
Chan'dan
Hyunjin içeri sızmayı başarmıştı. Küçük bir alışveriş olmuştu. Sorunsuz bir şekilde sona erince ise Vegas onu içine almıştı.
"Beni asıl inine davet etti. Asıl ekip ile tanışacakmışım."
"Plan gayet iyi gidiyor bir sorun olmazsa kızın yerini de öğrenmemiz yakın olacak."
Minho dosyaya çoktan başlamıştı. Aldığım haberlere göre içlerinde Vegas'a çalışan bir kadın varmış. Köşeye sıkışmış durumdaymış.
Bu bizimde işimize geldi çünkü mobeselere bizde ulaşamamıştık. Çoğu bulanık ve eksikti.
"Haberleri gördünüz mü Lee hasteneden konuşma yapmaya çıkmış. Muhabirler baya detaya girmiş." Zoe elindeki tableti bana cevirip olan birkaç haber başlığını gösterdi.
"Evet gördüm bunları o görüntüleri nasıl buldular hiç bilmiyorum."
Changbin tableti alarak bir habere girdi.
"Chan sende baya hızlı çıktın."
"Ama hakkını veriyor Hyung baksana nasıl öpüyor dudaklarını."
"Han," Uyarıcı bir ton ile herkesi uyarıp asıl meselemize dönmemizi sağladım.
"Dikkatli ol Hyunjin ve sakın kendini belli etme." Bu gece gerçekten içeri giriyorduk. Gönül isterdi ki Vegas'ın soyunu ortadan kaldırayım ama önceliklerim vardı.
Lucas ile son bilgileri konuştuktan sonra hepimiz hazırlandık. Hyunjin'de bir GPS ve dinleme cihazı vardı. Biz arabada herşeyi takip edecektik.
Uzun bir yoldan sonra Hyunjin bizden ayrıldı. Bizde yol kenarında beklemeye başladık. İki bilgisayar da açık bekliyorduk.
Hyunjin'den işaret gelince dinlemeye başladık.
"Merhaba Jin Ho."
"Merhaba Vegas görüşmeyeli nasılsın?"
"İyiyim Jin Ho seni de iyi gördüm."
"Bu güzel günde iyi olmamak mümkün değil."
Selamlaşma bittikten sonra gülüşmeler ve çok kısa bir sessizlik oldu. "Asıl ekip ile tanışacaktın bugün,"
"Senden çok etkilendiler getirdiğin mallar piyasada zor bulunuyor ve orijinaller."
"Demiştim sana sadece en iyilerini satarım diye."
Tam olarak kaç kişiler hiç bilmiyorduk. Bir başka adam sesini duyunca konuşan kişiyi tanıdık.
"Merhaba Jin Ho ben Kim Daeho."
Deaho Changbin'in eskiden işlettiği dövüş salonunda sözü geçen adanlardandı. Orası ifşa olunca ne yaptığını bilmiyorduk. Hyunjin'i ise hiç görmemişti ama içimden bir ses Deaho'nun işimizi zorlaştıracağını söyleyordu.
Vegas tekrar konuşmaya devam etti. "Bu Jang Nari kendisi avukatımız olur,"
"Park Soojin silah temin etmekle görevli. Son olarak Min Taejun kendisine sol kolumda diyebilirim."
Bir yandan hepsini not alıp Jeongin'e tek tek göndermiştim. O bizim için detaylı bir arama yapacaktı. Biz şimdilik sadece bekliyorduk.
Birkaç dakika işlerden konuşmuşlardı sadece. Nasıl yol izledikleri, nasıl çalıştıklarını ve birkaç şaka.
Şimdi yeni operasyon ile konuşuyorlardı. Hyunjin'in amacı bu operasyonda iyi bir adım atmak ve diğer operasyonu bizimle yapmasını sağlamaktı. Böylece biz çatışmada onları oyalarken polis verilen adreste kızı alabilecektik.
"Daha önce karşılaşmış mıydık Jin Ho? Yüzün hiç yabancı gelmiyor." Deahon tam da beklediğimiz gibi birşeylerden şüphelenmişti.
Hyunjin bu görev için saçını kısacık kestirmişti ve ten rengi ile oynama yapmıştık. Tabi gözlerine lenste takmıştı.
"Daha önce iş yaptığımızı hatırlamıyorum. Belki biri ile karıştırıyorsundur."
Şuan paçayı kurtarmıştı ama bir sonrakinde birşeyleri fark edebilirdi. Bir saatin sonunda tüm operasyonu anlatmışlardı ve son yenilikleri de konuştular.
Hyunjin'in arabası bizi solayınca bizde harekete geçtik. Malikaneye vardığımızda Hyunjin arabadan inmiş kalçasını arabanın tabutuna yaslamış bizi bekliyordu.
Yanına gidince dik bir duruşa geçti. Zoe'ye bir öpücük kondurmayı da ihmal etmedi. Biz içeri geçeceğimiz sırada I.N'de giriş kapısında belirdi. Birlikte içeri geçip masada herkes yerlerini aldı.
In derin nefes alıp konulmayı başlattı.
"Adamınız Jung Sungmin kendisi hileli alışverişte ustadır. Bunu bir koz olarak kullanabiliriz. Daha önce hiç alışveriş yapmadınız. Birkaç kez benimle iletişime geçti ama reddettim,"
"Vegas'ın çalışanlarını da araştırdım ama fazla birşeye ulaşamadım. Jang Nari Seul Bürosunda çalışan bir avukat. Kim Daeho için hiçbir bilgi yok. Min Taejun ve Park Soojin alışverişleri ayarlarlar ve yönetriler. Hepsi de pis işlerde bulunmuş."
Hiç şaşırmamıştık. Park Soojin 2 yıl hapis yatmıştı. Min Taejun yakalanmıştı ama kendini haklamıştı.
"Yakalansalar bile Jang Nari bir şekilde hepsini haklar. Onunda yakasından ayrılmayalım."
Zoe konuşmaya dahil olacaktı ki tüm dikkat onda toplandı. "Yakın takipe alabilirim zamanı gelince ise onu ifşalarız."
"Şuan sahadan uzak kalman senin için iyi olacaktır." Jeongin'e katılıyorduk. Bu fikirde herkes hem fikirdi.
"Öncelik şu alışverişi atlatmak. Vegas'ı ara ve Jung Sungmin konusunda uyar. Büyük ihtimalle dikkate alacaklardır."
Bir saatlik konuşma sonucu herşeyi oturtmuştuk. Hyunjin Vegas'ı aramıştı ve tahmin ettiğimiz gibi dikkate almıştı.
•
Hyunjin'den
Bir limanda hepimiz toplanmıştık. Rüzgar oldukça sert ediyordu. Üstümde boğazlı bir kazak altımda kargo bir pantolon vardı. Üstüme ise siyah paltomu giymiştim.
İç kısımda 2 tane dolu silah vardı. Cebimde ise bir tane çakı. Belimde de bir tane silah vardı.
Jang Nari dışında tüm ekip ve bir düzine adam vardı. Jung Sungmin ise kalabalık gelmişti.
Lucas'ın anlattığına göre Jung Sungmin kesinlikle hile yapacaktı. Yanıma Daeho gelce düşüncelerim yarıda kesildi.
Şuan bu zavallılarla uğraşacağıma güzel sevgilim ile oturup dizi izlemeyi hatta o sıkıcı kitapları okumayı bile tercih ederdim. Yada birlikte adam öldürmeyi.
Tam dibime girip elini omzuma koydu. "Tahminimden fazla soğukmuş."
"Evet. Kıyı bu saatlerde hep soğuk olur."
"Jung Sungmin'in hile yapacağından nasıl bu kadar eminsin Jin." Neden geldiğini şimdi anlamıştım. Benden yeterince şüphe ediyordu zaten.
"Daha önce mal sattığım biri onunla iş yapmış. Ona da hile yapmış. Yüklü miktarda para vereceğiz işi şansa bırakamazdık."
Tam cevap verecekti ki Vegas bizi yanına çağırdı. Sağında Daeho sağına Taejun ise soluna geçti ben ve Soojin ise biraz arkada kaldık.
Vegas elini uzatarak selam verdi. "Seninle iş yapmak ne kadar da büyük şans Vegas."
"Aynı şekilde seninle de. Malları görelim." Vegas konuşmayı kısa kesti. Sungmin ise elini havaya kaldırınca bir adam bir paket getirdi.
Bir paket getirdi oldukça dolu gözüküyordu. Vegas içini açıp kokusuna baktı. Sonra paketi Daeho'ya uzatıp para için işaret yaptı. Daeho parketi bana verip bagajdan parayı aldı.
Bende elimdeki pakete baktım. Tamda düşündüğüm gibiydi. Barkot eksikti. Daeho yanımdan geçerken elimi uzatıp engelledim.
"Yine güzel oynuyorsun Jung Sungmin."
Sungmin bana bakıp tek kaşını kaşdırdı. "Ne demek istiyorsun?"
İleri doğru bir adım atıp kararlılığımı vurguladım. "Yani diyorum ki sen bir sahtekarsın. Ne zaman bırakacaksın bu sahte alış verişleri?"
Taejun ise bakışlarını bana cevirip araya girdi. "Jin ne diyorsun? Alışverişi bayılacaksın."
"Alışveriş zaten battı Taejun. Bu mallarda eksik barkod var. Bunun ne demek olduğunu biliyorsunuzdur."
Soojin tam o anda elimdeki paketi alıp dediklerimi doğruladı. "Barkod eksik bu da ya mal sahte yada hatalı üretim olduğunun işaretidir."
Soojin paketi biraz daha inceleyip bir ayrıntı daha fark etti. "Ayrıca mühür de yok. Bu mallar kesin çalıntı ve sahte."
"Bu işte yeni değilim Sungmin. Orijinallerin her zaman barkodu olur."
Sungmin gerilmişti ki saçmalamaya başladı. "Depoda yanlışlık olmuş olabilir. Bu özel bir sevkiyat ile geldi."
"O zaman bu da işini iyi yapmadığını gösteriliyor Sungmin ve böyle birinden kimse alışveriş yapmaz."
Tam o anda silahlar patlamaya başlamıştı.
Vegas hemen bağırıp emir verdi. "Pozisyon alın!"
Soojin arabanın arkasından bağırdı. "Silahım yok."
Bir yanında olan Taejun ona bir silah fırlattı. "Yakala şunu."
Bende belimdeki silahı çıkartıp adamlara ateş etmeye başladım. Sesi duyanlar polisi çoktan aramış olmalılardı.
O yüzden Sungmin burayı tercih etmişti. Şimdi anlıyordum.
"Polis gelebilir açıktayız ne kadar hızlı çıksak o kadar iyi olur."
Daeho biraz önümdeydi. "Çok zor olacak desene Jin."
O anda Taejun'dan acı dolu bir inleme duyduk. Vurulmuştu. Sungmin ise kaçıyordu. Silahımı bineceği arabaya doğru çevirip hızlıca tekerlekleri patlattım.
"Kaçış yolların tükendi bakıyorum Sungmin."
Tam o anda polis sirenleri duyulmaya başlamıştı. Ayrıca helikopter geliyordu.
Daeho çoktan Taejun'un yanına gitmişti. Herkes iyiydi. Sungmin ise bir kahkaha attı.
"Ben yanarsam sizde yanarsınız."
Soojin ise bir küfür mırıldandı. "Polisi bu aramış olmalı."
"Peki seni hayatta bırakır mıyım Sungmin?"
Bu sefer kahkaha atma sırası Vegas'taydı. "Sen neymişsin böyle Jin Ho." Cümlesini bitirmesi ile silahın patlama sesi bir oldu.
"İşte sahteciliğin ve ihanetin bedeli."
Soojin araya girip bir arabanın kilidini açtı. "Hemen gitmeliyiz."
Zor bela oradan çıkmıştık. Kameralardan birşeyleri anlayacaklardı ama bunu düşünmek yersizdi. Taejun'un yarası ölümcül değildi ama kan kaybediyordu.
Vegas onun için hemen eve bir doktor çağırdı. "Bugün misafirimiz olsan iyi olur Jin."
"Bence de bu kovalamacada ayrılmamız kötü olur." Kısa sürede eve varmıştık. Doktor ise evdeydi. 1 saatten fazla uğraştı ama çıkarmayı başardı. Sağ omzundan vurulmuştu ama bu onun için hiçbir şeydi biliyorduk.
Jang Nari ise apar topar gelmişti. Halinden belli oluyordu. "Anladığım kadarı ile işler baya ters gitmiş."
Vegas kendini koltuğa atarak sigarasını yaktı. "Hemde nasıl ters gitti. Zor kurtardık paçayı."
Vegas herşeyi tek tek Nari'ye anlatmaya başladı. O da sakin bir şekilde dinledi.
"Polisin yapabilecek birşeyi yok gibi yinede ekibin ağzını yoklarım. Hepsi ölmüş oldun yeter. Kamera kayıtlarını ise hemen sileriz."
İçeride adamları vardı galiba. Peki ama kim? Daeho bu sorumu duymuş olacaktı ki bununla ilgili soru sordu.
"Bizim Lena Cho ne oldu?"
Nari başını sallayarak konuşmaya devam etti. "Deşifre oldu. Lee Minho işi çözdü. Bu sefer kendimiz silmeliyiz görüntüleri."
Vegas sigarasından derin bir nefes çekti ve dışarı üfledi. "Lee Minho. Adam baya zeki ve daha yeni ekip üyesini kaybetti buna rağmen hızlı."
Daeho bu sefer benim üstüme oymadı. "Sen ne düşünüyorsun Jin."
"Lee Minho zeki bir polis namını duymayan kalmadı zaten."
Namını duymayan kalmadı ama başarısızlıkları ile. Güya bizi yakalayacak ve parmaklıklar ardında kapatacak. Ne kadar gülünç.
Nari ayağa kalkıp son sözleri söyledi. "Her defasında daha dikkatli olun diyorum ama hep daha kötüsi oluyor o yüzden bugün iyi akşamlar diyerek kalkıyorum."
Vegas ayağa kalkıp el sıkıştılar. Soojin ise kapıya kadar geçirdi. "Üst katta sağdan ikinci odaya geçebilirsin Jin Ho salonda kalacak halin yok."
Teşekkür edip bahsettiği odaya gittim. Evi gezmek çok isterdim ama çok dikkat çekerdi. Odaya geçip yatağın üstüne oturdum.
Telefonu alınca Zoe'den 2 mesaj ve 1 cevapsız arama olduğunu gördüm. Aptal gibi sırıyıp mesajına cevap verdim.
Aslında aramayı isterdim ama şuan pek mümkün değildi.
Merhaba Seo yazmamam için çok kez uyardı ama dinlememe kararı aldım ;)
Evet sadece oturuyoruz ve sen harika zaman geçiriyorsundur.
Bu iki mesajıda 1 saat önce atmıştı. O saatte kıçımı kurtarmakla meşguldüm ama neyse.
Ne demezsin baya eğlendim az kalsın ölüyordum.
Ve sen yoktun!!
Birkaç dakika bekledikten sonra bildirim sesi gelmişti.
Biliyorum biliyorum.
Peki şuan ne yapıyorum?
Yaramaz sevgilimin arkasını topluyorum
Tabi birde Bay Lee'ye yardım ediyorum.
Galiba kamera görüntülerini silmeye çalışıyorlardı. İstedikleri görüntüleri ise göndereceklerdi. Aslında polis istemeden bize yardım ediyordu. Bizde onlara onlar fark etmeden yardım ediyorduk.
Sevgilim mi
Vay canına bunu sevdim
Keşke ağzınla da söylesen de kulaklarımda duysam
Ağzımı başka şeyler için kullanmamı sevdiğini düşünüyorum ;)
APTAL LİSELİLER GİBİ DAVRANMAYIN.
Bu kimdi acaba şimdi? Chan? Hayır o telefonu alıpta konuşmaya böyle gitmez. Han? Kesinlikle hayır. Tabiki Changbin.
Of işin yok mu Seo.
Rahat bırak sevgilimi
Yerim sevgilini de seni de
İşimiz var işimiz
Benimde işim var ya.
İş dediğine bakma Han ile PlayStation oyunuyorduk Han kaybedince benimle oymayacaktı onun için böyle delirdi
Hyung ya hiç olmadı böyle
Oldu oldu
Hadi sen biraz kıçını düşün yemesinler seni
Bu zaten Soojin mi ne onu görünce baya delirdi
Zoe beni mi kıskanmıştı. Yok artık.
Neyse bu sefer Chan'a söylemiyorum
Az sabredin konuşçam diye mahvetmeyim her şeyi
Zaten ondan çok seninle konuştum Bin
Seninde telefonun var ya hem
Çoktan çevrimdışı olmuştu bile. Bende telefonu kapatıp biraz kestirmeye karar verdim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.15k Okunma |
230 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |