
Herkese yeni bölüm selam.
Keyifli okumalar.
***
YAZARIN ANLATIYLA
Yine çok büyük telaşlar vardı her iki konakta da. Bu sefer Bedihi konağındaki daha büyüktü. Büyük oğulları evleniyirdu sonuçta.
Yine herkes canla başla çalışıyordu biri hariç. Siyar ağa. Düne oranla bu gün daha sakindi. Çok sakindi. Bu sakinlik çok fazlaydı. Hiç bir işe el atmıyor oturduğu yerde dalıp dalıp gidiyordu. Aklı hala dünde kalmıştı. O kızın söyledikleri Avzemin yutkunuşu.
Bak yine aklına gelmişti ve yumruğunu sıkmıştı. Ne oluyordu o konakta ne yapıyorlardı bu kıza. Yoksa şiddet mi uyguluyorlardı. Bu düşünce bile anlındaki damarın ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Böyle adi şerefsiz insanlar değillerdi herhalde?
Duramadı yine yerinde Siyar ağa ani bir şekilde oturduğu divandan kalktı. Olduğu yerde volta atmaya başladı. Kimse Siyar ağanın bu haline anlam veremedi. Bir Zerya farkındaydı. Ne kadar kardeşinin bu haline üzülse de onun iyiliği içindi hepsi.
"Şiyar Mevani konağın gide bilir misin?" Diyen sese doğru döndü Şiyar ağa. "Sen soru sormayı bilir miydim abicim." Diye yanıtladı alaycı bir şekilde. "Gidedek misin?" Diye diretti Diyar ağa.
"Niye" diye sordu Şiyar ağa. "Dünki orada kalan eşyaları almaya" Siyar ağa duydukerı üzerine kafası ile onayladı ikizini. "Siyar gitmesin" dedi panik ile Zarya. Kardeşini o kızdan uzak tutmaya çalışıyordu. Her ne kadar Avzemi sevse de böyle bir şeye müsade edemezdi.
"Gideceğim abla" diye dikleşti Şiyar ağa ardından hızlı adımlarla konaktan çıktı. Arabasını yanına almak istemedi. Havanın ona iyi geleceğini düşündü.
Meryemin giyeceği elbiseyi almak üzere kuru temizlemenin yolunu tutmuştu Avzem. Aklı bir anda düne gitti. Şiyar ağaya her baktığında göz göze gelen Avzem dün hiç gelmemişti. En son Şiyar ağa konkarına elbise bırakmaya geldiğinde göz göze gelmişlerdi.
Bir an kendine kızdı Avzem düsüncelrinden dolayı. Ben kimim ki dedi kendi kendine koca ağa ile göz göze geleyim. Diğerleri tesadüfen olmuştur diye düşündü.
Kuru temizlemeye gelip Meryemin elbisesini alan Avmem bu kez konağın yolunu tutu. Düşünceler eşliğinde yürüyen Avzem koluna dokun el ile anından arkasını döndü.
"Kokuttum mu?" Diyen adama kaşlarını çatarak baktı genç kız. "Ne işin var senin burada" diye sordu hemen karşısındaki adam. "Sözlümü görmeye geldim" diyen adam ukala bir şekilde güldü.
"Ne söz-" diyecek oldu ki Avzem başka bir ses onu böldü. "Avzem" diyen sert sese ani bir şekilde baktı Avzem. Karşısında Şiyar ağanın sert yüzüyle karşılaşınca paniğe girdi.
Marvani konağına giden Siyar ağa yolda Avzem ve bir adamın konuştuğunu gördü. Her ne kadar banane dese de dayanamayıp sert bir şekilde kızın adını zikretmişti.
Avzemin eli ayağına dolaşmıstı ne yapacağını şaşırmıştı. Ya Şiyar ağa yanlış anlarsa diye düşündü. Şiyar ağa birkaç adım atıp onların yanında durdu. "Ne oluyor Avzem bu adam kim?" Diye sormadan edemedi.
Karşısında adama kücümseyici bir bakış attı. Acaba buraya gelerek iyi mi ettim diye düşünürken kötü ettiğinin farkında bile değildi. Çünkü Karşısında duran adam ona
"Ben sözlüsüyüm asıl sen kimsin?" Demişti..
•••
Siyar ağa barut misali Bedihi konağın girdi. Avluda olan herkes ani bir şekilde dönüp ona baktılar. Ama hiç kimseye bakmadan içeriye girdi. Arkasından seslenen kişilere tek bir cevap bile vermedi.
Diyar ağa ani bir şekilde ayağa kalktı. "Geleni yakarım" diyerek ikizinin peşinden gitti. Diyarın o halinden korkan aile üyeleri onun sözünü hemen dinledi.
Diyar ağa ikişleri üçerli merdivenleri çıkmaya başladı. Biten merdiven ile en sondaki odaya adımladı. İkizinin odasına giren Diyar ağa kapıyı arkasından kapattı.
Şiyar ağa içeride volta atıyordu. Sinirini nereden çıkaracağını bilemez hale gelmişti. Yaralı aslan gibi sağa sola çarpıp duruyordu. O çocuğun sözleri üzerine hiç bir şey söylemeden oradan ayrılıp doğru konağa gelmişti Şiyar ağa.
"Ne oldu Şiyar" diye sordu Diyar ağa endişeyle. "Sözlüymüş Diyar" diye bağırdı Şiyar ağa. İşte o an Diyarın da canı yandı. Siyarın canının yanması demek onun da canının yanması demekti. "Emin misin Şiyar" diye sordu hemen.
Diyar, Şiyarın kimden bahssetiğini biliyordu. Aslında herkes Şiyarın, Avzeme aşık olduğunu biliyordu Dilçem dahil. Bir tek Avzem Şiyar ağanın kendisini sevdiğini bilmiyordu. Bide Şiyarın herkesin bildiğini bilmiyordu.
"Kendi gözlerimle gördüm Diyar" diye haykırdı Şiyar ağa. Eline geçen vazoyu yere fırlattı. Diyar anında kardeşinin yanına gidip yaralanıp yaralanmadığına baktı. "Boşuna bakma Diyar yara kalbimde göremezsin" dedi az öncekinin aksine durgun bittik bir sesle.
Diyar, Siyarı çekip cam kırıklarının olmadığı bir yere götürdü. Siyar ağa anında yere çöküp sırtını yatağa yasladı. Diyar ağa ise hemen kardeşinin yanına oturdu. Hayatında ilk kez böyle görüyordu kardeşini.
"Çok seviyorum Diyar" derken gözünden bir damla yaş düştü. Herkese terör estiren Şiyar ağa kendinden küçük bir kıza yenik düşmüştü..
"Hani ilk aşk diye bir şey yoktu lan" dedi Diyar ağa kötü ortamı dağıtmak amacıyla ama anında Siyarın kötü bakışlarıyla karşılaşmıştı. "Çok mu?" Diyerek anında ikizine ayak uydurdu Diyar ağa.
"Hem de ölmeyi göze alacak kadar" diyince Diyar ağa pis pis sırıttı. "Peki katil olmayı göze alacak kadar?" Diyen ikizine anlamaz bir şekilde baktı Şiyar ağa. "Sözlüsünü öldürüp her bir parçasını bir yere gömelim" diye açıklamada bulundu Diyar ağa.
"Sözlüsü deme Diyar canım yanıyor" dedi bir kez daha göz yaşlarınının dökülmesine izin vererek..
AVZEM MERVANİ
Siyar abinin ani gidişiyle şok olmuş bir şekilde arkasından baktım. "O adam kimdi kız" diyerek bana hesap soran Serhate baktım. O an içime bir cesaret doldu ve elimi kaldırdığım gibi yüzüne tokat attım.
Neye uğradığını şaşıran adam elini vurduğum yanağına koydu. "Sen ne yaptığını zannediyorsun lan" diye haykırdı. Her ne kadar korksam da belli etmemeye çalıştım. "Bir daha etrafımda dolanma Serhat abi" dedim sondaki abi kelimesine baskı yaparak.
Koşar adım konağın yolunu tuttum. Arkamdan gelmemesi için dualar ettim. Eğer gelirse benim için hiç iyi şeyler olmayacaktı.
Korkudan titreyen bedenimi konaktan içeriye zor attım. "Sonunda geldin" diye çemkiren anneme baktım. "Bırak şu elbiseyi de git hazırlan Ferzan gelir simdi" annemin talimatı elbiseyi bırakıp koşar adım odama gittim.
Göz yaşlarım anında akmaya başladılar. Ben az önce ne yaşamıştım öyle. Rezil olmuştum, Siyar abi de her şeyi yanlış anlamıştı pislik Serhet yüzünden. Nefret ediyordum ondan. Siyar abi kim bilir hakkımda ne düşünüyordur..
•••
Aynadaki aksime baktım. Giymiş olduğum elbisenin renginden dolayı iyice gözlerim ortaya çıkmıştı. Tabi bunda yaptığım makyajın da etkisi vardı. Ellerimle elbisemi düzeltip ablamlara döndüm.
Herkes abiye giyerken ben yöresel kıyafet giymeyi seçmiştim. Bu da Avzem farkı olu versin bari.
Ablamı beyazlar içinde görünce gözlerim dolmuştu. Çok güzel olmuştu. Birkaç saat sonra ise aramızdan ayrılacak olması beni çok üzüyordu. "Prenses gibisin abla" dedim sarılarak. Oda aynı sekilde gözleri dolu dolu bana sarıldı.
"Hanımlar şimdi başlamayın konakta bol bol ağlayacaksınız zaten" dedi Payiz abla bizi ayırarak. Zerya abla gelip ablamın yanında durdu. "Çok güzelsin Dilcem Rabbım nazarlardan korusun" dedikten sonra sahte bir şekilde tükürdü ve "maşAllah" dedi.
Tabi Payiz abla boş durur mu hemen kendini araya koydu. Kendi belli etmek istercesine sahte bir şekile öksürdü. "Sen ilk göz ağrım ilk gelinimsin canım" dediğinde kocaman gülümsedi Payiz abla.
"Avzemi arya kaynatamam bak şimdi. Gözlere bak hele dur nazar duası okuyayım mazallah gözleri çıkar" diyince hepimiz kahkaha attık. Kuaförün kapısı açılınca içeriye Diyar abi geldi.
Direk Payiz ablanın yanına gitti. "Affet gibi olmuşsun Payiz bu ne kıskanırım valla" diyince biz güldük. Payiz abla ise yüzünü ekşitti. "İltifat etmeyi bile bilmiyorsun Diyar" diyince Diyar abi iyice Payiz ablaya yaklaşıp fısıltıyla "Biz bir baş başa kalalım özel olarak iltifat edeceğim" dedi ama hepimiz duymuş bulunduk.
"Diyar" diyerek uyarıda bulundu Payiz abla ama kıpkırmızı olmuştu. Tekrar kapı açılma sesi ile hepimiz o yöne döndük. Ağır adımlarla Ferzan abi geldi.
DİLÇEM MERVANİ
Duvağım, ben ve Ferzan arasına girmişti yine. Ferzam tüm yakışıklılığı ile kuaföre girdi. Kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi atıyordu. Nefesimi tuttum. Kalp krizi geçirirsem burada hiç şaşırmazdım.
Ferzan gelip hemen yanımda durdu. Elini duvağıma attı. Tam açacak iken araya giren ses durmasına sebep oldu. "Dur Ferzan gelinin yüzünü düğünden önce göremezsin" diye uyarıda bulundu Zerya abla.
"Kusura bakma abla kendimi bu güzellikten mahrum bırakamam" diyince herkes güldü. Şuan domates gibi kızardığıma yemin ederim bilirdim ama kanıtlıyamazdım.
Ferzan elini duagıma götürüp yavaş yavaş açtı. Aramızdaki bulanık engel de kalkınca birbirimizi net bir şekilde görmeye başladık. Ferzan giymiş olduğu siyah takım ile çok yakışıklıydı.
Ferzan yanıma yaklaşıp anlımdan öptü. Etraftan alkış sesi gelince utançtan yerin dibine girecektim. Ferzan bu kez kulağımın yanına kalaşıp "su gibisin kalbim" demişti. Galiba şimdi heyecandan bayılacaktım. "Sende çok yakışıklısın" dedim kısık bir sesle.
•••
Ferzan beni konağa bırakıp "bir saat sonra artık benimsin" diyerek gitmişti. Bu adamın üzerimde yarattığı etkiyi asla terif edemezdim.
Şimdi ise konağın ortasında durmuş Ferzanın gelmesini bekliyordum. İçimden bir burukluk vardı. Artık baba evinden gidiyordum. Her ne kadar sevdiğim adama gitsem de üzgündüm işte.
Gelen korna davul zurna seslerinden Ferzanın geldiği anlasılıyordu. "Hadi Agit kuşağı bağla" diyen babamın talimatı ile Agit eline kırmızı kuşağı alıp geldi. Yaptığı bir kaç işlemden sonra kuşağı belimde bağlayıp bana sarıldı.
Agite sarıldığım gibi ağlamaya başladım. Oda benimle beraber ağladı. Sonunda ayrıldığımızda "Allaha emanet ablam" dedi ve köşeye çekildi. Ardından babam gelip bana sıkı sıkı sarıldı. "Buradan gidiyorsun ama bil ki bu kapı her zaman sana açık. Kendine iyi bak sakın ola üzme güzel canını" diyerek anlımdan öptü.
Babamın gitmesinin ardından annem gelip bana sarıldı. Ona sarılırken daha da çok ağlamıştım. "Büyüdün de gelin mi gidiyorsun sen annem. Ne ara büyüdün ilk göz ağrım can parçam. Seni çok seviyorum annem bunu unutma sakın" diyince tekrar sarıldım ona. "Bende seni çok seviyorum anne" dedim.
Son olarak Avzem yanıma geldi. En çok onu bırakmak istemiyordum. Onu da kendime alıp götüre bilseydim keşke. Keşke Siyar onu tekrar bana kavuştura bilseydi. "Abla" dedi ağlayarak. "Ablam" diyerek karşılık verdim. Diğerlerine oranla biraz zor ayrıldık birbirimizden.
Ferzanın kapıyı çalması ile Agit kapıya gitti. Yarım bir şekilde açtı kapıyı. "Hayrola enişte?" Dedi sorarcasına. "Dilçemi alacağım Agit" diyerek ciddi ciddi açıklama yaptı. "Ben açarım açmasına da sıkışmış acılmıyor" diyince Ferzanın jeton yeni düştü.
"Sıraç ver küçük ağanın parasını " diyerek arkasına döndü. "Hey ben sağdıç olduğum saniyeye" diye söylenerek bir deste para verdi Agite. Bunun üzerine kapı açıldı.
Babamın koluna girerek sevidiğim adama doğru yürüdüm. Babam kolumu, kolundan çıkartıp Ferzanın koluna koydu. "Kızım önce Allaha sonra sana emanet Ferzan" dedi. Ferzan da bir bana bir babama bakarak. "Gözün arkada kalmasın Haşmet baba" dedi.
Artık her şey bitmişti. Sevidigim adamın kolunda onun evine yeni hayatımıza doğru gidiyorduk..
ŞİYAR BEDİHİ
Konaktan çıkıp giden konvoya baktım. Sabahtan beri odamdan çıkmamıştım. Dedem bile bana karışmamıştı. Gerçi birazdan gelecek olan konavoydan sonra aşağıya inmek zorunda kalacaktım ama olsun. Şimdi biraz olsun kendime gelmeye çalışıyordum.
Gidip krık beyaz kumaş bir pantolon üzerine siyah gömlek giydim. Gömleği pantolonun içine koyup düzelttim. Ardından gömleğin kolunu yarım şekilde katladım. Kapımın tıklanma sesi ile o yöne döndüm. "Sen gitmedin mi Diyar?" Diye sorarken kapı açıldı.
Ben Diyarı beklerken içeriye hiç beklemediğim biri geldi. "Diyarı bilmem ama ben gitmedim" diyen adama doğru adımladım. "Hoş geldin kardeşim beklemiyordum" derken selamlaştık.
"Ben çağırsam gelmezsin Faruk" diyerek sitem ettim. "Senin için geldim ya. Sanki Ferzan abinin düğünü çok umrumda" dedi gülerek. Tek kaşımı hava kaldırıp. "Ferzam abi bunu duymasın" dedim hemen ellerini yok dercesine sallayıp "duymasın" diyince güldüm.
Anında kafam dağılmiştı. "Aşağıya inelim Şiyar Buraklar tek kaldı" diyince kafam ile onu onaylayıp aşağıya indik birlikte. "Hoş geldin yenge " diyerek Faruk'un eşine selam verdim. Oda "hoş buldum" diyerek karşılık verdi. Ardından Burak ve eşine de selam verdim.
Bir süre sohbet ettik ardından Ferzan abiler geldi. Onların konağa girmesi ile herkes silahlara sarıldı. Ben, Faruk ve Burak da aynı şeyi yapıp dikkatli bir şekilde havaya sıktık. Burada silah sıkmak kutlama anlamına gelirdi.
Tekrardan silahımı emniyete alıp yerine bıraktım. Ferzan abi ve Dilcem yenge konağa girdiler. Herkes alkış ve zılgıt çalıyordu. Ortada durdu ikili Ferzan abi duvağı açıp Dilçem yengenin anlımdan öptü ve dans etmeye başladılar.
Acaba biz de Avzem ile böyle ola bilecek miydik. Ne saçmalıyordum ben acaba kız sözlüydü. Ben sözlü bir kıza göz koyacak kadar şerefsiz birimiydim.
"Nereye daldın Şiyarım" diyen sese döndüm. "Hiç. Hiç bir yere" diye cevap verdim. "Çok belli oluyor" dedi Burak ona sadece göz devirdim.
Bir ara gözüm Avzeme takıldı. Giymiş olduğu elbise mavilerini ortaya çıkarmıştır. Anında gözlerimi çektim. O benim değildi asla da olmayacaktı o başkasının helaliydi.
AVZEM MERVANİ
Gözlarim dolu dolu danseden ablama ve Ferzan abiye baktım. O kadar güzellerdi ki nazara gelecekler diye korkuyordum.
"Alık alık bakacağına git gelenleri karşıla" diyen annemin sesi ile kendime geldim. Kafam ile onu onayalyıp konağın kapısını doğru yürümeye başladım. Konağa gelen birkaç yüzle kaşlarımı çattım. Bunların burada ne işi vardı.
Görüş alanıma giren Serhat abi ve ailesi ile hemen beni göremicekleri bir köşeye çekildim. Tüm hüclerimle nefret ediyordum bu insanlardan. Hele de bu gün Serhat abinin yaptığı şeyle daha nefret etmiştim.
Düğün sorunsuz bir şekilde geçiyordu çok şükür. Arada Payiz ve Zerya abla ile gidip halay çekiyor sonra ya oturuyor yada misafirlerle ilgineniyorduk.
Oturduğum masadan kafamı kaldırım halay çekenlere baktığımda bugün Serhatın sözleri üzerine gitmesinden bu yana hiç görmediğim Şiyar abiyi gördüm. Yanında onun yaşlarındaki iki adam ile gelip halaya girdi.
Çok asil bir şekilde oynuyorlardı yanındaki adamla. Bir süre sonra halaya Diyar abi, Canbeyli aşiretinin erkekleri ve Urfanın diğer aşiretlerinin erkekleri geldi . En son Ferzan abinin de aralarına katılması ile herkesi kendilerine hayran bıraktılar.
Artık düğün bitimine yaklaşmıştık. Konuklar yavaş yavaş gitmeye başlıyordu. Azra abla ve yanındakilerle vedalaşınca masaya doğru ilerledim. Biraz oturacaktım çünkü çok yorlumuştum.
Ben masanın yanına yetişmiştim ki hiç susmayan silah sesleri ani bir şekilde sustu. Bir anda korku tüm bedenimi esir aldı. Bu sessizlik hiç hayra alamet değildi. İnsanlar uğuldamaya başlarken bu sesizligi bozan güçlü bir ses oldu. "Ambulansı çağırın" diye avazı çıkana kadar bağırdı sert ses.
Hareket edemedim. Olduğum yere çakılıp kaldım. Çok istedim dönüp kim diye bakmak ama cesaret edemedim. "Diyar koş ilk müdahaleyi yapalım" diye bağırdı Ferzan abi. Onlar vurulmamıştı peki kim vurulmuştu.
"Diyar bunun yaraya bastır" bu ses de Payiz ablaya aitti. Tüm bedenim titredi. Agit mi vurulmuştu. "Dilcem sakın ol ablacım" dedi Zerya abla ardından "Ronahi sandalye getir Diçemi oturtalım." Seslerden anlaşılıyordu bu üçü de iyiydi.
Geriye iki kişi kalıyordu Agit ve Şiyar abi. İkisinden biri mi vurulmuştu acaba. Bir onların sesi gelmiyor bir onlara seslenmiyordu kimse. Onlara da seslenilsin istedim. Onların da sesini duymak istedim ama duymadım.
Tüm vücudum titredi. Ne yapacağımı ne tepki vereceğimi bilemedim. Arkamı dönüp bakmak istedim ama bakamadım. Bir anda dibimde biri "Şiyar" diye acı bir çığlık attı..
***
Bölümü nasıl buldunuz.
Bölün hakkında neler söylemek istersiniz.
Sizce kim vuruldu?
Avzem?
Siyar?
Peki diyar aile üyleri?
Bizi yeni bölümde neler bekliyor acaba?
Yeni bölümde görüşmek üzere.🌼
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 51.41k Okunma |
3.63k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |