir gün olacak. O günü bekle.”
Birlikte sahadan ayrılırken, Ela Usta bizi uzaktan izliyordu. Bunu fark eden sadece ben değildim; Kerem de göz ucuyla eğitmenin bize baktığını gördü.
“Ela Usta bir şey mi düşünüyor dersin?” diye sordum.
Kerem hafifçe omuz silkti. “Belki de birbirimizi bu kadar iyi tamamladığımızı fark etmiştir.”
Bu söz beni hazırlıksız yakaladı. Ona kısa bir bakış attım. Kerem’in sesinde alaydan çok bir ciddiyet vardı, ama bu cümleyi uzatmaması dikkatimi çekti.
Eğitim sonrası kütüphaneye gittik. Ela Usta’nın verdiği görevler için strateji kitaplarını karıştırmamız gerekiyordu. Ancak Kerem’in ilgisi daha çok bana odaklanmış gibiydi. Bir rafa ulaşmak için uzandığımda omzumdan tuttu ve kitabı benim yerime aldı.
“Teşekkür ederim,” dedim, biraz isteksiz bir tonda. Yardıma ihtiyacım yoktu, ama Kerem’in davranışları her zaman bu şekildeydi: İlgili, ama bir o kadar da ölçülü.
Kitabı incelerken yan yana oturduk. Sessizliği bozan o oldu. “Yaren, ilk görevin sırasında hissettiklerinle başa çıkabildin mi?”
Soru beni afallattı. Bir an ne söyleyeceğimi bilemedim. “Düşündüğümden daha kolay oldu,” dedim sonunda. “Ama bu kolaylık beni korkuttu.”
Kerem’in bakışları üzerimdeydi. “Korkutucu olan, doğru şeyin bazen ne kadar doğal gelebileceği, değil mi?”
Başımı salladım. Onun ne demek istediğini anlıyordum. Yaptıklarımız, Tarikat’ın idealleri uğruna doğru görünüyordu, ama içimde bir yerlerde bu doğruluğun bedeliyle yüzleşiyordum. Kerem’in de bu yükü taşıdığını biliyordum.
“Sen bunu nasıl taşıyorsun?” diye sordum.
Kerem sessizce gülümsedi. “Yaren, bazen cevapları bulmak için yalnız kalmam gerektiğini düşünüyorum. Ama diğer zamanlarda… seni izliyorum. Cesaretin bana da güç veriyor.”
Bir an için bakışlarımız kesişti. O an, aramızdaki sessiz bağın ne kadar derinleştiğini fark ettim. Ama bu, benim için bir şeyleri değiştiremezdi. İçimde yanıp duran intikam ateşi, her şeyden önce geliyordu.
Ayağa kalktım ve kitabı yerine koydum. “Bu konuşma burada bitsin, Kerem. Duygular bize yük olmamalı.”
Kerem hafifçe başını eğdi. “Haklısın. Ama bu demek değil ki insan kendine dürüst olmayı bırakmalı.”
O anda, Tarikat’ın soğuk ve katı kurallarına rağmen bir dostluk ya da belki daha fazlasının kıyısında olduğumuzu hissettim. Ancak bu, benim hedeflerimi değiştirmezdi. İçimde bir bağ oluşsa da, bu bağ beni hiçbir zaman yolumdan çeviremezdi.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
409 Okunma |
154 Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |