
Yeni bölümden herkese selam.
Bakalım neler olacak.
Keyifli okumalar.
***
Gözlerimi açtığımda tepeden bana bakan Şiyar ile göz göze geldim. Anında yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. "Günaydin hatunum" dedi Şiyar beni öperek.
"Günaydın hayatım. Saat kaç" dedim yataktan doğrularak. "Üç" diyince gözümü kocaman açtım. Ne kadar çok uyumuştum öyle. "Bakma öyle hatunum dün çok yorulduk bence az bile uyuduk" dedi. Haklıydı iki gün uyusak anca geçerdi yorgunluk.
Yataktan kalkıp duşa girdim. Kısa bir duşun ardından giyinip çıktım. Şiyar odayı çoktan toplamıştı bile. O duşa giderken bende odadan çıkıp mutfağın nerde olduğuna baktım.
Ev benimdi ama henüz ney nerede nasıl bilmiyordum. Mutfağı bulduğumda dolabı açtım. "Avzem sakın kahvaltı hazırlama ben sandviç yapacağım" diye odadan bağırdı Şiyar.
Görmese de kafam ile onaylayıp mutfağı incelemeye başladım. Komple gri ve beyaz olarak dekore edilmişti. İzmir'deki mutfağıma oranla çok büyüktü. Ben mutfağı incelerken Şiyar geldi. Yine beni aniden kaldırıp tezgaha oturtu.
"Sen şurada dur küçük hanım" diyince gözlerimi kısarak ona baktım. "Ne küçük hanım mi? Sensin küçük. Ben 24 yaşında bir Avukatım hatırlatırım" dedim hemen sahte bir kızgınlıkla.
"Tamam hatunum sen yeter ki sakin ol. Bizi de içeriye atırırsın diye korkuyorum Avukat hanım" dedi dolaptan malzemeleri çıkararak. "Neden olmasın ki? Canımı sıkarsanız attırırım" dedim hemen.
Şiyar cevap vermezken sadeviç yapmaya başladı. Bende onu seyrediyordum. Sadeviçler olunca beni tezgahtan alıp sandalyeye oturttu Şiyar. Kendisi de oturunca sadeviçleri yemeye başladık.
Kahvaltımız bitince birlikte evi gezmeye başladık. Oturma odası komple beyaz bir şekilde dekore edilmişti. Şiyarın zevki gerçekten çok iyiydi. Bir tane misafir odası vardı. Bizim odamız da kırmızı ve siyah dekore edilmişti.
Bu odalar dışında iki oda vardı. Yatak odasının hemen yanındaki odanın kapısını açtığımda koca bir boşluk ile karşılaştım. "Burası çocuk odası hatunum ilerde dekore ederiz birlikte" diyince kafam ile onu onaylayıp kapıyı kapatım.
Daha sonra diğer odanın kapısını açtım. Gördüğüm şeye haran kaldim. "Şiyar bu oda çok güzel" dedim hemen odaya girerek. Bir duvarın hepsi raflar ve raflarda kitaplar vardı. Hemen köşesi ise kitap okumak için ayrılmıştı.

Diğer tarafta ise çalışma alanı vardı. Çalışma alanının hemen yanında ise boncuk için ayrılmış bir alan vardı. O da bir bütün halinde harika görünüyordu.

"Şimdilik bu odayı böyle kullanırız hatunum. İlerde çocuğumuz olursa onun için oyun ve çalışma odası yaparız" dedi Şiyar. Şimdiden her şeyi düşünüyordu.
"İnşaallah hayatım" dedim bende. Gidip odadaki kitapları incelemeye başladım.
Şiyarla tüm gün evde vakit geçirmiş saat geç olunca da uyumuştuk.
Gelen gürültü ile uykudan kendimi attım adeta. "Şşh hatunum sakin ol ben burdayım" dedi Şiyar hemen. Yağmur yağıyor ve şimşek çakıyordu. Normalde bu zamanlarda Urfa'da pek yağmur yağmazdı, yağsa da şimşek çakmazdı.
"Şiyar sen neden uyanıksın" dedim üzerimden bana bakan Şiyara bakarak. "Yağmur yağdığını duyunca uyumadım şimşek çakar da sen korkarsın diye" diyen Şiyara haran haran baktım.
Ben ona şimşekten neden korktuğumu anlattığım günden beri Şiyar sürekli böyle yapıyordu. "Şiyar sen mükemmel birisin. Seni hak edecek ne yaptım bilmiyorum" dedim ona sarılarak.
"Sadece sana layık olmaya çalışıyorum. Hayde uyu" dedi o da beni iyice sarmalayarak. "Sende uyu" dedim iyice ona sokularak. "Sen uyu bende uyurum hatunum" dedi.
"Seni çok seviyorum Şiyar'ım" dedim uyku mahrumu bir sesle. "Bende seni çok seviyorum Avzem'im" dedi yanaklarıma öpücük bırakarak.
Gece boyu şimşek çaktı ama korkmadım. Çünkü babamın evinde babamın yanında değildim. Kendi evimde Şiyarın yanındaydım. Şiyar sayesinde bu korkumu da yenmiştim. Artık korkacak hiç bir şeyim yoktu çünkü yanımda kahramanım vardı.
Sabahın ilk ışıklarında telefon sesi ile uyanmıştık. Diyar abi gençler olarak kahvaltıya geleceğiz diyip telfonu kapatmıştı.
Bu evde ikinci günümdü ve ilk misafirlerimi ağırlayacaktım. Hemen kalkıp odayı topladıktan sonra giyindim. Şiyar banyoya gidip giyinirken bende aynanın karşısına geçtim.

Aynanın karşısına saçlarımı toplarken gözüm elbisemin açıkta bıraktığı ize kaydı. Yıllar önce babamın bende bıraktığı geçmeyen ize. Şiyar bu izi ilk gördüğünde hiç bir şey söylememiş sadece izin olduğu kısmı öpmüştü.
Şiyar sayesinde ben bu iz ile yaşamayı öğrenmiştim. Öncesinde bu izi kapatmak için hep uzun elbiseler giyerdim. Şimdi ise özgür bir şekilde her istediğimi giyebiliyordum.
Banyonun açılma sesi ile bakışlarımı o yöne doğru çevirdim. Şiyar gelip hemen yanımda durdu. Elini bacağımdaki izin üzerine koydu. Ardından eğilip izin tam üzerini öptü.
"Şiyar yapma artık şunu" dedim. Her kısa elbise giydiğimde aynı şeyi yapıyordu. "Acını hafifletmek istiyorum" diyince hayran hayran ona baktım. "Şiyar sen olduktan sonra benim acım hiç yok ki, senin bir bakışın bile her şeyi unutturuyor bana" dedim.
"Oy sana kurban olurum ben" diyen Şiyar beni kedine çekip önce alnımdan öptü sonra da bana sarıldı. O sırada kapı çaldı. "Ben sana Diyar aradığında yoldaydı dedim inanmadın bak geldi" diyince güldüm.
Birlikte gidip kapıyı açtık. Herkes bir anda içeriye doluştu. Bomboş olan evimiz kalabalık bir yere dönüştü. Erkekler içeriye geçerken biz kızlar da mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladık.
"Bizim uçak akşam" dedi Melek abla az önce ona soran ablama. "Ya neden erken gidiyorsunuz biraz daha kalın" dedim hemen. Onlara o kadar çok alışmıştım ki eksikliklerini çok hissedecektim.
"Valla bende kalmayı çok isterdim ama benim de Faruk'un da izni bitiyor" diyince anladım dercesine kafamı salladım. "Ama belki tekrardan Urfa'ya döneriz" dedi Melek abla.
"Ne güzel olurdu Melek tekrardan bir arada olurduk" dedi Canan abla. Bildiğim kadarıyla Şiyarlar okulu bitirince Şiyar ve Burak abiler aileleri burada diye buraya gelmiş Melek ablalar da onlarla gemişti. Ama birkaç ay sonra tekrardan İzmire ailelerinin olduğu here dönmüşlerdi.
"Bakalım ya kısmet" dedi bu defa Melek abla. "Bende bugün Antep'e dönüyorum. Kerem de kendi memleketine ikimiz de ailelerimize artık aramızdaki ilişkiyi açıklayacağız" dedi Sinem.
"Kız sıradaki düğün de sizinki olur ne güzel" dedim hemen. Düğün üstüne düğün. "Darısı bana amin" dedi hemen Buket. "Buket seni kaynıma alayım mı?" Diye dalga geçen Canan abla üzerine Buketle birbirimize bakıp güldük. Çünkü Şiyarın da amacı o yöndeydi.
O sırada kapı çaldı. "Ben bakarım" diyen Buket koşarak mutfaktan çıktı. Bir süre sonra "Avzem burada çok yakışıklı bir çocuk var. Tanıdık geliyor ama çıkartamadım" diyen Buket üzerine mutfaktan çıktım.
"Çok açık sözlüsünüz" diyordu kapıdaki adam. Benim kapıya yetişmemle beraber Şiyar da geldi. "Çık kız kapıdan hem çocuk yakışıklı diyor hemede kapıda dikiliyor" dedi Şiyar sahte bir kızgınlık ile.
Buketin kapıdan çekilmesi ile birlikte bir çift mavi gözle karşılaştım. Bu o gün hava alanında çarpıştığım çocuktu. "Sen hava alanındaki kızsın" dedi bana doğru.
"Kusura bakmayın şey aslında bu tesadüfe şaşırdım. Ben üst komşunuz Alaz" dedi çocuk. "Bende Avzem" dedikten sonra Şiyara baktım. "Eşim Şiyar" dedim bu kez de.
"Çok memnun oldum. Çok saçma olacak genelde komşular tuz şeker ister ama sizde kedi maması var mı? Çok acelem var markete gitmeye zamanım yok bindada ben dışında kimse kedi beslemiyor. Umarım siz besliyorsunuzdur" dedi çocuk acele acele konuşarak.
"Var ben getireyim" dedim mama getirmeye giderken. O sırada da Şiyar yeni komşumuzla sohpet ediyordu. Mamayı getirip verdim. "Çok teşekkür ederim" diyen Alaz koşa koşa yukarıya çıktı.
Bizde kapıyı kapatıp içeriye girdik. Hep birlikte kahvaltıyı indirip yedik. Akşam herkes gitti. Kerem ve Sinem evlerine döndü. Faruk abi ve Melek abla İzmir'e döndü. Buket bir süre daha burada kalacatı. Ailesi yurt dışında olduğu için. Bizde kalması için her ne kadar ısrar etsem de siz sıkıcısınız ben Zozan teyze ile komşu komşu gezip örgü öleceğim diyip konağa döndü.
1 HAFTA SONRA
Sonunda her şey hazır olduğunda iki pastayı da alıp dolaba koydum. Son kez hazırlamış olduğum masaya baktım. Her şey istediğim gibi olmuştu. Bugün Şiyar ve Diyar abinin doğum günüydü.
İşim bitince banyoya gidip kısa bir duş aldıktan sonra giyinip çıktım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra saçlarımı da yaptım.

Şiyarın aşağıdayım mesajı ile kapıyı kilitleyip aşağıya indim. Konakta Şiyar ve Diyar abi için küçük bir kutlama hazırlanmıştı. Bende Şiyar işteyken akşam başbaşa kutlayalım diye bir şeyler hazırlamıştım.
Şiyar beni görünce yaslandığı arabadan doğrulup gelip yanımda durdu. "Yine kırmızı giymiş Allah'ım bu güzellik ne" diyen Şiyar yüzümü bebek sever gibi seviyordu.
"Ya Şiyar rahat dur saçım makyajım bozuldu" dedim geriye doğru çekilerek. "Peki" dedi Şiyar alıngan bir şekilde. Daha sonra arabaya doğru yürümeye başladı. "Ya hemen kızma sevgilim" dedim arkasından giderek.
"Hem bugün benim kocam mı doğmuş. Benim kocam bana mı doğmuş. İyiki de doğmuş" dedim kolundan tutup kendime doğru çevirerek.
"Bu kelimeler ağzına hiç yakışmadı. Ben senin ağır utangaç hallerine alışığım" dedi Şiyar. Az önce bana kızdığı için böyle yapıyordu.
"Bana küstün diye böyle söylüyorsun. Ama şimdi gidelim akşam ben sana kendimi affetireceğim" dedikten sonra Yanağından öpüp arabanın kapısını açtım. "Hayde bakalım başara bilecek misin" diyen Şiyar da şoför kapısını açtı.
Uzun bir yolun ardından konağın önünde durdu araba. İnip konağın içine girdik. Herkes buradaydı hatta annem ve Agit de. Aynı zamanda Payiz ablanın ailesi de.
Şiyar herkes ile selamlaştıktan sonra gidip Zerya ablanın kucağımdaki Efeyi kucağına aldı. Bende gidip ablamın yanına oturdum. "Tiyşe" diyen Sanemi alıp bacağımın üzerine oturtum. "Teyzesinin çiçeği" dedim öperek.
"Avzem bak Şiyarın kucağına bebek ne de yakışıyor. Darısı size olur inşaallah" diyen ablam üzerine Şiyara baktım. Kendince kucağındakı Efeyle oynuyordu. Ablamın dediği gibi bebek kucağına çok yakışıyordu. Zaten Şiyar bebekleri de çok seviyordu.
"Amin abla inşAllah. Bakalım nasıl kısmet" dedim Sanemle oynamaya devam ederek. "Nasılsın kızım" diye soran diğer yanımdaki anneme baktım. "İyiyim anne sen nasılsın" dedim gülümseyerek. "İyiyim güzel kızım benim" dedi. Annemin bir anda böyle bana iyi olmasını pek anlamasam da hoşuma gittiği için ses etmiyordum.
"Babam nerede anne" dedim. Şuan burada yoktu. "Midesini üşütmüş diye gelmedi. Önemli bir şey değil" diyince anladım dercesine kafamı salladım.
"Avzem sen çok güzelleşmişsin. Yüzün daha bir güzel olmuş" dedi bu defa da annem. Dönüp Şiyara baktım göz göze gelince ikimiz de gülümsedik. "Sevilen her kız güzelleşir anne" dedim anneme doğru dönerek.
"Rabbim aranızı bozmasın. MaşAllahınız var" dedi annem. "Amin amin inşAllah" dedim. Biz biraz daha sohpet ettikten sonra pastayı getirdiler. Sade bir pasta kesmesi yapacaklardı. Her yıl böyle yapıyorlarmış.
Şiyar ve Diyar abi ortada otururken Şiyarın yanında ben, Diyar abinin yanında da Payiz abla vardı. Geri kalanlar da karşımızdaydı. Şiyarın önünde bir Diyar abinin önünde bir pasta vardı.
İkisi de aynı anda mumları üflediler. "İyiki doğdun ikizim"
"İyiki doğdun ikizim"
İkisi de aynı anda aynı kelimeleri birbirlerine bakarak söyledikten sonra birbirlerine sarıldılar.
"İyiki doğdun Sevgilim" dedim bende Şiyara sarılarak. Payiz abla da Diyar abikini kutladı. Ben Şiyardan ayrılıp Diyar abinin yanına gittim. "İyiki doğdun Diyar abi" dedim.
"Sağol yenge" dedi. Sonra herkes tek tek Şiyar ve Diyar abinin doğum günü kutladı. Biz hediyeleri verirken çalışanlar pastayı kesmek için götürdüler.
"Şiyar ben senin hediyeni evde baş başayken vereceğim" dedim Şiyarın kulağına doğru fısıldayarak. "Sabırsızlık ile bekliyorum Avzem hatun" dedi Şiyar.
Biz biraz daha konakta dururken akşam yemeğinden hemen sonra Payiz abla ve Diyar abi konaktan çıkıp gittiler sanırım başbaşa kutlama yapacaklardı. Biz de hemen onların arkasından çıktık.
Ben kapıyı tam açarken "Şiyar telefonumu arabada unuttum" dedim. Aslında bilerek bırakmıştım. "Ben alıp geleyim" diyen Şiyar aşağıya inerken ben hemen kapıyı açıp koşarak içeriye girdim.
Dolaptaki pastalardan birini alıp masanın üzerine koyarken pastanın üzerindeki ve etraftaki mumları yaktım. Kapı çalarken ışıkları kapatıp kapıyı açtım.
Şiyar içeriye girer girmez hazırlamış olduğum masayı gördü.

"Avzem bu ne" dedi kapıyı kapatarak. "Dur daha asıl sürprize gelmedin" derken kolundan tutup masanın yanına götürdüm. "Avzem şaka mı yapıyorsun bu pasta çok güzel" dedi Şiyar. "Senin için" dedim hemen.

Fenerbahçe tutkunu kocama tabiki böyle Fenerbahçeli bir pasta olacaktı. "Hayde mumları üfle" dedim. Dönüp gözlerimin içine baktı. "Seninle çocuklarım olsun istiyorum" dedikten sonra mumları üfledi. Bu da Şiyarın yeni yaş dileğiydi.
"Doğum günün kutlu olsun sevgilim" dedim Şiyara sarılarak. Arından geriye doğru çekildim. "Ama keşke başka bir şey dilesedin" dedim. Kaşlarını çatarak bana baktı. "O ne demek" dedi hemen.
Şiyarın elini tutup karnımın üzerine koydum. "İyiki doğdun babacım" dedim. Şaşkın şaşkın bana baktı. "Ne- ne dedin sen!?" dedi şok olmuş bir şekilde. "İyiki doğdun çocuklarımın babası" dedim.
"Çocuklarımın?" Dedi gözleri dolmuştu. Kafam ile onu onayladım. "İkizlerimiz olacak Şiyar" dedim. İkimiz de ağladı ağlayacak bir haldeydik. Şiyar kolumdan tutup çekerek bana sarıldı.
"Avzem sana çok teşekkür ederim bu duyguyu bana yaşattığın için çok teşekkür ederim" dedi Şiyar ağlayarak. Bende onun gibi ağlıyordum. Şiyar geriye doğru çekildi önümde diz çöktü.
"Ben size kurban olurum" dedi karnımı öperek. Göz yaşları içinde onu izliyordum. Çocuklarım böyle bir babaları olduğu için çok şanslıydı. Şiyar tekrardan ayağa kalkarken ben mutfağa gittim. Diğer pastayı alıp geldim.
Şiyar pastayı görünce ağlaması daha da artı. Bu mutluluk göz yaşlarıydı. "Avzem şaka mı yapıyorsun bu ne? Ama ben buna dayanamam ki" dedi. Benden daha çok duygulanmıştı.

Pastanın üzerinde 'senin gibi babaya sahip olmak en büyük şansım. İyiki doğdun babacığım' yazıyordu. "Hayatım boyunca aldığım en güzel en kıymetli hediye bu Avzem. Çok teşekkür ederim" dedi. Ardından birlikte pastanın üzerindeki mumu üfledik.
"Ben kendi babamı seçemedım ama çocuklarımın babasını seçtim. Benim
çocuklarım benim gibi sevgisiz değil sonsuz sevgi ile büyüyecek" dedim.
"Sana da çocuklarımıza da kurban olurum ben. Hiç biriniz bir an olsun sevgisiz kalmayacaksınız" diyen Şiyar iki gözümü de tek tek öptü. "Sen mükemmel bir babasın Şiyar" dedim. Şimdiden bunu göre biliyordum.
"Sende mükemmel bir annesin Avzem" dedi. Daha sonra elini karnımın üzerine koydu. "Sağlıkla gelin babasının göz bebekleri" dedi.
"Şiyar'ın hatunu" dedikten sonra dudaklarımdan öptü. Böyle bir adamı hak edecek ne yapmıştım ben acaba..?
***
(Not: Avzem ve Şiyar ilk kez düğün gecesi değil Avzem kırımızı giydiği gece birlikte oldular!)
***
Bölüm sonu.
Hepimiz duygulandık değil mi sevgili okurlarım.
Yorumlarınızı alayım hemen.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.4k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |