15. Bölüm

15. Bölüm (Ben buradayım)

Nur
nurrunuuz

Yeni bölümden herkese selam.

 

Satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

 

Keyifli okumalar.

 

***

 

Günler geçerken her günümüzü rutindi. Kahvaltıdan sonda herkes işe giderken ben ve ablam ders çalışmak için odamıza gidiyoduk.

 

Saate baktığımda Şiyarın gelmesine yarım saat vardı. Bende her zaman olduğu gibi o gelmeden önce kitaplarımı toparladım. O sırada telefonuma bir bildirim geldi.

 

ŞİYAR: Ben geç geleceğim.

 

Ne demek ben geç geleceğim. Nereye gidecekti ki. Sanane Avzem nereye gidiyorsa gitsin. Ne demek sanane o senin kocan. Kafama konuşan iki farklı kişilik ile ofladim.

 

AVZEM: Neden?

 

Yazıp gönderdim. Cevap anında geldi.

 

ŞİYAR: Köyde olan yaşlı bir hastam var o gelemediği için ben gideceğim.

 

Mesai saatinden sonra mi?

 

AVZEM: Bende gelebilir miyim? Evde çok sıkıldım.

 

Mesajı gönderir göndermez gelen pişmanlık hissi. Ne saçmalıyordum ben gerçekten evli olmadığım kocamı güvenmiyor gibi ah salak Avzem adam sana onca iyilik yaptı. Gelen bildirim ile telefona baktım.

 

ŞİYAR: Hazırlanman için 15 dakikan var.

 

Mesajı okuduktan sonda telefonu yatağın üzerine birakıp üzerimi giydim.

 

 

Daha sonda aynanın karşısına geçip saçlarımı tarayıp bandanamı taktım.

 

 

Makyaj yapma gereği duymadım. Ben işimi bitirdiğimde Şiyar aşağıdayım diye mesaj atmıştı. Siyah botlarımı giyip monutmu aldıktan sonra evden çıktım. Bugün hava diğer günlere oranla çok soğuktu. Tüm gün de yağmur yağmıştı zaten. Mart ayında Urfa kolay kolay bu kadar soğuk olmazdı genlede.

 

Ben arabaya binince yola çıktık. Yol çok sesiz bir şekilde giderken yarım saat köylerin içine girdik. Bir köyün içinden diğer köye geçiyorduk. Bu sırada bende camdan usul usul yağan yağmuru izliyordum.

 

Yavaş yavaş yağmur her gittikçe şiddetleniyordu. Yolda gitmekte bile zorlanıyorduk. Çakan şimşek ile istem dışı ağzından bir çığlık koptu. "Şşh sakin ol Avzem alt tarafı bir şimşek" dedi Şiyar.

 

Doğru alt tarafı bir şimşek. Düşünme Avzem. Bir tane daha şimşek çaktı. Elimi Şıyarın elinin üstüne koydum. O günü hatırlama Avzem. Sakin ol Avzem.

 

"Avzem ben buradayım sakin ol. Bak yolda az kaldı"dedi. Şiyar burada Avzem. Şiyarın elini daha çok sıktım. O gün geçti Avzem. Şiyar burada. Sakin ol hatırlama hatırlama.

 

Şiyar elini elimden çekti. Panik ile gözlerimi açtım. Bana doğdu döndü yüzümü avucunun içine aldı. "Şşh hatunum tamam ben buradayım bak geçti. Şimsek de çakmıyor. Sadece yağmur yağıyor. Bak geldik sakin ol"dedi.

 

Arabanın durduğunu o zaman analdim. Yağmur çok şiddetli yağıyordu. Şiyar elini yüzümden çekti. "Bı-bırakma" dedim. "Bırakmıyor korkma. Arabadan inip hızlıca su eve gidelim hastam orada" dedi biraz uzağımızda kalan evi göstererek.

 

Birlikte arabadan inip koşar adım evin önüne geldik. Yağmur o kadar şiddetli yağıyordu ki kısa sürede sırılsıklam olmuştuk. Şiyar hemen hızlı hızlı kapıyı çaldı. Kapı kısa bir sürede açıldı.

 

"Şiyar oğlum geç hemen içeri" dedi yaşlı bir kadın. "Sırılsıklam olmuşsunuz oğlum keşke bugün gelmeseydiniz" dedi bu defa da. Biz içerde kapı eşiğinde sırılsıklam bir şekilde duruyorduk. "Yaşar dedemi aksatmak olmaz Fatma nine" dedi Şiyar.

 

"Bu hanım kız kim" diye sordu bana bakarak. "Eşim Avzem" diye kisa bir şekilde tanıtı bizi. "Eşin mi? Düğününüz kulağıma gelmedi?" Dedi Fatma nine. "Fatma çocuklar sırılsıklam sen hala soru soruyorsun hasta olacaklar" dedi görüş acıma yeni giren tekerlekli sandalyedeki yaşlı adam.

 

"Haklısın Yaşar. Çocuklar siz şu odaya geçin ben size temiz kıyafet vereyim" dedi. Dönüp Şiyara baktım. "Sen geçe ben geliyorum" dedi. Kafam ile onu onaylayıp Fatma ninenin gösterdiği odaya gittim. Kısa bir süre sonra kapı açıldı.

 

"Kızım size göre elbise bulamadım bununla idare edin artık" dedi mahçup bir şekilde. "Teşekkür ederim bunlar iyiler" dedim gülümseyerek. Kadın da bana tebessüm edip odadan çıktı. Şiyar gelmeden hemen önce hızlı bir şekilde üzerimdeki ıslak elbiseleri çıkarıp Fatma ninenin getirdiğini elbiseleri giydim. Biraz bol olmuştu.

 

Şalvar gibi olan bol pantolon belime bol olmuştu. Üzerime giydiğim kazak ve hırka da bana biraz bol olsa da hiç yoktan iyidir. Ben indirdiğim kıyafetleri toplarken kapı çaldı. "Hatunum müsait misin?" Diye sordu Şiyar.

 

"Musaitim gel" dedikten hemen sonra odaya girdi. Beni baştan aşağıya süzdü. "Bir insan her hali ile mi güzel olur" dedi. "Çok iyi yalancısın" dedim gülerek. "Kıyafetler burada ben gideyim sen giyin" dedikten sonra odadan çıktım.

 

"Yakışmış Avzem kızım" dedi Fatma nine. "Ver elbislerini ben sobanın üstüne atayım kurusun" dedikten sonda elimden kıyafetleri aldı. Bende ona teşekkür ettim. Kıyafetleri sobanın üzerinde asılı olan tele astı.

 

"Üşümüşsundur şimdi sen sobanın yanına git kızım" dedi Yaşar dede. Kafam ile onu onaylayıp sobanın dibinde durdum. Gerçekten çok üşümüştum. Şiyar da üzerine bol olan kıyafetlerle içeriye girdi. Yaşlılarin giydiği elbisenin içinde bile çok karizmatik görünüyordu. Yaşlanınca bu karizmasindan hiç bir şey kaybetmeyecekti.

 

Şiyar da benim gibi gelip sobanın önünde durdu. Biraz ısındıktan sonra gidip Yaşar dedeyi muane etti. O sırada Fatma nine ortada yoktu. Bende Şiyarı izliyordum.

 

Bir süre sonra Fatma nine elinde sofra ile yanımıza geldi. "Yemek yemden sizi birakmam" dedi. "Ne zahmet ettin Fatma nine biz gidecektik" dedi Şiyar. "Olmaz öyle önce yemek yiyin" dedi Yaşar dede. Bunun üzerine bende gidip Fatma nine ile sofrayı kurdum.

 

Şiyar ve Yaşar dednin işinin bitmesi ile sonrada sofraya geldi. Yaşar dedenin yemeğini sehpaya indirmiştik çünkü yerde oturmuyordu.

 

"Oğlum düğününü duyamdık" dedi Yaşar dede. "Birkaç sorundan dolayı düğün yapamdik" dedi Şiyar. İkisi de anladim der gibi başını salladı. "Olur öyle aksilikler mutlu olunda cümbüşe gerek yok" dedi Fatma nine.

 

Şiyar dönüp bana baktı elini elimin üzerine koydu "çok mutluyuz" dedi. Bende tebessüm ettim. "MaşAllah görüyormusun Fatma aynı bizim gençliğimiz" dedi Yaşar dede. Fatma nine hatırlar gibi derin bir nefes aldı.

 

Biten yemeğin ardından Fatma nine ile mutfağı toplayıp çayı alıp içeriye geçtik. Yine sohpet eşiğinde çay içtik. İkisi de o kadar tatlıydı ki sohpetlerine doyum olmuyordu.

 

Bir anda çakan şimşek ile Şiyarin elini tutum. Oda elimi sıkıca tutup bana baktı. "Yaşar dede biz kalkalım artık" dedi Şiyar. "Olur mu oğlum dışarıda deli gibi yağmur yağıyor kaza falan yaparsınız Allah korusun" dedi. Haklıydı hem karanlıktı hemde şiddetli yağmurdan dolayı göz gözü görmüyordu.

 

Şiyar dönüp bana baktı. Kafam ile onu onayladım. "Peki madem" dedi Şiyar. "Oğlum az önce giyindiğiniz odaya ben yer yatağı serdim. Elektrikli sobada yanıyor uyursunuz sıcak sıcak" dedi Fatma nine.

 

"Sağol ninem" dedi Şiyar. Daha sonda ikimizde ayağa kalktık. "Allah rahatlık versin" dedikten sonra odaya geçtik. Yerde çift kişilik yer yatağı vardı. El mecbur bugün Şiyar ile birlikte uyuyacaktık.

 

Ben yatağa girip üzerimi örtüm. Şiyar da gelip bana sırtını dönerek uzandı ve üstünü örtü. Kısa bir sürede uykuya dalmıştım.

 

Gelen gürültü ile korkuyla gözümü açtım. Şimşek çakmıştı. Şiyarın bana dönük olan yüzüne baktım hala uyuyordu. Korku ile gözlerimi kaptım ama kapattığım an o gün gözümün önüne geldi.

 

Tekrar şimşek çakınca Şiyara biraz daha yaklaştım. Gözümden bir damla yaş aktı. Düşünme Avzem düşüme. O gün geçti. Ben içimden sayıklarken istem dışı ağzımdan bir hıçkırık koptu. "Avzem ne oldu niye ağlıyorsun" dedi Şiyar. Sanırım sesime uyanmıştı.

 

"Şimsek çakıyor ben çok korkuyorum" dedim hislerimi saklamayarak. "Şhh tamam gel buraya" dedikten sonra kolumdan tutup kendine doğru çekti. Kafamı göğüsüne yaslayıp sıkıca sarıldı bana.

 

"Ben buradayım her zaman senin yanındayım. Her şey geçti kimse sana birşey yapamayacak ben izin vermedikçe kimse sana dokunamayacak. Sakin ol Hatunum ben yanındayım" dedi. Küçük bir çocuk gibi daha çok sokuldum ona.

 

"Alt tarafı bir şimşek neden korkuyorsun anlat bana" dedi. Hipnoz olmuş gibi konuşmaya başladım. "Küçüktüm çok küçüktüm. Avluda tek bıraktılar. Çok şimşek çaktı çok. Çok korktum yağmur yağmaya başladı. Şimşek çakmaya devam etti durmadı" dedim. Ağzımdan bir hıçkırık koptu.

 

"Şhh tamam yeter anlatma o anları tekrar yaşama. Bak ben yanındayım. Şimşek dışarıda kaldı sen içeridesin. Güvendesin" dedi. İçinden bunları tekrar edip durdum. Şiyar yanımda guvendeyim.

 

Çakan başka bir şimşek ile gerildim. Kafamı kaldırıp Şiyara baktım. Burun buruna geldik. "Bana güvenmiyormusun?' diye sordu. "Ha-hayır güveniyorum" dedim hemen.

 

"O zaman uyu ben yanındayım sana bişi olmasına o günlere geri dönmene asla izin vermeyeceğim" dedi. Daha sonra eğilip burnumun ucundan öptü. Kafamı tekrardan onun göğüsüne koydum. Kollarını bana daha çok sardı. Gözlerimi kapatım.

 

Gözlerimi tekrar açtığımda gün ışığı odanın içine vuruyordu. Ben hala aynı pozisyonda Şiyara sarılmış bir şekildeydim. Onu uyandırmamaya çalışarak yerimden kalktım ama o kadar sıkı sarılmıştı ki ben kalkınca uyandı.

 

"Uyandırdım kusura bakma" dedim mahçup bir şekilde. "Ne kusuru hatunum günaydın" dedi. Bende ona günaydın diyip yataktan kalktım. Birlikte yer yatağını toparlayıp odadan çıktık.

 

Fatma nine ve Yaşar dede çoktan uyanmış hatta sofrayı bile kurmuştu. Birlikte yaptığımız kahvaltının ardından dün indirdiğim kurumuş olan kıyafetlerimi alıp odaya gidip giyindim. Şiyar giyinmek için odaya gelince bende çıktım.

 

"Fatma nine benim bandanam vardı" diye sordum. Kafamda bandana olmayınca kendimi boşlukta gibi hissediyordum. "Burada kızım otur da ben takayım" diyince bende oturdum. Bandanayı eşarp gibi taktı.

 

 

Şiyarın da odadan çikmasi ile Fatma nine ve Yaşar dede ile vedalaşıp evden çıktık. Düne orala bugün yağmur çok az yağıyordu.

 

Yol sesiz sesiz giderken Şiyar ile aynı anda konuştuk.

 

"Senden birşey isteye bilir miyim?"

"Senden birşey isteye bilir miyim?"

 

İkimizde aynı anda aynı cümleyi kurduk. "Sen söyle" dedi Şiyar önceliği bana vererek. "Fatma ninenin mutfağı çok kötü durumda tezgahında bulaşık bile yıkanmıyor. Sanırım durumları yok. Biz onlara yardım etsek olmaz mı? Yada kırılmazlar değil mi?" Diye sordum.

 

"Çok iyi düşündün yardım ederiz tabiki. Ben alınacaklarını düşünmüyorum" dedi. İçim rahatladı. Fatma nine çok yaşlıydı o mutfak ona çok zorluk çıkarıyordu. "Teşekkür ederim" dedim tebessüm ederek.

 

"Sen ne söyleyecektin" dedim. Şiyar yola bakarak konuşmaya başladı. "Avzem kendini kimseye ezdirmemeni istiyorum. Yanında ben olsamda olmasamda. Kimsenin seni küçük güçsüz görmesine izin verme" dedi.

 

Bu cümleleri ondan bekleniyordum. Sanırım bazı şeyleri farketmişti. "Tamam" demekle yetindim sadece.

 

Eve gittiğimizde büyük telaş vardı. İkigün sonra ramazan başlıyordu. Onun için yarın iki dana ve iki koyun kesilip ihtiyaç sahiplerine ramazan kolileri hazırlanacaktı.

 

Bizim eve gelmiz ile erkekler kesilecek olan koyunları ve danalari almaya gitti. Biz kızlar da konuşmaları yanımıza alarak markete gidip erzak ardından da kıyafet ve ayakkabı aldık.

 

Eve gelir gelmez erzakları ve kıyafetleri kolilere koyup paketleme yaptık. Alışveriş sırasında Payiz abla çocuklar için oyunca almıştı. Onları da pakateldikten sonra çalışanları kolileri alıp kamyona yükseldiler. Yarın etlerle beraber dağıtılacaktı hepsi.

 

Akşam yemeğinden hemen sonra herkes odalara dağıldı. Bugün herkes çok yorlumustu. Giyinme odasında pijama takımımı giyip çıktım. O sırada Şiyar kendi için koltuğu hazırlıyordu.

 

"Aslında birlikte yatakta uyuya biliriz" dedim. Elindekileri bırakıp bana baktı. "Emin misin?" Diye sordu. "Evet hem dünde uyuduk bir sakıncası olmadı" derdemez bunu söylememi bekliyor gibi elindekileri bırakıp yatağa geçti.

 

•••

 

Sabah uyandığımda Şiyar ile sarılmış bir vaziyetteydim. Onu uyandirmadan yataktan çıkıp giyinme odasına gittim. Üzerime rahat bir kıyafet giyip aşağıya indim.

 

Bugün kesilecek kurbanlıkların yanında gelecek olan Misafirlere yemek de verilecekti. Bunun için hazırlık yapmamız gerekiyordu.

 

Ben mutfağa geçtiğimde herkes çoktan uyanmıştı. Önce kahvaltı hazırladık. Erkeklerin aşağıya inmesi ile lahvalti yapıp hazırlık yapamaya başladık.

 

Öğlenden sonra işimiz bittiğinden odama gidip üzerimi değiştirdim. Bu sırada misafirlerer de yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Hızlı bir şekilde hazırlandım.

 

 

Odadan çıkıp kapımı kilitledim. Zozan anne evin kalabalık olacağını ve herkesin kapısını kilitlemesini istemişti. Aşağıya inip avluya çıktım. O sırada annemler konağa giriş yaptı. Ablam gidip onları karşılarken ben mutfağa geçtim.

 

Mutfağı kontrol ettikten sonra tekrardan avluya çıktım ama annemlere hoşgeldiniz bile demedim. Bir süre sonra kasalardan biri kurbanlıkların keselim mi diye sorması üzerine Şiyarın dedesi kesin dedi.

 

Onlar kesmeden hemen önce kendimi mutfağa attım. O anı görmek istemiyordum. Kesilen kurbanlar dün hazırladığımız kolilerle beraber dağıtıma giderken bizde sofralar kurduk.

 

Tanıdığım tanımadığım bir sürü insan gelmişti. Vedat babanın bugün için ayarladığı kadınlarla beraber sofraları toplayıp mutfağı temizledik.

 

Tekrar avluya geçince annemin yanına gittim. "Hoşgeldin yok mu?" Diye sordu. "Hoş geldin' dedim onun bana yaptığı gibi soğuk yaparak. "Sana iş buyururum diye mi yanıma gelmedin" diye sordu. "Anlamdım," dedim.

 

"Diyorum ki yanımda durda ihtiyaçlarımla ilgilen" dedi. Şiyarın sözleri aklıma gelince dönüp anneme baktım. "Senin karşında sana hizmet edecek her dediğine boyun eğecek Avzem yok anne. Senin karşında Bedihilerin gelini Şiyar Ağa'nın karısı var" dedim bir anlık cesaretle.

 

"Nankör" dedi annem. "Selvi abla" diye çağırdım çalışanlardan birini. Sesimi duyar duymaz yanıma geldi. "Annemle ilgilen" dedikten hemen sonra oradan ayrıldım.

 

Mutfağa geldiğimde derin bir nefes aldım. İlk kez birine karşı özellikle de annem karşı çıkmış kendimi üstün görmüştüm. Şiyarin söylediklerini kafamda dönüp durmasa bunları asla söyleyemezdim.

 

Mutfağa koşar adım Payiz abla geldi. "Avzem koş" dedi nefes nefese. "Şiyar ve senin hakkında neler söylüyor neler" dedi bu defada. "Kim ne söylüyor Payiz abla hiçbir şey anlamdım" dedim.

 

"Gel gör anla. Ben kendimi zor tutum" dedikten sonra kolumdan tutup beni çekiştirdi. Avluya kadınların olduğu kısma geçince iki kızın oturduğu sandalyenin arkasında durduk. Ben niye buraya geldiğimizi soracaken kızlardan birinin sesi doldurdu kulağimi.

 

"Şimdi sen Şiyar ağaya kuma gitmekte kararlısın" dedi. Gözlerim kocaman açıldı. "Evet zaten zor olmaz. Şiyar o kızda ne buldu bilmiyorum ama hevesi er yada geç geçecek. Küçük bir kere kız. Hele Şiyarın koynuna bir gireyim gerisi kolay" kızın lafinin tamamının dinlemden oradan ayrıldım.

 

Payiz abla beni takip ediyordu. "Kızım bişi yapmayacakmısın neler diyor kız" dedi. Ben onu duymazlıktan gelirken üç bardak çay doldurup tepsiye koydum. "Millet sizin hakkınızda ne diyor sen gelmiş burda çay dolduruyorsun. Ben giyorum o kızı yolmaya" dedi Payiz abla.

 

Onu yine duymazlıktan gelerek ondan önce çıktım mutfaktan. Avluya çıkıp çayı uzatım. "Ben almayayım" dedi. "Ama ben ikram ediyorum almak zorundasın" diyip az önce bana kuma gelmeye çalışan kızın üstüne sıcak çayı döktüm.

 

Çığlık atıp ayağa kalktı. "Ne yapıyorsun sen" dedi. Elimi saçlarına doladım. "Sen kimsin de bana kuma gelmeyi düşünüyorsun" diye çıkıştım. "Hem yakıyor hem iftira atıyor" dedi.

 

Payiz abla yerde olan çay tepsisini alıp kızın kafasına vurdu. "Kızım sen malmısın hala konuşuyor seni öldürürüm" dedi. Diyar abi koşarak gelip Payiz ablayı tutup çekti. "Şimdi o aptal düşüncelerini al defol git buradan" diye bağırdım.

 

"Koskoca Bedihi aşiretinin iki gelini de deli" dedi kız. "Diyar bırak beni de şunu öldüreyim" diye çırpındı Payiz abla. "Dur abla o şeref bana ait" dedim. Kızın saçını daha çok çekip var gücümle itip yere fırlattim.

 

Belimden biri tutup beni çekti. "Ne oluyor burada" dedi Şiyar. "Bana kuma gelecekmiş" dedim ve güldüm. "Hiç kimse ama hiç kimse ne bana nede Bedihi gelinlerinin hiçbirinin üzerine kuma gelemez bunu o küçük beyninize koyun" diye bağırdım.

 

Kız yerden kalkıp çıkışa doğru yürümeye başladı. "Kusura bakmayın bu gürültü için. Gelinlerim ortada haklı bir sebep olmadığı sürece böyle bir şey yapacak insanlar değiller. Herkes yerini bilmesi gerektiğini bu sayede öğrenmiş oldu sanırsam" dedi Vedat baba.

 

Kimse bir şey demeden yavaş yavaş konaktan çıkmaya başladı. "Karılarınızı odalarına götürün" diye bağırdı Şiyarin dedesi. Diyar abi direkt Payiz ablayı kucağına aldı etraftaki insanları umursamayarak.

 

Ben ise Şiyara bakmadan hızlı hızlı yürümeye başladım. Çok utanıyordum. Böyle bir şeyi yapacak cesareti nereden bulduğuma dair hiçbir fikrim yoktu.

 

Odaya girip kapıyı kapatacağım sırada Şiyar odaya gelip benden önce davranarak kapıyı kapati. Hemen ardından belimden tutup beni kapı ile kendi arasında bıraktı. Bu hamleyi beklemediğim için şaşkın şaşkın ona baktım.

 

"Vay be sen neymişsin böyle. Benim hatunuma bak sen" dedi. Sinirli bakışlarımı ona çevirdim. "Ne sandın beni" dedim ve durdum. "Gelmiş Şiyarin koynuna girersem gerisi kolay diyor. Sen kimsin kızım daha ben-" laflarimi tamamlanmadan yuttum.

 

Ne diyordum. Utanç ile bakışlarımı Şiyardan çekip yere baktım. "Daha sen ne?" Diye sordu. O sırada cenemden tutup kaldırarak ona bakmamı sağladı. "Of çok utanıyorum ben böyle bir şey yapacak bir insan değilim " dedikten sonra elimle yüzümu kapatım.

 

"Saçmalama Avzem sen utanılacak bir şey yapmadın. O kız her şeyi hak etti. Sadece" dedi ve durdu. Elimi yüzümden çekip ona baktım. "Sadece ne?" Diye sordum korkarak. "Dedemin gazabına uğrayacaksınız biraz" dedi.

 

"Çok kızar mi?" Diye sordum korkarak. "Yani" dedi. "Of ya" dedim. Şiyar umursamayarak yüzüme bakıyordu. "Ne bakıyorsun çık şuradan" dedim onu iterek. Ama yerinden bir santim bile oynamadı. "Daha cevabımı almadım yalnız" dedi.

 

"Ne cevabı" dedim salağa yatarak. "Daha sen ne?" Diye sordu. Gözlerimi ondan kaçırdım. "Daha ben o kızı yolamadan çekip aldın beni" dedim hemen kıvırarak

 

"Yanlış cevap Avzem hatun. Doğdu cevabı bekliyorum" dedi bana daha çok yaklaşarak. Zaten dar bir alandaydim daha çok daraltıyordu. Sağdan soldan kaçacak yerim de yoktu.

 

Bir anda kurtaricim olan kapı çaldı. "Avzem xanım sizi aşağıda bekliyorlar" dedi Selvi abla. Ben tamam diyince gitti. O sırada Şiyar da geriye doğru çekildi.

 

Kapıyı açtım korka korka aşağıya inmeye başladım. "Korkma Avzem ben buradayım hem dedem kizar falan ama affeder hemen" dedi arkamdan gelen Şiyar.

 

Salona geçtiğimde herkes oturuyordu bir tek Payiz abla ayaktaydı. Bende gidip onun yanında durdum. "Söyleyin bakalım nedir bu rezilliğiniz" diye sordu Şiyarin dedesi.

 

"Kadın, Avzemi küçümsedi çok ağır konuştu dede yoksa yapar mıydık böyle bir şey" dedi hemen Payiz abla. "Sesiz sesiz halledemediniz mi?" Diye sordu bu defa. İkimizde sesiz kaldık.

 

"Diyar detaylı anlatı bana haklı yanınız olsa da tüm aşiretlerin önünde beni rezil etiginiz için cezalasiniz" dedi. İkimiz de sesizliğimizi korurken cezamızı bekledik.

 

"İkiniz de ne bu gece nede sahurda yemek yiyeceksiniz. Misafir odasında uyuyacaksiniz. Şimdi gidin misafir odasına gözüm görmesin sizi" dedi. Evliyken ilk oruç günümün böyle olacağını tahmin etmemiştim.

 

"Baba bu biraz ağır olmadı mı? Yarın oruç nasıl tutacaklar" dedi Vedat baba. Ben aç kalmaya alışıktim ama Payiz abla da benim yüzümden yanmıştı. "Benim işime karişmayin. Sizde gidin gözüm görmesin. Şiyar, Diyar sizde yarın sabaha kadar sakin yanlarina gideyim demeyin görür yada görürsem hiç iyi olmaz bilesiniz" dedi.

 

Bunun üzerine Payiz abla ile beraber odaya gitik. "Payiz abla ben özür dilerim benim yüzümden aç kalacaksin" dedim mahçup bir şekilde. "Açlık önemli değil de ben Diyar olmadan bu günü nasıl sabah edeceğim Avzem" dedi. Onun bu haline gülsem mi yoksa bizim bu halimize ağlasam mı bilemedim.

 

Bir süre sonra Selvi abla geldi odaya. Bir sürahi su ve iki bardak bırakıp odadan çıktı ama çıkarken kapıyı da dışran kilitledi.

 

Saatler birbirini kovalarken saat 11e geldiğinde yatağa geçtik. Ben uyumaya çalışırken Piyaz abla of layıp duruyordu. "Diyarimsız uyunmuyor" diyip şikayet ediyordu. Ben Şiyar ile sadece iki gece birlikte uyuduğum için benim için pek fark etmiyordu.

 

Yorgunluktan çok kısa bir sürede uyuya kalmıştım. İsmimin seslenilmesi ve omuzuma dokunan el ile golzerini açtım. Gördüğüm yüz ile şoka girdim "Şiyar" dedim. Eli ile ağzımı kapattı. "Bağırma Avzem yakalanırsak biteriz" dedi. Kafamı sallamam ile elini çekti.

 

"Senin burada ne işin var" dedim. "Bende buradayım yenge" dedi Diyar abi kendini belli ederek. "Siz sahursuz oruç tutarken o sahur yemekleri boğazimizdan geçecek mi sandınız" dedi Şiyar.

 

"Edebiyat yapma lan yiyin hemen ezan okur şimdi" dedi Diyar abi. Onlar Payiz abla ile çoktan yemek yemeye başlamıştı. Ben yerimden dogrulunca Şiyar tepsiyi önümüze indirdi.

 

Birlikte yemek yedik. Yemeğimiz bitince suyu mu içtim. Hemen sonra zaten ezan okundu. "Şiyar hayde gidelim kimse.gormeden" dedi Diyar abi. Şiyar onu kafası ile onayladı. "İyi geceler balım" dedi Diyar abi, Payiz ablaya. "İyi geceler kocam" dedi Payiz abla.

 

Siyara bana dönüp "iyi geceler Hatunum" dedi. Gülümseyerek. "İyi geceler kocacım" dedim. O da bana gülümsedi.

 

***

 

Bölümü nasıl buldunuz.

 

Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım.

 

Yeni bölümde görüşmek üzere.

 

Tiktok: nurrunuzq

 

Instagram: nurrunuuz

 

Takipte kalın.

 

Bölüm : 15.12.2024 15:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Nur / Ağa'nın Rüyası / 15. Bölüm (Ben buradayım)
Nur
Ağa'nın Rüyası

51.41k Okunma

3.63k Oy

0 Takip
54
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...