
🍂
Masallar genelde mutlu olur. Sabah uyandıklarında mutlu olurlar. Akşam yatarken, gece uyurken, gezip tozarken de mutlu olurlar. Dimi? Hepimizin masalları mutlu olur ama her masalda bir kötü karakter vardır. Yani benim masalımda bir kötü karakter var. Belkide birden fazla var ama bir tanesi net bir şekilde karşımda duruyor.
"Nereye gittiğinizi sanıyorsunuz?" dedi gülerek. Furkanla karşı karşıya geldikleri için o beni göremiyordu. Ama sesi bütün konakta yankılanıyordu.
"Kim bu densiz!?" Diye yükseldi Hamza bey yerinden kalkarak. Ahla hanım eğlenceyi bulmuş gibi keyifle yemeğine devam ediyordu. Önüme döndüm.
"Lan sen ne yüzsüz bi herifsin!" dedi Ayhan baba da ayağa kalkarak. "Mardine kadar peşimizden mı geldin?" demesiyle Keremin gülüşü yankılandı.
"Evet geldim. İnsan çocuğunun peşinden gelmeli bence. Öyle elin insanlarına bırakmamalı." demesiyle ileri doğru adımladım. Kaya abi müdahale etmek adına yanıma gelecekken gözlerimle uyardım onu.
"Ne çocuğudur o?" dedi Ahla hanım. Hamza bey olayları biliyor olacak ki sinirle o da yanımıza geldi.
"Kerem defol git buradan. Senin çocuğun falan yok." dedim sinirle.
"Buna sen mi karar veriyorsun. DNA testini bir daha hatırlatmama gerek var mı?" dedi sinirle gülerek.
"Ne testi ne testi?" diye merakla sordu Mirkan. Sabırla gözlerimi yumdum. Allah sabredenlerle beraberdir diyerek derin bir nefes aldım.
Neden her şey üst üste geliyordu ve ben böyle put gibi kalıyordum? Daha Furkana nasıl yürüdüğünün hesabını bile soramamışken, bana neden oyun yaptığının hesabını soramamışken neden hep ben sorguya giriyordum. Hep bana sorular soruluyordu ama elimde tonlarca soru vardı cevaplanmamış.
Neden benim acılarımı arada kaynatıp götürüyorlardı?
"Kerem bu evden def olup gitmek için üç dakikan var. O üç dakika dolduğu taktirde hala burada olursan senin canını kendi ellerimle alırım." dedim sinirle yükselerek.
Kerem kısa bir anlığına hiç bir halt yiyemezsin bakışını atarken yerini her zaman ezbere bildiğim silaha attım elimi. Yani Furkanın beline. Furkan bana asla engel olmazken diğerlerinin de bana engel olmasını engelledi. Keremin gözleri elimdeki silaha inerken geçmişten bir anı hatırlamış olacak ki hafifçe güldü.
"Galiba bu özelliğin hiç değişmiyor." dedi.
"2.40" dedim.
"Benu gerçekten vurabilecegini mi sanıyorsun. Sen karıncayı dahi incitemezsin."
"2.20" dedim saniyeleri hızlıca düşerek.
Biraz daha bekledi. Onun bu huyundan nefret ediyordum. Her şeyin en sonunu bekleyip görmek istiyordu. Ana çok merak ederse.
"1" dedim sinirle.
Herkes resmen nefesini tutmuş ne yapacağıma bakıyordu. Saniyeler hızla geçti. 39, 38, 37, 36, 35...
"10 son on saniyen." dedim.
"7" dedi keyifle.
"4, 3, 2, 1.." diyen Kaya abi ile silahı çektim. Herkes mi istiyordu anlamadım ki hiç engel de olmadılar. Tam tetiğe basacakken Furkan tuttu elimi. Hızla silahı aldı ve kendi sıktı.
Keremin kolundan vurdu. "Seni daha iyi yollarla öldürecegim piç kurusu." diyerek diğer koluna da sıktı.
Keremin acı dolu feryatları konakta duyurlurken karnımı tuttum çünkü aşırı derecede başım dönüyordu. Hatta dağa fazla dayanamayıp Keremle aynı anda yere devrildim.
Tamam arkadaşlar hiçbir sorun yok. Sadece herkesin bağırışları eşliğinde yere devrildim.
Bebeğim anneyi neden güçsüz gösteriyorsun millete!
🍂
Hastanede büyük bir kaos hakimdi. Kaya ve Zehra bu ailenin nasıl bir hal alacağını düşünürken Furkan karısının kapısının önünde dikiliyordu. Ev halkından sadece Mirkan ve Zana gelmişti. Zana halaları olarak başlarında durmak istiyordu. Mirkanın amacı belli değildi. Aslında bir nebze meraktan gelmişti.
Zehra ofladı çaresizce. Arkadaşının bu hallere geleceğini hiç tahmin edememişti. Onu bunu geçiyoruz zira kendi de evleniyordu. Yorgun bir tebessümle baktı Kaya ya. "Bu işin sonunda benim kardeşime ne olcak?" dedi. Bu bir soru değildi. Bu bir yakarıştı.
Kaya uzun uzun baktı sevdiği kadına. Aşık olduğu ruhu gördü. Evet, o Zehranın sadece güzelliğine değil o temiz, saf ve güzel duygularına aşık olmuştu. İleri uzanıp kumral saçlara bir öpücük kondurdu. Derin bir nefes çekti hayat bulduğu kokudan.
Burası benim evim dedi içinden, burası benim memleketim dedi. Öyle derinden gülümsedi ki bir insanın dönüp dönüp bakacağı ve bunu yaparken asla bıkmayacağı şekilde gülümsedi.
"Kaya," dedi Zehra Kayanın bakışlarına aynı şekilde karşılık vererek.
"Efendim güzelim." dedi erir gibi bakarak.
"Beni bırakma olur mu?" dedi Zehra buruk bir gülümsemeyle. İçindeki hisler onu bunu söylemeye itmişti.
"Ne," dedi Kaya alık alık bakarak. "Yavrum Allah ayırmadıkça kul bizi ayıramaz. Böyle şeyler aklına nereden geliyor." dedi gülerek.
"Bana söz ver ama sadece ikimiz bilelim bunu. Bana farklı bir söz ver." dedi Zehra hüzünle ve heyecanla bakarak.
"Seni bırakırsam kalbim dursun Zehra." dedi ciddiyetle. "İkisi de aynı yere varıyor zaten." diyerek son noktayı koydu.
"İnşallah iyidir." dedi Zana hala dualar eşliğinde Furkanın yanına gelerek.
"Hala babaanneme haber et. Keremi ben gelmeden öldürmesinler." dediğinde Zana hala ultra kınayıcı bir bakış attı. "Allahın verdiği canı Allah alır. Furkan sen iyice bozdun evladım." Dedi sinirle. Lakin Furkan bunu zerre kadar umursamadan kendi işini kendi halletmeye karar verdi. Babaannesi başını şisirecegi için halasina demişti ama onunda bir farkı yoktu.
"Alo," dedi Furkan derince soluyarak. "Babaanne ben gelmeden öldürmeyin o iti. Bu gün herşey gün yüzüne çıkacak." dediğinde korkuyla baktı halası.
"Herşey derken. Neden engelli oyunlarına yattığın da dahil mi buna oğlum?" dedi ima ile. Furkan sertçe yutkundu.
"Evet haje hanım herşey dahil. Akşama açıklama yapılması gereken kim varsa bizim yerimize topla." Dediğinde telefonun arkasından sinirlenen babaannesinin umursamadan telefonu kapattı.
"Herşey?" Dedi halası. Kafasını olumlu anlamda salladı. Açılan kapıyla doktor gülümseyerek çıktı. "Eşinizi görebilirsiniz." dediğinde de hızla içeri girdi.
Yatakta yatan ve karnını tutarak derin derin nefesler alan karısına baktı. "2 ay 1 haftadır karnımdasın." Dedi ve gözünden bir damla yaş düştü. Furkana baktı. "2 ay 1 haftadır hiçbir şey yolunda gitmiyor." Dediğinde ise bu kopuş noktası olmuştu. "Ben evlendiğimde günden beri yalanlarla ayakta uyutuluyorum." Diye var gücüyle bağırdı Leyla. Sarı saçları yüzüne doğru dağıldı. "Bana hep yalan söylediniz." Diye de hafif hafif kendini tekrar etmeye başladı.
"Leyla," dedi acı dolu bir sesle Furkan. Sevdiği kadının böyle olmasına dayanamıyordu.
Oysaki onu bu hale getirenlerden biri de oydu. İnsan sevdiğine de zarar verebiliyordu.
"Ne Leyla!" Ağlayarak sinirle bağırdı. "Ya ben mutsuzluktan ölüyorum. Mutlu değilim. Anla artık sizin yalanlarınızı istemiyorum."
"Tamam ne kadar doğru istiyorsan herşeyi öğreneceksin." Hafifçe ileri yanaştı ama bu sözleri Leyla da zerre etki etmemişti. "Umrumda değil doğrularınız." dedi gülerek. Göz yaşları sel gibi akıyordu. Bir sinir krizi geçirmesi muhtemeldi.
"İstesende istemesen de öğreneceksin çünkü-"
"Mecbur muyum!?" Diye var gücüyle bağırdı Leyla. "Ben seninle evlenmeye de mecburdum ya yine mi mecburum!" diye kaçınılmaz sona ulaşarak krize bir adım attı. "Herşeye mecburum ben. Seninle gelmeye, gitmeye, evlenmeye; hatta dinlemeye dahi mecburum ben." Diyerek ayağa kalktı.
Furkansa sadece baktı. Onun zihninde kendinin bir mecburiyet olduğunu hissetmek onu derinden etkilemişti.
"Her zaman dedim, her zaman kendi kendime ya dedim bir nedeni vardır sorgulama Leyla. Güven ona dedim." Sonra titreyerek ağlamaya başladı tekrardan "Ne oldu biliyor musun?" Dedi kimsenin duyamayacagı bir kısıklıkta ama Furkan duydu "Sen yalan oldun Furkan. Ben sen engelli olduğun için kendini asla eksik hissetme diye yalanlar üzerine tonlarca şey anlatırken sen bana yalandan oyunlar kurdun." Dediğinde Furkan resmen yıkıldı. Furkan da kendi içinde güzel bir hikayeleri olabileceğini düşünmüştü. Evet, bir hikayeleri olmuştu ama hikayenin ismi öyle şatafatlı degildi.
Bu onların yalandan hikayeleriydi.
Onların kurduğu Yalandan Oyunlardı.
(BOLUM SONU FALAN DİYORMUSUM SJJSJSJSJSJJW OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN💋💗)
Furkan daha fazla dayanamayarak sıkıca sarıldı. Leyla itti ama başarısız olunca ellerini öylece sarkıttı.
"Senden çok nefret ediyorum." Dedi hıçkırıklarının arasında. Furkan tek kelime etmedi. Biraz sonra yavaşça kollarını doladığı kadından çekti. Gözlerinin beyazı kızarmıştı ağlamaktan.
"Herşeyi öğreneceksin. Her şeyin bir zamanı vardır ve bu zaman geldi Leyla." Dediğinde tekrardan ağlamaya başladı.
Gerçeklerin sivri pençesi çoktan kendini belli etmişti. Evet herşeyin bir zamanı vardı ama zaman bileneydi. Leyla fazlasıyla sabretmişti.
Bebekle ilgili bir sorun olmadığı için iki serum verildikten sonra hastaneden çıktılar. Zana hala dahil hepsi nereye gittiklerini bilmeden bindiler arabaya. Ama öğrenmeleri uzun da sürmeyecekti.
Mazi kolay unutulmazdı.
Kimse bu günü unutmayacaktı çünkü sır perdeleri birer birer kalkacaktı.
🍂
Hızlı hızlı akıp giden yola baktım en donuk bakışlarımla. Kendimi çok huzursuz hissetmem asla normal değildi. Belkide normaldi. Yanımda Zehra onun yanında Zana hala ve önde Kaya abi vardı. Arabayı süren Furkandan zerre ses çıkmıyordu ve içimde bundan dolayı da büyük bir huzursuzluk vardı.
"İyi misin?" Zehraya döndü bakışlarım. Benim iyiliğimi isteyen nadir insanlardan biriydi o. Her zaman yanımda olan can dostumdu. "Ne kadar iyi olunabilirse." dedim yalancıktan gülümseyerek.
Konuşmamızdan beş dakika kadar sonra araba bir yerde durdu. Herkes inerken oldugum yerde kaldım. Tek kelime dahi duymak istemiyordum çünkü. Yaslandıgım kapı aniden açılınca sinirle irkildim. Kaşlarım çatık bir şekilde karşımdaki Furkana baktım. "İn Leyla." Dedi o benim aksime daha büyük bir sabırla.
"İstemiyorum, yalanlarınızdan tek kelime dahi istemiyorum."
"Bu gün hiç duymadığın kadar doğruları duyacaksın. Mikrofon bizim elimizde. İn artık şu arabadan." Derin bir nefes aldı. "İnmezsen ben indiririm." Dediğinde öfleyerek indim arabadan. Kaçmak ve kurtulmak istiyordum. Kolunu kapıyı kapatmak için uzatacak olmalı ki ben panikle elimi karnıma attım.
Gözleri korkmuş ifademe ve karnıma tutunan ellerime takıldı. Yüzünde mutluluktan yoksun bir gülümseme oluştu. "Ona zarar vereceğimi mi düşünüyorsun?" dedi karnımı göstererek. "Ben dahil kimse bu kadar düşemez Leyla. Bir bebeği, bir çocuğu kendi zevkine kendi çıkarına öldürecek kadar düşemez."
PARDON! COCUKLARA ZARAR VEREN BIR TOPLUMDA YAŞAMIYORMUŞUM GİBİ KONUSTUM. ÇOK PARDON!. DAHA NARİNİN NASIL ÖLDÜRÜLDÜGÜNÜ UNUTAMADAN BÖYLE KONUSTUM!.
O ZAMAN YENİDEN BAŞTAN ALALIM. GERÇEK HAYATA TEKRAR GERİ DÖNELİM.
MELESEF..
"Beni diğer insanlarla karıştırma Leyla. Ben diğerleri gibi bir bebeğe bir çocuğa zarar verecek kadar düşmedim." Diyerek sertçe kapıyı kapattı ve bu daha da irkilmeme sebep oldu. Bunu anlamıştı ama sanki siniri ona ilerleyen saatlerde lazım olacakmış gibi davranarak derin bir nefes aldı. Hızla yürümeye başladı. Bende peşinden ilerledim.
İlerde büyük bir kamelya ve içinde de neredeyse bütün aile fertleri vardı. Babaanne hanım bana bakarak sıkıntılı bir nefes çekti. En sonunda yanlarına vardığımda şöyle bir baktım. Kamelyanin bir köşesinden şokla baktığım Umut ve Ayça oturuyordu. Ne ara gelmişlerdi onlar?
Diger köşe de Babaanne hanım, Kaya abi ve Zehra vardı. Zehra oldugu yerde hiç mutlu değilmiş gibi baktı. O Kaya abi onu muhtemelen yanına almıştı.
"Hepiniz buraya neden geldiğinizi biliyorsunuz. Herkes Leylanın sorduğu sorulara yalansız cevap verecek." Dediğinde öylece baktılar "Yalanı olan ölür." dediğinde belindeki silahı ortada bulunan masaya sertçe vurdu. Bir sandayle getirdi bir adam. Bunun benim için olduğunu anlayarak oturdum. Ben bile korkmuştum.
"İstediğin kişiden başla." dedi Furkan o da rahatça koltuğuna oturdu. Herkeste gezindi gözlerim.
"Babaanne hanım neden burada." dedim.
"Babaannem benim şahidim." dedi. Neden bir şahide ihtiyaç duyduğunu anlamasam da devam ettim sormaya. Sonuçta elime böyle bir fırsat geçmişken boşa harcayamazdım.
"Neden engelli numarası yaptın." dedim pat diye.
Yutkundu. Gözlerine korku akın ederken tüm cesaretini toplayarak "Eski eşim tarafından aldatıldım." Dediğinde dizlerimin titredigini hissettim. Ellerimi dizlerime attım sakince. Hayatındaki ilk kadın ben değildim. Öyle mi? "Bir adamla beraber olurken yakaladım onu daha birlikte bile olmadan. Adamın kim olduğunu o soru denk gelince söyleyeceğim. Sonra param için benimle olduğuna kanaat getirdim. Boşandık." dedi ve derin bir nefes aldı. Duyduklarımla ben tam anlamı ile donmuştum.
"Bütün ailem olayı biliyo. Artık sen de biliyorsun." dedi. "Neden engelli gibi davrandım? Neden numara yaptım? Bir daha aldatılmak istemedim. Param için değilde içten bir sevgi istedim. Beni seven kişinin gerçek anlamda hastalıkta ve sağlıkta beni sevmesini istedim." dediğinde bazı taşlar yerine oturmaya başlamıştı.
"Neden benimle evlendin? Bende seni hastalıkta sevecek bir tip mi gördün?" dedim sinirle. Ama o tam aksine "Hayır ben sana sevdalandım." dedi.
"Nerede gördün de sevdin?" dedim anlamazca. Yavaşça ellerini birleştirdi. "Okula sınav için gittiğin gün, orada oturup 'bu sefer de başaramadım' diye ağlarken aşık oldum. Sonra yeniden sınava girdin. O zaman da gördüm seni. Sen pes etmedin. Azmine, çabana, göz yaşlarına, sinirlenmene kısacası -ki asla seni kısa kesmek haddime degil- her şeyine aşık oldum." demesiyle "Her zaman romantik ol aferim sana." diye homurdandı Kaya abi.
Benim ifademi anlatmama gerek varmıydı?
Şoka girdim. Ciddi bir şoka girdim.
"Başka?" dedi.
"Ayça neden sana hem aşıkmış hem de senden nefret ediyormuş gibi davrandı?" dedim tam gözlerine bakarak. "Neden Keremle evlendi ve bizim evimizde yaşamaya başladılar?" Korkuyla doldu gözleri.
"Anlat." dedi Furkan. Elini yavaşça silahına götürdü.
"Kerem beni tehdit etti." dedi hızla. Hatırladıklarıyla durgunlaştı. "Onunla evlenmezsem Annemle babamı öldürmekle tehdit etti." dediğinde sol gözünden bir damla yaş döküldü. "En başından beri Leyla ya kötü davranmamı istedi. Furkana aşık gibi davran sonra da ona karşı kötü ol dedi. Ben nedeni sonra eskiden beraber olduklarını duyduğumda anladım. Çok pişmanım." dediğinde Furkan iki tane adamı çağırdı. "Üç gün boyunca depoda bekletin." dediğinde Ayça hızla ayaga kalktı. "Hayır, olmaz." dedi ama adamlar çoktan kollarına girmişti. O zorluk çıkartırken boynunda bir noktaya vurarak bayılttılar.
"Neden yaptın bunu. Cevap veriyordu." dedim hızla.
"Ama sadece en başı doğruydu." dedi ve bekledi.
"Senin numara yaptığını kim biliyordu?" dedim gözlerine bakarak.
"Babaanem ve Abim." dediğinde hafızamı yokladim. Kaya abi biliyor muydu? Gözlerim hızla ona döndü. Sen de mi dercesine baktım. Babaanne hanıma döndü gözlerim. Onunla zaten sonradan tanışmıştık.
"Eşinin adı ne?"
"Leyla." dedi en içten şekilde. Gözlerinin içi parlıyordu.
"Eski eşinin adı ne?"
"Nazlı." dedi bütün duygusuzluguyla. Parıltı kaybolmuştu.
"Nazlı seni kiminle aldattı?" dedim. Bu soruyu beklemiyormuş gibiydi.
"Keremle." dedi duygudan yoksun sesiyle. Nefret, sinir hiçbir duygu yoktu. Kırgınlık bile yoktu.
Ama bende şu anda çok büyük duygular vardı. Şok ve aldatılmışlık gibi.
"Nasıl?" dedim dizlerimi sıkarak.
"Zaten sevgililermiş." dediğinde bir an düşecek gibi oldum. Zehranın hızla yerinden kalkması ve yanıma gelip beni tutmasıyla kendime geldim.
Evlilik hayali kurduğum sevgilimin başka bir kadınla düşüp kalktığını ve bu kadınından kocamın eski karısı olduğunu bizzat kocamdan duymak mı bu kadar etkiledi? Hayır.
"Artık yeter." dedi Zehra sinirle. "Bunları taksit taksit anlatabilirdiniz."
"Hepsi bu gün bitecek. Benim daha fazla sabrım kalmadı Zehra." dedi Furkan sinirle.
"Sabrına başlatma. Mahvettiniz kardeşimi." dedi bağırarak. Ben öylece dinledim.
"Sor." dedi Furkan.
"Furkan," diye uyarı dolu bir sözle seslendi Zehra.
"Sor Leyla." dedi o bana odaklanarak.
"Annem ve babamı neye zorladın? Ne ile tehdit ettin?" dedim sol gözümden firar eden bir damla yaşla. "Neden mecburdum ben? Neden bir gece de evlendin?" dedim sinirle yükselerek "Kerem beni neden terk etti onu da biliyor musun!?" diye sinirle bağırdım sonunda. Göz yaşlarıma kaydı gözleri.
"Annen ve babanı zorlamadım. Tehdit de etmedim. Seni mecbur tutmadım. Bir gece de evlenmemizin sebebi ise Nazlının kirli oyunundan ötürü oldu." sinirle soludu "Kerem seni aldatmaya devam ediyordu. Her gece Nazlıyla beraberdi. Bende onu tehdit ettim." dediğinde bir insan ne kadar şok olabilirse o kadar oldum. "Ona eğer ayrılmazsa aldattığını söylemekle tehdit ettim. O da zaten seninle evlenip benden kurtulacağını düşündü. Sonra bir gece, tam seni isteyecegimiz gece kaçırma planı kurmuşlar. Bu yüzden bir gece de evlenmek zorunda kaldık."
"Hala neden mecbur olduğumu anlamadım." dedim her şeyi yok sayarak. Sinir beynime nüfus ediyordu. "Kerem saplantılı bir manyak Leyla. Sana zarar vereceğinden korktular. Bu konuda benim suçum yok." dediğinde hemen gözlerim yumdum. Biraz bunu kaldırmam gerekti.
Yanıma sandalye çekildiğini fark ettim. Beni sıkıca saran kolların Zehra olduğunu anlamamak imkansızdı.
"Birimiz özet geçebilir mi?" dedi Umut. Sesi de en az kendi kadar şokla doluydu.
Kaya abi: "Kerem ve Nazlı, Furkan ve Leylayı aldatmış." dedi Kaya abi. "Kardeşim de boşanıp delikanlı gibi Leylayı sevmiş. Ama Nazlı hala Keremle beraber olmuş ve kardeşim buna müdahale etmiş. Keremin nasıl bir saplantılı manyak olduğunu ben anlattım ailesine. Kardeşimin de sevdiğini söyledim. Kabul etmek istemdiler ve kızlarını korumak için mecburen verdiler. Kardeşim de önceden yaşadığını bir olay yüzünden bir hataya başvurdu. Ayça desen farklı bir olay." diyerek olayı özetledi.
"Hiçbir şey duymak istemiyorum." dedim ve Zehraya tutunarak ayağa kalktım. "Nasıl bir bataklıkta yaşıyormuşum da haberim yokmuş." dedim ve Babaanne hanıma baktım. "Bütün hepsinden haberiniz var mıydı?" dedim gözümden bir damla daha yaş dökülürken. Kafasını salladı. O da üzülmüştü.
Bende üzülmüştüm ama.
Furkan yavaşça ayağa kalktı. Umut da hızlı bir şekilde ayaklandı. Bu hikayedeki en masum kişi oydu.
"Abi siz.." dedi ve sertçe yutkundu. "Her şeyi benden sakladınız. Her şeyi hemde. Fırat abimi de sakladınız dimi? Nerde Fırat abim." dediğinde ellerinin titredigini gördüm. Sonra sıkıca yumruk yaptı.
"Nerede bilmiyoruz." dedi Kaya abi de ayağa kalkarak. "Fırat bu sefer gerçekten gitti." dediğinde bir suskunluk oluştu. Bense öyle durdum.
"Kaldı mı başka bir şey?" dedi Zehra.
"Başka sorun var mı?" dedi Furkan bana yaklaşarak. Gözlerine baktım. Pişmanlık yoktu. Hatta büyük bir yükten kurtulmuş gibiydi. Kambur değildi artık.
"Bilmiyorum." dedim dizlerim tutmaz gibi oldu bir an. Dizlerimin üzerine düşecektim. Furkan tuttu kollarımdan.
"Hiçbir yalan yok. Hiçbir oyun da yok. Sana bütün doğrularımla geldim." dedi "Bu yolda senin için yüzlerce tehditle başa çıktım. İyi ki de pes etmemişim." dediğinde daha da fazla ağlamaya başladım. "Ve sana son söyleyeceğim şeyler var. Sonrası artık senin cümlelerine bağlı. Bebeğin babası Kerem değil. Ama Keremin ve Nazlının fişini çekebilmek için buna ihtiyacım vardı. Her şey için özür dilerim." dediğinde ellerimi omuzlarına attım.
"Anlamıyorum." Duydugundan bile şüphe ettim. İnlercesine döküldü dudaklarımdan tek kelime.
"Her şeyi anlatacağım güzelim ama bil ki her şeyi mutluluğumuz için yaptım. Kimse seni üzemeyecek artık. Bütün etkenleri ortadan kaldıracağım." dediğinde sesli sesli ağlamaya başladım. Saçlarımı okşayarak beni göğsüne yasladı. "Senden ayrı kaldığım her saniye ben ölüyorum Leyla. Sen benim nefesimsin Leylam." dediğinde sıkıca sarıldım. Bunu bir ihtiyaçmış gibi yaptım.
"Ben gitmek istiyorum." dedim kekeleyerek. Bacaklarım tutmuyordu ama gitmek istiyordum.
"Gidelim güzelim." diyerek beni bir bebekmişim gibi kucağına aldı. En son oradan çıkarken Zehranın "İnanamıyorum sana Kaya." dedigini duydum. Yorgunluktan resmen bayılmıştım.
🍂
Kendimi huzur içinde hissediyordum. Hafif hafif sallanmamı arabada olmama yoruyordum. Gözlerimi açtım yavaş yavaş. Gerçekten de arabadaydım. Ön koltukta oturan Furkana baktım. Hissetmis gibi kafasını bir kaç saniye kadar bana çevirdi.
"İyi misin güzelim?" dedi direksiyonu saga çevirerek.
"Nereye gidiyoruz?" dedim sorusunu pas geçerek.
"Bütün gerçeklerin öğrenilecegi noktaya." dediğinde uyandığım yerden hızla dogruldum. Hastaneye gelmiştik. Öne doğru baktığımda büyük saç tutamları gördüm. "Neyden bahsediyorsun?" dedim ileri doğru kafamı uzatarak. O da uygun bir yere park ederek arabayı durdurdu. Anahtarı, telefonunu ve o gördüğüm saçları alarak arabadan indi. Kendi kapısını kapatarak benim kapımı açtı. "DNA testi yaptırmaya geldik." diyerek elini belime attı. Beni hızla kendine çekerek kucağına aldı. Ama ben debelenerek hızla indim. O kapıyı örterken öylece baktım. Arabayı tamamen kilitleyip yürümeye başladı.
"Sonuç değişmezse ne olacak?" dedim acımasızca dikenlerimi batırmaya başlayarak. "Bebeğimin babası ya gerçekten sen değilsen?" Bundan benim asla şüphem yoktu ama en başından beri olan her şeyi ona söylemek istiyordum. Bunu bana söyleyen onlardı.
"Ben değilsem bile benim Leyla." dedi en emin şekilde. "Sen DNA testine razı mısın onu söyle?" dedi aniden durarak. Kafamı olumlu anlamda salladım "Ben arkadaşıma güveniyorum ama Kereme güvenmiyorum." Testi Nazlıyla yapmıştık. Ona güvenim sonsuzdu.
"Arkadaşın?" dedi sorgu dolu gözlerle. "DNA testinden mi bahsediyorsun?" dedi.
"Doktor bir arkadaşım var." dedim hastaneye girerken. Dönen kapıyla girmek hep beni geriyordu.
Furkana baktığımda sessizliğe gömülmüştü.
Hemşilere sorarak nereye gideceğimizi öğrenmiştik. Gerekli testler yapıldıktan sonra hastaneden çıkıp dôğru eve gelmiştik. Ev halkındaki sessizlik ve Zehranın Kaya abi ile küs olması şu anki bazı şeylerdi. Asıl olay birden Babaanne hanımın Ahla hanımla olan konuşmasından sonra olmuştu.
"Sen nasıl Kılıç aşiretinin Hanım ağası başkasından çocuk peydahlamış diyerek divana yayarsın!" diyerek sert bir tokat patlatmıştı.
Sakin olduğuma bakmayın yorulduğum için böyleyim ama onunda icabına sonra bakacağım.
🍂
Selam canlarımm
Bütün yalanlar tek tek yok oldu gibi.
Bölümle ilgili yorumlarınızı alayım buraya ballar.
Şimdilik Allaha emanet olun ve oy vermeyi unutmayın🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 34.19k Okunma |
2.59k Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |