14. Bölüm

14. Bölüm (Mucizem)

Nur
nurrunuuz

Yeni bölümden herkese selam

 

Bakalım bizleri neler bekliyor.

 

Satır arası yorumlsrınızı ve oylarınızı bekliyorum.

 

Keyifli okumalar.

 

***

 

Sanki kuş tüyü ile yapılmış bir yatakta uyanmış gibi uyandım bu sabah. Yine her zamanki gibi gözlerimi açmadan yatakta doğrulup esneyerek gerindim. Daha sonra gözlerimi açtım. Ama açar açmaz şok oldum. Çünkü burası benim odam falan değildi.

 

Korkmuş bir şekilde etrafa baktım. Gözüme ilk değen Şiyar oldu. Biz dün evlenmiştik. Bu rüya falan değildi. Üzerimden giden korku ile tekrar rahatladım. Şiyarı uyandırmamaya özen göstererek yataktan çıktım. İlk olarak telefonumu elime adım saate bakmak için.

 

Gördüğüm şey ile şoka uğradım. Saat 11.23 gösteriyordu. Neredeyse öğlen olmuştu. Ben hayatta bu kadar geç uyanmamıştım ki. Telaş ile gidip Şiyar abinin baş ucunda durdum. Hemen onu uyandırmam gerekiyordu. Aşağıda bir sürü insan varken bu saate kadar uyumamız hiç hoş bir davranış değildi.

 

"Şiyar abi" diye seslendim. Şiyar abi uyanmak yerine homurdandı. "Şiyar abi uyan çok geç oldu" bu defa hiç bir tepki vermedi. Hafiften eğilip omuzundan onu dürtüm "Şiyar abi" diye tekrardan seslendim.

 

Ben ne olduğu anlamadan Şiyar abi aniden kolumdan tutup beni kendine doğru çekti. Onun üstüne doğru gelirken çatık kaşlar ve sinirli bakışlar ile burun buruna geldim. "Abi yok Avzem sakın birdaha duymayayım. Ben senin abin değilim her ne kadar sahte olsa da ben senin kocanım abin değil" dedi katı bir sesle.

 

Kendimi toparlar toplamaz olduğum yerden doğrulup zaten Şiyarın gevşek bir şekilde tutmuş olduğu elimi ondan kurtardım. "Ta-tamam şey ben dedim ki geç oldu çok geç aşağıya inmemiz gerekiyor" dedim banyoya doğru yürüyerek. Şiyar abinin bana anı çıkışı kendimi kötü hissetmeme sebep olmuştu.

 

Cevap vermesini beklemeden banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip üzerime beyaz bir elbise giydim. Saçlarımı açık bırakıp beyaz bir bandana taktiktan sonra banyondan çıktım. Şiyar çoktan giyinmiş hatta benim ve kendisinin yatağını bile düzeltmişti

 

"Avzem ben az once seni korkutup kırdıysam özür dilerim" dedi mahçup bir şekilde. "Yok yani sadece birazcık korktum ama özür dileyecek bir şey yok" dedim tebessüm ederek. "Oh çok sevindim valla" dedi oda gülerek. "O zaman aşağıya inelim" dedi. Kafam ile onu onaylayinca birlikte odadan çıktık.

 

Merdivenleri inerken içimde garip bir his vardı. Burasi bana çok yabancıydı. Hatta kocam bile bana çok yabancıydı. Ama garip bir şekilde çok güvende hissediyordum kendimi. Bana tanıdık ama güvensiz olan Mervani konağinin aksine bana yabancı olan Bedihi konağı çok güvende hissetiriyordu.

 

Şiyar ile birlikte salona geçtiğimizde Zozan hanım dışında kime yoktu. "Anne herkes nerede" diye sordu Şiyar. "Babanla deden şirkete gitti. Payiz ve Diyar nöbete gitti. Ferzan hastanede gitti Dilçem de odada ders çalışıyor" diyesn Zozan hanım o kadar hızlı konuşmustu ki şaşırmıştım.

 

"Hayde sizde gidin yemek yiyin. Kendinize kahvatli hazırlıya bilirsiniz değil mi?" Diye sorduktan sonra çatık kaşlar ile Şiyara baktı "güzel gelinime yardım et hatta ona kahvatlıyı sen hazırla" dedi emir verir bir ifade ile.

 

"Emriniz olur Zozan hanım" diyen Şiyar gidip Zozan hanımın yanağında öptü. "Deli çocuk hayde git" diyince Şiyar elimden tutup beni de arkasından Mutfağa doğru götürdü.

 

"Evet Avzem xanım emir büyük yerden emrinize amadeyim" dedi şakaya karışık bir ses tonuyla. "Şey birlikte hazırlayalım" dedim. Onlar bana ne kadar sıcak davransa da üzerimde utangaçlık ve çekingenlik vardı.

 

"Yanlış cevam Avzem xanım" diyen Şiyar abi ben daha ne olduğunu analmdan beni kaldırıp Mutfağın ortasında olan tezgaha oturdu. Ben anın şoku ile ona bakarken o rahat bir tavır ile "doğru cevap yumurta istiyorum Şiyar, kuymak istiyorum Şiyar tost istiyorum Şiyar olacaktı" dedi.

 

Benden cevap gelmeyince "peki o zaman tek bildiğim şeyi yapacağım" diyince onun bu haline güldüm. Tek bir şey biliyordu ama bana bir sürü seçenek sunmuştu.

 

Şiyar tek bildiği şeyi yaparken asla ama asla yardım etmeme izin vermemişti. Yaklaşık 15 dakika sonra sandviç ve çay yapmıştı. Bende sonunda tezgahtan inip mutfaktaki sandalyeye oturmuştum. Şiyar da gelip karşıma oturmuştu. Sesiz sesiz kahvaltımızı daha doğrusu öğlen yemeğimizi yemiştik.

 

•••

 

Akşam olduğunda bomboş olan ev kalabalık bir hal almıştı. Yemekleri ben ve ablam yapmıştık. Yemek saatine daha bir saat vardı. O sırada Zozan hanım benden akşam için bir tatlı yapmamı istemişti.

 

Akşam yemeğini hazırlarken gördüğüm süt gelince bende sütlaç yapmaya karar vermiştim. Pek aram olmasa da canım çekmişti. Zozan hanım da ne istersen yap dediği için onu yapmaya karar verdim.

 

Yaklaşık yarım saat 40 dakika sonra olan sütlaçları kaseye dökmek için dolapları açıp kaseler nerede diye bakmaya başladım. O sırada Şiyar mutfağa geldi. "Ne yapıyorsun Avzem" diye sordu. "Sütlaç yaptım da şey kaseleri bulamadım" dedim bir yandan dolaplara bakarak.

 

"Buradalar" derken köşede olan dolabı açtı. Elimin zaten yetişmeyeceği üst rafta olan kaseleri çıkarıp tezgaha bıraktı. Ben kaselere sütlaçları dökerken Şiyar da beni izliyordu. "Demek sütlaç yaptın" dedi. "Evet sever misin" diye sordum hemen hevesle.

 

"Evet hemde çok severim" diyince nedense içimde bir mutluluk oluştu. "Soğusun yemekten sonra indiririm" dedim. Şimdiden Şiyarın tadini beğenip beğenmeyeceğini merak ediyordum. Ben Sütlacı kaserele dökme işlemini bitirince içeriye çalışan ablalardan Emine geldi.

 

"Xanım ağam sofrayı indirelim mi?" Diye sorunca öylece kaldım. Bu evde ilk günümdü ve ne zaman yemek yeniliyordu bilmiyordum. Gözlerim istem dışı direk Şiyarın gözlerini buldu. Gözleri ile beni onaylayınca "indirelim Emine abla" dedim.

 

Bunun üzerine hep birlikte sofrayı kurduk. Sesiz geçen bir yemeğin ardından herkes salona geçti. Çay içerken herkes sohbet ediyordu. Bizim evde olmayan sohbet ve sıcaklık vardı. Emine abla gelip boş bardakları alıp gitti.

 

"Avzem tatlı yapmıştın getir de yiyelim" dedi Zozan hanım. Ben ayağa kalkarken ablam ve Payiz ablada kakltı. Hep birlikte tatlıları getirip dağıtık.

 

"Görüntüsü bile şahene ellerine sağlık güzel gelinim" dedi Vedat bey. "Afiyet olsun" derken içimden umarım görüntüsü gibi tadı da güzeldir diye geçirdim.

 

Son olarak Şiyara tatlıyı uzatırken Diyar abi konuştu. "Şiyare verme Avzem Sütlaç sevmez o hiç yedigini görmedim" dedi. Ama bana mutfakta çok severim demişti.

 

Ben Şiyara bakınca suç işlemiş çocuk gibi bana baktı. Ben tatlıyı önüne bırakıp yanına otururken çatık kaşlar ile Dıyar abiye baktı.

 

"Yemek zorunda değilsin" dedim kimsenin duyamayacağı şekilde. "Senin elinde zehir olsa yerim karıcığım" dedi oda sadece benim duya bileceğim şekilde. Utanç tüm bedenimi esir alırken tebessüm ettim.

 

Şiyar gerçekten benim hayatımın şansıydı. Aramızda sevgi olmamasına rağmen bana öz annemin babamın vermediği ilgiyi şevkati veriyordu.

 

Yine sohbet muhabbet eşliğinde herkes tatlısıni yedi. Şiyar sütlacın hepsini bitirmişti sevmediği halde. Bitirmiş olduğu tabağı sehpanın üstüne indirirken dönüp bana baktı. Sadece benim duya bileceğim şekilde

 

"Çok güzel ve tatlı olmuş tıpkı senin gibi Hatunum" dedi. Yanaklarımın içi yanarken yüzümün kızardığına yemin edebilirdim.

 

Şiyarın dedesi ayağa kalkıp "hayde Allah rahatlık versin" dedikten sonra salondan çıktı. "Diyar benim çok uyukum var" dedi Payiz abla. Onlar da yemekten hemen önce nöbetten gelmişlerdi. "Valla benimda balım. Herkese iyi geceler" diyip onlar da salonda çıktı.

 

"Bizde uyuyalım mı" diye sordu Şiyar bana. Kafam ile onu onaylayinca ikimizde ayağa kalktık. Kalanlara iyi geceler diyip odaya gittik.

 

Ben giyinme odasına giderken Şiyar banyoya gitti. Ben pijama giyip çıktığımda Şiyar çoktan koltuğa yatak sermişti.

 

"Şiyar" diyince dönüp bana baktı. Ona abi dememek biraz garibime gitsede kendimi alıştırmaya çalışıyordum. "Bugün ben koltukta uyuyayım lütfen itiraz etme dün sen uyudun bugün ben uyuyayım" dedim. Şiyar yatağı düzletmeyı bırkıp yanıma geldi.

 

"Öyle olmaz hatunum sen yatakta uyuyacaksın ben koltukta asıl ben itiraz istemiyorum" dedi. Hatun demesi garip bir şekilde hoşuma gidiyordu.

 

Ben itiraz etmek için ağzımı açacak oldum ki gelip beni yatağa oturtu. "İyi geceler hatunum" dedi. Bu itiraz istemiyorum demek oluyordu. "İyi geceler Şiyar" dedikten sonra yatağa uzandım. Siyar da ışığı kapatıp koltuğa uzandı.

 

•••

 

Günler birbirini kovalarken burada dördüncü günümdü. Herkesin bana verdiği sıcaklık ve samimiyet sayesinde buraya adepte olmaya başlamıştım.

 

En az gördüğüm iki isim Diyar ve Payizdi. Ya nöbete idiler yada uyuyordular. Şiyar ve Ferzan abi sabah hastaneye gidip saat beşte dönüyorlardı. Ablam da ders çalışıyordu.

 

Şiyar da benim için kitaplar almış odanın bir köşesini çalışma alanı gibi hazırlamıştı. Üç gündür bende düzenli bir şekilde ders çalışıyordum. Ayrıca anlamadığım konularda da bana yardımcı olacaklarını söylemişlerdi.

 

Son soruyu çözdükten sonra saate baktım. Şiyarın gelmesine yarım saat kalmıştı. Çalışma masamı toparladıktan sonra dolabı açtım. Uzun süre giyecek bir şey aradım. Düğün alışverişi yapmadığımız ve kıyafetlerimin hespini getirmediğim için giyecek bir şey bulamadım.

 

Dün alışverişe gitmeyi düşündüm ama ne benimle gidecek biri vardi nede param vardı. Şiyardan para istemek de içimden gelmiyordu. "Avzem noldu dolaba bakıp ne düşünüyorsun" diyen sesle düşüncelerden sıyrılıp ne zaman gelidiğini bilmediğim Şiyara baktım.

 

"Hiç bir şey düşünmüyorum giymek için kıyafet alacaktım" dedim. Şiyar gelip tam arkamda durup benim gibi dolaba baktı. Onun yanında küçücük kalıyordum. Üzerimden uzanıp eline bir elbise aldı. "Bunu giy de birlikte alişverişe gidelim" diyince çatık kaşlar ona baktım. Daha doğrusu ben ona alttan o bana üsten baktı.

 

"Niye ki?" Diye sordum. "Alacağım birkaç şey ve birlikte gidelim. Benimle gelmez misin?" Diye sordu. "Gelirim" dedim hemen. "Süper o zaman hazırlan çıkalım" diyince ben giyinme odasına oda banyoya gitti.

 

Kısa bir sürede onun seçtiği elbiseyi giyip çıktım. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradıktan sonra bandanamı taktım.

 

 

Ben işimi bitirdikten sonra Şiyar da banyodan çıktı. Kısa bir sürede evden çıkıp çarşıya geldik. Arabadan indikten sonra Şiyar yanıma gelip elimi tutu. Bir ona bir elime baktığımda o yürüme başladı tabi bende onunla beraber.

 

Akşam üstü olduğu için çarşı çok ta kalabalık değildi. Şiyar beni arkasından sürüklerken bir mağazaya girdik ama bu mağaza bir bayan bağazasıydı. Ben sorar gibi ona baktım. "Ne karıma elbise demi almayayım" dedi. Ben daha cevap vermeden Şiyar elbiselere bakmaya başladı.

 

Yemek saatine kadar alışveriş yaptık. Daha doğrusu Şiyar bana beğendiği tüm elbiseleri aldı. Sözde onun için gitmiştik ama kendisi sadece bir tişört altmıştı. Tişörtü ben ona seçmiştim.

 

Ben eve gideceğiz diye beklerken araba bir kebapçının önünde durdu. "O kadar dışarıya çıktık yemek yemeden mi gidelim" dedi Şiyar daha sonra arabadan indi. Bende ona ayak uydurdum. Biz kepapçiya girdiğimizde bir adam geldi.

 

"Hoş geldiniz ağam, hoş geldiniz xanım ağam" dedi. Bu hitap bana pek yakışmıyordu. "Hoş bulduk" dedi Şiyar daha sonra adamın bizi yönlendirmesi ile bir masaya oturduk. "Her zamankinden getir koçum yengenki acısız olsun" dedikten sonra dönüp bana baktı. Kafam ile onu onaylayinca adam yanımızdan gitti.

 

Sesiz geçen yemekten sonra eve gittik.

Eve geldiğimize herkes salonda oturmuş çay içiyordu. Bizde onlara eşlik ettik. Bir süre sonra herkesin odalara dağılması ile bu günü de bitirmiş olduk.

 

•••

 

Sabah kahvaltısından sonra herkes işe gitti. Ben ve ablam da kızlara evi toparlamasında yardım ettik. "Buraya alışa bildin mi Avzem" diye sordu ablam. "Yani yavaş yavaş alışıyorum" dedim. Sonuçta bir anda bambaşka bir aile içinde bulmuş oldum. Her ne kadar sıcak iyi olsalar da alışmak biraz zaman alıyordu.

 

"Güzel gelinlerim hayde yeter siz odalarınıza ders çalışmaya geri kalan işleri kızlar halleder" dedi Zozan hanım. Sürekli bize siz karışmayın kizalar halleder demesine rağmen yine de biz yapıyorduk. "Tamam yenge" diyen ablam üzerine mutfaktan çıktık.

 

Ferzan abinin yenge demesinden dolayı galiba ablam, Zozan hanıma yenge diyordu. Payiz abla da anne diyordu. Ben henüz hiçbir şekilde hitap etmemiştim ama galiba benim de Payiz abla gibi anne demem gerekiyordu.

 

Ablamın odasına gitmesi ile bende odama gittim. Çalışma masama oturup ders çalışmaya başladım.

 

Test çözmeye o kadar dalmışım ki saatlerin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Telefonumun çalması ile kafamı çözdüğüm sorudan kaldirdim. Elime telefonumu alıp arayana baktım.

 

Şiyar arıyordu. Bir haftadır evliydik beni hiç aramamıştı peki ama şimdi neden arıyorduki. Vakit kaybetmeden aradım. "Efendim" dedim telefonu açar açmaz. "Ne yapıyorsun hatunum" diye sordu. Her bu hitamda bulunduğunda içimde garip bir his oluşuyordu.

 

"Ders çalışıyorum" dedim kısa bir şekilde. "Böldüm kusura bakma şey için aramıştır akşam Burak ve eşi bizi yemeğe davet etti. Erken haber vereyim dedim hazırlanırsın diye. Şimdi kapatmam lazım hastam geldi bir şey diyor musun hatunum" diye soddu en son da.

 

"Yok görüşüruz" demekle yetindim. O da görüşürüz diyip telefonu kapattı. Kapanan telefon ile saate baktım üçe geliyordu. Masanın üzerindeki kitaplarımı toparlayip ayağa kalktım. Tam o sıra kapı çaldı. "Gel" dedim çekingen bir sesle. Daha önce hiç kapım çalınmamıştı genelde pat diye gelirlerdi.

 

İçeriye gulen yüzü ile Zozan hanım geldi. "Müsait misin güzel gelinim" dedi. "Evet buyrun" dedim. İçeriye girince kaşları çatıldı. "Sevmedim bu resmiyeti Avzem bende senin bir annen sayılırım" dedi sahte bir kızma ile. Onun bu haline tebessüm ettim.

 

Gelip Şiyarin her gece sıkışa sıkışa uyuduğu koltuğa oturdu bende hemen yanına. "Nasıl alıştın mi Avzemcim" diye sordu. Kafam ile onu onaylayıp. "Evet" dedim.

 

"Utanma Avzem alışmadığının farkındayım ama çok çabuk adapte oldun" dedi. Onun gülen yüzüne karşılık bende güldüm. "Çok küçüksün Avzem ailenden ayrılmak için bir eşin sorumluluğunu almak için çok küçüksün ama biz bizim deli çocuğa söz dinletemedik illa seni şimdi isteyecekti. Seni gerçekten sevdiğini koruyup koklayacağını bilmesem izin vermezdim böyle birşeye sanma ki oğlum diye böyle söylüyorum Avzem, Şiyarin sana nasıl baktığını gördüm" dedi ve durdu.

 

Elini elimin üzerine koydu. "Küçük yaşta evlenmek nedir bilirim Avzem çok zor. Beni bir annen gibi gör bir derdin sıkıntın oldun mu beni ve Vedat babanı arkanda bil. Bizim oğlan da sana bir yanlış yaptı mı düzletmeye çalış ha baktın olmuyor gel benim yanıma çekerim kulaklarını. Oğullarım duymasın ama üç gelinimi üç oğlumdan önce tutuyorum. Siz benim gelinim değil kızımsınız. Ben ve tüm aile buradayız kendini yalnız hissetme güzel gelinim" dedi.

 

"Biliyorum benim kocaman bir ailem var Zozan anne" dedim. Sondaki anneyi çok içten söyledim belki kendi anneme bile bu kadar içten söylememiştim. "Ben her zaman buradayım" diyip ayağa kalktı. "Ben gideyim güzel gelinim sende ders çalışışmaya devam et" dedikten sonra odadan çıktı.

 

Zozan annenin gitmesi uzerine bende banyoya gidip kısa bir duş aldım. Daha sonra Şiyarın dün bana aldığı gözlerin bu elbiseyi giyince daha güzel görünecek dediği elbiseyi giydim.

 

 

 

Saçlarımı tarayıp at kuyruğu bağladım. Daha sonra uçlarını maşa yardımı ile hafif dalgalandırdım. Daha sonra çok hafif bir makyaj yaptım. Normalde makyaj yapan biri değildim ama arada yapıyordum.

 

 

Hazır olduktan sonra ayna karşısında kendime baktım. Çok güzel bir kız olmasam da şuan güzel görünüyordum. Aynadan gözlerimi çekip dolabın üstünde duran alyansı alıp parmağıma taktım. Şiyar ile aramda olan tek bağ.

 

Bir anda gelen ıslık sesi ile kapının olduğu tarafa döndüm. "Bu ne güzellik Avzem" dedi Şiyar odaya gelerek. Utançtan kıpkırmızı olduğuma emindim. "Teşekkür ederim" dedim gözlerini kaçırarak.

 

ŞİYAR BEDİHİ

 

Hastaneden çıkar çıkmaz evin yolunu tutup. Kısa bir sürede eve yetiştiğimde salonda oturan annemle kısa bir sohpet edip merdivenlerden ikişleri üçerli çıkarak odaya geldim.

 

Gördüğüm manzara ile olduğum yerde kaldım. Alyansini takan rüyalarımın prensesine bakıp beğeni dolu bir ıslık çaldım. Anında bana dönen mavileri ile o mavilerde boğulmak istedim.

 

"Bu ne güzellik Avzem" diyerek ona doğdu adımladı. Tıpkı nikah günü olduğu gibi yanakları utançla kızardı."Teşekkür ederim" diyerek gözlerini kaçırdı. Her şeyi yap o mavilerden beni mahrum bırakma zalimin kızı.

 

Bir adım daha atıp çenesinden tutup kaldırarak bana bakmasını sağladım. "Tahminimden daha çok yakışmıs elbise güzel gözlerini ortaya çıkarmış" dedim. Altan Altan bana bakarak domates gibi olmuştu. Onu daha fazla utandırmamak adına geriye çekildim.

 

"Ben üstümü değiştireyim çıkalım hatunum" dedikten sonda giyinme odasına girdim.

 

AVZEM BEDİHİ

 

Şiyar giyinme odasında girdikten hemen sonra elimi kalbimin üzerine koydum. Bu çocuk üzerimde çok büyük etkiler bırakıyordu.

 

Kısa bir süre sonra Şiyar giyinme odasından çıktı. Beyaz bir pantlon ve dün benim ona seçmiş olduğum tişörtü giymişti. "Gidelim" demesi ile kafam ile onu onaylayıp el çantamı aldım daha sonra birlikte aşağıya indik.

 

Biz gidiyoruz demek için salona geçtik. "Biz çıkıyoruz" dedi Şiyar. "Tamam iyi eğlenceler çocuklar" dedi Vedat baba. Ardından Zozan anne konuştu. "Akşam geç gelirsiniz şimdiden söyleyeyim yarın el öpmek için Mervani konağına gideceğiz" dedi.

 

"Yarın olmaz anne maç var pazar günü gidelim" dedi Şiyar. Daha biz İstanbuldayken anlamıştım ki Şiyar tam bir Fenerbahçe manyağıydı. "O zaman yarın öğlen gideriz sen maçını kaçırmasın. Pazar olmaz Diyarlar nöbete yarın evdeyken herkes gidelim" dedi Zozan anne.

 

"Zaten Diyarlar uyur mu diyen yok" diye sitem etti Diyar abi. "İtiraz yok. Avzem sende istersen birkaç gün orada kalabilirsin" diyince kafam ile onayaldim. Bu kısa sohbeten sonra izin isteyip evden çıktık.

 

Yol boyunca ikimiz de sessizliğimizi koruyorduk. Bu sessizliği bozan Şiyar oldu. "Yarın orada kalacak mısın" diye sordu. Aslında hem kalmak istiyordum hemde istemiyordum. "Bir gece kalmayı düşünüyorum" dedim ve durdum. "Sen kalmamı istemiyor musun?" Diye sordum.

 

"Yok sadece sordum" dedi. Ondan sonda da aramızda herhangi bir konuşma olmadı.

 

Burak abi ve Canan ablanın evine geldiğimizde bizi çok sıcak karşıladılar. Ben ve Canan abla aramızda konuşurken Şiyar ve Burak abi de kendi aralarında konuşuyorlardı. Bazen de ortay karışık bir muhabbet açılıyordu. Ortamları çok sıcaktı.

 

Anlatımlarına göre gurup halinde takılıyorlarmış. Faruk ve eşi Melek diye arkadaşları da varmış ama söylediklerine göre onalarin tayini İzmir'e çıktığı için ayrılmak zorunda kalmışlardı.

 

Burak abi guruplarindaki tek sapın Şiyar olduğunu ve Şiyarın ömür boyu tek kalacağından korktuğunu abarta abartma anlatmıştı.

 

Şimdi ise Canan abla ile mutfakta tatlı ve içecek koyuyorduk. "Avzem, Şiyar ile o kadar tatlı ve uyumlusunuz ki adeta birbirinizi için yaratılmışsınız" dedi Canan abla. Ah birde bilse gerçektende evli olmadığımızı. "Teşekkür ederim" dedim gülümseyerek.

 

•••

 

Herkes hazır bir şekilde avluda durmuş Zerya abla ve eşini bekliyordu. Bir süre sonra koşar adım ikisi de Avluya geldi. "Yine geç kaldın Zerya abla bende olduğu" gibi dedi Ferzan abi isyankar bir şekilde. "Şikayet etme Ferzan anca" dedi Zerya abla.

 

Sonunda gelen Zerya ablalarla beraber arabalara binip Mervani konağının yolunu tutuk. Bir haftanın ardından o konağa gitmenin heyecanı vardı üzerimde.

 

Kısa bir yolun ardından konağa geldik. Herkese tek tek avluya girdi selamlasip içeriye geçtiler. "Oy Dilçemim çok özlemişim" dedi annem ablama sarılırken. O sırada bende babamın elini öpüp geriye çekildim.

 

Herkes içeriye geçerken ben ve annem kaldık en sonda. Yanina gidip "öpeyim anne" dedim. Elini uzatıp "op bari" dedi burun kıvırarak. Ben elini öper öpmez arkasını dönüp içeriye girdi. Bana sarılmadı, özledim demedi yüzüme bile bakmadı.

 

Zaten alışık olduğum bir şey olduğu için pek umursamadan bende içeriye geçtim. Uzun bir süre herkes sohpet etti. Kocaman bir aile şeklinde güzel bir vakit geçirdik.

 

Boşalan çay bardağımı alıp mutfağa geçtim. Gelmişken tezgahın uzerinde biriken bulaşıkları makineye dizdim. Ben işimi bitirmiştim ki annem geldi. "Akşam yemeğine kalacak misiniz Avzem ona göre hazırlık yapalım" dedi. Kafamı olumsuz bir şekilde salladım.

Umarım burada kalmayı düşünmüyorsundur" dedi. Boğazıma bir yumru oturdu sanki. Ben kalmayı düşünürken bana böyle bişi sorması. "Yok gideceğim" dedim. Dün Siyara kalacağım demiştim oysaki.

 

"İyi iyi" diyip mutfakfan çıktı annem. Kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki içeriye bile girmemiştim. Ne kadar süre mutfak kalıp boş duvara baktım bilmiyorum. "Avzem" diye adımın seslenmesi ile boş duvardan bakışlarımı çektim.

 

"Ne oldu" diye sordu Şiyar. Oturduğum yerden kalktım. "Sana bir şey söyleyeceğim ama soru sorma olur mu?" Dedim. Açıklama yapacak gücü henüz kendimde bulamıyordum. Kafasi ile beni onayaldi. "Şey ben burada kalmaktan vaz geçtim sizinle eve dönmek istiyorum" dedim.

 

Anında yumruk olan eli dikkatimi çekti. Onu sinirlendiren eve dönecek olmam mıydı? "Tamam hatunum sen nasıl istersen" dedi. Soru sormadığı için minnettar bir bakış attım. Daha sonra birlikte salona döndük.

 

Bizim salona geçmemiz ile herkes gitmek için ayaklandı. Kısa bir vedalaşmadan sonra Bedihi konağına döndük. Çıkarken Agit dışında kimse ile vedalaşmadım.

 

Konağa geldiğimize direk odama çıktım. Kendimi çok falza kırılmış hissediyordum. Üzerimi bile değiştirme gereği duymadan yatağın üzerine oturup dizlerimi kendime doğru çektim ve çenemi dizlerimin üzerine indirdim.

 

Göz yaşlarım usul usul akarken neden dedim. İçinden defalarca neden dedim. Neden kimse beni sevmiyor. Neden koskoca Urfa'da adım şansız Avzem.

 

Odanın kapısı yavaş bir şekilde açıldı ve aynı yavaşlıkta kapadı. Şiyar gelip yakata yanıma oturdu. "Ne oldu Avzem seni sıkmamak için sormadım ama o icilerin dökülürken sesiz kalamam bunu sormaya hakkım var" dedi.

 

İstem dışı ağzımdan bir hıçkırık koptu. "Neden kimse beni sevmiyor" dedim. İstem dışı dudaklarından bu kelimeler dökülmüştü. "O ne demek Avzem herkes seni seviyor bunu sana düşündüren ney" diye sordu.

 

"Sevmiyor kimese sevmiyor. Annem babam sevmiyor ki başkaları da sevsin" dedim. Derin bir iç çekti Şiyar. "Biz seviyoruz Avzem. Ben, ablan, Agit annemler Bedihi üyelerinin hepi" dedi.

 

Cevap vermedim. Onun yerine sesiz sesiz ağlamaya devam ettim. Kendimi çok çaresiz ve acınası hissediyordum.

 

•••

 

Uzun bir süre o yatakan kalmadım. Şiyar da bir an olsun yanımdan ayrılmadı. Akşam yemeğine inemdigin için o da inmedi. Ama biraz önce yanımdan ayrılıp giyinme odasına gitti.

 

O kadar dalmışım ki Şiyarin giyinme odasından çıktığının farkına bile varmamıştım. "Bu maçı bana lütfender misiniz?" Diyen sesinden anlamıştım.

 

Anlamaz gözlerle bana doğru uzatığı formaya baktım. Onun üzerinde de Fenerbahçe forması vardı. "Ne" dedim anlamaz bir şekilde. "Maç başlayacak benimle izler misin?" Diye sordu. Öyle bir bakıyordu ki reddetmek imkansızdı.

 

Cevap vermek yerine elindeki Fenerbahçe formasını alıp giyinme odasına gittim. Üzerime mini bir elbise gibi duran formanın altına kendi şortlarımdan birini giydim ama şort görünmüyordu.

 

Giyinme odasından çıkıp Şiyarın yanında durdum. "Of çok yakışmış be. Bir Fenerbahçe tutkunun eşi de böyle olmalıydı" dedi. Yine utançtan domates gibi olduğuma emindim.

 

Birlikte aşağıya inip önce Murtfaktan mısır, cips, kola falan aldık. Daha sonra televizyon odasına gittik. Maçın başlaması ile pür dikkat bakmaya başladım. Tabiki de hiç bir şey anlamıyordum. Arada Şiyarın yaptığı yorumlarla anlamaya çalışıyordum.

 

İlk yarı 0-0 bitmişti. İkinci yarının başlamasını beklerken atıştırmalıkları yenilemiş ikinci yarının başlaması ile tekrar ekran başına oturmuştuk. Maçın bitmesine yakın hiç bir şey anlamadığımdan olsa gerek sıkılmaya başlamıştım.

 

Şiyar bir anda "hayde oğlum" diye bağırınca şaşkın bir şekilde ona baktım. Daha sonra hırsla ayağa kalktı. Bende ona ayak uydurarak ayağa kalktım. "Hayde" diye bağırdı. Sinir ile elini ekrana doğru uzatıp bir şeyler söylüyordu sanki müdahale ede bilecek gibi sanki onu duyuyorlar gibi.

 

Bende ona ayak uydurmaya karar verdim. "Hayde oğlum" diye bağırdım ama kime niye onu bilmiyordum. Şiyarın gözü kısa bir süre beni buldum gülerek tekrar ekrana döndü.

 

"Gol" diye bağırmaya başladı. Üzerindeki Fenerbahçe formasını indirip arma kısmını öptü. "Gol" diye bağırdı birdaha. Bende yine ona ayak uydurdum. "Gol gol" diye bağırıp olduğum yerde sevinç ile çığlık attım.

 

"Evet hatunum gol" dedikten sonra beni kucağına alıp etrafında döndürdü. Durduğunda göz göze geldi. Üstü çıplak bir şekilde bana sarılmış bir vaziyette gözlerimin içine en derinlerine bakıyordu.

 

Bu oda ne ara bu kadar sıcak olmuştu hele de kışın ortasında. "Sen benim tek şansım mucizemsin Avzem" dedi Şiyar daha sonra eğilip yanağımdan öptü. Yanağımın alev alev yanması normal miydi..?

 

 

***

 

Bölümü nasıl buldunuz.

 

Satır arası yorumlsrınızı ve oylarınızı bekliyorum.

 

Yeni bölümde g

örüşmek üzere.

 

Instagram: nurrunuuz

 

Tiktok: nurrunuzq

 

 

​​​​​​

Bölüm : 15.12.2024 15:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Nur / Ağa'nın Rüyası / 14. Bölüm (Mucizem)
Nur
Ağa'nın Rüyası

51.41k Okunma

3.63k Oy

0 Takip
54
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...