
Chan'dan
Günler olmuştu bile ve biz evden kafamızı bile çıkartmıyorduk. Jisung yakalanmıştı ve tutuklanmıştı. Minho bize ihanet etmişti ve Jisung'u tutuklamıştı. Cezaevinde elimizden geldiği kadar yardım ediyorduk. Jeongin içerdeki adanları senkronize etmişti bile. Kimse bağırmayı bırak bakmıyordu bile Jisung'a.
Minho haberlere baktığımda terfi almıştı. O günü ona zehir etmeyi de ihmal etmemiştim. Odamdan çok nadir çıkıyordum. Günün çoğunu plan yapmak ile geçiriyordum. Hedeflerimin sırası belliydi. Hiçbir pürüz olmaması için detaylı bir şekilde herşeyi düşündüm.
Boynumu esnetip masa başından kalktım. Kalan kadro aşağıda kendince oyalanıyordu. İçten içe hepsi bugünü bekliyordu. "İlk adım bugün başlıyor. İçerdeki adam iyi iş çıkardı. Yayına başlayalım."
Zoe kameraları son bir kez ayarladı. Açılar her zaman önemliydi. Bir tek spot ışığımız eksikti. Özür dilerim Kore halkı bununla idare edin.
"Canlı yayın başladı."
"Merhaba Kore halkı. Beni özlediniz mi? Duydum ki gücümün azaldığını düşünmüşsünüz. Az sonra gerekli kişiler uyarımı alacaktır. Kendinize çok dikkat edin savcım. Az vaktiniz kaldı. Han Jisung'u bana geri verin ya da hepinizi parçalara ayırayım. Sabrımın kalmadığını da belirtmek isterim."
Kayıt burada son buldu. Son dakika haberleri yayın ile çalkalanıyordu. Hükümetin az çok aklı varsa sözlerimi ciddiye alırdı. İlk kurbanımız savcıydı. Tetikçilerimiz her köşede adamı izliyordu. Çalan telefon ile yerimden kalkıp aramayı yanıtladım. Arayan kişi uzatmadan bir şeyler söyledi ve kapattı.
"Çıkıyoruz."
Dışarda önceden hazırlattığımız arabalar vardı. Onlardan birine binip hedefe doğru son sürat vardık. Arkamızda altı araba vardı. Hızlıca arabadan çıkıp etrafı elimdeki taramalı ile taradım. İçerde savcıyı koruyan korumalar vardı.
"Kadın ve bebek hariç hepsini gebertin. Bebeği canlı bir şekilde istiyorum!"
Arka tarafta oyalanmadan bütün adamlar içeri daldı. Elimizde ağır silahlar vardı. Bunları özel olarak Amerika'dan getirtmiştim. İçerdeki korumalarda ise sadece sıradan tabancalar vardı. Korumalar delik deşik olana kadar etrafa ateş ettik. Karşı taraftan silah sesi kesilince kısa bir an bizde durduk.
Changbin önden içeri girdi. Zoe ve ben giriş kata dağıldık. Changbin ve Hyunjin'de üst kata dağıldı. Zoe elinde bebek ile salona geldi. Changbin ise adam ile aşağıya indi. Kadını ise Hyunjin sakin bir şekilde arka taraftan garaja götürdü.
"Bitir işini Seo."
Zoe ile birlikte araca doğru ilerledik. Bebek ilk başta susmamıştı ama arabaya geçtiğimizde sesi kesilmişti. Hyunjin sanki az önce katliam yapmamış gibi sallana sallana yanımıza geldi.
"Kucağına yakışmış."
Zoe hiç pas vermeden konuyu dağıtmadı. "Büyük ihtimalle çoktan merkeze haber verdiler birazdan burada olurlar."
Kulağımızdaki kulaklıktan iletişim kuruyorduk. Changbi'e acale etmesi gerektiğini söyleyip arabayı çalışır duruma getirdim.
"Az kaldı merak etmeyin. Mükemmel yeteneğimi konuşturuyorum."
Çok geçmeden koşarak arabaya atladı. Aynı saniyede oradan uzaklaştık. Minho ve ekibi büyük ihtimalle hemen arkamızdan gelmişti. Ne kadar ifadesini merak etsemde bununla idare edecektim.
Hiçbir şey olmamış gibi evimize geri döndük. Televizyonda haber kanalı açıktı. Daha medyaya yansımamıştı. Büyük ihtimalle bu olayı gizli tutacaklardı. Buna izin verecek miydim? Tabi ki hayır. Bebeği ise Jeongin'e verecektik. O gerekli herşeyi sağlayacaktı.
"Beklemek yok. Liste masanın üstünde her yeri yakacağız. Bizim olan bize gelene kadar durmak yok."
Listelerde önemli yerlerin adresleri vardı. Hepsi birkaç saniyede yok olacaktı. Hepsinin içine patlayıcı yerleştirmiştik. Günlerdir çıkmıyorduk inimizden ama boş durmuyorduk.
Adamlarım seri bir şekilde dışarı çıktılar. Changbin ise ilk önce odasına çıktı. Malum üstünü değiştirmesi gerekiyordu. Temizlik önemliydi sonuçta. Masadaki listeyi alıp iki maddenin üstünü çizdim. Panoda ki birkaç fotoğrafında yerini değiştirdim. Ortadaki evleri ve savcının fotoğrafını çöp kutusuna attım. Ortaya ise yeni hedefleri ekledim.
Hedefler Minho'nun anne ve babasıydı. Hayır onlara zarar vermeyecektim. Sadece ufak bir ikaz yapacaktım. Diğerleri dışarda eğlenirken bende boş durmayacaktım. Tahmin ettiğim gibi olayı medyadan gizlemişlerdi. Güzel bir şekilde fotoğrafları hazırlayıp ajansa yolladım. Açtığım bir hesaptan ise bir tweet attım. Attıktan sonra ise her zamanki gibi hesabı kapattım.
Jeongin den bir arama bekliyordum. Çok geçmeden aramıştı da. "Herşey yolunda mı?"
"Evet, birazdan herşeyi öğreneceğiz."
Telefonum tekrar çalınca ekrana baktım. Arayan Hyunjin'di. "Hedefler imha edildi. Dönüyoruz."
Onaylayıp telefonu kapattım. Kumandaya uzanıp televizyonun sesini arttırdım. Haberlerde patlama görüntülerini gösteriyorlardı.
'Az önce bir son dakika haberi aldık. Seoul Jongno polis merkezinde görev yapan iki büro amirinin ve üç büro müdürünün üstüne kayıtlı olan evlere bir saldırı meydana geldi. Ölü ve yaralının olmaması ise büyük bir şans oldu. Gelişmeleri ilerleyen dakikalarda paylaşacağız.'
Bu sadece bir fragmandı. Her evde kendi adamlarımız vardı. Patlayıcılar aylardır oradaydı. Biz sadece evlerin yakınına gidip basit bir şekilde düğmeye basıyorduk. Jeongin ise kaldığı yerden tek tuşla kameraları ortadan kaldırıyordu.
Eve ilk gelen Hyunjin ve Changbin oldu. Zoe daha önemli bir iş üzerine görevliydi. Sosyal medyada paylaştığım tweet her yerde geziyordu. Bir sürü ekran görüntüsü alınmıştı. Halk kendi kendine bunu yayacaktı. Bugün Mavi Saray özel olarak açılacaktı. Büyük ve gizli bir toplantı olacaktı. Basın yerden uzak olacaktı ama ben tam içinde olacaktım. Bugün gizli silahımızı ortaya çıkaracaktım.
Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Ulusal Polis Teşkilatı Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Minho ve Solar, NIS temsilcisi ve Savcılık Başmüfettişi orada olacaktı. Kadronun mükemmelliği gözlerimi yaşartmıştı.
"Zoe aradı iş hallolmuş."
Son bir patlamamız kalmıştı. Onu da toplantıdan sonra yapacaktık. Arkama yaslanıp bir keyif kahvesi içme zamanım gelmişti.
•
Paylaştığım görüntü yeni yeni haberlere yansıyordu. İnternet ve yabacı haberlere de bakmıştık. Dünya geneli bir etki sağlamıştık. Savcı tanınmaz haldeydi. Bir DNA testine ihtiyaçı vardı. O yüzden asıl açıklama birkaç güne çıkacaktı. Şu anda sadece saldırıyı haber geçmişlerdi. Kadın sorguya alınmıştı ve bebek ortada yoktu.
'Sabah erken saatlerde Han Jisung'un davasına bakan savcının evine bir baskın düzenlendi. Saldırıyı yapan kişinin büyük yeraltı mafyası olan Christopher Chan'ın yaptığı düşünülüyor. Evin içinde kim olduğu belirsiz bir ceset bulundu. Ceset parçalara ayrılmış bir şekilde bulunulduğu gelen haberler arasında. Otopsi sonucu ile kim olduğu belirlenecektir.'
Changbin bazen kontrolü kaybedebiliyordu. Savcı bey biraz fazla hırpalanmıştı. Yeraltında bütün işler durmuştu. Kimse bir adım atmıyordu. Kyunghoon meselesi ise şuanlık geri plandaydı. Mavi saraydaki toplantı başlamış ve bitmişti. Bir misafir bekliyordum.
Yapılan acil toplantıda içeride olan bir adamım vardı. Uzun zamandır özel harekatta çalışan ve başkanı olan biriydi.
Zoe, "Misafirimiz geldi."
Onu odamda karşılamak hoş olmazdı. Aşağıya salona geçtim. Kendisi salonda tekli koltuklardan birine oturmuş beni bekliyordu.
"Evine hoş geldin Solar."
"Hoş buldum patron. Uzun zaman oldu ekibi özlemişim. Ben yokken baya şey olmuş."
Solar özel bir adamımdı. Acil durumlar için onu özel harekatta sokmuştum. Başarısı ile başkanlığına kadar yükselmişti. Kendini tehlikeye atmamak için bizden uzaklaştırmıştım ama o başından beri ekibimin bir parçasıydı.
"Naber Zoe? Nasıl gidiyor canını sıkıyor mu şu sarı kafa."
"Ayıp oluyor ama Solar ben can sıkıcı bir insan mıyım? Sen beni sevmiyordun zaten birşeyler olmuş sana daha fazla sevmiyorsun beni."
Çocuklar biraz özlem giderip masaya geçtik. Konuyu yemek yerken konuşacaktık. Zoe mutfağı yangın alanına çevirmişti zaten, kokular salona kadar yayılmıştı.
Bol sarımsaklı dak-galbi, yanına kimbap, ortada kimchi jjigae vardı. Bir köşede de Hyunjin’in asla dokunmadığı ama her seferinde çıkan soya soslu ıspanak.
"Güvenlik yüzünden ses kaydı alamadım. İçerde sinyal kesici vardı. Bizim için özel bir ekip kuruldu. Başında ise geçici olarak ben varım. Dış devletler ile bağlantıları artıracaklarmış. Türkiye ile bir görüşme yapıyor olması gerek başkanın. Silah konusunda yardım yapacaklar."
Büyük ihtimalle bizim devlete hainlik yaptığımızı düşünüyorlardı. Bunu asla yapmazdım. Herşeyi kabul ederdim ama devlete ihaneti asla.
"Halkın ayağa kalkacağından tedirginler. Hedefin devleti çökertmek olduğunu düşünüyorlar. Ayrıca Lee Minho'nun dosyasını da konuştular. Jisung güzel oynamış adama soruşturma açtılar. Temiz çıkarsa ekibin başına geçecek. Cumhurbaşkanı Minho'ya güveniyor."
Büyük ihtimalle zaten temiz çıkacaktı. Devlet ona güveniyor ve destek oluyordu. Son bir patlamamız vardı. Onu da gerçekleştirip günü kapatacaktık. Myeongdong meydanında bir patlama yapacaktık. Sadece ülkeyi değil ulusal bir ses getirecekti.
Yemeği bitirip yerimden kalktım. Diğerleri ise sohbete devam etti. Bir ekip dışarda hazırdı. Kendimi gösterecektim ama son anda vazgeçmiştim. Bunu daha büyük bir şekilde yapacaktım. Bugün sadece bir pankart açacaktım.
Changbin ile arabaya geçtik. Diğerlerinin gelmesine gerek yoktu. Bir araç ile meydana doğru gittik. İki adamın evin terasına gitmelerini söyledim. Zoe bombaları yerleştirmişti. Ben canlı canlı görmek için gelmiştim buraya.
"Patlatın."
Emrim ile Myeongdong resmen havaya uçtu. Kırmızı alev gökyüzüne doğru ilerledi. Görüntü gerçekten büyüleyiciydi. Aynı saniye tepedeki adamlara işaret verdim. Büyük pankart sitenin tepesinden salındı.
'Güvende olduğunuzu sandığınız her yeri ben seçtim. Siz korkacaksınız, biz kazandık sanacaksınız.'
"Gidelim."
Evde ekip salonda film izliyordu. Ortaya mısır ve içecekleri koymuşlardı. Sevdiğim bir seri olan labirenti izliyorlardı. Bende boş bir köşeye geçip elimi mısıra daldırdım.
Changbin, "Haberleri açın daha güzel şeyler var orada."
"Değiştirmek istemesem de haklı."
Solar kumandayı açıp haber kanalını açtı. Zoe ise dünya haber kanalını açtı. Onlarda şuanda meydanda canlı yayın yapıyorlardı.
'Şu anda Myeongdong meydanından canlı yayındayız. Büyük bir saldırı gerçekleti. Bugünün altıncı bombalı saldırısı gerçekleşti. Çok sayıda ölü ve yaralı var. Halk acil bir açıklama istiyor. Birçok kişi şuanda ülke dışına akın ediyor. İlerleyen saatlerde sizlere bilgi vereceğiz. O kim? Evet sayın izleyenler olay yerine organize suçlar büro amiri Lee Minho geldi. Ona mikrofon uzatacağız.'
"Yeterli açın şu filmi."
Solar, "Kalmayı ve hasret gidermeyi çok isterdim ama benimde orada olmam gerek."
Soları uğurlayıp geri yerime geçtim. Yarın hapishaneye sızacaktık. Plan çoktan hazırdı ama yorgunduk. Bedensel olarak değil ruhsal olarak. Bu gece bolca dinlenecektik. Changbin yastığı kucağına sıkıştırmış filmin saçmalalığından söz ediyordu. Hyunjin ise Zoe'ye yaslanmış filmi izliyorlardı. Ben sessiz bir şekilde odama çıktım.
Eksiklik hissediliyordu. Solar ile uzun zamandır ayrıydık o yüzden onda hiç böyle olmamıştı ama Jisung çok ayrıydı. O hepsinden ayrıydı. Çoğu yarasını ben bilirdim. Yetimhanede ki zorluklarını, babasının onu istemeyişi ve daha fazlası. Babasını ise ben öldürmüştüm. Onu kıran herkese zarar vermiştim. Ben büyütmüştün onu. Benim temiz kalpli yoldaşımdı.
Felix ile büyümüşlerdi. Tek arkadaşı oydu. Onunda kötü bir geçmişi vardı. Anne ve babasını öldürmüşlerdi. Büyük bir arama yapmıştım saldırganlar hakkında ve bulmuştum. Hepsini en vahşi şekilde canlı işkencelere maruz bırakmıştım. En sonunda ise aslanlara yem etmiştim.
Yarın ailesine geri dönecekti. Ne olursa olsun onu geri getirecektim. Bunu yapmak zorundaydım. Yeniden kahkahalar atacaktı. Yeniden çocuk ruhunu gösterecekti. Onu orada harcamayacaktım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.15k Okunma |
230 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |