

Yeni bölümden herkese selam.
Keyifli okumalar.
***
Sezen AKSU-Son bakış
***
Elime aldığım kremi hafif bir şekilde diğer elime de yaydıktan hemen sonra iki elimi de saçma sürüp kıvırcıkkerımı düzeltmeye çalıştım. Tabi ne kadar başarılı oldum bilemem. Saçımla uğraşmayı bırakıp parfüm şişesini aldım bu kez. Siyah gömleğimin yaka kısmında boynumun açıkta kalan yerine sıktım.
Sonunda işim bittiğinde odamdan çıktım. Yüzüme yine her zamanki gibi sahte sert bir ifade takındım. Sonuçta ben bir Bedihi ağasıydım. Ağır ve sert adımlarla merdivenlerden indim. Bir süre sonra görüş alanıma annem girdi. "He Şiyar bende sana gelecektim" dedi hızlı hızlı konuşarak. "Hayrola anne niye gelecektin?" Derken kaşlarımı çattım.
"Düğün alış verişi verişine gidilecek. Deden senin de gitmeni istiyor" benim düğün alış verişinde ne işim vardı şimdi? "Neden" dedim gerçi nedeni olmasa da emir büyük yerden gitmek zorundaydım. "Ben ne bileyim oğlum deden öyle istedi. Hem Diyar da gidemiyor bari sen gel destek ol Ferzana" dedi her zamanki gibi aceleci bir şekilde konuştu.
"Diyar niye gelmiyor?" Diye sordum bu kez de. "Nöbeti var Şiyar. Eyer sorun bittiyse artık gidelim mi?" Dedi sitem edercesine. Onu kafam ile onayladım ve evden çıktık. Avluda Payizi görünce şaşırdım. "Payiz sen niye evdesin?" Diye bir soru yönelttim.
"Nerede olacaktım başka Şiyar?" Dedi göz devirerek. Bu gün herkes agrasfi miydi? "Diyar nöbete ya sen de aynı gün nöbete kalıyordun" dedim en az annem kadar hızlı konuşarak. "He yok ya günleri değişmişler" dedi üzgün olduğunu belli ederek. "Hadi ya kötü olmuş" diyince ben, o da kafasını salladı.
"De hayde millet bizi bekliyor" diye çıkıştı Ferzan abi. Aman ha nişanlısı beklemesin. "Sakin ola Ferzan abi kız tarafı biz değiliz" derken arabamın yanına gittim ve kapıyı açtım. Ferzan abi bana göz devirip arabaya bindi. Böylelikle sonunda yola çıktık.
Sonunda çarşıya geldiğimizde Mevani kızları bizi bekliyordu. Gözlerim direk olarak Avzemi aradı. Giymiş olduğu beyaz puantiyeli elbise ile görüş alanıma girdi. Onu gördüğüm an gülmek istedim ama yapamadım. Gülmemek için kendimi zor tutum. Çarşının ortasında onca insan içinde sert duruşumdan taviz veremem güzelim affet. Gerçi beni gördüğü de yoktu da neyse.
Dilçem yengenin seçmiş olduğu bir mağazaya girdik. Dilçem yenge, Ferzan abi ve ben hariç diğerleri düğün ve kınadaki giyecekleri elbiseleri seçmeye başladı. Dilçem yenge gidip Avzemin seçiminde ona yardımcı oldu. Annem de her baktığı elbiseyi Ferzan abiye gösterip erkek gözüyle bir bak diyordu. Payiz de denediği her elbisenin fotoğrafını çekip Diyara gönderiyordu.
Ben ise köşede durmuş onları izliyordum. Tam sıkılmaya başlamıştım ki telefonum çaldı. Cebimden çıkartıp açtım. "Efendim baba" dedim sert soğuk bir sesle. O an hissetim Avzemin akışları beni buldu. "Neredesin?" Dedi babam. Derin bir of çekmek istedim ama yapamadım. "Alış verişte" dedim yine aynı ciddiyetle.
"Şirkete gelemez misin?" Dedi oda sert bir sesle. "Niye?" Dedim bende hemen. "Bana yardıma" "ne yardımı baba ben ne anlarım şirket işlerinden" dedim hemen. Hayatımda şirket görmemiştim ben. Benim anladığım tek şey diş. "Sen gelmiyor musun şimdi?" Dedi bu kez de babam. "Dedem gönderdi buraya" dedim diretmemesini umarak. "Zaten sizin bana faydanız dokunsa" dedi ve telefonu yüzme kapattı.
Telefonu kuağımdan çekip baktım. Ne demiştim ki şimdi ben. Pek kafaya takmayarak telefonu cebime attım. Kafamı kadırıp baktığımda Payiz morelsin bir şekilde elindeki elbiseye bakıyordu. "Hayırdır Payiz ne oldu?" Diye sormadan edemedim. "Sen her şeyi sorup duracak misin?" Diye çıkıştı. Sanırım Diyar ile anlaşmazlık olmuştu ve siniri benden çıkmıştı.
"Bırak kızım Şiyar sabah uyandığında soru sormaya niyet etmiş belli" diyen anneme baktım. "La havle" diye mırıldandım. Bu gün içme suyuna ne katmışlardı acaba herkes bir değişik agresif.
"Gel Avzem bak bu elbise tam sana göre" diyen annesine doğru baktım bu kez de. Elinde tutmuş olduğu elbiseye baktım. Bu elbiseyi bana verseler üstüne para verseler yine almazdım. Bunu mu yakıştırmıştı Avzeme. "Biz seçmiştik aslında" dedi Avzem o da beğenmeyerek. "Bu olacak dedim" diyen tehditkar sese şaşkınlık ile baktım. Böyle bir şey beklemiyordum.
Avzem annesinin sözleri ile kafasını önüne eğdi. "Anne kız bunu beğendi bu alınacak" dedi Dilçem yenge annesi gibi tehditkar bir sesle. "Peki madem sen öyle diyorsan" diyince daha çok şaşırdım. Buradan anlamış oldum ki Diçem yengenin söz hakkı vardı ama Avzemki yoktu..
DİYAR BEDİHİ (2 SAAT ÖNCE)
Banyoda işimi halledip çıktım. Peyiz odanın ortasında durmuş beni bekliyordu. Bir iki adım atıp yanına durdum. Somurtmuş olduğu yüzüne baktım. "Hadi ama balım yapma böyle" dedim elimi yanağına koyarak. O ise bir şey söylemeden omuz silkti.
"Bak bende üzülüyorum ama" dedim bana bakmasını sağlayarak. Sarkıtmış olduğu dudağını arladı ve "ne yapayım Diyar bu gün sen nöbete kalacaksın yarın ben" dedi ve durdu "söyle bana biz ne zaman yan yana geleceğiz" diyerek devam etti.
Onu kollarımın arasına alıp sarıldım. "Bende üzülüyorum balım ama elden bir şey gelmiyor ki?" Dedim. Oda kollarımın arasında iyice bana sarıldı. "Hem bir ay sonra düzelecek" diye de ekledim. Payiz geriye çekilip bana baktı "koca bir ay" dedi. Onu böyle görmeye dayanamıyordum.
"Böyle çok üzüleceksen gidip işi bırakayım ha balım yeter ki sen üzülme" dediğimde hemen ani bir şekilde "yok" dedi. Onun bu haline güldüm "tamam o zaman asma yüzünü" dedim. Zoraki bir şekilde gülümsedi "peki madem" dedi. Onu kendime doğru çekip sarıldım ve saçlarını öptüm. "Zola gülme zorla" dedikten sonra saatime baktım.
"Benim artık gitmem gerekiyor" dediğimde zorla güldüğü suratı yine düştü. Bir ay boyunca böyle mi olacaktı. "Ne o kocanı yolcu etmeyecek misin balım?" Dedim onu biraz olsun güldürmek istiyordum ama görünen o ki başarılı olamıyordum.
"Asma suratını bak gitmem" dedim bu kez de. "Gitmeyip ne yapacaksın" dedi tiripli bir sesle. Zannedersin nöbet saatlerini ben ayarlamışım. "Karımla ilgilenirim" dedim elini tutarak. Elini elimden çekip "Hayde git Diyar biz daha alış verişe çıkacağız" dedi alıngan bir sesle.
Yanına yaklaşıp yanağından öptüm "bu gidişin bir de gelişi olacak Payiz hanım" dedikten sonra kapıya doğru yürümeye başladım. Tam kapıyı açacak ken durdum ve Payize baktım. "Bana da fotoğraf at da birlikte seçelim kıyafetleri" dedim.
Payiz ofladı ve "bundan sonra anca fotoğraflarla haberleşiriz zaten" dedi ellerini birbirine bağlayarak. "Somurtma somurtma" dedim ve durdum "fotoğrafları bekliyorum" diye ekledikten sonra odan çıktım ve hastanenin yolunu tutum.
***
AVZEM MERVANİ (1 gün sonra)
Yorgunluktan artık bayılmak üzereydim. Bir hafta sonra düğün olacağı için hiç bir şekilde oturmuyordum. Alış veriş temizlik hazırlık derken resmen nefes almıyorum. Mutfaktan çıkıp salona doğru yürümeye başladım. Son olarak oradaki boş bardakları alıp odama gitmek istiyordum. Tam solunun kapısının önün gelmiştim ki konuşmalar beni durdurmuştu.
"İtiraz etme Dilçem yeter. Bu kızı bunlardan başka kimse almaz. Evde mi kalsın?" Diyirdu babam. Benden bahsediyorlardı. "Niye istemesin baba hem Avzem daha küçük" dedi ablam. "Bilmiyorumş gibi yapma Dilçem bu şansız uğrusuzu kim alıp ne yapsın" diyen kişi anneme aititti.
Bu sözler canımı çok yakmıştı. Elimi kalbimin üzerine götürdüm. "Uğrusuz deme anne! Avzem kala kala işe yaramaz Serhate mi kaldı?" Dedi bu kez ablam. Ne yani Serhat yine mi beni istemişti. Bu kaç olmuştu zaten beni de hep rahatsız ediyordu. Ona defalarca seni istemiyorum demesine rağmen pes etmemişti.
"Okuyacak Avzem" diye ekledi ablam. "Okuyacak mış. Ne okuyacak o kafasız. Olmayan aklı ile sınavı kazanmaz o" dedi babam. Bu sözler beni bitiriyordu. Nefesimin kesildiğini hissediyordum. Gelip beni öldürse canım bu kadar acımazdı. "Sınava girsin açıklansın o zaman konuşuruz baba" dedi ablam.
Ne kadar beni savunmaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Babam her türlü kendini haklı çıkarıyordu. "Bak seni isteyenler Bedihi aşiret kos koca Bedihi aşireti. Peki Avzemi isteyen Urfa'nın ne olduğu belirsiz araplarında biri" dedi babam. Neden bu denli nefret ediyorlardı benden. Ben onlara ne yapmıştım ki?
"Bak baba kendi ağzınla söyledin ne olduğu belirsiz. Böyle insanlara Avzemi veremeyiz" diyince ablam kimseden ses çıkmadı. "Avzem" diye bağıran annemin sesi ile irkildim. Bir süre olduğum yerde bekleyip duyduklarımı sindirmeye çalıştım.
Daha sonra hiç bir şey duymamış gibi "efendim anne" diyerek salona geldim. "Topla şu bardakları!" Diye çıkıştı. Kafam ile onu onaylayıp elimdeki tepsiyi bardakları dizip salondan çıktım.
Mutfağa yetiştiğim an hazırda bekleyen göz yaşım yavaş yavaş süzüldü. Bu sözler canımı çok yakmıştı. Bana böyle davranılması canımı çok yakıyordu..
•••
Annemin söyledikleri üzerine odama gidip hızlı hızlı giyindim. Dışarıya çıkacağım için ola bildiğince usturuplu giyinmeye özen gösterdim. Saçlarımı at kuyruğu bağlayıp her zamanki gibi bandana taktıkm ve aşağıya indim.

Avluya yetiştiğimde ablamdan başka kimse yoktu. Beni görür görmez yanıma gelip "hayırdır Avzem nereye?" Diye sordu. Elimdeki telefonumu çantama koyarak "baklavaları almaya gideceğim abla" dedim ve durdum "gel birlikte gidelim" diye de ekledim. Ablam dudaklarını sakıtıp "çok isterdim ama gelinliklerim gelecekmiş onları bekliyorum" dedi.
"Tamam o zaman ben çıkıyorum" derken yürümeye başladım. Ablam arkamdan "dikkat et" diye bağırınca kafam ile onu onayladım. Konaktan çıkınca korumlardan biri gelip "ben bırakayım Avzem hanım" diyince hayır dercesine kafamı salladım. "Yürüyerek gideceğim" dediğim sırada bir adım geriye çekildi. "Eşlik edeyim" dedi bu kez de. "Gerek yok" dedikten sonra yürümeye başladım.
Kaldırımın üzerinde köşeden köşeden yürümeye başladım. Abalamın düğünü için akşam gelecek olan halalarım ve amcalarım için babam baklava yaptırmıştı. Tabiki bunu almak yine bana kalmıştı. Onca işin arasında bir de bu vardı.
İki soksak altımızda olan baklavacı Hikmet abinin dükkanına beş dakikada ulaşmıştım. Dükkana girer girmez "Hah Avzem geldin mi?" Dedi Hikmet abi. Kafam ile onayladım. "Tek misin?" Diye sordu bu kez de. "Evet" demekle yetindim. "Niye tek geldin kızım beş tepsi baklavayı nasıl taşıyacaksın" diyince gözlerim kocaman açıldı.
Babam beş tepsi baklava mi yaptırmıştı. Bilseydim korumaya gel derdim bari. "Bilmiyordum abi" dedim yüzümü eğerek. "Neyse olsun sen iki tepsiyi al git bende çırak gelince kalanları göndereyim" diyince yine başım ile onayladım.
İki tepsi baklavayı üst üste indirip bana verdi. "Kolay gelsin" diyerek dükkandan çıktım. Elimdeki baklavaları dikkatli bir şekilde taşıyacağım ağır adımlarla yürüyordum. Az önce beş dakikada geldiğim yolu şimdi beş dakikada sadece yarılamıştım.
Ben henüz birinci sokağı geçmiştim ki omzuma dokunan bir şey ile irkildim. Kokudan ağzımdan "hii" diye bir nida çıktı. Az kalsın elimdeki tepsileri devirecektim. "Kokruttum mu kız" diyen sese ani bir şekilde döndüm. Bunun burada ne işi vardı.
Hemen etrafıma göz gezdirdim biri gördü mü diye? "Ne işin var senin burada" diye çıkıştım hemen. Bir yandan da etrafı kontrol etmeye devam ediyordum. "Konaktan çıktığını görünce peşinden geldim" diyince gözlerim kocaman açıldı. "Sen beni mi takip ediyorsun?" Diye sordum hemen.
"Şimdilik evet ama en kısa zamanda zaten yan yana olacağız" dedi pis pis sırıtarak. "Öyle bir şey olmayacak Serhat abi" dedim sondaki abi kelimesine vurgu yaparak. "De sen abi ama bunu unutma ki yakında bana kocam diyeceksin" diyince gözlerim kocaman açıldı.
"Öyle bir şey olmayacak" dedim yürümeye devam ederek. Ama sözleri durmamı sağladı. "Sen ayakta uyu Avzem baban Dilçemin düğününden sonra gelin konuşalım demiş bizimkilere" hızlı bir şekilde o yöne doğru döndüm.
"Ne saçmalıyorsun sen!" Dedim haykırarak. Ama o pis pis sırıtırıyordu. "Yakında kocan olacam diyorum sevdiğim" dedi ve gitti. Ben ise söylediklerinin etkisinde kaldım. Gerçekten babam kabul etmiş ola bilir miydi?
Ağır ağır yürümeye devam ettim. Söylediği sözler kafamın içinde dönüp duruyordu. Yol boyu dua ettim 'Allahım lütfen yalan söylüyor olsun. Babam böyle bir şey söylememiş olsun' ben okuyacaktım evlenemezdim. Bu olamazdı olmamalıydı.
Düşüncelerimin eşliğinde konağın önüne yetişmistim. Kafamı kadırıp baktığımda görüş alanıma elinde kocaman poşet ile Şiyar abi girdi. Birkaç adım daha atıp yanında durdum "hoş geldin Şiyar abi" dedim ama o yüzümü dikkatli bir şekilde inceliyordu. "Hoş buldum da sen iyi misin? Betin benzin atmış" diyince panik oldum.
"İyiyim iyim şey geçelim" dedim ve önden hızlı hızlı yürüyerek konağa girdim. "Sen miydin Avzem bende Şiyar geldi sandım" dedi ablam beni görür görmez. Arkadan bir ses "bende geldim Dilçem yenge" dedi. Ablam bakışlarını benden çekip ona baktı.
"Siz kapıda mi karşılaştınız" diyince ablam "evet" diyip içeriye girdim. Mutfağa gidip elimdeki tepsileri masanın üzerine bıraktım. Aklım hala az önce yaşadığım olaydayadı. Gerçek miydi acaba? Doğru mu söylüyordu? Ya babam gerçekten gelin dediyse o zaman ben ne yapacaktım?
Annemin sesi ile düşüncelerimden kurtuldum. Mutfaktan çıkıp avluya geçtim. "Avzem kahve yap ta Şiyar oğlum oturup soluklansın" dedi annem. Ben onu kafam ile onayladığım sırada "gerek yok hemen benim acelem var biliyorsunuz maalum düğün hazırlıkları" dedi Şiyar abi.
"Peki madem bu defa bırakıyorum ama sayılmaz bir dahakine borcum olsun" dedi annem sanki Şiyar abiyi yıllardır tanıyormuş gibi bir samimiyetle. "Tabi olur" dedi Şiyar abi.
Ayaklanıp yürümeye başladı. Konaktan çıkacak iken dönüp bana baktı. Bende ona taraf baktığım için göz göze geldik. Bakışları çok derindi dolu dolu bakıyordu sanki gözleriyle konuşuyordu ama ben bu dili bilmiyordum..
***
Bölümü nasıl buldunuz?
Bölüm hakkında neler söylemek istersiniz?
Ferzan ve Dilçem nişanlandı.
Avzem hakkında neler düşünüyorsunuz?
Serhatın yaptığı?
Peki Şiyarın son bakışı???
Yorumlarınızı bekliyorum.
Yıldızı parlatmayı unutmayın.
Takipte kalın.
Yeni bölümde görüşmek üzere. 🌼
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.41k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |