
Selam sevgili okurlarım<3
NASILSINIZZZ?
Hem bebeğin cinsiyetini hemde DNA testinin sonucunu bekleyenler evet öğreniyoruz.
Şimdi sizden tek ricam oy vermeniz ve bol bol yorum yapmanız. Dediğiniz tek kelime bile benim için çok kıymetli.
İyi okumalar..
🍂
Balonun içinden çıkan renkte gezindi gözlerim. Arkada benim bile bilmedim bir davul zurna ekibi çalmaya başlamıştı. Herkesin gözü parlıyordu. Benimde tabikide.
Renk Maviydi.
Bizim bir oğlumuz olacaktı.
Furkanın gözleri mavi renkte gezindi. Sadece burukça gülümsedi.
"Bir dakika." dedim. Ayhan baba insanları susturdu bu sırada. "İçinde de iki tane mavi balon var diyerek." balonları gösterdim. Zehra yanıma geldi.
"İkizlerin oluyor çünkü kardeşim." dediğinde şokla öylece kaldım.
İkizler-
İki tane bebek.
İki tane oğlum oluyordu.
"Bir dakika tam anlamıyla bir mutluluk yaşamanız için bir haberim daha." var diyen Zehra testi havaya kaldırdı. "Bebek Furkandan." dediğinde bu sefer kimse Ayhan babayı dinlemedi. Davullar çalarken insanlar oynamaya başladı.
Bacaklarım titriyordu. Sakince Furkana tutundum. Gülümseyerek belimden tuttu. "Benim güzel karım." diyerek alnıma bir öpücük kondurdu. "İki tane evlat mı veriyor bana?" dediğinde elimi karnıma attım.
Orada iki tane can vardı.
"Ben.." dedim ve artık göz yaşımı tutamadım. "Ben bunu beklemiyordum." diyerek ağlamaya başladım. Mutluluktan ağladığım nadir anlardandı.
"Şşh." diye beni sakinleştirmeye çalıştı. Beni belimden tutarak bu cümbüşün içerisinden çıkarttı. Kalbim kızla çarpıyordu. Sakin olmam gerekiyordu. Bu gün önemli bir şey daha vardı.
Bebek Furkandandı ve herkes bunu artık tam anlamı ile biliyordu.
Bebeklerimiz.
Ama içimdeki arsız laflar bana bile diken gibi batıyordu.
Bebeğin kendinden olmadığını ima ederken de şu anda gayet rahat. Biz mi çektik sadece acıları. Evet çünkü enayilik var bizde.
Geçmişe bir perde çekmemiz gerekiyordu.
"İçeri geçelim." dedim ama heyecanla atan kalbim buna pek de hazır değil gibiydi. Yerinden çıkmak istercesine göğüs kafesimi dövüyordu.
"Aklınız varsa bir dakika burada durmayın." diyerek gelen Kaya abiye anlamaz gözlerle baktım. El ele Zehra ile merdivenlere yürüyorlardı.
"Ne oldu?" dedim panikle.
"Birazdan silahlar patlar illa bir kaza çıkar." dediğinde olayı anlayıp bende Furkanı tutarak peşlerine takıldım.
"Aslında silahları toplamalıydık." dedi Zehra.
"Aşiret ağaları silahlarını vermez." dedi Furkan. Onun belinde de silah vardı. Gözlerim beline kaydı.
"Neyse şu curcuna bitsin işimize dönelim." diyen Zehra ile onlara baktım.
İkinci kata çıktığımızda koltuklara ilerledik. "Aaa senin haberin yok." dedi Zehra sevinçle ve bana yöneldi. "Ben şirkette çalışmaya başladım." dediğinde şokla ona baktım. Elim refleksle karnıma gitti.
"Hayırlı olsun." dedim o bana sarılırken. Elim anlamsızca karnımda kaldı.
Çocukların aklına geldi değil mi?
Geride bıraktığın öğrencilerin aklına geldi.
Göz pınarlarım anlamsızca yanarken bende sarıldım. O geri çekilirken Furkana baktım. Onun gözleri okyanusu andıran gözlerimde boguldu. Bende onun zifiri karanlığında kayboldum.
Anladı dedi içimden bir ses. Evet anlamıştı ama artık elinden hiçbir şey gelmezdi.
İki metreye yakın boyuyla -tahminimce 1 metre 90 santimdi- yanıma kadar geldi ve beni gölgesinde bıraktı.
"Yapma." dedi ama bu emir değilde sanki bir zerzeniş gibi geldi kulağıma. Bir yetmis boyumla fazlasıyla kısa kalıyordum. Gözlerimi göğsüne indirdim. Gözlerine bakarsam ağlamam garanti gibi geliyordu. Elini belime sardı. Anlık zaman kavramını kaybetmeme rağmen kendimi toparlayıp elini ittim. Zehralar buradayken fazla yanaşmasını istemiyordum. Zaten bir kere rezil olmuştuk.
Biraz orada durup sohpet ettikten sonra yavaş yavaş azalan sesleri dinledik. Herkes giderken biz de kalktık oradan.
"Abi," dedi Furkan.
"Ne," Kaya abi.
"Siz gidin benim biraz işlerim var." dediğinde onu onaylayarak Zehranın elini tuttu. Onlar giderken arkalarından baktım sadece.
"Sen gelsene bi." diyerek belimden tutup kendine çekti. Gözlerine bakmadan kaçırdım gözlerimi.
"Leyla." dedi ve saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Güzelim neden duygusallaştın?" dediğinde yine ona bakmadım.
Çenemde hissettiğim eliyle gözlerimi yumdum. Bunu yapmamla zar zor tuttuğum göz yaşım intihar etti. Kafamı kendine kaldıran Furkana bakmadım. Bir kaç saniye sonra yanağımda süzülen göz yaşımın üzerinde hissettiğim dudaklarıyla sertçe yutkundum.
"Göz yaşlarına kıyamıyorum." dedi dudakları yanağımdan temasını kesmezken.
"Sana kıyamıyorum Leyla'm." dediğinde sertçe yutkunarak gözlerimi açtım. Göz göze gelmemiz uzun sürmedi. Karanlık gözleri okyanuslarıma daldı. Ama şu anda gerçek bir okyanus gibi oldukları için beni karanlığına hapsetmedi. Dudakları alnıma ilerledi ve bir öpücük kondurdu.
"Seni anlıyorum ama sende beni anla. Seni orada bırakamazdım." dediğinde dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Evet, gerçekten ağlıyordum. Hıçkırarak ağlarken ben elini sırtıma götürdü ve beni göğsüne yasladı.
"Her göz yaşın bir kurşun." dediğinde bütün aglama işini bir kenara bıraktım.
"Seni ağlatan her şey için bir kurşun." dedi ve belinden silahını çıkararak tetiği çekip bana uzattı. Geri çekildi bir adım.
"Sık kafama." dediğinde tahminimce kıpkırmızı olmuş olan gözlerimle ona baktım. Böyle bir şey yapmayacaktım.
"Saçmalıyorsun." dedim titrek bir nefes vererek. Silahı yavaşça koltuğa fırlattım. Duygusallık daha vahşi bir duyguya büründü.
Sinir gibi.
"Senin çözüm yolun neden hep ölüm?" diyerek iki elimle onu göğsünden ittim. Hiçbir şekilde yerinden oynamadı. Sustu. Nefretimi kusmamı istiyordu ama bunu yapmayacaktım.
Hızlı adımlarla ondan uzaklaşmaya çalıştım ama bunu yapamadım. Sanki ondan uzaklaşmam imkansızmış gibi buna müsade etmeyerek belimden tuttu. Gözlerimi sinirle yumdum.
"Bırak beni."
"Neden sinirlendin?" dedi vd diğer elini yanağıma yasladı. İçimdeki kelebekler yerinden kalkıp her bir köşede kanat çırpıyorlardı.
"Senin kendi canını bu kadar değersiz görmene sinirlendim." dedim.
"Benim canım kıymetli değil Leyla. Ama sana bir şey olursa o zaman burayı ateşe veririm." dediğinde kaşlarımı cattım.
"Kesici, delici, yakıcı, öldürücü şeyler kullanmıyoruz." dedim. Umarım tamam der yoksa o çok sevdiğim saçlarını yolup eline vermeme çok az kaldı.
"Sende yakıcısın onu ne yapacağız." diyerek beni iyice kendine yasladı.
"Sen son zamanlarda çok yaklasıyorsun ve birazdan ikinci bir basılma yaşayabiliriz." dedim. Bedenlerimizin arasından bebeğim olmasa hava bile geçmezdi.
"Karımsın ulan!" diye yükselmesiyle etrafa baktım. Bu adamı parçalamama cidden az kalmıştı.
"Herkesin karısı var Furkan." dedim. Biri görse şu anda yerin dibine girerdim. Yavaşça uzaklaştım. Belimdeki eli yerini koruyordu. Elini indirmeye çalıştım ama sanki oraya yapışmıştı.
"Bırak artık." dedim etrafa bakarak.
"Senin sorunun insanların bizi görmesi mi?" dedi yüzündeki ciddiyetle. Yavaşça bıraktı beni. "Gece odamızda görüşürüz karıcım." dedi ve göz kırparak gitti.
Ne dedi o ne dedi?
Gece-
Odamız?
Oda neydi?
Gece nasıl oluyor?
"İki dakikada beni mala çevirdi gitti." dedim ağlamaklı bir sesle. "Leyla şimdi düşünsün dursun." diye yakınarak koltuğa ilerledim. Hiçbir şey yapmadan akşama kadar orada oturacaktım.
"Kızım?" diyerek gelen Zeynep anneyle ayağa kalktım. "Furkan kapıdan çıkarken şey dedi sen ona bir tatlı yapmışsın ama o hiç yiyememiş. O tatlıdan istedi."
Biraz düşündükten sonra neden istediğini anlamıştım. "Tarifini tam hatırlamıyorum bir bakmam gerek." dediğimde Zeynep anne kafasını sallayarak bir odaya ilerledi. Bende mutfağa inmek için merdivenlere ilerledim. Hafif başım dönerken belli olan karnıma koydum elimi. Merdivenin tahta kenarlarına tutundum.
"Hayır," dedim. Başım feci halde dönüyordu. Tutunarak yavaşça yere oturmaya çalıştım. Bayılacaktım.
Tahmin ettiğim gibi orada öylece kaldım.
🍂
"Akşam oldu kız hala ayılmadı." diyen sesle kafamı oynattım.
"Gebelikte bunlar normal şeyler. Gerek yoktur hastaneye." diyen sesin sahibi çok yakınımdaydı.
Haje hanım olması da muhtemeldi.
"Kızım, güzel kızım hadi uyan." diyen Zeynep anneyle gözlerimi araladım. Beyaz tavan beni karşılarken olduğum yerde dogrulmaya çalıştım.
"Furkan geldi mi?" dedim kafamı ovuşturarak.
Harire tatlısı yapacaktım ben ona.
"Hayır kızım gelmedi." demesiyle yavaşça ayaga kalktım. Mutfağın yerini kısa bir anlığına unutsamda hemen kendimi toparlayarak mutfağa ilerledim. Kendimi pek iyi hissetmiyordum.
Ben mutfağa girdigim gibi "Hanımım bir şey mi istediniz." diyen kadına döndüm. "Tatlı yapacağım." dedim gülümseyerek. Elimi belime attım. Hafif ağrıyordu.
"Aşerdiniz mi?" diyen kadına olumsuz anlamda işaret verdim.
"Furkana yapacağım." dedim. Kadın ne kadar yardım etmek istesede sadece malzemelerin yerlerini söylemesini yeterli bulmuştum.
3 Su bardağı su
2 Yemek kaşığı un
1 Çay kaşığı tarçın
1 Su bardağı pekmez
1 Tatlı kaşığı tereyağı
Üzeri için Antep fıstığı ve ceviz
Tarifte gezindi gözlerim. Hızlıca işe koyuldum. Ben tatlıyı yaparken Zeynep anne 3 kere beni kontrol etmişti. Bundan ötürü hızlıca tatlıyı yapıp tatlı tabaklarına koyup Antep fıstığı ile süsledim. Ben mutfaktan çıkıp salona vardığımda Zeynep anne rahat bir nefes almıştı.
"Aysel bize iki çay getir." diyen Zeynep anneyle kadına baktım. Kimseyle muhatap olamadığım için kadının ismini yeni öğreniyordum.
"Bende içerim." diyen Haje hanıma döndü gözlerim. Sinirli duruyordu ama gözleri ikide bir karnıma kayıyordu.
"Furkan gelince bir hastaneye gidin. Birdaha da merdivenleri kullanma." demesiyle güldüm. Beni düşünüp birde beni düşünmüyormuş gibi umursamaz davranıyordu.
"Hiçbir sorun yok Haje hanım. Herşey kontrol altında." dememle kaşlarını çattı.
"Kontol montol bilmem ben hastaneye gidiciniz." demesiyle daha da fazla güldüm. Ailedeki herkese biraz biraz kırgın olsam da herşeyi düzeltmeye çabalıyordum. Kendi kafamda onları haklamak bazen çok rahatlatıyordu.
Biraz zaman sonra evin erkekleri konağa giriş yapmışlardı. Sakince ayağa kalktım ve Zeynep anneyle beraber kapıya ilerledik. Kapıyı açmamla beraber Ayhan baba içeri girdi.
"Çok acıktım he." diyerek üzerindeki ceketi çıkartmak için hareketlendi.
"Ben alayım ağam." diyen Zeynep anneye gülümsedi. Karısını seviyordu. Zeynep anne ceketi alarak yavaşça dolaba astı. Onlar içeri geçerken ben diğer gelenlere baktım. Zehra ve Kaya abi gülüşerek geliyorlardı.
"Hoş geldiniz." dememle gözleri bana döndü. "Hoş bulduk." diyerek Zehra bana sarıldı. Onlarda içeri geçerken dışarı tekrar bir göz attım. Kimse yoktu.
"Gelmedi mi yani?" Derken yüzüm düşmüştü. Elimi karnıma attım. Bu artık resmen adet olmuştu. "Babanız gelmedi canlarım." dedim sakince mırıldanarak. Tam içeri geçecekken konağa giren arabayla olduğum yerde kaldım. Furkan hızla arabadan indi ve bana doğru gelmeye başladı.
"Şükür." dedim mırıldanarak. Bana doğru bir gelişi vardı ama size nasıl anlatayım. Düşüp kalabilirdiniz.
"Karıcım." diyen sesiyle ona olan bakışlarım duralsadı. Bu adam ne ara beni kendi büyüsü altına almayı başarmıştı.
"Kocacım." dedim ona cevaben. İleri uzanarak yanağıma şefkat dolu bir öpücük kondurdu. "Sen neden buradasın?" dediğinde benden beklenmeyecek bir çocuklukla "Seni bekledim." dedim. Ses tonumun dahi çocuk olduğunu fark edebiliyordum. Furkan yavaşça gözlerini gözlerime doğru kaldırdı. Uzun boyunun yanında minyatür bir oyuncak gibi hissediyordum kendimi.
"Senin Allahıma kurban olurum." diyerek iki eliyle yanaklarımdan tutarak alnıma bir öpücük kondurdu. Bense sadece öyle dikildim. "Tatlıyı da yaptım. Zeynep anneye söylemişsin." dediğimde yüzündeki memnun gülüş sağlığını sürdürüyordu. Hep böyle gülsün istedim ama "Kapıda ne yapıyorsunuz?" diyen sesle ne içimizde neşe kaldı ne de yüzümüzde gülücük.
Ayça dememe gerek var mı?
Aşina oldukça zira!
"Kapının desenini inceliyoruz. Gelecek misin?" dememle sadece donuk bir şekilde baktı. Kız bir kaç zamanda evrim geçirmişti resmen. Ama hala huzur kaçırmaya devamdı. Ruh gibi içeri ilerlemekle yetindi sadece. Furkana tekrar döndüm ve ona içeriyi işaret ettim.
"Bu sefer tatlılar çürümeden yesen iyi edersin." dememle güldü.
Uzun zaman sonra şu hale gelebilmek gerçekten mutlu ediyordu.
🍂
"Leyla ama seninde orada olman lazımdı. Tabi ben şu anda eğlenerek anlatıyorum ama adam hastanelik oldu." diyen Zehra ile Kaya abiye döndüm. Dehşete düşmüş bakışlarım Kaya abi ile buluşunca sabır çekerek ayağa kalktı. Salonda dördümüz oturmuş onların bir gününü dinliyorduk.
"Adam sana kilitlenmiş bakıyor bende devam et kardeş mi deseydim? Özür dilerim Zehra Hanım gavat olmadığım için." diye agresif bir şekilde söylendi Kaya abi. Zehra bu haline güldü.
"Neyse şikayetçi olursa Avukatının burada." demesiyle bende güldüm. Furkan hafif bir tebessümle dinliyordu.
"Benim avukatım sensin. Sonra yanlış bir algıya düşme diye tekrar ediyorum. Sonuçları malum." demesiyle bakışlarım ikisinin arasında dolandı. Kaya abinin imasını havada kapan Zehra hafif bir arsızlıkla sırıttı. Olaya Fransız olan Furkan ve bense aradaki çekim kuvvetini oluşturan etkeni arıyorduk.
"Tercüme edecek misiniz?" dememle Kaya abi uykusu gelmiş gibi esnedi. "Devamı reklamlardan sonra." dediğinde kıkırdadım. Yanımdaki kocama döndüm. "Bunlar öpüşmüşler gibi bir vibe aldım." dediğimde gözleri ilk önce gözlerimi sonra da dudaklarımı buldu. "Normal şeyler bunlar." dedi ve o da ayaga kalktı.
"Yatma vakti bence yeterince geldi."
Kaya abi Furkanı onaylarken Furkan elimden tutarak beni kaldırdı. "İyi geceler." demesiyle beni nazikçe çekerek asansöre ilerletti. Düğmeye basmasıyla gelen asansöre bindik. Evin içinde asansör olması hala tuhafıma gidiyordu.
"Öpüşmek normal bir eylemdir karıcım. Öpüşen insanlara saygı duyarım ama karım bu konuda çok utangaç." demesiyle kapılar açıldı.
Kaç kaç kaç!
Zihnimdeki sese kulak vererek hızlıca asansöre yapıştırılmaktan kurtuldum. Bu adam tatlı yerken bacağımı serbest bırakmamıştı. Beni şu anda ne yapar tahmin dahi edemiyordum. Odaya girerek hızla banyoya koştum. O da bu sırada odaya girdi. Ben banyoya girip hemen kapıyı kilitledim.
"Şaka yapıyor ol lütfen." diyen sesine tepkisiz kaldım. Kısa bir an sonra aldığı derin nefesler de kesildi. Biraz bekledikten sonra "Sana senin rızan olmadan dokunmam. Rahatça duşunu al ve uyu. İstersen oradan çıkınca rahat etmen için balkonda yatabilirim." demesiyle kalbimde bir parça koptu.
Ona sürpriz yapacaktım. Ama ondan böyle bir cümle duymayı beklemiyordum. Sadece biraz eğlenceydi ama bu sözüyle ne kadar yanlış anlaşıldıgımı anlamıştım. Ona asla kırılmıyordum. Kapı sesi geldiğinde balkona çıktığını anladım.
Tamam şimdi duygusallığın vakti değil. Adam koskoca aşiretin ağası ama senin çocuk çocuk hareketlerini çekiyor Leyla. Biraz saygı duy ve bu konuda ona bir laf sokmaya falan da çalışma.
Sabahtan koyduğum kıyafetleri aldım ve iyice kontrol ettim. İlk önce sıcak bir duş alıp ardından üzerime onları girdim. Kırmızı dantelli bir gecelikti. Üzerine sabahlıgını geçirdim ve son kez aynaya baktım.
Hazır olduğumun kanısına vararak hızla kapıyı açtım. Gözlerim balkonu taradı dirseklerini mermer zemine yaslamış dışarıya bakıyordu. Kapıyı yavaşça açtım. Ne kadar dalgın olduğu kapı sesini duymadıgından anlaşılıyordu.
"Eger hızlıca gelmezsen burada bebeklerimle doncagım." dememle bana döndü. Çektiği sigara dumanını beni süzerek sakince bıraktı. Gözlerinde sakin ve naif parıltılar vardı. Sigaradan bir duman çekerek mermer zeminde söndürdü. Yanıma yavaşça yaklaştı ve yanıma geldiğinde belimden tutarak beni kendine çekti. Ağzındaki dumanı yüzüme üflemesiyle sertçe yutkundum.
Beni istiyor!!
Gözlerindeki ifade koyulaştıgında yutkunarak gözlerine baktım. "Gerçekten benden kaçtığını düşündüm. Ama şu anda buradasın ve bu da senin de beni istediğini gösteriyor." diyerek o sert sesiyle konuşmasıyla hafif irkildim. Sonra hafifçe güldü. "Lan oğlum birine anlatsam güler. Karımla sen beni istiyorsun ben seni istiyorum muhabbeti yapıyorum." demesiyle hafifçe bende güldüm. Evet gerçekten böyle bir muhabbette olmamız komikti.
"Eski karınla mı böyle bir muhabbette olmak isterdin?" dememle yavaşça bütün gülüşü soldu. Gözlerinden yorumlayamayacagım bir ifade geçti.
Yanlış anlaşıldım!
"Hayır ben boşanma davasından bahsediyordum. Eski eşinden değil. Ben neden ondan bahsedeyim ki-" diyerek kendimi ona açıklamaya çalışırken beni çok sert olmayacak şekilde arkamdaki duvara yasladı. Hamile olmama ufak bir anlık şükür ettim. Bu akşam çekeceğim şeylerin kolay olmayacağını gözlerinden dahi okuyordum. Gözlerindeki yakıcı ateş kolay sönecek gibi değildi.
"Kimse seni benden boşayamaz Leyla Kılıç. Karımdan bırak yedi cihanı tüm dünya bir araya gelse boşanmam." diyerek son noktayı koymuş gibi sessizce bekledi. Gözlerindeki alevlerin diğer bir sebebi ondan boşanma düşünmemdi.
"Emin ol kimse de seni benden boşayamaz Furkan Kılıç. Tüm dünyayı bırak canımdan olacak olsam dahi seni bırakmam." dememle gözlerinden o kadar çok ifade geçti ki hiçbirini okuyamadan kapattı.
"Canın benim yolumda verilecek kadar değersiz değil." dedi ve derin bir nefes aldı. "Ama benim canım sana feda olsun." demesiyle yutkundum.
Neden ölüme bir adım atıyormuşuz gibi konuşuyorduk?
"Sen böyle duygusal moda girmesen olur mu? Ağlamak istiyorum şu anda." dememle gözlerini açtı ve erkeksi bir tonda güldü. Beni yasladıgı duvardan ayırdı ve sıcak odamıza adım attık. Kapıyı örtüp bana döndü. Gözleri yavaşça beni süzdü.
"Benim için hazırlanman çok güzel." dediğinde gözlerim ona döndü. Üzerinde gömlegi altında pantolonu vardı. "Senin hala burada bu şekilde durman hiç güzel değil." dediğimde güldü. Elini gömleğinin düğmesine attı ve yavaşça bir tanesini açtı. Zaten üsten üç tanesi açık olduğu için onun içini biraz daha görebiliyordum.
"Hızlı olmaya ne dersin?" dememle elini daha da yavaşlattı. Gözlerine baktığımda herşey o anda yavaşladı. Ellerim benden bağımsız gömleğini buldu. Ben onun düğmelerini açarken o üzerimdeki sabahlıgın kuşağını yavaşça çözdü. Son düğmeyi açtığımda benden bağımsız üzerimden ince kumaş parçası süzülerek yeri buldu. Bedenin bir kısmını görmem yutkunmamı sağlamıştı. Elini belime atarak beni kendine yapıştırdı.
"Umarım çocuklarımız bu geceye dayanabilirler." dediğinde içimde bir korku belirdi. Ya onlara bir şey olursa?
"Bu gece olmasın." dememle yüzündeki mutluluk bıçak gibi kesildi. Neden vaz geçtiğimi düşünür gibiydi. "Bir doktora sorsaydık." dememle içi ferahlamış gibi bir nefes vererek hafifçe eğildi. "Ben bu gün doktora sordum."
Bu adam bu gece için doktorla mı konuşmuş?
"Herhangi bir sakınca yok dedi." demesiyle utançtan yanaklarımın pembeleştigini hissedebiliyordum. Sakince elimi yüzüme kapattım. Ama bazı şeylere gerçekten tahammülü kalmayan Furkan bir elini belime iyice sorarak beni daha da fazla kendine bastırdı. Bir elini ensemde hissettim. Saçlarımı acıtmayacak şekilde tutarak geri çekti. Gözlerim onun radarına yakalandı. "Kocadan utanılmaz." demesiyle yutkundum.
Birkaç saniye bakıştık. Galiba o da ben gibi ne yapacağını bilemiyordu. Ona bir adım atarak ellerimi ensesinde birleştirdim. O bana yaklaşırken bende ona yaklaştım. Dudakları dudaklarımı bulduğunda aklıma dingin bir su geldi. Beni incitmekten korkar gibi dudakları titredi ve benim içindeki merhametten dolayı kalbim küt küt attı. Onu zorlamamak adına karşılık verdim. Onu bu zamana kadar yeterince zorlamıştım.
Belimdeki tutuşu sıkılaştıgında bir o kadar da serbestti. Camdan bir bebek tutuyormuş gibiydi. Sevgi dili bu olabilir miydi? Seni incitmem diyordu bu hareketi buram buram.
Uzun zamandır bu anı bekliyormuş gibiydi. Ki öyle görünüyordu. Beni incitmekten korkar gibi davrandı bütün gece ama beni ve kendini tatmin etmeyi başarmıştı. Elleri bedenimden ayrılmamıştı. Bana kurdugu güzel cümleler ve bütün gece ulaştıgımız doruklar çok guzeldi. Ne kadar şanslı biri olduğumu tekrar anlamıştım.
Furkan Kılıç benim en büyük şansımdı.
_______________________
Selammmm
Ben geldimmm
Mutluluğu hak etmedik mi diyenlere gelsin bu bölüm.
Evet hak ettik.
🍂
Yeni bir kitap yazıyorum sevgili okurlarım. O yüzden finale yaklaştık diyebilirim. Tahminimce 10 bölüm daha beraberiz. Biraz uzun bir zaman atlaması yapacağım çünkü hep hayal ettiğim bir sahne var. Onu yazmazsam gözüm açık giderim.
Bu kurguyu bulduğum ilk gün vardı resmen o sahne aklımda. Saçma gelebilir ama benim için çok değerli...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 34.19k Okunma |
2.59k Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |