Güzel bir bölüm bizi bekliyor.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!!!!
🍂
Sabah evde büyük bir telaş vardı. Sabah kadınlar gelmişti sözde beni görmeye. Büyük bir dedikodu çemberinin ortasında Zehra ile oturuyorduk. 2 ay 2 haftalık bebeğim de bu çemberin en gözde parçasıydı.
"Başkasından diyorlar çocuk doğru mu?"
"Eski sevgilisi varmış bela olmuş diyorlardı."
Gibi birsürü soru sormuşlardı. Tahammül seviyemi hepimiz bildiğimiz için yavaşça Zehranın kolundan tutarak ayağa kalktım. Gerçekten hiçbirine tahammülüm yoktu. "Bizim çarşıda işlerimiz var. Size afiyet olsun. Tekrardan hoş geldiniz." diyerek tek kelime etmelerine izin vermeden, "Ha bu arada çocuğum Furkandan. Aklınızda kalmasın. Dedikodu malzemesi yapmayın evladımı." dedim ve yavaşça oradan ayrıldık. Arkamdan bir kaç kınama sesi duysamda umrumda degildiler.
"Bu kadınlar ne çok konuşuyor ya. Dediklerinden zerre bir şey anlamadım." diyen Zehraya baktım. "Çok haklısın kardeşim." diyerek onu onayladım.
"Yanımızda Umut da gelecek bir dakika onu aramam gerek." diyerek telefonumu elime aldım. Neyse ki buna gerek kalmadan hissetmiş gibi Umut karşımıza çıktı.
"Selam yengelerim." dedi ve kapıyı açtı. O kapıyı tutarken bizde dışarı çıktık.
"Nasılsın Umut?" dedim soran gözlerle. Kafasını yana eğdi. Nasıl olayım der gibiydi.
"Biz kız tarafı olarak mükemmel bir şekilde hazır olmalıyız." dedim onları gaza getirmeye çalışarak. "Benimle var mısınız?" dedim coşkuyla.
"Evet." dediler harfleri uzatarak. Hevesimin götüme kaçmasıyla arabaya ilerledim. "Umarım ehliyetin vardır Umut." diyerek ön koltuğa bindim. Zehra da arkaya ilerledi.
"19 yaşındayım yenge bir zahmet olsun." dedi ve o da bindi. Biz konak sınırları içerisinden çıkarken üç araba daha peşimizden geliyordu. Korumalar olmadan nefes alamayız falan mazallah.
"Umut biz elbise bakarken sende kendine bir takım bak." dedim telefonumu elime alarak. Mesaj kutusuna baktığımda saçma sapan gelen mesajları sildim. Annemden gelen mesajı da bir çırpıda silip telefonu bıraktım.
Evlerde gözlerimi gezdirdim. Eskiden küçük ama sevgi dolu bir ev hayal ederdim. Eşim ben ve çocuklarım olurdu hayallerimde. Eşimin ve çocuklarımın yüzü hiçbir zaman net olmadı. Ama şu anda bazı şeyler netleşiyordu. Elim karnıma gitti yavaş bir şekilde.
Anne seni çok sevecek bebeğim. Seni hiçbir zaman bırakmayacak.
Gözlerim dolar gibi olduğunda kendime hakim olmaya çalışarak ellerimi yüzüme yelpaze yaptım. Zehra arkada Kaya abi ile konuşuyordu ki bu duygulanmamı görmemişti.
"Kaya ne demek benim takım elbisemi de sen alır mısın? Üşengeçlik yapma." diye sinirle konuşmaya başladı. Sessizce ikimiz de onu dinledik.
"Haklı bir düşünürün çok güzel bir lafı var mı buna!?" diye sinirle sordu.
"Ben daha güzel seçemem Kaya." dedi ve karşı tarafı dinlemeye başladı. Hafif gelen sesle Kaya abinin önemli bir toplantıya gireceğine dair bir kaç cümle kulağıma ilişti.
"Tamam, peki." diyerek Zehra da bunu kabul etmişti.
Ne kadar sürer bilmiyorum ama bu alışveriş baya yorucu olacak orası kesindi.
*****
"Zehra önden yırtmaçlı bir elbise sana çok güzel olur neden böylesin kardeşim." dedim elimdeki kırmızı elbiseyi göstererek. Açık giyinmek istemiyordu ama bence elimdeki elbise onu tamamlayacak bir parçaydı.
"Ben giyemedim bari sen açık giy." dedim.
"Bende elindeki elbiseye bayıldım ama açık." dedi ve kısa bir an düşündü. Askılı, yırtmaçlı saten bir elbiseydi. Buna hayır diyemez diye düşünürken o beni yanıltmadı, "Olur." dedi ve elbiseyi aldı. Bana da siyah askılı dizlerde bir elbise beğenmiştik. Hepsini ödeyip Umut ve Kaya abiye takım elbise bakmaya gittik. Umut hep spor ve rahat şeyler giydiği için hiç takım elbisesi olmadığını söylediğinde hiç şaşırmadım. Hızlı bir şekilde onları da halledip eve dönmek üzere yola koyulduk.
"Babannem Ayçaya da düzgün bir şeyler giy dedi Yenge." dedi Umut birden. "İstemeye o da katılacak." dedi. Bu dediğine tepkisiz kaldım. Kimi dost kimi düşman bellesem bilemiyorum şu durumda. Her an herkes birbirinin kuyusunu kazıp onu o kuyuya düşürebilir gibi geliyor bana.
"Neyse akşamki eğlenceye odaklanın siz." diyerek keyifle güldüm. "Kızı vermeyince bakalım ne yapacaklar." dedim. Zehra arkada hadi hayırlısı diyerek dua ediyordu.
🍂
"Herşey hazır mı?" diye sordum son kez. Etrafı iyice kontrol ettim. Kaya abi yaklaşık 1 saat önce giyinip gitmişti. Yani biraz sonra herkes cümbüş cemaat kız almaya geliyorlardı.
"Benim güzel gelinim, hamile hamile niye bu kadar uğraşıyorsun." diyerek yanıma geldi Zeynep anne. Ona hafifçe gülümsedim. O da en az ben kadar yorulmuştu. Zehra da mutfaktakileri kontrol ediyordu.
"Kardeşim mutlu olsun da benim yorulmam pek de mühim değil." dedim. Kolumu sıvazladı.
"Kaya onu asla üzmez." dedi ve burukça gülümsedi. "Çocukken de öyleydi o. Kendini kırar ama diğerlerine bir şey yapmazdı. Ay hiç unutamıyorum bir kız sevdiğini söylemişti de kız kırılmasın diye ben engelliyim demişti." büyük bir kahkaha attı. "Kız da gerizekalı misin diye sorunca evet demişti." diyerek güldü. "Sonra kızın ne aşkı kalmıştı ne sevgisi." dediğinde bende güldüm.
Engelli taklidi yapmak ailede genetik olsa gerek.1
"Geldiler, geldiler!" diye panikle mutfaktan çıkan Zehrayla gülerek kapıya ilerledik. Umutta son dakika hemen aşağı indi. "Yenge ilk dakikadan verdim gitti dersen hakkımı helal etmiyorum." dediğinde güldüm. Zeynep anne bu yetkiyi bana vermişti sagolsun. Herkes Zeynep anneden isteyeceği için kızı alacaklarını sanıyordu. İçimden büyük bir kahkaha attım eğlenceli olacaktı.
"Açıyorum." dedi ve tuttum onu. "Nereye açıyorsun!?" dedim ve geri çektim. "Umut gir devreye." dedim pis pis sırıtarak.
Umut kapıyı hafif açarak elini uzattı. Para tabikide alacaktık.
"Şaka mı yapıyorsun?" diyen Kaya abinin sesi geldi kulağıma. "Sırası mı şu anda sonra ne istersen iste!" diye yükseldiğinde hepimiz güldük.
"Kaya abi cimrilik yapma." dedim keyifle. Allahtan çok uzatmadan biraz para verdi. Umut geri çekip baktı.
"Yenge 1000 TL vermiş." dedi şokla.
"Kaya abi çok cimrisin." diyerek Umuta elini uzatması için işaret verdim. Tekrardan geri çektiğinde elinde bir tomar para vardı. "Yeter mi?" diye sinirle soludu kapının arkasından.
"Bekle sahte mi değil mi bakmam gerek." diyerek paralara baktım. Arasında dolar da vardı. Umuta göz kırptım. Yeterdi canım batırmayalım şimdiden. Zehra kapıyı yavaşça açtı. Gözleri Zehranın elbisesinde gezinirken yutkunduguna şahit oldum. Nedense ciddi ortamlarda gülesim geliyordu.
Çiçeği ve çikolatayı Zehraya uzattı. Bize de birer çiçek verdi. Komik olansa Umut'a da uzatıp "Al prenses." diye sinirle solumasıydı. Umut çiçeği hemen Zeynep anneye verdi tabikide. Herkes içeri geçerken Furkanla göz göze geldik.
"Çok güzel olmuşsun." dedi şakagıma bir öpücük kondurarak. "Sende." dedim gıcıklık yaparak.
"Güzel miyim ben?" dedi sertleşen sesiyle. "Prensessin sen." dedim gülerek ve içeri doğru adımladım. İçeride ikiye ayrılmışlardı. Düzeni şu şekilde yapmıştık. İki tane koltuğu karşı karşıya koymuştuk ve iki tane de sandalye ile tam bir nişan yeri hazırlamıştır. Güzel bir yerdi gayette. Konağın adamları olmasa bunları yapamazdık tabiki.
Bizde içeri geçtiğimizde sanki iki taraf da birbirini tanımıyormuş gibi bir sohpet oluştu. "Nasılsınız efendim?" dedi Zeynep anne, Ayhan babaya. Ayhan baba da "İyiyiz çok şükür, siz nasılsınız?" dedi.
"İyiyiz çok şükür." dedi Zeynep annede. Haje hanım ben nereye düştüm dercesine bakıyordu. Umut öksürdü. Zeynep anne büyümüşte küçülmüş oğlunun dizine vurdu.
Az önce elin adamıyla göz göze gelme bakışı atmıştı annesine.
O kadar da yabancı değiliz Umut.
"Hadi güzel kızlarım kahveleri hazırlayın." dediğinde yavaşça kalktık. Kaya abi ve Furkana baktım. "Kardeşim," dedim onlara sırıtarak "Güzel bir planım var." dediğimde Zehra anın heyecanıyla hiçbir tepki vermedi tabiki. Mutfağa girdiğimizde kahveleri hazırlamaya başladı.
"Ben heyecanlandım." dedi panikle. "Ya dökersem." dediğinde ciddi bir tavır aldım. Yaklaşık 1 sene önceki anımız aklıma geldi. Nasıl unuturdum?
"Sonra sana yardıma gelirim ve seni oradan kaldırıp fincanları toplarım. Çocuk da beni beğenir sonra ben şok olurum evleniriz." dedim ve sonra kınayıcı bir bakış attım. Onun o gün attığı kadar olmasa da güzeldi. "Burada yalı çapkını çekmiyoruz, Zehra! Sakin ol." dedim. Zehra dediklerime şaşkınlıkla dinledi.
"Leyla!" dedi kolumu cimcikleyerek. "Çok kötüsün." dediğinde güldüm. "O günde sende en az bu kadar kötüydün." dediğimde güldü. Tabi gülerdi. Kahveleri yavaşça döktü fincanlara.
"Zehra Kaya abininkine tuz koy!" dedim panikle. Bana döndü, "Kız bal gibi adama tuz mu konur?" dedi bana şokla bakarak. "Yukarıda Allah var bacım çarpılamam." diyerek bir kaşık bal aldı. "Bal kafi." dedi ve onu karıştırdı.
"Hıh küstüm ya!" dedim ve yardım etmek adına bir tepsiyi aldım. Ayçanın, Umutun, Furkanın ve kendi kahvem vardı. Büyüklere Zehra verecekti. Sözsüz bir anlaşma geçti aramızda.
Salona ilerledigimizde arkadan bir hizmetçi de çikolataları getiriyordu. İlk önce Furkana uzattım. Sakince aldı ve.gülümsedi. Çok kısa bir andı bu. Sonra Umut'a götürdüm kahveyi. O da alınca en son Ayçaya tuttum.
"Nasılsın yılan." dedim en kibar halimle.
"İyiyim." dedi sadece. Bu kızın ayarlarıyla kim oynadı bilmiyorum ama iyi olmuş. Üründen memnun kaldım açıkçası.
Herkes bir yandan kahvesini içiyor bir yandan Kaya abiye bakıyordu.
Boşuna bakmayın tuzlu değil desem ne olurdu aceba?
Zehra muhtemelen beni vururdu.
Kaya abi kahveyi tek nefeste içtikten sonra, "Kahvelerde içildigine göre gelelim sebebi ziyaretimize," dedi ve Zeynep anneye baktı. "Kızınız Zehrayı oğlumuz Kaya ya istiyoruz." dedi gülümseyerek.
Zeynep anne derin bir nefes aldı. "Kızı benden istemiyorsunuz." dedi ve beni gösterdi. "Gelinim ne derse o." dediğinde hepsinin gözleri bana döndü. Kaya abi büyük bir yıkım geçirdiği için ona hiç bakmadan Ayhan babaya baktım.
"Ayhan baba oğlunuz kızımızı mutlu edebilecek mi?" dedim. Ayhan baba gülümsedi. Halden anlayan adam bir başka oluyordu. "Eder kızım." dedi.
"Hor görürlerse kardeşimi hep, herkese karşı ne olursa olsun koruyacak mı?" dedim.
"İşlerinden vakit ayırır mı?" dediğimde sessizlik oldu. Kaya abi zamanının çoğunu hatta hepsini işine ayırıyordu.
"Vermiyorum." dedim bende. Zehra ile göz göze geldik. "Ne demek vermiyorum." dedi kaşlarını tatlı bir şekilde çatarak.
"Ayırırım." dedi Kaya abi büyük bir eminlikle. "Dedigin her şey tamam." dedi ve kafasını 'yazıklar olsun' dercesine salladı.
"Zehra istediğinde onu farklı bir eve çıkartır mısın?" dedim. Kardeşim için şu anda büyük bir güvence saglıyordum. O bana istediği kadar kızabilirdi. Haje hanımla bakıştılar. Haje hanım kaşlarını çattı.
"Vermiyorum." dedim sinirle. Kaya abi direk bana döndü. "İstediği her yerde kalırım." dedi bütün eminligiyle.
"Son bir şey daha," dedim. "Ne bitmez şeylerin var senin." dedi Haje hanım. Çok da dinlemedim onu. Zaten kırgındım
"Kardeşim erkek bir evlat veremezse sana, onun üzerine kuma getiremeyeceğine dair bir yemin istiyorum. Namusun, şerefin ve canın üzerine." dediğimde herkesin nefesi bile kesilirken;
"Canım, kanım, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki asla böyle bir şey olmayacak. Değil kuma o kalbimdeyken aklımdan başka bir kadının ismi bile geçmeyecek." dediğinde benim bile nefesim kesildi.
Kısa bir an sessizlik oldu. "Hayırlısı olsun." dedim ayaga kalkarak. Kaya abi ile bakıştık. Gözlerinde kesinlikle sinir bile yoktu. Zehra ona şu anda daha da aşkla baktığı için minnet vardı gözlerinde.
Yüzükler dualar eşliğinde takıldı ve kesildi. Onlar büyüklerin ellerini öperken Furkan yanıma geldi. "Gerçekten vermeyeceksin sandım." dediğinde güldüm.
"Gerçekten vermeyecektim." dedim.
"Beklerim." dedi ve elini belime attı. "Dün akşam giydiğin gecelikleri bu akşam da bekliyorum." dediğinde ona avcunun yalarsın bakışı atmaya çalıştım. Ne kadar oldu bilemem tabi. Onlar heyecanla el öperken bu adamın dediği şeyler beni delirtebilirdi.
İsteyen varsa uygun bir ücret karşılığında- şaka tabikide.
"Leyla gel." diyen Zehraya baktım. Hemen yanına koştum tıpış tıpış. Hep beraber nişan fotoğrafı çekiyorduk şu anda.
"Ben bir alan hazırladım fotoğraf için," dedim ve orayı gösterdim. "Orada isimleriniz yazıyor." dediğimde ördek sürüsü gibi oraya yürüdük. Haje hanım rahatını bozmadan oturuyordu. Umut da aynı şekilde. "Hadi gelin." dedim. İkisi de "Gerek yok." dediğinde onlara tuhafça baktım.
Hep beraber güzel güzel fotoğraflar çekilmiştik. Herkes odalarına geçerken buraları temizlemeye çoktan başlamışlardı.
"Çok yoruldum." dedim. Asansörde Zehra, Kaya abi, Furkan ve ben vardık.
"Kız vermemek yorucu olsa gerek." dedi Kaya abi. "Haklı bir düşünürün güzel bir sözü vardır. Alma mazlumun ahını zaten ne ahı senden çıkar ne de o mazlum düzelir." dediğinde öyle baktım.
"Kalbimizi çalana değil rızasıyla alana talibiz hayırlı cumalar." diyen Zehrayla güldüm. Ne anlamı vardı bilmem ama hoşuma gitmişti ve gülmüştüm.
Üçüncü kata çıktığımızda herkes odasına geçerken bende ilerledim. Furkan belimden tuttu. "Bu gün kendini çok yordun değil mi?" dedi ve şakagıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Biraz," dedim ve elimi belime attım. Hafif bir sızı kendini göstermişti. Furkan elini yavaşça çekti. Kapıyı açtı ve girmem için bekledi. İçeri girdigim gibi üzerimi değiştirmek için dolaba yöneldim. Normal ayıcıklı bir pijama aldım ve banyoya yöneldim. Kapıyı kiletledim çünkü sıcak bir duş almam gerekiyordu. Yarım saat kadar sıcak suyla kendimi dinlendirip çıktım. Yüzüme hayvan figürlü olan maskelerden yaptım. Kaplanlı ve kelebekli vardı elimde. Kaplan olanı yapıp banyodan çıktım. Furkanla göz göze geldiğimde gülmemek için kendini tuttu. "Karıcım." dedi. O çoktan pijamalarını giymişti.
"Evet," dedim kaşlarımı çatarak.
"Masken," dedi ve güldü. "Pardon, komiğime gitti." dedi.
"Gel benle." dedim ve elimi uzattım. Dünden razı gibi elimi tuttu ve beraber banyoya yöneldik. Galiba biraz acımasızca oldu ama direk kelebekli maskeyi aldım. Ne yapacağımı anlamış gibi "Hayır." dedi ve geri adım attı.
"Hamileyim yorma beni." diyerek en büyük kozumu kullandım. Kaçmadan sabit bir şekilde durdu. Öflemeyi de ihmal etmedi. Maskenin paketini yırttım ve içinden çıkarttım.
"En azından bu olmasaydı." dedi yüzünü buruşturarak. "Aşirettekiler görse bana gay derler. Acı bana." dedi son bir umutla ama malesef bende şu an vicdan yoktu. Masketi yüzüne koydum ve iyice düzelttim.
"Ne kadar ağa da olsan karının karşısında hiçbir şeysin." dedim ona bunu hatırlatarak. Gözleri hızla gözlerimi buldu. Gördüğüm yaramaz pırıltılar pek de iyiye işaret değildi.
Ben daha ne oldugumu anlayamadan beni lavabo ile arasına sıkıştırdı. "Karımın sözü ben dinliyorum ama o beni dinlemiyor." dedi.
"Bak, şu anda aklından ne geçiyor bilmiyorum ama çok komik bir durumdayız." dedim. O kelebek ben kaplanken hiçbir şey yapmamasını tavsiye ediyordum.
"Zaten bir gün ömrüm var." dedi ve dudağı kıvrıldı. "Bunu da seni öperek değerlendireceğim." dediğinde anın heyecanıyla hemen onu itip kurtuldum. Ben kaçarken arkamdan "Karımızı da öpemeyecegiz." diyerek koşmaya başladı. "Bu sefer kaçışın yok." dediğinde gerçekten yoktu. Kapıdan çıksam bu rezilliğe kimsenin şahit olmasını istemediğim için yapmadım. Ama o daha da fazla gelince koşarak çıktım.
"Leyla gel buraya diyerek." O da odadan çıktı. Koşarak bir odaya girdim. Şansıma büyük bir masa vardı. Hemen etrafına dolandım.
"Gel buraya diyerek Furkan da peşimden geldi. Bir kaç tur dönünce başım döndüğü için pes ettim. Bu fırsatı değerlendiren Furkan hızla belimden tuttu yüzündeki maskeyi eliyle söküp attı. Ben hala ona bakıyordum. Benim maskeme de aynı tarifeyi uyguladı.
"Şimdi nereye kaçacaksın." dediğinde umutsuzca baktım.
"Hamile kadınla oynamaya utanmıyor musun?" dedim yalandan bir sinirle.
"Hayır." dedi ve diğer elini enseme koydu. "Öperkende utanmayacagım. Sen benim karımsın be!" dedi ve dudaklarını dudaklarıma kapattı. Otomatikman gözlerim kapandı. Ellerimi omuzlarına oradanda boynuna doladım.
Hızla dudaklarını hareket ettirdi. Onu durduran "ÖHÖM!" diyen iki kişi oldu.
"Kolay gelsin reis." diyerek sırıttı Kaya abi. Furkan ne kadar istemese de onlara döndü. Elindeki maskeleri kenardeki çöpe attı.
Zehra da sırıttı. Seni gidi seni der gibi bakıyordu.
"Efendim abi." dedi sinirle Furkan. Kaya abi Zehrayı omzundan çekerek uzaklaştılar. "Bir şey yok biz görmedik." diyerek utanmamı sağlamıştı.
"Furkan seni bu sefer mahvedicem." dedim ağlamaklı bit ifadeyle "Zehra benimle üç ay dalga geçer artık." dediğimde hızla bana geldi.
"Karım değil misin?" dedi ve ani bir şekilde kucağına aldı "Kimseyi alakadar etmez." diyerek beni odadan çıkarttı. Kendi odamıza götürüyordu. Bir daha karşılaşma ihtimali beni tedirgin ederken "İndir beni." dedim. Ama o beni dinlemedi ve devam etti. Kimse tekrardan görmeden odaya girdik. Bu rezilliği bende üç ay unutamazdım.
"Nerede kalmıştık?" dediğinde sinirle omzuna vurdum. "Nenende kaldık gerizekalı." dedim sinirle. İlk hakaretim olabilirdi. Yoksa önceden de etmiş miydim hiç düşünmedim.
"Çok ayıp karıcım. Kocaya şiddete hayır." dediğinde sinirle soludum. Beni indirdi ama belimden tutuyordu.
"Bırak ya!" dedim yalandan bir sinirle. Bırakırsa büyük olay çıkardı ama haberi olmasa da olurdu.
"Asla." diyerek belimden tutarak beni kendine yapıştırdı. "Karıcım beni yatağına kabul edene kadar bırakmam." dediğinde yüzüm düştü.
"Odun!" dedim sinirle. "İnsan bari öpmeden bırakmam der. Gerçek bir odunsun." dedim ve onu itekledim. Ben zorlanmayayım diye yavaşça bıraktı beni. "Yatakta uyuyacak mıyım sanıyorsun?" dediğinde bozguna uğramış olabilirdim.
"Ya ne yapacaksın?" dedim. Evet bunu dedim. Hepiniz vurun beni.
"Ben miyim odun sen misin karıcım tekrar düşün." dedi ve koltuğa yürüdü. "Tamam ben edebimle uyurum. İyi geceler sana da." dedi ve koltuğa uzandı.
Pardon yanlış bilgi. Odun olan benmişim.
"Ama," dedim be sustum. "Tamam gel." dedim. Tepki vermedi. Yanına kadar ilerledim mecburen. Cidden bir prenses olabilirdi. Ağalıgı acilen bırakıp prenses olmak için bir yere başvurmalıydı.
"Kocam." dedim en cilveli şekilde. Ne kadar oldu bilemem tabikide. Ama bana dönen Furkanla gayet iyi olduğunu anlamıştım. "Hadi gel." diyerek yatağı gösterdim. Tahminimce vaz geçmemden korkarak hemen kalkıp yatağa ilerledi. Bende peşinden ilerledim. Bu gece masum bir şekilde uyuyabilirdik.
Yatağa girip ona döndüm. Yastığıma sarıldım. "İyi geceler." dedi.
Aramızda bir şifre gibi olmuştu bu sanki.
"Sen varken iyi geceler." dedi.
Sonra güzel bir uykuya daldık ve tahmin edin ne oldu.
Sabah uyandığımda yastık yoktu ve ben ona sarılıyordum.
🍂
Uzun zaman sonra gülümseyerek bir kahvaltı ediyorduk. Herkeste bir mutluluk vardı Ayça hariç.
Bebeğim 4 buçuk aylık olmuştu ve bu gün cinsiyetini ögrenecektik çünkü.
"Kız hissediyorum." dedi Zehra.
"Ay bende ya." diyerek Zeynep anne de ona katıldı.
"Ben bile kız hissediyorum." dedi Kaya abi. "Ben bebeğin amcasıyım kız hissediyorum." dedi birde.
Neyse onları şimdilik boşverin şu iki ayda başımıza gelenleri anlatayım.
Kerem Furkanın elinde iki aydır tutsak ve bana yapılan tehdit de hiçbir şekilde baş göstermedi. Ortaya sadece boş bir lat atmışlardı yani.
Ve DNA testinin sonucu gelmişti. Onu da bu gün için bekletiyorduk. Yanımızda Zehra ve Kaya abi olacağı için bir cinsiyet partisi düzenleyeceklerdi. Evet bu sefer büyük bir ekip olacaktı. Neredeyse aşiretin yarısı olacaktı. Ayhan baba başlarda olamaz dese de şu anda tamam diyordu.
Mardinden dolayı mı bilmiyorum ama karnım biraz fazla şişmişti. Babasına çekmiş olması da muhtemeldi tabikide
"Ne olurdu anneye çeksen." dedim sessizce.
"Karıcım bir sorun mu var?" dedi Furkan milli surat ifadesiyle. Sinirli yüz hatları her zaman olduğu gibi kendini gösteriyordu.
"Hayır yok. Bende kendimce tahminde bulunuyorum." dedim ve ayağa kalktım. "İzninizle." dedim ve kapıya ilerledim. Çantamı da alıp dışarı çıktım. Arkamdan şokla baktıklarına emindim.
Sadece hava alacağım ve bir daha içeri girmek istemiyorum ama galiba içeride hastaneye gittiğimi düşünüyorlardı.
Kaya abi, Zehra ve Furkan da peşimden gelmişlerdi. "Heyecanlı mısın?" dedi Zehra heyecanla. "Evet." dedim sakince. Benim için sağlıklı olması yeterdi.
🍂
Sıra beklerken oflayan üçlüye baktım. Sadece bir kişi vardı ve onu bekliyorduk. Heyecan bunlara yaramamıştı.
"Bakın çıkıyorlar." dedim onlara ithafen. "Ne bu heyecan?" dedim. Zehra şaşkınlıkla bana baktı. "Kız ben hamile olsam bu kadar heyecan yapmam sen neden böylesin?" dedi. Kaya abinin gözleri parladı kısa bir an. Furkan belimden tutarak beni odaya ilerletti. Onlar da yavaşça geliyorlardı.
"Hoş geldiniz Leyla Hanım. Sizi şöyle alalım."dedi ve bende dediği yere uzandım. Yapacağı şeyi bildiğim için karnımı açtım. O da jeli döktü ve hiç uzatmadan karnımda ultrason aletini gezdirmeye başladı.
"Şanslıyız ki görebiliyoruz. Bazı yaramazlar sırtını dönebiliyor." dediğinde gülümsedim.
"Cinsiyet-" dedi ve durdu. Biraz daha baktı. "Herhangi bir sürpriz meselemiz var mı?" dedi gülümseyerek.
"Evet." dedi Zehra. Doktor hanım biraz daha baktı. Sonra karnımdan çekti. Bir peçete uzattı ve ultrason fotoğrafını uzattı. "Anneyi ve babayı dışarı alalım o zaman." dedi. Furkan merakla ultrason fotoğrafına bakıyordu.
"Hadi Furkan." diyerek onu dışarı çekiştirdim. Neyse ki zorluk çıkartmadan benimle dışarı geldi. Biraz zaman sonra Zehralarda çıktı.
"Partiyi kafamda kurdum bile." dedi ve gülümsedi. "Hadi gidelim." diyerek ilerledi. Meraktan çatlasamda hiçbir şey demeden ilerledim.
"Kaya abi ve Zehra yapacağına göre bizlik bir durum yok." dedim Furkana. İlişkimizi sağlıklı bir yere taşımak için bir adım attım ona. "Gezelim mi?" dedim masum bir şekilde. Adımları duraksadı. Bana döndü. Gözlerindeki ifade gerçekligimi sorguluyormuş gibiydi.
"Karıcım?" dedi sorar gibi. Bu fırsatı kaçırmayarak elini belime attı. Diğer eli de alnımı buldu. Ateşime bakıyor olmalıydı. Elini çekti.
"Eğlenceli vakit geçirebiliriz bence." dedim ve elimi uzattım. "Anlaştık." dediğimde elimi tuttu.
Bu gün agalıktan çıkması gerekiyordu.
*****
"Furkan çizgiye bastın." diyerek onu uyardım. Son tur zaten eve dönücez. Mızıkçılık yapma." dedim. Sokakta çocuklar seksek oynarken onları görmüş ve oynamak istemiştim. İnanın ne ara Furkanı dahil ettim bilmiyorum. Zorla kolundan tutup oyuna da sokmuş olabilirim.
"Tamam, hadi gidelim." diyerek dünden razı olduğunu gösterdi. Upuzun boyuyla bana gölge yaptı. "Hadi." dedi elini belime sararak. "Arabayı da getirmişler zaten." dediğinde konak arabasının geldiğini yeni fark ediyordum.
"Teşekkürler çocuklar." demeyi ihmal etmedim. Furkan belimden tutarak beni arabaya ilerlettigi için hiçde etkili bir teşekkür olmamıştı.
Kapıyı açtıgında "Ya tam bir öküzsün." dedim sonra arabaya bindim. Açtığı kapıyı örttü. Kendi tarafına geçti ve kapıyı açıp bindi. Araba hareket ederken, "Ben mi öküzüm." dedi ve beni gösterdi. "Kapını açarken bana öküz dedin karıcım." dedi ve sert ifadesini kuşanarak önüne döndü.
Yol boyunca tek kelime etmeden konağa gelmiştik. Arkada büyük bir hazırlık varken biz odaya çıkmıştık. O beyaz bir pantolon ve tişört giyerken bende beyaz bir elbise giymiştim.
İstanbul ve burası bir olmadığı için bu cinsiyet partisi olayına ne diyeceklerini çok merak ediyorum doğrusu. Ama ne yapabilirim. Hep hayal etmiştim.
"Ben hazırım." dediğinde bende parfümümü sıktım. "İnelim." diyerek onu onayladım. Çokta normal olmasa da el ele merdivenlerden indik ve el ele bahçeye ilerdik. Baya çok insan vardı.
"Her ne olursa olsun." dedim ve derin bir nefes aldım.
"Sağlıklı olsun." dedi beni tamamlayarak.
"Ben Zeynep anne kadar dayanıklı değilim." dedim ona dönerek. "Benim çocuğumun engeli beni de yıkar." dedim. Ne olursa olsun bakardım. Ama Allah göstermesin.
"Yapma Leyla." dediğinde omuz silktim. "Kötü bir şey söylemedim. Sen kişisel algılıyorsun." dedim ve elini çekiştirerek onu da ilerlettim.
"Heh geldi onlar da." dedi Ayhan baba.
"Hadi meraktan öldük." diyen Umuta gülümsedim. Ortada siyah bir balon vardı. Biz de onun arkasına geçtik. Balonun altında da bir zarf vardı. DNA testi.
"Şimdi burada sizin huzurunuzda iki şey belli olacak." dedim ve zarfı havaya kaldırdım.
"Çoğunuzun belkide beni namussuzlukla suçladığı bebeğimin DNA testi ve o bebeğin cinsiyeti. Kimse inkar etmesin biliyorum." dedim ve kadınlara döndüm. "Kusura bakın dedikodu malzemenizi elinizden alıyorum." dedim ve testi yavaşça zarfından çıkarttım. Sonuca bakmadım. Zehraya uzattım ve o bunu benim yerime yaptı.
"Hadi geri sayım." dedi Umut heyecanla. Bu heyecan gür sesinden bir şey kaybettirmiyordu ona.
"3...2..1" Bunu ona bıraktım ve balonu patlattı.
Kaya ya bir kere daha düştük mü?1
Değerli oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.46k Okunma |
506 Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |