2. Bölüm
Nur / Ağa'nın Rüyası / 2. Bölüm (Abisinin gülü)

2. Bölüm (Abisinin gülü)

Nur
nurrunuuz

Yeni bölümden herkese selam.

 

Bakalım neler olacak.

 

Keyifli okumalar.

 

***

 

Görmüş olduğum maviş gözler ile şoka girdim. Bu oydu. Bir ara acaba yine rüya mı görüyorum dedim. Ama rüya falan değildi. O buradaydı. Tam karşımdaydı. Zoraki bir şekilde sonunda konuştum. "Sen.."

 

Hızlı bir şekilde rafın etrafından dolanıp boncuk gözlü rüyalarımın prensese baktım. Bu gerçekten oydu. Gerçekti.. "Sen o sun" dedim. Gözlerime inanamıyordum. Gerçekti.

 

"Birisi ile karıştırdınız her halde" dedi yine o ince tiz sesle. Evet bu kesinlik ile oydu. "Gerçeksin sen" dedim bu kez de. Ama o anlamayan gözler ile bana bakmaya devam ediyordu. "Nasıl?" Diye bir kelime döküldü o şeker pembesi dudaklarından.

 

Kendime hakim olmaya çalıştım. Kıza tutup da seni rüyamda gördüm aşık oldum diyemezdim. Beni deli sanardı. Onu bulmuş iken kayıp da edemezdim. "Şey" dedim söyleyecek bir şey bulamadım. Ensemi kaşıyarak kafamı aşağıya eğdim

 

O an elindeki kitabı farkettim. "Okuduktan sonra ben ala bilir miyim?" Dedim. Bu onu bir daha görme şansım ola bilirdi. "Alın isterseniz ben gideceğim zaten" dedikten sonra kitabı rafa bıraktı ve gitti.

 

Nereye diyemedim..

 

Sonunda aklım başıma gelip onu takip etmeyi akıl ettiğimde ise çoktan gitmişti. Ben onu kaybetmiştim..

 

Acaba ayakta rüraya falan mı görmüştüm. Nasıl olur da rüyamda gördüğüm kız birkaç gün sonra karşıma çıkardı ki? Kendimden emin olamadım. Acaba ben hala rüyada ola bilir mıydım?

 

AVZEM MERVANİ

 

Sonunda bu gün ablamın sınavı yoktu ve bana söz verdiği gibi çıkıp gezecektik. Küçük aynada saçlarımı düzelttim. Kıyafetimin kırışmış olan kısımlarını elim ile düzelttim.

 

İstanbul'u keşfetmek için çok sabırsızlanıyorum acaba kitaplardaki kadar var mı? Yada kitapta anlatılanlardan daha mı güzel? Çok merak ediyordum. Meraktan içim içime sığmıyordu.

 

Aynadan kendime bakmaktan vaz geçip yatağın üzerine oturdum. Bir süre tırnaklarımı inceledim. Nerede kalmıştı acaba?

 

Telefonumu elime aldım. Acaba arasa mıydım? Bir süre numarası üzerinde parmağım gitti geldi ama sonradan vaz geçtim. Biraz sosyal medyada gezindim.

 

Daha sonra ondan da sıkılınca telefonumu küçük çantama koydum. Ayağa kalkıp bir sağa bir sola yürüdüm. Bir süre camdan dışarıyı seyrettim.

 

Bu böyle olmayacaktı en iyisi ablamı aramaktı. Gidip çantama uzandığımda zaman odanın kapısı açıldı. "Kusura bakma ya Avzem işlerim biraz uzadı. Umarım sıkılmadın" dedi tek nefeste ablam odaya girerek.

 

Onun bu haline gülümsedim. "Yok sıkılmadım" dedim elimdeki çantayı omzuma takarak. "İstanbul turu yapmadan önce" dedi ablam. Ne yani öncesi mi vardı? Ama ben sadece İstanbul'u gezmek istiyordum.

 

"Ferzan'ın kuzenleri ve yengesi ile tanışmaya gideceğiz" dedi Ferzan abinin ismini söylerken gözlerinin içi gülüyordu. Yaklaşık beş yıldır Ferzan abi ile sevgililerdi. Bu yaz gelip babamdan isteyecekti ablamı.

 

"Tamam" diyerek ablamı onayladım. Birkaç kere Ferzan abi ile konuşmuştuk ve onu çok sevmiştim. Gerçekten iyi biriydi.

 

Fazla vakit kaybetmeden ablam ile beraber yola çıktık. Kısa bir süre sonra güzel bir evin önünde taksiden indik. Ablam önden ben arkasından gittim. Biz kapıyı çaldıktan hemen birkaç saniye sonra Ferzan abi açtı.

 

"Hoş geldin" diyerek ablama sarıldı. Bende gülümseyerek onların bu tatlı hallerine baktım. "Hoş geldin küçük hanım" dedi bu kez bana. "Hoş bulduk" diyerek tebessüm ettim.

 

Daha sonra hep beraber içeriye girdik. Salonda ayakta duran bir kız ve erkek vardı. "Hoş geldiniz" dedi ikisi de neşeli bir ses ile. "Kuzenim Diyar ve eşi Payiz" diyerek onları tanıttı ardından "Yengeniz Dilçem kardeşi Avzem" diyerek bizi tanıttı.

 

Tanışma faslı bittikten sonra hep birlikte oturduk. Sanki yeni tanışmış gibi değil de yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi sohbet ediyorduk.

 

ŞİYAR BEDİHİ

 

İstanbulun sokaklarını karış karış geziyordum. Dikkatli bit şekilde etrafa göz gezdiriyordum. Belki bir umut mavi gözlerin sahibini bulurum diye.

 

Bunu birine anlatsam bana deli derdi yada takıntılı. Git tedavi ol da diye bilirlerdi. Ama hiç biri umrumda olmazdı. Evet ilk gördüğümde rüya ola bilirdi ama ikici gördüğüm rüya değildi bundan emindim.

 

Çok uzaklarda olamazdı yada çok uzakta da ola bilirdi ama ben vaz geçmeyecektim. Bu sözler beni onu aramaya yönlendiriyordu. 'Allah nasip ettirmeyeceği şeyi hayal ettirmezmiş'. Benimki de neden nasip olmasın ki?

 

Yine o kütüphaneye gelmiştim. Belki yine buradadır diye. En başta onu gördüğüm rafa gittim. Ama yoktu. Daha sonra koca kütüphanenin içini iki kez dolaştım. Yoktu.

 

Cebimdeki telefon titreyince elime alıp baktım. Ferzan abi arıyordu. Önemlidir diye kütüphaneden çıkı telefonu açtım. "Efendim" dedim durgun bir ses ile. "Senin canın mı sıkkın" dedi direkt. Bu kadar mı belli oluyordu.

 

Evet abi rüyamdaki kızı bulamadım. "Boş ver sen ne diyecektin" dedim sıkıntılı bir sesle. "Dilçem ile tanıştıracaktım onlar geldi sen yoksun hala" birde o vardı demi.

 

"Aklımdan çıkmış ya. Hemen geliyorum" derken hızlı adımlarla yürümeye başladım. "Sende bi haller var ama sonra köşeye çekerim" dedikten sonra telefonu kapattı.

 

Bende zaten kütüphaneye yakın olan eve doğru hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Umarım Ferzan abi bunu unutur ve Diyara da bahsetmezdi yoksa ikisinden de çekeğim vardı.

 

On dakika sonra evin önündeydim. Kapıyı çaldığımda Payiz açtı. Ona üzerimi değiştirip geleceğimi söyledim. Hızlı bir şekilde gidip rahat bir şeyler giyindim ve aşağıya indim.

 

Tam salona yetişmiştim ki Payiz ayağa kalktı "sen otur ben sana da içecek getireyim" dediğinde kapıdan döndüm "asıl sen otur ben alıp gelirim" diyerek mutfağa gittim.

 

Dolaptan bardak çıkarıp masanın üzerinde duran şişedeki içeceği bardağa doldurdum. Daha sonra elimde bardak ile salona gittim.

 

Yüzümdeki durgunluğu ve mutsuzluğu atıp sahte bir gülümseme yerleştirdim. Sırıtarak salona girdim. İlk başta Ferzan abi ve yanındaki güzel kız görüş alanıma girdi. Diğer taraflardında ise Diyar oturmaktaydı.

 

Diğer köşedeki gülüşme seslerine döndüğün an donup kaldım. Minik elleri ile şeker pembesi dudaklarını kapatan güldüğü için kısılmış mavi gözler. Elimdeki bardak bir anda yere düştü.

 

Az önceki kahkaha atan yüz şimdi korkmuş ve şaşırmış bir ifade ile bana bakmaktaydı. Acaba bu gerçek miydi? Bir daha hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Bir daha tam gördüm derken elimden kaysın istemiyordum.

 

"Şiyar iyi misin?" Diyen Diyarın sesi ile kendime geldim ve gözlerimi mavi gözlerden ayırdım. "İyi- şey- ben-" sanki dilim tutulmuştu. İyiyim sorun yok bile diyemiyordum.

 

Ne olmuştu böyle bana bir türlü atlatamamıştım. "Git üzerini değiştir Şiyar." Diyen Ferzan abiye baktım. Yanıma gelip sadece benim duya bileceğim şekilde. "Yüzüne de su çarp da biraz kendine gel sonra konuşacağız" diyerek beni salondan dışarıya yönlendirdi..

 

AVZEM MERVANİ

 

Payiz abla o kadar samimi cana yakın biriydi ki sanki yeni tanışmış gibi değilde yıllardır tanıyormuş gibi. İlk kez böyle sıcak bit aile ortamı ile karşılaşıyordum.

 

Bir süre sonra kapı çaldı. Payiz abla açmaya giderken Ferzan abi diğer kuzeninin geldiğini söyledi. Payiz abla gelip yanıma oturduktan yaklaşık beş dakika sonra kapıya bakıp "Sen otur ben içecek getireyim" diyerek ayaklandı.

 

Bana çok tanıdık gelen sanki daha önce duymuş olduğum kadife bir ses "asıl sen otur ben alıp gelirim" dedi. Sesin sahibini görmek için kapıya doğru baktım ama göremedim.

 

"Şiyarım ya beni hiç yormaz" dedi Payiz abla yanıma oturarak. "Diyar da böyle yerinden kalkmaz" diyerek eşine baktı Payiz abla. "Öyle mi Payiz hanım" diyince gülümsedim. "Öyle Diyar ağa" bu halleri ile çok tatlı görünüyorlardı.

 

"Peki" dedi alınmış bir şekilde geriye yaslanarak. "Şaka yaptım ya kocam" diyen Payiz ablaya kahkaha attım. Gülerken de elim ile ağzımı kapattım. O sırada bir şeyin yere düşüş ve kırılış sesi geldi.

 

Anlık olduğu için korktum. Dönüp baktığımda bana bakan siyah gözlerle karşılaştım. Bu o gün kütüphanede gördüğüm çocuktu. Korkulu halimin yanında bir de şaşkınlık oluştu.

 

Demek deminden beri bahsettikleri Şiyar bu çocuktu. İlk gördüğümde anlam veremediğim şekilde dabranmıştı. Şimdi ise şaşkın bir ifade ile bana bakmaktaydı. Diyar abi ona iyi oldup olmadığını sorduğu sırada gözlerini benden aldı.

 

Benim gözlerim ise hala onun üzerindeydi. Diyar abinin sorusuna bile cevap veremedi. Bu haline pek anlam veremedim. Ferzan abini yanında gidip bir şeyler söyledikten sonra salondan çıktı gitti.

 

Ben ise yaşadıklarımın şokunu pek atlatamadım. Peyiz abla kirlenen yeri temizlemek için kalktığın bende ona yardım ettim. Böyle alışmıştım ben biri yanımda iş yaparken yerimde duramazdım.

 

Ben Payiz ablaya yerdim ederken ablamın telefonu çaldı. Arayan babamdı. Telefonu alıp bahçeye çıktı. Bende Payiz abla ile tekrardan oturdum.

 

ŞİYAR BEDİHİ

 

Üzerimdeki şaşkınlığı biraz atıp yukarıya çıkttım. Az önce değiştirmiş olduğum kıyafetleri tekrardan değiştirdim. Hızlı bir şekilde Ferzan abinin dediği gibi yüzüme su çarptım.

 

Hemen salona gidip tekrardan onu görmek istiyordum. Bu defa onu kaybetmek istemiyordum. Salona gitmeden önce bahçeye gidip biraz hava almaya karar verdim.

 

Yine az önceki gibi bir hareket yapıp kendimi rezil etmeye hiç niyetim yoktu. Bahçeye çıktığım zaman yüksek ses ile konuşan bir kız sesi dikkatimi çekti.

 

"Arsız mı bunlar baba! Ne demek yine Avzem'i istiyorlar" dedi bağırarak. Görüş alanına az önce içeride Ferzan abinin yanında oturmuş olan kız girdi. Laf dinlemiş olmak istemediğim için oradan ayrıldım.

 

Son olarak da kızın "ben istiyorum diye değil baba! Avzem istiyor diye kabul etmiyoruz. Oda benim gibi okuyacak" diyordu. Ne gibi bir sorun var pek anlayamamıştım.

 

Pek umursamadım. Çünkü asıl umursadığım içeride olan yada olmayan maviş gözlerin sahibi. Acaba yine rüya hayal falan mı görmüştüm.

 

Kalbim ağzımda atıyordu. Ne oluyordu bana liseli ergen aşıklar gibi olmuştum. Son kez derin bir nefes alıp salona girdim. Oradaydı az önceki yerinde oturuyordu. Rüya değildi gerçekti.

 

Bir an gidip dokunmak istedim gerçekliğini kanıtlamak için. Acaba dokunsam bulut olup yok olur muydu? Ne saçmalıyordum lan ben.

 

"Diyarın ikizi Şiyar" diyince Ferzan abi sonunda kendime geldim. Yüzüme sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim. "Avzem, Dilçemin kardeşi" dedi mavi gözlü rüyalarımın prensesinin sonunda adını öğrenerek.

 

Ayrıca az önce kulak misafiri olduğum konuşmada bahsi geçen kişi de tam kendisiydi.

 

Bir anda elimi uzattım. "Memnun oldum" dedim. Oda çekingen bir şekilde minik ellerini benim ellerim ile buluşturdu. O an içime çok sıcak bir his doldu. Hiç kimse bana bu etkiyi yaratmamıştı. "Bende" dedi ince tiz sesiyle sonra anında elini çekti.

 

Havada kalan elimi hemen indirdim. Daha sonra tam karşısında olan koltuklardan birine oturdum. Gözlerimi bir türlü ondan alamıyordum. Ancak biri konuşunca çekiyordum bu da işime geliyordu. Yoksa ben öyle durdukça yanış anlaşılacaktı. Yada doğu şey yanlış anlaşılacaktı.

 

Bir süre sonra Dilçem yenge de geldi. Hep beraber sohbet etmeye başladık. Avzem çok nadir bir şekilde konuşuyordu. Ben ise her lafa atlayıp onun dikkatini kendime çekmeye çalışıyordum.

 

"Bakıyorum da dilinin bağı çözülmüş" diyen dibimdeki ikizime baktım. "Sanane lan" dedim sadece onun duya bileceği bir şekilde. "Siz aranızda ne konuşuyorsunuz" diyen kişi Payizdi.

 

"Sevgili abimin canı sıkılmış yengecim. Söyle de benimle değil seninle geçirsin can sıkıntısını" diyince Avzem alttan alttan kıkırdadı. "Hey ben senin dilinin ayarına" dedi Diyar. Payiz ise bizi umursamadı hatta cevap verme gereği bile duymadı.

 

"Ben sana bana abi deme demedim mi?" Dedi bu kez de Diyar. Yıllardır bitmeyen davanın başına tekrardan döndük. "Ben mi dedim sana benden bir dakika önce doğ. Abimsin işte" dedim.

 

Bu halimiz Avzemin hoşuna gitmişti galiba gülerek bize bakıyordu iki gözümün çiçeği. "Allahım sen bana sabır ver" diyen Diyara göz devirdim.

 

"Siz bakmayın onlar hep böyle" dedi Payiz. İyi bir şey mi söylemişti yoksa kötü bir şey mi pek anlam veremedim.

 

"Biz kalkalım artık. Hem Avzeme sözüm var birlikte gezeceğiz" diyince Dilçem yenge yüzüm düştü. Gitme kal diyesim geldi.

 

"Süper o zaman hep birlikte gezelim bu ekip. Tabi Avzem için de sorun olmayacaksa" diyen Ferzan abinin alnından öpesim geldi. Haydi ve kabul et yavru ceylan.

 

Dilçem yenge Avzeme baktı. "Olur" dedi yavru ceylanım. Kendisi basit bir kelime söylediğini zannediyordu ama onun söylediği kelime bana hayat suyu olmuştum.

 

"Süper o zaman yarından itibaren başlıyoruz" dedi Ferzan abi. "Allahım bal ayım daha da heyecanlı hale dönüşüyor" diyen Diyarın kafasına bir tane vurdum. Kafasızdı bu çocuk. "Ya sizin bal ayınız mı? O zaman biz sizi bozmayalım" dedi şeker pembesi dudaklarını sarkarak.

 

"Bu psikopat ne kadar kalabalık onun için o kadar iyi ruh hastası bu" diyen kişi ben oldum. Tabiki ben olucam. Avzem konuşacak ve cevap veren başka biri olacak yakarım İstanbul'u.

 

"Sen gel aşiret çocuğu ol sonra kalabalık sevme asıl ruh hastası sensin" dedi Diyar göz devirerek. "Aslında aşirete bakmıyor mesela bende kalabalık ortamlardan pek hoşlanmam" adeta ruh ikizim bu kız ya.

 

"Siz nerenin aşiretisiniz bu arada" diyen Payiz yengem tam yerinde bir soru sormuştu. "Urfa, Mervani aşireti" Allahım sana geliyorum. Bu kadar yakınımdaydı ama ben küçük Urfamda değil de koca İstanbulda mı karşılaşıyordum bu kızla.

 

Ne kadar geç kalmışım. Önceden görmüş olsaydım rüyamda tüm Şanlıurfa'yı karışlardım. Bulurdum yine de yavru ceylanımı.

 

"O zaman yarın hep birlikte bir haftalık İstanbul gezimize başlıyoruz" dedi Dilçem yenge. Ne bir haftacık mı? Ben bir asır gezeriz diye düşünüyordum.

 

Neyse Dilçem yenge artık bizim otomatik olarak Avzem de bizim. Sık sık görüşürüz. Hele de şu düğün isteme faslında hep yan yana oluruz.

 

Neler oluyordu acaba bana. Urfada kök söktüren Şiyar Bedihi, İstanbula gelip aşık olduktan sonra pamuk şekere dönmüştü.

 

Bu güzelliğin karşısında sert kalmak mümkün değildi ki. "Tamam anlaştık" dedi Payiz yenge. Ne de güzel bir anlaşmaydı ama. "O zaman biz kalkalım" dedi Dilçem yenge.

 

Sen kalk kardeşin kalsın be Dilçem yenge. Bir anda korktuğum başıma geldi ve vedalaşma faslı başladı. Avzem herkes ile vedalaştıktan sonra sonunda sıra bana geldi. Geldi ama gelmez olaydı.

 

Geldi yavru ceylanım yanıma ve bana dedi ki. "Görüşürüz Şiyar abi" abi dedi bana. Kalbim çıktı yerinden. Kalbimi yerinden sökseydi bu kadar acımazdı.

 

'Abi deme lazım olur' dedim ağzımın içinden. "Efendim" diyince bir anda duydu mu acaba diye korktum ama duymamıştı. "Görüşürüz Avzemcim" dedim sonundaki cime baskı yaparak.

 

Ama o abi demesiyle kaldı ve gitti..

 

Şimdi gel de yarını bekle abisinin gülünü görmek için. Ne diyorum lan ben ne abisi. Başlarım abisine.

 

"Gel bakalım Şiyar efendi. Sorgun başlasın" dedi Ferzan abi. En iyisi hiç lafı dolandırmamak. Belki onlar bana yardımcı olurdu.

 

Yok yok söylemeyeyim benimle dalga geçerlerdi. "Benim çok uykum var abilerim. Hem yarın erkenciyiz belli ki. İyi geceler" diyerek odama koştum. Ama maalesef kaçamamıştım.

 

Ben tam odamın kapısını kapatacak iken Ferzan abi ayağını kapının arasına koydu. "Kaça bileceğini mı sandın Şiyar ağa" dedi tehditkar bir sesle. "Evet" diyerek omuz silktim. Gerçi Ferzan abiden kaçma hayalleri kuran benden hataydı.

 

"Dökül" dedi odadan içeriye girerek. "Neyi" dedim anlamamazlıktan gelerek. "Bilmemezlikten gelme Şiyar" diyen Diyar da Ferzan abi ile beraber odaya girdi. "Bir şey yok ki" dedim sırtımı onlarla dönerek.

 

"Sen şimdi anlatmayacak misin?" Dedi tehditkar bir ses ile. Bu ses yandığımın resmiydi. "Olmayan şeyi nasıl anlatayım abi" dedim beni bırakıp gitmesini umarak. "Son kez soruyorum Şiyar nebbu halin ne?" Dedi ve durdu. Gözlerini kıstı "ya söylesin ya da günah benden gider" diyerek tehdit etti.

 

Ne söyleye bilirdim ki. 'Abi senin baldızı rüyamda gördüm. Ona aşık olup her yerde onu aradım. Ama ben gökte ararken yerde buldum' mu diyecektim. Allah kahretsin ki aklıma sağlam bir yalan da gelmiyordu.

 

"İnan bir şey yok" diyerek direttim. "Diyar ver" diyince onlara tam olarak döndüm. Diyar masanın üzerinde duran sürahiyi eline aldı ve plastik olan kapağını açtı.

 

"Abi sakın" dedim bir kaç adım geriye atarak. "Üç saniyen var Şiyar" dedi Diyardan sürahiyi alarak. "Bir şey yok olsa söylemez miyim?" Dedim bu kez de. Ama bu ikisinin de vaz geçeceği yoktu.

 

"Bir" dedi ve bana doğru adımladı. Bende geriye doğru adımladım. "Payiz yardım et" dedim kapıda durmuş bizi izleyen Payize."iki" dedi yanımda durarak. "Ben ne yapa bilirim Şiyar işin içinde Ferzan abi var" diyen Payize kötü kötü baktım.

 

"Bakma lan öyle karıma" diyen Diyara baktım. "Karımın koruyacağını beni korusana. Sen nasıl abisin" dedim küçümser bir sesle. O an Ferzan abi "üç" dedi ve elindeki sürahideki suyun tamamını başımdan aşağıya döktü.

 

Herkes kahkaha atarken ben göz devirdim. Saçımdan akan sulara rağmen onlara pis pis bakmaya devam ettim. "Çocuk musun sen Ferzan abi" dedim soğuk bir sesle. "Dedemin olmadığı her yerde çocuğum" dedi umursamayarak.

 

"E hadi konuş bakalım Şiyar efendi neyin var" dedi kollarını bedeninde bağlayarak. Bu yaptığına rağmen halen benden hesap soruyordu. "İki tane baş belası abim var" dedim somurtarak.

 

"Abiye baş belası denmez" diyer üzerine atladı. Birlikte yatağın üzerine düştük. Allahtan yere düşmedik yoksa ben ölürdüm. "Ben senin abin değilim" diyen Diyar da Ferzan abinin üzerine atladı.

 

"Öldüm" diye bağırdım. Nefes almakta zorlanıyordum. "Diyar kalk bu morardı" diyen Ferzan abi üzerine ilk Diyar kalktı ardından kendisi kalktı. "Gün gelir ben sizden hesap sorarım abilerim" dedim derin derin nefes alarak.

 

"Hesabın bitti sanma Şiyar. Sadece şimdilik seni azat ediyoruz" diyerek kapıya yöneldi. "Allah razı olsun" derken ben, onlar da çıktı gitti. Olduğum yerde yatağa uzandım.

 

Hep bunlar seni sevdiğimden su perisi diye geçirdim içimden.

 

Otuz iki dış sırıtarak uyumaya çalıştım. Belki bir daha rüyamda görürdüm. İlk gördüğümün aksine benden kaçmak yerine bana kaçardı..

 

***

 

 

Bölümü nasıl buldunuz?

 

Karakterlerimi nasıl buldunuz?

 

Kitabı beğendiniz mi?

 

Sizce yeni bölümlerde bizleri neler bekliyor?

 

Takipte kalın.

 

Yıldızı parlatıp yorum yapmayı unutmayın.

 

Tiktok; nuurunuuz

 

İnstagram; nurrunuuz

 

Yeni bölümde görüşmek üzere.🌼

 

Bölüm : 12.12.2024 21:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Nur / Ağa'nın Rüyası / 2. Bölüm (Abisinin gülü)
Nur
Ağa'nın Rüyası

51.41k Okunma

3.63k Oy

0 Takip
54
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...