30. Bölüm

30. Bölüm (Evet)

Nur
nurrunuuz

 

Yeni bölümden herkese selam.

 

Bakalım neler olacak.

 

Keyifli okumalar.

 

***

 

Giriş kısımdan içeriye giriş yapan Şiyar ve Avzem köşede oturmuş onlara şaşkınca bakan aile üyelerine baktılar. Şanlıurfaya dönüşleri muhteşem olmuştu.

 

Şiyar sözünü tutup Avzeme anlı şanlı bir düğün yapmıştı. Onların Urfa'dan bir çıkışları olmuştu birde dönüşleri. Tüm Şanlıurfa uzun bir süre bu dönüşü ve bu düğünü konuşacaktı..

 

1 AY ÖNCE

 

Aynanın karşısına küpelerimi takarken bir yandan da söyleniyordum. "Yani şimdi bizim Istanbulda ne işimiz var. Sabah sabah bu stadyum aşkı nereden geliyor. Akşam bizimkiler gelecek diyorum sen günü birlik İstanbul'a gidip geleceğiz diyorsun. Zaten sürekli bizim için İzmir'den gelip duruyorlar ama biz onalara hazırlık yapacağımıza İstanbula gidiyoruz.

 

Hani benim anlamadığım paran mi çok sürekli su stad için günü birlik geliş gidiş uçak bileti alıyorsun. Senin o bilet paralarınla biz şimdiye bir sürü birikim yapmıştık. Tamam her şeyi anladım ama-" ben daha lafımı tamamlayaman Şiyar dudaklarıma yapıştı.

 

"Ya Şiyar ne yapıyorsun" dedim hemen geriye doğru çekilerek. "Susmuyorsun ne yapayım" dedi. Ona göz devirdim. "Beğendin mi yaptığını rujum bozuldu' dedim bozulan rujumu temizleyip yeniden sürerek.

 

"Beğendim tabiki de. Her zaman bozulacak o rujun" demez mi birde. Bu adam gerçekten beni öldürecekti. "Söylenme artık hayde çıkalım" dedi odadan çıkarak. Bende son kez kendime baktıktan sonra çantamı alıp çıktım.

 

 

 

Şiyarla birlikte amaçsız bir şekilde İstanbula ülker şükrü Saracoğlu stadyumuna geldik. Bir de ben fanatik değilim falan diyordu. Birkaç ayda bir buraya gelmese duramıyordu ama.

 

Bu defa stadyum kalabalıktı. Maç mi vardı başka bir şey mi bilmiyordum. Şiyar ile beraber ikimizin de artık ezbere bildiği stadyumda gezdik.

 

En son taraftarların oturduğu yerlere geldik. "Hatunum burada da fotoğraf çekelim mi?" Diye soran Şiyara baktım. "Sevgilim buraya her geldiğimizde aynı noktada fotoğraf çekiyoruz ya" dedim sitem edercesine.

 

"Kıyafetler değişik" dedi hemen. Kıyafet bahane fotoğraf şahane Şiyar için. "Valla benimki her zaman farklı da senin forma aynı" dedim. Formasız stadyuma gelmiyordu. Sanki gelse bizi stada alamayacaklar.

 

"Yok bu defa Çubuklu forma giydim. Hem çok konuşma da hayde gel çekelim" dedikten sonra telefonumu elime alıp yan tarafımızda olan adama verip fotoğrafımızı çekmenizi söyledi.

 

"Ya neden benim telefonumu verdin seninki yok mu?" Dedim çatık kaşlarla Şiyara bakarak. "Mızmızlanma günü olarak mı seçtin bu günü hatunum. İki dakika dur da fotoğraf çekelim" diyince sustum.

 

Uzağımızda duran adama baktım. "Abi kamera kapandı açamıyorum" diyen adamla beraber sabır çektim. Şiyarın yanından uzaklaşıp adamın yanına gittim ve kamerayı açtım.

 

Tekrardan Şiyara doğru döndüğümde şoka girdim. Yere diz çökmüş elindeki yüzük ile bana bakıyordu. Gözlerimi kırpıştırarak baktım. Bu an gerçektende yaşanıyor muydu?

 

"Şiyar rüyasında görüp aşık olmuştu maviş gözlü Avzemine. Kader onları burada İstanbulda karşılaştırmıştı. İlk aşka inanmayan Şiyar rüyasındaki mavi gözlü, gerçekte var olduğundan bile emin olmadığı prensese aşık olmuştu. Şanlıurfada karar vermişti maviş gözlüsü ile anlaşmak evlilik yapacağına.

 

Her ne kadar her hücresi mavi gözlü Avzemine çekilse de illet bir hastalığa yakalan Şiyar uzak durmuştu Avzeminden. Ama ikili ne kadar çok birbirinden uzak dursa da daha çok birbirlerine çekildiler.

 

Seninle anlaşmalı evlilik yaptığım gün kendime bir söz verdim Avzem hatun. Eğer bir gün iğleşir o gün de sen bana aşık olursan sana anlı şanlı kimsenin unutamayacağı bir düğün yapacağıma.

 

Ben bu illet hastalığı yendim ve sen bana aşıksın. Bu günün gelmesini inan çok bekledim Sevgilim. Her zorluğu beraber aştık. Şimdi de her güzelliği beraber yaşayalım.

 

Bu hayatımın kalan tüm yıllarında, ömür boyu benimle olmak istiyor musun? Benimle evlenir misin?" Dedi.

 

Dedikleri karısından nutkum tutuldu. Ben cevap vermek için kafamda kelimeleri toplarken birden

etarımızdaki herkes "Avzem abla, Şiyar abiyle evlen" diye bağırmaya başladı. Sesler daha çok tezahürat yapar gibiydi.

 

Ardından hep bir ağızdan "evet de sene, evet de sene, evet de sene" diye bağırmaya başladılar.

 

"Evet" diye bağırdım. Etraftaki herkes bir anda "goll" diye bağırıp alkışlamaya başladı. Şiyar olduğu yerden kalkıp gelip yanımda durdu. Elindeki yüzüğü parmağıma taktı. "Seni seviyorum Hatunum" dedi. "Seni seviyorum hayatım" dedim..

 

Avzemle, Şiyarın hikayesi işte asıl burada başlıyordu..

 

***

 

"Ay çok romantik" dedi Payiz abla videodan kafasını kaldırarak. "Kızım sizin bu hikayenizden roman olur roman" dedi Melek abla hemen.

 

"Şiyar gibi bir odunun içinden bu romantik adamın çıkacağını hayatta inanmazdım" dedi bu defa da Diyar abi. "Ne sandın sen beni" dedi Şiyar böbürlenerek.

 

"Şimdi siz her şeye sıfırdan mi başlayacaksınız" diye sordu Ronahi enişte. Bunun üzerine kafam ile onu onayladım. "O zaman kına düğün yapacaksanız" dedi Burak abi.

 

"Evet Avzeme yapamadığım ne varsa yapacağım. Ama düğünü Şanlıurfada yapacağız" dedi Şiyar. Şimdiden heyecanlıydım. Şanlıurfanın şansız sevilmeyen kızını şimdi herkes görecekti.

 

"Dedemi şimdiden çok merak ediyorum" dedi Zerya abla gülerek. "Şiyar, Avzeme yapamadığım ne varsa yapacağım dedin ya. O zaman gelip istemen gerekiyor" dedi ablam.

 

"Kimden' dedi hemen Şiyar. Bende merak ettim. "Benden, Dilçemden, Agiten hatta yarın gelecek olan Hasan amcadan" dedi Ferzan abi. "Ha birde Sanemden" dedi kucağındakı kızını göstererek.

 

"Sen ne alaka Ferzan abi erkek tarafısın sen" dedi hemen Şiyar. "Kızın eniştesi olarak kız tarafıyım" dedi Ferzan abi. Onun aksine benim aklımda başka soru vardı. "Hasan amcam mi geliyor" diye sordum.

 

"Yarın geliyormuş bende burada olduğumuzu buraya gelmesini söyledim" dedi Agit. Anladım dercesine kafamı salladım. "Harika o zaman yarın gelip isteriz Avzemi. Diyar babamı ara anlat durumu yarın gelsinler" dedi Zerya abla.

 

"Aman ha dedem duymasın Diyar" dedi Şiyar. Ne yani şimdi benim yarın istemem mi vardi. "Hayde o zaman eve gidelim" dedi Payiz abla. Şuan Melek ablanın evindeydik.

 

Hepimiz ayağa kalktık. "Avzem sen neden ayaklandın hayırdır" dedi Ronahi enişte. "Eve gideceğiz ya" dedim hemen. "Kızım nerede görülmüş gelinin evlenmeden kocasının evine gittiği" dedi ablam. Şaşkın şaşkın ona baktım.

 

"Biz zaten evliyiz ya yenge" dedi Şiyar bende kafam ile onu onayladım. "Ben anlamam siz dediniz her şeye baştan başlayacağız. Ben, Avzem, Ferzan Agit buradayız. Siz erkek tarafı da gidin. Zaten Buraklar da burada" dedi ablam.

 

"Bu hiç komik değil Dilçem yenge, Avzem hayde gidiyoruz" diyince Şiyar hemen onun yanında durdum. "Yalnız şaka yapmıyoruz gençler. Madem böyle bir karar aldınız usulüne uyun" dedi Zerya abla. Ne yani Şiyardan ayrı mı kalacaktım.

 

"Biz zaten evliyiz abla sorun olmaz" dedi Şiyar. Bence de hiç sorun olmazdı. "Yürü lan" diyen Diyar abi Şiyarı çekip dışarıya çıkardı. "Gel kız buraya" diyen Ferzan abi de beni çekip arkasına aldı.

 

Şiyar kapı eşiğinde bana masum masum bakarken bende Ferzan abinin arkasından ona aynı şekilde bakıyordum. Neden bizi ayırıyorlardı ki?

 

Hepsinin gitmesi ile beraber bizde bizim için ayrılmış olan odalara gittik. Somurta somurta yatağın üzerinede oturdum. Şiyar olmadan bu gece nasıl geçecekti ki? Bir de düğüne kadar diyorlardı yok daha neler.

 

Payiz abla yıllar önce Diyarımsız uyuyamam dediğinde onu anlamamıştım ama şimdi çok iyi anlıyordum.

 

Ben yatağın üzerinde saatlerdir oturuyordum. Gözüm saate kayınca gece 2 olduğunu gördüm. Gece de bilmek bilmiyordu. Telefonuma düşen bildirim ile telefonu elime aldım.

 

Gönderen: ŞİYAR'IM

Hatunum?

 

Sanırım uyuyup uyumadığımı kontrol ediyordu.

 

Gönderilen; ŞİYAR'IM

Hayatım?

 

Ben mesajı gönderir göndermez gördü ve anında telefona arama düştü. Telfonu açıp kulağıma koydum.

 

"Hatunum" dedi Şiyar.

"Hayatım" dedim bende.

"Uyuyamadın mı?" Diye sordu.

"Hayır. Sende uyumamışsın" dedim.

"Kızım sensiz nasıl uyuyacağım" dedi. Gözlerim doldu. Ben şimdiden onu çok özlemiştim.

 

"Bu saçmalığa ben yarın son vereceğim seni istedikten sonra alıp götüreceğim" dedi Şiyar.

"Bence de tamamen saçmalık" dedim hemen.

 

"Sensiz bu gece nasıl geçecek be Avzem hatun" dedi.

"Bir bilsem bende sensiz bu gecenin nasıl geçeceğini" dedim hemen.

 

Biz Şiyarla uzun uzun konuştuk. Ben konuşurken uyuya kalmıştım. Sabah Canana ablanın bağırış sesleri ile uyandım. "Beni mi isteyecekler Avzemi mi belli değil kızım kalksana senin daha akşam giyecek elbisen yok" diyince yataktan doğruldum.

 

"Ben akşam ne giyeceğim" dedim hemen. Ben bunu hiç düşünmemiştim ama. "Yeni mi aklın başına geldi kalk çabuk kahvaltı yapıp çıkalım" dedi Canan abla.

 

Hep birlikte hızlı bir şekilde kahvaltı yaptık. "Faruk biz gidiyoruz anca işletme saatine bir saat kala geliriz evi siz toplayip düzenliyorsunuz" dedi Melek abla.

 

"Ferzan sende Sanemle beraber git amcami havaalanından al sonra çocuklara yardım et ayrıca Sanemi de hazırla" dedi Ablam. Bizimkiler emir yağdırdıktan sonra biz çıktık. İlk kıyafet alıp oradan da kuaföre geçtik.

 

SİYAR BEDİHİ

 

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım. İlk işim yanıma bakmak oldu ama boşluk hemde koca bir boşluk. Yanımda uyuyan maviş gözlü Avzemim yoktu. Onun yerine maviş gözlü boncuk vardı.

 

Somurtarak kalktım yataktan gidip elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim. Odaya tekrardan döndüğümde boncuk miyavlayıp ayağıma dolanıyordu.

 

"Sende benim gibi Avzemi özledin değil mi boncuklu" dedim onu kucağıma alarak. Daha sonra odadan çıktım. Herkes benim gibi erkenciydi.

 

"Çabuk hemen benimle kahvaltı hazırlamaya başlayın ben tek yapamıyorum" dedi Payiz mutfağa doğru giderek. Ablam da onun arkasından gitti.

 

"Şiyar gelip bize sandviç yapar mısın" diye sordu ablam. Bu soruyu ablam değil Avzem sormalıydı. "Yapamam abla. Karım yok yapamam" dedim hemen. Gidip boncuğun mamasını verdim.

 

"Görmemişin karısı olmuş. Oğlum ne abartıyorsun" dedi Ronahi kucağındaki bebeğiyle yanıma gelerek. Ablam iki ay önce aramıza katımıştı küçük yeğenim.

 

"Diyar nerede" dedim onu takmayarak. "Babamları havaalanından almaya gitti" dedi ablam. Enistemin kucağından bebeği aldım.

 

"Efe bunlar dayınla yengeni ayırdı. Ayık ol ileride sana da yapacaklar. Ama ben arkandayım dayıcım" dedim kucağımda ki küçük yeğenime. "Oğlum sen küçücük çocuğa ne diyorsun. Sen dayını dinleme oğlum" dedi Ronahi enişte.

 

"İkiniz de salak misiniz el kadar çocuk ne anlayacak ne konuşuyorsunuz ve oğlumu bana" diyen ablam gelip Efeyi kucağımdan aldı. "Karım gibi yeğenimi de ayır benden abla" dedim sitem edercesine.

 

"Allah'ım bana sabır ver" diyen ablam mutfağa döndü tekrardan.

 

Babamların gelmesiyle hızlı bir şekilde kahvaltı yaptık. Ablamın, Diyarın düğünündeki gibi gömlek krizi tutu. Sonunda tüm gömlekleri ütüleyip rahatlayan ablam kızları da alıp kuaföre gitti.

 

Bende o sırada hazırlanmaya başladım. Sonunda Avzemi görecektim.

 

AVZEM BEDİHİ

 

Sonunda tamamen hazır olduğumda aynadan kendime baktım. Üzerimde mavi midi boy bir elbise giymiştim. Elbisem ve makyajım sayesinde gözlerimin rengi tam ortaya çıkmıştı. Saçımı da su dalgası yapıp boncuk yakmıştım.

 

 

 

 

 

 

"Avzem çok güzel oldun" dedi ablam dolu dolu gözlerle bana bakarak. "Teşekkür ederim abla" dedim bende. "E hayde gidelim. Faruk dedi ki Şiyar defalarca aramış. Elinde olsa sabah kahvaltı yaptıktan sonda gelip isterdi seni" diyen Melek abla üzerine hepimiz güldük.

 

Hep beraber arabalara binip eve gittik. Heyecandan kalbim deli gibi çarpıyordu. Eve geldiğimde beni kapıda Hasan amcam karşıladı.

 

"Çelimsiz bu sen misin? Kız ne güzel olmuşsun" dedi hemen amcam. "Galiba benim. Teşekkür ederim" dedim gülerek. O sırada kapı çaldı.

 

"Yemin ederim bu Şiyar salak. Ona hemen gelme dedim. Avzem eve yetişmeden Şiyar yetişti" dedi Ferzan abi sinirle. "Ferzan abi kocama öyle deme" dedim hemen bende sahte bir kızgınlıkla.

 

"Hayde hayde konuşmayın da kapıyı açın" dedi Hasan amcam. Zaten hepimiz kapının önündeydik. Kapı takrardan çaldı. Şiyarı biraz beklemekte sakınca yoktu bence. Kapının üçüncü kez çalması ile Allah'ın hakkı üçtür diyip açıtım.

 

Önden gelen Hesna anne ve Vedat babanın elini öpüp içeriye buyur ettim. Ardından gelen Zerya abla ve Ronahi enişteyi de içeriye aldım. Daha sonra da Payiz abla ve Diyar abiyi.

 

Sonunda Şiyar ile göz gözü geldiğimizde kocaman gülümsedim. Şiyar içeriye gelip elindeki kocaman gül buketini bana uzattı.

 

"Su gibi olmuşsun güzel karım. Güzelliğinden gözlerimi alamıyorum" dedi Şiyar dibimde durarak. "Sende çok yakışıklısın Sevgilim" dedim bende. O sırada Agit sahte bir şekilde öksürdü. Bunun üzerine bizde salona geçtik.

 

Bizimkiler sohpet ederken ben ve Şiyar bakışıp duruyorduk. Sanki karı koca değildik. Bu bizimkiler beni öldürecekti beni. Ben ve Siyarı düşürdükleri hale bak.

 

"Kızım artık sen kahveleri yap" diyen amcam üzerine mutfağa gittim kızlar da benim peşimden geldi. Ablamlar herkese kahve yaparken bende Şiyara yaptım. Kahvem hazır olduğumda tepsiyi elime aldım.

 

"Dur bakalım Avzem hanım" diyen Sinem üzerine durdum. "Bu Şiyar seni bizden ayırdığı için" diyen Sinem kahveye bir tutam tuz attı. "Bu eniştem hep benimle uğraştığı için" diyen Buket de bir tutam attı.

 

"Bu Şiyar kardeşimi çaldığı için" diyen ablam da attı. "Bu Şiyar seni Urfa'ya götüreceği için" diyen Melek abla da attı. "Bu Şiyar seni yılar önce İzmir'e getirdiği için" diyen Canan abla da attı.

 

"Bu içimden geldiği için. Ay çok eğlenceli" diyen Payiz abla da attı. "Ay yazık ya kardeşimi öldüreceksiniz. Ama o bir erkek bir şey olmaz" diyen Zerya abla da tuz attı.

 

Hepsine şok ile baktım. Kahve bardağının alıp lavabonun önüne geldim kahveyi döktüm. "Bu kocamı sevdiğim ve ölmesini istemediğim için" dedim. Ardından ocağın önüne geçip yeni kahve yapmayan başladım.

 

"Ne de kıymetli kocası var" diyen ablam kahve tepsisini alıp gitti. Bende o sırada Şiyarın kahvesini yapıp içine bal koyduktan sonra Şiyara götürdüm.

 

"Şiyar yanımda şeker getirdin mi?" Diye sordu Burak abi. "Eğer Avzem, Şiyara kıyıp tuz atsaydı ihtiyacı olurdu ama yok" dedi Cana abla. Şiyar kahvesini içti. "Senin gibi olmuş kahvem hatunum" diyince gülümsedi.

 

Bu defa suyunu alıp içti ama bir yudum alır almaz öksürmeye başladı. Anlamaz gözlerle baktım. "Suyu temiz bırakacağımı mı şansınız" dedi Diyar abi. Ne ara yaptı bunu.

 

"Diyar insan bir tutam tuz atar kavanozu boşaltmaz" diyen Şiyar bu defa da çikolatayı eline alıp yedi ama yine yüzünü ekşiti. "Çikolataya nasıl tuz koydun Diyar" diyince şaşkın şaşkın baktım.

 

"Boşuna mı hemşireyiz. Bir iğne biraz tuzlu su halloldu" dedi Payiz abla. Ben Şiyara kıyamazken teşkilat kurmuşları resmen.

 

"Gelelim sebebi ziyaretimize" dedi Vedat baba. Bunun üzerine bakışlarımız onu buldu. "Allah'ım emri Peygamber efendimizin kavli ile kızımız Avzemi, oğlumuz Şiyara istiyoruz" dedi Vedat baba.

 

"Verdim gitti" dedi Hasan amcam. "Bende verdim" dedi ablam. "Valla bende verdim" diyen Agit üzerine hepsi güldü. Ben gülmedim. Daha doğrusu gülemedim. Boğazım düğüm düğüm oldu.

 

Annem, babam yoktu. Hiç bir güzel anımda yanımda yoklardı. Ben hep eksiktim. Hep bir tarafım buruktu. Belki annem babam ölmüş olsaydı bu kadar üzülmezdim. Bir insanın annesi babasının olması ama hiç bir zaman yanında olmaması çok ağır bir şeydi.

 

Annen baban vardı ama yoktu..

 

"Avzem iyi misin" diyen Şiyar üzerine ona baktım. Tebessüm ederek "evet" dedim. Herkes ayağa kalktı. Vedat baba gelip dualar eşliğinde yüzükleri taktı.

 

Biz biraz daha oturup sohpet ettikten sonra Şiyarlar gitti. Evet onlar gitti ve beni götürmedi. Düğünden önce bir araya gelemezmişiz. Hemen bu saçmalığın bitmesi gerekiyordu..

 

***

 

Bölümü nasıl buldunuz.

 

Hemen yorumlarınızı alayım.

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

Bölüm : 26.12.2024 01:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Nur / Ağa'nın Rüyası / 30. Bölüm (Evet)
Nur
Ağa'nın Rüyası

51.41k Okunma

3.63k Oy

0 Takip
54
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...