29. Bölüm

Zeynep&Ayhan

nur_yvn
nur_yvn

Selam canlarım.

Ayhan baba ve Zeynep anneyi okumaya geldik mi?

Ayhan baba demeyelim lazım olur😁😉

Bölümü okuyunca anlayacaksınız beni.

İyi okumalar🦋

 

 

🗝

 

 

Zeynep yine annesinin emri üzerine kahvaltıyı hazırlamak üzere aşağı erkenden inmişti. Evin tek çocuğu ve göz bebegiydi. Ama sadece babasına göre. Annesi onu erkek olarak bekliyordu ama işte erkek olmamıştı. Tek hayattaki hatası buydu annesine göre?

 

Peki bir bebek cinsiyetini kendi mi seçerdi?

 

"Fikrimin ince gülü." diyerek sevdiği şarkıyı söylemeye başladı. "Kalbimin şen bülbülü." diyerek devam etti.

 

Kahvaltı hazır olduğunda zaten anne ve babasıda aşağı inmişlerdi. Gülümseyerek annesine baktı. "Anne bak sana en sevdiğin çorbadan yaptım." dedi aynı babasına benzeyen siyah gözleri ile annesine bakarken. Annesine ise "Aferim mi bekliyorsun." diyerek onu tersledi.

 

Babası ise annesine baktı sadece umutsuzca. Seviyordu karısını. Ne yapabilirdi? O bile erkek çocuk diye bu kadar takılmamıştı ama sevdiği kadına da bir şey demiyordu.

 

"Sen kızsın. Bunların hepsini yapmak zorundasın zaten. Bunlar senin görevin. Yapacak önümüze koyacaksın. İşine gelmiyorsa kapı orada." diyerek daha sinirle konuştu. "Birde mutlu mutlu söylüyor." diyerek hoşnutsuzca baktı.

 

"Bir şey demedi Feride." diyerek karısına uyaran gözlerle baktı ama o buna işlemedi.

 

"Bunu sen böyle şımarttın Selahaddin bey." dediğinde Zeynep kendi içinde ağlamamak için büyük bir çaba verdi. Ağladı ama bunu hiç kimse görmedi.

 

"Kızım." diyen babasına döndü. Feride hanımda eşine yöneltti bakışlarını. Uzun zamandır istedigi o an gelmişti.

 

"Sana bir talip var. Kılıç aşiretinin Agası. Ayhan Kılıç. Pek yaman bir delikanlıdır. Seni de görmüş beğenmiş." dediğinde Zeynep korku ile baktı babasına.

 

"Ben istemiyorum." dedi Zeynep korkuyla. İçinde bir orman şu anda alev almıştı. "Kızım artık evlilik çağın geldi." Babası gözlerine bakarken o irkildi. İstemediği bir şeyi neden yaptırmak için diretiyirdu?

 

"Evleneceksin." Annesinin kesin emri masanın üzerine bir çığ gibi yığıldı.

"Akşamda seni istemeye gelecekler." dediğinde Zeynep yıkılmış bir ifade ile baktı babasına. Nasıl ona rızan var mı diye sormazdı? Annesi niye bu kadar hevesliydi? Ne yapmıştı Zeynep, annesine?

 

"Baba ben istemiyorum." dediğinde babası ona bu güne kadar görmediği sert bir ifade ile baktı. Babasının bu bakışından korktu ama belli etmedi.

 

"Akşam için de bir imam ayarlamışlar. İmam nikahını da kıyalım ene güne karşı dik gezsinler dediler." dediğinde Zeynep kendini sıktı. Aglamak istemiyordu.

 

"Baba-"

 

"Yeter sus artık." dedi annesi sinirle. Zaten hep ona sinirli olurdu. Hiçbir zaman güldüğüne şahit olamamıştı

 

 

🗝

 

 

Akşam olduğunda kırmızı elbisesi ile karşıladı gelenleri. Annesinin zorla giydirdigi ve sırtına indirdiği sert darbeler ile tehdit ettiği elbise üzerinden çok güzel duruyordu. En çok da bu batıyordu ona.

 

Kapıdan girenlere zoraki bir şekilde gülümsedi. En son giren adamla ise bakışları yere indi. Bakmadı. Bakamadı. Ne deyip de bakacaktı?

 

Önünde gördüğü çiçekler ile şaşkınlık ile kafasını kaldırdı. Dibine kadar sokulmuştu.

 

Sen beni niye seviyorsun diyerek yüzüne bir darbe indirmek istedi ama gördüğü yüz ile öylece kaldı. Karşısında kırk yaşında birini dahi bekliyordu ama bu gördüğü yüzle lal olmuştu.

 

Karşısında uzun boylu, yakışıklı bir adam vardı.

 

"Çiçekler senin için." dediğinde Zeynep kaşlarını çatmıştı. Çiçekleri alarak yüzünü daha fazla inceleme isteğine engel oldu.

 

"Sağol." dedi.

 

"Sen sağol." dedi Ayhan. Karşısında uzun zamandır abayı yaktığı kadın dururken ne diyeceğini bilemiyordu.

 

Herkes içeri geçerken Zeynep bir zaman sonra kahveleri yapıp getirmişti.

 

"Allahın emri Peygamber efendimizin kavli ile kızınız Zeynepi oğlumuz Ayhana isteriz." dediğinde babası düşünmeden verdik gitti demişti.

 

Bir kere bile gözlerine bakmamıştı.

 

Sonra imam nikahı kıyılmıştı. Hoca mehir ne istersin dediğinden annesi "Gerek yok." demişti. Gerek yoktu. Gerek yok muydu? Neydi ki Zeynep? Neydi yani hiçbir şeye layık mı degildi neydi?

 

"Kılıç aşiretinin konagını veriyorum." diyen adama baktı. Ona bakarak tereddüt etmeden bunu söylemişti.

 

Ama gece annesi tarafından konak yüzünden işittigi lafları bilmiyordu.

 

"Konak var diye burnun havaya kalkmasın."

 

"Erkek çocuğun olmazsa görürsün o zaman konağı."

 

"Sen kimsin de erkek doguracaksın. Ben bile doguramadım sana mı nasip olacak?"

 

Konu konuyu aşarak daha da onu aşagılayacak cümleler kurmuştu.

 

Zeynep neydi? Zeynep erkek çocuğu niye taşıyamazdı? Sadece onunda kızı olsa onu konaktan mı atacaklardı? Neden gidiyordu, neden evleniyordu?

 

Sorular beyninin içinde dönerken gözlerini kapattı. Sonra hemen geri açtı. Her kapattığında o adamın gözlerini görüyordu.

 

Ayhanın.

 

Ona şefkatle bakıyordu o gözler. Annesi de oğlu olacak diye umut ederken ona şefkatle bakıyordu ama.

 

Zeynep için için ağladı. O gün Rabbine çok dua etti. En sonunda yastığa kafası yorgunca düştü. Rüyasında bir çocuk gördü. Bir erkek çocuğu. Bir kayanın üzerinde oturmuş ona bakıyordu.

 

"Anne, babam nerede?" dediğinde çocuğa şokla baktı.

 

"Ben senin annen değilim." dedi sadece.

 

Sonra herşey birbirine girdi. Zeynep hiçbir zaman o çocuğu unutmadı. O kayayı unutmadı.

 

 

🗝

 

 

Zeynep zorunlu olarak üzerine başına bir şey alsın diye çarşıya gönderilmişti. Daha doğrusu düğünde giymeye bir şey alsın diye. Zeynep aldığı gelinlik gibi olan elbise ile yorgun adımlar ile ara sokağa girdi. Buradan evine daha da kısa sürede varacaktı.

 

"Şşşt güzellik nereye?" diyen bir ses duyduğunda kafasını kaldırmadan hızla ilerledi.

 

"Bak şimdi olmadı bu. İki eglenecektik." diyen farklı bir ses duyduğunda daha da hızlı ilerledi. Hatta elindeki elbiseyi bir apartmanın kenarına hızla atıp koşmaya başladı ama kolundan tutulması ile kurtulamadıgını anladı.

 

"Biraz oynayacağız ne bu telaş." diyerek saçına dokunan adamla sinirle kaşlarını çattı. "Bırakın beni." diye debelenmeye başladığında omzuna değen elle bir çığlık attı. "Bırak beni!" Diye bağırdı tekrardan. Bedenine dokunan elle daha da çırpındı. Üzerindeki elbisenin fermuarına uzanan elin aniden çekildiğini fark ettiğinde o yöne döndü. Arkasından gördüğü adamla derince yutkundu.

 

Ayhan hızla tuttuğu eli kırarak adamın kafasını yere vurmuştu. Adam acı ile bağırıp bayılmıştı. Diğerine bakıp hemen ona adımladı. Tek hamlede eline alıp karnına bir darbe indirdiğinde adam daha ona vuramdan yeri boylamıştı. "Sizin ben edebinizi sikeyim." diyerek hızla Zeynebe döndü. Zeynep şokla onlara bakıyordu.

 

Bacaklarının tutmadığını hissetti. Kendini yere bıraktığında onu belinden tutan kişiyle bakıştı. Ayhan kendini ayakta bile tutamayan kadına baktı. "Sana ellerini sürmediler değil mi?" dedi ona şokla bakan kadına yönelik. O bir tepki vermediğinde bir elini bacaklarına atarak Zeynebi kucağına almıştı. Elbiseyi attığı yere gelince durdu ve sakince indirdi. Ama Zeynep ayakta duramayacak hale gelmişti.

 

"Seni Allah mı gönderdi yoksa beni mi takip ediyordun?" dedi Zeynep sinirle.

 

"Başına bir iş gelir diye senin peşinden geliyordum ki iyi ki de geliyormuşum." diyerek üst üste attığı adamları gösterdi. "Tahminlerimde yanılmam."

 

Zeynep elbiseyi alıp hızla dogruldu. Kara kaşlarını çatmış olan adama baktı Zeynep. İçinde bu adama karşı olan siniri kendi bile tarif edemiyordu.

 

"Beni begenmişsin. Babam öyle söyledi." dedi karşısındaki adama sinirle bakarken. Ayhan ise Zeynebe saldıran adamlara bakıyordu. Duyduğu cümle ile kafasını Zeynebe çevirdi.

 

"Doğrudur." dedi Ayhan ciddi ifadesini yumuşatarak. Bir iki adım yaklaştı. Siyah saçlı kadının saçlarına baktı.

 

"Ben seni istemiyorum." dedi en ciddi ifadesi ile.

 

"Neden?" dedi Ayhan. Sonra zihnine dolan düşüncelerle omuzları çöktü. İçine de bir sinir doldu.

 

"Yoksa sevdiğin mi var?" dediğinde Zeynep sustu. Yoktu sevdiği. Şu anda Allah katından bu adamla istemesede evliydi. Ne sevdiği olurdu onun?

 

"Ben kimse ile evlenmek istemiyorum. Sevdiğim falan da yok. Ne bağırıyorsun?" dediğinde Ayhan bağırdığının farkında değildi.

 

"O zaman neden evlenmek istemiyorsun," dedi ve elindeki yüzüğü gösterdi "Allah katında evli olduğum karım?" diyerek cümleyi tamamladı.

 

"Benim rızamı almadınız."

 

"Kabul ettim dedin?" dedi Ayhan.

 

"Başımda babam ve annem yokken o soruyu tekrar sor Ayhan aga. Aynı cevabı alamayacaksınız." dediğinde Ayhan sinirle kaşlarını çattı. Neden Ayhan aga diyordu ki?

 

"Seni evine bırakayım. Akşam zaten alacağım." diyerek hızla kadına yöneldi. O üzerine geldikçe geri gitti Zeynep.

 

"Yaklaşma." dedi sadece. Ayhan git gide sinirle doluyordu ama kendine hakim olmayı çok iyi biliyordu.

 

"Arabanın yanına gideceğiz." dediğinde Zeynep kafasını iki tarafa salladı.

 

Karşısındaki inatçı kadına baktı. "Sen benim karımsın." dedi en çokta bunu kendine söyler gibi. "İstediğimi yaparım." diyerek hızla kadının elindeki elbiseyi aldı ve tutarak omzuna attı.

 

"Bırak beni." dedi Zeynep omzuna vurarak. Ayhan hızla arabasına ilerledi.

 

"Vurma, vurma." dedi sessizce Ayhan. Bu kadından gelen her darbeye razıydı.

 

Arabanın yanına gelene kadar omzunda debelendi ama bunlar Ayhana sökmezdi.

 

Arabaya bindirdiginde dışarı çıkmaya çalışan kadının iki elinide tuttu. "Sanırsın şehir dışına kaçıracagım. Bir rahat dur." dediğinde Zeynep önüne gelen saçından bir şey göremiyordu. Ayhan eli ile itti gür saçları geri.

 

"Elimi bırak Ayhan aga."

 

"Debelenme Zeynep hanım." dedi o da.

 

Zeynep debelenmeyi bıraktığında kapıyı örtüp elindeki elbiseyi arka koltuğa koydu.

 

Arabaya ilerleyip bindiğinde yan koltukta gözleri dolan kadını gördü. Hemen arabayı çalıştırıp ilerlemeye başladığında onun yüzünden ağladığını düşünerek "Kusura bakma. Canını mı yaktım?" dedi sakince.

 

"Sen şu anda bana iyilik yaptığını düşünüyorsun değil mi?" dedi sakince. Ona dümdüz bakan adama döndü. Daha ne yaptığını bile bilmiyordu. Zeynep sustu ve bir daha konuşmadı.

 

Eve vardığında ise annesinin tokat sesini duydu. Yanağına sertçe indirdiği tokat darbesi evin her yerinde yankılandı.

 

Kapının önünde, daha eve girmeden indirdiği darbe ile yere, mermere çakıldı Zeynep. "Sürtük!" diye bağırdı annesi. Bacaklarına vurdu sertçe.

 

"Senin gibi bir fahişeyi doguracagıma ölseydim." dedi ve son kez vurarak içeri geçti. Zeynep parkenin üzerine yıgıldıgı için bel kemiğini acıtmıştı. Belini tutarak kalktı ve kenara düşen elbise poşetini aldı.

 

Ağlayarak evin içine girdi. İşte ona iyilik değil kötülük yapılmıştı. Bir arabaya binmek onu bir fahişe konumuna düşürmüştü.

 

 

🗝

 

 

İlk önce düğün dernek olmuştu. Sonra herkes yavaş yavaş dağılmıştı. Zeynepin en korktuğu kısma gelmişlerdi.

 

Gerdek.

 

Odada beyaz elbisesinin içinde beklerken içeri giren Ayhan ile gözünden bir damla yaş düştü.

 

Dışarıda aldığı darbeler ile omzu çöken Ayhansa homurdandı.

 

İkisi karşı karşıya kaldığında ise Zeynepten bir hıçkırık yükseldi. Üzerindeki bütün altınları kenardaki keseye atmıştı sinirle.

 

Ayhan yavaş adımlarla Zeynebe ilerledi. Ondan korkmasından çekiniyordu. Ona dikkatli davranmaya çalışıyordu. Boyu ondan uzun olduğu için yukarıdan baktı.

 

Sakince duakın kenarlarından tutarak kaldırdı. O koyu kahve kızarmış gözlerle bakıştı kısa bir an.

 

"Ağlama." dedi eliyle göz yaşlarını silerken. "Yapma bunu bana." dediğinde Zeynep daha da ağlamaya başladı. Ayhanın eli çaresizce düşerken Zeynep kafasını Ayhanın göğsüne yasladı istemsizce.

 

"Bana dokunmanı istemiyorum." dedi Zeynep. "Seninle yatmak istemiyorum." dediğinde Ayhan onun saçlarına attı elini. "Neden beni istemiyorsun?" dedi sakince. "Sana bir zarar mı verdim."

 

Vermemişti.

 

Karşısında titreyerek ağlayan kadına baktı. Bir elini beline koyarak kolları ile onu sardı.

 

"Sana bir erkek çocuk veremem." dedi annesinin cümleleri aklında geçerken.

 

"Senden bir erkek çocuk beklemiyorum. En büyük hayalim bir kız çocuğumun olması." dediğinde Zeynepin hıçkırıkları yavaş yavaş kesildi. Ayhan doğru yolda gittiğini anladı.

 

"Sana senin rızan olmadan dokunmayacagım. Eger o kırk düğüm zırvalıgını sana da yaptılarsa çözeyim sende uyu." dediğinde Zeynepin aglayışı yavaş yavaş kesildi. Sonra kafasını kaldırdı. Kimse kırk düğüm falan atmamıştı.

 

"Bunu düşünecek kadar kimse bana değer vermedi." dedi ve sinirle gülerek kendini gösterdi. "Elinde olsa annem beni soyup senin kollarına öyle atardı." dediğinde Ayhan yutkunarak geri çekildi. İlerleyip çekmeceden bir ip aldı. Yumak ipinin burada ne işi olduğunu sorguladıgı zamanı hatırladı. Kimse ona bir cevap vermemişti.

 

Elindeki uzun iple bir düğüm attı. Sonra bu kırk tane olana kadar bu işleme devam etti. "Ne yapıyorsun?" diyen kadına cevapsız kaldı. Bütün düğümler bitince fazla parçayı keserek kenara koydu. "Otur hatun uzun bir işimiz var." diyen adama döndü.

 

"Ne?" dedi şokla. Ne uzun işiydi? Yoksa-

 

"Hemen fesat anlama otur hayde." Diyerek oturmasını bekledi. Oturduktan sonra kendi yaptığı düğümleri bir saat çözmeye uğraştı. Bir zaman sonra kendini tutamayarak "Ne sik bir iş bu!" demişti. Zeynep bu haline dayanamayıp bir kahkaha attığında Ayhanın kalbi teklemişti.

 

Vicdansız, bu kadar güzel gülünür müydü?

 

Hepsi bittiğinde Zeynep ona döndü. Suratındaki ifade çok komik gelmişti. Bir kez daha güldü.

 

"Gülme." dedi Ayhan yine sessizlikle. Sabaha kadar gülse dinlerdi.

 

"Kendin ettin kendin buldun." diyerek güldü. Ayhan sakince sırtındaki fermuara uzandı. Zeynep nefesini tutarken o açtı. "Belki uzanamazsın diye-" derken cümlesi gördüğü şey ile kesildi. Sırtındaki morlukları gördüğü an nefesini tuttu. Zeynep sırtına bu kadar dikkatli bakan adamla utanırdı ama bu sefer sırtındaki morluklardan utanıyordu.

 

"Ben üzerimi degiş-"

 

"Bunu sana kim yaptı?" dedi sesindeki sinirle. Sesinden vurulmuş adamların kanı akıyordu. Bunu hissetti Zeynep.

 

"Kimse." dedi panikle kalkmaya çalışarak ama belinden karnına sarılan kol ile durduruldu.

 

Omzundaki elbise yana atıldığında içi titredi. Bir omzu açığa çıkmıştı. Ayhan kolunda olan izlere baktı. Sonra hızla ayağa kalktı. Oturan kadına baktı ve onu da kaldırdı. Üzerindeki elbiseyi hızla aşağı indirdi. Zeynep üzerinde sadece iç çamaşırları ile kaldı.

 

Çıplaklığıyla utanmak istedi ama en çok bedenindeki izlerden utandı. Annesinin ona hediyesi olan dayak izlerinden.

 

"Kim, kim yaptı bunu." dedi sinirden sesi titrerken. Aldığı hava ona yetmezken sinirle üzerindeki ceketi attı. Hala nefes alamıyordu. Gömleğinin düğmesini sökercesine açtı.

 

"Ben giyinmek istiyorum." dedi gözlerini kapatarak. Gözünden sessizce yaşlar döküldü.

 

"Başlatma giyinmesine kim bunu yaptı sana. Ben bakmaya bile kıyamazken kim bu bedene bu eziyeti etti!" derken siniri doruklardaydı.

 

"Kimse." dedi tekrardan.

 

Karşısında hem ağlayarak hem de korkudan zangır zangır titreyen kadına baktı. İlk önce ilerledi ve yorganı açtı. Sonra kucağına alarak canını acıtmadan yatağa yatırdı. Üzerine yorganı örterek ondan biraz uzaklaştı. Ona dolu dolu gözlerle bakan kadından çekti gözlerini.

 

Kendi dolabına ilerleyip üzerine altına gece giydiği kıyafetini aldı. Üstündeki gömlegi hızla savurarak çıkarttı. Yatağa ilerledi ve hala ona bakan kadına baktı.

 

"Çok da güzel değil vücudum ama idare et." diyerek üst bedenini gösterdi. Kaslı değildi ama kalıplı adamdı. Yatağın kendinden tarafına geçti ve yorgana sokulan kadına baktı. Ona dolu dolu gözlerle bakıyordu hala. Hızla elini beline atarak kendine çekti. Bunu beklemeyen Zeynep korku ile iki elini çıplak göğsüne koydu. Ayhan göğsündeki ellere baktı. Sonra asla ondan beklenmeyecek bir şekilde muzırleşti.

 

"Beni ellemeye bu kadar meraklı olduğunu söylesen altıma da bir şey giymezdim."

 

Zeynep şokla gözlerini açarak ellerini geri çekti. "Yanlış anladın." dedi Zeynep. "Ben birden-" diyerek açıklama yapacakken alnına değen dudaklar ile sustu.

 

"Ben öyle romantik bir adam değilim Zeynep." dedi. Zeynep onu dinledi. "Öyle havalı laflarım yoktur." dediğinde ise ona kafasını kaldırdı.

 

"Ben seni seviyorum demeyi falan bilmem. Hiç kimseye de demedim. Ama ben seni seviyorum." dediğinde belindeki elin sıkılaştıgını hissetti. Adamın yüzüne baktığında ise gözlerini kaçırdığını fark etti.

 

"Utandın." dedi Zeynep.

 

"Ne utanması?" dedi Ayhan direk kafasını eğerek. Göz göze geldiler.

 

İkiside konuşmadı. Ayhan bir zaman sonra kendini aşağı çekerek kafasını Zeynebin boynuna gömdü. Zeynep bunu yaptığında ise bir süre onun dediklerini düşündü. Ona karşı herhangi kötü bir davranışı yoktu. Ama isteyecekti. Erkek çocuk isteyecekti. Annesi ona erkek çocuk doguramazsın diyordu. Neden doguramayacaktı.

 

Ayhan da değişecek, dedi içinden. O da değişecek.

 

 

🗝

 

 

1-2 Ay Sonra

 

Kapıdan içeri giren kadına baktı Zeynep. Kayın validesi ile konağa gelmişti. Kim olduğunu bilmiyordu. Ayhan da birazdan gelecekti.

 

Kayınvalidesi "Güzel gelinim." diyordu kıza. Bir zaman sonra konağa Ayhan gelmişti. Çalan kapı ile hızla koştu Zeynep. Kapıyı açtığında gelen adama gülümsedi. Ama o gülümsemiyordu. Zeynebi görünce sadece şakagına ufak bir öpücük kondurarak içeri geçmişti.

 

Ayhan hızla ilerlerken Zeynep de peşinden gidiyordu. "Ayhan aga." dediğinde bile o kara bakışlar ona dönmemişti.

 

"Anne duyduklarım doğru mu?" diye bağırdığında kayınvalidesi "He doğru. Bu da yeni gelinim, Aliye." diyerek yanındaki kızı göstermişti.

 

Yeni gelin?

 

Zeynep kaşları çatık bir şekilde bakarken Ayhan sinirle elini yumruk yaptı. "Sen neyin kafasını yaşıyorsun?" dedi annesine ilk defa ciddi anlamda bağırarak "Karımın üzerine birini mi getireceğim? Bütün Mardin gelsin beni siksin bunu yapmam. Şimdi gönder şu kızı." dedi.

 

Annesi ise "Kusurlu birini gelin olarak istemiyorum." dediğinde Zeynep şok ile elini ağzına tuttu. Ne kusuruydu?

 

"Ne kusuru lan ne kusuru?! Sen benim karıma nasıl bunları dersin!" dediginde Ayhanın gözü sinirden dönmüştü. Arkasını döndüğünde ağlayan karısını gördü. Gözünden bir damla yaş süzülürken tamamen Ayhanda kayışlar kopmuştu.

 

Aliyeye döndü ve "10 saniye içerisinde bu konağı terk et. Etmezsen Allah şahidim seni öldürürüm." dediğinde Aliye korku ile baktı. "Ağam-"

 

"Karımın üzerine kuma olarak gelmek kimin haddine lan!" diyerek tamamen bütün konağı inletti. Aliye hızla konağı terk ederken annesine baktı "Sende bu gün babamla beraber git buradan." dedi ve tek kelime daha etmeden Zeynebe döndü.

 

Zeynep, canını verecegi sevdigi kadın gözlerindeki bütün ifadesizligi ile ona bakıyordu. Bu ifade onun canını yaktı. Hızla belinden tutarak yürütmeye başladı ama Zeynep bir adım atamıyordu.

 

"Ben sana erkek çocuğu veremem Ayhan aga." dedi Zeynep. Çünkü herkes bunu ima ediyordu. Ne diyebilirdi?

 

Ayhan gözlerine baktı ve kaşlarını iyice çattı. "Allah şahidim senden dört tane erkek evlat getireceğim bu dünyaya." diyerek hızla kucakladı sevdiği kadını.

 

"Olmayacak." dedi Zeynep yorgunca kafasını Ayhanın göğsüne koyarken. Ayhan merdivanları hızla çıkıyor kucağındaki kadının sarsmamaya çalışarak kontrollü adımlar atıyordu.

 

Odaya girdiklerinde kucağındaki kadını yavaşça bıraktı ve kapının kilidini çevirdi. Kapının kapanma sesi ile Zeynep Ayhana döndü.

 

"Ben sana erkek çocuğu veremem." dedi tekrardan. Ayhan ona masumca bakan kadına baktı.

 

"Denedik mi hatun?" dedi sinirle. "Sen kimin lafına göre hareket edeceksin bir ona karar ver. Ben erkek evladım olsun diye bir kere bile sana laf söylemedim. Olur yada olmaz. Hem ben kız olsun isterim." dediğinde Zeynep dolu dolu gözlerle baktı karşısındaki adama.

 

Neredeydi o cesaretli Zeynep? Nereye kaybolmuştu?

 

Hissetti. O cesaretli kız gelmişti gün yüzüne.

 

Çünkü karşındaki adamın dudaklarına o ürkek Zeynep bakamazdı.

 

Zeynep göz yaşlarını yavaşça sildi. Ona güvendi. Erkek doguramadın diye ona hayatı dar etmeyeceğine güvendi. Hızlı adımlar ile sinirli olan adamın üzerine ilerledi. Parmak uçlarında yükseldi ve ellerini sert omuzlara koydu. Dudaklarını sertçe bastırdı güzel dudaklara.

 

Ayhan hazırlıksız olduğu için en başta öylece kaldı. Sonra elini onu öpen kadının beline koydu. Bir süre sadece öylece beklediler. Bu şehvetten, tutkudan öte bir öpücüktü. Bu teşekkür öpücügüydü.

 

Zeynep yavaşça geri çekildi. Gözleri dolu dolu baktı "Teşekkür ederim." dedi ona aşkla bakan gözlere bakarak.

 

"Ne yaparsın?" dedi anlamamış gibi. İki saniyede bütün algıları kapanmıştı.

 

"Teşekkür ederim." dedi tekrardan Zeynep.

 

Ayhan algılarının açılmayacagının pek âla farkındaydı. Bundan mütevellit bırakmadı tuttuğu beli. "Kuru bir teşekkürle olmaz." dediğinde Zeynep ne için teşekkür ettiğinin farkında bile olmayan adama baktı.

 

Bu sefer daha hızlı bir şekilde dudaklarına atıldı Zeynep. Ayhan ona zorla uzanan kadını hızla kucağına aldı. Yatağa oturduğunda kucağında yan duran kadın ona şokla baktı ama o daha konuşmadan bu sefer o dudaklarına gömüldü.

 

O gün ikiside birbirlerine ilk kez teslim oldular. İlk kez öpüştüler. İlk kez birbirini en derinden hissettiler.

 

Hiç ama hiç pişman olmadılar. Hep daha fazlasını istediler.

 

 

🗝

 

 

Zeynep elinde tuttuğu çocuguna baktı. Az önce doğmuştu. Ve o bir erkek çocuğuydu. Kapıdan içeri giren adama döndü bakışları.

 

"Oğlum mu oldu kızım mı?" dedi sevdiği kadına bakarken.

 

"Oğlun oldu Ayhan aga." dedi Zeynep. Ayhan aga ilk önce dondu. Sonra hızla ilerledi. Eşinin kucağındaki oğlunu yavaşça kucağına aldı.

 

"Adı ne olacak?" dedi Zeynep kucağında canının canını tutan adama. Ayhansa ona baktı. "Hiç düşünmedim." dedi sadece Ayhan.

 

Zeynep ikisine bakarak "Ben bir rüya görmüştüm." dedi. Ayhan ilgi ile aşık olduğu kadına döndü. "Bir çocuk bana 'Anne, babam nerede?' demişti." dedi ve devam etti "O çocuk bir kayanın üzerinde oturuyordu. Ama sert bir kayaydı. O gün onun annesi olmadığımı söyledim ama onun annesiyim." diyerek kucağındaki çocuğu işaret etti.

 

"Hemen itiraz etmişsin benim paşama. Oldu mu öyle." dedi Ayhan.

 

"Kaya olsun mu adı?" dedi Zeynep hevesle. "Kaya gibi sağlam olacak benim oğlum. Göreceksin." diyerek gülümsedi.

 

"Seni mi kıracağım ben gülüm. Gül yüzlüm." diyerek oğlunu karısına uzattı.

 

"Kaya Kılıç." dedi keyifle Ayhan. Bu ismi çok sevmişti. Sonra benim biraz işim var diyerek gitmişti ama sonra Zeynepin aldığı haberler cabasıydı. Bir şenlik hazırlanmıştı oğlu için. Akşam için şenliğe herkes gelecekti. Zeynep 40'ı çıkmadan kimse göremez dediği için Ayhan ona tamam demişti.

 

Böylede hanımcıydı.

 

Şenlik konağın bahçesinde yapıldığı için herkes konağa gelmişti. Buna kendi aileside dahildi.

 

Ayhan saçını başını toplamak için banyoya girmişti. Oda odada evladını emziriyordu. Kapıdan içeri giren kişi ile hemen üzerini yazması ile örttü. Annesiydi bu.

 

"Vay vay vay!" diye keyifle bağırdı. "Erkek doğurdun ha!" dedi sinirle. İçeride Ayhanın olduğunu bilmeden sarf ettiği cümlelere yutkunarak baktı Zeynep.

 

Ayhansa içeriden gelen kadın sesine odaklandı ve dinledi.

 

"Ne yaptın hocaya falan mı okutturdun. Sen kim erkek evlat taşımak kim?" diyerek geldi ve tam karşısında dikildi.

 

"Anne-" diyecekken. "Sus konuşma." dedi sadece. Ayhan var diye uyaracaktı oysaki.

 

"Sana erkek evlat doguramazsın dedim o kadar. Sonra hırs ettin ve doğurdun mu?" diyerek artık nefretle donmuş gözlere baktı.

 

Ayhan içeride duyduğu cümleler ile sinirle çıktı içeriden.

 

"Karımı sen bu kadar doldurdun dimi! Sen hep onu umutsuzluğa sürükledin." diyerek hızla ilerledi ve saygısızlık yapmamaya çalışarak "Çık odadan." diyerek kapıyı gösterdi.

 

"Kimi nereden kovuyorsun çocuk sen?" dedi dünürlerine güvenerek. "Karımın evinden yılan kaynanamı kovuyorum." diyerek sinirle kolundan tuttu. Zeynep sadece ağlayarak minik oğlunun kulaklarını kapattı.

 

Kaya ise yorgun bir nefes verdi resmen. Daha çocukken bıkmıştı haklı olmaktan.

 

Ayhan kolundan tuttuğu kadını odadan atınca geri dönmüştü. Oğlunu öperek ağlayan kadına baktı.

 

"Kaldı geriye üç." diyerek o da yaklaştı ve karısının dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Bu karıya inat üç tane daha yapacağım." dediğinde Zeynep gülümsedi. "Kız olsun bari biri." dediğinde Ayhan güldü. Üç tane daha oğlu olacaktı. Hissediyordu.

 

Eğlence yapıldıktan sonra herkes evlerine dağılmıştı. Zamanla Zeynep ve Ayhanın bir tane daha çocuğu olmuştu. Adını Fırat koymuşlardı. Sonra Furkan. Sonra ise umut. Bu olaylardan şikayetçi olan kişi ise Kayaydı. Ayhan aga sözünü tutmuş güzeller güzeli karısına dört tane erkek evlat vermişti. Kaynanası yani Zeynebin annesi bunları görünce bir daha gelmemişti o eve.

 

Evin içinde emekleyerek yürüyen kardeşine baktı Kaya. Daha 12 yaşındaydı ve kesinlikle kardeş istemiyordu bir daha.

 

"Anne haklı bir düşünürü biliyor musun?" diyerek baklavaya şerbet döken annesine ilerledi.

 

Zeynep kendine doğru yürüyen oğluna gülümsedi. "Kim o?" dedi merakla.

 

"Şimdi ben sana sır versem ve bu bizim aramızda kalsa olur mu?" diyerek masumca annesine baktı.

 

"Tabiki de annem." dedi Zeynep işini bitirip oğluna yönelerek. "Söyle bakalım." dedi yanına diz çökerek.

 

"O düşünür benim. Çünkü ben doğuştan beri haklıyım." Zeynep oğlunun yanağını sıkarak diğerini hızla öptü. Evlatlarını çok seviyordu. Onlara zarar gelse kendine gelmiş gibi yıkılıyordu.

 

"Ne demiş bakalım o düşünür." dediğinde Kaya bıkkınlık ile içeriyi gösterdi "Bir eve dört tosun fazla." dediğinde Zeynep bir kahkaha attı. Aşağı gelen Ayhanla oğlunu bir kez daha öptü.

 

"Kardeşlerini sevmiyor musun?" dedi Zeynep. Babalarının arkasından Fırat ve Furkanda gelmişti. Ayhan geri dönüp daha bir yaşında olan küçük oğlunu kucakladı.

 

"Ben neyinize yetmedim." diyerek haklı bir isyanda bulundu. Furkan kaşlarını çatarak abisine baktı. Hep kaşları çatık geziyordu.

 

"Anne." dedi Furkan babasına bakarak. Yine kaşları çatıldı ama bu farklıydı.

 

"Babam sana vuruyor mu?" dediğinde Ayhan kucağındaki oğlunu özgür bıraktı. Sonra Furkana döndü.

 

"O ne demek?" dedi Ayhanda kaşlarını çatarak.

 

"Gece su içmeye gittiğimde annemin sesi geliyordu. Bağırdı ama onu susturdun." dediğinde Zeynep utançla yüzünü buruşturdu. Sonra ayakta yarı alaycı bir şekilde dikilen adama baktı. O kadar dokunma çocuklar duyar demişti.

 

"Oğlum annene vurmadım." dedi ve kaşları çatık oğluna baktı. "Aferim anneni herkesten koru." dediğine Furkan annesine döndü.

 

Zeynep eşini onaylayarak "Ben elimi çarptım." diyerek elini gösterdi.

 

Umutun aglama sesi odaya dolunca Kaya bıkkınlıkla "Anne bunu hangi leylek getirdiyse geri teslim edin." diyerek gitti. Furkan ve Fıratta giderken Umutu kucağına aldı ve yavaşça koltuğa oturdu. Ayhan ona sırıtarak bakıyordu. "Sana yapma demiştim." diyerek oğlunu emzirmeye başladı.

 

"Pişman değilim." dedi Ayhan karısının yanına oturarak. Zeynep sinirli sinirli bakmaya çalıştı.

 

"Çocuklar anlayabilir." dediğinde Ayhan omuz silkti "Elbet öğrenecekler." dediğinde eşine umutsuzca bakarak oğluna döndü.

 

Ayhan ise dışarı çıkan göğsüne.

 

Bu adam iyice niyeti bozmuştu!

 

"Benden daha çok gördüler." diye bir homurdanma ile kalktı. Zeynep bu haline bakıp güldü.

 

Sonra zaman zamanı kovaladı ve yıllar geçti.

 

Furkan babasının istekleri üzerine aga olmuştu. Daha doğrusu zoruyla.

 

Sonra onların hikayeleri devam etti. Birbirlerini hiç üzmediler kırmadılar. Bir dediklerini iki etmediler.

 

Zeynep anladı ki en başta büyük bir şansızlık olan adam onun aslında en büyük şansıydı.

 

______________________

 

OYLARI GÖRELİM

Bu bölümü yazarken bir kitap yazmış ve final vermiş gibi hissettim.

Ayhan ve Zeynebe hayali sahne bölümü yapamam gibi geliyor. O yüzden tadında oldu.

Şimdi görüşürüz.

Sıradaki özel bölümümüz;

 

 

 

🌑🌒🌓🌔Esma&Tarık🌖🌗🌘🌑

 

 

Bölüm : 11.03.2025 21:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...