18. Bölüm

18-İyi Mi Geceler?

nur_yvn
nur_yvn

 

 

Selam sevgili okurlarım<3

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Bunun ilk kurgum olduğunu da unutmayın.

Seviliyorsunuzzz ama b¹² eksikliği olan bir yazarınız var. Yazıyorum yayınlamayı unutuyorum.

Neyse bölüme geçelim iyi okumlarr

 

 

🍂

 

 

Şöyle hep beraber huzurlu bir güne uyanalım. Gidelim huzurlu bir şekilde çalışalım. Aynı huzurla evimize dönelim. Sonra gezelim eğlenelim. Ama saatin kaç olduğuna bakmadan. Ne giydigimize bakmadan. Korkudan kalbimiz pır pır atmadan sokaklarda özgürce gezelim.

 

Ama kadınlar yapalım bunu. Bütün kadınlar yapalım.

 

Pardon, imkansız bu.

 

Konumuzla ne alakası var, senin hikayenle ne alakası var bunun Leyla demeyin. Bende bir kadınım. Bende bir anneyim.

 

En son nerede kalmıştık?

 

Babaanne hanımın sert bakışları Ahla hanımın üzerinde gezinirken benimde bakışlarım onlara değdi. Duyduğum cümleyi sindirmeye çalıştım ama olmuyordu. Namusuma atılan iftiralar pek hoşuma gitmiyordu ki bunlar kimsenin de hoşuna gitmezdi.

 

"Yalan divana falan yaymadım Haje anne-" derken bir tokat daha yemesi kaçınılmaz olmuştu ama buna benim içim el vermiyordu. Hızla ilerledim ve Ahla hanıma giten diğer eli hızlıca tuttum.

 

"Bu kadarı yeterli Haje Hanım." dedim gözlerine bakarak. Yüzünde hafif bir şaşkınlık oluştu. Babaanne hanım demek istemiyordum artık.

 

"Sen onun dediklerini duydun?" sinirle elini hızla geri çekti. "Başkasından çocuk peydahlamış diye konuşmuş her yerde." dedi sinirli halini hiç bozmadan.

 

"Peki ortada böyle bir şey var mı? Yada kanıtı var mı? Ben o işi yaparken yanımızda mıymış?" dedim soruları peş peşe dizerken. Haje hanım sinirinden hiçbir şey kaybetmedi. Hatta daha da sinirlendi.

 

"Kapatın bu konuyu. Ahla hanımı da Hamza amcamın konağına gönderin." dedi Furkan yanıma gelerek.

 

"Hamza ağam buna asla izin vermez." diye yakınırken geçtim ve hemen kenara oturdum. Yorucu bir gün oluyordu zaten bunlar daha da fazla yoruyordu.

 

"İyi misin?" Endişeli gözlerle bana bakan Zehraya gülümsedim. Sonra hafiften Kaya abiye baktım. "Sen iyi misin Zehra?" dedim.

 

Kafasını iki yana salladı. "Kırgın ve kızgınım. Ama çocuk gibi oldu iki dakikada. Hareketleri onu ne kadar büyük gösterse de çocuk gibi." dedi ve dertli bir nefes verdi. Kaya abi ayağa kalktı bu sıra da. "Furkan burada yapılacak işler var. Ben şirkete giderim sen evde kal." dedi ve ilerleyip vestiyerden ceketini alıp çıktı.

 

Furkanın bakışları bir Zehra bir de Kaya abinin gidişinde gezinirken derin bir nefes aldı "Ben böyle işin izzetini.." demesinden gerisini duymadım.

 

"Ben odama gidiyorum." dedi Haje hanım sinirli bir şekilde. Sende kaybol gözümüzün önünden." diyerek Ahla hanımı da ortalıktan savuştutmuştu. Zehra, Furkan ve ben kaldık koskoca odada. "Umut ne alemde." dedim Zehraya itafen.

 

"Umut odasına gitti. Ayçayı da getirdiler ama onu aşağıda bir odaya kilitlediler." dediğinde Furkana döndüm.

 

"Fırat abiden haber yok mu hiç." dedim.

 

"Abim bunu yapar genelde. Arkasına bakmadan gider." dedi ve merdivenlere doğru yürümeye başladı.

 

"Belkide abinizi hayatınızın dışına koyduğunuz içindir." dediğimde durdu. Sonra merdivenlere vardı ve "O hep dışarıda kalmak istedi." dedi ve yukarı doğru çıkmaya başladı.

 

"Şimdi sen onu bunu bırak, Leyla. Anlat ne oldu."

 

🍂

 

Kaya, Mardindeki şirkete ikinci kez adımını atmıştı. Dalgın bakışları kahve makinesinde gezindi. Şu anda ona gelecek tek iyi şey yeşil gözler ve kumral saçlara olsa da kahvesini alıp odasına doğru ilerledi. Kapıyı açtı ve girer girmez eline telefonu alıp Zehrayı aradı.

 

Açmadı.

 

Sakince oturdu koltuğa. Bir daha aradı ama değişen bir şey olmadı. Zehrayı şirketin Avukatı yapacaktı. Yani daha doğrusu kendi avukatı. Sevdiği kadının yanında olmasını istiyordu.

 

Aranızda neden kadını çalıştırıyor diyenleriniz yoktur umarım. Zehra kenara oturup da koca parası yiyecek bir kadın değil. Leyla da aynı şekilde. Ama Leylayı o kadar engellediler ve o kadar mesleğine giden yollara tuzak koydular ki belkide onu koca parası yiyen biri olarak görüyorsunuz.

 

"Haklı bir düşünür olmak çok zor. Kendi kendime laf sokmamak için zor tutuyorum kendimi." diye mırıldandı. "Hakettim." dedi derin bir nefes alarak. Aslında Kayanın tek suçu sırrı saklamaktı. Ama Kaya sırlar konusunda o kadar ketumdu ki yanacağını bilse bile kimseyi yakmazdı.

 

"Hadi aç be Zehram." diyerek tekrar aradı ve yine telefonu kimse açmadı.

 

Ama o sırada farklı bir şey oldu. Zehra Leyla ile biraz konuştuktan sonra konaktan hızlıca çıkıp konak adamlarına kendini şirkete bıraktırmıştı. Kayaya da kesinlikle buraya geldiğini söylememelerini istemişti.

 

"Selam." diye Zehra pat diye odaya girdi. Kaya kafasını kaldırmadı. "Allahım bunlar fazla aşktan mı oluyor anlamıyorum ki. Zehranın sesi kulağıma geliyor." dedi ve kafasını kaldırdı. "Halisünasyon da görmeye başladım." dediğinde Zehra bu tablo karşısında kıkırdamadan duramadı.

 

"Kaya kendine gel ben gerçeğim." dedi ve Kayanın başına kadar geldi. Kaya hemen sandalyesini geri itip ayağa kalktı. Zehranın gerçek olduğuna kanaat getirip hızlıca pişmanlığa büründü. Zehra bu haline bakıp gülümsedi.

 

"Ben sana haksızlık ettiğimi düşündüm." dedi ve arkasında sakladığı bir dal gülü ileri uzattı. "Sonuçta senin yapacağın bir şey yoktu. Bana da bir sır verilse bende saklardım." dedi.

 

Kaya bir ona uzatılan güle bir de Zehraya baktı. Yanakları kızarmaya başladı desem inanmazsınız.

 

Evet, Kaya biraz utanmıştı.

 

İlk defa bir kadından çiçek alıyordu.

 

"Hem erkekler ilk çiçeklerini ölünce alırlarmış. Bende dedim ki benim sevgilim ilk çiçeğini benden, hala yanımdayken alsın." dediğinde Kayanın içindeki kelebekler kendilerini tam anlamıyla her zaman olduğu gibi belli etmeye başladılar.

 

Zehra karşısındaki donmuş adamın yanağına dokundu. Utandıgın farkındaydı. Ama utanacak bir şey yoktu.

 

"Zehra, ben..." diyerek elindeki çiçeği aldı. Koskoca adam şu anda aglayabilirdi. "Teşekkür ederim." dedi ve çiçeği masadaki süs olsun diye koydukları vazoya koydu.

 

Çerçevelettirecekti.

 

"İyi anlat bakalım işe nereden başlıyoruz." dediğinde ikinci bir şoka girdi Kaya.

 

"Çalışacak mısın?" dedi şokla. Onu biraz yalvartacagını düşünmüştü.

 

"Evet, evde yatmak lugatımda yok." dediğinde asıl olayı Kaya daha yeni anlamıştı.

 

"O zaman yeni iş yerinize hoş geldiniz Zehra hanım." diyerek eliniz uzattı Kaya.

 

"Hoş buldum Kaya bey." diyerek Kayanın elini sıktı.

 

Şirket umarım bunların kıskançlıgıyla yıkılmazdı.

 

🍂

 

Evdeki avizenin elmaslarını yüz kere saydım sıkıntıdan. Burada yapılacak hiçbir şey yoktu. Evde de neredeyse kimse yoktu. Furkan işleri olduğunu söyleyip gitmişti. Haje hanım da odasına çıkmıştı. Umut ve Ayçadan bahsetmiyorum bile. Umut yakında bu konağı net terk ederdi.

 

Nasıl terk etmesin!? Bana bile hafiften hafiften geliyorlar.

 

"Yemin ederim sıkıntıdan öleceğim ya!" diyerek haklı bir isyanda bulundum ama kimse bu isyanımı duymadı. Sonra hızlıca üs kata çıkıp üzerimi değiştirdim. Krop, ceket ve pantolon kombinimle çantamı ve telefonumu alarak aşağı indim. Biraz gezsem fena olmazdı.

 

Bahçeye yöneldiğimde motorumla bakıştım. Onu getirmeleri beni mutlu etmişti. Biraz borcu da vardı ama adam hiç ses etmiyordu ve bu tuhaftı. Ben motoruma yönelirken korumalar "Hanım ağam bir yere mi gideceksiniz?" diye sordular. Onu onaylayarak "Evet." dedim. Başka bir adam çoktan arabayla gelmişti. "Buyurun," dediğinde tabiri caizse uzaylı görmüş masum köylü gibi baktım. Ne yapabilirdim ki?

 

"Ha, teşekkür ederim ama motorumla gideceğim." diyerek kibarca reddettim.

 

"Ama hanımım, Furkan ağa kesinlikle yanlız çıkmamanızı emretti." dediğinde sakince baktım adama. "İstemiyorum." dedim ve motorumun üzerindeki büyük poşeti çektim ve çantamı astım kenara. "Ben gidiyorum siz de kapıyı açıyorsunuz." dedim ve kaskımı taktım. Bu kaskın buradan düşme ihtimalini hiç mi düşünmediler aceba?

 

"Ama hanımağam-" diyen adamı bakışlarımla susturdum ve önünü de kapattım. Motora binerken yukarıdan bakan Haje hanımı fark ettim. Şu anda hiçbir şey umrumda değildi. Hızla çalıştırıp kapıya yaklaştım ki kapıdan giren arabalarla burun buruna kalmam da kaçınılmaz oldu. Yani şu anda mı geldiniz!? Ama gördüğüme göre Furkanın arabaları degildi.

 

Bir kaç saniye öylece kaldık. Sonra bir tane çam yarması gibi bir adam arabadan indi. "Çekil kenara!" diye bağırdığında Allah var zerre korkmadım. Bağırınca ancak sinirlenirdim. Hemen yanımdan bir koruma "Kendine gel sen kimsin de hanım ağamıza bagırıyosun seh!" dediğinde anlamazca baktım.

 

"O ne demek?"

 

"İt, köpek demek hanım ağam." dedi adama nefretle bakarak. O zaman bunlar net düşman aşiret falandı. Kendimi aşiret filminde gibi hissediyorum şu anda.

 

Karşıdaki adam bana nefretle bakıyordu resmen. "Bu mu hanımaganız?" dedi kapıyı kapatarak. "Bende bir şey sanmıştım." dedi ve bana doğru gelmeye başladı. "Furkan ağa nerede?" dedi.

 

Sabırla bir nefes alamak farz olmuştu.

 

"Sana ne?" dedim sakin bir tonda. Hala motorumla bekliyordum. "Got kendin bul bana ne." dedim ve biraz geri gelerek arabaların yanından geçmek için ileri doğru gittim. Açılan kapıyla hızla durdum.

 

Yeter valla he!

 

Üzerinden jilet gibi siyah takımıyla inen adamla kaskımı hızla çıkarttım. Sinirle yüzüne baktım. "Yemin olsun çekilmezsen ezerim seni!" dedim.

 

Adam ilk önce beni süzdü ve yavaşça kenara çekildi. Kaskımı takarak hızla kapıya ilerledim. Açık olan kapıdan aradan hızla geçerek konak sınırları dışarısına çıktım. İki dakika mutlu olduktan sonra başıma gelenler ironi olmalıydı zira artık bıkma noktasındaydım.

 

Bir kaç dakika sonra Furkanın arabalarını görmem beni iyice sinirlendirdi. Şimdi üç saat ona rapor veremezdim. Motoru daha da hızlandırdım. Işık hızı denilebilecek kadar hızlı bir şekilde geçtim yanlarından.

 

İçimden bir ses Furkanın burnumdan getireceğini söylüyordu ama umrumda değildi. Elimi yavaşça karnıma koydum.

 

"Annen kural tanımıyor bebeğim." dedim boğuk bir sesle. Motorun hızından sesim duyulmuyordu neredeyse. Yavaşlatma gereksinimi duydum bir anda. Bebegimi de düşünmem gerekiyordu.

 

Bir yandan motoru yavaşlatıp bir yandan da telefonuma baktım.

 

Daha evden yeni çıkmama rağmen 5 cevapsız arama.

 

"Siz daha çok ararsınız." diyerek telefonu sessize aldım. En ufak bir titremeye bile tahammülüm yoktu şu aralar.

 

Biraz daha ilerleyip daha modern duran bir yer farkettim. Motorumu uygun bir yere bırakıp kaskımı da bıraktım. Çalınır mı bilmiyorum ama inşallah yaşanmazdı bu olay.

 

İçeri girdiğimde buram buram gelen kahve ve çay kokusuyla dudaklarım kıvrıldı. Buraya Zehra ile gelmek vardı ama hangi cehennemde orasını bilmiyorum. Tek kişilik masalar olmadığı için çift kişilik bir masaya yavaşça ilerledim. "Efendim, hoş geldiniz." diyerek menüyü uzatan garsona gülümsedim. Alacağım şey zaten belliydi. "Latte istiyorum." dedim ve menüyü geri uzattım. Garsona da hızla ilerleyerek ne istediğimi diğer çalışanlara söyledi. Gözlerim onlarda gezinirken birden masaya oturan kişiyle gözlerim oraya döndü.

 

"Selamünaleyküm."

 

"Aleykümselam." dedim. Kimdi ki bu şimdi?

 

"Senin kim olduğunu biliyorum. Basit ve sıradan biriyken buralara gelmen de kaderin sana bir kıyagıydı. Ama bu işe bir son vereceksin." dedi sakince bana bakarak. "Aksi taktirde sana ben son vereceğim. Karnındaki bebek ortalığı o kadar karıştırdı ki hiçbir şey toparlanamaz bir hal almaya başladı."

 

Ne diyor bu yahu?

 

"Sen kimsin kardeşim? Sen kim oluyorsun da bana bunları söylüyorsun!? dedim sakin bir sinirle. O nasıl oluyor demeyin oluyor işte.

 

"Kerem Bey'in babası gönderdi beni. Size de en güzelinden bir selam yolladı. Dediklerime uymazsanız bu selamı en acı şekilde tadacagınıza emin olabilirsiniz." dedi. İyice yaklaştı.

 

"Furkan Kılıçtan ayrılacaksın." dediginde en başından beri çatılmayan kaşlarım iyice çatıldı. Sinirle yumrugumu sıktım.

 

"Siz bana kocamdan boşanmamı mı söylüyorsunuz?"

 

"Evet, tam olarak bu emir verildi." dedi.

 

"Değil siz yedi ceddiniz de gelse Furkandan boşanmayacagım. Ben bile boşayamamışken sizin uyduruk saçma sapan tehditleriniz mi bizi boşayacak?" Elimi kaldırarak kapıyı gösterdim.

 

"Aldın cevabını çık git." dememle ayağa kalktı. "Bunu siz istediniz." Dedi ve tam olarak gösterdiğim kapıya ilerledi.

 

O giderken bende arkasından bir kaç dakika kadar baktım.

 

"Efendim latteniz geldi." yavaşça önüme döndüm ve garsona teşekkür ettim.

 

Bakalım bu işin içinden nasıl çıkacağız.

 

🍂

 

Akşam yemeği için bütün aile sofraya toplanmıştı. Gözlerim yavaşça herkesin üzerinde gezindi. Hamza beylerin artık burada yaşamayacaklarını öğrenmiştim yaklaşık beş dakika önce. Masada Zehra, Kaya abi, Ayhan baba, Zeynep anne, Haje hanım, Furkan ve ben vardık. Ayça ve Umut mutfakta yiyorlardı. Ayça ceza niyetine oradaydı Umutsa hala kızgındı.

 

"Gelinim sevdin mi evimizi?" diye sordu Zeynep anne gülümseyerek. Ortamı yumuşatmaya çalıştığı belliydi. "Bu gün motorla çıkmışsın evden. Dikkat et kendine." dedi aynı gülümsemesiyle. Şu anda anne şefkatini hissedebiliyorum.

 

"Ederim," dedim bende gülümseyerek. "Evinizde çok güzel. Tasarımlarıda çok beğendim." dedim. Haje hanıma baktı.

 

"Haje annem seçti hepsini. Burası artık sizin de eviniz kızlar." dedi bize bakarak. "Yarında kadınlar gelecek sizinle tanışmak için. Tabii Kılıç aşiretinin Hanımağasını görmek istiyorlar." dedi göğsünü gererek.

 

Ayhan baba yavaşça kafasını kaldırdı. Hedefinde Zehra ve Kaya abi vardı.

 

"Madem birbirinizi seviyorsunuz." dedi lafı hiç uzatmadan."Aile arasında bir nişan yapalım. Hem Zehra kızımızın adına leke sürmesinler. Sonuçta milletin ağzı torba değil ki büzesiniz." demesiyle ikisinin gözleri denk düştü.

 

"Zehra ne derse o." dedi Kaya abi olgun bir tavırla. Şu anda o haklı düşünür evet diyordu kesinlikle.

 

"Siz nasıl uygun görürseniz." dedi Zehra da olgun bir tavırla.

 

"İyi o zaman yarın akşam istememiz var." dedi Zeynep anne. Zehra hızlıca bana döndü. Ne istemesi der gibi baktı.

 

Zehra, anne ve babasını kaybetmişti.

 

"Şey," dedi kısık bir sesle. "İsteme olma-" derken sözünü kestim. "Zehra benim kardeşim. Sizde uygun görürseniz Ben ve Umut kız tarafıyız." dedim Umut'u da araya katarak.

 

"Bende kız tarafıyım." diyerek Zeynep annede aramıza katıldı. Kaya abi annesine döndü. Zeynep anne ona göz kırptı. Kadına buraya gelince bir neşe gelmişti resmen.

 

Herkes yemeğini yiyip bir kenara çekildi yavaşça. Bende kalktım ve Zehranın yanına adımladım. Koltukta oturuyordu. Kaya abi ve Furkan da işleri olduğunu söyleyip çalışma odasına çıkmışlardı.

 

"Zehra," dedim yanına varır varmaz.

 

"Efendim," dedi dalgın bir sesle.

 

"Kardeşim eger istemiyorsan-" diyecektim ki gözlerinin dolmasıyla sustum. Anne ve babasını özlüyordu. Sakince elimi uzattım. Odalarımıza çıksak iyi olurdu bana kalırsa. Şimdi bir kişinin bile söyleyeceği en ufak kelimeye tahammülüm yoktu çünkü.

 

Benim sessiz mesajımı aldı ve elimi tuttu. Sakince merdivenlere yöneldik. Yavaş yavaş çıktık merdivenleri. Ellerimiz hiç ayrılmadı. Sanki anlaşmış gibiydik. Kardeşim olduğunu hiç bu kadar derinden hissetmemiştim dediğim anlardan birindeydik.

 

"Şimdi odana geç ve yarın giyecegin elbiseyi biraz bak. Bende bakayım. Hem kendime hem sana. Hiçbir şeyi dert etme." dedim ve kendi odama ilerledim.

"Ama bana kalırsa kırmızı bir elbise seç." dedim ve gözlerimiz denk düştü. Ne demeye çalıştığımı anladı ve beni onayladı. O odasına girerken bende yavaşça girdim. Furkan odada olmadığı için hemen geceliklerimi giydim. İlk gün giydiğim geceliğe çok benziyordu ama göğüs dekoltesi şu anda çok belli oluyordu. Bunu şu anda fark etmiştim.

 

"Leyla," diyerek odaya giren Furkanla her şeyin geç olduğunu anlamak zor olmamıştı. Furkan ilk önce beni süzdü ve sonra kapıyı yavaşça kapattı. "Karıcım?" dedi soran gözlerle.

 

"Bana ilişirsen seni parçalarım." diyerek yatağa ilerledim. Hiçbir tepki vermedi. "Bu gece bende geçebilir miyim yatağa?" dedi masumca. Ona hiçbir tepki vermedim.

 

"Peki," dedi. Tahminimce koltuğa geçiyordu. "Ben de kız tarafı olabilirdim." dedi. Güldüm.

 

"Kızı vermeyeceğim." dedim. O da güldü.

 

"Kaçırırız."

 

Cevap vermeden gözlerimi kapattım. Uyumak istiyordum. Yarın yaşanacak şeyler hiç kolay olmayacaktı.

 

"İyi geceler." dedim en azından bunu çok görmeyerek.

 

"İyi mi geceler?" dedi o da cevap olarak.

 

Sahi İyi miydi artık geceler?

 

______________________

 

Selam sevgili okurlarım.

 

Sizleri bayağı beklettim ve kesinlikle şu anda isteme sırası değildi. Ama biraz yüzümüz gülsün diye bunlar.

 

Kızı verecekler mi bunu hep beraber göreceğiz.

 

Kısa bir bölümdü ama birdahaki bölüm uzun olacak.

 

Hadi kalın sağlıcakla.

 

 

Bölüm : 19.01.2025 18:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...