
Yeni bölümden herkes selam.
Yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar.
***
Bakışlarım Şiyarı buldu. Ona bunu yapmazdım. Ona bu kötülüğü yapmazdım. Dönüp babama baktım.
"Seninle eve geleceğim" dedim. Şiyar sinir ile nefes verdi.
"Ne yapmaya çalıştığını biliyorum Avzem ama yapma" dedi sinir ile. Bakışlarım tekrarı Şiyarı buldu. Tek amacım onun benim yüzünden ailesinden ayırlmamasıydı.
"Hayde Avzem gidelim" dedi babam. Elimi onun elinden çektim. "Seninle eve geleceğim baba. Birkaç parça esyam var almam lazım. Malum yol uzun" dedim. Şiyar gülmeye başladı. Evet Şiyarı ailesinden ayırmaya hakkım yoktu ama Şiyar benim için bu kadar fedakârlık yaparken ondan ayrılmaya hiç hakkım yoktu.
"Sen benimle dalaga mi geçiyorsun Avzem" dedi babam sinir ile. "Hayır baba" dedim normal bir tavırla. "Gelinimin seçmini duydun Haşmet ağa" dedi Vedat baba.
"Eşyalarını gönderirim gelmene gerek yok" diyen babam sinir ile konağın kapısı çarpıp gitti. Herkes konağa teker teker girereken ben ve Şiyar tek kaldık.
"Çok korktum. Sen birgün sebebim olacaksın kızım" dedi Şiyar. Gidip dibinde durdum. Kulağına doğru "korkmaya devam et korku iyidir" diyip geri çekildim.
"E yarın mi gidiyoruz" dedim. Şiyar ilk birkaç saniye ne dediğimi idrak etmeye çalıştı. "Yok şimdi çıkıyoruz ki akşam anca orada olalım" dedi Şiyar.
Şiyarın bu sözleri üzerine bavulları arabaya koyup Mirşat dede dışında herkes ile vedalaşıp yola çıktik. Yol boyu ikimiz de hiç konuşmadık. Birkaç saat sonra ben uyuya kalmıştım zaten.
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Şiyar bunca saat uykusuz bir şekilde araba mı kullanmışti. Yorgunluğu yüzünden belli oluyordu. Bende araba kullanmayı bilmiyordum. Bilseydim en azından birkaç saat onun yerine kullanırdım.
Şiyarın telefonu çalınca açtı. "Ev bula bildin mi Faruk" diye sordu Şiyar. Selam sabah yoktu ondan galiba. "Yok ortak bulamadım. Sizin yol ne kadar kaldı" dedi karşıdaki kişi. Sanırım bu geçen gün Canan ablanın bahsettiği Şiyarlarin arkadaşıydı.
"Anca akşam 9 gibi orada oluruz Faruk. O saate kadar bana ev ayarlaman gerekiyor" dedi Şiyar. Mirşat dedenin inadı uğruna o gün çıkmıştık konaktan hiç bir şey ayarlamadan.
"Çok zor ortak. Eşyalı ev kolay kolay bulunmuyor. Diğer türlü ayarlasam birkaç gün eşyayla uğraşman gerekiyor" dedi Faruk abi.
"Tamam o zaman ortak sen evi ayarla. Bize de bir haftalık otel ayarla. Ben o süre içinde evin eşyalarını ayarlayacagım" dedi Şiyar.
"Bunu hakaret sayarım Şiyar. Benim evim dururken seni ve yengeyi otel köşelerinde mi sürükleyeceğim. Sen boşver onları düşünmeyi akşam hazırlayacağımız sofrayı düşün" der dermez Şiyarın suratına kapattı telefonu.
"Ne dersem diyim ev ayarlayana kadar otele gitmeme izin vermez. Senin için birkaç gün orada kalmamız sorun olur mu Hatunum" dedi Şiyar. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp "olmaz" dedim.
"Biraz mola verip yemek yiyelim ben çok açım" dedi Şiyar. Bende çok fazla acıkmıştım.
•••
Şiyarın tahiminden daha geç bir şekilde İzmir'e yetişmiştik. Sürekli mola vermiştik. Şiyar arabayı kullanırken çok zorluk çekmişti çünkü çok ukusuzdu.
Sonunda araba bir binanın önünde durunca bavulları çıkarıp indik arabadan. Asansörle ikinci kata çıktık. Kapıyı esmer Şiyar gibi kıvırcık bir çocuk açtı. "Hoş geldin ortak" dedi Şiyar sarılarak.
"Hoş geldin yenge" dedi Şiyardan ayrılarak. Tebessüm ederek hoş bulduk dedim. Biz içeriye girerken Faruk abinin yardımı ile bavulları da içeriye aldık.
"Hoş geldiniz" diyen kumral kadın salona yanımıza geldi. "Ben Melek, Faruğun eşi" diye kendini bana tanıttı. "Avzem ben de" dedim çekingen bir şekilde. Benim aksime o samimiyetle gelip bana sarıldı.
"Evime, grubumuza hoş geldin Avzem" dedi. Bende aynı samimiyet ile ina sarıldım. "Hoş buldum" dedim. Hep birlikte içeriye geçtik. Yemek masasında çeşit çeşit yemek vardı.
"Faruk ne gerek vardı bu kadar şeye" dedi Şiyar mahçup bir şekilde. "Evime evli olarak ilk kez geliyorsun Şiyar olacak o kadar" dedi Melek abla. Hep beraber sofraya oturduk. Ama ne ben ne de Şiyar bir şey yiyebildik. Yorgunluktan yiyemiyorduk.
"Yenge o kadar uğraşmışsın ellerine sağlık ama kusura bakma yorgunluktan yiyemiyoruz" dedi Şiyar. Bende kafam ile onu onayladım. Faruk abi konuşacakken telefonu çaldı. "Burak arıyor" dedi alaya karışık bir gülümseme ile.
"Efendim Burak" diyen Faruk abi telefonu hoparlöre verip masanın üzerine koydu. "Şiyar geldi mi?" Diye sordu direkt olarak Burak abi. "Evet burada" dedi Faruk abi, Şiyara göz kırparak.
"İkinize de Aferin. Beni zorla Urfa'ya getirdiniz. Ben düzenimi kurar kurmaz önce sen gittin Faruk şimdi ise Şiyar senin yanına geldi" diye sitem etti Burak abi.
"Kıza Burak yine seni yanımıza alırız bu defa da İzmir'e gelirsin" dedi Faruk abi. Şiyar ise sessizliğini koruyordu. "Bir daha bu oyuna gelmem ben" diyen Burak abi telefonu kapattı.
"Sen şimdi git dinlen Şiyar anlaşılan yarın Burak'ın gönlünü almamız gerekiyor" dedi Faruk abi yine alaya karışık bir gülümseme ile. Şiyar kafası ile onu onaylarken ayağa kalktı.
"Koridorda sağdan ikinci odayı sizin için hazırladık ortak" dedi Faruk abi. "Siyer sen git ben Melek ablaya yarım edip geleyim" dedim elime bir iki tabak alarak.
"Hayır hayır Avzem. Çabuk sende git uyu dinlen. Hem Faruk dururken sen neden bana yardım ediyorsun ki?" Dedi Melek abla elimdeki tabaklari alarak. "Melek haklı Avzem hayde siz dinlenin" diyince bende Şiyarın arkasından gittim.
Şiyar direk bavuldan elbise alıp odadaki ebeveyin banyosuna gitti. Kısa bir süre sonra duş almış bir şekilde duş alıp geldi. "Hayde hatunum sende hemen duş al gel uyuyalım" dedi Şiyar.
"Sen uyu ben on dakikaya gelirim" dedi bavuldan elbise çıkararak. "Hızlı ol Avzem hatun bekliyorum" diyince ben gelmeden uyuymayacağini anladım. Hemen gidip kısa bir şekilde duş alıp odaya döndüm.
Şiyar yatakta uyuyordu. Yanına uzandığımda kolumdan çekip sarıldı. O saniyeler içinde uyuya kalırken ben birkaç dakika sonda uykuya daldım.
Sabah uyandığımda Şiyar hala uyuyordu. Onu uyandırmadan yataktan kalıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra odadan çıktım. Evde kimse yoktu. Şu içmek için mutfağa gittiğimde masanın üzerinde küçük bir not kağıdı vardı.
"Ben ve Faruk işe gidiyoruz. Uyanınca çekinmeden kahvaltı hazırlayıp yiyin" yaşıyordu. Suyumu içip odaya geri döndüm. Yola çıkmadan önce yolda okurum diye çantama koyduğum kitabı aldım. Şiyar uynana kadar okumaya karar verdim.
Anton Çehov'un yazmış olduğu Martı kitabını okumaya başladım. O kadar akıcı ve güzeldi ki adeta kitabın içine daldım.
"O kitaptaki martıya benziyorsun" diyen Şiyarın sesi ile irkildim. Kitaba o kadar dalmışım ki ne zaman uyandığını bile ferk etmemişim. "Nasıl yani" diye sordum merak ile.
"Oradaki martı yani Jonathan Livingston çevresinin imkansız gördüğü herkesin yapmaz dediği şeyi yapti. Kendinin bile sınırını aşarka tüm zorluklara rağmen hayaline ulaştı. Tıpkı senin gibi" dedi yerinden doğrularak.
"Yanılıyorsun" dedim elimdeki kitabı biraklarak. "Martının yani Jonathan Livingston'un benim gibi bir kahramanı yoktu. Benim kadar şanslı değildi" dedim gülümseyerek.
"Günaydın Avzem hatun" dedi az önce biz hiç konuşmamışız gibi. "Günaydın Şiyar" dedim bende. O kalkıp banyoya giderken bende yatağı duzeltim. "Ben kahvaltı hazırlayayım" dedim banyondan çıkan Şiyara.
"Yorulma Avzem hatun dışarda yeriz. Hem Faruk mesaj atmış kahvaltıdan sonra buluşup bizim için bulduğu evlere bakacağız" diyince kafam ile onu onayladım.
Bavuldan aldığım elbiseyi banyoya gidip giydim. Hızlı bir şekilde saçlarımın ucunu maşa yapıp hafif makyaj yaptıktan sonra çıktım.

Şiyar da ben banyodayken odada hazırlanmıştı. Birlikte evden çıktık. Önce gidip kahvaltı yaptık. Ardından ise Faruk abi ile buluşup bizim için bulduğu evlere baktık.
Üç odalı küçük ama çok tatlı bir ev kiraladık. Ev mutfak salon ve yatak odasından ibaretti. Biz iki kişi olduğumuz için bize fazlası ile yetiyordu. Büyük ev alıp daha fazla kira ödemeye gerek yoktu.
Eşyalı ev bulamadığımız için el mavbur eşya da alacaktık. Ev konusunda anlaştıktan sonra eşya almaya gittik. Falza, gereksiz ve pahalı şeyler almaktan kaçındım. Şiyar tüm her şeyi benim seçmemi istemişti.
Zaten benim yüzümden buradayı. Eve ve ev eşyalarını da şimdiye kadarki birikiminden ödüyordu. Bugüne kadar masrafı yoktu ve birkim yapmıştı. Şimdi ise benim yüzümden birkimini harcıyordu.
Tüm ev eksiklerini tamamladığımızda akşam olmuştu. Eşyalar eve yarın gelecekti ve biz yarın akşam tam anlamı ile kendi evimize yerleşmiş olacaktık.
Eve geldiğimizde Melek abla çoktan yemek yapmıştı. İşten gelip birde bizim için yorulmuştu. Yemekler yedindikten sonra hep birlikte sofrayı topladık. Daha sonra çay eşliğinde sohpet ettik.
•••
Ertesi gün sabah erkenden kiraladığımız eve gittik. Eşyalar tek tek gelirken hepsinin üzerinde durduk. Akşama kadar ev tam anlamı ile hazır olmuştu.
En son Şiyar ile birlikte gidip markette dolap için alışveriş yaptık. Şiyar çok yorgun olduğumuzu söyleyip birde yolda gelirken yemek almıştı. Bugünlük yine yemek yapmayacaktım.
Elimizde poşetlerle binaya girdik. Asansöre binip üç düşmesine bastık. Evimiz üçüncü kattaydı. Emlakçının söylediğine göre binada bizim gibi yeni evli çiftler vardı ve bina çok sakindi.
Daha önce hiç bir binada yaşamadım. Evim konaktı, Şiyarın evi de konaktı. Daha doğrusu bizim çevremiz hepsi konaktı. Merkezde binalar vardı ama biz konakta yaşıyorduk.
Birlikte asansörden inerken Şiyar anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Dönüp bana baktı.
"Evimize hoş geldin karıcım" dedi.
"Evimize hoş geldin kocacım" dedim.
İkimizde de aynı anda sağ ayak ile besmele çekerek eve girdik..
***
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
Yeni bölümde görüşmek üzere.
Takipte kalın.
Instagram; nurrunuuz
Tiktok; nurrunuzq
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.41k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |