
Aşağıdaki yıldızımızı parlatirsaniz çok çok sevineceğim 🌼🌼🌼 °°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Herkes sabah Emine hanımın çığlığı ile uyandı...
Emine hanım 2 bileziğinin kayıp olduğunu söylüyor feryat figan koşturuyordu evin içinde.
Hasret'te amcası gibi hemen ayaklandı. Yataktan fırlayıp salona çıktı o salona çıkar çıkmaz bir sessizlik oldu. Emine hanım o yeşil gözleri ile Hasret'e baktıktan sonra -Yılan sen çaldın bileziklerimi değil mi ? dedi. Hasret ne kadar inkar etti ise de bir türlü yengesini ikna edemiyordu. Yengesi Hasret'in odasına girdi ortalığı karıştırmaya başladı. Bir ara gözleri Hasret'in çantasına ilişti. Hemen koştu içini açtı ve bilezikleri buldu. Sonra Hasret hırpalamaya başladı. O sırada bakkaldan ekmek almak için evden çıkan Yusuf eve gelmişti. Hemen Hasret'i arkasına aldı ve olan biteni anlamaya çalıştı. Emine hanım ya polis gelecek ya da bu kız bu evden gidecek diyor başka da bir şey demiyordu. Yusuf ise sakin bir şekilde Hasret'e dönüp gözyaşlarını sildi ve tebessüm etti. - Sen merak etme ben bu yanlışı aydınlatacağım bitanem, dedi fısıltı ile. Belli ki bir şeyler biliyordu annesine döndü ve dün gece Hasret'in odasına niçin girdiğini sordu. Evet odaya giren Emine hanımdı. Yusuf da tesadüfen görmüştü annesini. Annesi ne zaman Hasret'in yanına girecek olsa Yusuf tedirgin olurdu. Yine tedirgin olmuş annesini izlemişti.
Amcası hemen sofrayı hazırlayın deyince kahvaltı koyuldu. Emine hanım dırdırlarıyla Osman bey'i bıktırmış istediğini yapmaya razı etmişti. Emine hanım boğazını temizler gibi bir hareket yaptı Osman bey'e artık konuşmaya başla demek istemişti. Osman bey: Hasret kızım yengen artık seni bu evde istemiyor.Bu olaylardan sonra seninle yaşamak istemiyor . Yusuf: Ama baba bugün ki olay aydınlandı eğer bu olay yüzünden birisinin evden gitmesi gerekiyorsa o kişi annem olmalıydı Emine hanım hasrete güle güle der gibi baktı ve odadan çıktı. Osman bey:Ama oğlum annenin gitmesi olur mu hiç. Yusuf: Bu durumda Hasret de burada kalıyor Hasret: Yusuf ısrar etme ben giderim Yusuf: Olmaz Hasret saçmalama ayrıca sen bu işe karışma. Osman Bey: Oğlum burada kalsa bile annen artık ona hiç rahat vermez ne onda huzur kalır ne biz de en güzeli böylesi. Güle güle Hasret, dedi ve Hasret elini öptükten sonra Osman bey evden çıktı . Yusuf babasının arkasından baka kalmış çıldırmıştı.Hasret bir lokma bile almadığı tabağıyla bakışıyor sessiz sessiz ağlıyordu. Gideceği için değil yengesinin yaptığı bu ahlaksızliktan dolayı kalbi çok kırılmıştı. Yusuf annesini bulsa bir kaşık suda boğacaktı neyse ki annesi evde yoktu.Babasının arkasından ayağa fırlayan Yusuf burnundan soluyor oda da bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu o kadar sinirliydi ki hiçbir şey görmüyor duymuyordu. Hasret: Böyle bir olay olduktan sonra zaten ben de burada kalamam Yusuf,dedi ama duyan kim.
Sonra Yusuf durdu yumruğunu parmaklarını kıracakmışçasına, çenesini ise dişlerini parçalayacakmışçasına sıkıyordu gözleri doldu duvarı yumruklamaya başladı daha sonra iyice kızmış olacak ki kafasını da duvara vurmaya başladı. Hasret Yusuf'u duvardan uzaklaştırmaya çalışıyordu ama nafile Yusuf daha da hırslanıyordu en sonunda Hasret Yusuf'a bir tokat attı. Yusuf durdu ve Hasrete bakmaya başladı. Hasret ise yaptığından çok pişmandı ağlayarak:
-Ne yaptığını sanıyorsun sen diye bağırdı? Yalvarmaya başladı yere çöktü ve Yusuf'un ayaklarına kapandı. -Affet beni Yusuf affet isteyerek olmadı ben senin kendine zarar vermeni istemediğim için attım o tokadı affet beni lütfen. Hiç nefes almadan arka arkaya konuşuyor Yusuf'a fırsat bile vermiyordu ayağa kalkarak: -Sen de bana tokat at Yusuf ödeşelim valla bak hadi, dedi. Yusuf Hasret'in ellerini tuttu ve kendine doğru hızlıca çekti ve ona sarıldı ikisi de ağlıyordu Hasret hıçkırıklara bogulmusken Yusuf:
- Ben sana kıyamam ki Hasret sen beni assan da öldürsende dövsen de ben senin kılına zarar veremem. - Ben de Yusuf ben de öyle az önce yaptığım da haksızdım.Tokat atmak nedir konusarak sakinleştirmek uydum ama resmen sağır olmustun sinirden duymuyordun. Hasretin ıslak gözlerine bakarken: -Sana binlerce kez teşekkür ediyorum ve senden binlerce kez özür diliyorum bitanem . &_&_&
Hasret kahvaltılıkları toplayıp odasına geçti.Eşyalarını toplamaya başladı o sırada Yusuf onun bu ev içindeki son hareketlerini ve bu kadar haksızlık karşısında hayranlık verici sükutunu izliyord. Zaten birkaç parça eşya kitapları ve babasının mızıkasından başka birşeyi olmadığı için onları alarak bu odaya veda etti.
Tam ayakkabılarını giymiş kapıdan çıkıyorlardi ki Emine hanım eve geldi Hasret hiçbir şey söylemeden kapıdan çıkmak istedi ama Emine hanım onunla alay eder gibi önüne geçti . Hasret diğer tarafa geçince de o tarafa geçti bu böyle birkaç defa oldu sonunda Yusuf: -Anne senin amacın ne kız gitsin dedin gidiyor hem de sana tek kelime etmeden senin evinden tek bir eşya almadan ayrıca evini topladıktan sonra tertemiz bırakarak gidiyo. Senin yaptığına bak benim annem olduğun için senden nefret ediyorum sen de Hasret kadar haysiyetli olsan onun önüne çıkmak ne kelime yüzüne bile bakmazdın.Emine hanım sen anne sıfatına layık değilsin ama artık Hasret'e gölge etme başka ihsan istemem.
Hasretin elinden tutarak eşyaları alıp evden çıktı. Hasret'in şimdilik nereye gideceğini az çok tahmin ediyordu ama kendisi oraya gidemezdi. -Hasret Yaseminler de rahat edecek misin? Emin misin? - Yaseminler de rahat eder miyidm bilemeyeceğim ama gideceğim yerde rahat alacağımı biliyorum çünkü ben kendi evime gidiyorum. Yaseminlere değil. - Nasıl yani senin evin neresi Hasret? Babanınevi ! Ama orası bir virane nasıl olur? - Ben oraya bir el atmıştım hatırlatırım. - Şimdi hatırladım doğru hatta çok güzel olmuştu ama peki tek başına nasıl yaşayacaksın korkmayacak mısın? - Neden korkayım ki etrafta ışıklı alan çok arka tarafta oyun parkı var sağ tarafta köprü var solda ilkokul var önü yol her taraf insan dolu,ışık dolu gece gündüz korkmam. Hem bir gün bunların başıma gelmese bile bu evden gitmek zorunda olacağımı bildiğim için yavaştan tedbirlerimi almaya başlamıştım.Hazirliklarim daha çok başındaydı ama zamanla yaparım.
- Haklısın galiba hem jandarma muhtarlık sağlık ocağı her yer oraya bizim evden daha yakın ayrıca aramızda kalsın senin evin daha sevimli,dedi gülümseyerek Hasret'i gülsün diye. Sonra gülüşerek baba evine gittiler Yusuf eşyaları Hasret'in evine bıraktıktan sonra Hasret'ten müsaade isteyip gitti. Bu sırada Hasret te dışarısı virane içi saray evine yerleşmişti bile. Babasının ölümünden sonra hiçbir eşyaya mahkeme kararı ile el değmemişti. Evin hiçbir eksiği yoktu dolapları,babasının kaza yapmadan bir gün önce aldığı renkli televizyon- o zamanın zenginlerinde oldu bulunurdu ancak- radyo,eski bir çamaşır makinesi, kömürlü ütü,ocak birkaç tane masa sandalye vardı belki her eşya şimdiki zamana göre ilkeldi ama o zamana göre mükemmel bir evdi. Onların tozunu almış yerleştirmişti bir ara merdivenlerden bir ses duydu gelen Yusuf du ellerinde poşetlerle mutfağa girdi.
- Yusuf onlar ne öyle? - Hasret bunlar biraz meyve sebze üç beş erzak. -Bunlar ne olacak Yusuf? -Senin için aldım kullanırsın değil mi. -Elbette ama neden masraf ettin ki.Hem paran var mıydı. - Bnlar senin ihtiyaçların kullanırsın sana ev hediyem -Ev hediyesi falan olmaz sana borcum olsun ama biliyorsun maaşı almama daha 15 gün var o zaman veririm. -Tamam peki öyle olsun hem zaten hepsinin en kötüsünü aldım bunlarla beslenirsen senden tez elden kurtuluruz. -Allah Allah sen benim ölmemi mi istiyorsun peki öyle olsun öleceksem senin elinden öleyim ne olacak ki.
Sonra gülüştüler .Yusuf Hasret'i güldürebildiğine sevindi. Ufak tefek malzemeler biraz meyve ve sebze almıştı. Biraz oturdular Hasret Yusuf'un aldığı meyvelerden ikram etti daha sonra Yusuf da malum mutfağa girip, imkanların el verdiği kadarıyla yemek yaptılar. Birisi pişiriyor diğeride yıkayıp doğuruyordu.Güzel vakit geçirmişlerdi. -Kusura bakmayın Yusuf bey size de iş yaptırıyoruz yaa! - Hiç öyle şey olur mu Hasret hanım ben çok mutluyum böyle. -Ben de Yusuf bey ben de fazla malzeme olmasa da kusura bakma artık? -Olur mu canım ya burada sanki yıllardır birileri yaşıyormuş gibi bir havası var her şey yerli yerinde tertemiz maşallah kızımız da pek hamaratmi canım.
Bu diyalog ikisinin de mutlu etmişti gülüştüler Yusuf birden kendini Hasret ile evliymiş gibi düşündü onunla aynı evde yaşamak yemek pişirmek her şey çok güzel geliyordu. Akşam yemeğini yediler daha sonra Hasret Yusuf'u eve gönderdi çünkü amcası ve yengesinin merak etmesini istemiyordu. Hasret gece yarısına kadar evi elden geçirdi temizledi düzeltti.Evin aşağı katindaki kilerlikten çaydanlık tencere diğer tabak çanakları getirdiği yıkadı kirlileri yerleştirdi yatak odasının çalışma odasının oturma odasının yerini düzenini ayarladı.
Annesinin çeyizlik sandıklarını dantellerini işlemelerini çıkarıp perdeleri asti.Bir coğunu güve yemiş olsada hala işe yarar şeyler vardi.Bahçede yetistirdiği çiçekleri saksılara koydu.Gece olmasına rağmen sokak lambaları bahçenin her yakasını aydınlatıyordu. Bulundukları devirde elektrik tüm köylere hakim olmasa da onların köyü şehre çok yakındı hatta kısa bir süre sonra ilçe olmuştu onun için köy değil de büyükşehir gibiydi o zaman da bu kadar ışık bir lükstü.
Çicekleri bitirdikten sonra odalara yerleştirdi.Sonra birkaç bina ötede ki bakkala gidip çay kahve şeker tuz un baharatlar ve evin ufak tefek eşyalarını aldı. Eve gelip bunları yerleştirdi annesinin sandığından çıkardığı metrelik kumaşlarla minderlerin eskimiş yüzlerini yeniledi hepsini bir takım yaptı evin girişindeki kapıya ve balkonların kapısına birer tül perde taktı.Evin parka bakan tarafında büyükçe bir balkon -dambaşı- vardı.Her yakasına çiçekler yerleştirdi ev çok değişmişti inanılmaz halde olan bu ev şaşılası bir hal almıştı. Hasret zevkle yaptığı bu işleri bitirdi ve yatağına yattı. O kadar eğlenmişti ki yorulduğunu bile hissetmemiş sabahki olayları çoktan unutmuştu.
Sabah uyandığında saat dokuza geliyordu hemen kahvaltı yapmak için hazırlığa başladı çay demlenene kadar çiçekleri sulamaya karar vermişti. Bu sırada Yusuf'u gördü bahçenin önünde oturuyordu balkondan seslendi: - Yusuf günaydın ne yapıyorsun orada ?
-Günaydın Hasret senin uyanmanı bekliyordum. -Neden kapıyı çalmadın? -Bilmem rahatsız etmek istememiştim uyuyorsundur diye seslenmedim. -Peki,deyip içeriye girdi Hasret.
Yusuf şaşırdı."Nasıl? Beni eve davet etmeyecek mi?" dedi şaşkınca kendi kendine . Sonra biraz geriye gitti camda Hasret'i tekrar görme umuduyla ama yoktu. Çok bozulmuştu. Gidecek miydi tabi ki hayır. Kalktığı kütüğün üzerine tekrar oturdu.
-Yusuuuuff ! Yusuuff ! Hemen ayaklandı Yusuf tekrardan. -Efendin Hasret ! -Eee daha ne kadar orda kalacaksın? -Cagirmadin ki Hasret nasıl geleyim. Hasret kikirdadi. Yusuf tongaya düştüğünu anlayınca işaret parmağını salladı. -Öyleyse şimdi gel kahvaltı yaparız hem evin halini görünce tepkini merak ediyorum. -Ne oldu ki eve? -Oradan mi konusacagiz ? İçeriye gelince görürsün bekle geliyorum .
Hasret kapıyı açmaya aşağıya inmişti biliyordu ki Yusuf evin yeni halini görünce hayran kalacaktı. Yusuf içeriye girince bahçede pek bir değişiklik göremedi ama evin içine girince evin çiçeklerle renkli renkli süslerle düzenlendiğini görünce çok şaşırmıştı.Hasret yeni restore edilmiş evini Yusuf'a gezdirdikten sonra kahvaltıyı hazırladı ve kahvaltıya oturdular.
-Ev çok değişmiş Hasret hala şaşkınlığını atamadım. -Evet bayağı uğraştım ama değdi. -Sahidende değmiş ama neden ben varken yapmıyorsun da hep kendin eğleniyorsun ben de yapmak isterdim. - Sen yeter ki iste Yusuf daha çok iş var çok. Balkon kapıları boyanacak parmaklıklar boyanacak bahçedeki yabani otlar koparılacak. Annemin fırını hiç göcmemis ama içi fena.Firinin içi temizlenecek. Aşağıya oturmak için bir gölgelik yapılacak nasıl yeter mi yoksa daha sayayım mı? - Ooo yeter yeter Hasret ama bunlar çabuk biter. - Yine yapılacak bir şeyler buluruz . -Peki evde boya var mı? -Kilerde bir şey buldum işimize yarayabilecek birkaç kutu boya var dün bakkala gitmiştim orada muhtarı gördüm onunla konuştum birkaç kutuda o gönderdi bugün de gidip boyacıdan evin iç duvarları için boya alacağız muhtar amcanın yardımıyla yarı parasına alacağım.
- Paradan kar yani , güzel ya.Bu kapının kilidi de yoktu onu ne zaman yaptırdın ? -Dün muhtar amca ile Hüseyin amca da geldi. Hüseyin amca çırağı ile gelip tüm kilitleri değiştirdi artık benimde güvenli bir evim var. - Evin içinde de bu kadar muhteşem bir hanımefendi var bu ev nasıl muhteşem olmasın!
Sohbet böyle şakalaşmalar ile görüşmelerle geçti sofrayı kaldırdılar. Hasret mutfakta işlerini bitirdikten sonra Yusuf da hasretten gizlice evi süpürmüştü. Hasret Yusuf'a kızmış onu azarlamış arkasından da çok teşekkür etmişti. -Vallahi Yusuf senin eşin yaşadı sen ona hiç iş bırakmazsın ya, tabii evlenince bu huyundan vazgeçmez sen. Yusuf tebessüm ederek: - Ben eşimi deli gibi seveceğim onun için onun elini sıcak sudan soğuk suya sokturmam her işi yaparım gerekirse o yatar ben çalışırım.
Yusuf bunları Hasret için düşünüyordu ama ona söyleyemiyordu. Sonra bahçeye indiler otları koparıp çapa yaptılar. Parmaklıkları kapıları boyadılar otları mahallenin çocukları ile köyün merasina hayvanlar için gönderdiler. Annesinin fırınını temizlediler bahçenin en güzel yerini terasa çevirdiler. İçine yastıklar ve minderler ve halı koyarak oturacak bir yer yaptılar. Hasret hamur yoğurmuştu. Yusuf da Hasret te marifetli olduğu için oturup börek yaptılar fırında pişirdiler terasta oturup yediler. Bu fırında Sevgi hanım okuldan gelince börek ekmek yapar mahalleliye dağıtırdı. Hasret te böreklerden mahallenin çocuklarına dağıttı sonra Hasret ceviz ağacına tırmandı. Yusuf durur mu tabi o da çıktı. Ağacın tepesine orada biraz oturdular sonra tekrar yemek pişirdiler akşam yemeğini yedikten sonra Yusuf bulaşıkları yıkamaya yardım etti meyve yiyip çay kahve içip Yusuf evine gitti.
Günler hemen hemen böyle geçiyordu ertesi gün evin her odasını boyalarda boyadılar ev daha da güzel oldu köylüler çok şaşırıyor bu kadar kısa sürede bir virane olan eşyaları yıkık dökük ev saray yavrusu gibi olmuştu zaman böyle geçtiği günlerde üniversite sınavı olmuştu. Yasemin'in babasının tayini çıktığı için onlar apar topar köyden gittiler Hasret te yengesine söz verdiği için tercihlerde memleketi yazmamıştı. Yusuf'unsa tek tercihi memleketiydi. Bu seçimlerden Yusuf memnun olmayacaktı ancak daha sonuçlar açıklanana kadar Yusuf'un bundan haberi olmadı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.4k Okunma |
546 Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |