39. Bölüm
Nur / Ağa'nın Rüyası / 39. Bölüm (Papatya)

39. Bölüm (Papatya)

Nur
nurrunuuz

Yeni bölümden herkese selam.

 

Bakalım neler olacak.

 

Keyifli okumalar.

 

***

 

Giden Sevtapın arkasından öylece baka kaldı herkes. Şuan kim haklı kim haksız kestiremiyordu kimse. Avzem ve Alaz ne düşüneceklerini bilmiyordu.

 

Avzemin mavi gözleri Alazın mavi gözlerini buldu. İkisinin de tek ortak yönü masmavi gözleriydi. Onun dışında benzer hiç bir özellikleri yoktu.

 

Avzem beyaz teninin aksine simsiyah saçları olan bir kızdı. Alaz ise kumral tenli kumral saçlı bir adamdı. Sadece ikisinin de masmavi gözleri vardı.

 

Az önce görmüş oldular ki o mavi gözleride annelerinden almıştı ikili. Sevtapın da onlar gibi gözü maviydi.

 

"Avzem" diyerek sesizliği bozan Şiyar oldu. Avzem bakışlarını Alazdan çekip Şiyara baktı. "Eve gidelim" dedi genç kız. Şiyar da onu kafası ile onayladı.

 

"Sende bizim ile gel istersen" diye sordu Şiyar ağa, Alaza. Alaz şuan ne yapacağınızı bilmediği için onu kafası ile onayladı. Hep birlikte evin yolunu tuttular.

 

1 SAAT ÖNCE

 

Dilçem uyanır uyanmaz üstünü dağiştirip Sanemi doyurdu. "Oraya mi gideceksin" diye sordu direkt olarak Ferzan ağa. Karısını biraz olsun tanıyor ise oraya gidecekti.

 

"Evet" diye cevap verdi Dilçem. "Birlikte gidelim" dedi hemen Ferzan ağa. Karısını tek başına göndermezdi. Dilçemin kafasını onaylamasi ile birlikte aşağıya indiler.

 

O sırada her şeyden habersiz olan Buket bavulu ile odadan çıktı. "Neyere Buket" diye sordu Zozan xanım hemen avluya gelen Bukete.

 

"Edirne'ye dönüyorum Zozan teyze. Önce Avzme uğrayacağım" dedi. Dün akşam olanların hiç birinden haberi yoktu Buketin. "Ne acelen var kızım kalıyordun işte ne güzel" dedi hemen Zozan xanım.

 

"Çok sağol Zozan teyze ama gitmem gerekiyor" diyen Buket durgun bir haldeydi. "Buket, Avzeme gideceğim dedin Sanemi de kendinle götürür müsün benim küçük bir isim var sonra bende onlara gideceğim" dedi Dilçem.

 

"Olur gideriz Sanem kuşumla" dedi Buket. Buket herkesle tek tek vedalaşıp Sanemi de alıp Avzemlere gitti. Eve yetiştiğinde Avzem yoktu. Diyar ve Payiz onla olan biten her şeyi anlattı.

 

Dilçemler de Mervani konağının yolunu tuttu. Dün şok etkisi ile sesiz kalan Dilçem bugün gidip ailesinden hesap soracaktı.

 

Araba konağın önünde durunca Ferzan ve Dilçem indi arabadan. Dilçem önden konağa girerken Ferzan da arkasından girdi. Zaten herkes avluda oturmaktaydı.

 

"Hasan amcam nerede" diye direk olarak sordu Dilçem. En çok ondan hesap sormak istiyordu genç kız.

 

"Her zamanki gibi kaçtı. Dün akşam ilk uçak ile Almanya'ya döndü. Hem suçlu hem kaçıyor" dedi Haşmet ağa hemen.

 

"Tek suçlu o değil ama. Sizin hiç suçunuz yokmuş gibi davranmayın" dedi Dilçem öfke ile. Bir türlü aklı almıyordu yaptıkları şeyleri.

 

"Ben bir abla olarak Avzemi hep korumaya çalıştım. Hemde kimden annesi ve babası sandığımız adam ve kadından. Anne baba olarak hiç mi vicdanınız yok sizin" diye bağırdı Dilçem.

 

"Susmayın! Konuşun!" Diye bağırdı bu defa Dilçem. Karşısındaki iki insanın susması onu daha çok sinirlendiriyirdu.

 

Haşmet ağa ve Hamiyet xanım sesizliğini korkurken elinde bavulu ile Agit avluya çıktı. Dilçem ve Ferzanın bakışları onu buldu.

 

"Nereye Agit" diye sordu hemen Dilçem. "Üniversiteye daha iki ay var ama burada durmak istemediğim için erken gideceğim abla" dedi Agit. Genç çocuk dün ani bir karar ile gidecekti. Kimseyi görmek istemiyordu.

 

"Biz seni bırakalım" diyen Dilçem üzerine birlikte konağın çıkışına doğru yürümeye başladılar. Ağıt annesi ve babası ile vedalaşmayı bırak onların yüzüne bile bakmamıştı.

 

"Bende sizi uzun bir süre görmek istemiyorum. Aramazsanız sevinirim ki arasanız da açmam" dedi son olarak Dilçem ve konaktan çıktı.

 

Hamiyet xanım çocuklarının arkasından ağlamaya başladi. Bu günü kadar Avzeme yaptıklarının sonucunun kendi öz evlatları ile ödeyeceklerdi.

 

Dilçemler arabaya binip yola çıktı. "Uçağın kaçta Agit" diye sordu Ferzan. "Akşam enişte önce Avzem ablama gitmek istemiyorum" dedi Agit. Hep birlikte Avzemin evine doğru yola koyuldular.

 

AVZEM BEDİHİ

 

Gerçekleri er yada geç çıkma gibi bir huyu vardır. Benim gerçeklerim de biraz geç olsa da ortaya çıkmıştı. Bunca zaman yaşadığım her şey gözümün önünden bir bir geçiyordu.

 

Neler yaşamıştım neler. Bu yaşantımda olan tek güzel şey Şiyardı. Benim karanlık hayatıma bir güneş gibi doğmuş beni dünyanın en mutlu kadını yapmıştı.

 

Tam her şey güzel oldu hayatım düzene girdi derken yine olan olmuştu. Hep öyle olmaz mıydı zaten. Kahkahalar atarak güldüğün günün sonu hep hıçkıra hıçkıra ağladığın bir güne döner. Bu değişmez bir kuraldır.

 

Ama bundan sonra kimsenin beni ağlatmasına izin vermeyecektim. Geçmişimin kötü izledini silip şimdiye bakacaktım.

 

Sevdiğim adam yanımdaydi ve beni deli gibi seviyordu. Ondan bir parça olan iki tane bebeğim vardı. Bundan sonra tek odağım Şiyar ve çocuklarım olacaktı.

 

Yakama yapışan acı dolu geçmişim değil..

 

Kapının çalma sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım. "Ben bakarım" diyen Buket ayağa kalkıp gitti.

 

Ben kafamı Şiyarın omuzuna koymuş bir şekilde uzanıyordum. Şiyar bir eli ile saçlarımla oynarken diğer elini de karnının üzerine koymuştu.

 

Tam karşımda Payiz abla ve yanında kucağındaki Sanem ile oynayan Diyar abi vardı. Tekli koltukların birinde Alaz otururken diğerinde de az önce kalkan Buket oturuyordu.

 

Bir süre sonra içeriye ablamlar girdi. Sanem direk olarak anne diyerek ablamın kucağına gitti. Onlar otururken sesizlik hakimdi odada.

 

Ben olduğum yerde doğruldum. Abla, Agit tanıştırayım sizi Alaz ile" dedim Alaza doğru dönerek. "İkizim Alaz" dedim bir anda. Ablam, Agit ve Ferzan enişte aynı anda "ne!" Diye bağırdı.

 

"Ben çok yoruldum anlatın biriniz" dedikten sonra tekrardan kafamı Şiyarın göğüsüne yasladım. Alaz olanları anlatırken ben dönüp Şiyara baktım. O zaten bana bakıyordu.

 

Ben altan onun karalarına bakarken o üsten benim mavilerime bakıyordu. "Ne oldu hatunum" dedi ben uzun süre sesiz kalınca. "Hiççç" dedim ç harflerini uzatarak. "Kocama bakmak istedim bakamaz mıyım?" Diye sordum bu defa da.

 

"Baka bilirsin tabi" dedi eğilip alnımdan öperek. "Hamileyken kime çok bakarsan çocuğun ona benzermiş. Doğum yapana kadar hep sana bakacağım ki çocuklarım sana benzesin" dedim.

 

"Bence kendi fotoğrafına bak çocuklarımın senin gibi maviş gözlü olmasını istiyorum" diyince kaşlarımı çatarak Şiyara baktım.

 

"Senin tek maviş gözlün benim. Çocuklarım bile olsa maviş gözlülüğümün yerini kimseye vermem" diyince gülmeye başladı. Bu adam gülünce benim içim gidiyordu ama.

 

"Senin yerini kimse tutmaz tabiki. Sen Şiyarın maviş gözlü hatunusun." diyince kocaman gülümsedim. "Ama karıcığım daha doğmamış çocuklarımızı kıskanmamalısın" dedi bu defa.

 

"Kıskanırım senin ile arama giren herkesi kıskanırım. Buna çocuklarımda dahil" dedim hemen. Şiyar tekradan güldü. "Seni de o kıskançlığını da yerim" diyince bende güldüm.

 

"Şiyar, Avzem dünya yanıyor" diyen ses üzerine bakışlarimi Şiyardan çekip bizimkilere baktım.

 

"Nasıl" dedim anlamayan gözlerle. "Neler olmuş neler. Biz burada ne konuşuyoruz siz aşkne fişne peşindesiniz. Sesleniyoruz deminden beri tık yok. Dünya yansa haberiniz olmaz" dedi Ferzan enişte.

 

"Bu saatten sonra Dünya yansa umrumda değil" dedim Şiyara daha çok sokulup sarılarak. Artık çok yorulmuştum ve hiç bir şey düşünmek istemiyordum.

 

"Valla bence en iyi kararı aldın Avzem" dedi Payiz abla hemen. "Benim bir saate uçağım var gitmem gerekiyor' diyen Agit ayağa kalktı.

 

"Ne uçağı Agit nereye" dedim hemen olduğum yerden doğrularak. "Ankara'ya erken gideceğim. Ayarladım ben her şeyi bir saate uçağım var" diyince kafam ile onayladım.

 

Agit de o konakta daha fazla kalmak istemiyordu. Ona gitme diymezdim. Burada kal da diyemezdim çünkü kalmazdı. "Benim de uçak bileti yandı geç kaldım" dedi Buket.

 

"İyi oldu" dedim hemen. Buketin gitmesini istemiyordum. Agite sıkı sıkı sarılıp kapıdan gidişine baktım. Ferzan abi onu götürmüştü. Uzun bir süre herkesin kafasını dinlemesi gerekiyordu.

 

Ben mutfağa su içmeye girerken Buket mutfakta oturmaktaydı. "Ne oldu Buket" dedim onun yanına oturarak. "Boşver" dedi omuz silkerek.

 

"Sabahtan beri benim derdimi dinledin bırak biraz da ben senin derdini dinleyeyim" dedim. Bize geldiğinden beri durgunluk vardı üzerinde.

 

"Annem de artık yurt dışından dönmeyecekmiş. Bana sende gel demek yerine Edirne'ye dön burada yaşayamazsın sen dedi. Edirne'de kimsem yok. Onların dışında bu hayata zaten kimsem yok" dedi iç çekerek.

 

"Babam zaten yurt dışından ayda yılda bir geliyor. Annem ne diye gitti biliniyorum" dedi. Sanırım üzüldüğü nokta tek kalışıydı.

 

"Sende dönme Edirneye burada kal. Alazın karşısındaki ev kiralık orayı tut. Ben büro açtım ortak olalım. Zaten ben birkaç ay sonra bebeklerden dolayı gidemeyeceğim. Sen diyorsun Edirnede kimse yok burada biz varız. Düzenini burada kur annen baban gelince de buraya seni ziyarete gelirler" dedim hemen.

 

"Yapa bilir miyim ki?" Diye sordu büyük bir umut ile. "Neden yapmayasın ki? Sinem de buraya yakın oturuyor. İşlerini halledene kadar bizde kalırsın" dedim.

 

"Tamam kabul ediyorum ortaklığı" dedi. Birlikte salona döndük. Mutfakta konuştuğumuz ortaklık olayını anlatık bizimkilere.

 

"Ben artık kalmayım" diyen Alaz ayağa kalktı. "Bu arada Avzem ben Sevtapa yani annemize bir ev tutup oradan çıkaracağım. Senin de haberin olsun" diyince kafamı ağır ağır salladım.

 

Oradan çıkması çok iyi olurdu. Onun da geç de olsa artık hatanın düzene gitmeye hakkı vardı. Onu henüz içimde affedemiyordum ama. Anladığım kadarı ile Alaz da ona hala kırgındı.

 

Alaz odadan çıkınca bende peşinen gittim. "Alaz" dedim dönüp bana baktı. "Her ne kadar geç öğrenmiş de olsak biz kardeşiz. Ben hep buradayım. Lütfen birbirimize uzak olmayalım" dedim.

 

"Biz ikiziz hiç ayrıla bilir miyiz" diyen Alaz gelip bana sarıldı. Gözlerim doldu bir anda. Hep hamilelik hormonları yüzünden.

 

"Ben gidiyorum sulu göz" dedi Alaz kapının önüne çıkarak. "Sensin sulu göz" diyip yüzüne kapatim kapıyı. Daha sonra salona döndüm.

 

"Balım ben çok açım ya nöbete de iki saat kaldı. Yemek yapsanız yetişir mi?" Diye Payiz ablaya sordu Diyar abi. "Ben Ferzana söyleyeyim gelirken alsın hiç uğraşmayalım" diyen ablam telefonu eline alıp salondan çıktı.

 

Diyar abi tekrardan Sanemi kucağına alıp oynarken bende Şiyarın yanına oturdum. Ben oturur oturmaz Şiyar elini yine karnımın üzerine koydu. Bende elimi onun elinin üzerine koydum.

 

Biz sanki hiç bir şey yaşamamış gibi sohpet ettik. O kadar yorulmuştuk ki hepimiz. Artık kimse o konu hakkında konuşmak istemiyordu.

 

Bende kafamı biraz dağıtmak istiyordum. En azından çocuklarım için kendimi stres ve üzüntüden uzak tutmalıydım.

 

Bir süre sonra Ferzan enişte geldi. Ben yine pek bir şey yiyememişim. İçim hala hiç bir şey almıyordu. Şiyarın zorlaması ile birkaç lokma birşeyler yemiştim.

 

Biz yemeği bitirip paketleri çöpe atarken kapı çaldı. Burak abi, Canan abla ve Kerim geldi. Onlar içeriye girerken Payiz abla ve Diyar abi de çıkıp gitmişti.

 

Ablam çay yapıp getirirken sanki hiç bir şey olmamış gibi sigorta ediyorduk.

 

"Kerim beyimiz de sonunda kendine birini bulmuş" diyen Burak abi ile bakışlarım Buketi buldu. Pek üzülmüş gibi bir hali yoktu. "Kim bu şansız kız" dedi ablam.

 

"Bence şanslı kız. Çünkü benim kaynım nükleer biri" dedi hemen Canan abla. "Benim çalıştığım okulda. Kız ile uzun süre aramızda etkileşim vardı ama net bir şey yoktu artık her şey netleşti" dedi Kerim.

 

Bu konuyua biraz üzülmüştüm. Çünkü biz Kerim ve Buekti yakıştırmıştık. Umarım Kerim o kızla çok mutlu olur Buket de artık hayatına birini alırdı.

 

"Hayırlı olsun Kerim darısı bana" dedi Buket. Şiyarın sana Kerim'i ayarlayacağım demesine rağmen Buketin, Kerim'in sevgili olduğunu duyunca yüzünde mimik bile oynamamıştı.

 

Biz sohpet etmeye devam ederken "ben gidip tatlı mı alsam canım çekti" dedi Şiyar. "Senin değil enişte Avzemin canının çekmesi gerekiyor" diyen Buket kahkaha attı. Şiyar da ona kötü kötü baktı.

 

"Aman Şiyar sen tatlı almaya gitme sen en son tatlı aldığında ben seni hastanelerden topladım" dedim hemen. O gün aklıma geldikçe kötü oluyordum.

 

"Ben ve Burak da gideriz yanında kocanı sağlam getiririz" dedi Ferzan abi. Daha sonra hepsi ayağa kalktı. "Hepinizi aynı anda hastaneden toplamayiz inşaallah" dedi ablam.

 

"Bu defa hastaneye gelir bir tur da ben sizi bıçaklarım" dedim tehditkar bir şekilde. "Yok yok gerek kalmayacak" diyen Şiyar eğilip yanağımdan öptü ardından üçü çıkıp gitti.

 

Ablam Sanemi doyurmak için diğer odaya giderken bizde sohpet etmeye devam ettik. Ben telefonumu elime alıp Alaza mesaj attım.

 

Gönderilen:ALAZ

Alaz biz tatlı yiyoruz sende gel.

 

Ben masajı gönderir göndermez görüldü oldu.

 

Gönderen:ALAZ

Geliyorum:)

 

Mesajı okurken nedensiz bir şekilde kocaman gülümsedim. İki dakika sonra kapı çaldı. Hemen gidip açtım. Alaz gelmişti.

 

"Benim ikizim bensiz tatlı da yiyemiyormuş" dedi yanaklarımı sıkarak. Birbirimizden ayrı kaldığımız yirmi dört yılın hasretini ikimiz de dindirmek istiyorduk.

 

Alazla birlikte içeriye geçtik. Ben az önceki yerime otururken o da Buketin yanına oturdu. Alazın ikizim olduğunu söylediğimde Canan abla ve Kerim büyük bir şok yaşadı. Daha sonra durumu onlara da kısa bir şekilde anlattık.

 

Alaz beni ilk gördüğü günü anlattı. Havaalanında ilk çarpıştığımız anı. O gün nedensiz bir şekilde tekrardan dönüp Alaza bakak istemiştim ve o da bana bakmıştı.

 

İşte o gün bizim çapışmamız tesadüf değildi. Sonradan komşu olarak çıkmamız Alazin bize gekip kedi maması istemesi hiç biri tesadüf değildi.

 

"Bu beni görür görmez. Avzem burada çok yakışıklı bir çocuk var. Tanıdık geliyor ama çıkartamadım. Diye içerideki Avzeme seslendi" dedi Alaz Buket ile ilk karşılaşmasını anlatı. Herkes gülmeye başladı.

 

"Açık sözlüyüm ben" dedi Buket pek umursamayarak. "Yakışıklı olduğumu inkar etmiyorsun yani" diye sordu Alaz.

 

"Yok neden inkar edeyim. Hem sen benim güzeller güzeli Avzemimin imizisin çirkin olmayana imkan yok" diyen Bukete uzaktan bir öpücük attım.

 

"Şiyarlar da gelmedi" dediğim an zil çaldı. "Ben bakarım" diyen Buket gidip kapıyı açtı. İçeriye ilk elinde gül buketi ile Ferzan abi ardından yine elinde gül buketi ile Burak abi ardından elinde papatya buketi ile Şiyar girdi.

 

"Siz tatlı almaya gidiyordunuz bu çiçekler ne" dedi hemen Kerim. Onlar umursamdan gelip buketleri bizlere uzattı. "Teşekkür ederim' dedim kocaman gülümseyerek. "Rica ederim hatunum" dedi Şiyar.

 

"Sap olmak böyle bir şey çiçeksizim" diyen Buket kendini koltuğa attı. "Sana birini bulalım diyoruz yok diyorsun kal çiçeksiz" diyen Şiyar odadan çıktı.

 

"Çok kötüsün enişte" diye arkasından bağırdı Buket. Ben şuan elindeki papatyalar ile meşgul olduğum için Buletin somurtmasi bile ilgimi çekmiyordu.

 

"Aynen aynen çok kötüyüm Buket hanım" diyen Şiyar elinde gül buketi ile geri döndü. "Sana da almıştım halbuki ama sen birisin ben kötü olayım" dedi elindeki gülü Bukete vererek.

 

"Ya sen dünyanın en iyi eniştesin" dedi hemen Buket. Onun bu haline gülmeden edemedim. "365 derce döndün Buket sakin sakin" dedi Alaz. O sıra Şiyar yanıma oturdu.

 

"Sus be" diye çirkef çirkef Alaza baktı Buket. "Tatlı nerede" diye sordu Kerim. "Mutfakta" dedi Burak abi.

 

Biz tatlıyı indirip yedikten sonra Buket hariç hekres eve gitti. "Buket, Karım elendi ama sana birini bulacağım sözüm var" dedi Şiyar.

 

"O sözü asla unutmam" diyen Buket odasına gitti. Bizde odaya giderken papatyaları suya koydum.

 

"Şiyar her seferinde papatya alıyorsun. Benim papatya sevdiğimi nereden biliyorsun" diye sordum hemen.

 

"Okuduğun kitaplarının arasına hep papatya koyuyorsun ayrıca her papatya görüldüğümde aklıma sen geliyorsun çünkü sende papatya gibi narin ve zarif güzelliğe sahipsin. Ayrıca papatya mutluluğu da simgeler. Sende bana mutluluk veriyorsun" dedi.

 

Hayran hayran Şiyara baktım. "Ya Şiyar ben seni çok seviyorum" dedim ona sıkı sıkı sarılarak. "Bende seni çok seviyorum güzelim" dedi.

 

Elini karnımın üzerine koydu. "Şiyarın canları" dedi.

 

Bu defa eğilip dudağıma bir buse kondurdu. "Şiyarın hatunu" dedi.

 

Bende aynı şekilde onun dudağını kısa bir an öptüm. "Avzemin hayattaki en büyük şansı" dedim..

 

***

 

Bölüm sonu.

 

Hemen yorumlarınızı alayım.

 

Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz.

 

Sizce bundan sonra neler olacak.

 

Oy verip takip etmeyi unutmayın.

 

Tiktok; nurrunuzq

 

Instagram; nurrunuuz

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

 

Bölüm : 10.01.2025 23:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Nur / Ağa'nın Rüyası / 39. Bölüm (Papatya)
Nur
Ağa'nın Rüyası

51.4k Okunma

3.63k Oy

0 Takip
54
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...