
Yeni bölümden herkes selam.
Keyifli okumalar.
***
Apar topar Şiyarı hastaneye götürdük. Oradan da hemen özel uçakla İstanbulda. Doktoru oradaymış. Hastaneye gelir gelmez ameliyata alındı Şiyar.
Bir hafta sonra meğerse bunun için gelecekmiş İstanbul'a. Bana hiç bir şey söylemeden. Bana bir sey anlatmadan.
Neden bana söylemediğini bir türlü anlamıyordum. Nasıl olur da böyle bir şeyi benden saklardı.
Telfonu elime aldım. Kimi arayacağımı bilmiyordum. Kime bu mevzuyu anlatsam kötü olacaktı. Ablamı aramaya karar verdim. "Abla" dedim ağlamam el verdikçe.
"Avzem? Avzem ne oldu ablacım neden ağlıyorsun" diye sordu ablam telaş ile. "Abla Şiyar' dedim hıçkırıklarıma engel olamayarak. Ablama zoraki bir şekilde durumu anlattım.
Olduğum yerde diz çöküp hıçkıra hıçkıra ağladım. Benim bu hayatta kimsem yoktu. Şiyar dışında kimsem yoktu. Ya ona bir şey olursa. Ben ne yapacaktım. Tutunacak tek dalım oydu.
Ben daha Şiyara kırmızı elbise giyerek gidecektim. Ben daha ona olan aşkımı söyleyecektim. Ama o bana olan aşkını söyleyip beni terk edecekti.
Elimi kalbimin üzerine koydum. Ben buradayım diyordu Şiyar. O buradaydı. Ama ben Şiyarın burada olmasını değil yanımda olmasını istiyordum.
Aradan iki saat geçti. Ben iki saat boyunca aynı köşede durup ağladım. Şiyar ilk saat boyunca ameliyattan çıkmadi. Ayağa kalktım "Burak abi. Neden çıkmadı. Bir şey mi oldu" dedim korku ile.
Bunca saat içeride kalması normal miydi. "Korkma Avzem bir şey olsa haberim olurdu. Sadece kolay bir ameliyat değil" diyince kafam ile onu onayladım.
Daha kaç saat sürecekti o ameliyat. Şiyar daha kaç saat kalacaktı bıçak altında. "Avzem" diye bağıran sese doğdu döndüm. Zozan anne koşarak yanıma doğru geldi.
"Avzem, Avzem oğlum nasıl . Kurban olayım iyi de" dedi Zozan anne. Bende bilmiyordum ki ne diye bilirdim. "Bilmiyorum' dedim fısıltılı çıkan sesimle. Kollarını bana doladı Zozan anne.
"Oğluma bir şey olursa yaşayamam ben Avzem" dedi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bende onunla beraber deli gibi ağlıyordum. "Oğlum" diyen Zozan anne kollarımda bayılıp kaldı. Ben ne yapacağımı bilemezken Burak abi onu alıp götürdü.
"Abla ona bir şey olursa ben yaşayamam" dedim. Ablam gelip bana sarıldı. "Bir şey olmayacak' dedi teselli vermek istercesine. "Ben çok yoruldum abla artık dayanamıyorum. Tek dayanağım Şiyar benden gidiyor abla' dedim hıçkıra hıçkıra ağlayarak.
YAZARIN ANLATIMIYLA
Öğrendiği şeyler karşısında dayanamadı Zozan hanım. Evlat açısının korkusu ile bayılıp kaldı. Her acı daynılırdı ama evlat acısı dayanılmazdı. Zozan hanımın oğlunu günden güne bir zehir ele alıyormuş ama Zozan hanım bunun farkında değilmiş.
Bayılan Zozan hanım Şiyarın adını sayıklayıp duruyordu.
Payiz kocasının yokluğunu hemen fark edip hastanenin koridorlarında onu aradı. Tam tahmin ettiği gibi kimsenin olamdığı bir köşede buldu onu. Dizlerini kendine doğru çekmiş ağlıyordu Diyar ağa. Kalabalık içinde ağlayamıyordu.
"Diyar" dedi Payiz yanına diz çökerek. "Payiz, Şiyara bir şey olursa ben dayanamam. O benim bir parçam. Benden kopup giderse ben yaşayamam Payiz. Benim kardeşim ikizim yaşam savaşı veriyor benim elimden hiç bir şey gelmiyor' diye bağırdı Diyar ağa.
Payiz diyecek bir kelime bulamadı. Biliyordu ne derse desin kocası sakinleşmeyecekti. "Ben onunsuz bir hiçim Payiz. O benim diğer yarım. O benden giderse benden geriye bir şey kalmaz" dedi bu defa da Diyar ağa.
"Şiyar güçlü. Çok güçlü biri Diyar. Olumsuz düşünme" dedi Payiz. Ne diyeceğini bilmiyordu. Diyar deli gibi ağlamaya devam ederken tek istediği kardeşinin iyi olmasıydı.
Zerya durduğu yerde ağlıyordu. İçinde çok büyük bir korku vardı. Kardeşini kaybetme korkusu..
Zerya ayakta durmakta zorlanırken kocası Ronahi ona destek oldu.
Zerya, Ronahiye yaslanırken Avzemin gözü takıldı. Ne çok isterdi o da şimdi Şiyara yaslanmak ondan güç almak. Buna daynamayan Avzem koşarak hastaneden çıktı. Bahçede yetiştiği an yere çöküp kaldı.
"Allah'ım dayanamıyorum" diye bağırdı avazı çıkana kadar. Elini kalbinin üzerine koydu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu bahçenin ortasında. Nefes almaya güç almaya çalışıyordu.
"Avzem Avzem kalk ayağa" dedi Ferzan, Avzemi yerden kaldırarak. Avzem hastaneden çıkarken o da peşinden gelmişti. "Ferzan abi ben, ben dayanamıyorum" dedi Avzem ağlaması el verdikçe.
"Şiyar senin bu halini görseydi çok kızardı Avzem. Sen onun güçlü mavişisin. Bu halin ne" diye kızdı Ferzan. Kendisi de kahroluyordu ama dedesi gibi güçlüydü Farzan dışa vurmuyordu. Hem o da bunlar gibi kendini yerden yere atsa kim bunları toplayacaktı ki.
Ferzan, Avzemi de alıp tekrardan hastaneye girdi.
Vedat ağa geldiğinden beri tepkisizdi. Ne ağlıyor ne de konuşuyordu. Gözlerini dikmiş olduğu duvardan bir saniye olsun gözünü ayırmıyordu. Şoka girmiş bir haldeydi. Canı çok yanıyordu. Ama ne tepki vereceğiniz kendisi de bilmiyordu.
Ağlamak bile bazen büyük bir niymetti. Vedat ağla belki ağlasaydı içindeki acıyı dışarıya vursaydı bir nebze olsun rahatlardı.
Mirşat ağa duvarın koşesine sinmiş deli gibi ağlayan Avzemin yanında durdu. Elini omzunun üzerine koydu. Avzem kendine dokunan el ile dönüp kim olduğuna baktı. Mirşat ağa ile göz göze geldi.
"Şiyar çok güçlü bir çocuk Avzem. Kendini harap ettin yapma. Sonra duyarsa sana çok kızar. Benim torunum çakı gibi sağ salim çıkacak o ameliyattan' dedi. Avzem şaşırmıştı. Mirşat ağadan bu yaklaşımı beklemiyordum.
Şiyar düşüp bayıldığı andan itibaren başka bir aleme geçmişti sanki. Bayıldığı andan beri sadece Avzemi görüyordu. Avzemele bugüne kadar yaşadıklarını tüm anıları bir bir görüyordu Şiyar.
Aşık olduğu mavi gözleri. Bakmaya doyamadığı güzel yüzü. Hayran olduğu saçları. Hiç susmasını istemediği sesi.
Her şey bir film şeridi gibi geçip gidiyordu Şiyarın zihninde. O gün bilmeden de olsa Avzeme veda etmişti..
"Hocam kalp atışı hızlandı" dedi hemşire. Doktor bey müdahalelerde bulundu. Şimdiye kadar hiç bir sıkıntı yoktu bir anda ne olmuştu.
Şiyarın bilinci kapanmak üzereyken Şiyarın kafasının içinde bir ses yankılanmaya başladı. "Beni bırakma" diyordu Avzemin sesi. Doktorların anlam veremediği bir şekilde Şiyarın bilinci kapanmaya başlarken Şiyarın kafasındaki ses buna engel olaya çalışıyordu.
Bir anda Şiyarın kalp atışları normale döndü. Bilinci yerine geldi. Bunun tek sebebi Avzemin sesiydi. Şiyar, Avzem için hayta tutunmayı seçmişti..
Yarım saat sonra doktor Sinan ameliyattan çıktı. Doktoru gören aile üyeleri yanına gitti. "Şiyar nasıl" diye sordu endişe ile Avzem. Alacağı cevaptan korkuyordu.
"İyi hiç bir sorun yok. Yoğun bakıma alacağız" diyen doktor Sinan ile beraber hepsi rahat bir nefes adı. Avzem bu defa da rahatlamanın verdiği his ile ağlamaya başladı.
"Ben oğlumu görmek istiyorum" dedi Zozan hanım. Herkes bunu istiyordu. "Maalesef yanına alamayız sizi ama camdan baka bilirsiniz. Yoğun bakım ünitesinde" dedi doktor Sinan ve gitti.
Camın arkasından Şiyara baktı Avzem. Ruhsuz bir şekilde yatıyordu Şiyar. Elini camın üzerine koydu. Ona dokunmak onu görmek onunla konuşmak istiyordu.
Ama tek yapa bildiği aralarında olan camdan ona bakmaktı. Ameliyatın üzerinden tam 7 saat geçmişti. Avzem tam 7 saat boyunca hiç kıpırdamadan Şiyarı izliyordu. Ablası bir kaç kez gelip oturmasını söyleyese de dinlememişti.
Bir süre sonra içeride olan hemşire koşarak çıktı. "Doktor bey hasta uyandı" diyip tekrardan içeriye girdi. Tüm aile camın önünde toplanırken doktor onların arasında olan camı da bir bez parçası ile kapattı.
"Şiyar beni duyor musun" dedi doktor Sinan. Şiyardan cevap gelmedi. "Duyuyorsan sol parmağını oynat" dedi bu defa da. Şiyar zoraki bir şekilde parmağını oynattı.
"Çok güzel. Beni görüyorsan sağ parmağını oynat bu defa" dedi doktor Sinan. Şiyar yine dediğini yaptyi. "Çok iyi. Konuşa bilir misin. Zorla biraz kendini' dedi doktor Sinan.
Doktor Sinan, Şiyarın konuştuğundan emin olmak istiyordu. Beyine bağlı konuşma, görme, felç gibi risklerden korkuyordu. Beyin denen şey çok tehlikeliydi her türlü şeye sebep ola bilirdi.
"Av-avzem" dedi Şiyar zoraki bir şekilde. Kafasındaki şiddetli ağrı onu çok zorluyordu. "Oğlum insan ilk uyanınca su der. Sen nasıl bir hastasın. Senin önce suya ihtiyacın var Avzeme değil" dedi doktor Sinan şakaya karışık bir şekilde.
Tedavi boyunca Şiyarla uğraşmayı seven Sinan bu durumda bile vaz geçmiyordu. "Be-benim su-suyum Av-avzem" dedi Şiyar zoraki bir şekilde konuşarak.
"Adam ölümden döndü hiç bir şey olmamış gibi romatiklik peşinde" dedi Sinan. Bir yandan da Şiyarın kontrollerini yapıyordu. "Gör-görmek istiyorum" dedi Şiyar. Konuşmakta çok zorluk çekiyordu.
"Esra ağırı kesici iğne vur. Şiyara sakın su verme ben Avzemi göndereceğim" dedi Sinan, hamşireye ve odadan çıktı. Tüm aile merak ile Sinana baktı.
"Hiç bir sorun yok" dedi Sinan direk olarak. "Ben onu göre bilir miyim" diye sordu Zozan hanım. "Maalesef" dedi Sinan. Ardından Avzeme baktı. "Şiyar, Avzemi görmek istiyor" dedi.
Avzemin üzerinde anında Şiyarı göre bilecek olmanın heyecanı sardı. "Avzem hemşire sana yardımcı olacak. Ben şimdi Şiyara ilaç yazacağım biriniz alsın" dedi Sinan.
Ferzan ve Faruk, doktor Sinanın peşinden giderken Avzem de Esra hemşirenin peşinde gitti. Şiyarın enfeksiyonu kapmaması ve hijyen için önlem aldılar.
Avzem tam anlamıyla hazır olduğunda Şiyarin odasına girdi. Şiyarla göz göze geldiğinde tekrardan gözleri doldu. Avzem avilerini Şiyarın karalarına kenetledi.
Kapının eşiğinde bir süre dolu dolu gözlerle Siyarı izledi Avzem. Gelip tam yanında durduğunda yüzünü inceledi. Emser teni soluk ve ruhsuzdu Şiyarın. Gözlerinde yorgunluk vardı.
Avzemin gözleri bir noktaya takıldı. Şiyarın kıvırcık saçları artık yoktu. Avzemin dokunmaya korkup çekindiği kıvırcık saçlar ameliyat yüzünden kesilmişti.
"Nasılsın" diye sordu sonunda Avzem. Gözlerini Şiyarın saçlarından çekip karalarına bakti. "İy-iyiyim" dedi Şiyar. Konuşmakta hala zorluk çekiyordu. "Çok ko-korktun mu?" Diye soran Şiyar bu durumda beni Avzemi düşünüyordu.
"Korktum. Sana bir şey olacak diye benden gideceksin diye çok korktum" dedi Avzem göz yaşlarına engel olamayarak. "Dö-dökme in-incilerini" diyen Şiyar elini ağır ağır kaldırıp Avzemin göz yaşını sildi. Ardından elini Avzemin yanağına indirdi.
Avzem elini Şiyarın elinin üzerine koydu. Gözlerini sıkça yumup kendine gelmeye çalıştı. Böyle yapmaya devam ederse Şiyarı da üzecekti.
"İyisin ya o bana yeter" dedi Avzem gülümseyerek. Tekrardan gözleri Şiyarın saçlarına takıldı. Kafasındaki Sargıya rağmen saçlarının yokluğu çok belli ediyordu.
"Çi-çirkin ol-olmuşum değil mi" diye sordu Şiyar. Avzem gözlerini Şiyara çevirdi tekrardan. "Sen her halinle çok yakışıklısın" dedi Avzem. Saçlarının yokluğu Şiyarın yakışıklı yüzünden hiç bir şey eksiltmemişti.
"Ha-hazır kelken gö-göbek de vereyim. Gö-bekli kel bir ko-kocan olsun" dedi Şiyar. Konuşmakta zorluk çkemsine rağmen karşında Avzem olunca susamıyordu.
"Bence öyle de çok tatlı olursun" dedi Avzem gülümseyerek.
1 HAFTA SONRA (AVZEM BEDİHİ)
Herkes küçük salonumuzda oturmuştu. Çok kalabalık olduğumuz için sığmakta zorlanıyorduk. Şiyar koltuklardan birinie uzanmişken diğer koltukta Zozan anne, Vedat baba ve Mirşat dede oturuyordu.
Ablam, Ferzan abi, Payiz abla, Diyar abi ve bende salonun her bir köşesinde yerde oturuyorduk. "Diyar yarın Ferzanla beraber gidip Şiyar için geniş bir ev bakın" dedi Mirşat dede.
Bir haftadır aynı konu dönüyordu. Her seferinde Şiyar itiraz etmesine rağmen Mirşat dede vaz geçmiyordu. "Dede bu ev bi-bize ye-yetiyor vaz geç artık" dedi Şiyar. Şiyarın konuşmasıda hala zorluk vardı. Doktor bunun zamanlan düzeleceğine söylemişti.
"Baba çocuk haklı iki kişiler yeter onlarla. Çoluk çocuğa karıştıkça zamanda istedikleri gibi bir eve geçerler" diyen Vedat baba üzerine Şiyarla göz göze geldik. Ben çocuk konusundan dolayı uyanırken Şiyar gülüyordu.
Bir süre sonra herkes otele gitti. Yarın da hepsi Urfa'ya dönüyordu. Diyar abi her ne kadar dönmek istemese de işler yüzünden gidiyordu.
"Şiyar hayde kalka yatağa gidelim benim uykum var" dedim Şiyarın yanında durarak. O beni kafası ile onaylarken doğrulmasina yardımcı oldum. Ayağa kalkınca kokunun altına girdim destek amaçlı.
"Kızım kuş ka-kadarsın dengemi kay-kaybetsem benden önce sen dü-düşersin" dedi Şiyar yürümeye başlayarak. "Bırakayım yürü o zaman Şiyar" dedim kızgın bir sesle.
"Yok yok bırakma sen benim da-dayanağımsın' dedi. Biz konuşana kadar çoktan odaya gelmiştik zaten. Şiyarın yatağa yatmasına yardım ettim. O uzanınca kendi tarafima geçtim.
"Neden bana söylemedin" dedim ona dönerek. Şimdiye kadar onu sıkmamak amaçlı sormamıştım. "Üzülmeni en-endişelenmeni istemedim" dedi.
"Bu geçerli bir sebep değil" dedim hemen. Bunu bilmeye hakkım vardı. "Bi-biliyorum" dedi sadece bende onu yormak istemediğim için sustum. İmimizde zaten yeterince yıpranmıştık.
"İyi geceler hayatım" dedim bende uzanarak. "Ne-ne dedin" dedi Şiyar. Yönünü ona döndüm. "İyi geceler dedim"
"Yok ondan sonra" diyince durdum. Kendi söylediğim kelimeyi yeni idrak ettim. Şiyara hayatım demiştim. "Bi-bir daha söyle" dedi. Utançla bakışlarımı kaçırdım.
"İyi gecele hayatım" dedim. Bu kelimeyi söylerken daha çok utandım. "İyi geceler su perisi" dedi oda. Şiyar tam anlamıyla iyi olduğuda ona kırmızı bir elbiseyle gidecektim. Duygularımdan artık tam anlamıyla emindim.
***
Bölüm sonu.
Hemen yorumlarınız alayım.
Bundan sonra biraz tarih atlaya atlaya gideceğim çünkü bizi bekleyen çok şey var.
Takip etmeyi ve oy vermeyi unutmayın.
Instagram; nurrunuuz
Tiktok; nurrunuzq
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.41k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |