21. Bölüm

Bolum 13,3

nuperi
nuperi

“Ne bileyim, eğlenceli olacak gibi.” dedi umursamazca.

Gözlerimi devirdim. Eğlence mi? Bundan emin değildim. Polisler bizim evimizde olacaktı. Odam, bilgisayarım, dosyalarım… olamaz! gelirse, başımın belaya gireceğinden emindim.

Annem toplantı salonuna girerken ben de hızla sınıfa yöneldim. Zaten yeterince oyalanmıştım. Kapıdan içeri adım attığımda öğretmenin sert bakışlarıyla karşılaştım.

“Aslı, geç kalıyorsun.” dedi uyarı dolu bir sesle.

“Özür dilerim hocam, annemle konuşuyordum.” diyerek hızlıca yerime geçtim.

Sınıfın içinde sessizce otururken, bir yandan da aklımda binbir düşünce dolanıyordu. Polisler evimize gelecekti, bu da demek oluyordu ki, her şey gözler önüne serilecekti. Oda, bilgisayar, dosyalar… Hepsi karışıktı ve başımın derde girmemesi imkansız gibiydi.

Öğretmen dersine başlamıştı ama ben, kelimeleri duysam da zihnimde başka bir dünyada kaybolmuş gibiydim. Yavaşça kalemi elime aldım, ama yazacak bir şey bulamıyordum.

Sınıfın havası ağırlaştı, ben de derse zor odaklanarak not alıyordum. Ama içerideki gerginlik, dışarıdaki belirsizlikle birleşince daha da yoğunlaştı. Öğretmenin sesi uzaktan gelen bir uğultu gibi kulağıma çarpıyordu. Kalemimi defterin köşesinde döndürüp duruyordum ama ne yazdığımı bile bilmiyordum. Gözlerimi tahtaya dikmiş gibi görünsem de zihnim tamamen başka bir yerdeydi.

Evde her şey yolunda gidecek miydi? Annemin iyi niyetle yaptığı bu davet, benim için kötü bir şeye dönüşebilir miydi? Belki de fazlasıyla kuruyordum. Ama içimdeki huzursuzluk hissi gitgide büyüyordu.

Ellerimi kafamın arasına alarak sıraya yaslandım.

“Geçen dersimizde bahsettiğim konu üzerinde düşündünüz mü?” diye sordu hocamız. Sınıftan onaylayan mırıltılar yükselirken, “Söylediklerimi düşündüyseniz çalışmalarınızı sıranıza bırakabilirsiniz.” dedi. Dersimiz resimdi bu dersi her ne kadar gereksiz bulsam da çizmeyi iç dünyamı bu şekilde dışarı vurmayı severdim.

Geçen derste kaçış planı yaptığım için öylesine bir defter sayfasına çizim yapmak zorunda kalmıştım.

“Çizimlerinize şöyle bir bakıyorum ve harika görünüyor. Çalışmalarınıza kendi imzalarını atabilirsiniz aralarından birkaç tanesini toplayacağım.” dediğinde tüm çizimlerimde olan imzamı yaptım. İlk önce ‘A’ harfini üçgen şeklinde çizip ortasındaki çizgiye adımı yani ‘Aslı’yı sığdıracak şekilde çektim. Ardından eğik şekilde tüm adımı da yazdıktan sonra defter sayfasındaki iç dünyamı anlattığını düşündüğüm çizimi koparıp sıranın üzerine bıraktım.

Öğretmen sınıfta dolaşıp öğrencilerin çalışmalarına göz atarken ben hâlâ düşüncelerimde kaybolmuştum. Kalemimi parmaklarımın arasında çevirip duruyordum. İçimdeki huzursuzluk gitgide büyüyor, sanki bir şeylerin ters gideceğini hissediyordum. Öğretmen yanımdan geçerken kısa bir an çizimime baktı, sonra hafifçe başını sallayıp yürümeye devam etti. Belli belirsiz bir “Güzel.” yorumu yaptı ama ben pek de umursamadım.

Öğrenciler yavaş yavaş çizimlerini teslim ederken öğretmen sınıfta dolaşıyor, arada bir durup bazı çalışmalara daha uzun süre bakıyordu. Ben ise hâlâ düşüncelerimle boğuşuyordum. Kalemimi defterin kenarında ritmik bir şekilde vuruyor, içimdeki huzursuzluğu bastırmaya çalışıyordum.

Tam defterimi kapatıp çantama koyacakken, hocanın sesini duydum:

“Aslı, bir saniye kalır mısın?” İçimden derin bir iç çektim ama belli etmemeye çalışarak başımı kaldırdım. “Tabii hocam.” Sınıftaki öğrenciler yavaş yavaş çıkarken öğretmen, elimdeki çizime göz attı. Sayfaya dokunarak başını hafifçe eğdi.

“Bunu aceleyle mi yaptın?” diye sordu.

Gözlerimi kaçırıp hafifçe omuz silktim. “Geçen ders pek odaklanamamıştım da…O yüzden pek uğraşamadım.”

Öğretmen kağıdı eline alıp dikkatlice inceledi. “Ama yine de derinlik hissi var. Buradaki çizgilerin yönü, şu gölge detayları… Bilinçsizce çizdiğini söylüyorsun ama bilinçaltın belli ki hâlâ bir şeyler anlatıyor.” Sözleri beni biraz şaşırttı. Resim yapmayı seviyordum ama üzerine düşünmeden çizdiğim şeylerin bile bir anlam taşıyabileceğini fark etmek garipti. Öğretmen gözlerini kağıttan kaldırıp bana baktı. “Bence sen bu yeteneğini biraz daha ciddiye almalısın, Aslı. Eğer istersem, bu çalışmayı saklayabilir miyim?” Bir an duraksadım. “Neden?” Hafifçe gülümsedi. “Çünkü ilgimi çekti. Sanat bazen kişinin kendini anlamasına da yardımcı olur. Senin için belki sadece bir karalama, ama belki de içinde anlatmak istediğin bir şeyler var.”

Sözleri kafama takılmıştı. Çizime tekrar baktım. O an sadece zaman öldürmek için bir şeyler karaladığımı sanıyordum ama şimdi baktığımda… gerçekten de bilinçsizce kendimden bir şeyler katmıştım. Başımı sallayarak kağıdı uzattım. “Tabii, saklayabilirsiniz.” Öğretmen kağıdı aldı ve hafifçe gülümseyerek masasına koydu. “Teşekkür ederim. Sen de kendine biraz daha dikkat et, olur mu?” Bu söz üzerine biraz şaşırdım ama bir şey demeden başımı salladım. Sonra çantamı kapatıp hızlıca sınıftan çıktım.

Koridora adım attığımda derin bir nefes aldım. Öğretmenin sözleri hâlâ zihnimde yankılanıyordu. Sanat kişinin kendini anlamasına yardımcı olur…

Belki de gerçekten, çizimlerim düşündüğümden daha fazlasını anlatıyordu. Koridorda ilerlerken öğretmenin sözleri hâlâ zihnimde dönüp duruyordu. Sanat, kişinin kendini anlamasına yardımcı olur. Peki ama ben kendimi gerçekten anlayabiliyor muydum? Çizimlerim… Ben fark etmesem bile bilinçaltımdan bir şeyler mi fısıldıyordu?

Gün çabucak geçiverdi. Bugünü sorunsuz tamamlamanın gururunu taşıyordum. Merdivenleri inerken çantamın askısını düzelttim. Bugünlük bu konuyu kapatmaya karar verdim. Fazla düşünmek istemiyordum. Kapının önüne geldiğimde dışarının soğuk havası yüzüme çarptı. Ellerimi ceplerime sokarak okul bahçesine adım attım. Anıl, daha önceden bana mesaj atarak arkadaşlarıyla beraber gideceğini benim tek başıma gitmem gerektiğine dair kısa bir mesaj atmıştı.

O olaydan sonra hala akıllanmaması beni çıldırtıyordu. Etrafıma bakındım belki Ceren, gelir diye ama önüme döndüğümde Ceren kapıdan çıkmak üzereydi. Siyah parlak bir arabaya doğru ilerleyip bindi. Gözlerimi kısarak bu arabanın sahibinin kim olduğunu anlamaya çalıştım.

Babası, sanırım Ceren’i okuldan babası almaya gelmişti bu sebeple ben de eve tek başıma gidecektim. “Aslı!” İsmimi duyunca başımı çevirdim. Uğur bana doğru yürüyordu. Yüzünde her zamanki rahat gülümsemesi vardı ama gözlerinde bir gölge sezdim. Sanki içinde tuttuğu bir şey vardı, ama söylemeye cesaret edemiyordu.

“Hayırdır, dalgınsın,” dedi yanımdaki banka otururken. “Bir şey mi oldu?”

Birkaç saniye düşündüm. Ona resimden ve öğretmenin sözlerinden bahsetmek geldi içimden ama sonra vazgeçtim. Uğur her zaman böyle şeyleri çok ciddiye almazdı. “Yok bir şey,” dedim omuz silkip.

O ise şüpheyle kaşlarını kaldırdı. “Sen bilirsin.” Bir an sustu, sonra hafifçe öne eğildi. “Sana bir şey soracağım ama garip gelirse unutabilirsin.”

Merakla başımı kaldırdım. “Sor?”

“Diyelim ki…” diye başladı ve parmaklarıyla masaya ritim tuttu. “Bir gün, istemeden bir şeye tanık oldun. Öyle bir şey ki… Ne gördüğüne tam olarak emin bile olamıyorsun. Ama içten içe bunun önemli olduğunu hissediyorsun.”

 

Bölüm : 20.03.2025 20:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...