
Herkese yeni bölümden selam.
Keyifli okumalar.
***
2 YIL SONRA
Şiyarın sesi ile gözlerimi açtım. Neye söylendiğini anlamaya çalıştı. "Kızım kalksan" diyordu. Kime diyordu. Gözlerimi tam açtım. Boncuk boyun girintimde kıvrılmış uyuyordu.
"Ne oluyor hayatım" dedim yerimden kıpırdamayarak. Eğer hareket edersem boncuk uyana bilirdi. "Boncuğun üzerimden al hemen" dedi kaşları çatık bir şekilde.
"Sebep" dedim hemen. Ne güzel uyuyordu işte. "Kimse benim dışımda karımın koynunda uyuyamaz" diyince gülmeye başladım. "Ne gülüyorsun kızım" dedi kızar bir tavırlar.
"Şiyar ya sen beni bu minoştan niye kıskanıyorsun" dedim alay edercesine. "Kıskanırım tabi" diyen Şiyar benim aksime ciddiydi. Boncuk uyanmasın diye yavaş yavaş kucağıma alıp yatağın üzerine bıraktım. Biraz daha böyle kalsaydım boynum kırıla bilirdi.
"Oy oy benim kocam çok mu kıskançmış" dedim Şiyarın yüzünü bir bebek sever gibi severek. "Kızım kaç defa dedim beni böyle sevme" diyince geriye doğru çekildim.
"Peki sevmem" dedim somurtarak. "Oy ben senin somurtan yüzüne kurban olurum. Tamam nasıl istersen öyle sev" diyince yine gülümsedim. "Tabi istediğim gibi severim sen benimsin" dedim saçlarını karıştırarak.
"Ay bugün benim mezuniyet törenim var" dedim cırlayarak. Boncuk sesimle beraber uyanıp yataktan sıçradı. Az önce boncuğa kızan Şiyar gidip onu kucağına alarak sakinleştirdi.
Bende gidip banyoya girdim. Kısa bir duş alıp çıktım. Eşyalarımı hazırladım. "Şiyar hayde beni kuaföre bırak" dedim odaya dönerek. Şiyar da bu sırada odayı toplamıştı.
"Akşam balo kaçta hatunum. Maç var bugün inşAllah erken biter" dedi. Şiyar ve bu Fenerbahçe aşkı beni bitiriyordu. "Maçı unut sen hayatım" dedim hemen. Mezunu töreninden sonra akşam balo vardı.
"Saat 10 da dönsek olmaz mı" diyen Şiyara göz devirdim. "Külkedisimiyiz biz Şiyar" dedim hemen ardından. "Özet izlersin hem çabuk beni kuaföre bırak daha gidip ablamları havaalanından alacaksın" dedim. Onlar da benim mezuniyet törenim için gelecekti.
Şiyar beni kuaföre bırakırken yol boyu oflayıp durdu. Maç izlemek onun için bir aşktı.
Sonunda beni kuaföre bırakıp ablamları almaya gitti. Ben kuaföre gittiğimde Sinem ve Buket çoktan gelmişlerdi. Hemen hazırlanmaya başladık. Üçümüz de çok heyecanlıydik.
Buket lacivert bir elbise giyerken Sinem ise kırmızı bir elbiseye giymişti. Ben ise siyah dar bir elbise giymiştim. Saçlarımı iki yandan örüp alt kısmını yine dalgalandırmıştım.

Bir bütün olarak harika olmuştum. Kendime beğeni dolu bakışlar atarken kızlara da övgüler yağdırıp durdum.
En son Şiyarı arayıp gelmesini söyledim. O da ablamları alıp Melek ablalara götürmüştü. Onlar orada hazırlanıp gelecekti. Şiyarın gelmesi ile birlikte kuaförden çıktık.
Şiyar beni görür görmez ıslık çalıp gelip yanımda durdu. "Hatunum bu ne güzellik gözlerim kamaştı" dedi. Kocam gülümseyerek "teşekkür ederim hayatım. Sende çok yakışıklısın" dedim. O da benim talimatım üzerine siyah giymişti.
"Yalnız burada aile" var dedi Buket. "Sus kız kıskandı hemen aile var dedi çalış seninde olsun" dedi hemen Şiyar. "Aşk olsun enişte" dedi Buket sahte bir alınganlıkla. "Bana olmuş zaten sana olsun" dedi Şiyar. Bukette hemen amin dedi.
Biz Bukete gülerken Sinemin sevgilsi de geldi. Sinem buraya geldiği ikinci yılda Kerem ile tanışmış sevgili olmuşlardı. Buket ise kimseyi kendime layık görmüyorum saplık sultanlık diyip gelen tüm teklilfleri redetmişti.
Sinem ve Kerem giderken Buket de bizim arabaya binmişti. Bizi okula bırakan Şiyar da ablamları almaya gitmişti. Kalabalık oldukları için Şiyarın, Faruk abinin ve Melek ablanın arabasıyla geleceklerdi.
Sonunda tören başlamıştı. Şiyar geldiklerini ve en önde oturduklarınını söylemişti. Bizi ise arkada bekliyorduk. Tek tek herkesin ismi söyleniyordu. Sonunda ismimin söylenmesi ile heyecandan ölecektim.
"Avukat Avzem Bedihi" diyen hocanın sesi ile sahneye doğru yürümeye başladım. Sahneye geldiğimde hoca avukat cübbesini giydirip tebrik etti. Bu günlere gele bilmek için çok çaba sarfermiştim ve sonunda başarmıştım.
Kısa bir konuşmamın ardından "buralara gelmemi sağlayan en büyük destekçim eşime ve eşimin ailesine çok teşekkür ediyorum" dedim son olarak. Sahneden inerken beni ayakta bekleyen Şiyara doğru koşup kucağına atladım.
"Tebrik ederim sevgilim seninle gurur duyuyorum" dedi kulağıma doğru. "Teşekkür ederim sevgilim" dedim bende. Şiyardan ayrılırken 4 yıl önce en son Urfa'da gördüğüm Agite baktım. Ne de çok özlemiştim.
"Tebrik ederim" diyen küçük kardeşime sarıldım. Dört yıl ayrı kalmak ne de zor olmuştu anlatmam. Agiten sonra ablama sarıldım. Daha sonra Ferzan abinin kucağından olan küçük yeğenime baktım.
"Sanem" dedim kucağıma alarak. Ablam küçük yeğenime Ferzan abinin annesinin ismini koymuştu. "Tiyşe" diyen Sanem ile beraber güldüm. "Teyze dedi" dedim hemen. Daha bir buçuk yaşında olduğu için konuşamıyordu.
"Ben sana ne dedim Şiyar. İddiayı ben kazandım" dedim hemen. "Ne iddiası" diye sordu Payiz abla. "İlk teyzemi yoksa amca mi diyecek iddiası" dedim hemen. Tabiki de yine ben kazanmıştım.
"Çocuğumun üstüne iddiaya mı girdiniz aferin Avzem" dedi ablam kızarak. "Aşk olsun amcacım ne diye ilk teyze dedin" diyen Şiyar Sanemi kucağımadan aldı. Şiyarın kucağına giden Sanem "tiyşe" dedi yine. Ben gülerek Şiyar "teyzesi kılıklı" dedi.
O sırada Buket yanımıza geldi. "Tanıştırayım Avzem annem ve babam" dedi Buket. Ben onun annesi ve babası ile tanışırken bu defa da Sinem geldi. Onun ailesi ile de tanışırken buruk bir şekilde gülümsedim.
Herkesin annesi babası yanındayken benimki yoktu. Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da yoklukları beni derinden etkiliyordu. Annem babam varken annesiz babasız kalmak çok ağır bir şeydi. Ablamın mezuniyet töreninde hepsi vardı oysa. Ben aramama rağmen gelmemişlerdi.
"Kızım" diyen sesle irkildim. Yanımda duran Vedat babaya baktım. "Sanma ki annen ve baban yok ben ve Zozan annen yanındayız. Canını sıkma senin annen ve baban da bir gün elbet yumuşar. Hem ne kadar belli etmeseler de seni çok özlediler. Sen çok güçlü birsin kızım seninle gurur duyuyorum" dedi Vedat baba.
"Teşekkür ederim" dedim dolu dolu gözlerle ona bakarak. Beni kendine çekip sarıldı. Bu adam benim öz babamdan daha çok bana baba olmuştu.
***
Mezuniyet töreninin hemen ardından gidip çekim yapmıştık. Bu günü ölümsüzleştirmemiz gerekiyordu. Hemen sonra da eve geçmiştik. Üzerimi değiştirip balo için aldığım kıyafeti giydim. Saçlarımı tepeden at kuyruğu yapıp ucunu maşa yaptım.

Ablam ve Payiz abla da hazırlanmıştı. "Zerya abla seni evde bırakmak hiç içime sinmiyor" dedim Zerya ablaya bakarak. "Sen eğlenmene bak kuzum ben gelirsem kötü olurum" dedi. Zerya abla 6 aylık hamileydi ve onun için gelmek istemiyordu. Şiyar kız amcası olurken bir defa da erek dayısı olacaktı.
Sonunda hepimizin hazır olması ile beraber ben, ablam, Payiz abla, Diyar abi, Ferzan abi, Agit ve Şiyar evden çıktık. Sanemi de Zozan anneye bıraktık.
Balonun olacağı mekana geldiğimizde arabadan indik. Şiyar gelip yanımda durdu. "Her kırmızı giydiğinde aklımı başımdan alıyorsun kadın" dedi kulağıma doğru fısıldayarak. "Avzem etkisi" dedim gülümseyerek.
Elimden tutup yürümeye başladı. Mekana girdiğimiz andan beri dans ediyorduk. Sabahtan beri bize eşlik eden Şiyar yarım saatir yerinden kalkmıyordu. Onu kaldırmak için yanına gittiğimde gördüğün şey ile şok oldum.
"Afferin Şiyar sana" dedim elindeki telefonu alarak. Masanın altından maç izliyordu. "Ya ne yapayım merak ediyorum" dedi hemen. "Kalk çabuk bunun hesabını evde soracağım" dedim.
Kalkıp birlikte dans etmeye başladık. Deli gibi eğlenmiştim. Bana çok iyi gelmişti. En son yorulduğumda oturdum. Şiyar da gelip yanıma oturdu. Bir süre sonra bizim sınıfta olan Gül gelip beni çağırdı. Onunla gidip pastayı kontrol ettikten sonra döndüm.
Ama bir de ne göreyim sarışın bir kız Şiyarın yanına oturdu. Uzakta durup Şiyarın ne yapacağına baktım. Ona güvenim sonsuzdu ama tepkilerini merak ettim. Kız oturur oturmaz Şiyar ayağa kalktı. Kız ile ne konuştuğunu duyamıyordum. Bir süre sonra parmağındaki yüzüğü gösterdi.
Ben onlara doğru yürürken beni görünce yüzü kocaman gülümsedi. Anında belimden tutup beni kendine doğru çekti. "Bak karım da geldi" dedi hemen. Kız hoşnutsuz bir şekilde gülümseyip gitti.
"Kimdi o kız" dedim hemen Şiyardan ayrılarak. "Tanımıyorum ki. Gelip tanışmak istedi bende evliyim dedim inanmadı" dedi hemen açıklamada bulunarak. "Peki" dedim. Şiyara güvenim sonsuzdu çok şükür.
Gece biterken saat 2 gibi evin yolunu tutuk. "Siz artık Urfa'ya dönüyorsunuz değil mi abla" diye sordu Agit. "Hayır ablacım daha burada 6 ay staj göreceğim. Bir 7-8 ay daha buradayiz yani" dedim hemen.
"Staj yeri buldun mu Avzem" diye sordu ablam. "Evet torpiliyim ben. Faruk abi avukat ya o bana ayarladı" dedim. Sağ olsun bu konuda bana, Bukete ve Sineme çok yardımcı olmuştu.
"Diyar son 7 ayın" diyince Şiyar, anlamaz gözlerle herkes ona baktı. "Son yedi ayda çocuk yaptın yaptın yapmadın sıra bizde" dedi. Göz devirdim. "Çok ayıp Şiyar Agit burada" dedim hemen kızarak.
"Bana kalsa çoktan iki üç tane yapmıştım zaten" dedi Diyar abi. "Çok şükür ki sana kalmıyor" diyen Payiz abla üzerine hepimiz güldük. Anlaşılan Payiz abla hala istemiyorudu.
"Ferzan şu arabayı hızlı sür ya kızımı çok özledim" diye çemkirdi ablam, şoför koltuğundaki Ferzan abiye. "Tamam kalbim sen sakin ol" dedi hemen Ferzan abi. Onların bu haline gülmeden edemedim.
6 AY SONRA (ŞANLIURFA)
Mirşat ağa avlunun ortasında durmuş ev halkını bekliyordu. Vedat ağa hazır bir şekilde avluya çıktı. "Vedat acele ediyorsun daha çocukların ortada yok" dedi Mirşat ağa kızarak. Vakitsizce olan şeyleri sevmezdi.
"Diyar, Payizi kuaförde alıp düğün yerine geçecek. Ferzan da kayınbabası ile geçecekmiş. Zerya ve Ronahi de yola çıkmış" diye açıklamada bulundu Vedat ağa. Bu gün düğüne gidecekti ev halkı.
"Keşke Şiyar da olsaydı. Keşke bu kişiler arasında onun ismini de geçirseydin" dedi Mirşat ağa hasret dolu bir sesle. Torununu çok özlüyordu. "Dün konuştum ben onlarla bir iki haftaya dönecekmiş daha orada tam işleri bitmemiş" dedi Vedat ağa.
En çok o özlüyordu oğlunu. Her ne kadar gidip onu görse de burada olması gibi değildi. Oğlunun geçidiği o hastalıktan dolayı daha çok yanında olmasını istiyordu Vedat ağa.
"E hani gelim xanım nerede" dedi Mirşat ağa bu defa da. "Geldim baba geldim" diyen Zozan xanim hazır bir şekilde avluya çıktı. "Zozan bu ne süs" dedi Marşat ağa. Anlaşılan bugün çatacak yer arıyordu yaşlı adam.
"Her zamanki halim baba" dedi Zozan xanım kayınbabasını umursamayarak. "Hayde çıkalım baba" diyen Vedat ağa üzerine konaktan çıktılar.
Ferzan, küçük Kızı ile beraber gidip Dilçemi kuaförden aldı. Küçük Sanem annesi kuafördeyken babasının yanında vakit geçirmişti.
Küçük aile daha sonra Mervani konağına gitti. Dilçemin isteği üzerine düğün alanına ailesi ile gideceklerdi. Ferzan her zamanki gibi eşini kırmadan kabul etmişti.
Onların konağa girmesi ile beraber Haşmet ağa hemen küçük torununu kucağına alıp sevmeye başladı. O sırada Dilçem gidip annesine sarıldı.
"Dilçem, Avzemle konuştun mu ne zaman geliyor" dedi Hamiyet xanım. "Konuştum anne bir iki haftaya olmadı bir aya burada" diye açıklamada bulundu Dilçem.
"Burnumda tütüyor kızım, Dilçem. Dört yıl ayrı kalmak zor geldi bana" dedi Hamiyet hanım hasret dolu bir sesle. "Sen niye aramıyorsun anne" diye sordu Dilçem. Bir türlü anlam veremiyordu annesinin bu haline.
"Sesini duyunca ağlayasım geliyor Dilçem biliyorum ben ağlarsam o da ağlar" dedi bu defa da Hamiyet xanım. "Sonunda Avzemin kıymetinin anladın anne çok şükür" dedi Dilçem.
"Madem bu kadar özledin neden mazuniyet törenine gitmedin" diye sordu bu defa da Dilçem. "Baban gitmem dedi" diye açıklamada bulundu Hamiyet xanım.
"Hanımlar hayde çıkalım artık. Babamlar çıkmış" diyen Ferzan üzerine konaktan çıktılar.
Diyar kuaförden çıkan eşine baktı Diyar. "Balım bu ne güzellik" dedi gidip yanında durarak. "Teşekkür ederim kocam" dedi hemen Payiz.
"Senin gibi bal küpü bir kızım olsa ah keşke" dedi bu defada Diyar ağa. "Başlama yine Diyar" diyen Payiz göz devirdi. "Ayrıca konuşacağına yola çıkalım hepsi çıkmış. Mirşat dede aynı anda orada olalım demiş" diyen Payiz arabaya bindi.
Tüm aile aynı anda kocaman düğün salonunun önünde durdu. Hep beraber salona girdiler. Salon çok kalabalıktı. Urfa'nın tüm aşiretleri vardı.
Aile kendisi için ayrılmış olan öndeki masaya oturdu. Henüz halay çeken kimse yoktu. Bir süre sonra sahneye Burak çıktı.
"Bu güzel ve özel günümüzde hepinizi aramızda görmek büyük onur ve şeref. Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Şimdi ben gelin ve damadımızı müzik eşliğinde sahneye davet ediyorum. Düğününümüz başlasın" diyen Burak sahneden indi.
Tüm bakışlar gelin ve damadın geleceği kapıya yöneldi. Şarkı çalmaya başladı. Uzaktan gelmekte olan gelin ve damadı gören insanlar büyük bir şoka uğradı.
Mirşat ağa, Haşmet ağa ve Hamiyet xanım sonunda gelin ve damadı görünce büyük bir şok geçirdi.
Giriş kısımdan içeriye giriş yapsan Şiyar ve Avzem köşede oturmuş onlara şaşkınca bakan aile üyelerine baktılar. Şanlıurfaya dönüşleri muhteşem olmuştu.
Şiyar sözünü tutup Avzeme anlı şanlı bir düğün yapmıştı. Onların Urfa'dan bir çıkışları olmuştu birde dönüşleri. Tüm Şanlıurfa uzun bir süre bu dönüşü ve bu düğünü konuşacaktı..
***
Hemen yorumlarınızı alayım.
Şiyar ve Avzemin Şanlıurfaya dönüşü muhteşem oldu.
Sizce bundan sonra ne olacak.
Yeni bölümde görüşmek üzere.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Takipte kalın.
Tiktok; nurrunuzq
Instagram; nurrunuuz
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.4k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |