
Aydınlığa ulaşmak için karanlıkta kalmak gerekir. Bu hikaye aydınlık uğruna karanlığa hapsolanların hikayesi.
20 yıl önce
Fırat Özçelik , avukatından aldığı haberle sinirden küplere binmişti.Ne demek babası yıllarca istediği ada okulunu salak kardeşi Ali’ye vermişti?O okulu en çok Fırat hakediyordu.Ali değil.Direksiyonu o kadar çok sıkıyordu ki direksiyon gıcırdıyordu.Yağmur damlaları arabanın camlarına akın ederken,arabanın silecekleri var gücüyle çalışıyordu .
Fırat ;ne yapacağını kestiremiyor, eli ayağı titriyordu.Gözleri hızlıca heryeri tarıyor ,ne yapabileceğini düşünüyordu.Kısa bir an gözü yan koltuktaki telefona kaydı.Anında aklında şimşekler çakınca eline telefonu aldı ve tek bir numaranın üstene bastı.
“Alo efendim abiciğim?” bu ses tabii mide kardeşi Ali’ye aitti.
“Abim nasılsın?”sesinden öfke fışkırırken gözleri seyirdi.Ellerini kontrol edemezken kornaya bastı.
“Abi iyi misin ?O ses de netin nesi?”
Fırat sinirle nefes alırken sanki artık vücudu sadece sinirle dolmuştu ama kendini nefes alıp vererek sakinleştirdi ve kardeşiyle konuşamaya devam etti.
“Abim ada okulundan haberin var mı?” sesinden şüphe akıyordu .
“Evet abi var ama babamdan sana da Ege’deki villaları ve yatları vermiş biliyorsan .”ama Fırat bunları istemiyordu sadece o ,ada okulunu istiyordu.
“Var abim,biliyorum abim .Ama ben sadece
Ç okulu istiyorum bu yüzden diyorum ki hem sen kârlı çık hem ben .Mal varlıklarını takas edelim ne desin ha?”
Ali bunları duymayı beklemiyordu.Babası sıkı sıkı tembihlemişti.Asla hiçbir şekilde orayı vermemeliydi.Ali’nin ise cevabı gecikmedi.
“Olmaz abi babam zaten sana bir sürü varlık vermiş,bu okul benim hakkım.”
Fırat bu cevap karşında sinirlenmişti.Burnundan solurken aklına kan dondurucu bir plan gelmişti.Sinsice dudağının köşesi kıvrıldı.Hemen söze girişti.
“Abicim şimdi eve geliyorum evde biraz konuşalım olur mu?Ya da bak aklıma ne geldi?
Birlikte yemek mi yesek acaba ne dersin ?”
“Olur abiciğim .”dedi hayatının en büyük hatasını yaparak.
Fırat Özçelik arabasını eve doğru sürerken yağmur daha da hızlanmaya başladı.
Araba evin önünde durduğunda Fırat eline telefonunu aldı ve kardeşini aradı.Ali’de hayatının yanlışını yaptığını bilmeden o arabaya doğru ilerledi.Ali arabaya bindiğinde Fırat yanındaki kardeşine yandan bir bakış attı.
Ardından hemen söze girişti.
“Evet canım kardeşim biraz tatili hakettik öyle değil mi?”dedikten sonra kahkaha atmaya başladı.Ali abisinin bu sebepsiz kabalasına anlamsız gözlerle baksa da onun da kısa bir ana dudakları kıvrıldı.Kafasını ovuşturan Ali,abisine dönüp şüpheli bir sesle ;
“Abi sen biraz içtin mi?”diye sordu.
Fırat yapmacıktan kınayan bir bakış attı kardeşine .
“Aşk olsun canım kardeşim hiç içer miyim?Bak ama sana bir süprizim var.Şimdi sen bir ada okuluna sahipsin ya artık ben de diyorum ki seni özel bir adada yemeğe götüreyim .Ne diyorsun ?”
Ali ilk başlarda afallamıştı.Abinsin bu isteğini bir türlü anlamsa da kabul etmişti.
3 saat sonra
Fırat kardeşiyle birlikte tekneye binmiş,okula doğru gidiyordu.Kardeşinin daha haberi olmasa da o tekne onun ölüm aracıydı.Hatta daha Fırat bile bilmiyordu .Tekneyle gelecekleri yere geldiklerinde Ali”
“Abi burası da neresi böyle?”sesinden ham şaşkınlık hem de yoğun bir korku akıyordu.
Fırat ise cevap vermekte hiç gecikmedi.
“Otur bakalım şu sandalyeye abisi ama eğer ki yok abi hayır ,dersen o zaman ben zoru kullanırım maalesef.”derken elindeki silahı gösterdi.Acımazsız gülüşüyse yine dudaklarındaydı.Ali el mahkûm kabul etti ve o sandalyeye oturdu.
Ali oturduğu an korumalar Ali’nin elini ve ayaklarını bağladılar .O sırada Ali var gücüyle bağırıyordu.
“Abi ne yapıyorsun!”
“Ne mi yapıyorum?Hakkım olanı almak için seninle minik bir anlaşma yapıyorum .” dediğinde Ali yine afallamıştı.Fırat söze karıştı.
“Şimdi bir daha düşün canım kardeşim tamam mı?Sen ve ben bütün mal varlıklarımızı değiştireceğiz.”Ali buna şaşırmamıştı.Ne yapması gerektiğini biliyordu.Sakince abisine cevap verdi.
“Abi lütfen artık elindekilerin kıymetini bil,bak bütün her şey senin babam sen kıskanma diye her şeyi bana verdi.” Ama Fırat’ın hoşuna gitmemiş ,üstüne sinirlenmişti.
“Babam biliyordu.Burayı her şeyden çok istediğimi de biliyordu.İnadına sana verdi.Her zaman böyleydi.En istediğimi sana verip ,geri kalanlar bana layık olurdu!”diyerek bağırmaya başladı.Ama artık tek bağıran Fırat değildi.
“Abi artık kıskanma babam ilk benim istediğimi yapıyorlar diye artık bitir şu saçma kıskançlıklarını sen kötü bir insansın sen bu okula layık değilsin anla artık !” Fırat ise bağırarak cevap vermekten gocunmadı.
“ Ben kötüyüm öyle mi?Her zaman seni sevdiler sana ilgi gösterdiler ben uzaktan izledim!Ben bir avuç sevgiye muhtaç kaldım!Ama belki verirler diye hep sustum !Sonra içimde öfke birikti sana karşı öfke duydum!Sadece sevilmek istedim.Biraz babam saçımı okşasın ,annem bana içtenlikle sarılsın istedim bu kadar!”
Ali’de hayatının son cümlelerini kullanarak
“Evet,annem ve babam sadece beni sevdi çünkü sen bunu haketmiyor-“ sözünü daha bitiremeden bir silah sesi duyuldu.
Fırat elindeki silahı kardeşinin göğüsüne doğru yöneltti ve hiç acımadan tetiği çekti.
Ali’nin yüzü buz kesti.Kısık sesle abisine “Bana bunu nasıl yaptın ?”Fırat’ında bir anda beti benzi atmıştı.Bunu kardeşine nasıl yapmıştı?Bir anlık gaflete avlanmıştı.Elleri titrerken dizlerinin üstüne düştü.Ali ‘nin nefesi yavaş yavaş kesilirken Fırat kardeşinin saçlarını okşuyordu.Titrek nefeslerinin arasında kardeşine
“Beni biliyorsun,neden üstüme üstüme geliyorsun ha?Neden beni tahrik ediyorsun?”
dedikten sonra ağlamaya başladı.
Ali’nin nefesi tamamen kesildiği an Fırat’ın da nefesi kesilmiş gibi oldu.Kardeşinin ölü bedenini elemek ise ona en büyük azabı yaşatıyordu.Bundan sonra okulun duvarlarına çığlıklar kazınmış ,sınıflarına acı dolmuş ve sonsuza kadar karanlığa mahkûm edilmeye terk edilmişti.Taki 20 yıl sonra gelen ekibe kadar…
2 hafta sonra
Fırat kardeşinin bedenini okulun bir odasına gömmüştü.Sonrada o ,odaya parsel döktürmüştü.Kardeşinin bedenin bulunduğu o odayı kendisi için yaptırmıştı.Fakat kardeşinin ölen kardeşinin bedeni olmadığı için kimsesiz yaşlı bir adamın bedenini almıştı.Herkes
Özçelik makinesine cenazeye gelmişlerdi.
Hutbeler okunurken Leyla Hanım;kendinden geçercesine ağlıyor,dizlerinin üstüne yığılmıştı.Mavi gözleri çeşme misali akarken ellerini dizlerine vurup oğluna ağırlar yakıyordu.Cenazesi gömüleli sadece 1 gün olmuştu.Babası Rıfat Özçelik’se ağlamadan içinde acını yaşıyordu.Fırtınalar dinmek bilmiyordu yüreğinde.Dimdik dururken aslında her şey yıkılmıştı onun için.Köşe de duran Fırat ise olanlara sadece bakıyordu.Evet,kardeşini öldürdüğü zaman üzülmüştü ama anne ve babasının bu davranışlarına sinir olmuştu.Çünkü ne annesi onun için ağıt yakardı ne de babası onun için her şeye rağmen ayakta dimdik dururdu.Yüksek ihtimalle yaram Ali değilde Fırat olsaydı annesi ve babası sahte bir acı Yaşar sonrasında ise 2-3 güne unuturlardı.O sebeple tiksinerek önündeki görüntüye bakarken daha fazla dayanmadı.Kafasını sallayarak odadan çıktı .Ve yine o okula gidip kardeşiyle konuşamaya gidiyordu.
3 ay sonra
Rıfat Özçelik mecbur olarak oğluna vermişti o okulu.Çünkü oğlu babasına “Evet babacığım artık bana o okulu verme zamanın geldi .Hızlıca işlemlere başlayıp bir an önce okulun açılmasını istiyorum.”
Babası ise ona hayretler içinde bakmıştı.
“ Ne diyorsun oğlum daha kardeşinin cenazesi yeni kalktı.
Tiksinerek baktı Fırat.
“Ben olsaydım ama her şey farklı olurdu değil mi Rıfat Özçelik ?”
Babası sustu.Sadece sustu bu bile onun ne kadar haklı olduğunun göstergesiydi.Fırat elindeki dosyayı babasına uzattı.
“Artık imzala şunu Rıfat!”sesi sert ve gürdü .Artık hiçbir şete katlanmaz istemiyor,engel çıkmasını önlüyordu.Bir kaç saat sonra işleri tamamlanmıştı.
4 ay sonra
Yüksek adalar lisesinin bütün hazırlık aşamaları bitmişti.Fırat ,hayatında hiç olmadığı kadar heyecenlıyıdı.İlk defa kendisi bütün engellere rağmen bir başarıya imza atmıştı.Okulun açılışına bütün basım gelmişti.
“Hoşgeldiniz bütün basım mensupları ve değerli ailem.”değerli ailem derken sesi olabildiğince kısık ve samimiyetsiz çıkmıştı.
Rıfat “Hepiniz tekrardan hoşgeldiniz.”
Basım mensuplarının ise dertleri farklıydı.Bir yene siyahlı adam :
“Efendim acaba neden Ali Özçelik öldükten kısa bir süre sonra okulu açtınız?”
Soru karşında Rıfat “Bunu Fırat Bey e bırakmak isterim sonuç olarak burası onun mekanı.”dedi imalı bir sesle.
Fırat ise cevabını hiç esirgemedi.
“Zaten burası er tada geç açılacaktı yani kardeşimin ölümü ile hiç bir bağlantısı yoktur.”
Resmî açıklamadan sonra okulun ipini kesmek için Fırat ve Rıfat yanyana gelince brütün basım onlara doğru tekrardan döndü.
Fırat eline makası aldı ve ipe doğru yöneldi.Fırat’ın içinde yıllardır istediği şeyi başarmış heyecanı vardı.Çünkü yıllardır babasının ona mani olmadığı, annesinin yasaklamadığı tek bir anı dahi olmamıştı .Fırat’ta her şey yasaktı .Ama Ali özgürdü.Onun dokunulmazlığı vardı.O üstündü .Fırat ise ailesi için sadece ucuz bir aşağılıktı.Ama sonunda istediğini yapmış ve yalnızca onun sahip olduğu okulun iplerini kesiyordu.Makas ipi kestiğinde büyük bir alkış koptu tüm adada .Ondan sonra akşama kadar ikramlar edildi ,saatlerce konuşanlar yapıldı.İşte Yüksek Adalar Lisesi ;bir adamın cesedini taşıyan ama açılış töreninde de bir o kadar şatafatlı olan bu okulu 20 yıl sonra bir grup temizleyecekti.Her be kadar kimse bunun şuan farkında olamasa da.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
