20. Bölüm

Bolum 13,2

nuperi
nuperi

Gözlerimi devirdim. “Evet, fark ettim.” dedim gülerek.

Tam o sırada Anıl yanımıza gelip kollarını göğsünde bağladı. “Ne oluyor burada? Biri burada flört mü ediyor yoksa?” diye sordu alaycı bir sesle.

Uğur hiç bozulmadan cevap verdi. “Yok canım, sadece Aslı’nın ne kadar şanslı olduğunu konuşuyorduk.” dediğinde anneme bakarken devam etti. “Bu güzellik ancak sizin gibi bir insandan nüfüz edebilir.” dedi.

Annem utançla ve aldığı iltifata sevinerek gülümsedi. “Aman,” dedi ve eliyle gülümsemesini kapatırken “Yok be oğlum. Hem ayrıca çocuk tek yapılmaz ki babasının da katkısı var.” deyince gözlerim açıldı. “Anne!” dedim dişlerimin arasında.

Uğur’a baktığımda yalnızca gülümsüyordu. “Ne diyorsun? Okuldayız, arkadaşlarımın yanında!” diye devam ettim.

“Ne var kızım, yalan mı?” dedi annem.

Anıl, Uğur’a dönüp; “Sence ben nasılım, annemin güzel dna’larından alabilmiş miyim?” dedi suratını Uğur’a yaklaştırırken alayla. Gülmek istesem de bunu yapmadım çünkü eğer gülersem Anıl sabahtan akşama kadar bin tane saçma sapan espiriler, konuşmalar yapardı.

“Ya Anıl, işin gücün dalga geçmek değil mi?” dedim.

Uğur başını yana eğerek, alaycı bir gülümsemeyle Anıl’ı süzdü. “Yani… Annenden geçtiğine emin misin? Belki de kargonuz başka bir adrese teslim edilmiştir.” Anıl bir an durdu, kaşlarını çatıp düşündü. “Bu lafı üstüme alındım ama tam emin olamadım. Beni biraz daha aşağılaman lazım.” Uğur kahkaha attı. “Bence yeterince anladın.”

Annem, Uğur ve Anıl’ın laf dalaşını izlerken kahkahayı patlattı. “Ay siz tam bir şov ekibisiniz!”

Ben ise başımı iki yana sallayıp derin bir nefes verdim. “Gerçekten çok gereksiz bir sohbet. Annemle böyle konuşmaya ne hakkın var Uğur?” dedim yalandan sitemle.

Uğur gözlerini bana çevirdi. “İltifat etmek suç mu?”

“Kime iltifat ettiğin önemli.”

“O zaman bir dahakine sana iltifat edeyim, olur mu?”

Gözlerimi devirdim. “Allah’ım, sabır…” dedim içimden.

Anıl kıkırdadı. “Uğur kardeşim, gerçekten riskli sularda yüzüyorsun. Kızgın Aslı bir ejderhaya dönüşebilir.”

Uğur gülümseyerek başını salladı. “Ejderhalar tehlikelidir ama aynı zamanda çok güzellerdir.”

Bir saniyeliğine afalladım. Bakışlarımı ondan kaçırıp anneme döndüm. Annem gülümseyerek başını iki yana salladı. “Pekala çocuklar, biz toplantıya geçelim. Aslı, sen de derse geç kalma.”

“Tamam anne,” dedim ama gözlerimi Uğur’dan ayırmadım. “Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.” deyip annemin eline yöneldi.

Centilmen bir erkek misali elini öpüp hafif bir tebessümle anneme bakındı. Annem şaşkınlıkla kalakalmıştı. Anıl’a baktı ardından Uğur’a. Bir Anıl’a bir Uğur’a.

“Seni Anıl’la değiştirebiliyor muyuz?” dedi annem.

  Ne? 

Ahahahaha!

“Anne!” dedi Anıl.

“Sen ne güzel terbiyeli büyümüşsün böyle. Aferim oğlum sana.” dedi annem Anıl’ı umursamayarak. “Teşekkür ederim efendim.” dedi Uğur.

“Anne sana inanmıyorum. Bu..bu yaptığın çok yanlış!” dediğinde gülmemek için kendimi sıktım. “Benim gibi birinin yerine onu istemen beni derinden yaraladı.” dedi yalandan kızgınlıkla.

“Oğlum senin de Anıl gibi derslerin kötü mü?” dedi. Uğur, nispet edercesine Anıl’a baktı. “Hayır teyzeciğim, ben okula yeni nakil aldırsam da derslerim gayet iyidir.” dedi bakışları hala Anıl’ın üstündeyken.

Anıl, “Nereden bileceğim ha..nereden bileceğim? Sen ablamala aynı sınıfta bile değilsin ki.” dediğinde lafa ben atladım.

“Sence bilmene gerek var mı? Ne kadar terbiyeli birisi.” dedim Uğur’u savunarak.

“Böyle mi düşünüyorsun?” dedi laf arasında. Kafamı sallayıp geçiştirdikten sonra Anıl’a döndüm. Yüz ifadesi umrumda değilsini der gibiydi. Yanında duran ve ailesiyle konuşan o kıza arada sırada bakışları kayıyor kimi zaman göz göze geldiklerini fark ediyordum.

Uğur ise hafif bir gülümsemeyle beni izliyordu. Sanki söyledikleriyle beni bilerek sinirlendirmeye çalışıyordu.

Annem ve Anıl toplantı salonuna yönelirken, ben de iç geçirerek sırtımı düzelttim. “Senin başka işin gücün yok mu Uğur?”

Uğur başını iki yana salladı. “Seninle uğraşmak fazlasıyla eğlenceli.”

Tam bir şey söyleyecekken zil çaldı. Derse geç kalmamak için hızlıca arkamı döndüm ama Uğur’un arkamdan gelen sesi beni durdurdu. “Neyse sonra söylerim.” deyip elini boynuna atıp kaşıyarak önden ilerleyerek hızlıca yanımdan geçip gitti.

Acaba ne diyecekti de vazgeçti?

Omzumu silktim. Neyse, sonra söylerdi yapacak bir şeyim yok tam o sırada annem arkamdan seslendi. “Aslı, biz salona geçiyoruz. Sen ne yapacaksın?”

“Derse gireceğim,” dedim hızlıca. Zaten çok fazla oyalanmıştım.

Anıl, hâlâ yerinde donakalmış, polis memurunun gittiği yöne bakıyordu. Eğilip, “Hadi, geçmiş olsun kardeşim,” diye omzuna vurdum ve sınıfa doğru yürümeye başlayacağım sırada annem sözleri beni beni durdurdu.

“Sizi bizim evde misafir etmek isterim, müsait olduğunuz bir gün mutlaka bekliyorum.” dedi.

“Rahatsız etmeyelim.” dedi emin olmayan sesiyle. “Yok ayol ne rahatsızlığı? Gelir evimizde misafir olursanız çok sevinirim. Eşim de burada olsaydı çok isterdi gelmenizi.” diye devam etti.

“Bilemedim ki şimdi.” dedi tereddütle.

Seray hanım, bir kızına bir yanındaki sert adama yani eşine kaçamak bakışlar atıyor onlarında bakışlarından gidip gidemeyeceklerini anlamaya çalışıyor gibiydi.

“Bilemeyecek ne var canım?” dedi annem, Seray hanımın koluna girip konferans salonun kapısında dururken. “Mutlaka bekliyoruz.”

“Anne şimdi sırası mı? Onlar polis memuru, eminim ki işleri olduğundan gelemeyeceklerdir.” dedim duymamaları adına sessizce konuşarak. Anıl, “Bence de gelmelisiniz. Davetimizi geri çevirmemelisiniz ayrıca artık bir aile gibi olduk.” dedi kaçamak bakışlarını kıza atarken. “Yani demek istediğim Aslı sayesinde.” deyip beni ortaya attı. Hızla Anıl’a baktım.

“Anıl!” dedim sinirle. “Beni niye karıştırıyorsun?” diye devam ettim. Omzunu silkti, ‘ne yapayım?’ dercesine. Pardon da ben ne alaka? Asıl suçluların suçlanması gereken yerde suç yine benim üzerime kalmıştı birden bire.

“Eh…peki madem çok ısrar ettiniz.” dedi Seray.

Kocasına dönerek, “Olur değil mi hayatım?” dedi. Adam dudak büzdü. “Olur.” dedi umursamayarak. Annem mutlu bir ifadeyle başını salladı. “Harika! O zaman en kısa zamanda bekliyoruz.”

Seray Hanım hafifçe gülümsedi. “Teşekkür ederiz, çok naziksiniz.”

Ben ise içten içe oflayıp pofluyordum. Anıl’ın başını eğip kıkırdadığını görünce kaşlarımı çattım. “Ne gülüyorsun?” diye fısıldadım.

 

Bölüm : 15.03.2025 16:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...