25. Bölüm

25. Bölüm (Rüyalarımın maviş prensesi)

Nur
nurrunuuz

Yeni bölümden herkes selam.

Bakalım neler olacak.

Keyifli okumalar.

***

"Abla?" Dedim ama ses çıkmadı. "Payiz abla" dedim bu defa da ama yine ses yok. Arkamı döndüğümde kimse yoktu. Korku tüm bedenimi esir aldı. "Şiyar" dedim içime kaçmış bir sesle.

"Kor-" daha ben lafımı tamamlamadan bir şey patladı. Gelen patlama sesi ile ben yerimden sıçrarken anında ışıklar açıldı ve herkes "İyiki doğdun Avzem" diye bağırmaya başladı.

Şok olmuş bir şekilde bakarken kafamın üstünde konfeti patlamaya devam ediyordu. Ben kendi doğum günümü unuturken ben dışı herkes hatırlıyordu.

İlk Şiyar ile göz göze gelince kocaman gülümsedim. Bizimkiler dışında Sinem, Buket, Faruk abi ve Melek abla da vardı. Hepsi benim için buraya gelmişti.

Gözlerim doldu. Ben hayatımda hiç doğum günümü kutlamamıştım. "İyiki dogdun can içim" dedi ablam gelip bana sarılarak. "Unutmaşsınız" dedim. Ablam, Agit ve amcam dışında doğum günümü kutlayan kimsem yoktu.

"Aslında her şeyi ayarlayan bugün bize unuturmayan Şiyar" dedi ablam. Dönüp ona baktığımda utanır bir şekilde. "Başımızın etini yedi Avzem. Gurup kurmuş her saniye bu günü hatırlatıp duruyor" dedi Diyar abi yanıma gelerek.

"İyiki doğdun yengelerin bir tanesi" dedi Diyar abi. Kocaman gülümseyerek teşekkür ettim. Herkes ayrı yarı doğum günümü kutlarken Şiyar kaldı. Göz göze geldiğimiz an ikimiz de gülümsedik.

"İyiki doğdun Avzem hatun" dedi gelip yanımda durarak. "Çok teşekkür ederim kocam" dedim ona sarılarak. O da kollarını bana sardı. "Çocuklar sarılmanız bittiyse pasta uflenecek" diye Zozan anne üzerine utanç ile geriye doğru çekildim.

Ben pastanın yanına giderken diğerleri de bana bakıyordu. "Şiyar birlikte üfleyelim mi?" Diye sorduğumda kafası ile beni onaylayıp yanıma geldi. Üflemeden hemen önce dönüp Şiyara baktım. "Dilek tut kocam' dedim.

İkimiz de gözümüzü kapattık. İçimden "Şiyarla sonsuz olalım Allah'ım' dedim. Gözümü açtığımda Şiyar da açmıştı. Eğilip aynı anda mumu üfledik. Herkes alkışlarken dönüp Şiyara baktım.

"Ne diledin" diye sordum kulağına doğru fısıltıyla. "Seninle yaşlanmayı" diyince kocaman güldüm. "Sen ne diledin" diye sordu oda kulağıma doğru. "Seninle sonsuz olmayı" dedim direk olarak.

"Avzem bu benle Ferzanın hediyesi" dedi ablam elindeki kutuyu uzatarak. "Abla neden hediye aldınız" dedim mahçup bir şekilde. Zaten bir sürü şey yapmışlardı. "Kız bizde hediye aldık" dedi Diyar abi elindeki kutuyu vererek.

Buradaki herkes hediye almıştı. Hepsini bir köşeye koydum eve gidince tek tek hepsini açacaktım. "Bende hediyemi vereceğim Avzem hatun ama açacaksın" dedi Şiyar. Kafam ile onu onayladım.

Şiyar elinde üstü kapalı kocaman bir kutu ile geldi. Bu kadar büyük ne almıştı ki. Kocaman kutuy masaya önüme bıraktı. Bir adım atıp yanında durdum. "Hiç gerek yoktu Şiyar sen benim için verilmiş en güzel hediyesin zaten" dedim kulağına doğru.

"Bu güzel kelimeleri evde duymak istiyorum Avzem hatun şimdi hediyeni aç" diyince utançla bakışlarımı kaçırdım. Domates gibi kızardığıma emindim.

Elimi kocaman kutunun üstündeki siyah örtüye attim. İçindeki şeyin ne olduğun merak ederken örtüyü kaldırdım. Gördüğüm şey ile şoka uğradım.

"İnanıyorum Şiyar" dedim heyecan ile. Benim gibi herkes şaşırmıştı. "Şiyar ilginç hediyleri ile yine şaşırtmadı" dedi Ferzan abi. Ben ise etrafımdaki herkesi unutmuş bir şekilde hediyeye odaklanmıştım.

"Şiyar kedi sevidiğimi nereden biliyorsun" dedim kafesin içindeki kediyi kucağıma alarak. "Sana dair her şeyi biliyorum Avzem hatun" dedi. Hayran hayran Şiyara mi baksam kucağımdaki kediye mi bilemedim.

"Gözleri de senin gözlerin gibi mavi Avzem hatun" dedi Şiyar. Kucağımdaki yavru kedinin gözlerine baktım. Tıpkı bir deniz gibi masmaviydi gözleri.

Ben kendi ile oynamaya devam ederken Vedat babanın çok acıktım demesi üzerine kediyi yerine bıraktım hep birlikte yemek yedik.

Yemekten sonra çay pasta servis edilirken telefonum çaldı. Telefonu alıp masadan kalktım. "Agit" dedim telefonu açar açmaz. "İyiki doğdun ablaların bir tanesi" dedi.

"Çok teşekkür ederim ablasını canı" dedim.

"Abla, Dilçem ablamla hediye gönderdim verdi mi?" Dedi.

"Verdi vermesine de sen niye zahmet ediyorsun Agit senin sesini duymam bile bana yeter" dedim.

Biz daha Agitle konuşurken aradan amcam aradı. Agiti kapatıp amcami açtım. Ben daha hiç bir şey demeden amcam "iyiki doğdun çelimsiz' dedi.

Bir süre de amcamla konuştuktan sonra telefonu kapattım. Annemle babamdan hiç bir şekilde arama yada mesaj yoktu. Gözlerimin dolduğunu hissederken kafamdaki düşüncelerini atıp masaya geçtim.

"Hatunum sen iyi misin" diye sordu Şiyar. Kafamı olumlu anlamda sallayıp "iyiyim" dedim gülümseyerek. "Gençler kalkalım mi artık ben yoruldum" dedi Vedat baba. Bunun üzerine kalktık.

Bizimkiler otele geçerken bizde eve geçtik. Eve gelir gelmez ilk iş üzerimi değiştirdim. Şiyar üzerini değiştirirken bende kediyle oynamaya başladım.

"Şiyar adı ne olsun" dedim banyodan çıkan Siyara. "Bilmem hatunum hiç düşünmedim" dedi o da yanıma oturarak. Benim gibi kedi ile oynamaya başladı.

"Boncuk olabilir. Gözleri boncuk gibi" dedi Şiyar. Kafam ile onu onayladım. "Bence de boncuk olsun' dedim. Biz kedi ile oynarken telefonum çaldı. Telefonumu elime alırken arayanın annem olacağını beklemiyordum.

"Anne" dedim telefonu açarak. "Nasılsın kızım" dedi. Kızım bu kelimeyi annemin ağzından duymak. "İyiyim anne sen" dedim gözlerimin dolmasına engel olamayarak.

"İyiyim çok şükür. Avzem ben şey diyecektim" dedi ve durdu.

"Ne diyecektin anne" dedim.

"İyiki doğdun kızım" dedi. Kalbim küt küt atarken gözümden yaşlar dökülmeye başladı.

"Anne" dedim zoraki bir şekilde. 19 yaşıma kadar. Yani bu güne kadar hayatımda hiç bir zaman annemin doğum günümü kutladığına şahit olmamıştım.

"Kapatıyorum ben geç oldu" diyen annem telefonu kapattı. Ben ise göz yaşlarıma engel olamıyordum. "Avzem ne oldu. Anne ne söyledi. Bir şey mi oldu" diye sordu Şiyar korku dolu bir sesle.

"Doğum günümü kutladı" dedim. Ne kadar normal bir şeydi değil mi? "Neden ağlıyorsun" diye sordu. "Hayatımda ilk kez. İlk kez annem doğum günümü kutladı' dedim burnumu çekerek.

Şiyar elleri ile göz yaşlarımı sildi. "Kurban olurum kızım senin o göz yaşların dökme incilerini dayanamıyorum" dedi.

"Şiyar iyiki varsın" dedim kendi gibi ona sokularak. Şiyar derin bir nefes aldı. "İyikilerin en güzeli sensin" dedi..

***

Ben küpelerimi takarken Şiyar içeriden seslenmeye devam ediyordu. Onu umursamdan yavaş hareket ediyordum. Çizmelerimi giyerken son kez aynadan kendime baktım.

Üzerime uzun kollu krop altına da onun takımı olan mini dar eteğimi giymiştim. Kıyafetim gibi kahverengi olan eteğimin hemen aşağısıda biten çizmelerimi giymiştim. Saçımı da her zamanki gibi açıp bırakıp uçlarını maşa yapmış olmazsa olmaz bamdanamı takımıştım.

El çantamı alıp odadan çıktım. Şiyar salonda oturmuş beni bekliyordu. "Hazırım ben çıkalım" dedim salona girerek. Şiyar durup beni baştan aşağı süzdü. "Avzem hatun senin bu etek boyu bir anda nasıl bir metre kısaldı" dedi.

"Abartma Şiyar" dedim hemen. "Dua et orada sadece kızlar var yoksa bu halinle asla göndermezdim seni" dedi Şiyar. Kaşlarımı çatarak Şiyara baktım. "Sen beni mi kıskanıyorsun" dedim.

"Tabi kıskanırım kızım karım değil misin" dedi bana doğru gelerek. "Karınım" dedim. Şiyar yine beni kapı ile kendi arasında bıraktı. "Kıskanılmayacak gibi değilsin ki kızım çok güzelsin" dedi.

Utanç ile gülümseyerek gözlerimi kaçırdım. "Yapma işte bunu beni mavilerinden mahrum etme" dedi. Bakışlarım tekrardan onun bakışlarını buldu. Burası çok mu sıcak olmuştu.

"Şiyar geç kalıyorum" dedim çırlayarak. Siyar geriye doğru çekildi. "Peki Avzem hatun öyle olsun girelim hayde" dedi. Bunun üzerine evden çıktık.

Birinci dönem finallerin bitmesi ile okulun kızları kendi aralarıda bir parti organize etmişti. Sadece kızların olacağı bu partiye Sinem ve Buketin ısrarı ile bende katılmıştım.

Arabadan inmeden önce " Şiyar boncuğa mamasını ver" dedim. O da tamam dedikten sonra geleceğin zaman ara seni alayım dedikten sonra gitmişti.

Parti alanına gittikten sonra kızların olduğu masaya gittim. Bir süre masada oturup sohpet ettikten sonda diğerleri gibi bizde sahneye çıkıp dans etmeye başladık.

SİYAR BEDİHİ

Avzemi bıraktıktan sonra eve geldim. İlk önce boncuğu doyurdum. Daha sonra boncukla oyandım. Boncuğun gözlerine her baktığımda Avzemin gözleri aklıma geliyordu.

Kendini belli eden mavileri bir gün ben dışında birinin dikkatini çekecek diye çok korkuyordum. O maviler sadece benimdi. Benim dışında kimsenin ilgisini çekmezdi.

Beni düşüncelerimden çekip alan telefonumun çalması oldu. "Efendimiz Burak" dedim telefonu açar açmaz.

"Direkt olarak konuya giriyorum. Ameliyat için ne kadar verdin" dedi. Sıkkın bir nefes verdim. "Yaz başında olacağım. Avzemin sınavları bitince ona her şeyi anlatıp olacağım" dedim.

"Sen ameliyat süresini uzattıkça kafandaki zehir büyüyor biliyorsun değil mi?" Dedi.

"Biliyorum" demekle yetindim. Burak bana biraz daha nutuk çektikten sonra telefonu kapattı.

Bende yapacak bir şey bulamayınca rast gele bir film açtım. Avzmesiz film izlemenin tadı bile çıkmıyordu. Ben biraz daha film izledikten sonra sonunda Avzem aradı.

"Avzem" dedim telefonu açarak. "Avzem yok ben Buket" dedi telefondaki ses. "Avzem nerede Buket ne oldu" dedim panikle ayağa kalkarak.

"Avzem yanımda ama sarhoş" dedi Buket. "Ne! Ne demek sarhoş Avzem içmez ki" dedim hemen.

"Herkesin içtiği içeceğin içine koymuşlar. Biz alışığız diye bir şey olamdi ama Avzem. Of Şiyar gel al şunu rezil etti bizi" dedi telefonu kapatarak. Koşarak evden çıktım.

Sonunda Avzemin yanına gelince mekana girdim. "Buradayız Şiyar" dediyen Sinemin sesi ile onlara doğru yürümeye başladım. "Avzem" dedim hemen.

"AA kocam gelmiş" dedi çarpık çarpık. "Kızım bu ne hal" dedim hemen. Zil zurna sarhoştu. "Ne var halinde ya" dedi yine çarpık çarpık.

"Yürü Avzem eve gidiyoruz" dedim kolundan tutarak. "Yeni geldik ya nereye" dedi. Benimle yürümeyeceğini anladığımda kucağıma aldım.

"İmdat adam kaçırıyorlar" diye bağırmaya başladı. "Kızım susana herkes bize bakıyor" dedim. Kucağımada çırpınıyordu.

"Adam haklı neden bakıyorsunuz kurtarsanıza" diye bağırdı bu defa da. Zoraki bir şekilde mekandan çıktım. Avzemi arabaya bindirmek de ayrı bir eziyete oldu benim için.

Avzem az önceki halinin aksine arabada sesiz sesiz yoldan dışarıya baktı. Binanın önünde arabayı durdurup indim. Gidip Avzemin kapısını açıp arabadan indirdim.

"Hayde Avzem gel" dedim kolundan tutarak. Kolunu benden çekti. "Sen kimsin ya dokunma bana" diye çektirdi. Parmağını bana doğru salladı. "Kocam seni görürse çok pis döver' dedi. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Öyle mi" dedim. Kafasını çarpık çarpık salladı. "Hihımm kocam çok güçlü benim" dedi ve durdu. "Hemde çok yakışıklı. Senin gibi çirkin değil" diyince gülmeme engel olamadım.

"Öyle mi" dedim. Kafasını çarpık çarpık salladı. "Hihımm kocam çok güçlü benim" dedi ve durdu. "Hemde çok yakışıklı. Senin gibi çirkin değil" diyince gülmeme engel olamadım.

"Avzem hayde eve gidelim burası çok soğuk" dedim konudan tutarak. Yine kolunu çekti. "Birde eve atıcak beni. Kocam seni öldürür oğlum" dedi.

Tutup kucağıma aldım. "Şiyar karını kaçırıyorlar" diye bağırmaya başladı. "Avzem Susana tüm mahalleyi ayağa kaldıracaksın" dedim binanın içine girerek.

"AA Şiyar sen mi geldin. Kahramanım beni o adamın elinden kurtardın" diyince tekrardan gülmeye başladım. Kimi kimin elinden kurtarmıştım acaba.

Sonunda bizim kata gelince kapıyı açıp içeriye girdim. "Burası neresi ya ben seni nereye getirdin pislik adam" dedi beni vurmaya başlayarak. "Kızım dursana bu bizim evimiz" diyince durup etrafa baktı.

"AA benim evim" dedikten sonra dönüp bana baktı. "Şiyar sen ne zaman geldin" dedi. "La havle" dedim derin bir nefes alarak. "Hayde Avzem odaya" dedim tekrardan kucağıma alıp odaya götürerek.

"Şiyar kusacağım" diyince banyoya doğru gitim. Avzemi yere bıraktığımda O lavaboya eğilirken bende arkadan saçlarından tutum. "Şiyar bakma" diyerek eli ile ağzımı kapattı.

"Ağzımı değil gözümü kapatacaksın" dedim. Olduğu yerden doğruldu. "Midem bulamıyormuş ki" dedi. Sabır istercesine baktım. Bu defa Avzemi alıp odaya gittim ve yatağa uzandırdım.

"Şiyar çişim geliyor" dedi. "Kalk baş belam kalk" dedim yatakta sorulmasını sağlayarak. "İçime kaçtı" dedi bu defa. Ardından kahkaha atmaya başladı.

"Ne gülüyorsun Avzem delirdin mi" diye sordum. "Kafanın üstünde civciv var" dedi eli ile göstererek.

"Civciv benim kafamın üstünde değil senin kafanın içinde" dedim tekrardan uzanmasını sağlayarak. "Ne! Ben tavuk muyum" diye cırladı bu defa. "Kızım sus ve uyu yoksa sen ssni sustururum" dedim.

Yatakta doğruldu. Ben ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. "Sustur" demesi ve dudağıma yapışması bir oldu. Anında geriye doğru çekildim. "Sabah bu yaptıkların için pişman olup utanacaksin Avzem" dedim onu tekrardan uzandırarak.

"Çok kötü bir kocasın sen" dedi mırıltılı bir şekilde. Bende onun çizmelerini çıkardım. "Hep kaçıyorsun benden" dedi bu defa yine mırıltılı bir şekilde.

"Ah bilsen bir senin için yanıp kavrulurken uzak durmanin nasıl zor olduğunu" dedim ama Avzem çoktan uyumuştu. "Kafamın içindeki şu illet olmasaydı" dedim ama devamını ben bile getiremedim.

Gidip yanına uzandım. "İyi geceler rüyalarımın maviş prensesi" dedim.

***

Hemen yorumlarınız alayım.

Bakalım bundan sonra ne olacak.

Oylarınızı bekliyorum.

Takipte kalın.

Tiktok nurrunuzq

Instagram nurrunuuz

Bölüm : 18.12.2024 00:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Nur / Ağa'nın Rüyası / 25. Bölüm (Rüyalarımın maviş prensesi)
Nur
Ağa'nın Rüyası

51.4k Okunma

3.63k Oy

0 Takip
54
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...