

Yeni bölümden herkese selam.
Keyifli okumalar.
***
“Şimdiye dek düşünmediyseniz
Bakmayın içinde ne var,
Küçük bir kitaptır yaşamak
Elinde tutmaya yarar.” demiş Cemal Süreya.
Şimdiye dek defalarca düştüm. Benimle birlikte Şiyar da düştü. Ben düştüm o kaldırdı. O düştü ben kaldırdım. Biz biribimiz sayesinde var olduk.
Şimdi düşünüyorum da Şiyar o gün beni rüyasında görmeseydi yada biz o gün kütüphanede karşılaşmasaydık yada ablam ve Ferzan abi hiç tanişmamış olsaydı biz Şiyar ile şimdiki gibi beraber olabilecek mıydık?
Her ne kadar saçma gelse de o gün Şiyar beni rüyasında gördüğünde işte o an bizim kaderlerimiz birleşmisti. Yoksa hiç bir insan rüyasında gördüğü var olduğundan bile emin olmadığı birine aşık olur muydu? Üstelik o kişi ilk görüşte aşka inanmazken.
Şiyar benim iyikimdi. İyiki onunla anlaşmalı evlilik yaptım. O benim kurtarıcı meleğimdi. Beni kocaman bir kabusun ortasinda çekip aldı.
Elimi karnımın üzerine koydum. Şiyar ile bu raddeye geleceğimiz Şiyardan çocuklarım olacağı asla aklıma gelmezdi. O gün annem koskoca ağa sana mı bakacak dediğinde ona hak vermiştim.
Önemli olanın kişinin mertebesi değil de kalbindeki temizliği olduğunu da Şiyar sayesinde öğrenmiştim. Bu süreçte Şiyardan bir çok şey öğrenmiştim. Şiyar bana sosuz sevgisi ile her şeyi öğretmişti.
Ben Şanlıurfa'nın en şansız kızı olan Avzem Mervani iken Şiyar sayesinde Şanlıurfa'nın en şanslı kızı Avzem Bedihi olmuştum.
Benim şansız bir şekilde başladığım bu hayata çocuklarım çok şanslı olarak başlayacaktı. Çünkü onların mükemmel bir babası vardı..
"Hatunum dalmışsın yine düşüncelere" diyen Şiyarın sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım. Gelip yanımda durdu. "Günaydın sevgilim" dedi bana sarılarak. "Günaydın hayatım" dedim bende.
"Günaydın babasının canları" derken bu defa eğilip karnımı öptü. Dün gece çocuklarımızım varlığını öğrendiğinden beri sürekli karnımı öpüp duruyordu.
"Ben Burak ile konuştum Canan bize randevu oluşturdu hemen kontrole gidelim. Burak bu haberi duyunca havalara uçtu amca olacağım diye ama Canan hiç tepki vermedi" dedi Şiyar.
"Yani bebeklerimin varlığını öğrenirken onun uzmanlık alanında yararlandım diyelim" dedim. Hemen Canan ablanın yanına gidip kan testi yaptırmıştım. Zaten ikimiz dışında kimse de bilmiyordu.
"Tamam o zaman hazırlan da çıkalım" diyince ben banyoya gittim. Giyinip banyodan çıktığımda Şiyar ile uyumlu giyindiğimizi fark ettim.
"Avzem hatun diyorum ki hastaneden sonra konağa gidip bizimkilere bu güzel haberi verelim" dedi Şiyar. Kafam ile onu onayladım. "Sonra da annemlere gideriz. Hem belki babam dede olacağını duyunca bana karşı biraz yumuşar" dedim burukça gülümseyerek.
"Olur gideriz" dedi o da benim gibi burukça gülümseyerek. Biz odadan çıkınca kapı çaldı. Şiyar kapıyı açarken bende arkasında duruyordum. "Ben tabağınızı getirdim. Pasta için teşekkür ederim. Hanginizin doğum günüydü" dedi Alaz.
Dün akşam pastayı kesip binadaki tüm komşularımıza dağıtmıştık. Onca pastayı tek başımıza yememiz imkânsızdı. "Benim" dedi Şiyar. "İyiki doğdun o zaman" dedi Alaz gülerek.
"Ben sizi tutmayayim siz gideceksiniz anlaşılan. Bir gün hayırlı olsuna geleceğim" dedi Alaz. Çoğu komşumuz hayırlı olsuna geleceğiz demişti.
Alazın gitmesi ile getirdiği tabağı mutfağa bırakıp evden çıktık. Önce gidip güzel bir kahvaltı yaptık. Şimdiden iştahım açıktı. Çocuklarım oburdu galiba.
Kahvaltı yaptıktan hemen sonra hastaneye gittik. Canan abla bizim için randevu oluşturmuştu. Sıramız geldiğinde hemen içeriye girdik. Canan abla beni direk olarak ultrasona aldı.
"Bebişlerimizin ikisi de çok sağlıklı şuan hiç bir sorun yok" dedi Canan abla. "Kalp atışlarını dinlemek ister misiniz?" Dedi bu defa da. Şiyar ile göz göze geldik. İkimizin de gözü dolu doluydu.
"Evet" dedim hemen heyecan dolu bir sesle. Şiyar gelip elimi tutu. Ve işte o ses. Çocuklarımın kalp atışları. Sesi duyar duymaz ben de Şiyar da ağlamaya başladık.
"Bu müthiş bir his" dedi Şiyar. Bu anın tarifi asla olamazdı. Karnımda iki küçük melek vardı ve minik kalplerinin sesini duyordun. İnanılmaz bir hissti.
"Tamam Avzem kalka bilirsin" dedi Melek abla. Karnımı silip olduğum yerden kalktım. "Bu bebişlerimizin ilk fotoğrafı" dedi Canan abla ultrason fotoğrafını vererek. Gözlerim tekrardan doldu.
"Bebeklerimiz 2 aylık ve çok sağlıklı. Siz sürekli konrtole gelin" dedi Canan abla. Kafam ile onu onayladım. Ne yapıp ne yapmayacağımız hakkında bizi bilgilendirdi.
"İkizlerim olacağını beklemiyordum" dedim. Şiyarın ikizi vardı ama ilk hamileliğimde ikiz çocuklarım olacağı hiç aklıma gelmemişti. "İkiz olmazsa o zaman şaşırırdım ben çünkü bebeklerin hem anne geninde hem baba geniden ikiz var" dedi Canan abla.
"Benim tarafımdan hiç ikiz yok ki" dedim hemen. Şuana kadar ikiz çocuk getiren kimse olmamıştı. "Uzaktan da olsa vardır illa belki sen bilmiyorsundur" diyince kafam ile onu onayladım.
Akrabaların çoğunu tanımıyordum bile. Çünkü evden çıkan düğünlere giden biri değildim. Sadece bize gelenleri görürdüm.
Hastaneden çıktığımızda konağın yolunu tutuk. "Şiyar diyorum ki artık şu büro eksiklerini tamamlayalım hemen işime başlamak istiyorum" dedim. Şiyar birkaç gündür hastanede işe başlamıştı.
"Tamam güzelim yarın gider hallederiz" diyince gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. "Güzelim mi ?" Dedim. Daha önce bana defalarca güzel olduğumu söylemişti ama güzelim kelimesini ilk kez duyuyordum ondan.
"Evet güzelim. Şiyarın güzeli" diyince kocaman gülümsedim. "Bu hoşuma gitti" dedim hemen. Şiyarın güzeli. Hatunum kelimesinden sonra bu kelime içimi ısıtmıştı adeta.
"Kurban olurum sana. Hoşuna gittiyse hep söylerim" dedi. "Söyle" dedim hemen. Çünkü çok hoşuma gitmişti.
"Avzem hatun bir şey soracağım" dedi Şiyar. Dönüp ona baktım. "Söyle" dedim hemen. "2 aydır hamilesin bana neden iki ay sonra söyledin. Yada ben nasıl fark etmedim" dedi Şiyar.
"Doğum gününü bekledim çünkü. İlk ay bulantılarım çok vardı ama sen gündüz işteydin bende adliyede haftasonu da ben yine adliyedeydim. Gece bulantım olmadığı için de fark etmemen normal. Zaten son bir kaç hafta da ben Faruk abilerde kaldım. O zaman bizim kızlardan saklamak biraz zor oldu" dedim. Bi ara ablam anlar gibi olmuştu.
"Düğünde de o kadar oynayıp yoruldun. Düğün sonrası partide sonra evde. Bilseydim seni o kadar yormazdım" dedi Şiyar. O gün gerçekten de çok zorluk çekmiştim. Zıplamalı kısımlarda oynamamıştım sadece.
"Benim bünye biraz dayanıkli" dedim alaya karışık bir şekilde gülerek. "Bir ara adliyede çok fazla midem bulanmıştı. Duruşmanin ortasında koşarak çıkmıştım. O gün dedim ki ben stajdan kaldım" dedim tekrardan gülerek.
"Kim Şiyarın hatununu stajda bırakmaya cesaret eder ki" dedi Şiyar havalara girmiş bir halde. "Hiç kimse" dedim bende ona ayak uydurarak.
Araba konağın önünde durunca indik. Konağa girdiğimizde herkes avluda oturmuştu dünki gibi.
"Hoş geldiniz çocuklar" dedi bizi ilk fark eden Vedat baba. Onun üzerine herkes dönüp bize baktı. "Avzem bak patik ördüm ilerdeki çocuğuma Zozan teyze öğretti" diye büyük bir hevesle elindeki patiği bana gösterdi Buket.
Konakta kala kala iyice ev kızı olmuştu. "Kızım senin daha aday adayın yok patik örmüş bir de" diye kahkaha attı Şiyar.
"Oğlum uğraşma kızla ne güzel ördü işte" dedi Zozan anne. "Buket ondan bir tane daha ör benim çocuklarım için" dedi Şiyar Buketin elindeki patiği alarak.
"Benim ile dalga geçene bak. Enişte senin çocuğun mu var" dedi Buket kahkaha atarak. Şiyarın ne demek istediğini anlamamıştı.
"Olmadığını kim söyledi" dedi Şiyar kendini bahçe koltugunun üzerine atarak. "Ne" diye bir hayret nidasi döküldü Buketin ağzından.
"Teyze oluyorsun Buket xanım" dedim elimi karnıma koyarak. Herkes şok olmuş bir şekilde bana baktı. "Şanslısın Buket bir kerede iki bebek teyzesi oluyorsun" dedi Şiyar.
"Ne bir de ikiz mi?" Diye sordu hayret ile ablam. Kafam ile onu onayladım. "Babaanne oluyorum" diyen Zozan anne bir anda zılgıt çalmaya başladı.
Herkes gelip tek tek sarılarak tebrik etti. Mirşat dede Şiyara sarılarak "hayırlı olsun evlat" dedi. Arından da bana uzaktan hayırlı olsun dedi.
"Benden sonra evlenen herkes çoluk çocuğa karıştı Payiz xanım" dedi Diyar abi somurtarak. Payiz abla gidip onun yanına oturdu. "Diyar ya kimin hamile olduğunu duysan aynı tepkiyi veriyorsun" dedi.
"Haklı değil miyim?" Dedi Diyar abi. Bir çocuğu olmasını çok istiyordu. Galiba Payiz abla onun aksine henüz istemiyordu. "Torunum haklı gelin xanım" dedi Mirşat dede.
Ortam nedensiz bir şekilde gerilmişti. Diyar abi ve Payiz abla somurtmuş bir şekilde oturuyordu.
Bizde otururken Şiyar hemen Sanem ile oynamaya başlamıştı. Buket ise bana patik nasıl örülür onu anlatıyordu. Bence Buket avukatlığı hemen bırakıp bir örgü dükkanı açmalıydı. Buketin el emeği diye.
Diyar abi ani bir şekilde ortamdan kalkıp odasına gitti. Payiz abla da peşinden gitti. İkilinin bu haline herkesin canı sıkılmıştı.
YAZARIN ANLATIMIYLA
Diyar ağa odaya girdiğinde odadaki koltuklardan birine oturdu. Payiz de hemen arkasından kapıyı kapatıp gidip kocasının yanına oturdu.
"Diyar" dedi genç kız. Ama Diyar ağa ses çıkarmadı. "Diyar benim ne suçum var" dedi hemen. Diyar ağa karısına doğru döndü.
"Sana suçlu musun dedim" dedi hemen. "Demiyorsun ama öyle davranıyorsun" dedi genç kız somurtarak.
"Ben sadece bir çocuğumuz olsun istiyorum Payiz. Bizden sonra evlenen herkesin çocuğu oldu. Ben senden benden bir parçamız olsun istiyorum balım çok mu şey istiyorum" dedi Diyar ağa karısının elini tutarak.
"Bende istiyorum. Ama hadi diyince olmuyor ki Diyar" dedi genç kız. Morali iyice bozulmuştu. "Asma suratını" dedi hemen Diyar ağa.
"Sen de asıyorsun" dedi genç kız. Diyar ağa karısını çekil sarıldı. "Tamam sen asma bende asmayacağım" dedi karısının saclarının arasından öperek.
"Özür dilerim" dedi Diyar ağa bir anda. "Fazla ve gereksiz bir tepki verdim senin de canını sıktım" diye de ekledi. Payiz, Diyardan ayrılıp yüzüne baktı.
"Benim canımı sıkan senin üzülmen Diyar" dedi hemen genç kız. "Üzülmüyorum balım. Biliyorsun biraz kıskanç biriyim. Sanem ve Ferzan abiyi gördükçe bir kızım olması için can atıyorum. Şiyarın da çocukları olacak şimdi. Artık bizimki de olsun istiyorum" dedi genç adam.
"Senin gibi kocaman gözlü güzel gülüşlü bir kızım olsun istiyorum" diye de ekledi Diyar ağa. Hayali bile genç adamın içinde bir heyecan oluşturmuştu.
"Yada senin gibi mavi gözlü kumral yakışıklı bir oğlumuz olsa" dedi genç kız hemen. "Önce kızımız olsun ama" dedi Diyar ağa sanki kendi elindeymiş gibi.
"Ya hiç kızımız olmazsa" diye merak ile sordu Payiz. "Olana kadar bizde çocuk getiririz. Düşünsene balım on erkek çocuk bir kız" dedi Diyar ağa.
"Sen dogruyorsun her halde on bir çocuğu Diyar ağa" dedi hemen genç kız. On bir çocuk nasıl büyüteceğiz Diyar da abartıyor diyordu genç kız.
"Mümkün olsa seni yormazdım ama mümkün değil" dedi Diyar ağa. İkili biraz daha konuşup az önceki kötü havayı üstlerinden attılar.
O sırada avluda oturmuş olan Şiyar ayağa kalktı. "Hayde gidelim Avzem" diyince Avzem de ayağa kalktı. "Nereye çocuklar daha yeni geldiniz" dedi hemen Vedat ağa.
"Babamlara gideceğiz Vedat baba bu güzel haberi vermek için" dedi hemen Avzem. Genç kız babasına bu haberi vereceği için çok heyecanlıydı. Babasının bu haberi duyunca onu sarıp sarmalayacağından çok emindi çünkü.
"Hep beraber gidelim o zaman" dedi Vadat ağa. Harkes kafası ile onaylayıp ayağa kalktı. "Diyar ve Payizi çağırın dedi çalışan kadına Zozan xanım.
"Ben gelmiyorum siz gidin" diyen Mirşat ağa avludan içeriye doğru gitti. "Bende gelmiyorum patik örerken çok yoruldum gidip uyuyacağım" diyen Buket de odasına gitti. Payiz ve Diyarın gelmesi ile herkes yola çıktı.
"Şiyar çok heyecanlıyım ben. Babam ve annem çok mutlu olacak değil mi? Amcam da burada o da çok mutlu olacak" dedi genç kız heyecan ile. Heyecandan kalbi deli gibi çarpıyordu.
"Tabiki de çok mutlu olacaklar" diyen Şiyar ağa karısının elini tutu. "Ama biraz sakin ol senin için de bebekler için de bu kadar heyecan iyi değil" dedi Şiyar ağa endişe ile.
"Tamam" dedi Avzem ama bir türlü sakin olamıyordu. Bir eli karnında bir elide kocasının elindeydi. Genç kız istem dışı elini hep karnının üzerine koyuyordu.
Şimdiden anneliğin ona vermiş olduğu korumacılık hissi ile çocuklarını sarıp sarmalamak istiyordu hep.
Sonunda Mervani konağının önünde duran araba ile herkes içinden indi. Herkes konağın önünde durunca konağın içinden gelen bağırış sesleri ile birbirlerine baktılar.
Herkesin aklındaki soru kim neden bağırıyordu. Avzemin az önceki heyecanının yerini korku aldı.
Genç kız bir kaç adım atıp avlunun girişinde durdu. Şiyar hemen yanında dururken ailenin diğer fertleri arkasında durdu.
Avlunun ortasında durmuş tartışan Haşmet ağa ve Hasan'a baktı herkes. "Defol git artık Hasan" diye bağırdı Haşmet ağa.
"Neden kovuyorsun şimdi beni abi. Kızıma yakın oldum diye mi?" Dedi Hasan. Avzem ve Dilçem dahil herkes şok ile baktı. Hasan'ın kızı mı vardı? Şaşırmayan iki isim vardı.
Zozan xanım ve Vedat ağa. İkili gercekleri biliyordu. Biraz sonra olacakalar içinde de çok enidişelenmişlerdi. Gelinleri hamileyken bunun olması hiç iyi olmazdı.
Urfadaki büyüklerin hepsi gerçekleri biliyordu sadece gençler bilmiyordu.
"Senin kızın falan yok Hasan. Yıllar önce bu kapıya bırakıp gittin sen onu" diyen Haşmet ağa üzerine Dilçem ve Avzem şoka uğradı. İkili de babam neyden bahsediyor diyordu.
"Sen ne kadar kabul etmesende Avzem benim kızım" diye bağırdı Hasan.
Avzem duyduğu sözler üzerine şok oldu. Yanında duran Şiyarın da ondan bir farkı yoktu. Avzem bir kaç adım sendeledi. Kendisinin bile zor duyacağı bir şekilde "ne" diyen Avzemin gözünden usulca bir yaş düştü.
Duyduğu şeylerin doğru olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Henüz Avzemin varlığını fark etmeyen Hasan "Avzem benim kızım abi" diye bağırdı tekradan.
***
Bölüm sonu.
Sizce bundan sonra neler olacak.
Bölümü nasıl buldunuz.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.4k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |